11. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleri

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları – 5. Ünite (2023-2024)

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları başlıklı bu yazımızda 11. sınıf tarih ders kitabındaki 5. ünitenin içinde yer alan tüm soruların cevaplarını hazırladık. 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları 5. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık;

  • 5. ÜNİTE BAŞINDA: “Hazırlanalım” bölümünde yer alan soruları yanıtladık ve “Kavramlar” bölümündeki kavramları açıkladık.
  • 5. ÜNİTE İÇİNDE: “Tartışalım”, “Cevaplayalım”, “Yorumlayalım”, “Araştıralım” bölümlerindeki soruları yanıtladık.
  • 5. ÜNİTE SONUNDA: “Ölçme ve Değerlendirme” bölümündeki tüm soruları yanıtladık.

Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları 5. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

11. Sınıf Tarih Ders Kitabı 5. Ünite Cevapları

11. sınıf tarih ders kitabının beşinci ünitesi olan Sermaye ve Emek, üç kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu üç kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.

Kavramlar Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının beşinci ünitesi olan Sermaye ve Emek ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 9 kavramı yanıtladık.

Ham Madde ve Pazar Nedir?

Hammadde henüz işlenmemiş olan, saf denilebilecek madde. Pazar ise alışveriş hizmetinin sağlandığı yer.

El Emeğine Dayalı Üretim Nedir?

Makine yardımıyla üretilmeyen ve seri üretim olmayan, insanların ürünleri tek tek elleriyle üretmesine dayalı bir üretim sistemi.

Milli İktisat Politikası Nedir?

Dış ülkelere bağlı olmadan üretim yapılmasını destekleyen sistemdir. Uzun süre yabancı ülkelere imtiyazlar tanıyan Osmanlı İmparatorluğu nihayet kapitülasyon adı verilen bu sistemden kurtularak kendi sermayesini ve kendi kaynaklarını kullanarak üretim yapmaya başlamıştır. Devletçilik politikasını temelimi oluşturmuştur.

Sanayileşme Nedir?

Sanayileşme, mal üretiminde makineleşmeye geçiş demektir. Bir ülkedeki milli gelirin içinde sanayinin payının artmasını anlamına da gelmektedir.

Sermaye Nedir?

Bir iş için gerekli olan maddi yatırımdır.

Emperyalist Nedir?

Herhangi bir ülkenin başka kaynakları bol olan ve politik olarak gelişmemiş olan ülkeyi kendi kazancı için sömürmesi ve kaynaklarını kullanması.

Endüstriyel Üretim Nedir?

Bir ürünün ve bileşenlerinin üretimi için gerekli tüm süreç endüstriyel üretimi tanımlamaktadır.

Düyun-ı Umumiye Nedir?

Osmanlı Devletinin iç ve dış borçlarını kontrol eden kurum. 1881 yılında kurulmuş ve 1939 yılında işlevi sona ermiştir. Sözlük anlamı “genel borçlar”dır. Bu kurum yabancı ülkelerin yönetiminde olduğundan Osmanlı Devletindeki belli ürünlerin üretiminin kontrolüne sahip olmuşlardır. Bu kurumun Osmanlı’nın ekonomik durumuna etkisi büyüktür. Osmanlı Devleti’nin savaş harcamaları için aldığı dış borçlar arttıkça yabancı ülkelerin Osmanlıdaki üretim üzerinde olan etkileri de artmaya başlamıştır. Bir bakımdan bu Osmanlıyı sömürme denemesidir.

Asimilasyon Nedir?

Çoğunlukta olan kişilerin azınlığa düşüncelerini (zorla) benimsetmesi. Kişinin kendi dini, ekonomik ve kültürel öğelerden uzaklaşıp çoğunlukta olan kişilerin düşünce sistemini benimsemesinin sağlanması. Genelde azınlıkta olan kişiler bu fikirleri benimsemek zorundadırlar.

Hazırlanalım Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının beşinci ünitesi olan Sermaye ve Emek ünitesinin Hazırlanalım bölümünde yer alan 3 soruyu yanıtladık.

