Osmanlı Tarihi

Çanakkale Kara Savaşları Nedenleri, Sonuçları ve Önemi

Çanakkale Savaşı, 1. Dünya Savaşı sırasında 1915 ve 1916 yılları arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Çanakkale Cephesi’nde neler yaşanmıştır? Bu yazımızda Çanakkale Kara Savaşları  konusunu tüm ayrıntılarıyla inceledik.

Çanakkale Cephesi Açılma Nedenleri

Çanakkale Cephesi, 1. Dünya Savaşı’nda 1915-1916 yılları arasında Gelibolu’da Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletleri arasında yapılan deniz ve kara muharebeleridir. Çanakkale Cephesi birçok milletin tarihini etkilemiştir. Çanakkale savaşı evrenseldir. Türkler, İngilizler, Yeni Zelandalılar, Fransızlar, Almanlar, Ruslar, Avusturyalılar gibi birçok millet savaşın sonuçlarına katlanmışlardır, tarihleri olumlu ve olumsuz yönden etkilenmiştir. Çanakkale cephesi her kesime ağır maddi, insani ve duygusal yükler ve kayıplar yaşatmıştır. Kayıplar hakkında kaynakların ve belgelerin verdiği rakamlar farklı olsa da burada 500.000 civarında ölü, yaralı, kayıp, hasta ve esir olduğu bilinmektedir.

Çanakkale cephesi İtilaf devletlerini için önemlidir. Çanakkale alınırsa Rusya’ya giden yolun açılarak Boğazlar üzerinden Rusya’ya silah ve cephane taşınabilecek, Rusya’dan müttefiklerine buğday getirilebilecek ve Balkanlı milletler Osmanlı toprakları vaadi ile İtilaf kuvvetleri tarafında savaşa sokulacaktı. Çanakkale cephesinin açılmasında İngiliz Savaş Bakanı Lord Kitchener ile Türk devletine son vermek isteyen, İngiltere’deki Türk karşıtı kesimin liderliğini yapan Loyd George’un politikaları da etkili olmuştur. Daha savaş kararı alınmamışken Venizelos’un İngiltere’ye gönderdiği mektupla Yunan kuvvetlerinin İngiliz emrine verilebileceğini, bunun için Bulgarların da Osmanlılara karşı savaşmasını şart koşması Çanakkale cephesinin açılmasını tetiklemiştir. Çanakkale’de İtilaf kuvvetleri başarılı olursa Yunanistan, Romanya ve Bulgaristan İtilaf güçleri tarafında olacak, Sırbistan ve Karadağ yerle bir edilmeyecek, en az üç milyon asker ile Balkanlar üzerinden Viyana alınacak ve savaş uzamadan İtilaf kuvvetlerinin zaferi ile sonuçlanacaktı.

Çanakkale Cephesi Kara Muharebeleri

Fransızlar Anadolu kıyılarını, Hamilton Çanakkale Boğazı’na en yakın noktaları; 29. İngiliz Tümeni Komutanı Hunter Weston ise en uygun noktaları Suvla (Anafartalar Koyu) veya Seddülbahir’deki koylar olarak işaret etmektedir. Harekât planına göre, harekata katılacak asıl kuvvetler Kabatepe ve Seddülbahir kıyılarına çıkarılacak; kuvvet çoğunluğu Seddülbahir kesiminde bulunacaktı. İki tümenden oluşan Anzak (Australian New Zealand Army Corps; ANZAC) Kolordusu, Kabatepe’den hareketle ilk hedef olarak Conkbayırı-Kocaçimen hattını ele geçirecek; sonrasında ana hedef olan Maltepe üzerinden ilerleyerek Kilitbahir Platosu’na taarruza geçecekti. Fransız Tümeninden bir tugay ise Kumkale’ye çıkarılarak Seddülbahir’e yapılan çıkarmaya karşı Türk Topçusunun savunmasını ve asker sevkiyatını önlemeyi hedeflemiştir. Seddülbahir ve Kumkale çıkarmaları gün doğarken deniz topçusunun hazırlık ateşi sonrasında yapılacak; Kabatepe çıkarması ise gün doğmadan baskın tarzında yapılacaktı. Fransız Tümenini taşıyan diğer taşıtlarla bir kısım refakat gemileri Beşigeler bölgesinde, 1’inci Kraliyet Deniz Tümenini taşıyan gemilerle hafif bir filo da Bolayır bölgesinde çıkarma yaparak savunma kuvvetlerini şaşırtmayı amaçlamıştır.

