10. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

İslam Dünyası Liderliği (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 10. sınıf tarih dersinin 5. ünitesi olan Dünya Gücü Osmanlı (1453-1595) ünitesinin 3. konusu olan İslam Dünyası Liderliği konusuna yer verdik. İslam Dünyası Liderliği konusunu “Osmanlı Devleti’nin İslam coğrafyasında hâkimiyet kurmasının Türk ve İslam dünyası üzerindeki etkilerini analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

İslam Dünyası Liderliği

Ders: Tarih 10

Ünite: Dünya Gücü Osmanlı (1453-1595)

Konu: İslam Dünyası Liderliği

Kazanım: Osmanlı Devleti’nin İslam coğrafyasında hâkimiyet kurmasının Türk ve İslam dünyası üzerindeki etkilerini analiz eder.

İslam Dünyası Liderliği konusunda Osmanlı Devleti’nin Safeviler ile ve Memlûklular ile ilişkileri hakkında bilgi verdik. Çaldıran Savaşı ve Mısır Seferi başta olmak üzere Osmanlı Devleti’nin doğuda yaptığı savaşlara da yer verdik.

Osmanlı Devleti’nin İslam Dünyası Liderliği İçin Yaptığı Çalışmalar

Öncelikle Osmanlı Devleti’nin İslam dünyasının liderliği için yaptığı siyasi ve askeri çalışmalar nelerdir? sorusunu yanıtlayalım. Türklerin XIV-XVI. Asırlar arasında Anadolu ve İran coğrafyasında Akkoyunlular, Karakoyunlular ve Safeviler gibi çeşitli devlet kurma girişimleri olmuştur. Bu devletler Anadolu ve İran’da hâkimiyet kurmak için birçok kez savaşmışlardır. Akkoyunlu hükümdarı olan Uzun Hasan, 1469’da Karakoyunlu Devleti’ne sonunu getirmiştir. Ardından Fatih Sultan Mehmet, 1473 Otlukbeli Savaşı ile Akkoyunlulara büyük bir yenilgi daha yaşatmıştır. Bu zafer ile beraber Osmanlı Devleti, Fırat Nehri’nin batısındaki Anadolu toprakları üzerinde oldukça güçlü bir devlet haline gelmiştir. 1514’te Safevi hükümdarı Şah İsmail ise dönemin iktidar kavgalarından yararlanarak Akkoyunlu Devleti’ne son darbeyi vurmuştur.

Böylece Anadolu ve İran coğrafyasın üzerindeki etkinlik mücadelesinde Osmanlı Devleti ile Safeviler baş başa kalmıştır. XVI. asırın başında Anadolu’daki bazı Türkmen aşiretleri arasında dinî ve sosyal alanda yeni bir akım ilgi toplamaya başlamıştır. Özellikle Şah İsmail’in desteklediği bu haraket ve anlayış, Anadolu’daki Türkmenler arasında oldukça ilgi odağı olmuştur. Bu grupların belli başlı törelerinden gelen anlayışlarla bir araya getirdikleri İslami anlayış ve uygulamalar, Şah İsmail ile birlikte yeni bir siyasi özellik haline gelmiştir. Safevilerin Anadolu’daki bu politikalarının karşısında II. Bayezid, Anadolu’daki Türkmenlerin Şah İsmail’le olan haberleşmesini engelleme girişiminde bulunmuştur.

II. Bayezid’in sağlık sorunlarıyla beraber, vezirlerin yönetimde etkinliklerini artırma çabaları ve şehzadelerin birbirleriyle olan adete savaşları gibi olumsuz etkiler, mevcut siyasi ve sosyal yapının bozulmasına kadar giden kötü sonuçlar doğurmuştur. Antalya yöresinde bir tekke şeyhi olan Şahkulu, bu olumsuz gelişmelerin yarattığı fırsatlarla bir örgüt haline gelmiştir. Ardından müritleri sayesinde Rumeli’ye kadar geniş bir alanda propaganda yapmaya çalışmıştır. Asıl amacı, ilahi bir emir aldığı gerekçesiyle Osmanlı saltanatının sonunu getirmek olan Şahkulu, bu amacını gizleyerek peygamberlik iddiasıyla bir isyan başlamasına neden olmuştur. Sivas yakınlarında yapılan savaşta Osmanlı kuvvetleri Şahkulu’nun sonunu getirmiştir. Ayaklanma belirtilerinin Safevi Devleti’nin kurulmasından hemen sonra ortaya çıkıyor olması ve isyanın direkt olarak Osmanlı saltanatına karşı olması, siyasi bir boyut taşıdığı anlamına gelmektedir.