Bilim Devrimi ve Sanayi Devrimi’nin Üretime Etkileri Nelerdir?

Bilim Devrimi ve Sanayi Devrimi genel olarak üretim konseptinin temelden değişmesiyle ilgili bir konudur. Bilim Devrimi ve Sanayi Devrimiyle beraber Avrupa’da pek çok yeni teknolojik ürün icat edilmiştir. Bilimde atılan büyük adımlar ve yapılan keşifler bir noktadan sonra gerçek hayatta uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulama alanlarının başında sanayi ve üretim gelmektedir. Buhar makinesinin keşfi, tohum eken makinenin ve orak makinesinin tarımda kullanılmaya başlanması iş gücüne olan gereksinimi ve dolayısıyla üretim maliyetini yavaş yavaş azaltmaya başlamıştır. Köylü kadınların el emeğiyle dokuma tezgahlarında işlediği kumaşlar, halılar, kilimler yerini büyük fabrikalardaki devasa, otomatik ve hızlı üretim şekline bırakmıştır. Yüzlerce köylünün hep beraber karasabanla kaldırdığı ekinler artık tek bir kişinin sürdüğü devasa hasat makinalarıyla ve traktörlerler aracılığıyla toplanır olmuş.

Böylece daha az maliyetle daha çok miktarda üretimin gerçekleşmesi sağlanmıştır. Bununla beraber ürünler yavaş yavaş ucuzlamış ve standart haline gelmeye başlamıştır. Az maliyetle büyük miktarlarda ürün üretip ve çok sayıda ürün satmaya başlayan fabrika sahipleri kat ve kat zenginleşmiş, yeni bir sınıf oluşturmuştur. Patronların hakim olduğu ve her birinin yüzlerce işçi çalıştırdığı yeni sistemde eskiden olduğu gibi bir usta çırak ilişkisi kalmamış, yerine ezmeye ve baskıya dayalı bir patron-işçi ilişkisi çalışma hayatına etkin olmuştur. Sonuç olarak zenginler daha ucuza daha çok miktarda yaptığı üretimle daha da zenginleşmiş, halk ise işini makinalara kaptırmıştır.

El Emeğine Dayalı Üretimden Endüstriyel Üretime Geçilmesiyle Yaşanan Değişimler Nelerdir?

El emeğine dayalı üretimden endüstriyel üretime geçilmesiyle beraber üretim stili tam anlamıyla yeni bir hal almış ve makinalarla birlikte büyük hacimlerde ucuza üretim yapılmaya başlanmıştır. 1716’da keşfedilen çıkrık sayesinde ipek kolayca işlenmiş, 1785 yılında dokuma tezgahı tekstil üretiminde önemli bir atılıma sebep olmuştur. Böylece kısa zaman zarfında ve herhangi bir aksama olmadan gerçekleşen üretim süreci verimliliği ve dolayısıyla üretim hacmini artırmıştır. Artan üretim hacmi ekonomik refaha sebep olmuştur.

Sanayi Devrimi gerçekleşmeye başladığında ise yukarıda sayılan dokuma tezgahı, çıkrık gibi ürünler yerini daha da az emek ve zaman gerektiren otomatik aletlere bırakmıştır. Bu otomatik aletlerle beraber ürünlerde eşit kalite standartlarına ulaşılmış ve kaliteli ürünler kolayca satın alınabilir bir hale gelmiştir. Fakat iş gücüne olan ihtiyaç azalmasına rağmen fabrikalarda makinelerin yaptığı üremi denetleyecek, makinaları kontrol edecek, onların bakımını yapacak ve makinaların yetersiz kaldığı noktalarda üretimin aksamasını engellemek için hala bir çalışan kitleye ihtiyaç vardı. Durmaksızın devam üretime durmaksızın çalışan ve uzun mesailer yapan işçiler gerekmiştir. Bu sebeple her gün her gün uzun mesailer boyunca aynı işi tekrar ve tekrar yapan ve ürettiği ürünü kendi maaşıyla zar zor alabilen işçi kendi işine yabancılaşmıştır. Bu yeni devrin insanın genellikle sadece doğru düğmeye basmak gibi basit tek bir konuda uzmanlaşması bireyin yabancılaşmasına ve sosyal problemlere zemin hazırlamıştır.