Seddülbahir Çıkarmaları

25 Nisan sabahı donanma ateşiyle birlikte Seddülbahir’den çıkarma harekâtı başlamıştır. Seddülbahir bölgesini 9. Tümen’e bağlı 26.Alay’ın 3. Taburu savunuyordu. Binbaşı Mahmut Sabri Bey 4 bölük ile karargahını Harapkale’ye kurmuştu. Tekke Koyu’ndaki İngiliz askerleri yoğun bir ateş ile karşılandı. Saat 06.00’da gemi bombardımanı sonrası Ertuğrul Koyu çıkarması başladı. Şiddetli Türk ateşi sayesinde ilk çıkarma birlikleri ağır kayıplar verdiler. Saat 09.30’a kadar birliklerin kıyıya çıkışı mümkün olmadı. Bölgeyi savunan birkaç Türk bölüğünün mücadelesi sayesinde İngilizler zaman kaybettiler ve o günün akşamına kadar ilerleme imkânı bulamadılar. 10. Bölük komutanının kaybından sonra komutayı ele alan Ezineli Yahya Çavuş ve kuvvetleri İngilizler askerlerini sahilde tutmayı başarmıştır. Havanın kararmasıyla birlikte gemideki askerler karaya çıkarak Seddülbahir Köyü’ne doğru ilerlediler. Gece boyunca kanlı sokak muharebeleri yaşandı.

26 Nisan günü 26. Alay Komutanı Yarbay Kadri Bey tarafından geri çekilme emri verilmiştir. Binbaşı Mahmut Sabri Bey’in 3. Taburu ve 2. Tabur, İngilizleri 32 saat oyalayarak zaman kazandırmıştır. Saat 07.30’da İngiliz birlikleri ta Morto Koyu’na çıkarma yapmış; Eskihisarlık Tepe İngilizlerce ele geçirilmiştir. Pınariçi Koyu’na gün doğmadan baskın şeklinde yapılan çıkarma ise savunmasız bir bölge olduğu için hızlı ilerlemiştir. Seddülbahir’deki bu harekât, Temmuz 1915 başlarına kadar süngü hücumları ve karşı taarruzlarla devam eden Birinci, İkinci ve Üçüncü Kirte Muharebeleri, Kerevizdere ve Zığındere Muharebeleri’nden sonra mevzi muharebesine dönmüştür.

I. Kirte Muharebesi (28 Nisan 1915)

Alçıtepe’yi almayı hedefleyen bu muharebede 17.500 kişilik İngiliz ve Fransız birliklerine karşı 8.000 kişilik Türk kuvveti karşı karşıyadır. Saat 09.00’da başlayan muharebede Türk tarafını 19, 20, 25 ve 26. Alaylar savunmuş, doğu kanadından İngiliz ve Fransız kuvvetleri tarafından savaş gemilerinin de desteğiyle açılan ateş sonucu bu cephe etkisiz hale getirilmiştir. Bunun üzerine 9. Tümen komutanı Halil Sami Bey Alçıtepe’ye kadar geri çekilme emri vermiştir. 25 Nisan’da müttefiklere geçit vermeyen Mahmut Sabri Bey cephenin doğusunda çözülmeye başlayan 26. Alay ile birlikte İngilizleri durdurmuştur. Türk birlikleri ile yapılan karşı taarruz ile 28 Nisan günü muharebeler durmuştur. Bu muharebe sonrasında Ordu Komutanı Liman Von Sanders müttefiklerin ana çıkarma noktasının Seddülbahir olduğunu anladığı için bu cepheye kuvvet kaydırmaya başlamıştır. İstanbul’daki Başkomutanlıktan müttefiklerin denize dökülmesi yönünde emir gelmesi üzerine bir gece taarruz yapılmış, İngilizlerin makineli tüfek ateşi altında sonuçsuz kalmıştır.

II. Kirte Muharebesi (6-8 Mayıs 1915)

İngiliz ve Fransız kuvvetlerinden oluşan müttefiklerin 42.000 kişilik birliklerinin hedefi Alçıtepe idi. Bu hücumların müttefikler açısından tek başarısı 83 Rakımlı Tepe’nin ele geçirilmesi olmuştur. II. Kirte Muharebesinden sonraki mayıs ayı boyunca siper muharebeleri devam etmiştir.

