12. Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları – 4. Ünite (2023-2024)

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 4. Ünite başlıklı bu yazımızda Çağdaş Türk ve Dünya tarihi ders kitabındaki tüm ünitelerin içindeki soruların cevaplarını hazırladık.

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 4. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık;

  • 4. ÜNİTE BAŞINDA: “Hazırlık Çalışmaları” bölümünde yer alan soruları yanıtladık ve “Kavramlar” bölümündeki kavramları açıkladık.
  • 4. ÜNİTE İÇİNDE: “Araştıralım”, “Düşünelim”, “Tartışalım” ve “Karşılaştıralım” bölümlerindeki soruları yanıtladık.
  • 4. ÜNİTE SONUNDA: “Ölçme ve Değerlendirme Soruları” bölümündeki tüm soruları yanıtladık.

Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 4. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı 4. Ünite Cevapları

Çağdaş Türk ve Dünya tarihi ders kitabının dördüncü ünitesi olan Yumuşama Dönemi ve Sonrası, altı kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu altı kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.

Kavramlar Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabının dördüncü ünitesi olan Yumuşama Dönemi ve Sonrası ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 8 kavramı yanıtladık.

Yumuşama Dönemi Nedir?

Yumuşama dönemi, adından da anlaşıldığı üzere Soğuk Savaş Dönemi ve bu dönem sonlarına doğru Batı ülkeleri ve Doğu ülkeleri arasındaki ilişkilerin ilerleyen zaman içerisinde iyileşmeye, çatışmanın ve gerginliğin giderek azalmaya başladığı dönemdir. Bu dönemde Soğuk Savaş Dönemi’nden kalma sorunlar yavaş yavaş çözülmeye başlamıştır.

Bağlantısızlar Hareketi Nedir?

Bu hareket, genel olarak Afrika, Ortadoğu, Asya ve Güney Amerika ülkelerini kapsamaktadır. Bu hareketin amacı, bu hareketin üyelerinin milli egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumaktır. Üye ülkelerin sömürgeci ve işgalci devletlerin olumsuz etkilerinden korunmaktır. O ülkelere karşı sağlam bir güç olarak durabilmektir.

ENOSİS Nedir?

ENOSİS, bir toprak parçasının, bir bölgenin bir devlete herhangi bir savaş ya da işgal olmadan bağlanması anlamına gelmektedir. Örnek olarak bir bölge bir devletin egemenliği altındayken, o topraklar üzerinde söz sahibi durumdayken başka bir ülkeye devretmek ve o ülkeyle birleşmesini sağlamak anlamına gelmektedir.

EOKA Nedir?

EOKA, Kıbrıs Rumlarının amacına ulaşması için ve bu sürecin bir şekilde hızlandırılmasını sağlamak için kurulmuş bir örgüttür. Bu örgüt bir terör örgütüdür. Bu örgüt, Birleşik Krallığa karşı direniş olarak ortaya çıkmıştır. Onun idaresine karşı olmayı amaçlayan bir örgüttür.

Muhtıra Nedir?

Muhtıra; bir bireyi, bir kuruluşu, bir grup insanı ya da bir topluluğa uyarı ya da bu kişiler ile uzlaşma amacıyla gönderilen, yine aynı zamanda bir birey, bir kuruluş ya da bir topluluk tarafından gönderilmiş resmi nitelik taşıyan bir yazı türüne verilen addır.

Diaspora Nedir?

Diaspora, bir topluluğun kendi ait olduğu bölgelerden zorla ayrılarak başka bir bölgede azınlık olacak şekilde yaşatılmalarına denilmektedir. Diasporaya maruz bırakılmış bu kişiler kendi ait oldukları yerlerden, doğup büyüdükleri ana vatanlarından koparılarak yeni yaşayacakları yerde diğer halkın insanlarına göre azınlık olarak yaşatılırlar.

Ertuğrul Fırkateyni Nedir?

Ertuğrul Fırkateyni, Türkler ile Japonların arasında olumlu sonuçlar ortaya çıkaracak bir ilişki oluşmasında büyük rol oynamış olan, eski ve önemli bir Osmanlı gemisidir. Bu gemi, Sultan Abdülaziz döneminde üretilmiştir. Yine bu gemi bu dönemde Osmanlılardan Japonlara hediye olarak gönderilmiştir.

Barış Harekâtı Nedir?

Barış harekâtı, sorunlar içeren bir bölgeye karşı adından da anlaşılacağı üzere barışı amaçlayarak ya da barışı sağlamayı amaçlayarak yapılan askeri harekatlara verilen addır. Askeri nitelik taşıyabilen bu harekatlar, bir ülkenin kendi sınırlarının dışında, yani sınır ötesinde de barışı amaçlayarak gerçekleşebilmektedir.

Hazırlık Çalışmaları Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabının dördüncü ünitesi olan Yumuşama Dönemi ve Sonrası ünitesinin Hazırlık Çalışmaları bölümünde yer alan 4 soruyu yanıtladık.

Yumuşama Dönemi’nde Küresel Güçlerin Uyguladığı Uzay Politikalarının Günümüze Etkileri Neler Olabilir?

1950’lerde ve 1960’larda Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği arasında uzay yolculuğunda öncü başarılar ve üstünlük için rekabet, uzay yarışı olarak bilinir. Soğuk Savaş’ta iki rakip sistemin uzay ile silahlanma yarışı başka bir alan buldu. “Uzay yarışı” terimi kitle iletişim araçları ve tarihçiler tarafından icat edildi. Siyasi güdümlü “yarış”, Temmuz 1955’te ABD Başkanı Eisenhower’ın yörüngede uyduları uzaya fırlatacağını duyurmasıyla başladı. Birkaç gün sonra, Sovyetler Birliği de aynı niyet beyanını yayınladı. Farklı görüşlere göre, 1969’da ABD’nin Ay’a ilk ayak basması, 1975’te ortak Apollo-Sojuz projesiyle veya Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle sona erdi. Ancak terim, medyada bu sürenin dışındaki süreçler de dahil olmak üzere çeşitli süreçlere kadar kullanılmaktadır. 2010’ların sonundan bu yana, farklı eyaletler arasında yeni bir “aya doğru yarış”tan söz edildi.

