12. Sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları – 3. Ünite (2023-2024)

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 3. Ünite başlıklı bu yazımızda Çağdaş Türk ve Dünya tarihi ders kitabındaki tüm ünitelerin içindeki soruların cevaplarını hazırladık.

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 3. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık;

  • 3. ÜNİTE BAŞINDA: “Hazırlık Çalışmaları” bölümünde yer alan soruları yanıtladık ve “Kavramlar” bölümündeki kavramları açıkladık.
  • 3. ÜNİTE İÇİNDE: “Araştıralım”, “Düşünelim”, “Tartışalım” ve “Karşılaştıralım” bölümlerindeki soruları yanıtladık.
  • 3. ÜNİTE SONUNDA: “Ölçme ve Değerlendirme Soruları” bölümündeki tüm soruları yanıtladık.

Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları 3. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı 3. Ünite Cevapları

Çağdaş Türk ve Dünya tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Soğuk Savaş Dönemi, beş kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu yedi kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.

Kavramlar Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabının üçüncü ünitesi olan Soğuk Savaş Dönemi ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 10 kavramı yanıtladık.

Soğuk Savaş Nedir?

Soğuk Savaş iki süper güç olan Sovyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğinde oluşan Batı ve Doğu blokları arasında gerçekleşen ve 1947’den 1991’e kadar devam eden siyasi ve askeri çekişmedir. Batı Bloğu’nun liderli konumunda Amerika Birleşik Devletleri bulunurken Doğu Bloğu’nun lideri Sovyetler Birliğidir. Çekişme 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ile son bulmuştur.

Varşova Paktı Nedir?

Varşova Paktı, Arnavutluk, Bulgaristan, Çekoslovakya, Doğu Almanya, Macaristan, Polonya, Romanya ve Sovyetler Birliği olmak üzere sekiz sosyalist ülkenin katılımıyla ortaya çıkan siyasi ve askeri bloktur. Anlaşma 14 Mayıs 1955 tarihinde Polonya’nın başkenti Varşova’da imzalanmıştır. Anlaşmayı Sovyetler Birliği sosyalizme karşı cephe alan NATO’ya karşı bir tehdit amaçlı hazırlamıştır.

Avrupa Konseyi Nedir?

Avrupa Konseyi 5 Mayıs 1949’da Fransa’nın Strasbourg şehrinde Fransa, Danimarka, İngiltere, İtalya, İsveç, Norveç, Benelüks ülkeleri ve İrlanda tarafından kurulmuştur. Kurulma amacı 2. Dünya Savaşı ardından kıta üzerindeki olumsuz etkileri ortadan kaldırmak, kıta halkları arasında uzun yıllar boyunca devam eden savaş ve gerginlik ortamına son verip ortak bir görüşe varmak, belli standart ve anlaşmaların bulunduğu bir birlik oluşturmaktır. Ayrıca konseyin ilgilendiği ve mücadele ettiği konular arasında ırkçılık da vardır.

Kominform Nedir?

Kominform’u SSCB, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin SSCB’nin uydu ülkeleriyle bağlarını güçlendirmek ve “Amerikan emperyalizminin bir aleti” olarak sıfatlandırdıkları Marshall Planı’na karşı bir hamle olarak Bulgaristan, Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Yugoslavya, Polonya, Fransa, İtalya ve Sovyetler Birliği komünist partileri arasında bağı güçlendirmek için 5 Ekim 1947’de kurmuştur.

Baas Rejimi Nedir?

Baas Rejimi, bütün Arap devletlerinin tek bir sosyalist devlet altında toplanmasını savunan ve amaçlayan milliyetçi sol siyasi partilere verilen isimdir. Baas kelimesi yeniden doğuş anlamına gelmektedir. Baas hareketi Suriye ve Irak’ta ortaya çıkmıştır.

NATO Nedir?

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), 12 ülkenin katılımıyla 4 Nisan 1949’da kurulan askeri birliktir. NATO üyeleri, Kuzey Atlantik Antlaşması’na bağlı kalarak örgütün herhangi bir üyesine gelecek bir dış saldırıya karşı ortak savunma yapmaktadır. NATO’nun kurulma amacı Sovyetler Birliği sosyalizminin Avrupa’da ve dünyada yayılmasını engellemektir. 1949’tan bu yana örgüte 18 farklı devlet daha katılmıştır ve günümüzde üye sayısı 30’dur.

Marshall Yardımı Nedir?

Marshall Yardımı, diğer adıyla Marshall Planı 2. Dünya Savaşı’nın bitimiyle komünist oluşumları ortadan kaldırmak isteyen ve antikomünist amaçları olan ABD tarafından 16 ülkeye maddi yardım yapılan harekettir. Marshall Yardımı 1948-1951 yılları arasında devam etmiştir. Marshall Yardımı’ndan Türkiye de yararlanmıştır fakat Türkiye’ye yapılan yardım diğer ülkelere yapılan yardımlara göre daha az kalmaktadır.