III. Kirte Muharebesi (4-6 Haziran 1915)

4 Haziran sabahı yoğun bir topçu bombardımanı ile başlayan muharebede merkezde başlayan İngiliz ilerleyişi etkili olmuştur. Sol kanattaki Fransız taarruzu ise püskürtülmüştür. 5 ve 6 Haziran günlerinde İngilizler durduruldu. Muharebeler sonucunda müttefikler merkezde 500 metrelik bir ilerleme sağlamıştır. Kirte Muharebeleri sonrasında Türk savunmanın güçlenmesi ve kırılması zor bir hale gelmesi ile müttefikler genel taarruzlar yerine sınırlı hedefli bölgesel taarruzlar yapmaya başladılar. Bu nedenle Kerevizdere ve Zığındere hatlarından Türk birliklerini yok etmeyi planlamışlardır.

I. Kerevizdere Muharebesi (21 Haziran 1915)

21 Haziran’da başlayan muharebede bölge Fransızlara karşı 2.Tümen tarafından savunulmaktaydı. Takviye olarak gönderilen 1. Tümen’e bağlı 71. Alay birliklerine rağmen Fransızlar Kerevizdere’ye hâkim bir noktayı ele geçirdiler.

Zığındere Muharebeleri (28 Haziran 1915)

Fransız birliklerinin sol kanatta ilerlemesi üzerine İngilizler de sağ kanattan Zığındere’ye ilerlediler. 11. Tümen’e bağlı 33. ve 126. Alaylar tarafından savunulan bölgede 127. Alay ise Alçıtepe kuzeyinde tutuluyordu. 28 Haziran günü topçu bombardımanı ile başlayan muharebede İngilizler Türk siper hatlarını ele geçirdiler. 33. Alay ve. 16. Alay Keçi Deresi bölgesini tutarak İngiliz ilerleyişini durdurmuştur. 30 Haziran sabahında İngilizler Türk hatlarına yaklaşmışlardı. 5 Temmuz günü başlayan taarruzda Türk birlikleri şiddetli makineli tüfek ateşi karşısında geri çekildiler. En kanlı muharebelerden biridir.

II. Kerevizdere Muharebesi (12 Temmuz 1915)

12 Temmuz’da başlatılan yeni taarruzda İngiliz ve Fransız birlikleri Kerevizdere’ye hâkim Yassıtepe’yi ele geçirdiler. 21 Haziran-13 Temmuz tarihleri arasındaki muharebelerde Türk savunma hattını geçmeyi başaramayan Müttefikler Yarımada’nın kuzeyinde Anafartalar bölgesini hedeflediler.6 Ağustos Anafartalar çıkarmasıyla eş zamanlı olarak Seddülbahir’deki Türk birliklerinin kuzeye kuvvet göndermesini engellemeyi amaçladılar. 6 Ağustos saldırısı bertaraf edilmekle birlikte, Güney Grubu Komutanı Vehip Paşa 4.ve 8. Tümenleri kuzeye takviye olarak göndermiştir. Ağustos ayından sonra bölgede her iki taraf da mevzilerini koruyarak siper savaşları şeklinde muharebeler olmuştur.

Kumkale, Beşige ve Bolayır Çıkarmaları

Fransız birlikleri tarafından oyalama niteliğinde Boğazın giriş kısmında yer alan Kumkale’ye asker çıkarılmış ve buradaki 3. ve 11. Türk Tümenlerinin esas çıkarma bölgesi olan Gelibolu’ya sevk edilmesi engellenmek istenmiştir Fransız savaş gemileri Beşige Koyu’na ve İngiliz savaş gemileri Bolayır’a gösteri çıkarması yapmış ve buradaki savunma birlikleri oyalanmıştır.

Arıburnu Çıkarmaları

Kabatepe ve Arıburnu arasındaki çıkarma bölgesi için General Birdwood komutasındaki Anzak birliklerinin hedefi Conkbayırı- Kocaçimentepe hattını tuttuktan sonra Maltepe’ye ulaşarak Boğaza inmekti. Böylece Türk birliklerinde kuzey-güney irtibatı kesilecekti. Bu bölge 9. Tümen’e bağlı 27. Alay tarafından savunulmakta olup; alaya bağlı 2. Tabur Kabatepe sahil savunmasıyla görevlendirilmişti. Diğer 2 tabur Eceabat yakınındaki Zeytinlik karargahındaydı. 27. Alay’ın 2. Taburu Kabatepe’de karargâh kurmuş, 4. Bölüğü Arıburnu’na sevk etmiştir. Çıkarma sonrası savaş gemilerinden gelen destekle Arıburnu yamaçlarına ilerleyen birliklere 4. Bölük Komutanı Yüzbaşı Faik Beyin birlikleri engel olamamıştır. 4. Bölük ağır kayıplar vererek geri çekilmiştir. Kanlısırt-Yükseksırt hattı kaybedilmiş; Conkbayırı-Kocaçimen hattı açılmıştır.

