9. Sınıf TarihDünya TarihiTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

Yerleşik İnsan ve Medeniyet (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 2. ünitesi olan İnsanlığın İlk Dönemleri ünitesinin 1. konusunun devamı olan Yerleşik İnsan ve Medeniyet konusuna yer verdik. Yerleşik İnsan ve Medeniyet konusunu “Kanıtlardan yola çıkarak yazının icadından önceki zamanlarda yaşayan insanların hayatı hakkında çıkarımlarda bulunur.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Yerleşik İnsan ve Medeniyet

Ders: Tarih 9

Ünite: İnsanlığın İlk Dönemleri

Konu: Yerleşik İnsan ve Medeniyet

Kazanım: Kanıtlardan yola çıkarak yazının icadından önceki zamanlarda yaşayan insanların hayatı hakkında çıkarımlarda bulunur.

Yerleşik İnsan ve Medeniyet konusunda öncelikle medeniyet nedir? sorusunu yanıtladık. Sonrasında Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Çayönü merkezlerinin insanlık tarihine etkileri nelerdir? sorusunu bu yerleşim yerleri ekseninde yanıtladık. Ayrıca ünite hazırlık sorularından olan medeniyetlerin ortaya çıkmasında coğrafyanın etkileri nelerdir? ile konar-göçer ve yerleşik toplumların ekonomik faaliyetleri nelerdir? sorularını ayrıntı olarak ele aldık.

Medeniyet Nedir?

Medeniyet bilimde, sanatta veya kültürde gelişme gösteren, bu alanlarda yeniliklere imza atan toplu yaşam yerlerine denir. Uygarlık ve medeniyet eş anlamlıdır. Sözlükte görgü kurallarına uyan, ahlaklı (birey) gibi anlamları da bulunmaktadır. Ancak bunlar tarihi açıdan ele aldığımız konuyla alakasızdır.

İnsanlık tarihinin ilk yerleşim merkezi Çatalhöyük olarak kabul edilmektedir. Çatalhöyük’ün M.Ö. 7500’lü yıllara kadar dayanan bir tarihi var. İlk medeniyetler tarihi M.Ö. 4000’lere kadar uzanan Mezopotamya medeniyetleridir. Bunların ilkleri Sümerler, Akadlar, Asurlar, Elamlar ve Babillerdir.

Amerika çok sonradan keşfedildiğinden oradaki medeniyetler hakkındaki bütün bilgilerimiz geride bıraktıkları eserler sayesinde elde ettik. Aztek ve Maya uygarlıkları Orta Amerika’da, İnka Uygarlığı ise Güney Amerika’da kök salmış uygarlıklardır. Bunlardan Mayalıların geçmişi M.Ö. 1500’li yıllara kadar uzanıyor. M.Ö. 900 yıllarında bilinmeyen bir sebep nedeniyle yıkılıyorlar. Meksika’nın güneydoğu bölgesindeki en gelişmiş medeniyet olarak sayılıyor. Aztekliler ise 14. ve 16. yüzyıllar arasında yaşamışlardır. Kıyaslayınca oldukça yeniler ama Amerika daha önce de belirttiğimiz gibi çok sonradan keşfedilen bir kıta olduğundan dolayı aslında çok da eski bir uygarlık değil. Bir de İnkalar var. Onların döneminde yazı kullanılmadığından hakkındaki bilgilerimiz çok kısıtlı. On iki-on dördüncü yüzyıllarda yaşamışlardır. Ancak Amerika’da zaman, o zamanlarda bizimkiyle paralel olmadığından yine ilk medeniyetlerin bırakacağı türden izler bırakmışlardır.

Dolayısıyla “medeniyet” kavramının anlamını ararken bakacağımız şeyler sadece ilk oluşmuş medeniyetler değil, aynı zamanda bilmediği uluslarda çoktan keşfedilmiş olan bilimsel, sanatsal ve kültürel gelişmeleri kendi içinde yeniden bulan toplu yaşam alanları da olmalıdır. Çünkü bu toplulukta yaşayan insanlar hiçbir zaman hiçbir şekilde diğerleriyle bir iletişim kurmamış, en az Mezopotamya uygarlıkları kadar buldukları her şeyi orijinal fikirler ve kendilerine has yöntemlerle bulmuşlardır. Medeniyetin günümüze gelmesinde neredeyse hiçbir etkileri olmamasına karşın tarihi açıdan medeniyet kavramına tam olarak uymaktalardır.

Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Çayönü Merkezlerinin İnsanlık Tarihine Etkileri Nelerdir?

Anadolu’da yerleşik yaşama ve medeniyete dair ilk yerleşim alanları Göbeklitepe, Çatalhöyük ve Çayönü gibi yerlerdir. Bu yerleşim yerlerinin insanlık tarihine etkileri neler olmuştur?

