9. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

İslam Medeniyetinde Sanat (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 5. ünitesi olan İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin 5. konusunun devamı olan İslam Medeniyetinde Sanat konusuna yer verdik. İslam Medeniyetinde Sanat konusunu “Sekizinci ve on ikinci yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çerçevesindeki ilmî faaliyetleri değerlendirir.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

İslam Medeniyetinde Sanat

Ders: Tarih 9

Ünite: İslam Medeniyetinin Doğuşu

Konu: İslam Medeniyetinde Sanat

Kazanım: Sekizinci ve on ikinci yüzyıllar arasında İslam medeniyeti çerçevesindeki ilmî faaliyetleri değerlendirir.

İslam Medeniyetinde Sanat konusunda öncelikle İslam medeniyetinde hangi sanat dalları, nerede gelişmiştir? Sanat eserleri örnekleri nelerdir? Günümüzde İslam sanatı adına ortaya konulan eserlerin istenilen seviyeye gelememesinin nedenleri neler olabilir? sorularını yanıtladık. Ayrıca İslam medeniyetinde sanat hakkında genel bilgi verdik.

İslam Medeniyetini Etkileyen Düşünceler

İslam medeniyetleri belli düşünceler tarafından etkilenmiştir. Bu düşüncelerin bazıları şunlardır:

Tevhid: İslam medeniyetleri, sanat çalışmalarında Allah’ı ön plana çıkarır. Bunun sebebi çok yoğun bir biçimde bulunan tevhid inancıdır. İslam’ın özündeki tevhid, Müslüman toplumların sanatlarına birlik kazandırır. Bu sayede sanat eserleri İslam arasında evrenselleşir ve anlaşılması kolay olur.
İşlevsellik: İşlevsellik, İslam toplumlarının ilk zamanında önemliydi. Bu düşünce, hayat konforunu öne çıkarır. Maddi ve manevi ihtiyaçları karşılamak için sanat kullanılırdı. Ruhu dinlendiren ya da ticari olarak kullanılan eserler toplumun birçok ihtiyacını karşılardı. Amaçsız ve sadece zevk için eser ortaya koyma anlayışının İslam sanatında yeri yoktu.

Tekamül: Tekamül, “en iyiye ulaşma” anlamına gelir. Bu yüzden Müslümanlar, eskisini bozup yenisi yapmak yerine elinde bulundurdukları şeyi geliştirmeye çalışırlardı. Bu sebeple yapılan eserler genelde Yunan eserlerinin farklı bir yorumu olarak ortaya çıkıyordu.

Ahlak: Her ne kadar sanat yapılsa da, insanlar sanatın gerçek sahibinin Allah olduğuna inanıyorlardı. Bu yüzden Allah’ın her şeyi yarattığını bilip, soyutlaşmaya yöneliyorlardı. İlk sürrealizm örnekleri bu yıllarda ortaya çıkmıştır.

Kur’an’da Gösterilenleri Tasvir Etmeye Çalışma: Kur’an yazılı bir kaynak olduğu için, insanlar sanat eserlerini uygularken ilk olarak Kur’an’daki melek, cin gibi figürleri hayal edip çizmeye çalıştılar. Bu eserler, ilk fantastik yapımlardı. Modern zamanlardaki eserlerin çoğunun İslam kaynaklı olduğunu fark edemeyen ve gerçek dışı şeyleri “yabancı” olarak nitelendiren “Modern” İslam toplumları sanat alanında çok gelişememişlerdir. Eskilerden ders almak yerine çağ ne yaparsa onun tersini yapmakta ısrar etmişlerdir.

