Marshall Planı Nedir? Türkiye’ye Etkileri Nelerdir?
Bu yazımızda Marshall Planı nedir? Marshall Planı nasıl uygulandı? Marshall Planı’nın Türkiye’ye etkileri nelerdir? sorularını yanıtladık. Marshall Planı’nın Türkiye’ye etkilerini ekonomik, siyasi ve sosyal açıdan ele aldık.
Marshall Planı Nedir? Marshall Planı, ABD kaynaklı ekonomik yardım paketidir. 1948-1951 yılları arasında komünizm karşıtı 16 ülke bu yardımı almıştır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Marshall Planı Nedir?
II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa’da çok sayıda asker kaybı ve ekonomik kayıplar yaşandı. Savaşın sebep olduğu bütün bu felaketler sonrasında Avrupa’daki ülkeler çöküş halindeydi. Bu çöküşü fark eden Sovyetler Birliği, yavaş yavaş komünizme doğru eğilmeye başlamış olan Avrupa ülkelerinin komünizm propagandalarını daha da arttırdı. Bu komünizm hareketlerini tehdit olarak algılayan ABD, Haziran 1945 ve 1946’nın sonu arasında Batı Avrupa ve 16 ülkeye 15 milyar dolarlık yatırım yaptı. Ancak bu para yalnızca çöküntüde olan ülkelerin bütçe açıklarını kapatmaya yetti ve kalkınma adına kullanılamadı. Böylece komünizm ideolojisi Avrupa’da git gide büyümeye başladı. Bu ideolojiyi durdurma ihtiyacı hisseden ABD “Marshall Planı”nı hazırladı. Planın sunumu 5 Haziran 1947’de dönemin ABD Dışişleri Bakanı George Marshall’ın Harvard Üniversitesi’nde verdiği nutukla yapıldı.
Plan genel olarak Avrupa’yla kalkınma süreçleri boyunca iş birliğinde olmayı kapsıyordu. Plan Sovyetler Birliği, Avrupa ve ABD kongresinin onayını aldıktan sonra 11 Eylül 1947’de kabul edildi.
17 Temmuz-2 Ağustos 1954 tarihinde düzenlenen Sovyetler Birliği, Birleşik Krallık ve ABD’nin katıldığı Potsdam Konferansı’nda görüşülen konular arasında “Türk Boğazları” konusu öne çıktı. Sovyetler Birliği lideri Stalin, 18 Temmuz gecesi düzenlenen bir yemekte Birleşik Krallık lideri Churchill’e Türkiye’yle bir ittifak kurulabilmesi için ilk önce aradaki anlaşmazsızlıkların çözülmesi gerektiğini söyledi Türkiye ise Kars ve Ardahan’ı Sovyetler Birliği’ne geri vermeyi ve Montreux Antlaşması’nı tartışmayı reddetmişti. 23 Temmuz gecesinde düzenlenen yemekte ise Stalin yine Churchill’e söylediği bir sözle Boğazların denetimi ile ilgili niyetini açıkça belli etti. Churchill ise Türkiye’ye toprak bütünlüğü hakkı tanıma koşuluyla Sovyetler Birliği’nin istediği yönde bir düzenlemeyi desteklediğini söyledi.
Marshall Planı Amacı Nedir?
Bu durumun ABD’nin çıkarlarına ters olması nedeniyle konferanstan kısa bir süre sonra ABD Boğazlarla ilgili olan politikasını değiştirdi ve Türkiye’yi desteklemeye karar verdi. Bu kararın Türkiye’nin lehinde olması sonucunda iki devlet arasındaki ikili ilişki büyük gelişme gösterdi.
