9. Sınıf TarihTarih Dersi İçerikleriTarih Konu Anlatımları

Kavimler Göçü Ne Getirdi? (Tarih Konu Anlatımı)

Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 9. sınıf tarih dersinin 4. ünitesi olan İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası ünitesinin 4. konusunun devamı olan Kavimler Göçü Ne Getirdi? konusuna yer verdik. Kavimler Göçü Ne Getirdi? konusunu “Kavimler Göçü’nün sebep ve sonuçlarını siyasi ve sosyal açılardan analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.

Kavimler Göçü Ne Getirdi?

Ders: Tarih 9

Ünite: İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası

Konu: Kavimler Göçü Ne Getirdi?

Kazanım: Kavimler Göçü’nün sebep ve sonuçlarını siyasi ve sosyal açılardan analiz eder.

Kavimler Göçü Ne Getirdi? konusunda Kavimler Göçü’nün genel olarak Avrupa ve Dünya tarihi üzerindeki etkilerini inceledik. Kavimler Göçü konusunda daha ayrıntılı bir okuma yapmak için Kavimler Göçü Nedir? Kavimler Göçü Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Kavimler Göçü’nün Sonuçları

Hunların baskısıyla 375 yılına doğru Got krallığının çökmesi, Avrupa’nın Güney ve Batı’sına doğru dalga dalga yayılan istila hareketlerine yol açtı. İlk gelmiş olan Vizigotlar, Akitanya ve İspanya’ya yerleşti. İkinci dalga olmuş olan Vandallar, Süevler ve Burgondlar, Ren Irmağı’nı aşarak Güney’e ilerlediler. Üçüncü dalganın sonunda Ostrogotlar İtalya’ya, Anglosaksonlar ise İngiltere’ye yerleştiler.

Dördüncü aşamada ise Lombardlar bütün İtalya’yı ele geçirdi. İspanya’yı bir baştan diğer başa kadar geçen Vandallar Kuzey Afrika’ya inerek burada bir krallık kurdular. Franklar ise 4. yüzyıldan itibaren Roma topraklarına sızmıştı. Kavimler Göçü denilen bu göç, istila ve yerleşme hareketi, 400’lü yılların başından itibaren “Barbar” krallıklar denilen devletlerin kurulmasına yol açmıştır: Vizigot, Ostrogot, Frank, Burgond, Vandal krallıkları vb.

Devlet işlerini komutanlara bırakmak zorunda kalan son imparatorlardan Honorius’un hükümdarlık döneminde (4 ile 5. yüzyıllar arası), Batı Roma’nın Doğu Roma’yla bağı giderek kopmuştur, imparatorluk Doğu ve Batı olarak ikiye ayrılmıştır (395). Batı Roma, çok geçmeden Barbar krallıkların akınlarıyla toprak yitirmeye başladı. Galya, İspanya, Britanya birbiri ardına Roma’nın denetiminden çıktı.

III. Valentinianus’un döneminde (425-455) Afrika topraklarının Vandalların eline geçmesi ile İtalya kuşatma altına girdi. Yönetime egemen olan Romalı komutan Aetius’un bazı askeri başarıları olsa da durumu tersine çeviremedi. Aetius’tan sonraki imparatorlar, Germen kabile şeflerinin kuklası olarak hüküm sürmüşlerdir. En sonunda Germenlerden Odoacer, son imparator Romulus Augustus’u devirdi. Böylece Batı Roma İmparatorluğu tarihe karıştı (476). Bu tarih İlk Çağ’ın sonu, Orta Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edilir. Kimi tarihçiler ise İlk Çağ’ı Kavimler Göçü’yle bitirir (375).