Basitçe ifade etmek gerekirse, bu “yarış” iki motivasyonla yönlendirildi. Propagandacı güdüler: Her iki taraf da kendi sosyal sistemlerinin üstünlüğünü göstermek için kendi teknik üstünlüklerini kanıtlamak istedi. Askeri motifler: Unit 4 (A4), günümüz standartlarına göre kısa menzilli bir füze olan II. Dünya Savaşında “İntikam Silahı V2” olarak 270 km’ye kadar menzile sahip ilk uzun menzilli silahtı. Askerî açıdan bakıldığında kötü bir yatırımdı. Çünkü kesin değildi ve üretimi çok pahalıydı. Ancak yüksek hızı nedeniyle savunulamadı ve çarpışmadan önce duyulamadı.

Sputnik uydularını fırlatmak için kullanılan Sovyet R-7 ICBM, bir nesneyi kendi hinterlandınızdan düşmanın ve bunun da dünyanın her yerinde hareket ettirmenin mümkün olduğunu kanıtladı. Uzay programları bu nedenle en başından beri Soğuk Savaş’ın askeri yönleriyle yakından bağlantılıydı.

Spor terminolojisi, medyada Mars’a ırk ve yarış olarak da ilan edilen planlanan Mars seferlerinde bir süreklilik yaşadı. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra bile mesele siyasi bir mesele olmaya devam ediyor. Soğuk Savaş sırasında iki süper güç arasında başlayan rekabet, şimdi Avrupa ülkelerinin ve ESA’daki diğer ülkelerin -örneğin Hindistan, Japonya ve Çin dahil- özgüvenine hizmet etmeyi amaçlıyor.

Amerikalı gelecek bilimci Alvin Toffler, uzayda gelecek için büyük umutlar gördü ve uzaya gidişte bir mühendislik zaferi gördü. Bu durum endüstriyel çağın doruk noktası. Onun öngörüsüne göre, uzay yolculuğu gelecekte hükümetlerden oluşması gerekmeyen daha küçük konsorsiyumlar tarafından devralınacak. Bu durum bu kez özel şirketler arasında yeni bir uzay yarışı başlatır.

Yumuşama Dönemi’nde Yerel Boyutta Savaşlar Yaşanmış, Buna Karşın Küresel Bir Savaş Çıkmamıştır. Bunun Nedenleri Neler Olabilir?

Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş’ın sonlanması ve de birçok bölgede egemen olan devletlerin bir diğer küresel savaşa yol açmaması adına tedbirli davranışların sergilendiği bir dönemdir. Bu noktada bu süper güçlerin arasındaki fikir ayrılıklarının sürmesiyle beraber bu güçlerin desteğini isteyen devletler arasında bağımsızlık mücadelelerinin yanı sıra çıkar çatışmaları yaşanmıştır. Bu büyük güçlerinin bölgesel bu çatışmaları belirgin bir şekilde desteklemesinin bir diğer dünya savaşının başlamasına neden olabileceği endişesi sebebiyle bu konuda kısıtlı yardımlar yaşanmıştır ya da diğer taraflar müdahalede bulunmamıştır. Neredeyse art arda yaşanan iki adet dünya savaşının ve de bu savaşların ardından gelen Soğuk Savaş’ın oldukça fazla devletin iç ve dış politikalarını yormuş olması sebebiyle bir diğer küresel çatışmanın Yumuşama Dönemi’yle engellenmesi planlanmıştır ve de bahsedilen sonuç bu dönemin bir getirisidir.

12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi Türkiye’nin Demokratik Değerlerine ve Toplumsal Yapısına Ne Tür Zararlar Vermiş Olabilir?

12 Mart 1971 Muhtırası ve 12 Eylül 1980 Darbesi, Türkiye’nin ekonomik, demokratik, hukuki, toplumsal ve daha birçok alanda zarar görmesine neden olmuştur. Çünkü bu durumlar, yönetimin askeri birlikler tarafından el konulmasıyla gerçekleşir. Aynı zamanda eski yönetimde görev alan kişiler sorguya alınır. Bu durum da hukuksal ve yönetimsel olarak ülkede ciddi sorunlara yol açar. Halkın seçtiği kişilerin asker tarafından zorla engellenmesi, demokratik açıdan o ülkeyi olumsuz etkileyecek durumlar arasında başlıca sorunlardan biridir. Bu durum ülke demokrasisinin zarar görmesine neden olur. Ayrıca demokrasinin kendisini tekrar kurmasını ve düzenlemesini de çok ciddi miktarda yavaşlatır.

Ayrıca bu muhtıra ve darbe, ülkedeki toplumsal yapının da zarar görmesine neden olur. Bu durumda askeri yönetim, ülkenin hemen hemen her alanında denetim yapma hakkına sahip olur. Bu durum da toplumda kötü sonuçlar ortaya çıkabilir. Basın ve medya zarar görebilir ki bu durum da toplumun haber ve iletişim açısından en önemli kaynaklarıdır. Halkın sokağa çıkışları denetim altına sokulabilir ve alım-satım işlemleri duraksatılabilir ki bu durum da başta ülke ekonomisi ve bu ekonomiye bağlı olarak yaşayan halk olmak üzere toplumda birçok zarara yol açar. Toplumda halkın özgürlüklerinin kısıtlanması ciddi bir sorundur. Çünkü bir toplumun, bir halkın sahip olabileceği en önemli unsur özgürlük, her alanda özgürlüktür.

Ancak bu kötü durumlar sonucunda başa geçen yeni askeri yönetim birçok alanda yasaklar getirme hakkına sahiptir. Ancak bu sefer halk getirilen bu yasaklarda söz sahibi olamayabilir ki bu durum da toplumsal yapıyı özgürlüklerinin kısıtlanması ve bazı şeyleri yapmaya ya da yapmamaya zorlaması nedeniyle olumsuz etkiler. Ayrıca bu durum ülkede demokrasi ortamının neredeyse yok olmasına kadar gidecek sorunlara yol açar. Ayrıca bu durumlar bir ülkenin bir daha geri alamayacağı, geri dönemeyeceği ve iyileştiremeyeceği hasarlar almasına da neden olabilir. 12 Mart 1971 muhtırası ve 12 Eylül 1980 darbesi, halkın elinde olan özgürlüğün zorla alınmasına neden olur. Bu durum, demokratik ve toplumsal olarak bir ülkeyi kötü etkileyen durumlardır.

