Osmanlı TarihiTarihi Belgeler

1838 Balta Limanı Ticaret Antlaşması Maddeleri, Önemi ve Özellikleri

Bu yazımızda Balta Limanı Ticaret Antlaşması ne zaman, nerede, niçin ve kimler arasında imzalanmıştır? Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın maddeleri nelerdir? Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın Osmanlı Devleti’ne etkisi nelerdir? Balta Limanı Ticaret Antlaşması önemi ve özellikleri nelerdir? sorularını yanıtladık. Antlaşmanın imzalandığı Balta Limanı Konağı hakkında bilgi verdik. Ayrıca Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın tüm maddelerini yorumladık.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Birleşik Krallık arasında 16 Ağustos 1838’de İstanbul’un Baltalimanı semtinde imzalanmıştır. Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nı imzalamak zorunda kalan Osmanlı Devleti ekonomik açıdan oldukça büyük zararlara uğramıştır ve geri dönülemez bir çöküşe girmiştir.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Öncesinde Osmanlı Devleti’nin Durumu

On dokuzuncu yüzyıl yani bin sekiz ile bin sekiz yüz doksan dokuz yıllarını kapmakta olan zaman aralığı, Osmanlı Devleti için ekonomik -devletin alım gücünde, üretimdeki hazinedeki parada, dışa bağımlılıkta ve benzeri- ve siyasi -ülkeler arası ilişkilerde, dışa bağımlılıkta, toprakların korunumundaki sıkıntıda ve benzeri- yetersizlik olarak adlandırılabilecek nitelikte olan iki farklı sebepten ötürü zorlayıcı bir dönemdir. Osmanlı Devleti’nin ekonomik olarak zorlanmasına neden olarak gösterilmeye en uygun anlatı Osmanlı Devleti’nin Batı’nın içinde bulunduğu üretim bazlı ekonomik kalkınma modelinden ziyade fethettiği yerlerden aldığı kaynakla ekonomisini canlı tutmasını temel faktör olarak alan fetih bazlı ekonomik sistemi bünyesine oturtması olmuştur.

Osmanlı Devleti’nin Siyasi Durumu

Osmanlı Devleti’nin on dokuzuncu yüzyılın getirileri sebebiyle içinde bulunduğu ve onu fazlasıyla zor durumda bırakan bir başka olgu ise bin yedi yüz seksen dokuz yılında Fransa’da kralı deviren bir halk ayaklanması olarak başlayan Fransız Devrimi sonucu yayılım gösteren ve dünyayı etkisi altına alan milliyetçilik söylemidir. Bu söylem bireylerin ait olduğu grupların onlarla aynı milletten olan insanlar olduğu savunmaktadır. Savunduğu bu düşünce ile çok uluslu bir imparatorluk olma özelliğinde bulunan Osmanlı Devleti’nin kozmopolit yapısına kaçınılmaz olarak büyük zararlar vermiştir.

Bu zararlar Osmanlı Devleti’nin çatısı yani siyasi sınırları altında yaşayan vatandaşların bağımsızlık için örgütlenmesi, gayrimüslimlerin daha fazla hak elde edebilme umudu ile isyan çıkarmaları ve buna benzer zararlar olarak karakterize edilebilirler. Osmanlı Devleti, önüne geçme şansı olmadığı bu ideolojik değişimin devlete çeşitli noktalarda yansıması sonucu zayıflamıştır. Batılı devletler tarafından mirası paylaşılması gereken hasta bir adam olarak görülecek duruma düşmüştür. Osmanlı Devleti’nin Batı’nın gözünde düştüğü bu durum, Batı’nın Osmanlı üstünde herhangi bir avantaj elde edebilmek için fırsat kollar hale gelmesine neden olmuştur.