Devletlerin Dış Borç Almalarının Siyasi ve Ekonomik Sonuçları Nelerdir?

Devletler ekonomik olarak sıkıntıya girdiklerinde ülke hazinesine para getirmek ve harcamalarını düzenlemek üzere diğer devletler bazen borç alırlar. Savaşlar, yetersiz gümrük vergileri ve yetersiz ganimet miktarı bir ülkenin ekonomik sıkıntı çekmesine ve hazinesinin boşalmasına sebep olabilir. Örneğin 1838 yılında Sanayi Devrimi’nin gerçekleşmediği ülkeleri pazar olarak kullanma amacı güden ve ihtiyaç fazlası ürünlerini ihraç etmek isteyen Avrupa devletlerinden biri olan ve yakınındaki diğer Avrupa ülkelerine mal satmakta zorlanan İngiltere’nin Osmanlı Devletine siyasi bir çıkmazda yardım etmesi sonucu imzalanan Balta Limanı Antlaşması ve Osmanlı Devleti’nin benzer zamanlarda Kırım Savaşı’na kaynak aktarması sebebiyle gümrük vergilerinde ve gelirlerde büyük bir düşüş ile beraber savaşın sebep olduğu harcamalar Osmanlı Devletini ekonomik bir çıkmaza sokmuştur.

Aynı zamanda gümrük vergilerinin neredeyse sıfır olduğu Osmanlı Devleti’nde üretim hacmi hacmi gittikçe küçülmüştür. Avrupa’dan ithal edilen ucuz kumaşlar ülkedeki ipekli kumaş üretimine zarar vermiş ve dutluklar zarar görmüştür. Benzer şekilde aktif dokuma tezgahı sayısı üçte birine ve Üsküdar’da bulunan altı yüz civarı olan el tezgahı sayısı da kırklara düşmüştür. Böyle bir ekonomik durum içerisinde lüks harcamalarından vazgeçmeyen Osmanlı’yı başka ülkelerden belli imtiyazlar karşılığı borç almaya mecbur etmiştir. Bunun sonucunda Osmanlı Devleti sınırları içinde bulunan pek çok ham madde kaynağı Avrupalı devletlerin kontrolüne geçmiştir. Bunlara ek olarak verilen bu borçları istediği gibi harcaması yasak olan Osmanlı aldığı borçlarla Avrupalı devletlerin istediği şekilde harcama yaparak ekonomik olarak onların boyunduruğu altına girmiştir.

Konu İçindeki Sorular

11. sınıf tarih dersinin beşinci ünitesi olan Sermaye ve Emek ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık.

Sanayi Devrimi’nin, Üretim Tarzına Olan Etkileri Neler Olabilir?

Sanayi Devrimi ile beraber üretim tarzları radikal değişimler geçirmiştir. İnsan gücüne ve emeğine dayalı olan üretim ekonomisi bir süre sonra yerini insan gücünün daha az gerektiği ve dolayısıyla daha düzenli otomatik bir üretim biçimi etkili olmaya başlamıştır. Yorulmaları gibi bir durumun söz konusu olmaması sebebiyle gece gündüz üretime devam edebilen ve bunu çok büyük miktarlarda gerçekleştiren makinelerin egemen olduğu büyük çaplı fabrikalarda kaliteleri standartlaşmış ürünlerin üretilmesi ile beraber el işçiliği ve zanaatkarlık önemini yitirmiştir. Artık devasa üretim miktarlarının ve büyük çapta kâr marjlarının hedeflendiği bu yeni sistemde önemli bir nokta ise pazar bulmaktı.