1. Selim Dönemi ve Safevilerle İlişkiler

Kararlı bir kişiliği olan Şehzade Selim’in İran ve Gürcistan toprakları ile sınır olan Trabzon’da yer alması, sancak beyliğinin hareketli geçmesinin asıl nedeni olmuştur. Şehzade Selim, Trabzon sancak beyliği sırasında Safeviler ve Gürcülerle aynı cephede yer almıştır. II. Bayezid’in otoritesinin giderek zayıfladığını ve Amasya’da sancak beyi olan Şehzade Ahmet’in taht için öne çıktığını fark eden Şehzade Selim, bu durumu bir türlü sindirememiştir. Trabzon’daki başarılarıyla öne çıkan Şehzade Selim, bir taraftan babasıyla diğer taraftan kardeşleriyle taht için savaşmaktan geri durmamıştır. Devlet içinde Selim’in liderliğinde fetihlerin yeniden ateşleneceği ve Safevi tehdidinin ortadan kaldırılabileceği propagandası tekrar başlamıştır. II. Bayezid ve devlet adamlarının hemen hemen hepsi Şehzade Ahmet’in; buna karşılık yeniçeriler ise Şehzade Selim’in padişah olmasını oylamış ve çekişmeli bir yarış olmuştur.

Selim topladığı kuvvetlerle beraber babası ile girdiği savaş 1511’de babasının galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Şehzade Ahmet tahta geçmek üzere davet edilmesine rağmen yeniçerilerin tepkisi karşısında Anadolu’ya geri döndürülmüştür. Şehzade Ahmet’in destekçileri bu kez de Manisa’da bulunan Şehzade Korkut’u çağırdı fakat yeniçeriler İstanbul’a gelen Korkut’u da padişah olarak kabul etmedi. Bunun üzerine yeniçerilerin kabul ettiği Şehzade Selim İstanbul’a çağrıldı ve Bayezid tahttan indirildi. Böylece 1512’de I. Selim, babası II. Bayezid’in yerine padişah konumuna gelmiştir. Yavuz Sultan Selim; tahta çıktıktan sonra yok olan devlet otoritesini yeniden kurmayı ve taht kavgalarıyla ilgili sorunu çözmeyi hedefledi.

Ayrıca Osmanlı Devleti için büyük bir tehdit olan Safevi tehlikesini ortadan kaldırmak için birçok çalışma girişiminde bulundu. Yavuz Sultan Selim, ilk iş olarak Kapıkulu askerlerine bahşiş dağıtarak tahta geçmesini sağlayan askerlerin gönlünü kazandı. Daha sonra devlet yönetimdeki kargaşayı yok etti. Tahtta hak iddia edebilecek olan kardeşleri Ahmet ve Korkut’u uzaklaştıran Yavuz Sultan Selim, tam anlamıyla iktidarını güvenceye aldı. Yavuz’un bundan sonraki amacı Osmanlı Devleti için ciddi bir dinî ve siyasi tehdit unsuru olan Safevileri yok etmekti. Safeviler, Anadolu’daki konar-göçer Türkmenler üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Türkmenler üzerinde sistemli bir faaliyet gösteren Şah İsmail’in hedefi, Anadolu’yu kendi etkisine almaktı. Fakat Safevi destekli çıkan isyanlar, Anadolu’daki sosyal ve ekonomik dengeyi alt üst ediyordu. Önlem almak isteyen Yavuz Sultan Selim, Safevi reklamı yapan kişileri bularak bunları Mora’ya ve Rumeli’ye sürgün etti.