ABD’den gelen yardımlar, Türkiye’ye en çok tarım sektöründe yardımcı oldu. Demokrat Parti Dönemi’nde en ön planda tutulan alanlardan birisi tarım sektörü idi. Türkiye nüfusunun çok büyük bir kısmı kırsal alanlarda yaşamaktaydı ve dolayısıyla nüfusun en büyük geçim kaynağı tarımdı. Durum böyle olunca tarımsal üretimin arttırılması için gelen yardımlar tarım sektörüne yöneltildi. Kullanılmayan topraklar tarıma açılarak tarım alanları genişletildi. Çiftçilere destek olmak için çiftçilerin ürettiği ürünler satış fiyatlarının çok üstünde meblağlar ödenerek satın alındı ve çiftçiye ucuz kredi verilerek çiftçiye destek olundu. Çiftçinin işini kolaylaştırmak ve üretimi arttırmak için tarımda makineleşme hızlandırıldı.
Bu sayede geleneksel tarım uygulamalarından uzaklaşılarak modern tarıma doğru geçiş gerçekleşti. Artışı en fazla gerçekleşen araçlardan birisi de traktördü. 1948 yılının başlarında traktör sayısı 1.750 iken, 1960 yılına gelindiğinde traktörlerin sayısı 43 bin 750’yi aşmıştı. Başta traktör olmak üzere Marshall yardımları sayesinde pek çok modern tarım aletinin sayısında çok büyük artış gözlemlendi. Sayısında büyük artış yaşanan aletlerden bir diğeri ise biçerdöverdi. Başta 994 olan biçerdöver sayısı, 1960 yılında 6 bin 72’yi bulmuştu. Hava koşullarının da yolunda gitmesiyle, yapılan tüm yeni çalışmalar hızla olumlu sonuç gösterdi. Bu sayede 1950 ve 1954 yılları arasında tarımsal üretimde büyük bir artış oldu.
Marshall Planı Nasıl Uygulandı?
Marshall Planı’yla gelene para yardımları tarım sektörünün yanı sıra madencilik, ulaşım ve bayındırlık alanlarında da büyük gelişmeler gerçekleştirilmesinde kullanıldı. Dönemde demiryolları hızla gelişmekteydi. ABD’nin isteği üzerinde demiryolu yapımları durduruldu ve para karayolları için çalışmalar yapılmaya başlandı. 1949 yılında Amerikalı teknik uzmanların yardımlarıyla Karayolları İdaresi kuruldu. Bu sayede karayollarıyla ulaşım oldukça geliştirildi ve köylerden kent ve kasabalara ulaşım çok daha kolay hale getirildi. Bu ulaşım kolaylığı da köylerde çalışan çiftçilerin lehineydi. Karayollarının kullanımının artmasıyla orantılı olarak otomobil kullanımı da büyük artış gösterdi. Otomobile duyulan bu ihtiyaç sebebiyle ithal otomobil sayısı da artış gösterdi. Aynı zamanda petrole duyulan ihtiyaç da arttı.
Marshall yardımlarıyla Avrupa’ya yapılan yardımların doğrudan olanlarının %1,2, dolaylı yoldan olanlarının da %2.2sine tekabül eden bir oran Türkiye’ye verildi. Alınan kredilerinin faiz oranı ise %2,5 idi. Bu kredilerin geri ödenmesi için 15 yıl ardından 44 yıl sürecek olan bir ödeme planı hazırlanmıştı. Her ne kadar Türkiye’nin ekonomisi geçen yıllar içerisinde bu yardımlarla geliştirilen başta tarım olmak üzere pek çok gelişme sayesinde artmış da olsa, böyle büyük bir meblağı ödemeyi kolaylaştırmamıştı. Türkiye, Avrupa ülkelerinde de olduğu gibi siyasi, sosyal ve ekonomik sonuçlara maruz kalmıştı.
Marshall Planı’nın Türkiye’ye Ekonomik Etkileri
Marshall Planıyla gelen yardımlar sayesinde üretim ve gelir artışı hızlanmıştı, ama ekonomi dış kaynaklara bağımlı hale gelmişti. Üstelik 7 Eylül kararlarıyla birlikte önceden 1 dolar 1.80 Türk lirası iken, 2,80 liraya yükselmişti. Bu durum ihracattan gelen gelirleri düşürmüş ve ithalattan giden giderleri arttırmıştı. Bunların bir sonucu olarak ithalat ihracatı geçmişti. Türkiye ithalat yaptığı ülkelere fazlasıyla borçlanmaya başlamıştı.
