9. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 2. ünitesi olan İnsanlığın İlk Dönemleri ünitesinin 1. konusunun devamı olan İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları konusuna yer verdik. İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları konusunu “Kanıtlardan yola çıkarak yazının icadından önceki zamanlarda yaşayan insanların hayatı hakkında çıkarımlarda bulunur.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları

Ders: Tarih 9

Ünite: İnsanlığın İlk Dönemleri

Konu: İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları

Kazanım: Kanıtlardan yola çıkarak yazının icadından önceki zamanlarda yaşayan insanların hayatı hakkında çıkarımlarda bulunur.

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları konusunda öncelikle İlk insanların hayat tarzı nasıldır? Geçim kaynakları nelerdir? sorularını yanıtladık. Ayrıca tarım devrimi ile ilişkili olarak Buğday ilk nerede, ne zaman ve nasıl üretilmiştir? Megaron tipi ev nedir? gibi soruları da inceledik.

İlk İnsanların Hayat Tarzı Nasıldır?

Çok eski zamanlarda yaşayan insanlar iklim şartlarından dolayı çok büyük bir alana yayılarak mağaralarda ve ağaçların kavuklarında hayatlarını sürdürmeye çalışmışlardır. İlk zamanlarda yaşayan insanlar hayvan saldırılarına karşı kendilerini çok fazla savunamıyorlardı. Bu yüzden insanlar zamanla taşları yontarak, kendilerini savunmayı sağlayacak olan aletleri icat ettiler. Örneğin düzgün ve sert bir ağaç dalını alıp onun ucuna kendi yonttukları taşları bağladıkları zaman, bu alet ile hayvan saldırılarına karşı koruyabilir hâle gelmişlerdir. Bu insanlar ilerleyen zamanlarda ise obsidyen ismi verilen taşları kullanarak aynı işleri gören daha küçük araç gereçler yapmayı başarmışlardır.

İlk İnsanların Geçim Kaynakları Nelerdir?

İlk insanların geçim kaynağı avcılık ve tarımdı. Denizlerde balık tutuyorlar, kuşları avlıyorlardı. İnsanlar nerede daha fazla besin kaynağı varsa, kendi yaşadıkları yerleri bırakıp daha fazla besin olan yerlere yerleşiyorlardı. Yani göçebe bir hayat sürüyorlardı. İlerleyen dönemlerde ise ellerindeki tohumları saklayarak planlı tarıma geçmişlerdir ve birçok hayvanı evcilleştirerek yerleşik hayata geçiş yapmışlardır. Yerleşik hayata geçiş yaptıktan hemen sonra ticaret ortaya çıkmıştır ve böylece tarım ve hayvancılık birçok insanın geçim kaynağı olup daha fazla önem kazanmıştır.

Tarım Devrimi Nedir?

İnsanların tarımla uğraşmasının ve yerleşik yaşama geçişinin tarihi hakkında bilgi verelim.Tarım devrimi insan topluluklarının ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve bu toplumların sosyal ve ekonomik yapılarında devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir. Günümüzden yaklaşık 11.000 yıl önceye dayandığı düşünülüyor. Yaklaşık 11.000 yıl önce insanlar yavaş yavaş tahıl ve kök bitkilerinin nasıl yetiştirileceğini öğrendi ve çiftçiliğe dayalı bir hayata başladı. Tarım devrimi ilk olarak Bereketli Hilal olarak bilinen, bugünkü Irak, Suriye, Lübnan, İsrail ve Ürdün’ü kapsayan bölgede ortaya çıkmıştır. Bu süre zarfında, insan toplulukları avcılık ve toplayıcılıktan tarıma ve kalıcı olarak yerleşik yaşama geçmiştir.

Yerleşik hayata geçmelerinin sonucunda kendilerine megaron tipte evler yapmaya, hayvanları için kafes, kümes yapmaya başlamışlardır. İnsanlar daha önceden göçebe bir hayat yaşıyorlardı ama sonradan planlı tarıma geçiş yapmalarıyla beraber, yerleşik hayata da geçiş yapmışlardır. Yerleşik hayata geçildikten sonra insanlar kerpiçten evler yapmaya başladılar ve böylece göçebeliği tamamen bırakmış oldular. Tarım devriminin temelinde yatan neden aslında mevsim değişiklikleriydi. Yani ilkbahar ve yaz aylarında avcı-toplayıcılar için doğada gayet zengin besin kaynakları mevcuttu, fakat kış aylarında bu besin kaynakları azalıyordu. Bu sorunun çözümü için insanlar bazı yabani bitkileri planlı bir şekilde yetişirdi. Bunun sonucunda tarım devrimi doğdu. Tarım devriminin doğmasıyla beraber yerleşik yaşam başladı.

