Meşrutiyet Nedir? Osmanlı Devleti’nde Meşrutiyet Yönetimi
Meşrutiyet Nedir? Meşrutiyet, Osmanlı Devleti’nde 1876 – 1918 arasında padişahın yetkilerinin anayasa ve meclis tarafından sınırlandırıldığı yönetim biçimidir.
Meşrutiyet, Osmanlı Devleti tarihi sonlarında ve yıkılış yıllarında uygulanmış, kimi zaman askıya alınmış, kimi zaman isyanlara ve baskılara sebep olmuş, geleneksel monarşinin biraz daha hafifletilmiş modeli olan yönetim sistemidir. İlk olarak 1215 yılında Magna Carta ile birlikte ilk meşruti düzen kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nin gerileme ve dağılma evrelerinde tahtta bulunan II. Abdülhamid zamanında, iki farklı zaman diliminde olmak üzere iki dönem devletin yönetim biçimi olmuştur. Bu dönemler I. Meşrutiyet ve II. Meşrutiyet olarak adlandırılır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Meşrutiyet Nedir?
Arapça bir sözcük olan Meşru, Türkçede yasal anlamına gelmektedir. Meşrutiyet ise tek kişi ile yönetilen bir ülkede yöneticinin başkanlığı altında parlamento yönetimine dayanan, anayasal yönetim biçimidir. Özellikle Avrupa’da 18. yüzyılın sonlarında, meşruti adı verilen yeni bir tür monarşi ortaya çıktı. Bu monarşi sisteminde yöneticinin yetkileri, yazılı bir Anayasa ile tanımlanmıştır ve sınırlandırılmıştır. Meşrutiyet, meşruti monarşi, anayasal monarşi, anayasal tekerki ya da parlamenter monarşi olarak da adlandırılmaktadır.
Meşrutiyetin resmi olarak yürürlükte olduğu bir devlette hükümdar veya başkan rolünde bir kişi, yasama yapan ve kanunu belirleyen bir topluluk ve bir de hükümet bulunur. Yasaları belirleyen topluluğu halk seçer ve böylelikle monarşi teknik olarak hala bulunsa bile hükümdar veya başkanın yetkileri kısıtlandırılmış ve böylece de cumhuriyet ve mutlak monarşi arasında ortak bir yol açılmış olur.
Okuma Önerisi: Bu konuyla ilgili olarak Monarşi Nedir? Mutlak, Meşruti ve Milli Monarşi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Meşrutiyet Neden İlan Edildi?
18. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti büyük bir dış borçla uğraşıyordu ve devlet büyük bir bunalım içerisindeydi. Yönetimin değişmesi ile ilgili tartışmalar bu yıllarda başlamış oldu. Meşrutiyet de en uygun yönetim şekli olarak görülüyordu fakat bu görüş padişahın kendisi için geçerli değildi ve bunun sonucunda Abdülaziz tahttan indirildi. Yerine kardeşi Abdülmecid’in oğullarından V. Murad geçirildi. Meşrutiyeti savunan grup için V. Murad iyi bir seçenekti fakat tek sorun V. Murad’ın akli dengesinin yerinde olmamasıydı. Bu yüzden yaklaşık 3 ay sonra V. Murad da tahttan indirildi ve yerine II. Abdülhamid tahta çıktı.
1. Meşrutiyet Nedir? 1. Meşrutiyet Dönemi (1876-1878)
Osmanlı Devletinde parlemento olan Meclis-i Mebusan ve anayasa olan Kanun-i Esasî hakkındaki tartışmalar 19. yüzyılın ortalarında ve sonlarında yaşanmıştır. En son Mithat Paşa, Ziya Paşa ve Namık Kemal gibi Genç Osmanlılar topluluğuna dahil kişiler önderliğinde I. Meşrutiyet, 23 Aralık 1876 tarihinde II. Abdülhamid yönetiminde ilan edilmiştir. Bu dönemde ilan edilen meşrutiyetin anayasası tahtta bulunan kişiyi kısıtlamamıştır. Çünkü anayasayı da padişah kendine göre belirlemiştir ve yürütme yetkisi de hala ona aittir. Bakanlar, sadrazamlar gibi devlet adamlarını da kendi istediği gibi atayabilmektedir.
