11. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 1. ünitesi olan Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774) ünitesinin 2. konusunun devamı olan Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) konusuna yer verdik. Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) konusunu “XVII. yüzyılda değişen siyasi rekabet içerisinde Osmanlı Devleti’nin ittifak girişimlerini açıklar.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639)

Ders: Tarih 11

Ünite: Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774)

Konu: Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639)

Kazanım: XVII. yüzyılda değişen siyasi rekabet içerisinde Osmanlı Devleti’nin ittifak girişimlerini açıklar.

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) konusunda 1578-1639 yılları arasında Safeviler ile ile yapılan savaşlar ve diplomatik ilişkiler hakkında bilgi verdik. Ayrıca 1583 Meşaleler Savaşı nedenleri ve sonuçları hakkında bilgi verdik. Yine konuyla bağlantılı olarak Ferhat Paşa, Serav, Nasuh Paşa Antlaşmaları ve bu antlaşmaların maddeleri hakkında bilgi verdik.

1578-1639 Yılları Arasında Safeviler ile Yapılan Savaşlar ve Diplomatik İlişkiler

Öncelikle 1578-1639 yılları arasında Safeviler ile yapılan savaşlar ve diplomatik ilişkiler hakkında bilgi verelim. 1578-1639 yılları arasında Safeviler ve Osmanlı arasında gerçekleşen savaş, 3. Murat’ın tahta olduğu bir dönemde ve Safeviler’de taht kavgalarının yaşandığı bir dönemde gerçekleşmiştir. Savaş, Güney Azerbaycan ve Kafkaslar’ın sınırları içerisinde gerçekleşen savaşlar dizesini içermekle beraber savaşın sonunda, Osmanlı savaşın yapıldığı yerleri, kendisine toprak parçası olarak edinmiştir. Bu toprak parçası edinim sürecinden sonra sınırlarını Hazar Denizi’ne kadar genişletmişlerdir. Ayrıca Osmanlı, içerisinde taht kavgaları yaşanan Safeviler’e de Safeviler’in yenildiklerini ve aldıkları toprak parçalarını 1590’da imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması ile kesinliğe ulaştırmıştır. Bu antlaşmanın sonunda Osmanlı, Doğu tarafında büyük bir ilerleme kaydetmiştir.

Osmanlı-Safevi Savaşlarının Nedenleri

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) nedenleri hakkında bilgi verelim. Savaştan önceki zaman diliminde, İran’da Şah Tahmasb’ın vefat ettikten sonra oğlunun şah olmasıyla birlikte oğlu, Osmanlı Devleti ve İran arasında 1555 yılında imzalanan Amasya Antlaşması’na uymamıştır. Ayrıca, İran’ın Luristan valisinin İran’dan kaçıp Osmanlı Devleti sınırlarına sığınmacı olarak girmesiyle birlikte İran ve Osmanlı arasında bulunan gergin hava, daha da sertleşmiştir.

İran, o dönemlerde Osmanlı’yla sahip olduğu gergin hava yetmiyormuş gibi tahta gelen İsmail’in zehirlenerek ölmesiyle beraber İran’da İsmail öldürüldükten sonra boşalan tahtın başına kim geçecek, tartışmaları başlamıştır. İran’a komşu olan Beylerbeyliklerden Van Beylerbeyliği, Osmanlı’ya İran’ın içerisinde bulunan bu tartışmalardan yararlanarak İran’ın Amasya Antlaşması’na uymamazlığı önlemek amacıyla İran’a savaş açılması gerektiğini bildirmiştir. Hem Van Beylerbeyliğinin bu sözü hem Osmanlı’nın topraklarını genişletme isteği hem de İran’ı baskı altına alıp Orta Asya’da yerleşik bir hâlde bulunan Türklerle birlikte iletişime geçme isteği o yıllarda tahtta olan Sultan 3.Murad’ı 1678 yılında İran’ın içerisinde bulunan bir devlet olan Safeviler’e savaş açmak istemesine yol açmıştır.