31 Mayıs 1950 tarihinde ithalat yapılan ülkelere olan toplam dış borç 218 milyon 141 bin Türk lirasını bulmuştu ve bu dış borç hızla artmaya devam ediyordu. 1955 yılında bu borçlar 1 milyar 686 milyon 319 bin 466 Türk lirasına kadar yükseldi. Durumun endişe uyandırması üzerine 1953 yılında Türkiye ithalatı azaltma kararı aldı. 1958 yılında ise 1 dolar 9 Türk lirasına yükseldi. Marshall Planı’nın Türkiye üzerindeki ekonomik etkisinin özeti olarak önce verip ardından çok daha fazlasını aldığı söylenebilir. Plan Türkiye’yi dışa bağlayarak bir nevi sömürgeleştirme sistemi yaratmıştı ve Türkiye ABD’nin açık pazarı haline gelmiştir Marshall Planı’nın başlattığı ekonomik hareketlenme, ekonomik bağımlılığa dönüşmüştü.
Marshall Planı’nın Türkiye’ye Siyasi Etkileri
Marshall Planı’yla oluşan yeni ekonomik sistemin Türkiye’yi dış borçlara bağımlı hale getirmesinin bir sonucu olarak siyasi ilişkiler de bu eksen üzerinden ilerlemeye başlamıştı. Türkiye’nin dış siyasetinde ABD önemli bir yer tutuyordu. 22 Mayıs 1950 tarihinde liberal yönetimi destekleyen Demokrat Parti’nin başa geçmesiyle ekonomik altyapıyı geliştirmek ve dış politikada güvenliğin sağlanmasını amaçlayan yeni planlar yapıldı. Bu planlar doğrultusunda Türkiye NATO’ya katıldı. Böylece ABD ile siyasi ilişkileri iyice gelişti ve ABD2nin ekonomik yardımlarının karşılığında Türkiye’de ABD’nin Rusya’yla olan çatışmalarına asker desteği yolladı. Türkiye aynı zamanda konumu açısından da oldukça stratejik bir yerde bulunuyordu. Bu durum ABD’nin fazlasıyla işine geliyordu ve yararlanmaya devam edebilmek için ekonomik desteğe devam ediyordu. Bu destek Türkiye’nin de işine geliyordu. Dolayısıyla durumdan yararlanabilmeye devam edebilmek adına komşu ülkeleriyle siyasi ilişkilerinin bozulmasının bile göze almıştı.
Marshall Planı’nın Türkiye’ye Sosyal Etkileri
1947 yıllarının sonlarına doğru Türkiye’nin Marshall Planı’nın dışında tutulacağı söyleniyordu. Ekonomik desteğe ihtiyaç duyan Türkiye ise ABD’nin dikkatini çekebilmek için yeni bir komünizm tehlikesi yaratmaya çalıştı. Çalışmaların başarılı olması sonucunda Türkiye dikkatleri üzerinde çekmeye başladı ve yardımların yapıldığı 16 ülkeden birisi olmaya hak kazandı. Marshall Planı’yla Türkiye’deki nüfus dengeleri de değişti. Kırsal alanda yaşayan nüfus giderek azalmaya başladı ve vatandaşlar hızla kentsel alanlara doğru hücum etmeye başladı. Aynı zamanda okuma oranlarında da artış görüldü. Türkiye’nin dikkat çekmeye başlamasıyla turist sayısı da giderek artmaya başladı ve bu durum ekonominin lehine oldu. Ancak Marshall Planı’nın ilerleyen süreçlerinde Türkiye’de oluşan hazırcılık halka da yansıdı ve bütçe açıklarını kredilerle kapatmaya çalışan bir nüfus gelişti. Sonuç olarak toplumdaki iflasların sayısı epeyce arttı.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Truman Doktrini Nedir? Truman Doktrini’nin Türkiye’ye Etkileri başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.