İsrail İle Filistin Arasında Yaşanan Sorunun Temelinde Yatan Sebepler Neler Olabilir?

İsrail ve Filistin arasında, uzun yıllardan beridir süren bir savaş durumu ve sorunlu durum süregelmektedir. Bu iki devlet arasındaki anlaşmazlık, Akdeniz kıyılarıyla Şeria Nehri arasında kalan bölge üzerinde iki devletin de hakkı olduğunu savunması nedeniyle ortaya çıkmıştır. Ayrıca bu durum sadece bu iki devleti ilgilendiren ve sadece bu iki devlet arasında olan bir sorun olmanın dışında, büyük güçlerin ve o bölge civarındaki Arap ülkelerinin de bu soruna dahil olmasıyla bu sorun varlığını günümüze kadar varlığını sürdürmüştür.

Ayrıca bu sorunların var olmasındaki en önemli unsurlardan en önemlisi Kudüs’ün paylaşılması, hatta daha doğrusu paylaşılamaması, bu iki devletin aralarındaki rekabetin ortaya çıkmasındaki temel sebeplerdendir. Kudüs, Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler için kutsal bir kent olarak kabul görmektedir. Bu konuda Filistin Başbakanı Kudüs’ün satılık bir şehir olmadığını, Kudüs’ün Filistin’e ait olduğunu ve halkın burada yaşama hakkı olduğunu, ayrıca halkın da satılık olmadığını savunurken, İsrail bu şehri 1967 yılında işgal altına aldı. 1980’e gelindiğinde İsrail bu şehrin tamamını kendilerinin başkenti olarak ilan etti. Bu duruma birçok ülke karşı çıkmıştı. Ancak Donald Trump, İsrail’in Kudüs’te hakkı olduğunu ve Kudüs’ün İsrail’in olduğunu kabul etti.

Bu şehir, iki taraf için de çok büyük bir önem arz etmektedir. Çünkü bu şehir iki halk için de kutsal bir kent olarak kabul görmektedir. Ayrıca bu şehir kültürel olarak da iki halkın da çok önemsediği bir şehir olduğu için iki tarafın da bu şehirde hak iddia etmesine neden oldu. Bu nedenle bu durum bir gerginlik ortamının oluşmasına yol açtı. Ayrıca bu şehirde bulunan kutsal sayılan yapılar, iki halkın da önemsediği ve elde etmek istediği yapılardır. İki taraf arasında oluşan bu gerginlik ve iki tarafın da paylaşmak istemediği dini ve kültürel unsurlar, bu gerginliğin ortaya çıkmasındaki genel unsurdur. Bu kültürel yapılar için bu iki devlet arasında günümüzde herhangi bir anlaşma ya da ateşkes durumu söz konusu değildir. İki devlet arasındaki bu sorunlu durum günümüzde varlığını hala sürdürmektedir.

Konu İçindeki Sorular

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin dördüncü ünitesi olan Yumuşama Dönemi ve Sonrası ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık.

Yumuşama Dönemi Nedir?
Yumuşama Dönemi (Temsili)

Yukarıdaki Görselden Yola Çıkarak Yumuşama Dönemi’nde (1962-1979) İki Süper Güç Arasındaki İlişki ve Bu İlişkinin Dünya Siyasetine Etkilerinin Neler Olabileceği İle İlgili Düşüncelerinizi Paylaşınız.

(Bu Soru Sayfa 147’deki Görsele Göre Yanıtlamıştır.)

Yumuşama dönemi, soğuk savaş sonrasında gergin ve çatışmalı geçen dönemin yavaş yavaş yerini anlaşmaya ve uzlaşmaya bıraktığı döneme verilen addır. Bu dönem, iki büyük tarafın askeri ve siyasi olarak uzlaşmaya ve bu iki devlet arasındaki gerginlik ve çatışmaların nihayete varabilmesiyle devam etmiştir. Bu durum bu iki devlet arasındaki gerginliğin yumuşamasına ve bitmesine neden olmuştur. İki süper güç arasındaki sıcak savaşların ve taktik savaşlarının son bulması, dünya üzerinde hemen hemen tüm ülkeleri doğrudan ya da dolaylı yoldan, farkında olarak ya da farkında olmayarak etkilemiş önemli ve özel bir durumdur. Çünkü bu iki devlet diğer birçok devlet üzerinde bir etki sahibidir.

Bu olumsuz durum sonrası oluşan olumlu durum, diğer ülkeler arasındaki gerginliğin de azalmasına neden olmuştur. Bu iki süper güç, insanlık için büyük tehlike oluşturabilecek güçte silahlara, bombalara ve daha birçok askeri güce sahiptir ki eğer bu durum çözülemez ise, yani bu iki devlet arasındaki gerginlik durumu yumuşama ile barışçıl bir durum sonucunda sonlanamazsa yani bu tehlike oluşturabilecek silahların kullanımıyla sonuçlanırsa o zaman bu durum tüm dünya ülkelerini ilgilendirir. Tüm dünya ülkeleri için tehdit içeren bir durum haline gelir.

İki süper güç arasındaki gerginlik, sahip oldukları insanlığın tümünün olumsuz bir şekilde etkilenmesine neden olabilecek tehlikeli silahları kullanmalarıyla sonuçlanabilirdi. Bu durum da dünya üzerindeki tüm insanları ilgilendirirdi. Bu büyük devletler ve birbirlerini güçsüz duruma düşürmek amacıyla yaptıkları plan ve kurgular diğer devletler üzerinde olurdu. Bu durum da dolaylı yoldan tüm ülkelerin etkilenmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca varsayılan bu olumsuz durum sonucunda oluşacak bir savaş tüm dünya devletlerini ekonomik ve askeri olarak kötü etkilerdi. Böylesine büyük bir savaştan galip ayrılan taraf olmazdı. Daha az zarar gören taraf olurdu. Bu zararlar da çok açık bir şekilde çok büyük ölçüde olurdu. Benim düşünceme göre süper güçlü devletlerin yumuşama dönemi ile uzlaşabilmeleri dünya siyasetinde olumlu sonuçlar ortaya çıkardı. Ayrıca ikili olarak da olumlu etkilere neden oldu.

Kennedy’nin Televizyon Konuşmasının Yer Aldığı Metinde Bahsi Geçen 1930’lu Yıllara Dair Politikayı ve Sonuçlarını Açıklayınız.

