Kur’an-ı Kerim Nedir? Ne Zaman, Nerede, Nasıl İndirildi?
Bu yazımızda Kur’an-ı Kerim nedir? Kur’an-ı Kerim ne zaman, nerede, nasıl indirildi? Kur’an-ı Kerim’in önemi ve özellikleri nelerdir? sorusunu yanıtladık. Ayrıca Kur’an-ı Kerim’in yazılış Süreci hakkında bilgi verdik.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Kur’an-ı Kerim Nedir?
Kur’an-ı Kerim’in sözcük anlamı “toplamak, okumak, bir araya getirmek” dir. Ayet ve sûreleri bir araya getirmesi; İslâm’ın îtikad, ibadet, ahlak, hukuk, vs. esaslarını toplayıp ihtiva ettirmesi; dünyada en çok okunmuş ya da okunacak olan kitap olması sebebiyle bu şekilde adlandırıldığı ifade edilir. Kur’an-ı Kerim, İslam dünyasının ana kitabıdır. İslam hukukunun oluşturulmasında büyük bir etkisi vardır hadislere de bağlı olarak temel kaynaktır. Müslümanlar ibadetlerinde Kur’an’ın çeşitli bölümleri okunur. İnsanlığa gönderilmiş en son kitaptır ve hiçbir hata payı olmadan, insan eli ile değiştirilmeye uğramadan doğrudan bilgilerin aktarılmasıyla yazılmıştır. Hz. Muhammed’e vahiy yoluyla Cebrail adlı melek tarafından gönderildiği bizzat Kur’an-ı Kerimde geçmektedir. Vahiy yoluyla Hazret-i Muhammed’e iletildiği zaman ezberlenerek ve yazılarak korunmuştur. Bu özelliği de onun insan eli tarafından değiştirilmesini önlemektedir.
Kur’an-ı Kerim Ne Zaman, Nerede, Nasıl İndirildi?
Dili Arapça olan ve 114 surede toplanmış 6666 ayetten ve 30 cüzden oluşan Kur’an, Hz. Muhammed’e peygamberliğin verildiği 610’dan 632’deki ölümüne kadar peyderpey indirilmiştir. Ayrıca bu ayetler birçok sahabe (Hz. Muhammed’in yakın çevresinde bulunanlar) tarafından da ezberlenmiş ve öğretilmişti. Kur’an-ı Kerim’in inişi Hz. Muhammed’in yaşamı boyunca sürdüğünden kitap haline getirilmesi mümkün olmamıştır. Ama Hz. Muhammed’in ölümünden sonra elindeki ayetlerin kaybolmasını önlemek için ilk halife Hz. Ebu Bekir, vahiy katiplerinden bir kurul oluşturdu. Bu kurulun kitaplaştırdığı ve Müslümanlar tarafından da onaylanan Kur’an’ın nüshasına Mushaf (bir araya getirilmiş sayfalar) adı verildi.
Daha sonrasında Mushaflara bakılarak, ezberlemiş birçok insan ve bu konuda bilgili kişilerin de fikirleri ile doğruluğuna emin olarak Hz. Osman döneminde kitap haline getirilerek okunabilecek bir kitap olarak çoğaltıldı. Okunabilecek bir kitap olarak çoğaltılmasına rağmen doğrudan okunulmasıyla problem oluşabilirdi. Çünkü kitapta yazılan bilgilerin farklı yorumlanması sorunlara yol açabilir ve yorum farklılıklarından dolayı çatışmalar ortaya çıkabilirdi. Bu yüzden Kur’an-ı Kerimi doğru yorumlayacak ve halka öğretebilecek alimler tarafından dersler verildi, Kur’an-ı Kerim’in kitabı da kullanılarak insanlara Kur’an’da geçen bilgiler alimler tarafından doğru bir şekide aktarıldı.
Kur’an-ı Kerim Kitap Haline Nasıl Getirildi?
Öncelikle Kur’an-ı Kerim’in yazılış süreci nasıldır? sorusunu yanıtlayalım.
Hz. Muhammed Döneminde Yazılışı: Hazreti Muhammet döneminde ince deri parçaları, ağaç kavukları, düzgün taş gibi maddelerin üzerlerine yazılmaktaydı. Yazılan bu ayetler, vahiyler henüz sona ermediği için hepsi birleştirilip toplanamıyordu. Bu dönem içerisinde sureleri ezberleyenler Allah Resulünün gösterdiği surelerle birlikte yazılıyordu.
Hz. Ebu Bekir Döneminde Yazılışı: Kur’an ayetlerini ezberleyen sahabelere danışılırdı ve onların ezberleri bir araya getirilirdi ve karışık olarak taşlara, ağaç kavuklarına, ince deri parçalarına yazılmış Kur’an yazılarını bir araya getirilmesinde öncülük etmiştir. Vahiy katiplerinin yazdıklarına da dikkat ederek ayetlerini ilk defa bir Mushaf’ta bir araya getirmiştir.