Osmanlı Devleti’nin Ekonomik Durumu

Osmanlı Devleti’nin fetih bazlı ekonomik sistemi benimsemiş bulunmasındaki yaşadığı en büyük sıkıntı Osmanlı’nın dünya üzerindeki bulunduğu konumu itibariyle daha fazla fetih yapamayacak durumda olmasıdır. Bunun yanı sıra sarayın yaptığı devleti şatafatlı göstermekten başka herhangi bir amaca hizmet etmeyen gereksiz harcamalar (Lale Devri’nde benimsenmiş olan dünya kime kalacak görüşü ve benzeri tutumlar) ve yenilikleri takip etmeye çalışma noktasında gösterilen istikrarsız ve isteksiz tutum da beş yüz yıllık görkemli geçmişi olan Osmanlı Devleti’nin ekonomik oyunun dışında kalmasını ve görkemli günlerinin bitmeye başlamasına sebep olmuştur. Osmanlı Devleti’nin gün geçtikçe kötüye giden bu durumunu fark eden padişah II. Mahmud da bu duruma kısmi olarak önlem alabilmek adına günümüz adıyla tekel dönemdeki adıyla yed-i vahid sistemini yürürlüğe sokmuştur. Bu sistem Osmanlı’nın o dönemdeki ekonomik çöküşünde kısır döngü rolü oynayan hammaddelerin yurt dışına çıkarılmasını engelleyici niteliktedir. Bu noktada Osmanlı Devleti’nin yabancı devletler tarafından katma değer üretiminden yoksun olan bir hammadde pazarı olarak görülmemesini sağlamaya çalışmıştır.

Osmanlı Devleti’nin Batılı Devletlerle İlişkisi

Batı’nın Osmanlı Devleti’ne karşı üstünlük elde etmek için fırsat kollaması ve çabaları ilk olarak İngiltere için sonuç vermiştir. Büyük Britanya için sonuç veren bu olay dışişleri bakanı veya o dönemdeki adı ile hariciye nazırı olan Mustafa Reşit Paşa’nın aynı dönemde Mısır valisi olarak görev yapan Kavalalı Mehmet Ali Paşa’nın Fransız İhtilali’nin aşılamaya çalıştığı temel değerlerden olan milliyetçilik ve devlet bağlamında ulus devletlerin yükselişinden etkilenerek çıkardığı Osmanlı Devleti’nin ekonomik ve siyasi açıdan zor durumunu fırsat bilerek Mısır’ın bağımsızlığını talep eden ayaklanmayı durduramaması sonucu Büyük Britanya’dan şartlı destek alması olmuştur.

Osmanlı’nın İngiltere’nin şartlarına uymak zorunda kalmış olmasının nedeni İngiltere’nin Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu dış ilişkileri ve dünya ülkelerinin askeri gücü bağlamında bu isyanı durdurmaya uygun tek ülke olmasıdır. İngiltere’nin yerine bu işi yapabilecek ülkelere bakıldığında olası alternatifler olarak Rusya ve Fransa’yı görmek mümkündür. Kalan ülkelerin hiçbir şekilde alternatif durumuna geçemeyecek olmasının temel nedeni bir başka ülkedeki bir isyanı durdurabilecek siyasi, askeri ve ekonomik güce sahip olmamalarıdır.

Fransa’nın destek olmayacak durumda olmasının nedeni ise Mısır isyanında provokatör olarak rol oynamasıdır. Rusya ise günümüzdeki Türkiye’nin doğusunda olan topraklar için Osmanlı Devleti ile savaştığı için herhangi bir konuda Osmanlı Devleti ile iş birliği yapabilecek bir durumda değildi. Bunun yanı sıra İngiltere de Rusya’nın Osmanlı Devleti’ne bu isyanı bastırması konusunda iş birliği yapmasını Rusya’nın sıcak denizlere inmesini engellemek için zorlaştırıyordu. Osmanlı Devleti’nin Mısır valisinin isyanını durduramamasının temel sebepleri arasında yetersiz ekonomik güç ve etkisinden tam olarak kurtulunamamış olan Yunan isyanı bulunmaktadır.

Çünkü Yunan isyanının batırılması Osmanlı Devleti’nin ordusu büyük ölçüde yormuştur. Büyük Britanya’nın Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünü sarsan bu isyanın durdurulmasına edeceği yardım karşısında koştuğu şart ise bin sekiz yüz otuz yedi yılında Balta Limanı Antlaşmasının imzalanmasıdır. Balta Limanı Antlaşmasının imzalanması Osmanlı Devleti açısından o günün şartları ile bakıldığında zaten sınırlardan kaçak mal giriş çıkışı engellenemediği için çok büyük bir sıkıntı yaratmayacak gibi gözüküyordu. Bu noktada Balta Limanı Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin İngiltere’nin ona olan yardımlarına karşı İngiltere’nin suyuna gitmesi yani tavizler vermesi olarak adlandırılması yanlış olmayacaktır.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Hakkında Bilgi

Balta Limanı Antlaşması, bin sekiz yüz otuz sekiz yılında imzalanan ve adını imzalandığı yer olan Balta Limanı’ndan alan bir antlaşmadır. Bu antlaşma ilk önce Mustafa Reşit Paşa tarafından imzalanmıştır. Daha sonrasında dönemin İngiltere Kraliçesi olan Viktorya tarafından sekiz ekim bin sekiz yüz otuz sekiz tarihinde onaylanıp dönemin Osmanlı Devleti padişahı olan II. Mahmud’a iletilmiştir. II. Mahmud’un bu antlaşmayı bir ay sonrasına denk gelen sekiz kasım bin dokuz yüz otuz sekiz tarihinde imzalaması ile bu antlaşma resmi olarak yürürlüğe girmiştir.

