Dünya Tarihi

2. Dünya Savaşı’nda Amerika ve Japonya Mücadelesi

Tipik bir Amerikalıya, Amerika Birleşik Devletleri’nin 2. Dünya Savaşı’na nasıl girdiğini sorarsanız büyük ihtimalle Japonların Pearl Harbor’a kanunsuz bir şekilde saldırdığını ve Amerika Birleşik Devletleri’nin kendini savunmak için karşı taarruza geçtiğini söyleyecektir. Ancak, Japonların Pearl Harbor’a neden saldırdığını sorarsanız büyük ihtimalle bir cevap alamayacaksınız. Aynı kişiye Amerika Birleşik Devletleri’nin Japonları kışkırtmak için ne yaptıklarını sorarsanız, muhtemelen Amerikalıların hiçbir şey yapmadığını söyleyecektir. Yeni bir askeri güç olarak ortaya çıkan Japon İmparatorluğu’nun 7 Aralık 1941’de Pearl Harbor’a yapmış olduğu intihar niteliğindeki saldırıyı tamamen Japonların çılgınlığı ve ilkelliği olarak göreceklerdir. Veya rasyonellikten uzak başka bir nedene bağlayacaktır. Ancak tarihsel bulgular, yaygın kanının aksine Amerika Birleşik Devletleri’nin Japonya İmparatorluğu’nu savaşa sürüklediğini göstermektedir.

Bu yazımızda 2. Dünya Savaşı boyunca Amerika ve Japonya arasındaki mücadeleyi tüm ayrıntılarıyla inceledik.

Pearl Harbor
1 Eylül 1939’da Pasifik Okyanusu’nda Siyasi Durum (Amerika – Japonya Savaşı)

Not: Yukarıdaki 2. Dünya Savaşı’nda Pasifik Okyanusu haritasının üzerine tıklayarak haritayı daha büyük boyutta ve çözünürlükte inceleyebilirsiniz.

ABD’nin 2. Dünya Savaşı’na Girmesi

Amerika Birleşik Devletleri’nin o dönemki başkanı Roosevelt’in 8 Aralık 1941 sabahı okuduğu bildiri, Amerika Birleşik Devletleri’nin resmi olarak savaşa girdiği tarih olarak kabul edilir. Gerçekte, Amerika Birleşik Devletleri bu kararı vermeden uzun süre önce savaşa dahil olmuştur. Amerika Birleşik Devletleri’nin savaşa dahil olma süreci çeşitli biçimlerde gerçekleşti. Örneğin, ABD donanması, Alman denizaltılarının yoğunluğuna rağmen Amerika Birleşik Devletleri’nden Büyük Britanya’ya giden nakliye güzergahı boyunca Kuzey Atlantik’teki tüm Alman unsurlarını gördükleri anda imha etmeleri yönünde emir almışlardı. Bununla beraber Amerikan gemilerine saldırmamak üzere direktif alan Alman kuvvetleri savaştan kaçındılar.

ABD’nin 2. Dünya Savaşı Öncesi Hazırlıkları

Almanya 1930’ların sonunda agresif bir şekilde silahlanmaya ve Lebensraum aramaya başlarken, Roosevelt yönetimi Alman genişlemesine karşı tedbirler almak için İngiliz ve Fransızlarla yakın iş birliği yaptı. Amerika Birleşik Devletleri ve Britanya istihbarat biriktirme, silah geliştirme, askeri teçhizatı birlikte test etme ve savaşla ilgili diğer iş birliği biçimlerini üstlenmeye yönelik düzenlemelere girdi. ABD ordusu İngiliz donanmasını, Alman denizaltılarının hareketlerine karşı önceden uyararak, Almanlara karşı olan operasyonları sırasında İngiliz askeri ile aktif bir şekilde iş birliği yaptı. ABD hükümeti, Almanlarla savaşmakta olan İngilizler, Fransızlar ve Sovyetlere askeri ve harici malzeme ve yardım sağlamak için çeşitli yollar kullandı. Aynı hükümet, Japonya ile savaş halinde olan Çinlilere, savaş uçakları ve pilotlar da dahil olmak üzere askeri yardımlar sundu.

