Avrupa Tarihi

Fransız İhtilali’nin Sonuçları Nelerdir?

Fransız İhtilali’nin sonuçları nelerdir? Fransız İhtilali’nin sonuçları;

  • Mutlak krallıkların yıkılmaya başlaması
  • Demokratik gelişmelerin hızlanması
  • Egemenliğin halka ait olduğunun kabul edilmesi
  • Milliyetçilik fikrinin benimsenmesi ve çok uluslu devletlerin parçalanması
  • Birçok toplumun siyasi birliklerini kurması
  • Özgürlük, eşitlik ve adalet fikirlerinin yayılması
  • Özel girişimin ortaya çıkması
  • Yeniçağ’ın sona ermesi, Yakınçağ’ın başlaması
  • İnsan hakları anlayışının gelişmesi
  • İhtilal Savaşlarının başlaması ve Viyana Kongresi’nin toplanması
  • Fransa’da iç savaşın ve katliamların ortaya çıkması
  • Burjuvazinin yükselmesi
  • Laiklik ve inanç özgürlüğünün yayılması

Bu yazımızda Fransız İhtilali’nin sonuçları nelerdir? sorusunu yanıtladık. Fransız İhtilali’nin toplumsal, ekonomik ve siyasi sonuçlarını inceledik. Tüm ayrıntılarıyla Fransız İhtilali’nin sonuçları;

Okuma Önerisi: Bu konuyla ilgili olarak Fransız İhtilali Nasıl Başladı ve Gelişti? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Fransız İhtilali’nin Sonuçları

Fransız İhtilali 1789-1799 yılları arasında gerçekleştiği kabul edilen ve günümüz dünyasının şekillenmesinde en çok etki gösteren olaylardan birisidir. Bir çağın sona erip yeni bir çağın başlamasını sağlayan bu ihtilal ile Yeniçağ bitmiştir. Sonrasında Yakınçağ başlamıştır. Fransız İhtilali’nin sonuçları arasında özgürlük ve eşitlik fikirlerinin yayılması, insan hakları anlayışının gelişmesi, milliyetçilik fikrinin yayılması ve benimsenmesi, laiklik ve inanç özgürlüğünün yayılması fikirsel sonuçlar olarak sayılabilir. Bu fikirlere gelin beraber yakından bakalım:

Fransa Devrimi Tablosu
Halka Yol Gösteren Özgürlük

Eşitlik Fikirinin Yayılması

Fransız İhtilali boyunca birçok slogan ve bu sloganların taşıdığı fikirler ortaya çıkmışlardır. Bu fikirlerden en önemlisi de eşitlik ilkesidir. Eşitlik ilkesi ışığında özellikle din adamlarına tanınan ayrıcalıklar ve soylulara tanınan ayrıcalıklar kaldırıldı. Onlar da normal birer halktan insan olarak muamele görmeye başladılar. Bireysel özgürlük anlayışı sayesinde her insan kendi istediğini diğerlerinden bağımsız olarak yapabilmeye başladı. Bireysel özgürlük anlayışı ile kölelik birbirlerine ters düşen düşünceler olduğu için köleliğe karşı bir hareket de başladı. Eşitliğin uygulanması ile insan hakları anlayışı da gelişmiş bulundu. Fransız İhtilali başladıktan sonra İnsan Hakları’nın önemliliğini bir kez daha gün yüzüne çıkarmıştır. Resmi olarak maddelendirmiş olan İnsan ve Yurttaşlık Hakları Bildirgesi ilan edilmiş oldu.

Bunun sonrasında değişen anayasa sayesinde insan hakları tekrar garanti altına alınarak tüm ülkede uygulanabilir bir uygulama haline geldi. Fransa’nın bu hareketi dünya için de önemli bir örnek oluşturup insan haklarının gelişmesine ve önemsenmesine yüksek miktarda katkı sağlamış oldu. Fransız İhtilali’nden sonra birçok ülke de kendi anayasasında halkın baskısıyla değişikliklere gitmek durumunda kaldı. Çoğu Avrupa ülkesi İnsan ve Yurttaşlık Bildirgesi’ni de kabul edip kendi ülkelerinde yürürlüğe koymuştur. İnsan haklarının her insan için geçerli olduğu kabul edildiği için kölelik de bu bildirgenin ışığında uygulanmamaya başlanmış, uygulayan ülkeler ve topluluklar da medeniyetten ve modernleşmeden uzak kalmış gibi görülmüş ve üzerlerine baskı yapılmıştır.