Çatalhöyük (Konya)

Çatalhöyük’ü daha dikkatli şekilde inceleyecek olursak karşımıza tam anlamıyla bir medeni insan topluluğu çıkar. Bu yerleşim yerinde binalar arasında boşluklar, sokaklar yoktur. İnsanlar bir yerden başka bir yere gitmek istediklerinde komşularının çatılarının üzerinde yürürler. Bu günkü evlerin aksine dikey kapıları yoktur, insanlar çatılarındaki kapaklar sayesinde evlerine girerlerdi. Bunlar gibi özellikler sadece o zamanki mimari düzey ile ilgili değil, aynı zamanda kültürel özellikler, dini inanışlar ve koşullar hakkında da bilgi vermekte. Mesela binaların bitişik olmasının sebebi muhtemelen yırtıcı hayvanların içeri girmesini engellemek veya su baskınlarını önlemek; kısaca dış etkenlerden korunmaktır. Detaylı incelemeyle bu “dış etkenler” belirlenebilir ve bu da bize bölgenin o zamanki coğrafi özellikleri hakkında bilgi verir. Kültürel özellikler ve dini inanışları hakkında edindiğimiz bilgilere örnek verirsek de mezarlarına bakmak yeterli.

Çatalhöyük Evleri
Çatalhöyük Tarihi

Çatalhöyük’te yaşayan halk, ölenleri sıkıca bağlayıp evlerindeki mezarlara, ailelerin yanına gömerlerdi. Ancak bu yan yana gömülen ailelerin arasında bir kan bağı bulunmadığı anlaşıldı, kan bağı olan insanlar birbirinden farklı evlere gömülmüşlerdi. Bu da akla şöyle bir senaryo getiriyor: Çatalhöyük’te bebek doğduğunda anne babasının yanında büyümüyor, rastgele aileler onlara bakıyordu. (Son düşüncelere göre o zamanlarda kadın birden fazla erkekle ilişkiye girerdi, kimden olduğu bilinmeyen çocuğa herhangi bir aile bakardı.) böyle olmasının sebebi ise bizi yine o zamanın koşullarına getiriyor.

O zamanlarda erkekler sürekli ava gidiyor, her gün geri dönmeme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyorlardı. Eğer herkesin bir ailesi olsaydı eve dönenler sadece kendi yavrusunun bulunduğu yuvaya avını götürecekti, çünkü canlıların hormonları kendi yavrularına öncelik tanıyacak şekilde evrimleşmiştir. Ancak bu yöntem sayesinde Çatalhöyük’te avların eşit dağılımı ve birliktelik sağlanmış, toplumun yaşam ömrü uzatılmıştır. Gördüğünüz üzere Çatalhöyük’ün sadece binlerce yıl dayanabilen parçalarına bakarak pek çok algıya ulaştık. Bu algılar da bizim ilk medeniyetler hakkında bilgi sahibi olmamızı, “medeniyet” kavramının anlamını daha iyi anlamamızı sağlar.

Göbeklitepe (Şanlıurfa)

Anadolu’daki ilk yerleşim aynı zamanda bütün dünyadaki en eski yerleşim yerleri olan Çatalhöyük ve çok da uzağında olmayan Göbeklitepe’dir. Göbeklitepe’nin yaklaşık 12 bin yıl önce inşa edildiği düşünülmekte, Çatalhöyük ise yaklaşık 9 bin yıl önce. Çin uygarlığının M.Ö. 1500’lerde, Hint uygarlığının M.Ö. 2500’lerde, Maya uygarlığının M.Ö. 2600’larda, mısır uygarlığının M.Ö. 3500’lerde, Sümerli uygarlıklarının 4000 yıl öncesine dayandığını düşünecek olursak, arkeolojik açıdan oldukça önemli olduklarını söyleyebiliriz. Aynı zamanda özellikle Göbeklitepe’de arkeologların ezberini bozan bilgiler ortaya çıkmıştır. En basitinden eskiden tarımın yerleşik hayatı getirdiği düşünülürken şu anda yerleşik hayatın tarımı getirdiği düşünülmekte. Bunun sebebi Göbeklitepe etrafındaki ilk tarım izlerine inşasından yaklaşık 500 yıl sonra karşılaşılması.

Göbeklitepe Nedir?

Bu insanlar avlanmaya hala devam ederken yerleşik hayata geçmişler, bu şekilde tarımı bulmak zorunda kalmış olmaları da şu anda elimizdeki en iyi bulgu. Bu arada, Göbeklitepe’ninin bir yaşam yeri değil aslında bir ibadethane olduğunu ve yakındaki yaşam alanlarından gelen insanların orada ibadetlerini yaptıklarının tahmin edildiğini unutmayalım. Böyle düşünülmesinin nedeni göbekli tepedeki devasa T şeklindeki heykeller ve sıkı sık karşılaşılan (genelde hayvanlar ve erkek organları) heykeller ve oymalardır.

