Dünya Tarihi

Tarihteki Önemli Olaylar – En Önemli 10 Olay

Türk Dil Kurumu sözlüğünde olay kavramı şöyle açıklanmaktadır. Olay, ortaya çıkan, oluşan durum, ilgi çeken veya çekebilecek nitelikte olan her türlü iştir. Olay kavramı hadise, vaka veya fenomen olarak da bilinmektedir. Bu noktada tarihteki önemli olaylar nelerdir? Tarihteki önemli olaylar ne zaman ve nerede gerçekleşmiştir? Tarihteki önemli olaylar insanlığı nasıl etkilemiştir?

İnsanlık tarihi boyunca sayısız olay ve olgu gerçekleşmiştir. Bu kadar tarihi olay arasından seçtiğimiz bu 10 olayı ayrıntılarıyla inceledik. Bu yazımızda önem sırasına ve insanlığı etkilemesi açısından tarihteki önemli olaylar hakkında kısa bilgilere de yer verdik. İşte önem sırasına göre tarihteki önemli olaylar;

Okuma Önerisi: Tarihteki en önemli 10 olayı incelemeden önce Olay ve Olgu Nedir? Tarihi Olay ve Olgu Örnekleri başlıklı yazımızı da okuyabilirsiniz.

Hristiyanlık Ortaya Çıkışı

Hazreti İsa, Hristiyanlığı ortaya ilk çıkaran kişidir. Doğumu ve ölümü hakkında oldukça fazla rivayet olsa da hiçbirinin doğruluğundan emin olunamamıştır. Bu sebeple doğumu ve ölümü hakkında pek bir şey söyleyemeyiz. Aynı zamanda “Nasıralı İsa” olarak da bilinen İsa Peygamber, kendisine indirilen kutsal kitap İncil’de “Tanrı’nın Oğlu” olarak da bilinmektedir. Yahudileri kendi inancına yani Hristiyanlığa çekmeye çalışmıştır lakin çok kişi tarafından desteklendiği söylenemez. Hz. İsa yalnızca Hristiyanlıkta değil, İslamiyet dahil çoğu dinde bahsi geçen bir kişidir.

Hristiyanlık; Kitab-ı Mukaddes temelli, tek tanrılı bir dindir. Dünyanın her yerinde bu dine inanan insanların oluşuyla birlikte en çok insan tarafından takip edilip inanılan dindir. Hristiyan kelimesinin kökeni “khristianos” kelimesidir ve Yunancadan gelmektedir. Hz. İsa’nın yani “O’nun yolundan gidenler” anlamına gelmektedir. İlk olarak İsa tarafından günümüzdeki Filistin toprakları çevresinde ortaya atıldığı bilinen bir dindir.

Not: Bu olayla ilgili Noel Nedir, Nasıl Kutlanır? Noel Hakkında Bilinmeyenler başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

İslamiyet Ortaya Çıkışı

Hz. Muhammed, Mekke’de, 571 yılında hayata gözlerini açtı. Babası Abdullah annesi Amine Hatundur. Güvenilir kişiliği dolayısıyla kendisine Muhammed-ül Emin denilirdi. Bu kelime “Güvenilir Muhammed” anlamına gelmektedir. Henüz daha doğmadan önce babasını, 6 yaşındayken ise annesini kaybetmişti. Bu kayıplarının ardından önce dedesi Abdulmuttalib ile yaşamaya başladı derken dedesi de vefat etti. Ardından amcası Ebû Talib’in yanına gitti. Gençliğinde çobanlık ve ticaretle ilgilenmiştir. Yirmi beş yaşına geldiğinde ticari işlerinde ortaklık yaptığı Hatice ile evlenmiştir.

Hz. Muhammed, Mekkelilerin yaşam biçimlerine karşı çıkmıştır. İçkiye, putlara tapmaya ve benzeri durumlara olumsuz baktı. Bu durumları düşünmek amacıyla sıklıkla Mekke yakınlarındaki Hira mağarasına, dinlenmeye gitmiştir. İlk vahiy de Cebrail tarafından tam olarak o mağarada kendisine indirilmiştir. Kendisine gelen bu ilk vahiy ile Peygamber olmuştur. İlk vahiyi aldığında 40 yaşındadır. Hz. Muhammed hoşgörüyü ve eşitliği her zaman savunmuştur. İslamiyet’i gizlice yaymaya çalışmıştır ve bu yüzden Mekke’nin ileri gelenlerinden tepki görmüştür ve İslam dinini daha rahat ve hızlı yaymak için Medine’ye Hicret (622) etmiştir. İlk İslam devletinin temelleri, Müslümanların Medine’ye hicretiyle atılmıştır. Bunun yanı sıra Mekke’deki gibi tepki görmedikleri için dini daha rahat yaşama fırsatı bulmuşlardır. Hicri takvimin de başlangıcı sayılan hicret ile birlikte, İslamiyet’in yayılışı hızlanmıştır.