Ayrıca Yavuz, Safevilere karşı ticari bir ambargo kararı aldı ve İran ipeğinin Osmanlı toprağı üzerinden Batı’ya gidişine kısıtlama getirdi. Böylece İran ekonomisi çökeltilmeye çalışıldı. Sınırlar tamamen kapatılarak tüccarların geliş gidişi kısıtlandı ve yasağa uymayanlara büyük cezalar verildi. Hazırlıklarını tamamlayan Yavuz, Edirne’den İran Seferi için 1514’te çıkış yaptı. İstanbul’dan İzmit’e ulaştığında Şah İsmail’e bir mektup göndererek ona karşı olan savaşını ilan etti. Sivas’ta asker sayımı yaptıran Yavuz, burada tedbir amaçlı olarak bir takım askeri görevlendirdi ve Safevi topraklarına giriş yaptı. Safeviler, yol güzergâhındaki köyleri boşaltarak ekili alanlara oldukça zarar verdi. Bu durum düşmanın nerede olduğunu bilmeden ilerleyen Osmanlı ordusuna sorun çıkardı.

Çaldıran Savaşı Hakkında Bilgi

Çaldıran Ovası’nda iki taraf karşılaştığında Yavuz Sultan Selim; ordusunun top arabaları, yeniçeri ve azeblerce sıkı şekilde korunan merkezinde koruma altındaydı. 23 Ağustos 1514 günü gerçekleşen savaşta Osmanlı ordusu, devreye sokulan toplar ve tüfekli yeniçeri birlikleriyle beraber Şah İsmail’in atlı süvarilerinin çoğunu yok etmişti. Şah İsmail’e üstünlük sağlayarak Tebriz’e giren Yavuz, burada adına hutbe okutturarak galibiyetini duyurdu. Şah İsmail’in Horasan’dan Tebriz’e zorla getirdiği tüccar, sanatkâr ve ilim insanlarının İstanbul’a geri gitmelerini sağladı.

Çaldıran Zaferi, Anadolu tarihinde bir dönüm noktası konumundadır ve bu zaferle Doğu Anadolu tamamen Osmanlı topraklarına dahil oldu. Böylece doğudan gelecek tehlikelere karşı Anadolu korundu; Irak, İran ve Kafkasya gibi bölgelerin fethinde birçok şans elde edildi. Ayrıca Osmanlılar Tebriz-Halep ve Tebriz-Bursa İpek Yolu’nun da yeni hakimi oldular. Çaldıran’dan sonra Yavuz, Doğu Seferi sırasında Osmanlılara karşı düşman olan ve Şah İsmail ile iş birliği içinde olan Dulkadiroğulları üzerine 1515 yılında saldırdı. Memlûk sultanına bağlı olan Dulkadir Beyi Alaüddevle, Turnadağ Savaşı ile mağlubiyet aldılar. Böylece Dulkadiroğulları toprakları da Osmanlı altına geçirildi.

Mısır Seferi

Osmanlılar ile Memlûklular arasında Dulkadiroğulları toprakları için savaşlar ilk defa Yıldırım Bayezid Dönemi’nde gözlemlenmiştir. Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde Memlûklularla olumsuz gelişen ilişkiler, II. Bayezid Dönemi’nde savaş halini aldı. Yavuz Sultan Selim Dönemi’nde Osmanlıların doğuya doğru genişlemesi Mısır’a giriş için kritik olan ve Memlûklular için önem taşıyan Suriye’yi tehdit altına aldı. Memlûk Devleti, Osmanlıların bu ilerlemesi ile ciddi bir biçimde mücadele etmedi, fakat ele geçirdiği her şansı bir fırsata çevirmeye çalıştı. Osmanlı şehzadeleri zaman zaman Memlûk Devleti’ne sığındı ve burada oldukça iyi ağırlandı. İlişkilerin gerilmesinin bir diğer sebebi de Osmanlılarla Memlûklular arasında tampon bir devlet olan Dulkadiroğullarının izlediği olumsuz politika olarak gösterilebilir. Devletinin varlığını Osmanlılar ile Memlûk Devleti arasında sağlayacağı dengede bulacağını düşünen Dulkadiroğlu Alaüddevle Bey, Safeviler ve özellikle de Memlûklular ile iletişim kurmaya çalıştı.