Balta Limanı Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin isyanın bastırılmasına sebep olmasından ötürü şahsına borçlu olduğu Büyük Britanya’ya ekonomik açıdan yarar sağlayacak pek çok maddeyi içermektedir. Osmanlı Devleti’nin ekonomik durumunda en büyük farkları yaratan maddelerden bazıları Osmanlı Devleti’nde ekonomik çöküşü önleme adına uygulamaya konulmuş olan tekel sisteminin kaldırılması, İngiltere vatandaşlarının da Osmanlı iç ticaretine katılmasına izin verilmesi, İngiltere vatandaşlarının Osmanlı Devleti’nin ürünlerini ihraç etmesine izin verilmesi ve İngiltere vatandaşlarının gemi ile getirdikleri mallarından sadece bir kere vergi alınmasını içermektedir.

Sıralanan maddeleri içeren Balta Limanı Antlaşmasının bin sekiz yüz otuz sekiz yılında imzalanmasından itibaren Osmanlı Devleti’nin vatandaşları İngiltere’nin tüccarları ile eşit vergiler altında rekabet edememiştir. Bunun sonucunda İngiltere vatandaşı olan tüccarlar daha ucuza mallarını satabilmişlerdir. Yerel üretici olan Osmanlı Devleti vatandaşlarının mallarını satamamalarına neden olmuşlardır. Yerel üretici olan Osmanlı Devleti’nin mallarını satamaması, para kazanamamasına sebep olmuştur. Para kazanamayan yerel üretici ise ürettiği ürünlerini elden çıkaramadığı için üretimi durdurmuştur. Elinde kalan malları zararına satarak piyasadan çekilmiştir. Yerel tüccar olan Osmanlı Devleti vatandaşlarının piyasadan çekilmeye zorlanması sonucunda satışlarını durdurmaları İngiltere vatandaşı tüccarların pazarı tekelleştirmelerine neden olmuştur. Bu yaşanan ekonomik dönüşüm süreci sonrasında Osmanlı Devleti, İngiltere’nin tüketicisi haline gelmiştir. Yabancı devletlerin Osmanlı Devleti’nin ekonomisinde Osmanlı Devleti’nden fazla söz sahibi olmasına sebebiyet verecek Duyun-i Umumiye’ye kadar devam edecek olan borçlanma sürecinin ilk adımını atmıştır.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Maddeleri (pdf)

Yukarıda özetini verdiğimiz Balta Limanı Ticaret Antlaşması’nın orijinal maddelerinin tamamını aşağıdaki görsele tıklayarak pdf olarak bilgisayarınıza indirebilirsiniz.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Maddeleri (pdf)
Balta Limanı Ticaret Antlaşması Orijinal Maddeleri (pdf)

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Önemi ve Özellikleri

Osmanlı Devleti’nin bin sekiz yüz otuz sekiz yılının sonbahar aylarında imzaladığı Balta Limanı Antlaşması, Osmanlı Devleti’ne zarar sağladığı noktalarda Osmanlı Devleti ile çıkarları çakışan İngiltere’ye pek çok yarar sağlamıştır. Osmanlı Devleti ile çıkarları çatışan ve Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik açıdan sıkıntı yaratan durumundan faydalanmayı başaran İngiltere’nin vatandaşları, Osmanlı Devleti’nin yerel tüccarlarıyla vergi konusunda eşit tutulmadıkları için ürettikleri mallarını çok daha ucuza satabilmişlerdir. Çünkü bir malı öteki üreticilerden çok daha ucuza mal edebilmek -burada söz konusu olan mal edilme fiyatına vergiler ve benzeri de dahil edilmektedir.