İslam Medeniyetinde Mimari

Kurtuba Camisi: Kurtuba Cami, İspanya’nın Cordoba şehrinde bulunmaktadır. Öncesinde cami iken günümüzde kiliseye dönüştürülmüştür. Kurtuba Camisi, Endülüs Emevilerinin başkenti olan Kurtuba’da bulunan yüzlerce camiden en ihtişamlı ve görkemlisi olarak tanınmaktadır. Cami 1. Abdurrahman tarafından yaptırılmıştır ve Kurtuba Camisi’nin inşasına 785 yılında başlanmıştır. Tüm inşa işleri bir yıl içerisinde tamamlanmıştır. Cami, 1236 yılında katedrale çevrilmiştir. Cami katedrale çevrildikten sonra yüzyıllar içerisinde yapılan bazı restorasyon ve dönüşümler sonucunda, orijinal versiyonunda bulunan 63 adet sütunu kaybetmiştir. Günümüzde cami içerisinde 1293 sütun bulunmaktadır1984 yılında Kurtuba Cami, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yerini bulmuştur.

İbn Tolun Camisi: İbn Tolun Camisi, Abbasi döneminde Mısır’da valilik görevini üstlenen Ahmed b. Tolun tarafından inşa ettirilmiştir. Kahire’nin çok yakınlarında Cebelyeşkür isimli bir tepenin üzerinde bulunan İbn Tolun Camisi, Mısır’da yüzyıllar boyunca formunu kaybetmeyen ve yıkılmayan en eski cami olarak bilinmektedir. Caminin tamamı tuğlalar ile inşa edilmiştir. Camini yapısı incelendiğinde Abbasi geleneğini ve özellikle Samerra üslubunu devam ettirici nitelikte yapıldığı gözlemlenebilir. Cami, 879 yılında tamamlanmıştır.

Tac Mahal: Tac Mahal; Asya kıtasında, Hindistan ülkesinin Agra şehrinde bulunmaktadır. Tac Mahal, bir anıt mezar olma niteliğini taşımaktadır ve 1631-1654 yılları arasında inşa edilmiştir. Türbe mimarisinin en kıymetli ve gözde eserlerinden biri olarak nitelendirilir. Tac Mahal Şah Cihan ile eşi Ercümend Bânû Begüm arasındaki sevgiyi sembolize etmektedir. Ercümend Banu 14. çocuğunu doğururken hayatını kaybetmiştir. Şah Cihan da kendini mimariye vermiştir ve eşinin anısını yaşatmak emeliyle Tac Mahal’i yaptırmıştır. Yapının ana mimarları Üstad İsa Muhammed Efendi ve Üstad Ahmed Lahori’dir. Tac Mahal’in yüksekliği 74 metredir.

Arabesk Motifler: Arabesk motif; Avrupa Rönesans mimarisinde gözlemlenen geometrik süs, bitki veya hayvan figürleriyle yüklü bir şekilde hazırlanmış kompozisyonlara verilen addır. Batı ülkelerinde, bu tarz süslemelerin Arap tarzını ifade etmesi ile ilgili bir genelleme yapılmıştır. Bu genellemenin sonucunda Hindistan’dan İspanya’ya kadar olan bölgelerde gözlemlenen süsleme şekline arabesk denilmiştir. Memluk ve Selçuk ciltlerinde oldukça fazla arabesk motif görülmektedir. Arabesk motifleri oluşturmak için çok iyi bir matematik bilgisi gerekmektedir. Motiflerin uyumlu ve eşit boyutlarda olması için belli geometrik ölçümlerin yapılması şarttır. Arabesk motifler; camilerin kubbesi, medreselerden çeşitli süs eşyalarına kadar birçok alanda kullanılmıştır.

