11. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 1. ünitesi olan Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774) ünitesinin 4. konusunun devamı olan Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş konusuna yer verdik. Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş konusunu “Denizcilik faaliyetlerinin iç denizlerden okyanuslara taşınmasının dünya siyasetine ve ticaretine etkilerini analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş

Ders: Tarih 11

Ünite: Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774)

Konu: Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş

Kazanım: Denizcilik faaliyetlerinin iç denizlerden okyanuslara taşınmasının dünya siyasetine ve ticaretine etkilerini analiz eder.

Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş konusunda Kadırga ve Kalyon nedir? Osmanlı donanması, kadırgadan kalyona neden geçmiştir? sorularını yanıtladık.

Kadırga ve Kalyon Nedir?

Kadırga ve Kalyon; savaş için kullanılmış donanma gemileridir. Dönemsel olarak karşılaştırmak gerekirse Kadırga gemisi, Kalyon gemisine göre daha eski dönemlerde de faaliyet göstermiş bir gemidir. Birbirine karşı savaşmış olan bu iki gemi, dönem içerisinde gelişim göstermiştir ve daha sonrasında teknolojik yeniliklere yenik düşerek yerlerini daha yeni gemilere bırakmışlardır.

Kadırga Nedir?

Kadırga gemisi, çoğunlukla Akdeniz Bölgesi’nde faaliyet göstermiş çektiri ya da çektirme tipi bir donanma ve savaş gemisi adıdır. Bu geminin standart boyu 40 metredir ve eni 8 ile 9 metre arasında değişmektedir. Kadırga bu ince ama uzun yapısı nedeniyle denizde süratle ve kıvrak bir şekilde ilerleyebilmekteydi ve büyük gemilere karşı avantaj sağlamaktaydı. Bu hızının temel sebebi hem rüzgâr hem kas gücü ile çalışmasıydı. Kadırga gemisinin deniz savaşlarında donanma gemisi olarak kullanıldığı ilk dönem 8. yüzyıldır. Bu dönemde Akdeniz’de deniz savaşlarında önemli bir rolü vardı. Aslında Kadırga gemisi antik çağlardan beri kullanılan bir gemiydi. Ancak bu geminin kullanım amacı savaştan çok seyahat ve ticaretti.

Ayrıca antik dönemlerde kullanılan halleri daha küçük ve daha basitti. Bunun sebebi ise savaşta kullanılmak üzere tasarlanmamış olmasından kaynaklanıyordu. Bu geminin hareketi için yoğun bir insan gücüne ihtiyaç duyuluyordu. Bunun sebebi ise geminin başlıca hareket mekanizmasının kürekler olmasıdır. Yelkenleri ise geminin rüzgârlı günlerde hız kazanması için tasarlanmıştı. Bu gemi antik çağlardan beri kullanılmış olmasına rağmen yaklaşık olarak 17. yüzyıla kadar bir gelişim ve değişim sürecinin içerisindeydi. Bu geminin gelişim ve sürecinin 17. yüzyıla kadar devam etmesinin en büyük sebebi teknoloji ve keşiflerin gelişmesiydi.

Ancak 17. yüzyıla gelindiğinde savaş gemilerinde kürekli sistemin sorun çıkacağı ortadaydı. Bunun sebebi kürekle çalışan bir gemi daha çok işçi ve daha çok can demekti. Ayrıca kürek sisteminde herhangi bir sorun oluştuğu zaman geminin hareketi ciddi ölçüde kısıtlanıyordu. Bu durumun önüne geçilmek ve daha güçlü bir donanma gemisi üretmek için daha az işçi daha çok gemi planlanarak küreksiz ve yelkenli gemilere geçiş yapıldı. Geçiş yapılan gemi ise Kalyon Gemileriydi.

Kalyon Nedir?