Fabrikalarında düşük maliyetle üretim yapan ve sanayileşme sebebiyle piyasada rekabet edemeyip işlerini kaybeden insanlardan oluşan işçiler çalıştıran patronlar git gide gücüne güç katmışlardır. Dokuma tezgahlarında veya kendi atölyelerinde kendi tasarımlarını üreten ustalar işlerini kaybettikten sonra fabrikalarda çalışmaya başlamış ve belli düğmelere basmak ve benzeri basit görevler karşılığı düşük ücret alarak hayatlarına devam etmişlerdir. Kazandıkları yine fabrikada üretilen ürünlere harcayan halk beraberinde büyük sosyal değişimler de getirmiştir. Ürettikleri ürünlere, işlerine yabancılaşan insanlar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan ve birincil amacı fabrikalara kalifiye eleman yetiştirmek olan örgün eğitim kurumları ortaya çıkmıştır. Artık bireyler ileride belli patronların emrinde çalışmak için küçüklükten yetiştirilmiş ve hayat algısı büyük bir değişime uğramıştır.

Sanayi Devrimi İlk Olarak Hangi Alanlarda Yaşanan Teknolojik Gelişmelerle Başlamıştır?

Sanayi Devrimi‘nin başlangıcını 1700’lerin ortasına kadar götürmek mümkündür. Fakat Sanayi Devrimi tam anlamıyla 19. yüzyılın ortalarında üretimde ve toplum yapısında etkili olmaya başlamıştır. Önceleri tekstil alanında çıkrık ve dokuma tezgahının icadı tekstil ürünlerinin üretimini kolaylaştırmıştır. Bilimsel gelişmelerle beraber tarımda da pek çok yenilik gerçekleşmiştir. Bunların başında hasat makinelerinin ortaya çıkması ve tarımda gübrelemenin önem kazanması gelmiştir. Sonrasında atların gücünden yararlanılarak kullanılan tohum ekme makinesi, farklı ekinlerin beraber ekilmesi ve 1851 yılında İngiltere’de ilk defa dünyaya sunulan orak makineleri ile beraber tarımda da üretim kapasitesi ve verimlilik artmıştır. Benzer zamanlarda Amerika Birleşik Devletleri’nde traktör icat edilmiş ve biçerdöver, hasat makineleri gibi yeni teknoloji üretim aletleriyle beraber tarlada ihtiyaç duyulan işçi sayısında orantısal olarak büyük çaplı bir azalma gerçekleşmiştir.

19. yüzyılın sonunda ve yeni yüzyılın başına doğru Sanayi Devrimi ve yeni üretim tarzları Avrupa’da ve Kuzey Amerika’da hayatın her alanında etkili olmuş ve yavaş yavaş kültürleri de değiştirmeye başlamıştır. Üretimin asıl amacı ihtiyaç karşılamak yerine kâr elde etmek olmuş. Bu sebeple esnaflar ve zanaatkarlar gece gündüz durmaksızın ucuza üretim yapan fabrikalarla yarışamaz duruma gelmiş ve tek tek kepenk indirmeye başlamışlardır. Sanayi Devrimi’nin tam anlamıyla gerçekleşemediği veya geç gerçekleştiği ülkelerde endüstriyel üretime geçilememiş ve uluslararası ticarette bir pazar olarak görülüp sömürülmeye başlanmıştır. Sanayi Devrimi ile birlikte çok miktarda ürün üreten şirketler ihtiyaç fazlası ürünlerini satacak pazar arayışına girmişlerdir. Sanayi üretimine geçememiş milletler bu şirketlerin pazarları haline gelmiştir ve kârlarını katlamaya başlamışlardır.

Osmanlı Devleti’nin Sanayileşme Çabalarının Yetersiz Olmasının Nedenleri Neler Olabilir?

Osmanlı Devleti, tarıma dayalı ekonomik düzeni ve ticaret üzerinden gerçekleştirilen üretim modelini benimsemişti. Ancak yıllar içerisinde kaybedilen topraklar, zayıflayan otorite mekanizması ve bozulan tımar sistemi nedeniyle Osmanlı, Sanayi Devrimi sayesinde gelişmekte olan Avrupa devletleri ile rekabet edemez hale gelmiştir.