Not: Bu olayla ilgili İslamiyet’in Doğduğu Dönemde Dünya başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Birinci Dünya Savaşı

Birinci Dünya Savaşı, 20. yüzyılın ilk resmi uluslararası savaşıdır. Savaşın görülen sebebi Habsburg Arşidükü Franz Ferdinand’ın suikasta uğraması olsa da aslında uluslararası ilişkiler son dönemlerde gün geçtikçe kötüleşiyor, kızışıyordu. Yani bu suikast aslında savaşın başlamasını sağlayan kıvılcımdan başka bir şey değildi. Perdenin arkasında sömürge mücadeleleri bulunuyordu. Birinci Dünya Savaşı’nda İngiltere, Fransa, Sırbistan ve Rusya İmparatorluğu’nun oluşturduğu (daha sonra İtalya, Yunanistan, Portekiz, Romanya ve ABD’nin katıldığı) İtilaf Devletleri, Almanya ve Avusturya-Macaristan’ın oluşturduğu (daha sonra Osmanlı İmparatorluğu ve Bulgaristan’ın katıldığı) İttifak Devletleri’yle karşı karşıya geldi.

Not: Bu olayla ilgili Birinci Dünya Savaşı’nın Nedenleri – Genel ve Özel Nedenler başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

İkinci Dünya Savaşı

İkinci Dünya Savaşı, 20. yüzyılda dünya çapında yapılan ikinci resmi askeri savaştır. 1939’dan 1945’e kadar sürmüştür. Savaşa dönemin tüm büyük güçleri olan Birleşik Krallık, Sovyetler Birliği, ABD, Çin Cumhuriyeti ve Fransa, Müttefik Devletler olarak; Almanya, İtalya ve Japonya, Mihver Devletler olarak katılmıştır. Savaşa 100 milyonu aşkın askeri personel katılmıştır. Savaşa dahil olan tüm ülkeler tüm endüstriyel, bilimsel ve ekonomik güçlerini, askerî ya da sivil kaynak farklılığı gözetmeksizin savaş için seferber etmiştir. İkinci Dünya Savaşı, dünya tarihinde nükleer silahların kullanıldığı tek savaştır. Dünya tarihinin en şiddetli ve kanlı savaşı olan bu savaşta, Holokost gibi kitlesel sivil ölümleri de yaşanmıştır. Yaklaşık 50 milyon insan bu savaş uğruna canını kaybetmiştir.

Not: Bu olayla ilgili 2. Dünya Savaşı’nda Amerika ve Japonya Mücadelesi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Rönesans

Zamanla tüm Avrupa’ya egemen olan bu akım ilk olarak İtalya’da ortaya çıkmıştır. Bir nevi Yunan-Roma kültürünün öne çıkmasıyla oluşan bir “Yeniden Doğuştur.” Bu yenilik en çok dini otoriteyi sarsmıştır. Bilim ve sanatın gelişimiyle cehalet büyük ölçekte geride bırakılmıştır. Başta İtalya olmak üzere çoğu Avrupa ülkesinde mimari, heykel ve resim alanlarında büyük eserler ortaya çıkmıştır. Jacop Burckhard konuyla ilgili; “Unutulan Antik Roma ve Yunan sanatlarının hatırlanması, tekrar değerlenmesi ve eski biçimlerden yeni formlar meydana getirmek.” diyerek bize bu düşünceyi anlatmaya çalışmıştır.

Not: Bu olayla ilgili Rönesans Nedir? Rönesans’ın Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Reform

Reform’un kelime anlamı: yeniden düzenlemek, şekil vermek, düzeltmektir. 16’ıncı yüzyılda Avrupa’da büyük ölçüde dini açıdan yapılan bir harekettir. Reform, Katolik Kilisesi’ne karşı çıkan ve yeniden yapılandırmayı destekleyen bir tarihi kalkınmadır. Reform hareketleri ilk olarak Almanya’da görülmeye başlamıştır. Alman İlahiyatçıların Katolik Kilisesi’nin uygulamalarına eleştirilerde bulunması ve karşı çıkmaya başlamasıyla, kilise kararlarına farklı açılardan bakarak fikir ayrılıklarına düşülmesi sonucu ile ortaya çıkmaya başlamıştır.

Not: Bu olayla ilgili Reform Nedir? Reform Hareketlerinin Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Fransız Devrimi

Fransız Devrimi, Fransa’da 1789’da başlayan ve 1799’da sona eren politik ve sosyal gelişmeler sürecine verilen isimdir. Bu devrim bir nevi Napolyon ile devam ettirilmiştir. Fransız İhtilali, Fransa İmparatorluğu’nun yıkılışı ve yerine Fransa Cumhuriyeti’nin doğuşuyla sonuçlanmıştı. Napolyon’un diktatörlüğüyle zirveye ulaşan bu süreçte oldukça çok politik tartışmalar yaşanmıştır. Fransız İhtilali ile ortaya çıkan fikirler, Napolyon ile Batı Avrupa ve ilerisine taşınmıştır. Liberal ve radikal fikirlerden etkilenen Fransız İhtilali, çağdaş tarihin rotasını da değiştirmiştir. Bu ihtilal, monarşi yönetim biçimlerine karşı olan bakış açısını da değiştirmiştir. Monarşi yönetimlerinin gücünün azalmasıyla birlikte, halkın yönetimde daha çok yer aldığı liberal demokrasi ve cumhuriyet gibi sistemlerin varlığı ve gücü artmıştır. Bu ihtilalle birlikte birçok topluluk bağlı oldukları imparatorluktan ayrılıp bağımsızlıklarını kazanmak için mücadele vermeye başladılar.

