9. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

Bilim Medeniyeti (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 5. ünitesi olan İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin 5. konusu olan Bilim Medeniyeti konusuna yer verdik. Bilim Medeniyeti konusunu “Sekizinci ve on ikinci yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çerçevesindeki ilmî faaliyetleri değerlendirir.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Bilim Medeniyeti

Ders: Tarih 9

Ünite: İslam Medeniyetinin Doğuşu

Konu: Bilim Medeniyeti

Kazanım: Sekizinci ve on ikinci yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çerçevesindeki ilmî faaliyetleri değerlendirir.

Bilim Medeniyeti konusunda Mescid-i Nebevi nedir? Suffe nedir? Beytü’l-Hikme nedir? Küttab nedir? İlk İslam kütüphanesi ne zaman ve nerede kuruldu? sorularını yanıtladık.

İslamiyet ve Bilim

İslamiyet Allah inancı ve doğru bir insan olmayı öğütlerken bunun yanı sıra Müslümanların ilime de önem vermesi gerektiğini destekleyen bir dindir. Bunun üstüne geçmiş yıllarda bilimi geliştirmek, rahatça araştırmalar yapmaya ortam sağlamak ve müminlere eğitim vermek amacıyla birçok yapı yapılmış ve kurumlar kurulmuştur. Hz. Muhammed bizzat kendisi bu yapıların bir kısmını yaptırmış ve devamlılığını yakından takip etmiştir. Kendisi de islamı anlatarak büyük katkıda bulunmuştur.

Mescidi Nebi kurulmuş ilk İslam ibadethanesidir ve içinde birçok eğitim alanı bulundurmaktadır. Suffe bunlardan biridir. İçinde Müslümanlara okul eğitimi verilmektedir. Benzer şekilde Beytül Hikme de bir bilim merkezidir. İçersinde Müslüman olan insanların yararlanması için kütüphane bulunmaktadır. Bu gelişmeler beraberinde okullar artmıştır ve Küttab olarak adlandırılmışlardır. Hazreti Peygamber Muhammed bizzat bu gelişmeleri gerek maddi gerek manevi yandan desteklemiş olup yardımlarda bulunmuştur.

Mescid-i Nebevi Nedir?

Resûl-i Ekrem’in Mekke’den Medine’ye hicretinden sonra gerçekleştirilmiş olan faaliyetlerden biri de mescidi nebevi (mescidi nebi) binasının inşaasıdır. Medine’de kurulmuş ilk İslam ibadethanesidir. Müslümanların beş vakit buluştuğu ve ibadetlerini birlikte gerçekleştirdikleri ortak bir alandır. Burası yalnızca ibadethane değil hem şehir yönetimi hakkında ortak kararların alındığı bir halk meclisi hem de küçük çocukların, gençlerin ve dini öğrenmek isteyen herkesin eğitildiği bir okul görevi görmüştür. Buranın başöğretmeni Hz. Peygamberin kendisi olduğu gibi aynı zamanda Bizzat Peygamber Hz. Muhammed tarafından yaptırılmış iki mescidden biridir (öteki Kuba mescidi). Mescid-i Nebevî Medine’deki bütün faaliyetlerinin merkezinde yer aldığından ve özellikleri, işlevleri bakımından sonraki dönemlerde kurulmuş olan camiler için örnek olmuştur. Mescid-i Nebevi Kuran-ı Kerim’de direkt olarak geçmese de “ilk günden takvâ üzerine kurulan mescid” ifadesinin (et-Tevbe 9/108) Mescid-i Nebevî veya Mescid-i Kubâ’yı kastettiği düşünülmektedir.

Suffe Nedir?