O zamanlarda Osmanlı’da bir yere sahip olan Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, Sultan 3. Murad’ın bu isteğinin önüne geçmek istemiştir. Çünkü İran’ın geniş coğrafyasında tutunmak oldukça olduğunu, Safeviler’le yapılacak olan bu savaş kazanılsa dahi Safeviler’de bulunan İran halkının Osmanlı’nın itaati altında kalmayacağını düşünmüştür. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın bu düşüncüleri, o zamanlarda sultanın üzerinde olan etkisinin azalmasından ve o dönem Osmanlı otoritesinde önemli bir yer arz eden Lala Mustafa Paşa ve Sinan Paşa’nın İran’da bulunan Safeviler’le yapılacak olan savaşın başkomutanı olmak istemeleri yüzünden Sokollu Mehmet Paşa’nın düşünceleri dikkate alınmamıştır. Ancak daha sonraları, savaş ilerledikçe yeni sonuçların doğmasıyla birlikte Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın düşüncelerinin doğru olduğu, doğan sonuçlar vasıtasıyla kanıtlanmıştır.

Bütün bunların sonunda, Sultan 3. Murad’ın Safeviler ile yapılacak olan savaş için kurulan ordunun başına geçecek kadar bir yeteneğe sahip olmadığından ordunun başına geçmek isteyen Sinan Paşa ve Lala Mustafa Paşa’dan Lala Mustafa Paşa’yı, Safeviler ile yapılacak olan savaşta ordunun başına geçirmiştir. Sonra Safeviler’e savaş ilan etmiştir. Ordunun başına geçen Lala Mustafa Paşa, ordusuyla birlikte 5 Nisan 1578’de savaşı askeri olarak başlatmak için Üsküdar’a geçmiştir. Üsküdar’dan sonra ise Maraş, Diyarbakır, Karaman ve Erzurum’da bulunan Beylerbeylik kuvvetleriyle birleşip ordu gücüne güç katmak için Erzurum’da bulunan Aşkale’ye gitmiştir. Aşkale’ye varınca da ordu gücünü katlamak için Beylerbeylik kuvvetleriyle başında bulunduğu orduyu birleştirmiştir.

Osmanlı-Safevi Savaşları

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) hakkında bilgi verelim. Ordu hazırlıkları tamamen tamamlandıktan sonra Van’da beylerbeyi olan ve Köse Hüsrev Paşa olarak anılan paşanın yaptıkları bir savaşta İran komutanlarından olan ve Emir Han olarak anılan komutanı bozguna uğrattığı duyumunu alan Lala Mustafa Paşa, Van’dan Lala Mustafa Paşa’nın bulunduğu mevkiye gelen İran kuvvetlerini durdurmak için Özdemiroğlu Osman Paşa’yı görevlendirmiştir. Osman Paşa, başında bulunduğu orduyla birlikte Kars ve Ardahan sınırları arasında kalan Çıldır Gölü’nün kuzey batısına kadar gelmiş ve İran kuvvetleriyle burada karşılaşmıştır.

Çıldır Meydan Savaşı (1578)

Çıldır Gölü’nün kuzey batısında bulunan İran Kuvvetlerini durdurmak için 9 Ağustos 1578 tarihinde Çıldır Meydan Savaşı adlı savaşı başlatan Özdemiroğlu Osman Paşa, başlattığı savaşı kazanmıştır. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın bu başarısıyla birlikte Tokmak Han komutasında savaşan Safeviler’in ordusu, derin bir yara almıştır. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın Tokman Han komutasında savaşan Safeviler ordusuna karşı olduğu bu zafer, Osmanlı’nın Aras Nehri boylarına tekrar sahip olmasına sebep olmuştur. İleride gerçekleşmesi planlanacak olan Gürcistan ve Azerbaycan’ın fethi için bir kolaylık sağlamıştır. Kazanılan Çıldır Meydan Savaşı’ndan sonra Aras Nehri boylarına tekrardan sahip olan Osmanlı, Gürcistan ve Tiflis’i de fethetmiştir.

Kars ve Ardahan sınırları arasında kalan Çıldır Gölü’nde kazandığı bu zaferden sonra Şirvan’a doğru yola koyulan Özdemiroğlu Osman Paşa, Şirvan’da karşılandığı 20.000 askerden oluşan İran kuvvetini Koyun Geçidi’nde yenmiştir. Savaşta yenilen İran askerlerden 5.000 kişi dışında herkes katledilmiştir. Bu 5.000 kişi de esir alınmıştır. Hem Çıldır Zaferi hem Gürcistan’ın Fethi hem de Koyun Geçidi’nde yaşanan Zaferden sonra Özdemiroğlu Osman Paşa, yerel halkın çocuğunun Sünni olduğu Şirvan’ı fethetmiştir. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın zaferleri devam ederken Hazar Denizi’nin kıyısında bulunan Doğu Şirvan’daki bir yerleşkede bulunan ve Sünni olan halk, savaş halinde Sünni halka zulmeden İran’a karşı bir ayaklanma başlatmıştır. Bu ayaklanmanın bir sonucu olaraksa İran, Hazar Denizi’nin bölgesinden çekilmiştir. Kazandığı zaferlerden sonra Hazar Denizi’nin kıyısında bulunan Doğu Şirvan’a gelen Osmanlı’nın ordusu, öncesinde yaşanan karışıklıklardan faydalanarak bu belgeyi kendi otoritelerine bağlamayı başarmıştır. Sonra da Hazar Denizi’nin kıyısında bulunan Doğu Şirvan’dan yola çıkarak Dağıstan’a yönelip burayı da fethedip zaferlerinin arasında bir zafer daha katmıştır.