Parlemento olarak devlet içinde iki kol vardır. Biri Meclis-i Mebusan, diğeri de üyelerini padişahın atadığı Âyan Meclisidir. Bu iki kolun birleşimine de Meclis-i Umumi yani Genel Meclis denir. Bu meclis padişahın buyruğuna ve anayasaya göre kasım ayında açılıp mart ayına doğru görev ve çalışmaları sonlandırılır.
1. Meşrutiyet Ne Zaman ve Nasıl Sona Erdi?
19. yüzyılın sonlarında Balkanlarda ve genel olarak devletin kuzey kesimlerinde Rusya ile gerginlikler başlamış ve 1877 yılında Bulgaristan, Romanya, Tuna nehri ve Kafkaslar civarlarında 93 Harbi olarak da adlandırılan Osmanlı – Rus savaşı patlak vermiştir. Osmanlı Devleti tüm cephelerde savunma savaşı yapmış ve savaş Rusların galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Rusların bu akınları Osmanlı Devleti’nin iç kısımlarına doğru ilerlemiş ve İstanbul’a kadar dayanmıştır. Balkanlar tarafından yaklaşan Rus ordusu artık Osmanlı Devleti için bir tehdit unsuru olmuştur ve bunun üzerine Ayastefanos Antlaşması imzalanmıştır.
Ruslar Osmanlı Devletine büyük zarar vermiş ve Yunanistan gibi diğer devletler de Osmanlı Devleti’nin bu açığından yararlanıp Balkanlarda toprak elde etmiştir. Ayastefanos antlaşmasının koşullarına göre Ruslar bu savaştan çok fazla bölge elde etmekte ve Osmanlı Devletinin varlığını tehlikeye sokmaktadır ve Osmanlı Devleti başında Otto von Bismarck bulunan Almanlar gibi başka devletlerin de desteği ile şartları daha hafif olan Berlin Antlaşması’nı imzalamıştır.
Osmanlı Devleti ve Ruslar arasında yaşanan bu savaş Osmanlı Devleti’nin iç yapısını da etkilemiştir. II. Abdülhamid, Osmanlı – Rus harbinin kötü sonuçlarını bahane ederek meşrutiyet yönetimine son vermiştir ve I. Meşrutiyet dönemi sona ermiş, askıya alınmıştır. Ortada yaklaşık 30 yıl süren bir askıya alınma durumu olduğu için bazı tarihçiler meşrutiyeti iki dönem olarak değil de tek dönemin iki faslı olarak incelemektedir.
2. Meşrutiyet Nedir? 2. Meşrutiyet Dönemi (1908-1918)
23 Temmuz 1908’de meşrutiyet, II. Meşrutiyet ismiyle II. Abdülhamid yönetiminde ve İttihat ve Terakki önderliği ve baskısında tekrar ilan ettirilmiştir. Bu dönemde siyasal seçim yapılmış ve taraflar İttihat ve Terraki ile liberal bir görüşe sahip olan Ahrar Fırkası olmuştur. Ülkede siyasi olarak iki farklı insan kesimi oluşmuş, biri İttihat ve Terakkiyi, diğeri de muhalif düşünceyi savunmuştur. Gazeteci Hasan Fehmi Bey’in İttihat ve Terakki fedaisi tarafından öldürülmesi bir ayaklanmaya sebep olmuştur. Bu ayaklanma bir öğrenci ayaklanması olarak başlamış, mebusların ve gazetecilerin linç edilip zarar görmesi ile birlikte büyük bir ayaklanmaya dönüşmüştür.