Eceabat yakınında bulunan 27. Alay Komutanı Yarbay Şefik Bey taburunu hazır hale getirmiştir. 9. Tümen komutanından beklenen hareket emri geldiğinde Arıburnu’na hareket emri almıştır.Topçular Sırtı’na ulaşan birlikler Yüzbaşı İbrahim komutasındaki 1. Tabur Kanlısırt yolunda; Binbaşı Halis Bey komutasındaki 3. Tabur Merkeztepe-Edirne Sırtı istikametinde ilerlemiştir. Bu taarruzla Avustralyalılar püskürtülmüş; fakat gelen takviye karşısında 27. Alay taarruzu durdurulmuştur. Bu sırada Conkbayırı’ndan muharebelere katılan 57. Alay durumu rahatlatmıştır. Bigalı Köyü’nde 5.Ordu 19.Tümen’e komuta eden Mustafa Kemal Bey’e, saat 06.30’da Arıburnu çıkarmasına 1 tabur takviye talebi haberi gelir gelmez başına geçtiği 57. Alay ile birlikte Arıburnu’na hareket etmiş, 72. ve 77.Alay’ları da muharebe hattına yaklaştırmıştır. Saat 10.30’da Conkbayırı güneyine gelen 57.Alay’ın öncü taburu taarruza geçerek Avustralyalıları Kılıçbayırı’na kadar püskürtmüştür.

Akşama kadar 27. ve 57. Alay Kanlısırt’ı tekrar geri almayı başarmıştır.25 Nisan akşamında karaya çıkan Anzak Kolordusu sadece Arıburnu sırtlarının denize bakan yamaçlarında mevzilenmiş, 77. Alay ve 27.Alay gecenin karanlığında dağıldığı için Kanlısırt tekrar kaybedilmiştir ve kesin sonuç alınmamıştır. 27 Nisan’da Anzak tarafından başlatılan taarruz 57. Alay birliklerince durdurulmuş; fakat gün içinde topçu desteğiyle tekrarlanan taarruz sonucunda Kılıçbayırı müttefiklerce ele geçirilmiş, 64. Ve 33. Alay ile takviye edilen 19. Tümen Komutanı Yarbay Mustafa Kemal tarafından yönetilen taarruz ile Kılıçbayırı, Kanlısırt ve Kırmızısırt ele geçirilmiştir.

Türk Taarruzu (1 Mayıs 1915)

5. Ordu Komutanlığı tarafından takviye edilen kuvvetlerle birlikte sabah başlayan Türk taarruzunun merkezi Bombasırtı-Merkeztepe hattıydı. Akşama kadar süren taarruzlar sonuç getirmemiştir. İki tarafın mevzileri birbirine 5-10 metreye kadar iyice yaklaşmıştır. 11 Mayıs’ta Arıburnu Cephesi’ne gelen Başkomutan Vekili Enver Paşa genel bir taarruz ile müttefiklerin yok edilmesini emretmiştir. Plana göre, 19. Tümen müttefik kuvvetlerinin kuzey kanadına; 5. Tümen merkeze; 16. Tümen ise güney kanadına; İstanbul’dan gelecek olan 2. Tümen ise vurucu kuvvet olarak Kanlısırt-Kırmızısırt cephesine taarruz edecekti. 24 Mayıs günü şehitlerin gömülmesi için bir günlük ateşkes yapılmıştır. Siperlerin birbirine yaklaşması lağım muharebelerinin ortaya çıkmasına neden oldu. Bu sistem yer altından karşı tarafın siperlerine doğru kazılan bir tünele ve sonunda patlatılmasına dayanıyordu. Bu cephede 28 ve 29 Haziran’da küçük çaplı saldırılar gerçekleşse de etkili olmamış, temmuz ayı hem Seddülbahir hem de Arıburnu için muharebelerin yavaşladığı bir dönem olmuştur. Ağustosta Anafartalar’ı hedefleyen yeni bir taarruz planına karar verilmiştir.