COMECON Nedir?

COMECON, ABD’nin yürüttüğü Marshall Planı’na karşı Sovyetler Birliği tarafından düzenlenen komünist ülkelerin bulunduğu karşılıklı ekonomik yardım anlaşmasıdır. COMECON 5-8 Ocak 1949 tarihleri arasında yürütülen görüşmeler Sovyetler Birliği’nin başkenti Moskova’da imzalanmıştır. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla anlaşma son bulmuştur.

Truman Doktrini Nedir?

1947 yılında ABD başkanı Harry Truman tarafından hazırlanan Truman Doktrini, Sovyetler Birliği’nin komünizmi yaymasını engellemek amacıyla kurulmuştur. Truman Doktrini ile komünizm tehdidi altına olan ve yardıma muhtaç ülkelere askeri ve ekonomik yardım yapılmıştır.

Avrupa Ekonomik Topluluğu Nedir?

Avrupa kıtasında mal, iş gücü, hizmet ve sermayenin serbest dolaştığı ortak bir pazarın kurulmasını amaçlayan ve ilerleyen süreçlerde siyasi birliğin de sağlanmasını hedef seçen, 1957’de Roma Antlaşması ile kurulan topluluktur. 1993’te Avrupa Birliği’nin kurulmasıyla adı Avrupa Topluluğu olarak değiştirilmiştir ve Avrupa Birliği çatısı altına girmiştir. 2009 yılında ise tamamen varlığı son buldu ve tamamıyla Avrupa Birliği çatısı altına girdi.

Hazırlık Çalışmaları Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabının üçüncü ünitesi olan Soğuk Savaş Dönemi ünitesinin Hazırlık Çalışmaları bölümünde yer alan 3 soruyu yanıtladık.

Soğuk Savaş Dönemi’nde Kent Nüfuslarındaki Artışın Ortaya Çıkardığı Sonuçlar Neler Olabilir?

Soğuk savaş dönemi, 1947-1991 yılları arasındaki döneme verilen isimdir. İkinci Dünya Savaşı’nı iki süper güç olarak kazanan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ve Amerika Birleşik Devletleri dünyadaki ülkeleri ikiye ayırmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Doğu Bloğu’nu; Amerika Birleşik Devletleri ise Batı Bloğu’nu oluşturmuştur. Bu süre içerisinde fiziksel olarak savaş yaşanmamıştır ancak ülkeler arası gerginlikler yaşanmıştır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin veya Amerika Birleşik Devletleri’nin oluşturduğu bloğa girmeyen devletler Üçüncü Dünya Ülkeleri olarak adlandırılmaya başlamıştır. Bu dönemde nüfusun artmasının başlıca nedeni bilimin gelişmiş olmasıydı. Sağlık problemlerine karşı geliştirilen tedaviler, hastalıkların önlenmesi için yapılan çalışmalar ve sağlık sektörünün epeyce gelişmesi nüfusun artmasına sebep olmuştur.

Nüfusun artması ile şehirlerde düzensiz kentleşme artmıştır. Sanayi kuruluşları nüfusla doğru orantılı bir şekilde artmıştır çünkü nüfus arttıkça sanayi ürünlerine duyulan ihtiyaç da artmıştır. Yine buna bağlı olarak istihdam oranı artmaya başlamış olabilir. Şehirler insanların ihtiyaçlarına göre şekillendiğinden birçok ulaşım yolu yapılmış ve ışıklandırma sistemleri yapılmıştır. Şehirlerde bu değişimleri yapmak için hayvanların doğal yaşam alanlarının tahrip edilebileceği gibi şehir hayatında yaşanan çok hareketlilik yine hayvanların yaşantısını olumsuz yönde etkilemiş olabilir. Fazlaca yapılan ışıklandırma sistemleri ışık kirliliğine sebep olabileceği gibi deniz kaplumbağalarının yani karetta karettaların yönlerini bulmasını da engeller.

Yine nüfusun artmasına bağlı olarak gelişen ihtiyaçların fazla olması durumundan kaynaklı ambalajlı ürünlerin kullanımı çevre kirliliğene sebebiyet vermiş olabilir. Nüfusun artmasının sebebiyet verdiği bir diğer konu da insanlar arası güven problemleri ve suç kavramının yaygınlaşması olmuş olabilir. Çünkü eskiden insanlar birbirlerini tanır ve güvenirlerdi. Soğuk savaş döneminde nüfusun artması ile komşuluk bağlarının kopması bu güven bağlarının azalmasına sebep olmuş olabilir. Aile bağlarının azalmasına, dini yapıların gevşemesine sebebiyet vermiş olabilir. Ayrıca nüfusun artması ile ekonomik açıdan farklılıklar yaygınlaşmıştır. Devletlerin de herkese yardım edememesi durumunda insanlar hırsızlık yapmaya yatkın hale gelmişlerdir. Bu da toplumdaki suç işlenebilme kabiliyetinin artmasına dolayısıyla adalet saraylarının artmasına ihtiyaç doğurmuştur.