İnsan Hakları Anlayışının Gelişmesi

Fransız İhtilali’nin en önemli sonuçlarından biri olarak tarihe geçmiş İnsan Hakları ve Yurttaşlık Bildirgesi birçok sonuca sebep olmuştur. Bu sonuçlardan en önemlisi insan hakları anlayışının dünya genelinde kabul edilmesi olmuştur. Kölelik gibi uygulamaların kaldırılması için önemli adımlar atılmıştır Fransa’da kölelik ve o zamanda yürürlükte olan derebeylik sistemi de yürürlükten kaldırılmıştır. İnsan hakları, kökünde eşitlik ilkesi ile işlendiği için eşitlik başlığı altında incelemiş bulunduk.

Milliyetçilik Fikrinin Yayılması

Milliyetçilik anlayışı ve milliyetçilik (ulusçuluk) ilkesi Fransız İhtilali’nden çok önce çıkmış olup, bazı bölgelerde yayılmıştır. İnsanlara ilham kaynağı olmuştur. Hatta savaşların olmasına sebebiyet vermiş önemli bir fikirdir. Fransız İhtilali’ne kadar sadece bir fikir olan milliyetçilik, Fransız İhtilali sayesinde siyasi bir boyut kazanmıştır. İhtilali yapan kişiler soylular ve Krala karşı kendi milletlerini temsil ettiklerini düşünerek milliyetçilik fikriyle beraber ihtilali gerçekleştirmişlerdir. Siyasi bir şekilde bu fikri kullanmışlardır. Milli kavramı ortaya çıkmış ve milli ordu, milli meclis, milli bayrak, milli marş gibi bir milliyete ait olup onların övünme nedeni bile olabilen ve o milliyetin kutsal kabul ettiği değerler, olgular ortaya çıktı.

Yani milliyetçilik fikri, Fransız İhtilali sırasında ve sonrasında siyasi bir ideoloji haline geldi. Bu fikrin Avrupa’da yayılması üzerine her millet kendi ulusunu ve bu ulusu yöneten bir devlete sahip olmaları gerektiği fikrine kapıldı. Avrupa, bugün bildiğimiz ayrımlarıyla beraber her devlet çatısı altında çok yoğunluklu olarak bir milletin yaşadığı toprak parçalarına bölündü. Bu hareket çok uluslu kurulmuş olan devletlerin, imparatorlukları sona yaklaştırdı. Osmanlı İmparatorluğu da çok uluslu yapısı ve çok fazla toprağa sahip olması nedeniyle bu fikirden olumsuz etkilenenler arasına girdi.

Laiklik ve İnanç Özgürlüğünün Yayılması

Fransız İhtilali sonucunda önceden de bahsettiğimiz gibi din adamlarına verilen ayrıcalıklar ve o dönemde Hristiyan olan Avrupa’da bulunan tüm kiliselerdeki ayrıcalıklar da kaldırılmış oldu. Kilisenin sahip olduğu tüm mal varlığına el konuldu. Bunların sonucunda anlaşılacağı gibi kilisenin, özellikle Katolik Kilisesi’nin, halk üzerindeki etkisi önemli ölçüde azaldı. Siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak büyük bir darbe almış oldu. Din işleri devlet işlerinden tamamıyla ayrıldı ve laiklik getirildi. Katolik Kilisesi’nin getirdiği din dışındaki dinlere yapılan kısıtlamalar kaldırıldı. Dini eşitlik, hoşgörü gibi kavramlar getirildi.