İslam Medeniyetinde El Sanatları

Resim ve Heykel: Tarihte İslamiyet, Putperestliğe karşı büyük savaşlar vermiştir. Putperestlik inancının temelinde de “surete ve heykele tazim, ihtiram, saygı ve eğilmek” sözleri bulunmaktadır. İslamiyet’in ilk dönemlerde karşılaştığı en büyük engel, insanların fiziksel bir cisme tapma eğilimleriydi. İslamiyet’te Allah’ın fiziksel boyuttaki nesnelerden çok daha üstün ve ayrı bir boyutta olduğuna inanıldığı için onu herhangi bir fiziksel formda göstermeye çalışmak dine aykırı olarak görülmektedir. Bu nedenle hem putperest eğilimleri ve geriye dönüşü engellemek hem de Allah’a saygı göstermek amacıyla İslamiyet’ in ilk dönemlerinde ressamlık ve heykeltıraşlık çok hoş karşılanmıyordu. Aynı zamanda Hz. Muhammed, putperest davranışların önüne geçmek amacıyla hiç resmini ya da heykelini yaptırmamıştır. Geçmişteki bu eylemler artık günümüzde görülmese de ilk dönemlerde İslam dünyası resim ve heykellere karşı hep temkinliydi. Ancak günümüzde ön yargı ve mesafeli yaklaşım yok denecek kadar az.

Hüsn-ü Hat: “Hat sanatı” İslam yazı sanatı olarak bilinmektedir. Hat sanatı ile ilgilenen kişilere de hattat ismi verilmiştir. “Hüsn-i hat” veya “Hüsn-ü hat”, kelimeleri “güzel yazı anlamına gelmektedirler. Ahşap, kâğıt, ahşap, kumaş ve benzeri farklı malzemeler üzerine hüsn-ü hat yapmak mümkündür. Yapılmak istenen ürüne uygun olarak da boyalar ve mürekkep çeşidi seçilmektedir. Yazılmak istenen yazının boyutu ve kalınlığına göre de farklı fırçalar kullanılmaktadır. 9. Yüzyıl civarlarında Arap harfleri ile meydana getirilen hat sanatı, kaligrafik ve estetik özelliğini kazanmıştır. Hat sanatı usta-çırak ilişkileri ile aktarılmaktadır ve günümüzde halen faaliyet gösteren ve hüsn-ü hat ile uğraşan insanlar bulunmaktadırlar.

Tezhip: Tezhip kelimesi “altın ile süslemek” anlamına gelmektedir. Ferman, berat ve Kur’an ayetleri gibi önemli ve değerli evrakların ve levhaların yüksek manevi değerini göstermek emelini gerçekleştirme amacıyla ortaya çıkan bir sanat dalıdır. Tezhip sanatının, Uygur Türkleri tarafından başlatıldığı kabul edilmektedir. Bay Sungur’un döneminde İran ve Türk ustaların şaheserleri Herat Ekolü ’nün ortaya çıkmasına sebebiyet vermiştir. 15. ve 17. yüzyıl arasından Osmanlı’nın sonlarına kadar bu ekol devam etmiştir. Özellikle Osmanlı devrinde tezhip sanatı; ferman ve berat gibi siyasi açıda önemli belgelerin süslenmesinde kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde halen bazı üniversite fakültelerinde eğitimi verilmektedir.

Ebru: Ebru sanatı, kâğıt süsleme sanatlarından en eskisi olarak tanınmaktadır. Suyun üzerine renk verme çalışmalarıyla yapılan süslemelerden oluşur. Ebrunun tarihçesi Osmanlı’ya kadar dayanmaktadır. Ebru sanatı, İpek Yolu aracılığıyla İran’dan Anadolu’ya gelmiştir. 17. yüzyıl civarlarında da ebru sanatı, Avrupa’ya girişini gerçekleştirmiştir. Osmanlı zamanında çok popüler ve iyi gelir sağlayan bir meslek iken, günümüzde ebru sanatı ile ilgilenen ve tam zamanlı iş olarak ilgilenen insanların sayısı bir hayli azdır.