Afrika Ülkelerinin Bağımsızlıklarını Kazandıktan Sonra Yaşadıkları Sorunlar Neler Olabilir?

Ülkeler kalkınmakta zorluk çekmektedir. Sömürgeciliğin bıraktığı etki ile ekonomik anlamda büyük sıkıntı çeken devletler, kendi çabaları ile gelişim gösterememekle beraber dış ülkelerden gelen ekonomik destekler ise Afrika ülkelerindeki yoğun yolsuzluk sebebiyle amacı doğrultusunda kullanılamamaktadır. Ayrıca kaynakları hala başka devletler tarafından kullanılan Afrika ülkelerinde açlık ve açlığa dayalı ölümler, salgın hastalıklar, eğitimsizlik gibi sorunlar gün geçtikçe artmaktadır. Ayrıca sömürgeden kurtulan ve yönetildikleri oluşumların değişmesi sonucu yeni kurulan devletlerin hükümetleri güçsüz kalmıştır ve kabileler güçlü otoriteler kurmuştur.

Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçişin Demokratik Yaşama Katkılarının Neler Olabileceğini Tartışınız.

Partiler meclisteki çok sayıdaki karşıt siyasi görüşün sayılı çatılar altında toplanıp temsil edilebilmesini sağlar. Muhalefet grupları demokratik sürecin karar vereceği surette hükümette aktif rol oynamasalar da partiler gibi ortak platformlar altında güçlerini birleştirerek taleplerinin yerine getirilmesini sağlayabilirler. İktidarın yer yer muhalefete taviz vermesi hükümetin halkın gözündeki imajını da artırır, demokratik sürecin düzgün çalıştığına dair güven vererek iktidarın itibarını da iyileştirir. Vatandaşın görüş açısından partiler siyasi yaşama katılım için münasip bir yol sunarlar. Sandıkta oy vermeye giden seçmen pusulada her vekilin vs. ismini görmesi karşısında kararsızlığa düşebilir; oyunu kime vermek istediği konusunda uzun araştırmalar yapması, fazlasıyla enerji ve zaman sarf etmesi gerekebilir. Partiler sayesinde seçmenler onlara tanıdık gelen ve güvenilen gruplara gönül rahatlığıyla oy verebilirler.

Konu İçindeki Sorular

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin üçüncü ünitesi olan Soğuk Savaş Dönemi ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık.

Soğuk Savaş Dönemi’nde (1947-1991) Dünyadaki Başat (Baskın) Güçlerin Hangi Devletler Olduğunu ve Bu Devletler Arasındaki İlişkilerin Ne Şekilde Seyretmiş Olabileceğini Tartışınız.

(Bu Soru Sayfa 97’deki Görsele Göre Yanıtlanmıştır.)

Soğuk Savaş Nedir?
Soğuk Savaş Dönemi (Temsili)

Soğuk Savaş döneminde (1947-1991), dünyada baskın olan 2 devlet Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’dir. Bu iki baskın devlet arasındaki ilişkiler süreç boyunca olumsuz yönde ilerlemiştir. Birbirine karşıt ideolojileri savunan bu iki devletten kapitalist Amerika Birleşik Devletleri dünyada komünizmi bitirmeye çalışırken, komünist Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ise komünizmi dünyada yaymaya ve tüm dünyayı komünizm ile yönetmeyi amaçlamaktadır.

2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’na karşı savaşan Amerika Birleşik Devletleri ile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği tamamen zıt ideolojilere ve düşüncelere sahip olmalarına rağmen savaşta faşist Nazi Almanyası’nı ortadan kaldırmak için aynı safta savaşmak zorunda kaldılar. Aynı safta yer almaları uzun sürmedi. Çünkü Nazi Almanyası ortadan kaldırıldıktan sonra karşıt fikirlere sahip bu iki süper güç birbirilerinin fikirlerini ortadan kaldırmak istediler. Bunun için harekete geçtiler. Böylelikle ortaya Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin liderliğini yaptığı, komünist ülkelerden oluşan Doğu Bloğu ve Amerika Birleşik Devletleri’nin liderliğini yaptığı, kapitalist ülkelerin bulunduğu Batı Bloğu ortaya çıktı.

İki süper güç olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği uydu devletlerini kullanarak birbirilerine her açıdan zarar vermeye çalışıyorlardı. Birbirilerini tehdit olarak gören ve korunmak için 2. Dünya Savaşı ardından hızlıca silah depolamaya ve askerî açıdan güçlenmeye başladılar. Nükleer başlıklar üreten, heyecanlı bir uzay yarışı içinde olan bu iki süper güç, sıcak bir savaş halinde olmasalar da uydu devletlerini kullanarak birbirilerine zarar vermeye çalıştılar. Savaş Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği için soğuk geçmiş olsa da Etiyopya, Somali, Kongo, Afganistan gibi devletler için sıcak bir savaştı.