(Bu Soru Sayfa 151’deki Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyetler Birliği, iki süper güç oldukları için birbirlerine karşı birçok stratejik hamlede bulunmuşlardır. Bu hamlelerden bazıları, iki tarafı da olumsuz etkileyebilecek hamlelerdir. Bu hamleler, bu iki devlet dışında diğer birçok devleti de olumsuz etkileyebilir. Çünkü olası bir nükleer savaşta, kazanan taraf bile birçok şey kaybedecektir. İnsan sağlığı ciddi anlamda olumsuz etkilenecektir. Birçok canlı türü, insan dahil, nesli tükenme tehlikesi altına girecektir. Küresel ısınma ciddi seviyelere ulaşacaktır. Kennedy’nin televizyon konuşmasının yer aldığı metinde Kennedy, risk oluşturan ve riskli olabilecek bölgelere yerleştirilen füzelere ve nükleer silahlara herhangi bir tepki gösterilmemesi durumunda bu tehlikeli silahların saldırgan amaçla kullanılabileceğinden bahsetmektedir. Bu nedenle bu tehlike oluşturabilecek silahlara karşı bir engelleme ya da imha çalışmaları yapılması gerektiğinden bahsediyor. Bu açıdan onlara hak verilebilir. Çünkü kimse kendisine ve kendisi dışında birçok ülkenin de zarar göreceği tehlikeli nükleer silahların kendisine saldırgan bir halde bulunmasını hoş karşılamaz. Bu durumun altında kötü planlar yatıyor olabilir.

Kennedy’nin Televizyon Konuşmasının ve Kruşçev’in Kennedy’ye Mektubunun Yer Aldığı Metinlerden Yola Çıkarak İki Ülke Arasında Yaşanan Gerilimin Mahiyetini Açıklayınız.

(Bu Soru Sayfa 151’deki Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Kruşçev’in Kennedy’ye mektubunda da bu durumun tam tersinden bahsediliyor. Kruşçev, bahsi geçen bu tehditkâr füzelerin, nükleer silahların savaş anında saldırı ve yıkım silahı olarak kullanılması yerine, aslında savunma amacı güden silahlar olduğundan bahsediyor. Ayrıca risk oluşturan düşmanın yakınına bu tehlikeli ve güçlü silahların yerleştirilmesindeki temel amaç, o ülkelerin korunması olduğunu da açık bir şekilde ifade ediyor. Ancak bu durumun artık son bulduğundan, yani tehlike oluşturabilecek yerlere yerleştirilen tehlikeli silahların artık kaldırılacağından, yani kaldırılması için görevlilere emir iletildiğinden de bahsediyor. Çünkü ABD açıklamasında, tehlike altında olabilecek ülkelerin tehlike altında olmayacağı, yani kısacası korunacağı ve dikkatli bir tavır ile hareket edileceğinden açıkça bahsediyor. Amerika Birleşik Devletleri tarafından gelen bu önemli açıklama sonucunda Sovyetler Birliği de bir adım atıyor. Yerleştirmiş olduğu tehlikeli silahları kaldırıyor. Bu durum da bu iki süper güç arasındaki gergin ve suçlayıcı politikanın da yavaş yavaş sona ererek bu iki devletin arasındaki sorunların yumuşamasına yardımcı olmuş oluyor.

Domino Etkisi Teorisine Göre ABD Politikasını Belirleyen Temel Unsurların Neler Olduğunu Tartışınız.

Başkan Eisenhower’ın Ortaya Attığı, Daha Sonraki Devlet Adamları Tarafından da Benimsenen Domino Etkisi Teorisi, Vietnam’ın Kaybının Yol Açabileceği Adımları Tanımlamak İçin Kullanılmıştır.

Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği, dünya üzerindeki iki süper güçtür. Bu iki süper güç birçok ülkeyi de etkilemektedir. Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in de komünist idare altına girmesi sonucunda diğer Asya ülkelerinin de bu komünist harekete katılabileceğini düşünerek bu soruna karşı çözüm yolları aramışlardır. Yani bu Asya devletleri soruda sözü geçen domino etkisi teorisine göre birbirlerini tetikleyerek birbirlerini komünist düşünceye yöneltecektir. Bu durum sonucunda da Sovyetler Birliği Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı ciddi bir güç kazanacaklardır.

Vietnam’ın yayılmacı, istilacı ve sömürgeci politika izleyen Fransa’ya karşı olan savaşında net bir galibiyet kazanması, 1950 yılında ise Kore Savaşı ile komünist düşüncenin yayılması sonucunda ABD, bu komünist akımın daha da artarak, daha da yayılarak diğer Asya devletlerine, günün sonunda tüm Asya devletlerine yayılacağını düşündüğü, en azından planlarını ve teorilerini bu alanda gerçekleştirmeleri sonucunda bir planlama yapmaları gerektiğini düşünmüşlerdir. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri açısından böyle kötü bir senaryoda yakın rekabet ettiği Sovyetler Birliğinin böylesine bir gücü arkasına alması sonucunda bu rekabette üstün gelen Sovyetler Birliği olması neredeyse kaçınılmaz olacaktır. Olası bu tehlikeli durum sonucunda Amerika Birleşik Devletleri yönetimi Asya’daki bu duruma müdahale girişimlerinde bulunmuşlardır.

Ancak Amerika Birleşik Devletleri’nin Asya devletleri üzerinde yapmış olduğu bu müdahale girişimleri bir sonuca varamamıştır. Bunun yanında Laos ve Kamboçya gibi bazı Asya devletleri komünist idare altına girmiştir. Amerika Birleşik Devletleri’nin yapmış olduğu bu başarısız girişimler sonucunda elinde kötü sonuçlara varabilecek bir teori ve bir başarısızlık kalmıştır. Ancak zaman içerisinde, Amerika cephesi için böyle bir tehlike hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Yani bu durum da Asya’nın komünist idare altına girmediği, en azından birçok Asya ülkelerinin hala kendi yönetim şekilleriyle devam etmesiyle sonuçlanmıştır. Kısacası, Amerika Birleşik Devletleri’nin ortaya atmış olduğu ve onlara ciddi miktarda zarar ve tehlike riski oluşturabilecek bu Asya komünist hareketlenmesi ve birleşmesi durumu aslında hiçbir zaman gerçekleşmemiştir. Olması öngörülen ve önlemler alınan bu domino ektisi adı verilen teoriler hiçbir zaman beklenen etkiyi vermemiştir.