Anafartalar Muharebeleri

Haziran-Temmuz ayındaki taarruzların sonuçsuz kalması sonucunda müttefikler Arıburnu-Anafartalar harekâtına karar vermişlerdir.

Kanlısırt Tespit Taarruzu (6 Ağustos 1915)

6 Ağustos günü Kanlısırt’ta çok şiddetli bir bombardıman ile başlayan taarruz 47. Alay siperlerini hedef almış, topçu ateşi ile desteklenen taarruz ile Kanlısırt’taki Türk siperleri ele geçirilmiştir. 7 Ağustos sabahı Avustralyalılar tarafından yapılan Cesarettepe (Nek) taarruzu bertaraf edilmiştir. Kuzey Grubu Komutanı Esat Paşa Kanlısırt siperlerinin geri alınmasını için 8 Ağustos gecesi taarruz emri vermiş, ikinci hat siperlerinin bir kısmı geri alındı. Diğer siperler için tüm gün ve gece boyunca devam eden muharebelerden sonuç alınamadı.

I. Anafartalar Muharebesi (7 Ağustos 1915)

6 Ağustos gecesi 11. İngiliz Tümeni Anafartalar Koyu’nun güneyindeki Küçük Kemikli mevkine hiç savunmayla karşılaşmadan çıkarma yapmıştır. Bu bölgede Türk askerinin mühimmatları bitinceye kadar karşı koyduktan geri çekilmesiyle beraber Lalababa İngilizlerin eline geçti. Anafartalar Koyu’nun kuzeyindeki Büyük Kemikli Burnu’na çıkan İngilizleri Bursa Jandarma Taburu ilerlemesini durdurmuştur 7 Ağustos sabahı İngilizler Karakoldağı’na doğru ilerlediler. Bursa Jandarma Taburu bu ilerleyiş üzerine doğuya doğru çekilmiştir. Anafartalar Koyu güneydoğusundaki Mestantepe’yi ele geçirmek için yola çıkan İngilizleri buradaki 31. Alay’ın 2. Tabur’u karşılamıştır. İngilizleri oyalayan bu tabur akşam vakitleri İsmailoğlutepe’ye çekilmiştir. Liman Von Sanders’in emriyle, komutası Albay Ahmet Fevzi Bey’e ait olan “Saros Grubu” adıyla 7. ve 12. Tümenler Anafartalar istikametine ilerlemiş, 7 Ağustos günü bu tümenlerle birlikte, komutası Yarbay Wilmer’e ait olan Anafartalar Müfrezesi ve Conkbayırı-Kocaçimentepe’deki birliklerinin birleştirilmesiyle “Anafartalar Grubu” oluşturulmuştur. Sanders 8 Ağustos günü yeni bir taarruzun emrini verdi.

8 Ağustos gecesindeki taarruzu erteleyen Fevzi Bey Anafartalar Grubu Komutanlığı’ndan alındı, yerine 19. Tümen Komutanı Albay Mustafa Kemal Bey atandı. 12. Tümen 9 Ağustos sabahı taarruza geçti. 35. Alay Tekketepe istikametindeki 11. İngiliz Tümeni’ni, İsmailoğlutepe’ye karşı ilerleyen birlikleri ise 34. Alay, Kireçtepe sırtlarına ilerleyen birlikleri 12. Tümen takviyesi ile birlikte Gelibolu Jandarma Taburu’na bağlı 2 bölük durdurmuştur. Damakçılık Bayırı’na yapılan Türk taarruzu makineli tüfekle donatılmış Avustralyalılar karşısında ağır kayıplarla sonuçlandı. Muharebeler sona erdiğinde hâkim tepeler Türklerin elindeydi.

Conkbayırı Muharebeleri (8 Ağustos 1915)

Ağıldere’de gelişen İngiliz taarruzunun ilk önemini kavrayan 19. Tümen Komutanı Mustafa Kemal olmuştur. 19. Tümen cephesi 6 Ağustos akşamı yoğun ateşten dolayı kritik durumdaydı. Ağıldere’den ilerleyen müttefik kuvvetleri Conkbayırı’nı hedefliyorlardı. Buranın düşmesi Arıburnu Cephesi’nin de düşmesi demekti. Mustafa Kemal takviye olarak gönderilen 5. Tümen’e bağlı 14. Alay’ın 1. Tabur’nu Conkbayırı’na göndermiştir. 19. Tümen’e bağlı 72. Alay’ın 1. Taburu’ndan iki bölüğü de Şahinsırtı’na yönlendirdi. Bu kuvvetler 9. Tümen bölgeye yetişene kadar müttefikleri olabildiğince durdurmayı başarmıştır.