Özdemiroğlu Osman Paşa Savaşları

Özdemiroğlu Osman Paşa’nın aldığı bu zaferlerden sonra kuvvetleri azalan Özdemiroğlu Osman Paşa kuvvetleri, fethedilen yerlerde fethetmeyi bırakmıştır. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kuvvetleri eksiğinde 8 Ekim tarihinde Lala Mustafa Paşa ve asıl ordusu, Erzurum’da bulunan kışlığa kadar çekilmiştir. Lala Mustafa Paşa ve ordusunun Erzurum’daki kışlığa kadar çekilmesini bir fırsat olarak algılayıp bu fırsatı kullanmak isteyen Safeviler ise bünyesinde 30.000 askerin bulunduğu Safevi ordusuyla Özdemiroğlu Osman Paşa’nın bulunduğu bölgeye girmişlerdir. Elinde kalan 14.000 kişilik kuvvetiyle 30.000 kişilik orduyla savaşa girişen Özdemiroğlu Osman Paşa, Şamahı bölgesinde gerçekleşen bu savaşta 30.000 Safevi askerinin 15.000’ünü öldürmüş ve geriye kalan 15.000 askerin 10.000’unu esir almıştır. Geriye kalan 5.000 askerse 1578 yılının Kasım ayında gerçekleşen bu savaştan yaralı olarak kurtulabilmeyi başarmıştır. 10.000 esir alınan askerin arasında bulunan ve Safevi ordusunun komutanı olan Urus Han ve Urus Han’ın oğlu Dede Han, Sünni halkı katlettiklerinden Eres’te idam edilmişlerdir.

Şamahı bölgesinde yaşadıkları bu yenilgiden sonra Safeviler, bir türlü alt edemedikleri Özdemiroğlu Osman Paşa’yı, Safevi şehzadesi ve Safevi şehzadesinin ordusunun yenebileceğini düşünmüşlerdir. Bu düşünceden doğan bir sonuç olaraksa Safevi şehzadesi ve Safevi şehzadesinin yönettiği 100.000 askerlik ordu, Özdemiroğlu Osman Paşa ve kuvvetlerine saldırmaya başlamışlardır. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın savaşlardan geriye kalan 13.000 kişilik kuvvetleriyle yardıma gelen 25.000 kişilik Kırım atlıları, Safevi şehzadesi ve Safevi şehzadesinin yönettiği 100.000 kişilik orduya karşı gelememiştir. Bu yapılan savaştan sonra kuvvetlerinden ve yardım eden Kırım atlılardan ağır kayıplar veren Özdemiroğlu Osman Paşa, elinde kalan kuvvetle hiçbir savaşa giremeyeceği için fethetmeye çalıştığı anca Safevi şehzadesi ve Safevi şehzadesinin yönettiği ordu tarafından manipüle edildiği Şirvan’ı Safeviler’e vererek en yakındaki toprağa, yani Dağıstan’a geride kalan kuvvetleriyle birlikte çekilmiştir.

Osmanlı-Safevi Diplomatik İlişkileri

1579: Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kuvvetlerinin yetersizliğinden dolayı fethedilemeyen Şirvan, Kırım ve Erzurum’dan gelen yardımcı kuvvetlerle birlikte fethedilmiştir. Bu fethedilmenin sonucunda Safeviler, orduda ağır kayıplar vermiştir. Ayrıca, Kars’ı imar etmek amacıyla bir kale yaptırılmıştır.

1580: Bu yıl, Safeviler ve Osmanlı kuvvetlerinin arasında herhangi bir etkileşim olmamıştır. Bunun yanı sıra, Osmanlı ordusunda ordu başına Lala Mustafa Paşa’nın komutasından farklı olarak komutanın başına Koca Sinan Paşa tayin edilerek Osmanlı ordusu bir değişime uğratılmıştır.