Çayönü (Diyarbakır)

Anadolu’daki diğer ilk yerleşim yerlerinden bir başkası ise bundan 9000 yıl öncesinde, Diyarbakır’ın kuzeyinde bulunan Çayönü’dür. Çayönü Ergani Ovası’nda kurulan en eski yerleşim yerlerinden birisidir. Araştırmalar sonucu Ergani Ovası’nda M.Ö. 12 binlerde meşe ağaçlarından bir orman olduğunu işaret etmektedir. Yani burada yabani keçi, sığır veya koyunlar gibi hayvanlarda yaşamıştır. Bu açıdan yemek bakımından bu alanın son derece zengin olduğunu söylemek mümkündür.

Bir süre sonra avcı-toplayıcı insanlara ev sahipliği yapan bu alan M.Ö. 10200 yıllarından itibaren insanların yerleşik hayata geçtiği ilk alanlardan birisi haline gelmiştir. Yabani baklagillerin tarıma katılması ve yabani olan bazı hayvanların evcilleştirilmesi burada gerçekleştirilmiştir. Bu önemli gelişmelerden dolayı bilim adamaları uygarlığın doğduğu yer olarak anmaya başlamıştır. Kazılar sonucunda obsidyen ve bazalt gibi taşlarla delici aletler ve süs eşyaları yapılmasına vesile olmuştur. Bir süre sonar hayvan kemiklerinden çengel, iğne gibi aletler yapılırken bakırın çıkarılması ile başka devletlerden yaklaşık 2000 yıl önce bakırı kullanmayı öğrenmişlerdirler.

Medeniyetlerin Ortaya Çıkmasında Coğrafyanın Etkileri Nelerdir?

İlk uygarlıklar genelde avlanılabilen hayvanların yoğun olduğu ve/veya suya yakın yerlere kurulmuştur. Mesela Mısır uygarlığı Nil Nehri’nin yakınlarına, Sümerler Fırat ve Dicle’nin arasına ve çevresine kurulmuştur vb. Bu durumda uygarlıkların genel olarak kaynaklara yakın yerlere kurulmuştur diyebiliriz. İleriki zamanlarda ticaret gibi kavramlar geliştikten sonra sadece belirli kaynakları pazarlayarak diğer kaynaklara ulaşılabildiğinden bu etken bir zorunluluk olmaktan çıkmıştır, mesela bir su kaynağına erişimi olmayan bir ülke madenlerini satarak ticaret yoluyla su satın alabilir. Ticari yönden oldukça basit gibi görünüyor ama işin içine politika da girdiğinde durumlar biraz karışıyor. Çünkü bazı ülkeler bu suyunun bulunmaması zaafını kullanarak onlara suyu çok pahalıya pazarlayabiliyor, başka ülkelerin daha ucuza satmasına karşın diplomatik gücünü kullanabiliyor. Yani konunun biraz dışına çıkmış olacak ama ek bir yorum olarak bir ülkenin doğal kaynakları dışa bağımlılığını azaltır diyebiliriz.

Yuvarlak Planlı Kulübeler ve Izgara Planlı Konutlar

İnsanlar ilk konut yapma ihtiyacı duyduklarında yerin altına 4 ila 6 metre çaplarındaki yuvarlak çukurların içine inşa edilmiş, tahta destekler konulmuş ve istenilen şekilde döşenmiş yapıyorlardı, bu yırtıcılardan uzak durmak için mantıklı bir yöntemdi. Onun dışında Türk ibadethaneleri olan camilerde de yuvarlak çatılar kullanılmıştır, hala daha da akustiğin iyi olması için yapılmaktadır. Ama eğer camileri unutup tarih öncesi zamanlara dönecek olursak, ızgara yapılı binaların yuvarlak planlı binalardan sonra yapılacak ilk dikdörtgen yapılı binalar olacaktır. Bütün bu yuvarlak yapılı binalardan zamanla ızgara yapılı binalara geçme olayını antik Yunan döneminde gözlemlemek mümkündür. Ayrıca yuvarlak planlı binalara Anadolu’nun eski zamanlarında da sıkça karşılaşılmaktadır.

Anadolu'da İlk Evler
Yuvarlak Planlı Kulübe
Anadolu'da İlk Yerleşimler
Izgara Planlı Konut

Konar-Göçer ve Yerleşik Toplumların Ekonomik Faaliyetleri Nelerdir?