7 Ağustos günü 9. Tümen Komutanı Albay Kannengiesser Conkbayırı’na gelerek sağlam bir cephe hattı meydana getirmiş, Yeni Zelanda birlikleri durdurulmuş; bu sırada Albay Kannengiesser vurularak yaralanmış, yerine 4. Tümen Komutanı Yarbay Cemil Bey getirilmiştir. 8 Ağustos sabahı Yeni Zelandalılar Şahinsırtı üzerinden Conkbayırı’na baskın şeklinde taarruz ettiler ve Conkbayırı’nın batı yamaçlarını ele geçirdiler. 64. Alay’ın yaptığı taarruz ile de ele geçirilen siperler geri alınamamıştır. Böylece 8 Ağustos’ta öğle vaktinde Yeni Zelandalılar ve Türk birlikleri arasındaki mesafe zirve noktası boş olmak üzere 25-30 m’ye düşmüştür. Bu bölgedeki Türk birlikleri Albay Fevzi Bey komutasındaki Anafartalar Grubu’na bağlanmıştır. 9 Ağustos günü İngilizlerin Conkbayırı-Besimtepe-Kocaçimentepe hattı üzerinde başlattıkları taarruzda Besimtepe Hint Tugayı’na bağlı Nepalli Gurka birliğinin eline geçmiştir. Abdurrahman Bayırı üzerinde mevzilenen Türk topçu bataryası tepeyi Gurka’lardan almayı başarmıştır. 9 Ağustos akşamı Kocaçimen-Besimtepe-Conkbayırı hattı Türk birliklerinin eline geçmiştir.

Conkbayırı Süngü Hücumu (10 Ağustos 1915)

Anafartalar Grubu Komutanı Mustafa Kemal, taarruzu 23., 28. ve 41. Alay’lara yaptıracaktı. Mustafa Kemal, komutanların itirazlarına, askerin yorgunluğuna, takviye olarak gelmekte olan bir alayın yetişmemiş olmasına rağmen baskın tarzında bir süngü hücumuna karar verdi.10 Ağustos sabahı hücuma kalkacak askerlerin önüne geçerek onlara hitap etti; “Askerler! Karşımızdakileri mağlup edeceğimize hiç şüphe yoktur. Fakat siz acele etmeyin. Evvela ben ileri gideyim. Siz benim kırbacımla işaret verdiğim zaman hep birlikte atılırsınız.” Bu hücum sayesinde hâkim tepeler hattı Türk birliklerinin olmuştur.

Kireçtepe Muharebeleri (15-16 Ağustos 1915)

15 Ağustos’ta donanma gemilerinin desteğiyle hücuma geçen İngilizleri Gelibolu Jandarma Taburu karşılamıştır. Başlangıçta üstün kuvvetler karşısında gerileyen tabur İngilizlerin eline geçen Aslantepe’yi almayı başardı.

II. Anafartalar Muharebesi (21 Ağustos 1915)

22 Ağustos sabahı İngilizler Yusufçuktepe ve Kayacıkağılı bölgesinde bir miktar ilerleme kaydetmekten başka bir sonuç alamamışlar, en fazla asker kullanarak en geniş cephe hattında yaptıkları taarruzlarda en ağır zayiatlı muharebe olmuştur.

Bombatepe Muharebesi (27 Ağustos 1915)

27 Ağustos günü yoğun bombardıman ile başlayan muharebede Bombatepe’nin güneye bakan yamaçları İngilizlerin eline geçmiş, 28 Ağustos sabahına kadar süren muharebeler zamanında takviye edilen Türk birlikleri tarafından durdurulmuştur. Bu muharebe sonrasında bölgedeki çarpışmalar siper muharebelerine dönmüştür.