Metinden Yola Çıkarak Vietnam Savaşı’nın Sebeplerini ve ABD’nin Başarısızlığının Nedenlerini Tartışınız.

(Bu Soru Sayfa 154’teki Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Vietnam, 2. Dünya Savaşı‘ndan sonra Vietnam’da komünist ve milliyetçi iki düşüncenin ortaya çıkması bu iki düşünceyi destekleyen kişiler, büyük tartışmalara girmeye başlamıştır. Bu tartışmalar üzerine Birleşmiş Milletler önderliğinde Vietnam, Kuzey ve Güney Vietnam olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Asıl amaç Cenevre Anlaşması’ndan sonra 1965 yılında yapılacak olan seçimlerde Güney ve Kuzey Vietnam’ın birleşerek tek çatı altında devam etmesi olmuştur. Fakat Güney Vietnam, seçimlere katılmamıştır. Bunun üzerinde Kuzey Vietnam Güney Vietnam’a savaş ilan etmiştir. Böylece Vietnam Savaşı başlamıştır.

Kuzey Bloğu -aynı zamanda Doğu Bloğu olarak da geçmektedir- Çin Halk Cumhuriyeti ve Sovyetler Birliği tarafından, Güney Bloğu -Batı Bloğu olarak da görülmektedir- Amerika tarafından desteklenmiştir. Amerika’nın bu savaşta Güney Vietnam ile birlikte olmasının birkaç tane nedeni şu şekilde sıralanabilmektedir: Amerika Güney Vietnam’ın coğrafi konumunu stratejik açıdan iyi bulduğundan dolayı (Çin ve Sovyet gibi kendine düşman olan devletlere yakın durmaya çalışarak aslında onları gözlemlemektedir. Güney Vietnam bu gözlemler için iyi bir stratejik konuma sahiptir.) coğrafi konumunu kendi yararına kullanmak istemiştir. Güney Vietnam’ın antikomünist bir tutum sergilemesi komünizmin yayılmasını engellemek isteyen Amerika ile yakınlaşılmasını sağlamıştır.

Savaşın sonucunda Kuzey Bloğu zaferi elde etmiştir. Yani Amerika ve Güney Vietnam Savaşı kaybetmiştir. Amerika’nın savaşı kaybetmesinin birkaç tane nedeni vardır. Amerikalı yöneticiler bölgeyi yeterince iyi tanımamaktaydı. Kuzey Vietnamlılar, yer altında bulunan Cu Chi adı verilen tüneller vardı. Bu tüneller Amerikan karargâhlarına kadar sürmekteydi. Gecenin geç saatlerinde Kuzey Vietnamlılar Amerikan Karargâhlarına bu tüneller aracılığı ile baskınlar düzenlemekteydi. Baskınlar sonrasında yine bu tüneller aracılığı ile kaçılmaktaydı. Buradan da anlaşılabileceği gibi Amerika üniformalı birlikler ile savaşmamıştır. Buradan da Amerika’nın Vietnam’daki milliyetçiliği küçük gördüğü anlaşılabilir. İkinci bir neden Amerikan halkı bu savaşı desteklememekteydi. Özellikle genç kesim televizyonlarda gördükleri ve halk tarafından da büyük tepki toplayan Napalm bombası ile Amerika halkın desteğini alamamıştır. Halk desteğinin eksik olmasının başka bir sonucu ise Amerika’nın bürokratik atalet bir duruma düşmesine neden olmuştur. Amerika’nın içinde yaşadığı desteklenmeme sorunu, Vietnam’ın coğrafik yapısını tam olarak bilmemesi nedenleri ile Amerika ve Güney Vietnam savaşta yenilmiştir.

Bağlantısızlar Hareketi
Bağlantısız Devletler

Haritada Doğu ve Batı Bloklarının Dışında Kalmak İsteyen Bağlantısız Devletler Yeşil Renkte Gösterilmiştir. Bu Ülkelerin İsimlerini Aşağıdaki İlgili Boşluklara Yazınız. Bu Ülkelerin Tarihleri Hakkında Kısaca Bilgi Veriniz.

(Bu Soru Sayfa 157’deki Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Hırvatistan

Neredeyse Dört yüzyıl boyunca Hırvatistan Sabor adı verilen parlamento ve kralın kendisinin atadığı valilerin yönetimi altında kalmıştır.

Cezayir

1 Temmuz 1962 yılında yapılan referandum ile Cezayir bağımsızlığını ilan etmiştir. 1962 yılında devlet içerisinde bütün partiler kapatılmış ve devlet tek kişi tarafından yönetilmeye başlanmıştır. Aynı zamanda bu kişi 5 yıl boyunca başkanlıkta kalmıştır. 1965 yılında bu yöntem ile ekonomi zora girmiştir. Bu yüzden askeri darbe ile yönetim indirilmiştir. 1980’li yıllarda Cezayir’de İslamcı hareketler baş göstermeye başlamıştır. 1989 yılında çok partililiğe muhalefet tarafından gelen sert tepkiler ile geçiş yapılmıştır. 1991 yılında yapılan ilk çok partili seçimde İslam partisi büyük oranda oy farkı ile seçilmiştir. Fakat uygulanan İslami rejim devrildi ve 2020 yılında süregelen İslami tartışmalar bitirildi.

Fas

Fas yapılan birçok savaş sonucunda Fransa’nın sömürgesi altına almak istediği bir devlet olmuştur. 1905 yılında yapılan Algeciras Konferansı’nda Fas’ın verecek olunan kararlar tamamen İspanya ve Fransa’nın eline bırakılmıştır. İkinci Fas Krizi sonucunda imzalanan Fas Antlaşmasıyla birlikte Fas tamamen Fransa’nın sömürgesi altına girmeyi kabul etmiştir. Fakat Kuzey ve Güney Sahra Sınır Bölgeleri yine de İspanya’nın hakimiyeti altına verilmiştir.

