Dünya Tarihi

Grejuva Nedir? Grejuva Ateşi Nasıl Yapılır? Grejuva Tarihi

Ateşli silahlar arasında Grejuva’nın yeri başlıklı bu yazımızda ateşli silahların gelişimi anlatılmıştır. Bu gelişim anlatılırken bu silahların kimyasal yapısına ve tarihteki kullanılışına yer verilmiştir. Grejuva’nın ateşli silahlar arasındaki yeri nedir? sorusuna odaklandık. Grejuva, suda sönmeyen ateş olarak da bilinir. İstanbul Fethi’nde Bizans İmparatorluğu tarafından kullanılan ateşli silahlar arasında yer alır.

Savaş Nedir?

Savaş, “Devletlerin diplomatik ilişkilerini keserek giriştikleri silahlı mücadele” kelime anlamını taşımıştır. Savaşlar maddi kaynak yetersizliği, devletlerin siyasi güç elde etme isteği ve benzeri birçok neden dolayısıyla ortaya çıkmıştır. Bu mücadelelerin sonucunda ise maddi ve manevi birçok sonuç ortaya çıkmıştır. Bu sonuçların olumlu veya olumsuz olması da taraftan tarafa farklılıklar gösterir. Örneğin, 2. Dünya Savaşı sonrası sömürgecilik döneminin sona yaklaşmaya başlaması sonucu Hindistan, Mısır, Pakistan, Cezayir, Libya gibi bağımsızlığını ilan eden devletler için olumlu bir etki yaratırken sömürgeleriyle çok güçlü bir yapıya sahip olan İngiltere, Fransa gibi devletlerin hâkimiyet alanlarını daraltarak onları güçsüzleştirmiş, olumsuz etkilemiştir.

Savaşlarda Kullanılan Silahlar

Öncelikle savaşlarda kullanılan silah türlerinin gelişimi ve değişimi hakkında bilgi verelim. Savaşlarda tarafların güçlenmesini sağlayan belirli unsurlar vardır. Bu unsurlardan birkaçı asker sayısı, ordunun askerlerin temel ihtiyaçlarının karşılanması için sahip olduğu olanaklar ve sahip olunan silahların gücüdür. Silahlar, karşı taraftaki kişiye karşı savunma ve saldırı yapmak amaçlı kullanılan araçların bütünüdür. Bu araçlara örnek olarak bıçaklar, kılıçlar ve tabancalar verilebilir. Silahların farklılaşmasındaki temel nedenler kullanım amaçlarındaki, uygulamalarındaki, kullanılan dönemdeki teknolojideki değişimlerdir. Örneğin; Taş Devri’nde kullanılan yontulmuş taşlardan oluşmuş bıçak benzeri silahlar insanların hayvanlarla savaşması için kullanılırken, kılıçlar büyük topluluklar arasında yapılan savaşlarda çok maliyetli olmaması ve aynı anda birçok kişiye saldırabilmesi nedeniyle yoğun olarak Orta Çağ ve sonrasında kullanılmıştır. Tabancaların kullanımı ise teknolojinin silahın içindeki mekanizmaları ve barutun içindeki kimyasalların oluşturulmasıyla 15. yüzyılın sonlarında tarafların birbirine daha yakın olduğu savaşlarda başlamıştır.

Ateşli Silahlar Tarihi

Ateşli silahların diğer silahlardan farkları hakkında bilgi verelim. Ateş, İlk Çağ’dan başlayarak ısınma gibi temel ihtiyaçların yanında düşmanın evlerini yakma, işkence çektirme gibi karşı tarafı korkutma ve öldürmeye yönelik kullanılmıştır. Ateşin bu özelliği ise Asur kabartmalarında da görüldüğü gibi savaşlara konu olmuş tarihi anlatan eserlerde kendine yer bulmuştur. Taş ve maden kullanımı ile gelişmiş olan silah endüstrisi ateşin de kullanılmaya başlanılmasıyla yeni bir seviyeye yükselmiş, savaşların sonuçlarında eski savaşlarla karşılaştırıldığında büyük farklar görülmüştür. Bu farklar asker gücü olarak üstü olan tarafın kaybetmesi ve tarafların kalelerin yıkılması gibi sonuçlar olmuştur.

Ateşli silahların savaşlarda önemli bir güç kaynağı haline gelmesi ile ise devletler bu konuda çalışmalarını arttırmış, yeni savaş stratejileri geliştirmiştir. Milattan önce 4. yüzyılda Çin’deki iç savaş sırasında yazdığı bilinen Ping-Fa adlı eserinde Sun Tzu ateşli silahların -yani o dönem için kamış ve odundan yapılan ateşli okların- kullanılması için beş işe yarar yolun olduğuna değinmiştir. Bunlar aşağıda belirtilen yollar olmuştur.