1960’lı yılların başında iki süper güç, birbirlerine kıtalararası nükleer füzeler yollayabilecek konuma gelmişlerdi. 1970’lerde ise ikisi de karşı taraftan gelecek nükleer füzeleri engellemek için anti-balistik füze savunma sistemlerini üretmişlerdi.

1962 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin İtalya ve Türkiye’ye, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin ise Küba’ya nükleer füzeler yerleştirmesi sonucu bu iki süper güç ilk defa doğrudan karşı karşıya gelmişlerdir. Amerika Birleşik Devletleri’nin füzeleri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği topraklarını hedef alırken, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği füzeleri ise Amerika Birleşik Devletleri topraklarını hedef almaktaydı. Gerginliğin oluşma nedeni ise Amerika Birleşik Devletleri hükümetinin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin uydu devletlerinden bir tanesi olan Küba’daki Fidel Castro rejimini ortadan kaldırmak istemesiydi. Gerginliğin nükleer bir savaşa dönüşebileceğini ve dünyaya ağır zarar verebileceğini anlayan ABD hükümeti Türkiye’deki füzelerini tek taraflı olarak geri çekmiştir ve iki tarafın da daha barışçıl davranışlar sergilemesi sonucu gerginlik sona ermiştir.

Harita’da NATO ve Varşova Paktına Dâhil Ülkeler Gösterilmiştir. Dünya Atlasından Faydalanarak Ülke İsimlerini İlgili Boşluklara Yazınız. Bu Ülkelerin Tarihi Hakkında Kısa Bilgiler Veriniz.

(Bu Soru Sayfa 99’daki “NATO ve Varşova Paktı Üyeleri” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

NATO ve Varşova Paktı Ülkeleri
1990’a Kadar NATO ve Varşova Paktı Ülkeleri

NATO ÜLKELERİ

1. Kanada: Kanada 16. ve 17. yüzyıllarda Fransızlar tarafından kolonize edilmesiyle kurulan ülkedir. Amerikan Devrimi’nin çıkmasının ardından İngiliz Krallığı’na sadık topluluk ABD topraklarından ayrılıp Kanada’ya göç ettiler.

2. ABD: 16. yüzyıl boyunca İngiltere, Fransa ve İspanya tarafından sömürgeleştirilen ABD topraklarında kurulan koloniler bir süre sonra sömürge haline gelmiştir. Avrupalı devletlerin ağır isteklerini karşılayamayan bu sömürgeler bir süre sonra bağımsızlık isteğiyle isyan edip yaptıkları savaş sonucunda bağımsızlıklarını kazanmışlardır. Bağımsızlık Savaşı sonucunda kurulan ABD uzun yıllar boyunca topraklarını genişleterek günümüzdeki halini almıştır.

3. İzlanda: Norveçli vatandaşlar tarafından keşfedilen İzlanda adasına yerleşen ilk Avrupalılar Norveç’ten giden Vikingler’dir. 20. yüzyıla kadar Norveç ve Danimarka egemenliği altında devam eden ada 1904 yılında özerk bir yapı oluşturmuştur. 1944 yılında ise tam bağımsızlığını ilan ederek cumhuriyeti ilan etmiştir.

4. Norveç: 8-11. yüzyıllar arasında Vikinglerin hüküm sürdüğü topraklar olan Norveç, 10. yüzyılda Hristiyanlığı kabul etmiştir. 20. yüzyıla kadar zaman zaman Danimarka egemenliği altında kalırken zaman zaman İsveç egemenliği altında kalan Norveç 1905 yılında bağımsızlığını kazanmıştır.

5. İngiltere: İngiltere adasının yerlileri Kelt halkıdır. Ada 1. yüzyılda Romalıların Batu Avrupa’yı işgali sonucunda Roma hakimiyetine geçmiştir. Yaklaşık 400 yıl boyunca Roma hakimiyetinde yaşayan Kelt halkı, 5. Yüzyılda başlayan Anglosakson seferleri dolayısıyla Galler’e ve İskoçya’ya dağlık bölgelere kaçmak zorunda kaldılar. Ada seferlerinin ardından Anglosakson kültürünün etkisi altında kalmıştır.

6. Danimarka: Uzun yıllar boyunca Vikinglerin yönettiği Danimarka’da 1849 yılında mutlak monarşi son bulmuştur. İki dünya savaşında da tarafsız kalan Danimarka, İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nın işgali altında kalmıştır. Danimarka NATO’nun kurucu üyelerindendir.

7. Hollanda: Hollanda Batı Avrupa’da bulunan, sömürgecilik döneminde etkin rol alan bir devlettir.

8. Belçika: Belçika, Güney Hollandalılar’ın 1830’da bağımsızlıklarını ilan etmeleri sonucu ortaya çıkan devlettir.

9. Batı Almanya: Uzun yıllar Kutsal Roma İmparatorluğu’nun etkisi altında kalan Almanya’da, Pan-Germanizm akımının etkisiyle 1871 yılında Prusya Krallığı olarak başlayan sürecin sonunda Alman İmparatorluğu kurulmuştur. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Doğu Almanya ve Batı Almanya olmak üzere ikiye bölünen ülke 1990 yılında tekrar birleşmiştir.