Konar-göçer yaşam şekliyle yerleşik yaşam şekli arasında ciddi farklar görmek mümkündür. Mesela ekonomik alanda çok büyük değişimler olmuştur. Çünkü yerleşik hayatta yapabildiğimiz bazı şeyleri konar göçer yaşam şeklinde yapamıyorduk; aynısı tam tersi için de geçerli. Konar göçer yaşam biçiminde hayvancılık ön plana çıkarken yerleşik hayata geçtikten sonra tarımın hayvancılığın önüne geçtiğini görürüz. Yerleşik hayat öncesinde tarım mümkün olmadığından insanlar hep etle beslenmekteydi. Bu yüzden o zamanlarda sindirim zorlukları, kabızlık, kolesterol gibi rahatsızlıklar çok sık görülmekteydi.

Şu anki yerleşik hayatta ekonomik hayatta sanayi, eğitim, sanat, spor, bilim gibi dallara ayrılmış meslek dallarından belli bir bölümünde kendini geliştiren bireyler topluma yararlı olabileceği şekilde mesleklere sahip olurlar. Bu düşük maaşlı yararlı bireylerden adeta sömürülen para büyük şirketler tarafından daha fazla güç ve para için harcanılır. Bu onlara güç ve para sağlayacak olan alanlarda işçi çalıştırmaları gerektiğinden bir çok kişi de bu alanlardan ekmeğini kazanır. Devletimiz de tıpkı bu büyük şirketler gibidir. Bizden aldığı parayla yeni şeyler üretir ve bu alanda işçiler çalıştırarak insanların ekmeğini kazanmasını sağlar. Eğer üretim devam ederse de gittikçe güçlenir. Bu üretim ne yazık ki ülkemizde aktif şekilde gerçekleştirilememekte ancak pek çok iş imkanımız bulunmaktadır.

Mesela Ege ve Akdeniz bölgelerimizde turizm, Karadeniz’de balıkçılık ve kerestecilik, belirli bölgelerde madencilik ve pek çok türde ürünün tarımı yapılmaktadır. Bunun dışında dokumacılık, ticaret gibi dallarda uğraşmak da mümkün ancak ülkenin gelirinin büyük çoğunluğu vergilerle sağlanmakta. Başka ülkelere bakacak olursak Norveç’te en büyük ekonomi kaynağı balıkçılık, insanlar sırf bunun pazarlamasını yaparak ülkelerini ayakta tutabiliyorlar. Bazı Ortadoğu ülkeleri için bu temel gelir alanı da petroldür; yani demin belirttiğimiz gibi, ayakta kalmak için artık her kaynağa aynı anda erişimimizin olması günümüzde zorunlu değil.

Araştıralım: Türkiye’deki Tarihi, Arkeolojik ve Coğrafi Mekanlardan Hangileri “UNESCO Dünya Mirası” Listesinde Yer Almaktadır?

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Dünya Miras Alanı olarak belirlenmiş 1092 miras yer almaktadır. Türkiye’de Dünya Miras Alanı olarak bu listede 1 Ocak 2020 itibariyle 16’sı kültürel, 2’si karma olmak üzere 18 miras yeri vardır.

UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde Türkiye’de bulunan kültürel ve doğal miras alanları hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için UNESCO Dünya Mirası Listesi Türkiye (2020 En Güncel Liste) başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.


2. Ünitenin Tüm Konuları: İnsanlığın İlk Dönemleri ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: İnsanlığın İlk İzleri

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları

Yerleşik İnsan ve Medeniyet (Şu an bu başlıktasınız!)

Sözlü Kültür

Tarih Öncesi Dönemlendirme

2. Konu: Yazının Gelişimi

Yazılı Kültürün Başlaması

İlk Çağ’da Bilim

3. Konu: İlk Çağ’da Başlıca Medeniyet Havzaları

4. Konu: İnsan ve Göç

Toplulukların Yeni Coğrafyalara Hareketleri

İlk Çağ’ın Tüccar Toplulukları

5. Konu: Kabileden Devlete

İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı

İlk Siyasi Organizasyon Türleri

İlk Devletlerde Askeri, Sosyal ve Ekonomik Yaşam

6. Konu: Kanunlar Doğuyor

2 Yorum

  1. Çatalhöyük ve göbekli tepe gibi sınırlarımız içerisinde bulunan dünya mirasları hakkında insanları bilinçlendirmesi ve bunu objektif bir şekilde milliyetçiliği işin içine katmadan yaptığından dolayı faydalı ve bilgilendirici bir yazı. Anadolu medeniyet için gerçekten önemli bir bölge ve Türklerden önce de burada medeniyet için önemli adımlar atılmış. Ayrıca medeniyet ilk kurulduğunda nasıl bir konaklama yoluna gidildiğini anlamamız için de değerli. Buradan yazararın zekasınık ve üslubunu takdir ediyorum.
    -AA

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.