Minyatür: Minyatür sanatı, çok küçük veya ince olarak işlenmiş resim sanatına verilen isimdir. Orta Çağ dönemlerinde kitaplarda baş harfler kırmızı ile boyanmaktaydı ve bu işe verilen isim minimum idi. Zamanla değişerek sadece harf stillerinde değil resimlerde de kullanılmaya başlandı ve adı “minyatüre” dönüşmüştür. Doğu ve batıda farklı uygulamalar ile birçok çeşit farklı minyatür eseri görmek mümkündür. Dünyanın bilinen en eski minyatür örneklerine Mısır’da rastlanmıştır. MÖ 2. yüzyılda papirüs kâğıtları üzerine yapılan resimler dünyanın ilk minyatür eserleri olarak kabul görmektedir. Osmanlı’da minyatür bir saray sanatı olarak bilinmektedir ve Osmanlı’yı İslam dünyasında üst mertebelere çıkarmakta önemli bir payı vardır.

İslam Sanatı, Osmanlı Sanatını Nasıl Etkilemiştir?

İslam dünyasında oldukça sık kullanılan ebru, tezhip, minyatür, hat, cilt, çini gibi uygulama çeşitleri; Osmanlı’ya İslamiyet sayesinde gelmiştir. Ancak İslam sanatının Osmanlı’yı asıl etkilediği alan mimari olmuştur. Osmanlı’nın bilinen en görkemli ve ünlü yapıları Selimiye, Süleymaniye, Sultan Ahmed Camii gibi camilerdir ve Osmanlı’daki bu gelişmiş cami mimarisi İslamiyet sayesinde gelmiştir. Başka bir açıdan bakmak gerekirse İslamiyet’e göre “Allah güzeldir, güzeli sever.” cümlesi, Müslümanları güzel şeyler yapmaya yani sanata davet etmektedir. Osmanlı’da Müslüman bir devlet olduğu için bu emire uyup güzel sanatlar konusunda çok önem vermiştir. Gerek mimari stilleri olsun gerek resim veya süsleme teknikleri olsun birçok sanat alanında Osmanlı, İslamiyet’teki sanat stillerinden ve kullanılan motiflerden oldukça etkilenmiştir. El sanatları da İslamiyet sayesinde Osmanlı’da oldukça gelişmiştir.

Yorumlayalım: Günümüzde İslam Sanatı Adına Ortaya Konulan Eserlerin İstenilen Seviyeye Gelememesinin Nedenleri Neler Olabilir?

İslamiyet her zaman sanat karşı biraz temkinli yaklaşan bir din olmuştur. İslam öncesi putperest toplumlarda heykeller ve resimlere tapıldığından dolayı olası sapmaları engellemek amacıyla heykelcilik ve ressamlık meslekleri İslam dünyasında çok gelişememiştir. Mimari alanında da, Müslüman toplumların bulunduğu coğrafyanın elverişsiz olması çok fazla gelişilmemesine sebebiyet vermiştir. Tarihin ilerleyen dönemlerinde, Rönesans’ta, Müslüman toplumlar ortaya çıkan sanat akımlarını çok takip edememiştir. Ortaya çıkan bazı sanat akımları da, nülük gibi, dini olarak aykırı olarak algılanmış ve İslam dünyasında yayılamamıştır.

İslamiyet sanat alanında çini, hat, ebru gibi bazı belli başlı süsleme sanatlarında sıkışıp kalmıştır. Bu sıkışma günümüzde de devam etmektedir. Başka bir açıdan değerlendirmek gerekirse günümüz dünyasında İslamiyet, bazı kesimler tarafından gerici bir din olarak algılanmaktadır. Bu ve benzeri algılar da İslam dünyasından çıkan eserlerin değerini ve ilgisini düşürmektedir. Kısacası; İslam sanatı adı altında ortaya koyulan eserler bazı toplumsal algılar, geçmişte yeteri kadar açılamamak ve putperestliğe geri dönme endişelerinden kaynaklı olarak günümüzde istenilen seviyeye gelmemektedir.


5. Ünitenin Tüm Konuları: İslam Medeniyetinin Doğuşu ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: İslamiyet’in Doğduğu Dönemde Dünya

2. Konu: İslamiyet Yayılıyor

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.