1581: Şirvan’ı ikinci kez Özdemiroğlu Osman Paşa ordusuna kaybeden Safevi ordusu ve Safevi ordusunun başı Selman Han, 18.000 askerden oluşan ordusuyla Şirvan’a yeniden bir fetih hareketi başlatmıştır ama bu başlattığı fethin sonucunda Kırım’ın kalgayı Mehmet Giray’ın oğlu Gazi Giray tarafından ordusuna bir darbe almıştır. 18.000 askerden oluşan ordusundan sadece 300’ü kurtulabilmiştir.

1582: Safeviler, yeniden bir fetih hareketi başlatarak daha öncesinde Özdemiroğlu Osman Paşa ve kuvvetlerine kaybetmiş oldukları Çıldır Meydan Savaşı’yla beraber kaybettikleri Gürcistan’ı yeniden topraklarına katmak istemişlerdir. Bunun içinse Tiflis’i kuşatma altına almışlardır. Tiflis’in ordusunda erzak ve asker azlığı sıkıntı olarak bulunsa da Tiflis’teki kale, Safeviler’e karşı oldukça sağlam savunulmuştur. Bunun sonucunda, Tiflis’in ordusunun yaşadığı sıkıntılara rağmen oldukça Tiflis’i savunduğunu gören Safeviler, Tiflis bölgesindeki kuşatmalarından vazgeçip bu bölgeden çekilmişlerdir.

1583: 1580 yılında ordunun başına Lala Mustafa Paşa yerine Koca Sinan’ın getirilerek yapılan değişim, yine uygulanmıştır. Bu sefer ordunun başına Ferhat Paşa getirtilmiştir. Osmanlı ordusunun başına geçen Ferhat Paşa, 60.000 askerden oluşan kurduğu kuvvetle birlikte yeni fetih hareketlerini başlatmak amacıyla İstanbul’dan yola koyulmuştur.

1585: Kazandığı zaferlerden sonra sadrazam olarak görevini sürdürmekle beraber Osmanlı ordusunun başını da yöneten Özdemiroğlu Osman Paşa, 150.000 askerden oluşan ordusuyla birlikte 1585 yılının Eylül’ünün 25’inde Tebriz adı verilen mevkiyi fethederek Osmanlı Devleti bünyesinde beşinci fethini gerçekleştirmiştir. Tebriz kalesini restorasyona uğratarak bu kalenin başına bir komutan atayan Özdemiroğlu Osman Paşa, Şenb-i Gazan adlı Tebriz’in banliyösüne gelmiştir. Savaşlarda uzun süredir rahatsız olan Özdemiroğlu Osman Paşa’nın hastalığı, Tebriz’de daha da ilerlemiştir. Özdemiroğlu Osman Paşa, Şenb-i Gazan olarak anılan ve Tebriz mevkisinde bulunan bir tane banliyöde kalırken kendisine iletilen yanlış bir haber sonucu Özdemiroğlu Osman Paşa’nın öldüğü haberini alan Safevi şehzadesi, Özdemiroğlu Osman Paşa’sız çaresiz kalan Osmanlı Ordusu’nu katletmek için yönettiği 30.000 atlıyla gece baskını gerçekleştirmek istemiştir. Ancak Özdemiroğlu Osman Paşa komitesinde yönetilen Osmanlı ordusuna karşı yenik düşerek geriye çekilmiştir. Safevi şehzadesine karşı aldığı zafer, Özdemiroğlu Osman Paşa son zaferini burada kazanabilmiştir. Sonundaysa Özdemiroğlu Osman Paşa, 1585 yılının Ekim ayının 30. gecesinde ölmüştür.

1588: Osmanlı ordusunun başında bulunan Ferhat Paşa, Gence’yi tahtta bulunan Sultan 3.Murad’ın emriyle fethetmiştir. Yine aynı yıl, Şirvan’da bulunan ve ismi Cafer Paşa olan beylerbeyi, Safevi Gence Valisi Ziyadoğlu Mehmet Han’ı ve Ziyadoğlu Mehmet Han’ın komitesinde bulunan orduyu imha etmiştir.