Sanayi Devrimi öncesinde merkantilist ideolojisi ile birlikte sermayelerini güçlendiren Avrupa’ya karşın Osmanlı Devleti ihracatın önüne kesen politikaları izlemiştir. Sınırlı ihracat nedeniyle de devlet sermayesi olumsuz etkilenmiştir. Aynı zamanda, Osmanlı’nın gayrimüslim tüccarlara esnek ticaret imkanları tanıması, sermayenin tek elde birikmesine sebebiyet vermiştir. Sonuç olarak ise Osmanlı Devleti, Avrupa’da gelişen ulusal saniyelerin arkasında kalmıştır.

Osmanlı’da sanayileşmenin önüne geçen sebeplerden biri de bilim ve teknikte Batı’daki gelişmelerin takip edilememesidir. Buhar makinesinin icadı gibi teknolojik yenilikler Avrupa sanayisine katkıda bulunmuştur. XIX. yüzyılda Avrupa’da ardı arkası kesilmeyen bu yeniliklerin yanı sıra Osmanlı sınırları içerisinde ulaşım için demiryolu ve deniz yolu bile kullanılmıyordu. Bunun yanı sıra modern tıp başta olmak üzere Osmanlı, bilimdeki gelişmeleri yakalayamamıştır.

Sanayileşme çabasının önündeki bir diğer engel ise Osmanlı’daki nitelikli personel sorunsalıdır. Özellikle kapitalizmin önünü açan Sanayi Devrimi neticesinde becerikli ve tecrübeli işçilere olan ihtiyaç artmıştır. Bu doğrultuda Osmanlı, Avrupa’daki sanayileşmiş devletlerden işçiler getirmiştir, ancak buna bağlı olarak da işgücüne ödenen maliyet yükselmiştir.

Osmanlı Devleti’nin uzun vadeli ekonomik stratejiler üretmemesi nedeniyle de sanayileşme çabası başarısız olmuştur. Özellikle Sanayi Devrimi’ni takip eden yıllarda Avrupa’daki gelişmeleri önemseyen ve Batı’nın üstünlüğünü kabul etmeyen Osmanlı ekonomik sorunlarını, geçmişteki uygulamaların yürürlükte olmamasına bağlamıştır. Sonuç olarak da sanayileşme sürecini yönetmek adına oluşturulması gereken uzun soluklu stratejiler planlanmamıştır.

Bu nedenlerin yanı sıra Osmanlı Devleti’nin XIX. yüzyılda yer aldığı uzun soluklu savaşlar, devlet bütçesinin çoğunluğunun askeri harcamaya ayrılmasına ve işçi nüfusunun kaybedilmesine yol açmıştır.

Kapitalizm altında sömürgeciliği benimseyen Avrupalılar, genişleyen toprakları doğrultusunda rekabeti körüklemiştir. Ham maddenin maliyetinin düşmesi ve miktarının artması ile birlikte Batı devletleri, kendi çıkarlarını gümrük vergileri ile uygulamıştır. Bu politikaları doğrultusunda Osmanlı Devleti sınırlarındaki madenler ve tarım alanlarını da sömürmüştür.

Osmanlı Devleti’nde, Tarım Alanında Modern Teknik ve Makine Kullanımının Kısıtlı Kalmasının Nedenleri Neler Olabilir?

Tarımda makineleşmenin kısıtlı kalmasının en büyük nedenlerinden biri Osmanlı’nın sanayileşme çabalarının başarısız olmasıdır. Tarımsal faaliyetlerde kullanılan teknolojik araçların üretilememesi nedeniyle Osmanlı’da tarım, geleneksel stratejiler bağlamında yürütülmüştür. Osmanlı Devleti, Avrupalı devletleri teknik anlamda yakalamak adına ilk olarak askeri gelişmeleri gözden geçirmiştir. Ancak devlet ekonomisinin tamamen bağımlı olduğu tarım alanında yapılan yenilikler önemsenmemiştir.