Fransa’da İç Savaş ve Katliamlar

Bu saydığımız sonuçların hepsi olumlu olarak sayabileceğimiz, şu an sahip olduğumuz medeniyetin yapı taşları olmasına karşın Fransız İhtilali’nin olumsuz sonuçları da olmuştur. Eşitlik gibi ilkeleri baz alarak yapılmış bir İhtilal olsa da soylular ve Kral bu durumdan hiç de adil ve eşit olmayan sonuçlarla nasibini almıştır. Çeşitli ve çok ağır cezalara maruz kalmış olup tüm mal varlığından yoksun bırakılmışlardır. Ayrıca din adamları da benzer sonuçlar ile karşı karşıya kalmışlardır. İhtilal boyunca ihtilale karşı yapılan tüm ayaklanmalar halk tarafından yapılmış olsa da şiddetle bastırılarak susturulmuştur. Çok da iç açıcı olmayan uygulamalar uygulanmıştır. Bu uygulamalar soykırıma varacak kadar ağır derecede olmuştıır. İhtilalcilerin de bazen aralarında anlaşamadığı durumlar olmuş, bu durumlar çoğunlukla ölümle sonuçlanmıştır. Devrim mahkemeleri kurulmuş ve birçok devrimci bu mahkemelerde adil olmayan yollarla yargılanarak ölüme mahkum bırakılmıştır. Bunca yaşananın izleri Fransız toplumunda uzun yıllar boyu kalmıştır. Siyasi bütünlüğü sağlayamama durumu çok uzun bir süre sürmüştür.

Prise du Palais des Tuileries
Fransız Devrimi Sırasında Çatışmalar

Fransız İhtilali süresince yaşanan bu kötü durumlar sadece Fransa’da değil tüm Avrupa genelinde görülmektedir. on yıllarca süren ihtilal savaşları tüm Avrupa’yı savaş sahası haline getirmiştir. Toplam 26 yıl boyunca sürmüştür. Napolyon döneminde de savaşlar devam etmiştir.

Fransız İhtilali’nin Osmanlı Devleti’ne Etkisi

Fransız İhtilali birçok konuda günümüz medeniyetinin üzerine kurulu olduğu temelleri atmakta önemli rol oynamıştır. O zamanlarda kurulu olan tüm ahlak ve toplum düzenini de sarsmıştır. Bu sarsıntıdan en çok etkilenen devletler de şüphesiz büyük topraklara sahip olan ve çok uluslu yapısı olan devletlerdir. Bu devletlerin başında da o dönemde Osmanlı Devleti gelmektedir. Fransız İhtilali eşitliği, milliyetçiliği ve laikliği desteklemiştir. Ayrıca yayılmasına olanak sağlamıştır. Osmanlı Devleti ise bu fikirlerin tam tersi yönde evrilmiş olan bir yönetim sistemine ve halk yapısına sahiptir.

Monarşi ile yönetilen Osmanlı Devleti’nde eşitliğin tam tersi söz konusudur. Başta olan ve tüm imparatorluğun yönetiminden sorumlu olan tek bir adam, yani padişah ne derse o olur. Çok uluslu yapıya sahip olan Osmanlı Devleti milliyetçiliğin yayılmasını sağlayan Fransız İhtilali ile çok daha fazla isyanlar çıkmaya başlamış bir devlet haline bürünmüştür. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin padişahının aynı zamanda halife olması da laiklik ilkesinin hiçbir izinin o dönemde Osmanlı’da görülmediği bizler için gözler önüne sermektedir.

19. yüzyıl ve sonrasında Osmanlı Devleti kendi bünyesinde çıkan isyanları bastırmak ve halkın dediklerini de yapmış olmak için Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı ve Kanun-i Esasi’yi çıkartıp herkese daha çok yakın olduklarını, daha eşit davranılacağını söylemiştir. Ancak kökünden bu amaç için kurulmamış olduğu için bu uğraşlar pek işe yaramamıştır. Osmanlı Devleti en sonunda bizim de bildiğimiz gibi 1. Dünya Savaşı ile yıkılmıştır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.