Suffe’nin sözlük anlamı gölgeliktir. Mescidi Nebevi’nin giriş kısmında bulunur ve yapılış amacı Medine’de evleri ve kalacak yerleri olmayan sahabilere barınacak bir yer vermektir. Burada kalan topluluğa “ashâbü’s-Suffe / ashâb-ı Suffe” ya da “ehlü’s-Suffe / ehl-i Suffe” adları verilmiştir ve bu topluluğun çoğunluğunu muhacirler oluşturmaktadır. Hz. Muhammed Medine’ye hicret sonrasında Mescidi Nebevi’yi inşaa ettirirken ailesine ait odalar yaptırmak dışında mescidin güney bölümündeki giriş kısmına kimsesiz fakir sahabiler barınabilsin diye gölgelik yaptırmıştır. Ancak daha sonrasında Kabe’nin kıble olmasından dolayı bu gölgelik mescidin kuzeyine alınmıştır.

Mekke muhacirleri gibi aynı zamanda daha sonradan İslamiyet’i kabul etmiş olan ve Medine’ye hicret eden yoksul bekar ve yakını olmayan sahabiler de burada kalmaya başlamıştı. Bunun haricinde ensardan ve Abdullah b. Ömer gibi evi olmasına rağmen muhacirlerden bazılarının Suffe haline imrendiğinden sahabilerle birlikte kaldıkları ve onlardan sayıldıkları görülmüştür. Medine’ye konuk gelmiş olan heyetler de genelde suffe’de ağırlanmaktaydı. Ashâb-ı Suffe’deki güç sahibi olanlar, gündüzleri mescide su taşıyarak ve dağdan getirdikleri odunları satarak ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlardı, geceleri de Kur’an tilâveti ve ilimle meşgul olurlardı bu da İslamiyet’in bilime önem verdiğini gösterirdi aynı zamanda.

Beytü’l-Hikme Nedir?

Beyt’ül Hikme, kütüphane ve çeviri merkezinden oluşan bir bilim merkezidir. İlk kimin tarafından bulunduğu tam olarak bilinmemektedir. Kaynaklar genelinde Abbasi halifelerinden olan Memun tarafından Bağdat’ta kurulduğu yönündedir ancak bunun düşüncesel olarak Mansur dönemine kadar uzandığı görülmüştür. İslâm coğrafyasındaki genişlemeyle birlikte Müslümanların da Helenistik, İran, Hint ve diğer kültürlerle etkileşimleri sonucu onlara karşı kendilerinde büyük ilgi ve merak uyanmıştır. Aynı zamanda bu farklı kültürler arasında ortaya birtakım sürtüşme ve tartışmalar çıktığı için müslümanlar kendi inanç ve düşüncelerini tutarlı bir şekilde savunmak ve İslâm’ın üstünlüğünü göstermek için bu kültürleri çok iyi tanımak zorunda kalmışlardı.

Bu tarz sebeplerden dolayıdır ki antik dünyanın bilinen ilmi ve felsefi eserleri Arapça’ya çevirmeye ihtiyacı vardı. Bu şekilde bu kültür merkezinde kaynaklar çevrildi ve bu kaynaklar Hizanetü’l-hikme adı verilmiş olan kütüphanede toplandı. Bu şekilde islam halkı ilimi daha yakından tanıdılar.

Küttab Nedir?

İslam ülkelerindeki dini okullara verilen ad Küttab’tır. Bu kelime mektep kelimesiyle eş anlama gelmektedir Osmanlılar mektephâne, mekteb-i sıbyân, sonraları ise ibtidâî mektep ve ilk mektep gibi farklı isimlerle adlandırmıştır. Batılı yazarlar ise daha çok Kur’an okulu adını kullanmayı tercih etmişlerdir. Bu okulların hangi tarihte ortaya çıktığı tam olarak belli olmasa da Emevîler ve Abbasiler döneminden beri en yaygın temel eğitim veren kurumlar olduğu bilinmektedir. Başlangıçta amacı İslamiyet’i yaymak olan ve farklı etnik gruplara İslâm inancı ve hayat tarzını anlatıp bununla bütünleşmelerinde önemli rol oynamış olan bu kurumlar daha sonraki dönemlerde ağırlıklı olarak dinî kültürün korunmasında etkinlik göstermiştir. Köylerde, kasabalarda ve şehirlerde hemen her mahallede ihtiyaç miktarına göre bir veya birden fazla bulunan küttâblar, temel eğitimin gerçek bir mümin yetiştirme amacıyla da bağlantılı şekilde genellikle hocaları daha ileri seviyede eğitim veren bir camiye bitişik halde kurulur ve hatta bazı dersleri cami içinde yaparlardı.