Makine üretiminin yanı sıra, sanayileşme çabasının önüne geçen sorunlardan biri olan nitelikli personel eksikliği, tarımda makineleşmenin de gecikmesine sebebiyet vermiştir. Ekonomisi tarıma bağlı Osmanlı’da uzun yıllar geleneksel tarımcılık benimsendiği için teknolojik yenilikleri işgücüne aktarabilecek işçi sayısı yetersiz kalmıştır. Örneğin yeni makine ve ekipmanları kullanabilmeleri adına çiftçilerin eğitime ve pratiğe ihtiyacı olmuştur. Konsolos Palgrave’nin (1870) raporunda belirttiği üzere “Tarımsal faaliyete ilişkin her şey en basit ve ilkel durumdadır.”. Bu raporun XIX. yüzyılın sonlarına doğru yazılmış olduğu gerçeği Osmanlı’nın modern tarımda Batı’ya göre ne kadar geride kaldığını gözler önüne sermektedir.

Bunun yanı sıra bilimdeki gelişmelerin de gerisinde kalan Osmanlı’da sistematik tarım teknikleri uygulanmamıştır. Örneğin Osmanlı’daki tarım işçileri, gübre ve sulama gibi tarımı canlandıran faktörlerin iklim ve toprak koşullarına uygun olarak kullanılması gerektiği bilgisine sahip değillerdir. Bu bağlamda da tarımda kullanılan ilkel yöntemler, topraktan optimal verimin alınamamasına neden olmuştur. Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’nin sanayileşme sürecindeki yenilgisi, birçok alan gibi tarım alanını da olumsuz bir biçimde etkilemiştir.

XIX. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Ekonomik Alanda Avrupa Devletleri ile Rekabet Edememesinin Nedenleri Nelerdir?

1838 yılında imzalanan Balta Limanı Antlaşması ile birlikte sanayileşme çabaları başarısız kalan ve devletlerarası markette ayakta kalmaya çalışan Osmanlı Devleti büyük hasar ile karşılaşmıştır. Yabancı sermayenin her geçen gün artması neticesinde Osmanlı’nın dış borçları hızlıca yükselmiştir. Dış borçlanmanın en önemli nedenlerinden biri ise mali buhranların beraberinde getirdiği bütçe açıklarıdır. Devletin halktan topladığı verginin azalması, otoritenin bozulması nedeniyle fetihlerin durması ve savaş harcamalarının artması; bütçe açıklarının temel kaynaklarıdır. Ancak durum, askeri ve idari alanlardaki modernleşme adına yapılan harcamalar ile kötüleşmiştir. Osmanlı’nın diğer devletlerden borç almaya başlaması sonucunda Batı tarafından mali kontrol altına alınmasına yol açmıştır. Bu amaç doğrultusunda özellikle İngiltere ve Fransa, Osmanlı Devleti’ne baskı kurmuştur.

Dış borçlanma dönemi, özellikle 1853 senesinde başlayan Kırım Harbi sonucunda Osmanlı ekonomisine zarar vermiştir. İlk olarak İngiltere ve Fransa’nın kredi teklifinin kabul edilmesi ile beraber dış borçlanma süreci başlamıştır. İlk borçlanmanın ardından yalnızca bir sene geçmesine rağmen savaş harcamalarını karşılamak adına tekrar borç alınmıştır. Her alınan borç sonucunda Osmanlı sınırları ipotek haline gelmiştir.

Yüksek dış borçlanma oranlarına rağmen gerekli harcamaları yapamayan Osmanlı Devleti, iç borçlanma bağlamında kâğıt para basımını denemiştir. Bu senetler aslında hazine bonosunun bir parçasıdır. Hazine maliyetinin ağırlaşmasına rağmen kamu harcamalarının kısıtlanamaması nedeniyle bu strateji de olumsuz sonuçlanmıştır. Sonuç olarak iç harcamaları karşılayamayan hazine, dış borçlanmanın arttırılması ile onarılmaya çalışılmıştır. Bu doğrultuda, Osmanlı ekonomisi resmi olarak iflas etmiştir.

Sultan II. Abdülhamid’in Mali Reformlar İstemesinin Nedenleri Neler Olabilir?

Sultan II. Abdülhamid mecliste yaptığı konuşmada ekonomi bağlamında çok önemli noktalara değinmiştir. Finansal ihtiyaçların sürekli borçlar sayesinde karşılanıyor olmasını eleştirmiştir. Borçların yalnızca kısa dönemli fayda sağlayacağını ancak uzun vadede çok büyük sorunlara yol açacağını ileri sürmüştür. Bunun yanı sıra Osmanlı ekonomisindeki açıkların kaynağını Kırım Savaşı’nın çıkması sonucu artan harcamalara bağlamıştır.