  • Silahın askerlerin kamp yaptığı zaman kullanılması
  • Silahın malzeme depolarını yakmak için kullanılması
  • Silahın malzeme taşıyan araçları yakmak için kullanılması
  • Silahın karşı tarafın silah ve mühimmat depolarını yakmak için kullanılması
  • Düşman birliklerinin arasına atılarak kullanılması

Bu yolların izlenmesinin önerilmesindeki sebep ise kendilerinde bulunan ateşli silaha sahip olmayan karşı tarafın güçlü yanlarını azaltmayı hedeflemeleri olmuştur.

Çin Ateşli Silahları

Sun Tzu’nun ateşin kullanımı ile ilgili belirttiği stratejiler Çin’de uzun bir süredir ateşli silahların olduğunu kanıtlamıştır. Ancak bahsedilen ateşli okların kullanımının hedeflenen ağır zararı vermek için yeterli olmaması Çin’de ateşli silahlar üzerine çalışmaların devam etmesini -dolayısıyla Çin’de ateşli silahların gelişmesini- sağlamıştır.

İngiliz tarihçi, biyokimyacı ve sinolojist Joseph Needham bu çalışmaların izlerinin Çince askeri el kitaplarında görüldüğünü savunuştur. İzler taşıdığını belirttiği eserler içinde yanan keten parçalarının betimlendiği “Thang Thai Pai Yin Ching (759)” ve “Hu Chhien Ching (1004)” bulunurken Kızıl Tepeler Savaşı (208)’nda rakiplerinin deniz filolarını yok ederek büyük bir galibiyetin önünü açan ateş taşıyan sandalların resimlerini içeren “Wu Ching Tsung (1044)” da olmuştur. “Wu Ching Tsung (1044)”da değinilen bir diğer ateşli silah ise Çin ateş püskürtücüsü olmuştur. Sandalların sağladığı önemli galibiyetin yanında kendilerinde çok daha sonra kullanımı yaygınlaşan, dönemde büyük bir kesimi etkileyen Grejuva (Rum ateşi) ve baruta benzerlikleriyle ön plana çıkan Çin ateş püskürtücüsü de Çin savaş kaynaklarının en verimlisi olarak “Wu Ching Tsung”un anılmasını sağlamıştır.

Barut Nedir?

Barut, doğada var olan güherçile ve güherçile, kömür, kükürtten oluşan karışım olmak üzere iki anlam taşımaktadır. Barut birçok ateşli silahın Çin’de ortaya çıkmasının bir sonucu olarak Çin’de ateşli silahlarda kullanılmak üzere ortaya çıkmıştır. Ancak Çin’de çıkan ilk barutlar çok etkili olmamış, bunun barutların nemli kullanımından kaynaklı olduğu düşünülmüştür. Bu nedenle çok patlayıcı olmayan bu barutu Çinliler dinsel ve resmi törenlerde, eğlencelerde ve bir inşaat sırasında bölgedeki yapı veya malzemeleri kırmak için kullanmışlardır. Barutların savaşlarda kullanılır hale gelmesi ise neminin giderilmesi, kömür ve kükürt eklenmesi ile gerçekleşmiştir. Bu kullanım ilk olarak 1040’lı yıllarda görülmüştür. Çin’de geliştirilen barutun Batı’ya nasıl aktarıldığı ile ilgili ise iki farklı düşünce oluşmuştur. Bunlar Batı’ya giden Moğol veya Rus seyyahlar aracılığıyla ve Anadolu yolu üzerinden Çin’den Avrupa’ya uzanan; ipek, kâğıt, porselen, baharat, değerli taşların taşınmasını sağlayan İpek Yolu olmuştur.

Barutun Kimyasal İçeriği

Barut; belirli oranlardaki güherçile (Potasyum nitrat) (KNO3), odun kömürü ve kükürttün (S) karışmasıyla patlayıcı hale gelmiş bir maddedir. Malzemeler arasındaki oran değiştirilerek kullanım alanları ve amaçları farklı barutlar ortaya çıkmıştır. Kara barut, barutun ilkel şekli olmuş, odun kömürü tarafından sağlanan siyah rengi nedeniyle bu adı almıştır. Güherçilenin içindeki oksijen (O2), kükürttü ve odun kömürünü tutuşturmuştur. Böylelikle odun kömüründeki karbon (C) oksijenle reaksiyona girerek karbondioksit gazını (CO2) oluşturmuştur. Böylelikle barutun yanmasının denklemi aşağıdaki gibi olmuştur:

10 KNO3 + 8 C + 3 S → 3 K2SO4 + 2 K2CO3 + 5 N2 + 6 CO2

19. Yüzyıla kadar kullanılmaya devam edilmiş kara barutun içinde %12,5 kükürt, %12,5 odun kömürü ve %75 güherçile bulundurmuştur. Barutun yanma hızını ayarlayan içindeki ise bu malzemelerden güherçile olmuştur. Böylelikle %75’i güherçile olan kara barut hızlı yanmış ve gaz haline geçerken 3.000 kat genişlemiş, büyük bir patlamaya sebep olmuştur. Barut bu patlayıcı özelliği ile ise kurşun, top mermisi, bomba gibi nesneleri fırlatmak için kullanılırken bir diğer taraftan da patlayan nesnenin kendisini de fırlatmasında kullanılmıştır. Bu kullanımların ilki toplar ve tüfekler ile örneklendirilirken ikincisine de roketler örnek ateşli silahlar olarak gösterilmişlerdir.

Grejuva Nedir?

Grejuva ateşi, Bizanslılarda kullanılarak ünlenmiş olması nedeniyle Ateş-i Rumi ya da Rum ateşi olarak da anılmıştır. Ancak düşünülenin aksine Grejuva Bizans’ta bulunmamış, Konstantin Pogonatos (4. Konstantin) (654-685)’un Bizans İmparatorluğunun hükmünü sürdüğü zaman Baalbekli Kallinikos tarafından Bizans’a getirilmiştir. Rum ateşinin varlığı 2. yüzyıldan itibaren Çinlilerde görülmüş, yalnızca ürünü Bizans’a taşımasıyla Baalbekli Kallinikos, ürünün tanınmasını sağlamıştır. Grejuva kimyasalların karışımı ile ortaya çıkmış ve su döküldüğünde bile yanmaya devam edecek hatta şiddetini arttıracak özellikte olmuştur. Bu özelliği ise bir diğer adı olan “âteş-i bahrî”nin ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Kimyasalların kullanımının yüzyıllarca sır olarak saklanması ise bu süreçte Grejuva’nın Bizanslılar tarafından ilahi bir güç olarak nitelendirilmesini sağlamıştır. Grejuva içinde ateşin ve kömür tozunun birleşmesi ile de barutun atalarından sayılmıştır.

Grejuva Ateşi Nasıl Yapılır?

Grejuva’nın kimyasal oluşumu hakkında bilgi verelim. Grejuva, MS 660’lı yıllarda zenginleştirilmiş ve -tarihi yazılarda bahsedildiği kadarı ile- sülfür, kalsiyum oksit (sönmemiş kireç) (CaO), reçine, petrol ve magnezyum karbonattan (kireçtaşı) (MgCO3) oluşmuştur. Grejuva’da sönmemiş kirecin sıvı ile birleştiğinde 300-400°C sıcaklığa ulaşma özelliği kullanılmış, bu şekilde petrolün yanması sağlanmıştır. Bunun yanında magnezyum karbonatın su altında yanma özelliği kullanılarak Grejuva’nın su dökünce sönmemesi hatta şiddetini arttırarak yanmaya devam etmesi sağlanmıştır. Bu silahın karşı taraftan korkutucu gözükmesinin sebebi ise kolayca tutuşan ve parlak bir alev gibi görünen magnezyum karbonatın içindeki magnezyum olmuştur. Ayrıca sülfür patlayıcı maddelerin içinde yanmayı sağlamak, reçine suda çözünmeyen bir madde olarak karışımın suda erimesini engellemek amacıyla kullanılmıştır. Bütün maddelerin özelliğinin birleşmesi ile ise suya dayanıklı ve söndürülmesi zor bir silah olarak Grejuva ölümcül bir hale gelmiştir.

Grejuva’nın Tarihteki Kullanımı

Grejuva’nın Bizanslılar tarafından ilk kullanımı 674 yılında İstanbul’un fethi için gönderilmiş Süfyân b. Avf tarafından kumanda edilmiş İslam ordularına, ardından da yine İstanbul’u kuşatan Ruslar ve Müslümanlara karşı olmuştur. Bizans İmparatorluğu savaşlarda büyük bir avantaj sağlayan bu silahı saklamak için çok çabalamışlardır. Ancak Araplar Çinlilerden silahın yapımını öğrenmiş ve geliştirerek “harrâka” ya da “neft-i kazıf” adlarıyla Haçlı Seferleri sırasında kullanmışlardır. Bu kullanımdan sonra ise Rum ateşi oalark bilinen Grejuva, Avrupalılar arasında “Arap ateşi” ismini almıştır. 14. yüzyıl sonrasında yayılan Grejuva, Timur’un İzmir Kalesi’ni almasına yardımcı olmuştur. Bizanslıların bu ateşi son kullanımı ise 1453’te Osmanlıların İstanbul’u kuşatmaları sırasında gerçekleşmiştir.