Tahliye

İtilaf devletlerince başlatılan “Gelibolu Harekâtı” kara ve deniz gücünün iş birliğine rağmen Türk savunması karşısında başarısız olmuştur. Ekim 1915’te Gelibolu’ya gelen General Monro, tahliye yönünde bir rapor hazırlayıp İngiliz Hükümeti’ne sunmuş ancak Gelibolu’nun tamamen tahliye edilmesi olumsuz sonuçlar yaratacağı için 20-21 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu Cephelerinin; 8-9 Ocak gecesi de Seddülbahir’in tahliye edilmesine karar verilmiştir.

Çanakkale Kara Savaşları Siyasi Sonuçları

Çanakkale’de deniz ve karada kazanılan zaferler, Balkan felaketiyle içte ve dışta sarsılmış bulunan Osmanlı Devleti’nin prestijini güçlendirmiş, hükümetin iktidarda kalış sürecini uzatmıştır. Gelibolu Yarımadası’nda elde edilen zafer, Türk’ün eski güç ve dinamizmini koruduğunu, çöküntü dönemini yaşayan ve can çekişen bir imparatorluk içindeki kahraman bir ulusun varlığını yeniden ortaya koymuştur. İtilaf Devletleri Rusya’ya ulaşamamış, mahsur kalan Çarlık Rusya’sı içeriden çökerek, Bolşevik ihtilali olmuştur. Savaş uzamıştır. Anlaşma Devletleri’nin Çanakkale’deki başarısızlıkları, başlangıçta savaşa katılmamış olan Balkan Devletleri’nin tutumlarını da etkilemiştir. Birleşik Filo’nun Boğaz’da uğradığı yenilgi, İngiltere ve Fransa’nın prestijini sarsmış, özellikle İngilizlerin, denizlerdeki tartışılmaz üstünlüğü imajını ortadan kaldırmıştır. Bu da onların sömürgelerindeki bağımsızlık akımlarının doğuşuna ve dolayısıyla dünya siyasi haritasını değiştiren bazı gelişmelere yol açmıştır.

Avustralya ve Yeni Zelanda gibi o zamanki İngiliz dominyonu deniz aşırı ülkeler askerleri, Çanakkale’de hayatlarını yitirirken ulusal bilincin ilk kıvılcımlarını oluşturmaya başlamışlardır. Çanakkale savaşlarının bir ilginç yanı da aylarca gece ve gündüz dövüşen iki hasım ordu askerleri arasında, belki de savaşın kaderini paylaşmanın getirdiği bir yakınlaşma ve dostluğun gözlenmesi olmuştur. Savaş sonrası ülkeler arasındaki siyasi ilişkileri de olumlu yönde etkilemiş, Avustralya ve Yeni Zelanda ile anlamlı dostlukların oluşmasında etken olmuştur.Gelibolu’daki savaşlara katılan altı yüz gönüllü Yahudi askerinin gösterdiği üstün çaba ve başarının davalarının dünyaya tanıtılması sonucu Orta Doğu’da bugünkü İsrail Devleti’nin oluşturulmasında rolü olmuştur. 2 Kasım 1917’de benimsenen “Balfour Bildirisi”, bugünkü İsrail’in kurulmasında etken olması açısından bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Çanakkale Zaferi’nin en önemli ve anlamlı sonuçlarından birisi de Doğu’nun en büyük imparatorluğu Çarlık Rusya’nın yıkılması yanında, Büyük Britanya İmparatorluğu’nda da ilk yarayı açmaya yetmiş olmasıydı. Böylece emperyalizm bir hayli sarsılmıştı.

Çanakkale Kara Savaşları Askeri Sonuçları

18 Mart 1915 Boğaz Savaşı’nda kazanılan zafer sayesinde İngiliz-Fransız donanmalarının Marmara’ya girerek bir ay içerisinde İstanbul’u ele geçirme planları suya düşürülmüştür. 18 Mart yenilgisinden sonra, karaya yöneltilen çıkarmalarla başlatılan ve dönemin en güçlü zırhlılarının cehennem ateşleri altında günlerce süren mevzi savaşlarında Türk askerinin direnişi ile karşılaşan İngiliz ve Fransızlar, daha fazla dayanamayıp bu kez de yarımadayı terk etmek zorunda kalmışlardır. Çanakkale Savaşları Mustafa Kemal (Atatürk) gibi bir dahiyi yaratmış, Birinci Dünya Harbi’ni izleyen Türk Millî Mücadelesi’nin eşsiz liderini Türk Ulusu’na kazandırmıştır. Bu savaş, İngiliz ve Fransızlar’ın, Osmanlı Devleti’ni savaş dışı bırakarak Almanya’nın güneydoğudan kuşatılmasını amaçlayan stratejisini boşa çıkarmak suretiyle savaşın iki yıl uzamasına neden olmuştur.