Kavimler Göçü’nün Avrupa’ya Etkisi

5. yüzyılda Galya’yı bir baştan diğer başa kadar geçen barbarlar, her yeri yakıp yıkarak hiç silinmeyecek izler bırakan etkili savaşçılardı. İlerlemelerine son verdikleri noktalarda kalıcı krallıklar veya zaman içinde yok olan krallıklar kurdular. Devletlerini örgütlerken önlerindeki Roma İmparatorluğu örneğinden yararlandılar, hatta zırh ve eflatun pelerin gibi bazı iktidar simgelerini Roma İmparatorluğu’ndan miras aldılar. Yalnız Frank kralı, mızrağı ve ortadan ayrılmış uzun saçları ile Germen’lerin iktidar simgelerini de koruyordu. Barbarlar ele geçirmiş oldukları topraklardaki Roma İmparatorluğu’ndan kalmış olan kalıntıları silmek ve yok etmek için çalışmadılar. Aslında istemiş olsalardı bile birçok bölgede bunu yapamazlardı çünkü eski Roma İmparatorluğu’nun topraklarındaki nüfusları Romalılaşmış kavimlere oranla çok azdı. Dolayısıyla bu kavimler, boyundurukları altına aldıkları halklar ile uyum sağlamak, onlarla kaynaşmak zorundaydı. Nitekim devlet yönetiminde Roma İmparatorluğu’nun uygulamalarını, maliye sistemini ve Latinceyi korudular. Romalı senatör ailelerinin yeni kuşakları bütün sivil ve askeri görevlerini tekellerine alarak Germen soylularıyla kaynaştı.

Ama Germen nüfusunun az veya çok olmuş olmasının sebebiyle zamanla birtakım bölgesel farklılıklar ortaya çıktı. Örneğin; Galya, İspanya ve İtalya’nın güneyinde hâlâ Roma uygarlığının egemenliğindeydi. Yalnız İngiltere tüm haliyle Germenleşti. Ren Irmağı’nın Doğu kıyısı ise, Hristiyan misyonerler gelene kadar yerel özelliklerini koruyabildi. 8. yüzyılda Avrupa’da artık sadece 3 dil bulunuyordu: Germen, Roman ve Latin dilleri. Germen kralları, kilisenin en tehlikeli mezhep sapkınlığı olarak gördüğü Ariusçuluğu benimsemişti, yalnız Frank Kralı Clovis pagan olarak kalmıştı.

Ariusçulara göre İsa, tanrısal bir varlık değildi. Bir insandı. Burgond prensesiyle evlenen Clovis, karısının da etkisiyle Katolik Hristiyanlığını kabul ederek vaftiz oldu (488 veya 499) ve sapkın olarak gördüğü Vizigotlara karşı savaş açtı. Savaş dönüşünde Orleans kentinde bir konsil topladı. Amacı, kilisenin birliğini sağlamak, Ariusçuluğu ortadan kaldırmak, Roma hukukunu, Hristiyan dininin yasalarını hayata geçirmekti. Ayrıca halkına Germen özelliklerini unutturmamak için 65 maddelik Sal Yasa’sını yürürlüğe koydu. Paris’i ülkenin başkenti yaptı. Böylelikle Clovis, “barbar” krallıkların en büyüğünü kurmuş ve Katolik olan Fransa’ya doğru evrilecek süreci başlatmış oldu.

Büyük çatışmalardan sonra Vizigotlar, Burgondlar ve Lombardlar Katolik mezhebini benimsemişlerdi. Katolik Kilisesi’nin piskoposları, katedral ve manastırlarda okullar kurdular. Buralarda Latin kültürüne dayalı dini eğitim veriliyordu. Din adamlarını ve bütün Katolikleri bağlayan yasalar çıkardılar. Manastır hayatı ve keşişler, ilk kez Mısır’da ortaya çıktı, oradan da Avrupa yayıldı. Benedikteki Manastırları aracılığıyla zaman içinde Kuzey Avrupa da Hıristiyanlaştı. Eski Yunanlılar Helen olmayan bütün halkalara “Barbaros” derdiler. Bu kelime başlangıçta Romalıları da kapsamaktaydı. Roma döneminde Romalılar da Roma-Yunan etkisi dışındaki halklara “barbar” demeye başlamıştılar.

Arkeolojik bulgular, Avrupalı “barbar” halkların M.Ö. 1000 yıllarında tarih sahnesine çıktığını göstermektedir. Bunlardan Keltler, Germenler ve İskitler; Antik Çağ yazarları tarafından en fazla dile getirilmiş olanlarıdır. Keltler uzunca bir dönem Avrupa siyasi hayatını ve kültürünü etkilemiş olan çeşitli kabilelerden oluşan bir topluluktu. Ama hiçbir zaman bir imparatorluk veya konfederasyon olarak ortaya çıkmamışlardı. Avrupa’nın bildiği en önemli ve etkili diğer “barbar” halk ise İskitlerdir. Herodot, yazığı tarih kitabında bu halk ile ilgili çok önemli bilgiler vermiştir.