Not: Bu olayla ilgili Fransız Devrimi Nedir? Devrimin Amacı Cumhuriyet Miydi? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri, Hristiyanlar adına kutsal sayılan toprakların Avrupalı din adamlarının önderliğinde ele geçirilmesi adına gerçekleştirilmiş sekiz hareketten oluşan bir sefer dizisidir. Bu sekiz sefer 1096-1270 yılları arasında gerçekleşmiştir. O dönemde Türklerin batıya doğru hızlı ilerleyişini Bizans’ın tek başına durduramaması, Önemli ticaret yolları ve doğu zenginliklerinin Türklerin elinde oluşu, Derebeylerinin macera arayışı gibi bazı durumlar da aslında bu hareketin altında yatan sebeplerdir. Sekiz seferden yalnızca ilki amacına ulaşsa da Türklerin Batı’ya ilerleyişini yavaşlatmayı başardılar. Bu seferler din adamları önderliğinde yapıldığı ve başarısız sonuçlandığı için kilise ve din adamlarına duyulan güven oldukça azaldı. Seferlere katılan Derebeylerinin de bir kısmı ölünce monarşi yönetimi, dolayısıyla krallık güçlendi. Bunların yanı sıra ticaret yollarına erişemeyen Avrupa’nın deniz ticaretine başlayıp bu yönde gelişmesi ve barut ve matbaaya erişmeleri de bu seferin onlar için olumlu sonuçlanan yanlarıdır.

Not: Bu olayla ilgili Dördüncü Haçlı Seferi ve İstanbul’da Latin İstilası başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Sanayi Devrimi

Sanayi Devrimi, 18. yüzyılda, İngiltere’de ortaya çıkmıştır. Buhar gücünün ortaya çıkışıyla ekonomik düzenin ve üretim yapısının tam anlamıyla değişmesi sürecine verilen isimdir, Sanayi Devrimi. İngiltere’de ortaya çıkışının ardında Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Japonya’ya sıçramış ve sonunda bütün Dünya’da bu devrim etkilerini göstermeye başlamıştır. 16. yüzyılda meydana gelen hızlı nüfus artışından tüm ülkeler etkilenmiştir ve tüm ülkelerde çok yoğun bir nüfus artışı gerçekleşmiştir. Tarımda da gerçekleşen gelişmeler köy yerlerinden kentlere göçü hızlandırmıştır. Bu sebeple de sanayide çalışabilecek insan gücü oluşmuştur. Oluşan bu gelişmelerden toplum olumlu anlamda etkilenmiştir ve toplumun maddi durumunda artış görülmüştür. Bundan dolayı da öncelerde çay, kahve ve şeker gibi lüks gelirli kişiler tarafından tüketilen bu gıdalar artık orta gelirli kişilerin de sofrasında bulunması çok normal olan gıdalar haline gelmiştir.

Not: Bu olayla ilgili Sanayi Devrimi Nedir? Sanayi Devrimi’nin Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Coğrafi Keşifler

Coğrafi Keşifler, bilimsel alandaki gelişmeler, pusula hakkındaki gelişmeler, gemicilikte gelişen ilerlemeler, elde bulunan coğrafi bilgilerin artmasıyla, Haçlı Seferleri sayesinde meydana gelen Doğu ülkelerinin zenginliği, Avrupalılar tarafından dünyaya Hristiyanlığı yayma ve Hindistan’a ulaşma isteği, Kralların ise bu keşiflere destekçi olmaları ve ılımlı yaklaşmalarından ötürü gerçekleşmiş ve meydana gelmiştir.

Coğrafi Keşifleri daha detaylı bir şekilde incelememiz gerekirse; ticaret yollarının Müslümanlarının eline geçmesiyle ilerlemek isteyen Avrupalılar kendilerine farklı yollar aramışlardır. Bundan mütevellit Coğrafi Keşifler ile yeni yollar oluşmuştur. Sonrasında eskiden insanlarda olan Dünya düzdür inancının değişmesi ve coğrafi yazarların kitaplarından edinilen bilgilerle, pusulanın sapma açısının hesaplanmasıyla ve benzeri olaylarla tüm Coğrafi Keşifler gerçekleşmiştir.

Not: Bu olayla ilgili Coğrafi Keşiflerin Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

  1. Yazımız dünya ve türk tarihini ilgilendiren kısa anlatımlardan oluşmakta ve insanı cezbedip detayını öğrenmeye itmekte özellikle 4. Haçlı seferi ve latin yağması benim dikkatimi çeken bir husus

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.