Kalyon Gemisi 16. yüzyılın ortalarında İngilizler tarafından tasarlanan ve insan gücünün yerine rüzgâr gücüyle hareket sağlayan, üç ana direğe sahip olan, yelkenli, dönemin donanma gemilerine kıyasla boyutu çok daha büyük bir gemidir. Bu gemi ilk olarak 2. Bayezid döneminde yapıldı ve adına Göke denildi ve bu gemi yaklaşık 2000 kişiyle birlikte denizleri koruyordu. İlk kullanılmaya başlandığı tarih de 16. yüzyıldı. Bu dönemde hala Kadırga Gemileri kullanılmaya devam ederken 17. yüzyılda bu gemiler yerine Kalyon gemileri kullanılmasına karar verildi. Kalyon gemileri de gelişmelere yenik düşerek yine kendi türünün devamı olan buharlı gemilere kadar savaşlarda kullanımını sürdürebilmiştir.

Kalyon Gemileri ilk üretildiği zaman Kadırga Gemilerine kıyasla daha güçsüz bir gemiydi. Bunun sebebi daha yeni üretilmiş ve gelişim aşamasında olmasıydı. Kadırga gibi binlerce yıldır kullanılan bir gemi zamana ve mekâna uyum sağlamıştı. Ancak Kalyon gemileri de süreç içerisinde Kadırga Gemilerini yakalayabilmişti ve hatta Kadırga gemilerinden daha güçlü bir hale gelmişti. Bu gemilerde üç ana direk ve muhteşem tasarlanmış yelkenler geminin olmazsa olmazlarıdır. Geminin güverte yapısı kat kattır. Bu katlar sırayla açık güverte, palavra, orta kat, top ambarı, tavlon ve kontra tavlon güverte, sintine olarak 7 kattan oluşmaktadır. Sintine katı geminin en alt bölgesinde bulunmaktadır. Bir Kalyon gemisi topların bulunduğu bölümde yaklaşık 100 top bulundurmaktaydı. Bu bölümün önemi büyüktür. Çünkü bu bölümde düşman donanmaları alabora edecek toplar bulunur. Her top için sayısı 1’den 10’a kadar görevli çalışır.

Bu bölümde yapılacak hatalar ya da iyi atışlar savaşın seyrini değiştirmektedir. Kalyon gemileri isimlendirilirken bu katların özellikleri göz önünde bulundurulurdu çünkü gemilerin birbirinden ayrılmasını sağlayan özellik katlarının farklılıklarıydı. Bu isimlere örnek olarak 80 toplu, 120 toplu buna örnek olarak verilebilir. Hedefi vurabilmeleri ve savaşı kazanabilmeleri için Kalyon Gemilerinde bir bordadan atış yapılır ve bu atışa göre hedefin mesafesi ölçülür ve bu ölçüme göre atışlar yapılırdı. Bu bölümün var oluşunun temel amacı denizde göz kararı mesafe ölçümünün neredeyse imkansız olmasıdır.

Ayrıca bu gemilerde toplar atış sırasında dışarıya doğru ilerlemektedir. Bu bölüme lumbar adı verilmektedir. Lumbar adı verilen bu bölümün amacı hedeflerin daha isabetli vurulmasıdır. Bu bölüm genellikle kapaklı olarak tasarlanır. Kapaklı olmasının önemi büyüktür. Çünkü bu kapaklar geminin su almasını ve batmasını engellemektedir. Eğer bu bölüm kapaklı olarak tasarlanmamış olsaydı o zaman atışlarda dalga çarptığı zaman gemi su alabilirdi. Geminin su alması o geminin batması anlamına gelmektedir. Ayrıca gemi batmayacak miktarda su alacak olsa bile top bölümündeki en önemli malzeme olan barutun ıslanması ve kullanılamamasına yol açabilir. Bu da ateşleyecek bir gücün olmaması anlamına gelmektedir ve eğer böyle bir durum olsaydı o zaman toplar atış yaparken gemiye içeriye büyük miktarda su girdiğinde gemi kullanışsız hale gelirdi ve yeni barut alınana kadar geminin açık denizlerde savaşması mümkün olmazdı.