Grejuva Nasıl Kullanılır?
Bir Bizans Gemisi İsyancıların Üzerine Grejuva Ateşi Püskürtüyor

Grejuva, hedeflenen topluluğun, mesafenin ve yeterli malzemenin değişmesiyle çeşitlilik göstermiştir. Bu çeşitlilik sırasında boyutları da fıçı kadar büyük olabilirken fındık kadar küçük de olabilmiş, Rumlar tarafından yerine ve boyutuna göre okun ucuna bağlanarak, mancınık ile ve son olarak da topun icadıyla topla atılmıştır. Ayrıca bazıları şişeler içinde hazırlanarak el bombası şeklinde kullanılmıştır. Araplar ise bu silahı havai fişeklerde ve mancınıklarla atarak kullanmışlardır. Bu güçlü silahın kullanımının azalması ise Osmanlı Türklerinin topu geliştirmesiyle Grejuva’nın topun ucuna bağlanarak atılabilmesine rağmen topun kendi başına yeterli güçte olması ile gerçekleşmiştir. Grejuva’nın tamamen kullanım dışı kalması ise 19. yüzyılda meydana gelmiştir.

İstanbul’un Fethinde Grejuva (Rum Ateşi)

İstanbul’un fethi sırasında hem Osmanlı İmparatorluğu hem de Bizans İmparatorluğu ateşli silahlardan yararlanmışlardır. Ateşli silah tercihleri Osmanlı’nın top olurken Bizans’ın ise Grejuva olmuştur. İstanbul’a saldırının başladığı sıralarda Grejuva’nın doğru kullanımını bilmeyen Bizans İmparatorluğu, Osmanlı’nın toplarıyla baş etmekte zorlanmıştır. Ancak Alman mühendis Jean Grant’in Bizans İmparatorluğu’ndaki askerlere silahın kullanımını öğretmesi ile Bizans savaşta yeniden güç kazanmıştır. Böylelikle Bizans Osmanlı’nın kulelerini Grejuva ile yakmış, Osmanlı’nın gece taarruzu gibi birçok saldırısından kazanç elde etmesini engellemiştir. Bu silahın gücünü fark eden Osmanlı ise 28 Nisan 1453 gecesi Grejuva’nın taşındığı gemilere saldırmış, silahların bir kısmını imha etmiş ancak kendisi de bu saldırıdan büyük zarar almıştır. Grejuva gibi etkili bir silaha sahip olmakla birlikte Bizans İstanbul’un fethi döneminde topraklarının çoğunu kaybetmiş, ordu ve donanması yetersiz haldeyken savaşmış, savaş sırasında taht kavgaları ve iç karışıklıklarla baş etmek zorunda kalmıştır. Bu nedenle de Bizans İmparatorluğu gücünü kaybederek Osmanlı’ya mağlup olmuş ve yıkılmıştır.

Rum Ateşi (Grejuva) Hakkında Bilgi

Savaşlardaki avantajın kişi sayısındaki fazlalığa bağlılığı, bilimin gelişmesi ile geri planda kalmıştır. Bu durumun en önemli kanıtı ise ateşli silahlar olmuştur. Ateşli silahlar, savaşlarda yeni bir dönem başlatmış; kılıçlarla savaşılırken tarafların birebir ve yakın olması gerekliliğini kaldırarak savaşların daha uzak mesafeden yapılabilmesini, bir atışta birden çok kişiye zarar verilebilmesini ve ek olarak sadece insanlara değil yapılara da zarar verilebilmesini sağlamıştır. Ateşli silahların gelişimi de aniden gerçekleşmemiş, sürece yayılmıştır. Bu süreçte birçok silah Çinliler tarafından ortaya çıkmış ancak diğer tarafların da bu silahların verimliliğini fark etmesi ile başka devletlere yayılmış, onlar tarafından da kullanılmış ve geliştirilmiştir. Bu silahlardan bazıları ateş taşıyan sandallar, Grejuva ve barut olmuştur. Grejuva, ateşli silahların kimyasallarla oluşturulması açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bunun sebebi Grejuva’nın diğer silahlar gibi suda söndürülememiş olması özelliği ile ölümcül etkiye sahip olması olmuştur. Böylelikle Grejuva İstanbul’un fethi gibi tarihi olaylarda önemli bir rol oynamıştır.

Not: Bu konuyla ilgili olarak İlk Çağ Savaş Aletleri Nelerdir? Kullanım Alanları ve Avantajları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

  1. Geri bildirim: Burak Kılınç

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.