Meşaleler Muharebesi (1583)

1583 Meşaleler Muharebesi, Özdemiroğlu Osman Paşa ve İmam Kulu Han’ın ordusunun Bilasa Ovası’nda gerçekleştirdikleri savaşın ismidir. Savaş, üç gün üç gece sürdüğünden ve bu süreç dahilinde geceleri meşaleler yakılarak savaşıldığından bu savaşa Meşaleler Muharebesi adı verilmiştir.

Ferhat Paşa ve 60.000 askerden oluşan ordusunun tekrardan fetih için yola çıktığını duyan Safevi Gence valisi olan ve Özdemiroğlu Osman Paşa ve Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kuvvetlerini yenmek isteyen İmam Kulu Han, kurduğu ve başında olduğu 50.000 askerden oluşan bir orduyla Şirvan ve Dağıstan arasında bulunan Samur Irmağı’nın güney kısına kadar gelmiştir. Samur Irmağı’nın güney kıyısından da Bilasa Ovası’na yerleşmiştir. Özdemiroğlu Osman Paşa ve kuvvetleriyle bu yerleşkede yaşanan ve üç gün üç gece süren Meşaleler Muharebesi’yle Safeviler ordusunun başı İmam Kulu Han, 50.000 askerden 7.000’sini kaybetmiştir ve geri kalan 43.000 askerin dağılması nedeniyle Bilasa Ovası’ndan çekilmiştir. Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kazandığı bu zaferse Özdemiroğlu Osman Paşa’nın kazandığı büyük zaferler arasında bir yer edinmiştir. Tüm bunlar yaşanırken İstanbul’dan yeni fetih hareketlerini başlatmak için Osmanlı ordusuyla yola çıkan Ferhat Paşa, Özdemiroğlu Osman Paşa’nın zaferinin haberini alıp öncelikli olarak Revan’ı, Revan’ı fethettikten sonraysa Bakü’yü fethetmiştir.

Osmanlı-Safevi Savaşlarında Irak Cephesi

Osmanlı-Safeviler arasında süren savaşta yaşanan Irak Cephesinde, Osmanlı’nın Gürcistan üzerinde kurduğu mutlak üstünlük devam etmiştir. Ayrıca, 1578 yılında Osmanlı Devleti Basra Körfezi’nin kıyı yakalarıyla birlikte Şüster, Dizfûl, Muhammere ve Dînever bölgelerini işgal ederek topraklarını daha da genişletmiştir. 7 Kasım 1583 tarihinde gerçekleşen Dizfûl Meydan Muharebesi’ndeyse Bağdat beylerbeyi olan ve ismi Elvendzâde Ali Paşa, Safevileri yenmiştir. Bu ve geçmişteki zaferlerin getirdiği bir sonuç olarak Batı İran’da bulunan ve Şafiiliğe mensup olan beyler ve aşiretler Osmanlı Devleti’nin bünyesinde olduklarını Osmanlı Devleti’ne haberdar etmişlerdir. Böylece kendilerini ve geleceklerini güvence altına almışlardır.

Osmanlı Devleti’ne haberdar edilen bu bağlılıklardan sonra Osmanlı Devleti, Luristan, Ardelan, Kirmanşah ve Huzistan’ı da kendi topraklarına katıp topraklarını daha da genişletmiştir. 1587 yılının Ekim ayının 30. gününde yaşanan Irak’ta yaşanan cephesindeyse Çağalazade Sinan Paşa ve Çağalazade Sinan Paşa’nın askerleri, Safevilerin ordusunun başında bulunan Hemedan Safevi valisi Korkmaz Han ve Hemedan Safevi valisi Korkmaz Han’ın başında olduğu orduyu Camasab Çayı bölgesinde gerçekleştirdikleri savaşla mağlup etmişlerdir. Safeviler’e Osmanlı olarak bir kere daha ağır bir mağlubiyet yaşatmışlardır. Bu mağlubiyetin bir sonucu olaraksa ordunun başı olan Hemedan Safevi valisi Korkmaz Han’ı Osmanlı’da tutsak etmişlerdir.