Mali

2012 yılında bir askeri birlik devletin yönetimini ele geçirmiştir. Bu askeri birlikler televizyonlar aracılığı ile süregelmiş yönetimin artık olmadığını ve uygulanmakta olan anayasanın bir süre için askıya alındığını ilan etmiştir. 2013 yılında bu askeri birliğin Mali’nin güney Bölgelerine karşı yaptığı saldırılar sonucunda eskiden sömürgesi altında olduğu Fransa’dan askeri birlik yardımı için istekte bulunulmuştur. Fransa talep edilen askeri birlikleri gönderince Güney bölgeler askerlerin ellerinde kurtarılarak yönetim yine devletin eline geçmiştir.

Gine

2010 yılında başkanlık seçimleri ilk bağımsız başkanlık seçimleri olması ile ünlüdür. Fakat bu seçimlerde ikinci tura kalan adayların taraftarları arasında seçimlerde hile olduğu ile ilgili tartışmalar gittikçe büyümüştür. Bu noktada ordu devreye giriş ve protesto yasağı getirilmiştir.

Gana

1956 yılında Gana ilk kez bağımsızlığını ilan etmiştir. Fakat bağımsızlık gerçekleştirilmiş olsa bile Gana’da 1966, 1972, 1978 ve 1979 yıllarında askeri darbeler gerçekleştirilmiştir. Bu askeri darbeler ile düzen getirtilememiş hatta düzensizliğin arttığı görülmüştür. 1985 yılında Burkino Faso ile Gana Batı Afrika Birliği adı altında birleşmeye çalışmıştır. Fakat bu birliktelik çok uzun sürememiştir. 1987 yılında Burkino Faso’da yaşanan sıkıntılar nedeni ile dağılmıştır. 1981 darbesinden sonra başa geçen kişi, ülkeye demokratik bir yapı getirmiştir. Çok partili seçimler yapılmaya başlanmış ve yeni anayasa yazılmaya başlanmıştır.

Kongo

Kongo’daki tek partili süreç Sovyetler Birliği’nde yaşanan sorunların gözlemlenmesi üzerine çok partili olarak değiştirilmiştir. 1992 yılında bu yeni sistem le başkan seçilmiştir. Fakat başkan ikinci defa seçilirken halk oylamalarda oynama olduğuna inandığı için iç karışıklıklar çıkamaya başlamıştır. Bu iç karışıklıklar yaklaşık olarak 1994 yılına kadar sürmüştür. 2016 yılında başbakanlık ile yönetim 2009 yılında kaldırılmasından sonra getirtilmiştir.

Somali

MÖ 9000 yılına ait mağara duvarlarında resimler bulunması eski uygarlıkların yaşam yerlerinden birisinin olduğunun göstergesidir. Fakat günümüz ile ilgili pek bir bilgi bulunmamaktadır.

Etiyopya

Yaşama dair ilk belgeler MÖ 5000 yılına kadar sürmektedir. D’mt Krallığı bu bölgede MÖ 8 yüzyılda kurulması ile ilk kurulan uygarlıklardan birisi özelliği taşımaktadır. MÖ 1. yüzyılda çöken bu krallığın hemen sonrasında Aksum Krallığı kurulmuştur. Etiyopya İtalya’nın sömürgesi altında kaldığı çok kısa bir süre dilimi sayılmazsa bağımsız olarak yaşayan bir devlet olmuştur.

Sudan

2000 yılında yapılan bir anlaşma sonucunda Sudan 2011 yılında Güney ve Kuzey Sudan olmak üzere ikiye bölünmüştür. 2011 yılında yapılan Güney Sudan Bağımsızlık Referandumunda oyların büyük bir çoğunluğu ile bağımsızlık ilan edilmiştir.

Mısır

2013 yılında Mısır’da darbe yapılmıştır. Yapılan darbeden sonra Mısır’ın 5. Cumhurbaşkanı seçilmiştir. Fakat seçilen Cumhurbaşkanının görev süresinde boyunca ekonominin kötüye gitmesi ve İslami hareketlerin çoğalması nedeni ile tekrardan bir askeri darbe yapılmıştır. Darbe üzerine halk içerisinde protestolar baş göstermiştir. Protestolara karşı ise askeri yönetim silahlar ile cevap vermesi sonucunda birçok ölüm meydana gelmiştir.

Suudi Arabistan

Bu bölgede çok uzun bir süre boyunca göçebe bir yaşam hakim olmuştur. Hz Muhammed’in bu bölgeye göç etmesi üzerine dini bir merkez haline gelse bile oradan dini merkez olarak kabul edilmemeye başlanmıştır. Suudi Arabistan 1. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar Osmanlıların yönetimi altında kalmıştır. 1936 yılında petrol yataklarının bulunmuş olmasına rağmen fazlaca bir çalışma yapılmadı. Birçok kralın başa geçtiği ve aile içi öldürmelerin yaşandığı bu ülkede ılımlı bir siyaset izlenmeye başlanmıştır.

Irak

Irak’ın çok uzun bir tarihi vardır fakat Modern çağdaki tarihi açıklanacaktır. Irak ilk olarak Osmanlılar altında bir ülke olmuştur. Fakat 1. Dünya Savaş’ından sonra İngiliz sömürgesi altında kalmıştır. 1930 yılında Irak, İngilizler ile 25 yıllık bir bağımsızlık anlaşması imzalamıştır. 2. Dünya Savaşı ile Irak, Sovyetler Birliği ile işbirliği içine girmiştir. 1958 yılında gerçekleşen Irak Devrimi ile Irak’ta bulunan krallık rejimi yıkılarak cumhuriyet rejimi getirtilmiştir.

Suriye

Suriye’nin tarihine bakıldığında bu ülkeyi yöneten devlet şu şekilde sıralanabilmektedir: Kenanlılar, İbraniler, Aramiler, Asurlular, Babilliler, Persler, Yunanlar, Romalılar, Bizans, Emevîler, Abbâsîler, Eyyubiler, Selçuklular, Memlûklular, Haçlılar Osmanlılar.1260 yılında Suriye, Memluk sultanlığının başkenti olarak belirlenmiştir. Timur Devleti tarafından bu başkent yerle bir edilmiştir. 1517 yılında Osmanlı yönetimi altında kalan Suriye 1. Dünya Savaşı sonucunda ise Osmanlı’nın yönetimi altından çıkmıştır. 1920 yılında girilen Fransa-Suriye savaşının kaybedilmesi sonucunda Fransa’nın işgali altında kalarak özgürlüğünü kaybeden Suriye, 1946 yılına tekrardan bağımsızlığını ilan etmiştir. 1958 yılında Mısır ile birlik kurulması ile Birleşik Arap Cumhuriyeti kurulmuştur. Fakat bu cumhuriyet, 1961 yılında dağılmıştır.