Boğaz’ın açılmaması, Rusya’yı silah ve malzeme yardımından yoksun bırakmıştır. On sekiz savaş gemisiyle katıldıkları 18 Mart Savaşı’nda, yedisi savaş dışı bırakılıp üstlerindeki kırk dört top birden Boğaz sularına gömülürken, Müstahkem Mevkii Komutanlığı, topçu gücünü olduğu gibi korumuştur. Böylece, Boğaz’ı geçerek, bir ay içerisinde Marmara’ya ve İstanbul’a ulaşabileceği hesabı içinde bulunan Birleşik Filo, Çanakkale’nin çetin savunması karşısında pes etmiştir. Çanakkale Cephesi, deniz ve kara hareketleri ile birlikte incelendiğinde görülür ki, İngiltere ve Fransa’nın bir yıl boyunca Gelibolu Yarımadası’nda yarım milyondan fazla bir kuvveti tutmak zorunda kalmaları ve bunun yüzde ellisini kaybetmiş bulunmaları haliyle diğer cephelere kuvvet ayırabilme açısından, savaşın gidişatını etkilemiştir.

Çanakkale Kara Savaşları Sosyo-Ekonomik Sonuçları

Boğazların açılarak Rusya’ya ulaşılması durumunda Rusya, dış alım satıma kavuşacağından, ekonomik dengesini kurabilecek, müttefikleri de Rusya ve Romanya’nın buğday kaynaklarından yararlanabileceklerdi fakat bu gerçekleşememiştir. Boğazlar açılabilseydi, Tuna yolu da yeniden trafiğe açılıp Karadeniz’de toplanacak ve çeşitli devletlere ait 129 parça ticaret gemisinden yararlanma fırsatı elde edilmiş olacaktı. Böylece uluslararası ticari ilişkiler, olumsuz yönde etkilenmeyecekti. Kısaca; boğazların kapalı tutulması sayesinde, iki yıl uzayan savaş boyunca Anlaşma Devletleri’nin ekonomilerinde sıkıntılar yaratılmıştır. Bu durum ise, özellikle Rusya’yı bunalıma sürüklemekle kalmamış, bu yüzden rejim değişmiş (Komünizm gelmiş) ve bu devlet savaş dışı kalmıştır. Türk Ulusu, binlerce okumuş aydınını da birlikte yitirmiştir. Kesin olmayan sayılara göre, 5.000’den fazla öğretmen, mülkiyetli, tıbbiyeli ve Türk ocaklarında yetişmiş aydın personelinden yoksun kalmıştır.

Çanakkale Kara Savaşları Önemi

Osmanlı Devleti yenildiği takdirde Balkanlar ve Rusya’da açılan yeni cepheler Alman kuvvetinin buralara sevkine neden olacaktı. Böylece İngiliz ve Fransızlar Almanya’yı kısa sürede yenecekti. İstanbul ele geçirilirse İngiltere’nin Doğu’da etkisi ve ekonomik denetimi artacak, Almanya’nın bölgedeki ekonomik faaliyetleri kesilecekti. Osmanlı savaş dışına itilerek Müslüman devletler üzerindeki etkisi kalkacaktı. Çanakkale alınırsa İtilaf Devletleri Karadeniz üzerinde denetim kurarak bölgenin stratejik ve ekonomik gücünü ele geçirecek, doğu cephesinde malzeme eksikliği ve ülke içerisindeki devrimci unsurların baskıları ile zor durumda olan Rusya’ya yardım edecek, Rus hububatını İtilaf güçlerine ulaştıracak, Rusya’nın isteği ile Osmanlı Devleti’nin Kafkasya cephesindeki askerî gücü kırmak azalacaktı. Osmanlı Devlet için ise Çanakkale hayati öneme sahiptir. Bu cephede Türkler, vatanlarını korumak ve düşman işgaline karşı koymak için savaştılar. Çanakkale Cephesi çağımızın çığır çizen unsurlarından biri kabul edilmiştir.

Not: Çanakkale Kara Savaşları ile ilgili olarak Çanakkale Savaşı’nı Ne Kadar İyi Biliyorsunuz? başlıklı testimizi de çözebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.