10. Lüksemburg: Kutsal Roma İmparatorluğu’nun bir parçası olan Lüksemburg uzun yıllar boyunca Fransız işgalleri ile başa çıkmak zorunda kalmıştır. Farklı zamanlarda Belçika ve Hollanda hakimiyetine de geçen ülke 1827’de bağımsızlığına kavuşmuştur.

11. Fransa: Roma İmparatorluğu’nun genişleme döneminde işgal ettiği Fransa barbar kavimlerin saldırılarında Frenk topluluğu tarafından ele geçirilmiştir. Frenkler yerleştikleri topraklarda Fransız Krallığını kurmuştur.

12. İspanya: Tarihin farklı zamanlarında Müslümanlar dahil birçok farklı topluluğun işgali altında kalan İspanya, sömürgeciliği başlatan devletler arasındadır. 1. Dünya Savaşı’nda yoğun taleplere rağmen tarafsız kalmayı tercih etmiştir fakat savaştan yine de etkilenmiştir. 1936’da yapılan seçimde sol partinin kazanması sonucu iç savaş başlamıştır.

13. Portekiz: Avrupa’da kurulduğundan bu yana aynı sınırlara sahip olan ve en uzun süre ayakta kalmış olan Portekiz’de 1910 yılında monarşinin yerini cumhuriyet almıştır.

14. İtalya: Tarihi çok eski zamanlara dayanan İtalya uzun bir süre Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetinde kalmıştır. Barbar akımları sonucu yavaş yavaş çöküşe giden Roma İmparatorluğu’nun ardından küçük krallıkların kurulduğu İtalya toprakları Rönesans’ın başlangıç noktası olmuştur.

15. Yunanistan: Antik Yunan’dan bu yana Osmanlı İmparatorluğu dahil farklı devletlerin hakimiyetinde bulunan Yunanistan 1830’da bağımsızlığını kazanmıştır.

16. Türkiye: 20. yüzyılın başlarında Kurtuluş Savaşı sonucu sömürgeci devletlerin işgalinden kurtulan Türkiye Cumhuriyeti bir NATO üyesidir.

VARŞOVA PAKTI ÜLKELERİ

1. Rusya: Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile kurulan Rusya Federasyonu dünyada yüzölçümü en büyük olan devlettir. Sovyetler Birliği’nden farklı olarak komünist bir devlet olmamasına rağmen ABD ile aralarındaki ilişki hala çekişmelidir.

2. Doğu Almanya: Uzun yıllar Kutsal Roma İmparatorluğu’nun etkisi altında kalan Almanya’da, Pan-Germanizm akımının etkisiyle 1871 yılında Prsuya Krallığı olarak başlayan sürecin sonunda Alman İmparatorluğu kurulmuştur. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Doğu Almanya ve Batı Almanya olmak üzere ikiye bölünen ülke 1990 yılında tekrar birleşmiştir.

3. Çekya: Tarihi 5. yüzyıla dayanan Çekya, tarih boyunca Kutsal Roma İmparatorluğu, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi devletlerin boyundurluğunda var olmuştur. 2. Dünya Savaşı’nın ardından Çekya Sovyetler Birliği’nin bir parçası olmuştur.

4. Macaristan: Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardından bağımsız bir devlet olarak devam eden Macaristan 2. Dünya Savaşı’nda büyük kayıplar vermiştir. 2004’te Avrupa Birliği’ne katılmıştır.

5. Polonya: 2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası ve Sovyetler Birliği’nin eş zamanlı işgalleri sonucunda büyük zarar gören Polonya savaş bitiminde işgalden kurtulmuştur. Sovyetler Birliği’ne bağlı bir devlet olarak varlığını sürdürmüştür.

6. Romanya: 2. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nın yanında saf tutan ve faşist bir yönetime sahip olan Romanya, 1944 yılında Sovyetler Birliği’nin işgaline uğramıştır. Romanya Halk Cumhuriyeti adlı devlet kurulmuştur. Romanya 2004 yılında NATO, 2007 yılında ise Avrupa Birliği üyesi olmuştur.

7. Arnavutluk: 1939 yılında İtalya’nın işgal ettiği ve 2. Dünya Savaşı ile Nazi Almanyası işgali altında kalan Arnavutluk savaş sonrası komünist Sovyetler Birliği’ne bağlı bir devlet olmuştur. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin dağılması ise Arnavutluk Cumhuriyeti adı ile rejim değiştirmiştir.

8. Bulgaristan: İki dünya savaşına da Almanya ile aynı safta katılan Bulgaristan iki savaşta da yenilmiştir. 2007 yılında Avrupa Birliği’ne katılmıştır.