Küttabların inşaa masrafları ve diğer harcamalarını hayır sever insanlar ya da bir vakıf karşılardı hatta bazen bizzat öğrencilerin velileri tarafından karşılandığı da olmuştur. Yaş sınırlaması olmayan bu okullarda genelde kız çocuklarından ziyade erkekler okutulmuştur okutulduğu zamanda kızlarla erkekler ayrı yerlerde okutulmuştur ama Hindistan ve İran’da bunun birkaç istisnasını görmek mümkündür. Bu okullar, öğrencilere başta okuma yazma ve basit hesap kuralları gibi temel eğitimlerin verildiği yerlerdir bunun haricinde bir taraftan da medreselere hazırlık yapma görevini üstleniyordu. Küttâblarda eğitim gören öğrencilerden başarılı olanlar medresede eğitim almaya devam edebiliyorlardı.

İlk İslam Kütüphanesi Ne Zaman ve Nerede Kuruldu?

İslam dünyasının tam anlamıyla kurulmuş ilk İslam kütüphanesini Emevi halifesi Şam ilinde kurmuştur. Beytül Hikme bu olaydan sonra İslam’daki ikinci en önemli bilimsel gelişme sayılmaktadır. Bu gelişmelerin yaşanması ardından Sultanların saraylarında kütüphaneler çoğalmaya başladı ve bazı alimler evlerine özel kütüphaneler yaptırdı.

Ayrıca büyük camilerin yanında halk bilgiye daha kolay ve hızlı erişebilsin diye yeni kütüphaneler yaptırılmıştır. Aynı şekilde Abbasiler ve Selçuklular Dönemi’nde de kütüphanelerde sayıca ve kalite olarak oldukça büyük gelişmeler gözlemlenmiştir. İslam dünyasına bakıldığında kütüphaneler ve medreseler bilimsel gelişmenin en önemli ve en büyük rol oynayan kurumları hâline geldiği görülmüştür.

Tartışalım: “İslam Bir İlim Dini ve Onun Vücuda Getirdiği Medeniyet, Bir İlim Medeniyetidir.” Sözünden Hareketle “İslamiyet ve Bilim” İlişkisi Hakkında Neler Söylenebilir?

İslam bilimi, insanlara kendisini sunan ve insanları takip etmek için zorlamadığı bir olgudur. İslam, kendisinin bilim ile ilişkisi olduğunu savunan bir din olduğundan “ilim dini” olarak tanımlanır. İslam dinini uygulayan toplumların ise İslam sayesinde bilgileneceği ve refah seviyesinin artacağını öngörür. İslam toplumlarının medeniyetleşmelerini kanıtlamak için medeniyetlerin ortak özelliklerinin bilinmesi gerekmektedir. Sanat, bilim, siyaset, kültür gibi. Geçmişteki İslam devletlerine bakıldığınıda renkli kültürler, ilerleyen matematik ve fen bilgisi ve özgür siyasi görüşleri gözlemlendiği için bu söze uygun devletler olduğu saptanabilir. Modern İslam toplumlarında bu özellik ise görülebilir değil. Bu durum, İslam devletlerinin “İslamlaşamama” sorunundan muzdarip olduğu çıkarımı yapılabilir. Bu söz iyi uygulandığı için bir dönem İslam toplumları için “kültürlü ve bilgili insanlar” dendiği bu çıkarımı kanıtlar. İslam ve bilim ilişkisi, iyi sağlandığında bir toplumu kalkındırır, ancak bu toplumlar bir olmazsa aralarındaki kargaşa eksik olmaz. Modern İslam toplumlarında tam olarak da bu durum görülür. Çözüm yolu ise İslam toplumlarının bir olması ve bilimi kucaklamasıdır.


5. Ünitenin Tüm Konuları: İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: İslamiyet’in Doğduğu Dönemde Dünya

2. Konu: İslamiyet Yayılıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.