Afganistan

Afganistan’ın tarihi Antik Çağ, Orta Çağa kadar uzanmaktadır. Fakat bu yazıda Modern Çağdan kısaca bahsedilecektir. 18 yüzyılda Babür Devleti sömürgesi altında bulunan Afganistan Babür Devleti’nin eski kadar zayıf olmadığı dönemde dağılmaya başlamıştır. Bu dağılma ile birlikte Türkmen orduları Afganistan’ı idaresi altına alarak Babür’de dâhil olmak üzere vergiye bağlamıştır. Fakat Türkmenlerden sonra başa gelen Ahmet Şah tekrardan Afganistan’ı Babür Devleti’nin yönetimi altında toplamıştır. 19 yüzyıla kadar Afganistan’da iç karışıklıklar baş göstermiştir. Afganistan, İngilizlerin sömürgesi altına girmiştir. Bir süre sonra başa geçen Emanullah Han, İngilizlere artık özgür olmak istediklerini ve onlarla iyi ilişkilere sahip olmak istediklerini belirten bir mektup göndermiştir. İngilizlerin Afganistan’ın bağımsızlığını tanımak istememesi üzerine 3. Afgan-İngiliz savaşı başlamıştır. Bu savaştan galibiyet alan Afganistan karşısında İngilizler Afganistan’ın bağımsızlığını kabul etmek zorunda kalmıştır.

Hindistan

Hindistan sırasıyla şu uygarlıkların altında sömürge olarak kalmıştır. Araplar, Gazneliler, Timur ve Babür. Hindistan uzun süre Babür Hükümdarlığının altında sömürge olarak yaşamına devam etmiştir. 1757 yılında Babür Hükümdarlığının sömürgesinden kurtulan Hindistan uzun süre sömürgesi altında kalacağı İngiltere tarafında işgal edilmiştir. Mahatma Gandhi önderliğinde Hindistan 1947 yılında bağımsızlığını kazanmıştır.

Myanmar

9-13. yüzyıllar arasında yapılan çok sayıda Buda tapınağından anlaşılabileceği üzere Myanmar’da gelişmiş bir Buda uygarlığı bulunmaktaydı. 11. ve 19. yüzyıllar arasına prensler arasında savaşlar patlaklar vermeye başladı bu savaşlardan birinde Maha Bandula Hindistan’a doğru ilerlemiştir. O zamanlarda İngiltere sömürgesi altında bulunan Hindistan, yine İngiltere’nin önderliğinde Myanmar’a savaş açmıştır. Bu savaş sonucunda Myanmarı’ın alt kesimlerinden bir kısım İngiltere’ye bırakılmıştır. İngiltere bu kesimden Myanmar’a doğru ilerlemeye başlamıştır. Bu sömürge 1948 yılında bitmiştir. 1962 yılında Myanmar’daki askerler yönetimin başına geçmiştir. Bundan sonra 2007 yılında Budistlerin rehberliğinde yapılan ve askeri yönetime karşı gelen Safran Devrimi başarısız olmuştur. Buna rağmen 2008 yılında anayasada yapılan değişiklikler ile de birlikte 2010 yılında seçimlerin yapılması Myanmarı’ı cumhuriyet yönetimine geçirmiştir.

Kamboçya

Tarihinin Angkor Medeniyeti ile başladığı kabul edilmektedir. Kamboçya öncelikle Fransız Kolonisi olarak tanımlanmaktaydı. Sonrasında ise Japonya’nın işgali altında kalmıştır. 1975 yılında Kızıl Kmerler’in başa geçmesi ile ülke çapında büyük katliamlar görülmüştür. Bunun sebebi Kızıl Kmerler’in başında bulunan Pol Pot’un halkta köylü sınıfından başka bir kesimin olmaması gerektiğine inanmasıdır. Bu yüzden halkta bulunan aydınlar zor koşullar altında tarlalarda isçi olarak çalıştırılmıştır. Bu koşulu kabul etmeyen kişiler işkenceler ile öldürülmüştür. Aynı zamanda o dönemde yeni yeni geliştirlen teknolojik aletler yok edilmiştir. 1991 yılında yapılan seçimler ile Pol Pot öldürülmüştür.

Endonezya

Yerleşim hakkında bulunabilen en eski eşyalar Endonezya’nın tarihini 4-5 bin yıl geriye götürmektedir. Bu tarihlerde Malezya’dan Endonezya’ya gelen halkın buraya yerleştiği hakkında bilgiler bulunmaktadır. Endonezya adalardan oluşan bir ülke olduğu için asıl geçim kaynaklarından birisi denizcilik ve deniz ticareti olmuştur. Deniz ticareti sayesinde Endonezya’da kültür alışverişleri başlamıştır. Böylece Endonezya’da bulunan yerel halkın geleneklerinde ve düşünce yapılarında değişimler gözlemlenmiştir. Bu değişimler sonucunda Endonezya’da krallık yönetimine geçilmiştir. Neredeyse her ada bir krallık olmuştur. Yine deniz ticareti ile İslamiyet Endonezya’da yayılmaya başlanmıştır. 1511 yılında Portekizlerin Endonezya’yı işgal etmesi üzerine İngilizler ve İspanyollar gibi pek çok devlet de Endonezya’yı işgal etmeye ve sömürmeye başlamıştır. Fakat özellikle Hollanda’nın Endonezya’da kurduğu şirket zincirleri sayesinde Hollanda Endonezya’yı tam anlamıyla kendi sömürgesi haline getirmiştir. Hollanda’nın Endonezya’yı sömürmesinden rahatsız olan halk milli mücadele başlatmıştır. Hollanda bu mücadeleyi bastırmaya çalışmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında Japonya’nın Endonezya’yı işgal etmesi üzerinde Japonlar Endonezya’yı Hollandalılara karşı desteklemişlerdir. Böylece Endonezya’nın bağımsızlığını kazanmasına yardım etmişlerdir.

Tabloda Verilen Avrupa Ülkelerinin İhracat Hacimlerindeki Değişimi Yorumlayınız.