Afrika’daki Toplumların Siyasi Ve Ekonomik Alanda Yaşadığı Sorunları Nedenleriyle Tartışınız.

(Bu Soru Sayfa 114’teki “Afrika Devletleri Üzerine Tartışmalar” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Afrika devletleri Avrupalı devletler tarafından sömürgeleştirildikleri için ekonomik sıkıntılar çekmektedirler. Avrupa devletleri Afrika devletlerinin kaynaklarını ve insanlarını kullanarak gelişip modernleşirken, Afrika devletleri kaynaklarını elinde tutamadı ve insanları köle olarak kullanıldı. Bunun sonucunda Afrika devletleri gereken gelişmeyi gösteremedi ve günümüzde geri kalmış ülke olarak sıfatlandırılıyorlar. Günümüzde her ne kadar sömürgecilik olmasa da Afrika devletlerinin değerli kaynakları hala başka devletler tarafından kullanılmaktadır. Ayrıca bazı Afrika liderleri, başka ülkelerden gelen yardımları halk için kullanmak yerine kendi zenginliklerine zenginlik katmak için kullanmaktadırlar. Bu durum da toplumun gelişmesini engelleyen faktörlerden birisidir. Bunun çözümü ise ekonomik yardımın hükümete değil, serbest piyasaya yapılmasıdır. Afrika devletlerinin gelişmesini engelleyen bir diğer faktör ise kabile yapılanmalarının fazla olması ve halkın modern bir devlet yerine kabile yönetimlerini tercih etmesidir. Kabile yönetiminin yoğun talep gördüğü bölgelerde modern bir hükümet kurarak halkı ve kabileleri yönetmek zordur. Zira böyle bir durumda kabileler sık sık isyan edecektir ve dengeleri bozacaktır.

Dörtlü Takrir’e Göre Türk Demokrasisinin Gelişimi İçin Atılması Gereken Adımlar Nelerdir?

(Bu Soru Sayfa 129’daki “Dörtlü Takrir (7 Haziran 1945)” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Dörtlü Takrir’de milli hakimiyetin ve dolayısıyla demokrasinin devlet yönetiminde hâkim faktör olmasını sağlamak amaçlanmıştır. Bunu gerçekleştirmek için halkın Milli Meclis’teki temsiliyetini artıracak düzenlemelerin yapılması, Meclis’in aynı zamanda demokratik kuruluşlarca denetlenmesinin sağlanması gerek görülmüştür. Ayrıca yurttaşların siyasi hak ve özgürlüklerinin artırılması ifade özgürlüğünü güçlendirerek meclise farklı düşüncelerin girmesini sağlayacak ve meclisin demokratik yapısını güçlendirecektir. Bu hak ve özgürlükler arasında parti kurmak gibi siyasi aktivitelerin de olduğu ima edilmiştir. Özellikle ikinci derece seçim sisteminin kaldırılıp birinci seçmen sistemine geçilmesine olan ihtiyaç, Türkiye halkının demokrasiyi olumlu etkiler olacak şekilde kullanma kapasitesine duyulan inanç çerçevesinde vurgulanmıştır, böylece halkın devlet yönetiminde doğrudan rol almasını sağlamak amaçlanmıştır.

Çoğunluk Sisteminin Ortaya Çıkarabileceği Sonuçları, Temsil ve İstikrar Açısından Tartışınız.

(Bu Soru Sayfa 130’daki “Seçimlerde Çoğunluk Sistemi” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Çoğunluk sisteminin uygulanması sonucunda seçilen milletvekilleri bütün halkın seçtiği bir milletvekili olmazdı. Çoğunluğun istediği parti, o bölgeden bütün milletvekillerini aldığında, mecliste diğer partileri tercih eden azınlık halkı temsil edecek vekiller olmazdı. Bu durumda bir parti oyların sadece %51’ni aldığında çoğunluğu kazanmış sayılır ve ülkeyi yönetme hakkına sahip olurdu. Fakat geri kalan %49’luk kesim tercih etmedikleri bir yönetim ve parti tarafından yönetilmiş olurlardı. %49 azımsanmayacak bir sayı olması ile birlikte, bu yüzdeler %99’a %1 olsa bile hükümette %1 oy alan partiyi temsil edecek kadar vekil bulunmalıdır. Aksi taktirde azınlık kesimi temsil eden vekil bulunmadığında, bu kesimin taleplerini gerçekleştiren ve azınlık kesimin düşüncelerini savunan kimse olmazdı. Bu durum azınlık kesimin sıkıntılar çıkarmasına, mutsuzlaşmasına, toplum içinde huzursuzluğun artmasına sebep olabilir.

Seçim Sonuçlarının Ülkedeki Yansımalarını Değerlendiriniz.