Buğday İlk Nerede, Ne Zaman ve Nasıl Üretilmiştir?

Yabani buğday, yaklaşık 10,000 yıl kadar önce Yakın Doğu’da belirlenmiştir. Daha önce Karacadağ eteklerinde yabani kaplıca buğdayının bütün tarıma alınmış buğdaylarının atası olduğu, Almanya’nın Max Planck Enstitüsü’nde yapılan DNA analizleri sonucunda saptanmış ve makarnalık buğdayın atalarının da yabani siyez buğdayının bu dağda yetiştiği anlaşılmıştır. İlk üretimi Neolitik dönemde yapılmaya başlanan buğday, insanlık tarihi boyunca çok önemli olmuştur. Anavatanının Mezopotamya olduğu düşünülmektedir. Mezopotamya’da çok sayıda tahıl tanrıçası kabul görmüştür. Eskiden buğday sadece ekmek yapımında kullanılmaktadır. Hatta çoğu yerde yapılan kazılarda da bunu kanıtlar niteliktedir.

Örneğin Çatalhöyük’te yaklaşık 9 bin yıl öncesine ait evlerin içinde bulunan ekmeklik buğdayın varlığını ispatlanmıştır. Çalışmalar sonucunda Neolitik dönemde Çatalhöyük’te yaşamış insan topluluklarının ekmek yapmak için iyi kalitede buğdayı yetiştirdikleri ve besin olarak tükettikleri anlaşılmıştır. Daha önce yapılan analizlerin sonuçlarından Çatalhöyük’te ekmeklik buğdaya ait saman artıklarının varlığı biliniyordu ancak tahıl tanesi olarak varlığı anlaşılamamıştı. Bu araştırmanın sonucunda da tahıl tanesinin varlığı anlaşılmıştır. 1600’lü yılların başında ise dibek taşları yapılmıştır ve insanlar ellerindeki buğdayları gelip, dibek taşında öğütüyorlardı. Ayrıca Türkiye’de dibek taşının günümüze kadar gelmiş birçok örneği bulunmaktadır.

Megaron Tipi Ev Nedir?

Megaron tipi evler hakkında bilgi verelim. Mimarlığın ilk örneği olan megaron tipli evlerin yerleşik hayata geçildikten hemen sonra kullanıldığını görmekteyiz. Megaron tipi evler daha çok tapınak olarak, depo olarak ve soyluların, kralların kaldığı yer olarak kullanılıyordu. M.Ö. 3000’li yıllarda ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. Megaron tipi evler daha çok, kısa tarafında giriş bölümü olan dikdörtgen ya da kare şeklinde bir tabana oturmuş iç mekân ile, bir ön dehlize sahip, iç mekanla bu dehlizi ayıran bir kapının yer aldığı, içinde bir ocak bulunan tavanı ahşap bir çatı olan bir yapı türüdür. Megaron tipi evlerin sütunlu girişinin önünde, çeşitli odaların açıldığı bir avlu bulunmaktadır. Yer olarak Ege bölgesinde ortaya çıkmıştır. Ayrıca TMMOB’nin amblemi de dik çizilmiş bir megaron planıdır.

Megaron Nedir?
Megaron Tipi Ev

İnsanların İlk Kullandıkları Aletler Nelerdir?

İnsanların ilk kullandıkları aletler hakkında (obsidyen, dibek vb.) bilgi verelim. İlk insanların taş aletleri üretmesi Taş Devrinin başlangıcı olarak sayılır ve Etiyopya’da bu aletlere ait en az 2,6 milyon yaşında kalıntılar bulunmuştur. İnsanlar ilk olarak ellerindeki taşları birbirine sürterek sivri aletler yapmayı öğrenmişlerdir. İlk insanlar yonttukları taşlar ile avcılık yapıyorlardı ama her seferinde taşları sivri şekle getirmek zordu ve her taşta sert değildi. Bu yüzden insanlar başka bir şey aramayı denediler ve obsidyeni buldular. Obsidyen diğer taşlara göre daha sertti ve şekli doğal olarak sivri ve keskindi. İnsanlar buldukları obsidyen taşlarını ağaç dalların ucuna bağlayıp uzak mesafeden hayvanları öldürüyorlardı. Sonra öldürdükleri hayvanları kesmek için de yine obsidyen taşını kullanıyorlardı.