Japonya’nın 2. Dünya Savaşı’na Girmesi

On dokuzuncu yüzyılın sonlarında, Japonya ekonomisi büyümeye ve hızla sanayileşmeye başladı. Japonya’da az doğal kaynak olduğu için, gelişen sanayilerin birçoğu kömür, demir cevheri veya çelik hurda, kalay, bakır, boksit, kauçuk ve petrol gibi ithal hammaddelere bağımlı hale geldi. Birçoğu, Amerika Birleşik Devletleri’nden ya da Güneydoğu Asya’daki Avrupa kolonilerinden gelen bu ithalata erişimi olmaksızın, Japonya’nın sanayi ekonomisi durmuş olacaktı. Bununla birlikte, uluslararası ticarete katılan Japonlar 1941 yılına kadar gelişmiş denebilecek bir sanayi ekonomisi inşa ettiler. Bu esnada Japonya, giderek daha da güçlenen ordu ve donanmasını desteklemek için bir askeri-endüstriyel kompleks kurdu. Bu silahlı kuvvetler, Japonya’nın, Kore’nin ve Çin’in kuzeyi dahil olmak üzere Pasifik ve Doğu Asya’daki çeşitli yerlerine genişlemesine ön ayak oldu. En nihayetinde Filipinler’e kadar uzanan Amerika için bir tehdit unsuru haline gelmeye başladı. Aynı zamanda, Batılı uluslarla yapılan birçok pakt Japonya’nın Amerika Birleşik Devletleri gözünde bir tehdit unsuru haline gelmesinin önünü açıyordu.

Japonya’nın 2. Dünya Savaşı Öncesi Hazırlıkları

İlk olarak, Japonya 27 Eylül 1940’da Almanya ve İtalya ile üçlü pakt imzaladı ve böylece savaş Avrupa’dan Asya’ya bağlandı. Bu hareket, Çin’i faşizme karşı küresel mücadelede potansiyel bir müttefik yaptı. Sonra 1941’in ortalarında Japonya, Sovyetler Birliği ile bir tarafsızlık paktı imzaladı ve Japonya’nın askerini Amerika Birleşik Devletleri’nin menfaatleri bulunan Güneydoğu Asya’ya ilerleteceğini açıkça ortaya koydu. Vichy Fransası ile yapılan üçüncü bir anlaşma, Japon güçlerinin Hindistan’a taşınmasını ve güney taarruzuna başlamasını sağladı.

Pearl Harbor saldırısından önceki dört yılda ABD, Japonya’da çok gerekli olan petrol, benzin ve hurda metalleri üzerindeki ambargolar da dahil olmak üzere her zamankinden daha kısıtlayıcı ticari yaptırımlar uyguladı. Bunu takiben topraklarındaki tüm Japon varlıklarını dondurdu. Diğer Batılı ülkelerin de benzeri yaptırımlar uyguladı. Böylelikle Japonya, ithal ettiği petrolün yaklaşık %90’ına ve yurtdışı ticaretinin dörtte üçüne erişimini kaybetti. Ülke sanayisini yalnızca üç yıl sürdürmesi tahmin edilen Japon petrol rezervleri ile yetinmek zorunda kaldı. Japonya, giderek çaresizleşti ve hali hazırda Batı devletleri tarafından işgal edilmiş petrol zengini Güneydoğu Asya’ya yöneldi.

ABD Savaş Sekreteri Henry Stimson, 25 Kasım 1941’de günlüğüne şunları yazmıştı: [Roosevelt] [Japonlar tarafından] saldırıya maruz kalacağımızı gündeme getirdi. Ona göre sorun şuydu, karşı tarafı savaş başlatmaları yönünde kışkırtırken ülke olarak fazla hasar almamak.