31 Mart Vakası olarak da bilinen ve 13 Nisan 1909’da çıkan bu ayaklanma Hareket Ordusu tarafından bastırılmıştır. Meclis daha sonradan toplanıp tüm bu ayaklanmanın sorumlusunu II. Abdülhamid olarak belirlemiştir ve yerine V. Mehmed Reşad geçirilmek üzere tahttan indirilmiştir. II. Abdülhamid tahttan indirildikten sonra meclisin yetkisi artmış ve padişahın artık yalnızca sembolik bir yetkisi ve bir gücü kalmıştır.
II. Meşrutiyetin ikinci dönemi olarak bilinen 1912 yılı ve sonrasında Arnavut isyanı çıkması ve durumların kötüye gitmesi sonucunda İttihat ve Terakki destekçisi Mehmed Said Paşa istifaya zorlandı ve partilerüstü bir hükümet ortaya çıktı. Son olarak İttihat ve Terakki karşıtı Kamil Paşa hükümeti kurulmuş oldu. Bu dönemde Balkan Savaşı ardından Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Trakya’nın batısı kaybedilmiş oldu.
Aynı dönemde Bulgar kuşatması altındaki Edirne’nin kurtulması sebebi gösterilerek Bâb-ı Âli Baskını gerçekleşti. Yine de Londra Antlaşması ile Edirne Bulgaristan’a bırakılmış oldu. Aynı dönemde Balkan devletleri kendi aralarında sorunlar yaşadılar ve bu fırsatla Edirne geri alınmış oldu ve yeni sınır da batıda Meriç nehri olarak belirlendi.
2. Meşrutiyet Ne Zaman ve Nasıl Sona Erdi?
Osmanlı Devleti, I. Dünya Savaşı’na girdi ve yenik bir şekilde ayrıldı. II. Meşrutiyetin 6 yıl süren üçüncü dönemi de 21 Aralık 1918’de feshedilme ile sona ermiş oldu.
II. Meşrutiyetin dördüncü döneminde yaklaşık 1 yıl süreyle yeni seçim yapılmadı. Eğer bir seçime Arap vilayetleri katılmaz ise bu durum vilayetlerin artık devlete ait olmadığının göstergesi olurdu. Ayrıca seçimde büyük rolü olan İttihat ve Terakki’nin söz sahibi kadrosu ülkede bile değildi. İstanbul hükümeti yaptıklarına meşruluk kazandırmak için bir seçim istiyordu. İşgalci devletler de istedikleri kararları aldırabileceklerdi. Anadolu hareketi de milli mücadele için daha fazla güç bulabilecekti.
Sivas Kongresi bir seçim için ısrarcıydı ve bu yüzden Damat Ferit Paşa kabinesinin yerine geçen Düztaban Ali Rıza Paşa seçim kararı aldı. Seçilebilenler de yalnızca Müdafa-i Hukuk yanlılarıydılar. Mustafa Kemal Paşa da seçilmiş olduğu halde güvenlik gerekçesiyle İstanbul’a gitmedi.
12 Ocak 1920’de toplanan meclis Anadolu hareketlenmesini destekledi ve 16 Şubat’ta Misak-ı Milli’yi de kabul etmiş oldu. 16 Mart’ta müttefik devletler Rauf Bey ile birlikte bazı mebusları tutukladı. 18 Mart itibari ile Meclis süresiz olarak tatil edildi ve diğer mebuslar da Anadolu’da kalıp Ankara’daki milli hareketlenmeyi desteklemek için Millet Meclisi’ne katıldılar.
11 Nisan’da son padişah VI. Mehmed Vahdeddin meclisi resmi olarak feshetmiş oldu ve bu tarihten Osmanlı Devleti’nin resmi olarak sona erdiği 1 Kasım 1922 tarihinde saltanatın kaldırılmasına kadar Osmanlı Devleti iç veya dış politikada olmak üzere herhangi bir varlık veya hareketlilik göstermedi. 29 Ekim 1923 tarihinde Cumhuriyetin ilan edilmesinin ardından Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş oldu.
Not: Bu konuyla ilgili olarak İkinci Meşrutiyet Nedir? İkinci Meşrutiyet’in İlanı ve Önemi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Yalan söyleyen tarih utansın