Hz. Osman Döneminde Yazılışı: İlk Mushafların okunuşunda çıkan problemlere son vermek amacıyla Hz. Ebu Bekir’in topladığı ve Hz. Ömer’in kızı Hafsa’nın koruduğu nüshalara bağlı olarak kaleme alındı. Bu nüshalarda bulunması gereken harekeler ve bulunması gereken noktalama işaretleri yoktu. Hz. Osman Kur’an’ın bir nüshasını kendine saklamış ve yazılmış diğer nüshalarını ise diğer büyük İslam kentlerine gönderilmesi için çalışmalar yaptı ve bu şekilde Kur’an’ın yaygınlaştırılmasını sağladı.
Kur’an-ı Kerim’in Yazılış Süreci Hakkında Bilgi
Kur’an’a harekelerin eklenmesi ve noktalamaların eklenmesi üç merhalede bitirilmiştir: Birincisi Ebu Sufyan döneminde Ebu Sufyan’ın Ebu’l-Esved’i görevlendirmiş ve o da Kur’an-I Kerim’in okunması sırasında oluşabilecek hatalar, anlam karışması, ses karışması gibi unsurların önüne geçmek ve bir düzen getirilmesini sağlamak için nokta şeklinde hareke işaretlerinin bir mantık çizgisinde eklenmesini planlamıştır. İkincisi, Abdulmelik Bin Mervan döneminde anlam karışıklığını önlemek amacıyla bazı harflerin arasına noktalama işaretleri eklenmesi istenmiştir. Mervan bu iş için uygun olarak el-Haccac Bin Yusuf’u görevlendirmişken o da bu işe Nasr Bin Asım ile Hayy Bin Yasmur’un yapması için görevlendirmiştir. Üçüncüsünde ise bu dönemde Damme, Fetha, Kesre ve Sükûn eklenmiştir. Bu harekelendirmede ise Halil Bin Ahmed el-Ferahidi’nin yorumu dikkate alınarak kaleme alınması kararlaştırılmış ve hayata geçirilmiştir.
Kur’an-ı Kerim Özellikleri
Kur’an-ı Kerim, İslam dininin temel kaynağıdır. Karşılaştığımız ya da karşılaşması durumunda önlem alınması amacıyla problemlerin çözümünde ilk olarak başvuracağımız temel kaynak Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim’in kendisine inananlar yani müminler için kesin ve doğruluğu ayetler ile kanıtlanmış bir delildir. İslam dinin temel konusu olan inancın esasları, ibadetler ile ilgili bilgiler, ki Hz. Muhammet de ibadetlerin temeli olarak kabul edilen namaz ibadetinin namaz öncesi ve namaz sırasında gibi detaylı olarak açıklamıştır, ve ahlaki ilkeler Kur’an’da yer almaktadır. Bunu durum ile beraber olarak Kur’an-ı Kerim de peygamber efendimizden önce yaşamış birçok peygamberin kıssaları ve o dönemde yaşamış kavimlerin başında geçen olaylar anlatılır ve bunlardan ibret alınması istenir.
Allah, kullarının barış, huzur, adalet, dayanışma ve kardeşlik ortamı içerisinde mutlu toplumlar olarak yaşamalarını ister ve bu durumların dışına çıkılmasına sebep olan insanlar için bu durumun yanlış olduğu ve ahirette bu olumlu durumların dışına çıkılmasına sebep olan insanlar için cezalar olacağını bildirir. Toplumsal ilişkilerde birtakım kuralları koyar ve insanların bu kurallara uymalarını emreder. Kur’an, sadece vahiy yoluyla Hz. Muhammet’e gönderildiği zamanı ilgilendiren ve o döneme ait bir kitap değil, varlığını ve rehberliğini kıyamete kadar sürdürecek olan, çağları aşan ve kucaklayan bir kitaptır. Sadece ilk indirildiği toplumun yani Arap halkın ihtiyaçları ve o coğrafyanın şartları ile sınırlı değil, bütün insanların kıyamete hatta ebede kadar olan ihtiyaçlarını ve meraklarını karşılayan bir kitaptır. Kur’an, insanları yolların en doğrusunda yürümesini sağlayan en büyük kaynaktır ve ilahi olarak gönderilen son kaynaktır.
Kur’an-ı Kerim Önemi
Gerek insanların kendileriyle olan tutum ve davranışlarında gerek insanların birbirleriyle olan ilişkilerinde ve gerekse devletlerarası ticari, sosyal, kültürel ve daha birçok çeşit ilişkide Kur’an, en ideal ve mükemmel yolu gösterir. Çünkü Kur’an, “Alim” (her şeyi en ince detaylarına kadar bilen) ve “Habir” (her şeyden haberi olan) gibi sıfatlara sahip Allah’ın kelâmıdır. İnsanların ortaya koyduğu, beşerî duygu ve düşüncenin içerisinde bulunduğu her şeyde bir eksikliğin ve kusurun olması en normal şeydir. Bu, insan olmanın gereğidir ve hatalar insanları insan yapar. İnsanlığın, her dönemde yeni arayışlara girmesi ve kendine farklı din anlayışları bulması de bunun en güzel bir göstergesidir. İşte bu bağlamda Kur’an, yolların en sağlamını, prensiplerin en uygununu ve içinde hiçbir kusur ve eksikliğin olmadığı hükümleri ihtiva etme özelliğini doğru ve eksiksiz olarak taşıyan biricik İlahi Kitap’tır.
Not: Bu konuyla ilgili olarak İslamiyet’in Doğduğu Dönemde Dünya başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.