Kavimler Göçü’nün Toplumsal Sonuçları

Romalıları en fazla uğraştırmış olan, yıkılmasında da fiili olarak rol oynayanlar ise Germenlerdir. Kavimler Göçü sırasında Germenlerle birlikte ismi duyulmuş olan diğer “barbar” halk Hunlardır. Hunların Çin tarihinde Hiung-nu olarak geçen kavmin, Batıya göç eden bir kolu olduğu genel olarak kabul gören bir iddiadır.

Hunlar, 4. yüzyılın sonlarına doğru Karadeniz’in kuzeyinden Batı’ya doğru ilerlemeye başladılar. Karadeniz’in Kuzey’inde bulunan ve Romalılar tarafından barbar olarak adlandırılan kavimleri göçe zorladılar. Bu olaya Kavimler Göçü denilmektedir. Kavimler Göçü’nün sonuçları:

1. Avrupa’ya gelen kavimler yerli halk ile kaynaşarak bugünkü Avrupa milletlerinin temellerini attılar.

2. Roma İmparatorluğu, 395 yılında ikiye ayrıldı. 476 yılında Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı.

3. Avrupa’da Feodalite adıyla anılan bir yönetim biçimi ortaya çıktı.

4. İlk Çağ sona erdi Orta Çağ başladı.

Kavimler Göçü’nde Kuzey Hunları, Çin hakimiyetine girmemek için batıya doğru göç etmeye başladı. Hunların geldiğini gören bazı kavimler, Hunlardan kaçarak Avrupa’ya doğru göç ettiler. MS 375 yılında birçok milletin yerinden oynamasına neden olan bu olaya, Kavimler Göçü denir. Asya Hun Devleti’nin kıtlık, salgın hastalık, ekonomik faaliyetlerin yetersizliği ve yakın civarda bulunan Çin baskısı yüzünden bir kısmının batıya doğru göç etmesi sonucunda, hunların göç etmiş olduğu bölgelerde bulunan toplulukların siyasi yapısının değişmesine kavimler göçü denildi.

Kavimler Göçü’nün sonucunda Roma İmparatorluğu MS 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma İmparatorluğu olmak üzere ikiye ayrıldı. Batı Roma İmparatorluğu 476 yılında yıkıldı. Doğu Roma yani Bizans İmparatorluğu ise 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettikten sonra yıkıldı. İlk Çağ bitip Orta Çağ başladı. Avrupa’da skolastik düşünce etkin olmaya başladı. Avrupa’nın etnik yapısı değişti. Avrupa’da İngiltere, Fransa, İspanya gibi yeni devletler kuruldu. Merkezi krallık da gücünü yitirip feodalite rejimi ortaya çıktı. Feodalite rejimi ile beraber derebeylik sistemi gücünü arttırdı.

Kavimler Göçü Yaşanmasaydı Ne Olurdu?

Sonuç olarak Kavimler göçü gibi büyük bir hareket birçok yandan Avrupa’da değişikliklere ve karışıklıklara neden oldu. Siyasi ve toplumsal değişikliklere neden oldu. Bunun yanı sıra Kavimler Göçü olmasaydı;

Avrupa’daki devletler birbirlerini ötekileştirmek yerine birleşmeyi tercih etmek zorunda kalacaktı çünkü dünyada Avrupa Devletlerine rakip olacak başka büyük güçler var olmuş olacaktı.

Habsburg Monarşisi yıkılmayarak günümüze dek gelecek, Fransa ise gayet iptidai (ilkel) güçsüz bir devlet haline gelmiş olacaktı. Avrupa’nın en büyük dinamik güçleri Finler olmadığından dolayı İskandinavya olacaktı ve bu devleti İtalya, İngiltere ve Almanya takip ediyor olacaktı.

Dahası Bizans yıkılmayacak ve Ortadoğu’nun en homojen ve militarist devletine dönüşecekti. Macar Hunları olmadığı için Avusturya büyük bir devlet haline gelmiş olacaktı.

Aynı zamanda Dünya’nın siyasi haritası çok büyük bir değişime uğrayacaktı ve Hun Krallığı büyük bir bölüme hükmediyor olacaktı (Asya kıtası geneli).


4. Ünitenin Tüm Konuları: İlk ve Orta Çağlarda Türk Dünyası ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.

1. Konu: Avrasya’da İlk Türk İzleri

Orta Asya Kültür Merkezleri

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.