(Bu Soru Sayfa 131’deki “Seçim ve Demokrasi” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Seçimlerin herhangi bir şiddetli olay meydana gelmeden huzur içinde gerçekleşmesi ve kazananın Demokrat Parti olduğu haberi yayılmasından sonra da huzur halinin devam etmesi, demokratik sürece olan inancın bu seçimle ülke çapında yerleşmiş olduğuna kanıt niteliği taşımaktadır. Seçime yüksek katılım oranı demokratik sürecin itibarını güçlendirmiş, halka sesinin duyulduğu hissiyatını vermiştir. Parti liderlerinin konuşmaları da seçimlerin sorunsuz şekilde işlediği ve iktidarın barışçıl şekilde devrinde sıkıntı olmayacağı yönünde güven oluşturmaktadır. Cemal Bayar ve İsmet İnönü’nün konuşmaları aynı zamanda demokratik siyasi sürecin ülkeyi ileriye taşıyacağına dair inançlarını da ortaya koymaktadır. Egemenliğin milletin olduğu ilkesi 1950 genel seçimleri ile kelimenin tam anlamıyla Türkiye’de uygulamaya konulmuştur.

Darbelerin Yaşanmaması İçin Sorumlu Kişilerin Hangi Özellikleri Geliştirilmelidir?

(Bu Soru Sayfa 135’teki “Darbeler Yaşanmasın” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

Darbeler, iktidarların devleti yönetirken aldığı yanlış ve topluma zarar verebilecek kararlar sonucunda ordu yönetiminin silah zoruyla hükümete el koymasıdır. Darbelerin yaşanmaması için öncelikle iktidarlar devleti yönetirken yanlış kararlar almamalıdır. Bu yanlış kararların bazıları bürokratların kişisel çıkarları için alınan kasıtlı kararlardır. Ülkeye zarar verebilecek ve sadece belli bir kesimin fayda gördüğü kararlar alınması sonucu askeri yönetim bu kararların daha fazla alınmasını engellemek için darbe yapar ve yönetime el koyar. Bu olasılığın yaşanmaması için de iktidarlar kendi çıkarlarının yanı sıra halkın ve devletin çıkarlarını da gözetmelidir. Ayrıca muhalefet tarafı da olabildiğince iyi kararlar alan iktidara düşman olarak değil, ülkenin ve halkın çıkarlarına fayda sağlayabilecek önerileri iktidara ulaştırmalıdır. Basın ise işini gereğince yapmalıdır, iktidarın ve muhalefetin yaptıklarını halka doğrudan aktarmalıdır. Halkı manipüle edecek veya provokasyona getirecek yayınlardan uzak durmalıdır.

27 Mayıs Darbesi İle 15 Temmuz Darbe Girişimi Arasındaki Benzerlik ve Farklılıkları Tartışınız.

(Bu Soru Sayfa 136’daki “27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a” Başlıklı Etkinlik Bölümüne Göre Yanıtlanmıştır.)

27 Mayıs darbesi ve 15 Temmuz darbe girişimi ordunun emir-komuta zinciri dışında, ordunun içindeki hizipler tarafından düzenlenmiş olma özelliğine sahiptirler. 27 Mayıs Darbesi’nin planlayıcıları niyetlerini ve kimliklerini halka belli etmiştir, ancak 15 Temmuz darbe girişiminin arkasındaki isimler amaçlarını ve kimliklerini saklı tutmayı tercih etmişlerdir. 27 Mayıs darbesinin Atatürk’ün ilkelerinin korunması amacıyla yapıldığı söylenmiştir, 15 Temmuz darbesinin ise iktidarı devirmekten başka bir amacı olduğunu söylemek zordur, çünkü darbeciler perde arkasında kalmıştır. 27 Mayıs Darbesi’nde öncelikli olarak devletin kritik organları olabildiğince şiddet kullanılmadan ve çabukça ele geçirilmiştir; ancak 15 Temmuz’da köprülerin kapatılması gibi yöntemler izlenmesi sonucu siviller ile doğrudan bir karşılaşma yaşanmış, sonuç olarak yüzlerce insan yaşamını yitirmiştir.

Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları

Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi dersinin üçüncü ünitesi olan Soğuk Savaş Dönemi ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık.

Sol Sütunda Verilen Açıklamaların Önündeki Boş Kutucuklara, Sağ Sütunda Verilen O Açıklamanın İlişkili Olduğu İfadeye Ait Harfi Yazınız.

1-G
2-B
3-E
4-A
5-Ç
6-F
7-D
8-Ğ
9-C
10-H

Aşağıdaki Soruları Cevaplayınız.

Soğuk Savaş Dönemi’nde Süper Güçler Arasında Askerî Alanda Yaşanan Rekabetin Sonuçlarının Dünyaya Etkilerini Yazınız.