27 Kasım’da Stimson, ABD Pasifik komutanlarına şu telgrafı yolladı: Japonya ile yapılan barış müzakereleri ikinci bir emre kadar feshedildi. Japonların taarruza geçmesi bekleniyor. Ancak gerilimin devam etmesi durumunda ilk saldırının Japonya’dan gelmesini bekleyeceğiz.

Kasım 1941’de yapılan bir dizi görüşmede, Japonya nihayetinde, Amerika Birleşik Devletleri ve diğer batılı ülkelerin ambargolarını kaldırması ve Çin’e yardım etmesi bırakması durumunda, güneydeki Endonezya’dan geri çekilmeyi ve Güneydoğu Asya’nın diğer bölgelerine girmemeyi teklif etti. Ancak ABD, Japonya’nın koşulsuz olarak Çin’den çekilmesini ve bölgedeki diğer oyuncularla saldırmazlık anlaşmaları imzalamasını talep ederek karşı çıktı. ABD kamuoyunun Çin yanlısı tutumu, Japonların Çin’den çekilmesini gerektirmeyecek bir karara varmayı zorlaştırdı. Böyle bir durum Japonya’nın askeri otoritelerini köşeye sıkıştırdı.

Amerika ile Japonya’nın Savaşı

Japonya iki haftadan daha kısa bir süre Pearl Harbor’a saldırdı.Bununla beraber Japon devlet görevlileri de Amerika Birleşik Devletleri’ne karşı olası bir savaşı desteklemiyorlardı. Hükümet içinde, Başbakan Prens Fumimaro Konoye liderliğindeki güçlü bir hizip, umutsuzca barış için zemin arıyorlardı. Konoye, ABD’nin ülkedeki tüm Japon hesaplarını dondurmasının ardından şaşkınlığa uğramıştır. Konoye, yine de donanma ve ordudan, ABD’nin taleplerini dinlemek ve yanıt almak için Pasifik’in diğer tarafında Roosevelt ile görüşmüştür. Roosevelt’ten gizli destek alarak barış politikasını sürdürdü. ABD Büyükelçisi Joseph Grew, Washington’a Konoye’nin teklifini göz ardı etmemeleri gerektiği ve prensin Japonları anlaşmak için ikna edebileceğini söylemişti. 28 Ağustos’ta Japonya’nın Washington’daki büyükelçisi, Roosevelt’e Konoye’den kendisiyle görüşme çağrısında bulunan kişisel bir mektup sundu. 30 Eylül’de Grew Washington’a şunları yazdı; Konoye’nin savaş gemisi onu Honolulu, Alaska ya da cumhurbaşkanı tarafından belirlenen herhangi bir yere götürmek için hazır bekliyor. Buna rağmen Amerika Birleşik Devletleri herhangi bir cevap vermedi ve Konoye’nin kabinesi 16 Ekim’de düştü.

Bütün bu bilgilerin ışığında varılabilecek olan sonuç Amerika Birleşik Devletleri’nin Japonya İmparatorluğu’nu kasıtlı olarak savaşa sürüklemesidir. Barış tekliflerinin defalarca reddedilmesi, Japonya’nın müttefiki konumundaki Almanya’ya hali hazırda yapılan saldırılar ve Amerika Birleşik Devletleri’nin Japonya’yı ekonomik yaptırımlar yoluyla köşeye sıkıştırma düşüncesi bir savaşı kaçınılmaz kılmıştır.

Not: Amerika ve Japonya savaşı konusuyla ilgili olarak Mihver Devletleri Hangileridir? Mihver Devletleri’nin Ünlü Liderleri başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

  1. Buradan her savaşın bir arka planı olduğunu anlıyorum. ABD Japonya savaşı da böyle bir savaş.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.