Dibek taşı ise daha çok tarımla ilgilidir. Günümüzden 500 ile 300 yıl öncesinde kullanılan bu içi oyuk olan büyük taşlar köyün meydanına konulur ve köylüler sırayla gelerek, ellerindeki buğdayı, arpayı, bulguru, kepeği bu taşlarda öğütürlerdi. Sonradan teknolojinin ilerlemesi ile bu dibek taşına gerek kalmadı.

Daha sonra ateşin bulunması insanlık tarihinin seyrini değiştirmiştir. İnsanlar ateş ile neredeyse her türlü ihtiyacını karşılayabilir hale gelmiştir. Ateş sayesinde insanlar ellerindeki çamurları ısıtınca, o çamurun sertleştiğini öğrenmişlerdir. Bu sayede insanlar kap, bardak, tabak benzeri aletler yapmayı öğrenmiştir. İlerleyen zamanlarda ise insanlar ellerindeki demiri ateş ile eritip, dövüp, şekil verdikten sonra elde ettikleri bu aletler ile savaşlara katılmışlardır.

Tartışalım: Tarımın Başlamasıyla İnsan Hayatında Ne Gibi Değişiklikler Yaşanmıştır?

Tarımla birlikte besine ulaşmak için göç etmesi gerekmeyen toplumlar yerleşik hayata geçmiştirler. Yerleşik hayata geçen insanlar, yerleşim yeri edindikleri yerlerde coğrafik özelliklerin uygun olmasına dikkat etmişlerdir. Ayrıca yerleşik hayata geçen insanlar zamanla ahır ve kümes hayvancılığı da yapmaya başlamışlardır. Çarşı ve pazar kurarak, han ve hamamlar yapmışlardır. Bunun sonucunda da kalıcı mimari eserler yapılmaya başlanmıştır. İnsanlar ilerleyen zamanlarda ise bitkilerden giyecek eşya yapmayı öğrendiler. Eskiden hayvan derilerinden eşyalar yapıldığını bilen insanlar, tarımla birlikte hayvanlarını daha çok besleyerek daha fazla eşya yapmayı öğrendiler. İnsanlar ellerinde kalan bu fazla eşyaları, verimsiz toprakları yüzünden hayvanlarını besleyemeyip bu tür eşyalar yapamayan toplumlara satmaya başladılar. Bunun sonucunda ise ticaret ortaya çıktı. Ticaretin artması ile hırsızlık da artmıştır. Bunun sonucunda insanlar, kervanlar halinde mal satmak yerine, kendilerine bu eşyaları satabilecekleri evler yaptılar. Yani bir bakıma yerleşik ticarete geçiş yaptılar.


2. Ünitenin Tüm Konuları: İnsanlığın İlk Dönemleri ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: İnsanlığın İlk İzleri

İlk İnsanların Hayat Tarzı ve Geçim Kaynakları (Şu an bu başlıktasınız!)

Yerleşik İnsan ve Medeniyet

Sözlü Kültür

Tarih Öncesi Dönemlendirme

2. Konu: Yazının Gelişimi

Yazılı Kültürün Başlaması

İlk Çağ’da Bilim

3. Konu: İlk Çağ’da Başlıca Medeniyet Havzaları

4. Konu: İnsan ve Göç

Toplulukların Yeni Coğrafyalara Hareketleri

İlk Çağ’ın Tüccar Toplulukları

5. Konu: Kabileden Devlete

İlk Devletlerde Gücün Meşruiyet Kaynağı

İlk Siyasi Organizasyon Türleri

İlk Devletlerde Askeri, Sosyal ve Ekonomik Yaşam

6. Konu: Kanunlar Doğuyor

4 Comments

  1. Merhaba Tarık Bey, ellerinize sağlık, yazınız pek akıcı ve sürükleyici olmuş. Fakat aklıma takılan bazı noktalar var. Tarım Devrimi, Paleolitik ve Mezolotik Devirler’den sonra başlamıştır. Yazınızın ilk paragraflarında insanlığın ilk yıllarından itibaren insanlar yerleşik bir hayat sürüyorlarmış gibi algılanıyor. Bence bu algının oluşmaması için yazınızı düzeltmelisiniz. Yani yerleşik hayata geçiş döneminin yanlış algılanması insanların yanlış bilgi edinmesine sebep olabilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.