Sultan II. Abdülhamid’in mali reformlar istemesindeki en büyük neden ekonominin canlandırılmaya ihtiyaç duymasıdır. Bütçenin dengelenmesi adına hala borç alımları devam etmiş olsa da yapılan yatırımlar sayesinde reformlar, ekonomiyi canlandırmıştır.

Bilirkişiler ile yapılan görüşmeler ardından 1881 senesinde “Muharrem Kararnamesi” yürürlüğe girmiştir. Yayınlanan kararnameye göre Maliye Bakanlığı’nın yanı sıra Düyûn-ı Umûmiye adı altında bir başka karar mekanizması kurulmuştur. Bu yönetim kurulu; İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, Avusturya, Osmanlı ve Galata bankerlerini temsil etmesi için yedi kişinin toplanmasıyla oluşturulmuştur. Osmanlı Devlet, bu yönetime vergi gelirlerini vermeye razı olmuştur. Bu gelirler; tuz tekeli gelirleri, tütün tekeli gelirleri, damga vergisi, pul gelirler, içkiler üzerinden alınan vergiler, balık avı vergileri ve ipek gelirleri olmak üzere altı kalemden oluşmaktadır. Osmanlı’nın bu idarede bulunmasındaki amaç, elde ettiği gelirlerin yönetilmesi ile borçların doğru zamanda ve miktarda ödenmesini kolaylaştırmaktı. Bu noktada Düyûn-ı Umûmiye, Osmanlı’nın iç ve dış borçlarını yönetmekle sorumluydu. İlerleyen zamanlarda bu idare, etkinlik alanını sanayi ve ticarette yaptığı yatırımlar ile genişletmiştir.

Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları

11. sınıf tarih ders kitabının beşinci ünitesi olan Sermaye ve Emek ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık.

A Bölüm Cevapları

Aşağıdaki İfadeleri Birer Cümleyle Açıklayınız.

Endüstrileşme Nedir?

Sanayi üretiminin artması amacıyla fabrikaların çoğaltılmasıdır.

Sömürgecilik Nedir?

Bir devletin kendinden bağımsız başka bir devleti, ülkeyi kaynakları ve iş gücü bakımından kendine yarar sağlayacak şekilde kullanması, himayesi altına alması.

Sanayi Devrimi Nedir?

Buhar gücü ve makilerin kullanımını esas alan bir devrimdir.

Balta Limanı Antlaşması Nedir?

Osmanlının Birleşik Krallık ile imzaladığı bir ticaret anlaşmasıdır.

Düyun-ı Umumiye İdaresi Nedir?

Osmanlı’nın borçlarını yönetmek üzere kurulan “Genel Borçlar” idaresidir.

B Bölüm Cevapları

Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

Sanayi Devrimi Sonrasında, Üretimde Ne Gibi Değişiklikler Olmuştur?

Üretim ve iş imkânları artmıştır. Ürün başına maliyet düştüğü için alım gücü artmıştır.

Osmanlı Devleti Ne Zaman ve Niçin Dış Borç Almıştır?

Kırım Savaş’ı esnasında savaş için borç alınmıştır.

Sanayi Devrimi’yle Beraber Ulaşım Alanında Meydana Gelen Değişimler Nelerdir?

Buhar gücü kullanımı başladığından trenler aktif olarak kullanılmaya başlamıştır.

Esham-ı Cedide Nedir?

Bir çeşit iç borçlanmadır.

Osmanlı Devleti, Dış Ticarette Bağımsızlığını Hangi Olayla Kaybetmiştir?

Duyunu Umumiye’nin kurulması ile kaybetti.

Milli İktisat Politikası’nın Uygulanma Amaçları Nelerdir?

Ülkeyi ekonomik olarak kalkındırmayı hedeflemekteydi.

C Bölüm Cevapları

Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplayınız.