Bu savaşlar yüzünden ne yazık ki binlerce insan hayatını kaybetti. Üzerlerinde çalıştıkları bombaları denemek için ekosistemleri ve şehirleri yok ettiler. Bir çok canlı ne yazık ki yaşadıkları yerlerden göç etmek zorunda kaldı. Ya da savaşların ve bombaların neden olduğu ilkim değişikliği veya hava kirliliği sonucunda ortama uyum sağlayamayıp nesilleri tükendi. Hava kirliliği çok büyük bir derecede arttı. Doğaya salınan büyük ölçeklerde zararlı gazlar küresel iklimi hızlandırdı. Atılan bombalar toprakları zehirledi ve verimle besin oluşumunu kısıtladı. Bir çok tür, insanlar da olmak üzere, mutasyon geçirdi.

Küresel Güçlerin Olimpiyatlara Bakışını ve Spor-Siyaset İlişkisini Açıklayınız.

Spor aslında bu noktalarda ülkelerin siyasetine karşı bir duruş için malzeme olarak kullanılmıştır. Sonuçta bir yerde ne kadar çok kişiye siyası açıdan baskı yapılırsa o kadar çok kişi bunu görür ve etkilenir. İşte bu noktada spor, Olimpiyatlar önemli bir yer almakta. Çünkü bir çok kişi sporları izlemek için Olimpiyatlara giderler. Siyasetçiler burada dediğim gibi Olimpiyatları birer araç olarak görmüşlerdir.

II. Dünya Savaşı Sonrası Türk Dış Siyasetini, Kore Savaşı İle Türkiye’nin NATO’ya Üyeliği Bağlamında Açıklayınız.

İkinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkilerini korumak ve de güçlendirmek için çeşitli çalışmalara başvurmuştur. Bu noktada önemli bir faktör Amerika’nın Türkiye’ye yaptığı Marshall Yardımı ve Truman Doktrini girişimlerinin devamlılığını sürdürebilmek ve ülke kalkınmasında Amerika gibi büyük bir devletin sponsorluğuna erişebilmekti. Dolayısıyla başlangıçta kapalı bir dış siyaset tutumu izlemesine rağmen, Amerika’nın desteğini sürdürebilmek adına aktif bir tutum benimsendi. Kore Savaşı’nda Amerikan güçlerine destek için gönderilen askerlerin ardından NATO üyeliğine başvuruldu. Gönderilen asker bakımından neredeyse rekor kıran Türkiye’ye Amerika’nın askeri sanayi bağlamında yardımlarında artış gerçekleşti ve de stratejik özellikleri sebebiyle Türkiye’nin NATO üyeliği kabul edildi. Bu noktada Türkiye’nin SSCB ve ittifaklarıyla arasında gerginlikler yaşanmasına rağmen Amerika ile olan ilişkilerinde güçlenme yaşanmıştır.

Sömürgeci Güçlerin Uygulamalarının Sömürgelerin Ekonomilerine ve Siyasi Yapılarına Etkilerini Açıklayınız.

Sömürgeci ülkeler sömürdükleri malların sadece küçük bir kısmını sömürdükleri ülkelere veriyordu. Bu verilen pay ne yazık ki herkesin ayakta kalmasına yetmiyordu ama kimse bir şey diyemiyordu. Bu durum hali ile ülkelerin ekonomik açıdan zarar etmelerine neden oldu. Gelirlerin giderlerden az olması ülkelerde karmaşıklığa yol açtı. Bu durum nedeniyle ülkelerdeki siyasi yapı halkın ayaklanmaları ile yavaş yavaş çökmeye başladı.

Partilerin Oy ve Temsil Oranlarını Karşılaştırarak Bu Oranlar Arasındaki Farkın Nedenini Açıklayınız.

Aslında bu durumu tabloya göre değerlendirirsek milletvekili sayısı bu durumu etkilemiş olabilir. Aslında milletvekili çıkarılan il sayısı. Sonuçta her milletvekili kendi ilini temsil etmektedir. O il içerisinde yaşayan bazı kişiler kendi ilinden birini seçmiş olabilir.

Bu Seçim Sonuçlarının Demokrasi Tarihimiz Açısından Önemini Açıklayınız.

Hazırlanmaktadır…

27 Mayıs Askerî Darbesi’nin Türk Demokrasi Tarihine Etkilerini Yazınız.

27 Mayıs Askeri Darbesi zamanında ülke siyasi ve daha bir çok yönden karışıktı. Siyasi partiler birbirleri ile yarışıyordu. Bir kısmı elde ettikleri şehirlere yanlış bir biçimde yaptırım yapıyordu. Aslında bu yapılan darbe ülkenin kısa bir sürede olasa eski haline dönmesine yardımcı oldu. Uygulanan sıkı yaptırımlar ve sıkı yönetimle ülke kısa bir biçimde demokrasi açısından kendisini bir miktar toparladı.

Aşağıdaki Soruları Okuyarak Doğru Seçeneği İşaretleyiniz.

8-B
9-E
10-D
11-D
12-C
13-D
14-E
15-E
16-D


Not: Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi ders kitabı cevaplarının tamamı için Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Soru Sor: Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları destek@derstarih.com e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders: Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.