Mercidabık Savaşı Hakkında Bilgi

Çaldıran Zaferi’nden sonra Doğu Anadolu’nun da Osmanlı etkisi altına girmesi, Memlûkluları oldukça gerdi. Yavuz Sultan Selim, Doğu Seferi için İstanbul’da topladığı divanda Memlûkluları değil Diyarbakır bölgesindeki Safevileri amaç olarak gösterdi. Ancak Osmanlı ordusunun hareketinden endişe duyan Memlûk Sultanı Kansu Gavri, ordusunu toplayarak Suriye’ye ilerlemeye karar verdi. Bunun üzerine Kansu Gavri’nin Şah İsmail’e el uzattığını ve Osmanlıları arkadan vurma tehlikesi bulunduğunu söyleyen Yavuz Sultan Selim, Halep üzerinden ilerledi. İki ordu 24 Ağustos 1516’da Halep’in kuzeyinde Mercidabık Ovası’nda çarpıştı.

Ordudaki ateşli silahların etkisiyle Osmanlılar savaşın galibi oldu ve bu savaş Kansu Gavri’nin son savaşı olmuştur. Bu savaş, Osmanlılara Mısır’ı almak için gerekli olan fırsatı verdi. Bu zaferle Osmanlı Devleti; Suriye, Lübnan ve Filistin’de etkin hale geldi. Savaş esnasında Memlûk ordusunda bulunan Abbasi Halifesi III. Mütevekkil’i Osmanlı Devleti rehin aldı. Yavuz Sultan Selim Halep’te görüştüğü halifeyi oldukça saygı ile karşıladı. Kendi adına hutbe okutan ve bölgenin idari planlamasını yapan Yavuz Sultan Selim, topladığı meşveret meclisinde bu fethin sonrası hakkında detaylı görüşmeler gerçekleştirmiştir.

Ridaniye Savaşı Hakkında Bilgi

Memlûkluların, Tomanbay’ı sultan kabul ettiklerini ve yeniden toparlandıklarını haber alan Yavuz Sultan Selim önce diplomatik olarak bazı girişimler yaptı. Bazı devlet adamları, yol şartları nedeniyle Şam’dan Kahire’ye yapılacak yeni bir akına oldukça olumsuz baktı. Fakat gerekli top, tüfek ve harp malzemeleriyle çeşitli yiyecek maddelerini taşıyan donanmanın İstanbul’dan hareket için yol aldığını, Macarlarla olan barışın ilerlediğini ve Şah İsmail’in de Tebriz’de bulunduğunu duyan Yavuz Sultan Selim ilerlemeye başladı. Yavuz Sultan Selim’in ilerlemesi karşısında Tomanbay, Kahire surları önünden Nil Nehri’ne kadar hendek açtırdı ve defans hattı kuruldu ve buraya toplar koyuldu. Bunu duyan Yavuz Sultan Selim, bu defans hattına doğrudan saldırmayarak Memlûk toplarının çalışmamasını sağladı.

22 Ocak 1517’de Ridaniye mevkinde gerçekleşen savaşı Osmanlı Devleti kazandı. Ridaniye Savaşı sonucunda Memlûk Devleti yok oldu ve Suriye, Filistin, Irak, Hicaz ile Mısır Osmanlı topraklarına eklendi. Böylelikle Osmanlı Devleti, İslam dünyasında söz sahibi olan tek devlet olmayı başardı ve amacına ulaştı. Ridaniye’den sonra Osmanlı Devleti için güneydeki her tehdit yok edilmişti. Venedikliler, Kıbrıs Adası için Memlûklulara ödediği vergiyi Osmanlı Devleti’ne vermeyi resmi olarak kabullendi. Mısır ve Suriye’nin etki altına alınması, Osmanlıların ekonomik durumunu oldukça güçlendirdi. Mısır ve Kızıldeniz kıyılarına sahip olan Osmanlılar, Hint ve Akdeniz arasındaki ticaret yolun da tek sahibi konumuna geldi.


5. Ünitenin Tüm Konuları: Dünya Gücü Osmanlı (1453-1595) ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.