Çünkü bu harcamaların hepsi malın istenilen yerde satılabilmesi için gereklidir. Malın üstüne eklenen satıcının kar marjından sonra da malın alternatifleriyle kıyas edildiğinde çok daha ucuz olmasına ve bu bağlamda kendi ekonomik durumunu öncelemek zorunda olan vatandaşın ilk tercihi olmaktadır. Malları bahsedilen sebeplerden ötürü satılmayan, bunun sonucunda kar edemeyen ve kar edemediği için de üretime devam edemeyen ve rekabette hayatta kalamayan Osmanlı Devleti’nin vatandaşları olan yerel tüccarların pazardan çekilmesi ile mutlak hakimiyeti kazanan İngiltere vatandaşı olan tüccarlar mallarını rekabete girmeden rahatça satabilecekleri bir pazara sahip olmuşlardır. İngiltere’nin Osmanlı Devleti ile imzaladığı antlaşmayı ve Osmanlı Devleti’nin taviz vermekten başka şansı kalmayacak kadar güçsüz bir durumda olduğunu fark eden diğer batılı devletler de İngiltere ile yapılan antlaşmanın aynısını imzalamayı talep etmişlerdir. Zaten güçsüz olan Osmanlı Devleti’ni köşeye sıkıştırarak istedikleri hakları elde etmişlerdir.

Balta Limanı Ticaret Antlaşması Sonuçları

İngiltere’nin yaptıklarını gören batılı devletler ile imzalanan bu antlaşmalara örnek olarak bin sekiz yüz kırk bir yılına kadar Fransa, Norveç, Hollanda, Belçika, İsveç, İspanya ve Danimarka ile imzalanmış olan antlaşmalar örnek gösterilebilir. Bin dokuz yüz kırk bir yılına kadar yapılan bu antlaşmalar zaten İngiltereli tüccarlar yüzünden pazardan büyük ölçüde çekilmek zorunda kalmış olan Osmanlı Devleti vatandaşlarının pazardan tamamen uzaklaşmasına neden olmuştur. Osmanlı Devleti’nde kapitülasyon sisteminin geri dönülemez bir noktaya gelmesine ön ayak olmuştur.

Sonuç olarak Balta Limanı Antlaşması, Osmanlı Devleti’nin ekonomisinin yegane korum sistemi olan tekel uygulamasını kaldırdığı, iç ticarete İngiltere vatandaşlarının katılımına da izin verdiği ve İngiliz tüccarların vergilerini yerel tüccarlardan az tuttuğu için küçük işletmelerin kapanmasına, mali çöküntünün hızlanmasına, ülkenin bir borç çukuruna düşmesine ve işsizliğin artmasına sonuç olduğu için Osmanlı Devleti’nin çöküş dönemini daha iyi kavrayabilmek noktasında araştırılması gereken önemli bir antlaşmadır. Bu antlaşma aynı zamanda siyasi yapılardaki değişikliklerin (Fransız İhtilali sonucu hakim olan ulus devlet anlayışı ile Osmanlı Devleti’nin toprak bütünlüğünün sıkıntıya girmesi ve Mısır’ın ayaklanması) ekonomiye büyük çapta yansıyabileceğinin somut bir anlatısı olması noktasında değerlidir.

Balta Limanı Antlaşması İmzalanmasaydı Ne Olurdu?

Balta Limanı Antlaşması imzalanmasaydı ne olurdu sorusunun cevabı böyle bir senaryo yaşanmadığı için net bir şekilde asla bilinemeyecek olsa da iki senaryo arasındaki bazı farklılıklar mantıksal çıkarım yolu ile çizilebilmektedir. Bu şekilde Balta Limanı Antlaşmasının imzalanmasının Osmanlı Devleti açısından ne denli makul olduğu anlaşılabilmektedir. Balta Limanı Antlaşması olmasaydı Osmanlı Devleti ekonomik gelirlerinin önemli bir kısmını sağlayan Mısır’ı elinden kaybedecekti. Ancak hala ekonomik bağımsızlığını bir noktaya kadar koruyabilecekti. Ekonomik bağımsızlığın korunması ile Mısır’ı kaybetmenin vereceği zarar günümüz perspektifinden karşılaştırıldığında ekonomik bağımsızlığın yerel tüccarı ekonomik oyunun içinde tutması, ülkenin üretimini korumasını, borca bağlı ekonomi döndürmemesinin daha önemli olduğu ve bu noktada Balta Limanı antlaşmasının imzalanmasının bir hata olduğu gözlemlenebilmektedir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Kapitülasyon Nedir? Kapitülasyonların Kaldırılması başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.