Ferhat Paşa Antlaşması

21 Mart 1590 tarihinde 1578-1590 Osmanlı-Safevi Savaşı’nı sona erdirmek için imzalanan Ferhat Paşa Antlaşması, Osmanlı Devleti ve İran arasında imzalanmıştır. Ayrıca Ferhat Paşa Antlaşması, Sokollu Mehmet Paşa’nın ölümüyle başlayan duraklama döneminde yaşanan ilk antlaşmadır. Yürürlülüğe sokulan ve imzalanan antlaşmayla beraber, Duraklama Döneminde Osmanlı Devleti, doğuda ulaşabileceği maksimum sınıra sahip olmuştur. 1578 yılında Osmanlı-Safevi Savaşı’yla başlayan Osmanlı’nın fetih hareketleri, 1590’da imzalanan bu antlaşmayla birlikte sona ermiştir. Antlaşmanın bir sonucu olarak Şirvan, Dağıstan, Gürcistan, Karabağ ve Tebriz, Osmanlı Devleti topraklarına bırakılmıştır. Osmanlı Devleti, Duraklama Döneminden hemen önce toprağını büyütmüştür. Ancak Ferhat Paşa Antlaşması, Safeviler’in 3.Mehmet’in tahtta olduğu dönemde bizzat Safeviler tarafından uygulanmamıştır.

Serav Antlaşması

Serav Antlaşması, Osmanlı Devleti ve İran arasında 1618 yılının 26 Eylül tarihinde imzalanan bir antlaşmadır. Antlaşmanın maddeleri esirlerin karşılıklı olarak bırakılmasını, Osmanlı devletinin Dağıstan beylerine saldırmamasını, Kars ve Ahıska’da bulunan bazı kalelerin Osmanlı toprakları içerisinde bulunmasını, Nasuh Paşa Antlaşmasında belirtilen sınırların iki devletin sınırları olarak esas kabul edilmesini ve aynı Nasuh Paşa Antlaşmasında olduğu gibi Safevi Şahı’nın Osmanlı Padişahına haraç göndermesini esas alır. Nasuh Paşa antlaşmasıyla Serav antlaşmasının tek farkı Osmanlı Padişah’ına gönderilecek olan haracın miktarının azalmasıdır.

Nasuh Paşa Antlaşması

Nasuh Paşa Antlaşması, Osmanlı Devleti ve İran arasında imzalanan bir antlaşmadır. Antlaşmaların maddeleri; Osmanlı’nın Ferhat Paşa Antlaşması’yla toprağına kattığı yerlerin kaybetmesini, Amasya Barış Antlaşması’nda belirlenen sınırların geçerli kabul edileceğini, Safevi Hanedanı’nın Osmanlı Padişah’ına vereceği haracı, Osmanlı’nın egemen olduğu toprakların Osmanlı’da kalacağını, Dağıstan ve Şemhal üzerinde bulunan Osmanlı egemenliğinin devam edeceğini ve Osmanlı’ya Safevilerin Rus seferlerinde yardımcı olmak zorunda olduklarını içermektedir. Bu antlaşma, üçüncü yılın sonunda Safevilerin ve Osmanlıların arasının açılmasıyla Safeviler tarafından bozulmuştur. O zamanlar Safevilerin şahı olan Şah 1. Abbas, Osmanlı’ya göndereceği haracı göndermekte reddetti. Bunun üzerine, Osmanlı ve Safevi Devleti arasında geçen savaşlar sonucunda Serav antlaşması imzalandı.


1. Ünitenin Tüm Konuları: Değişen Dünya Dengeleri Karşısında Osmanlı Siyaseti (1595-1774) ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: 1595-1700 Yılları Arasındaki Siyasi Gelişmeler

2. Konu: Uzun Savaşlardan Diplomasiye

Avusturya ile Uzun Savaşlar Dönemi

Osmanlı-Safevi Savaşları (1578-1639) (Şu an bu başlıktasınız!)

Sınırları Belirleyen Antlaşma: Kasr-ı Şirin (1639)

XVII. Yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Dış Politikası

Kutsal İttifak Osmanlılara Karşı

Karlofça Antlaşması Sonrası Dış Siyaset

3. Konu: Avrupa’da Din Savaşlarından Modern Devlete

Otuz Yıl Savaşları (1618-1648)

Westphalia Antlaşması’nın Sonuçları

Modern Devlet (Hazırlanmaktadır…)

4. Konu: XVII. ve XVIII. Yüzyıllarda Osmanlı Devleti’nde ve Avrupa’da Denizcilik Faaliyetleri

Sömürgecilik Hızlanıyor

Osmanlı Denizciliğinde Kadırgadan Kalyona Geçiş

Osmanlı Devleti’nin Denizlerdeki Egemenliği Zayıflıyor

5. Konu: Fetihlerden Savunmaya

Prut Sonrası Gelişmeler

Doğu’da Mücadele ve Safevilerin Sonu

1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı

Küçük Kaynarca Antlaşması (1774)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.