Osmanlı Donanması Kadırgadan Kalyona Neden Geçmiştir?

Kadırga gemilerinden Kalyon gemilerine geçişin birçok sebebi vardır. Ancak bu geçişi kısaca özetlemek gerekirse Kadırga gemileri Akdeniz Bölgesinin iklim özelliklerine uygun olarak geliştirilmişti ve bu denizlerde uzun yıllar faaliyet göstermişti. Ancak 16. yüzyılda Akdeniz’in serin sularında Hollandalı ve İngiliz kalyonları Kadırga gemilerine karşı savaştı ve Kadırgaları başarıyla yendi. Kalyon gemileri sayesinde Akdeniz’i yönetmeye başladılar. Venedik de bu devletlerden Kalyonları kiralayarak Osmanlı Kadırgalarına karşı savaşı kazandı ve Osmanlıya karşı Girit bölgesinde üstünlük sağlamaya başladı.

Bu durumda Osmanlı Devleti de kendi Kalyonlarını yapmaya karar verdiler ve bu sayede Kalyon yapımına başlandı ve geçiş bu sayede oldu. Kadırga gemileri kürekli sistem yardımıyla çalışmaktadır. Kalyon gemileri ise üç direk ve yelken yardımı ve rüzgâr yardımı ile çalışmaktadır. Kadırga gemilerinde hem yelken hem kürek olması nedeniyle Kalyon gemilerinden daha hızlıdır. Ancak hız, zamanla ikinci planda kalmıştır ve Kalyon yıllar içerisinde gelişerek daha sağlam ve güçlü bir gemi haline gelmiştir. Kalyon gemileri daha büyük yapısı sayesinde daha uzun menzili ve daha çok topuyla Kadırga gibi kendinden daha küçük gemileri rahatlıkla alabora edebilmekteydi. Bu gemilere geçiş Osmanlı Döneminde Kalyon gemilerinin gücünün görülmesi ve hatta birkaçının ele geçirilmesi ile hızlanmıştır. Çünkü bu durumlar sonrasında Kalyon gemilerinin savaşta daha çok avantaj sağladığı görülmüş ve bu durum fark edildikten sonra Osmanlı donanmasında Kalyon Gemilerine ağırlık verilmesini sağlamıştır.

Bu gemiler yardımı ile denizlerde önemli savaşlar kazanılmıştır. Bu savaşlara örnek olarak Rusya ile Prut Muharebesi gerçekleşmiştir ve bu gemiler yardımıyla Azak Kalesi geri alınmıştır. Bu kalenin önemi büyüktür. Çünkü bu kalenin alınması ile Azak Denizi tekrar Osmanlı’nın yönetimine kalmıştır. Daha sonra ele geçirilen ve satın alınan gemiler yeterli olmayacağı görülünce Fransa’dan bir mimar ekibi getirilmiştir ve Kalyon gemilerinin inşası yapılmıştır.


1. Ünitenin Tüm Konuları: Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774) ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: 1595-1700 Yılları Arasındaki Siyasi Gelişmeler

2. Konu: Uzun Savaşlardan Diplomasiye

Avusturya ile Uzun Savaşlar Dönemi

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639)

Sınırları Belirleyen Antlaşma: Kasr-ı Şirin (1639)

XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Dış Politikası

Kutsal İttifak Osmanlılara Karşı

Karlofça Antlaşması Sonrası Dış Siyaset

3. Konu: Avrupa’da Din Savaşlarından Modern Devlete

Otuz Yıl Savaşları (1618-1648)

Westphalia Antlaşması’nın Sonuçları

Modern Devlet (Hazırlanmaktadır…)

4. Konu: XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri

Sömürgecilik Hızlanıyor

Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş (Şu an bu başlıktasınız!)

Osmanlı Devleti’nin Denizlerdeki Egemenliği Zayıflıyor

5. Konu: Fetihlerden Savunmaya

Prut Sonrası Gelişmeler

Doğu’da Mücadele ve Safevilerin Sonu

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.