(Bu Soruyu Sayfa 169’daki Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

1913’teki 100 Endeksi
Bazı Avrupa Ülkelerinin İhracat Hacmi (1913)

Hazırlanmaktadır…

Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin dördüncü ünitesi olan Yumuşama Dönemi ve Sonrası ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık.

Sol Sütunda Verilen Açıklamaların Önündeki Boş Kutucuklara, Sağ Sütunda Verilen O Açıklamanın İlişkili Olduğu İfadeye Ait Harfi Yazınız.

1-Ç
2-D
3-G
4-B
5-A
6-E
7-F
8-C
9-Ğ
10-H

Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız.

Megali İdea, İntifada ve Muhtıra Kavramlarını Açıklayınız.

Megali İdea: Yunan İhtilali sonrasında Osmanlı toprakları içerisinde bulunan ve Yunan nüfusunun fazla olduğu veya Yunanlılar için antik sayılabilecek toprakların, Yunanlara teslim edilip Bizans İmparatorluğunu geri getirme düşüncesidir.

İntifada: 1987’de Filistinliler tarafından gerçekleştirilen ve 6 yıl süren bir ayaklanmadır. Adı Birinci İntifada veya Birinci Filistin İntifadası olarak da geçer.

Muhtıra: Bir grubun veya bir kurumun kaşı bir gruba yaptıkları hatalardan dolayı veya tehdit amaçlı onlara gönderlikleri bir yazılı metindir.

Bağlantısızlar Hareketi’ni Ortaya Çıkaran Gerekçeleri ve Hareketin Temel Politikalarını Açıklayınız.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşından sonra sömürgeci devletler kendilerini toparlamak için sömürgelerini arttırmışlardı. Bu iki savaş sonrasında sömürgelerdeki insanların, devletlerinin bağımsızlıklarını kazandıktan sonra birleşip sömürgeci devletlere karşı yaptıkları direniş ve harekettir Bağlantısızlar Hareketi. Yani kısaca Bağlantısızlar hareketini ortaya çıkaran temel unsur sömürgeciliktir.

68 Kuşağı’nın Sahip Olduğu Düşüncelerin Dünyada Meydana Getirdiği Etkileri Açıklayınız.

68 Hareketi 2. Dünya Savaşı’ndan sonra Dünya genelinde ortaya çıkan asıl nedeni ülkelerdeki toplumsal sorunlar olan ve bu toplumsal sorunlara ilgi çekmek amaçlı yapılan protestolar ve ses duyurma hareketleridir. 68 Kuşağı ise 68 Hareketinin ortaya çıktıktan sonra 68 Hareketini destekleyen ve protestolara katılan kişiler, bu hareketi yapan öğrenci toplumudur. Bu hareket ve bu hareketi destekleyen 68 Kuşağı sayesinde dünya genelinde toplumsal sorunların bir kısmı yavaş biçimde de olsa çözüme kavuşmuştur. Kişilerin bakış açısı genişletilmiş ve toplumun hızla ilerlemesine katkısı olmuştur.

Türk-Yunan İlişkilerinde Yaşanan Sorunlar Nelerdir?

  • Kıta Sahanlığı: Yunanistanın Türk deniz sınırları içerisinde petrol aramak istemesi sonucu oluşan bir sorundur.
  • FIR Hattı Sorunu: Yunanistan’ın Ege üzerinde izinsiz uçurduğu uçaklar nedeniyle ortaya çıkan bir sorundur.
  • Ege Adaları: Yunanistan’ın Türkiye’ye ait olan bazı adalara kendilerinin olmasını savunması sonucu ortaya çıkan bir sorundur.
  • Kıbrıs Meselesi: İngiltere’nin Kıbrıs’ı Türkiye’ye ve Yunanistan’a bırakması ile ortaya çıkan bir sorundur. Toprakların nasıl paylaşılacağı bilinememiştir. Bu nedenle iki ülke arasında sorun oluşmuştur.
  • Batı Trakya Türkleri: Bu sorun azınlıkların kaldıkları ülkelerde ülkeye sorun yaratacak şekilde zarar vermesi nedeniyle ortaya çıkmıştır.

12 Mart Muhtırası’nın Siyasi Sonuçları Nelerdir?

12 Mart Muhtarası sonucunda AP ile CHP arasında bir çatışma çıkmıştır. 15 kişi ölmüş, 47 kişi ise yaralanmıştır. Ayrıca bazı siyası partiler kendi içinde örgütlenmiştir. Bunun sonucunda Süleyman Demirel istifa etmiştir.

Televizyonun Yaygınlaşmasının Türk Toplumu Üzerindeki Etkilerini Açıklayınız.

Televizyonun yaygınlaşmasıyla ülke içerisindeki haberleşme hızlandı. Kişiler artık ülke içerisinde yaşanan bir problemi daha hızlı bir biçimde öğrenir oldu. Sadece ülke içi değil küresel problemleri de toplumumuz kolaylıkla öğrenir oldu. Yani ülke içerisindeki iletişim arttı. Televizyon sayesinde toplumumuz bir çok bilgi öğrendi. Yani aslında eğitim aracı olarak da kullanılmaya başlandı. Ayrıca televizyonun yaygınlaşması sonucunda insanlar artık sıkıldıkları zamanlarda ailecek veya kişisel televizyon izleyerek boş zamanlarını eğlenceli programlarla geçirmeye başladılar.

İran-Irak Savaşı’nda ABD Nasıl Bir Politika İzlemiştir?

ABD bir müddet Irak’ın tarafını tuttu. Bu durumun sebebi petrol ve benzeri ekonomik kaynaklardı. ABD bu durumlardan faydalanarak Irak’ı sömürmeye devam etti. Sonrasında Arap ülkelerinin Irak’ı savunmasından dolayı Irak’ı teröristleri savunan ülkeler listesine ekledi. Bu durum sonucunda Irak ile olan iletişimi azalttı. Kısa bir süre sonra Irak’a teröristler tarafından büyük saldırı gerçekleştirildi. Bu durum sonucunda Irak’ın teröristleri destekleyen bir ülke olmadığını gören ABD yeniden Irak’ı sömürmek Irak ile anlaşma yaptı.

Aşağıdaki Soruları Okuyarak Doğru Seçeneği İşaretleyiniz.

8-B
9-D
10-E
11-D
12-E
13-C
14-D
15-E


Not: Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabı cevaplarının tamamı için Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Soru Sor: Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları destek@derstarih.com e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders: Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.