1. E 2.D 3.E 4.C 5.D 6.E 7.C

Ç Bölüm Cevapları

Aşağıdaki soruları “Çökertmeye Varalım Halil’im” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Osmanlı Hükümetinin Tütün Ekiminin Yarı Hissesini, 1884 Yılında Fransız Reji Şirketine Vermesinin Ekonomik Nedenleri Neler Olabilir?

Borçlar ve imtiyazlar olabilir.

Fransız Reji Şirketinin Fabrikalarını İstanbul, İzmir, Samsun ve Adana’da Kurmasının Gerekçeleri Nelerdir?

Halkın ve şehirlerin genel özelliklerinin daha uygun olduğunu düşünmüş olabilirler.

Kolcu Ne Demektir?

Güvenlikten sorumlu görevli demektir.

Türküde Geçen “Ciğerime Ateş Saldı” İfadesi Hangi Anlamlara Gelmektedir?

Acı hissiyatı vurgulanmaktadır.

Türkülerin Ortaya Çıkmasında Sosyo-Kültürel Faktörlerin Etkileri Nelerdir?

Türküler genel olarak halkı ve halkı etkileyen olayları ele alırlar aynı zamanda dilden dile geçtiği için yayılmaları hızlı olur.

Çökertme Türküsü Gibi Hikayesi Olan Türkülere Örnekler Veriniz?

Ah Bir Ataş Ver, Zahidem Türküsü, Kara Tren

Aşağıdaki soruları “Sömürge İmparatorlukları” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Daha Alt Halklar Derken Kimler Kastedilmiştir?

Sömürülen taraf kastedilmiştir.

İngilizler, Sömürgeci Rakipleri Olan Fransızları ve İspanyolları Nasıl Geçmiş Olabilir?

Sömürdükleri yerlerle bir birlik oluşturmuşlardır ve onları daha verimli olması için eğitmişlerdir.

İngilizlerin, Egemenliği Altındaki Toplulukları Sömürmek İçin Kullandıkları Bahaneler Nelerdir?

Kendilerinin daha bilgili olduklarını öne sürmektedirler.

Emperyalist Ne Demektir?

Bir nevi sömürgecilik diyebiliriz. Bir devlet diğerinden yararlanır.

İngiltere’nin Sömürgeler Bakanlığı Kurmasının Nedenleri Neler Olabilir?

Sömürgeciliği devam ettirmek istemektedirler.

Aşağıdaki soruları “İngiliz Oyunu” başlıklı metinden hareketle cevaplayınız.

Sanayi Devrimi’nin Üretime Olan Etkileri Nelerdir?

Buhar gücü kullanılarak üretimde kullanılan pek çok makine yaygınlaşmıştır.

“Sermaye Akışkanlığı” Hangi Anlamlara Gelmektedir?

Sermayenin sürekliliği anlamına gelmektedir.

Komprador Ne Demektir?

Yabancılar için çalışan yerli halktan biridir.

Balta Limanı Antlaşması’nın Osmanlı Ekonomisine Etkileri Nelerdir?

Osmanlı ticaretini başta İngiltere olmak üzere tüm Avrupa devletlerince suistimal edilmesine yol açmıştır.

Millî Ekonominin Korunmasıyla İlgili Alınması Gereken Tedbirleri Belirttiğiniz Bir Mektup Yazarak Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığına Gönderiniz.

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanlığına,

Dolar çok yüksek alım gücümüz çok düştü. Emperyalist ülkelerin pazarı haline gelmiş olan ülkemizdeki giyim-yemek gibi birçok sektörün başındaki şirketler yabancı şirketlerdir. Dolayısıyla fiyatlandırmaları dolar ve euro üzerinden yapılmakta. Bu bağlamda alınmasını istediğim tedbirler vardı. Bir an önce istifa ediniz. Eski bakan Albayrak’ ın bıraktıklarını toplamanıza imkan yok maalesef. Gereğini bir an önce yapmanız için sizi göreve davet ediyorum.

Saygılar,


Not: 11. sınıf tarih ders kitabı cevaplarının tamamı için 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Soru Sor: 11. Sınıf Tarih Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları destek@derstarih.com e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders: Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.