Osmanlı Tarihi

Galata Sarayı Ocağı ve Medresesi Tarihi

Eğitim; tarih boyunca farklı şekillere girmiş, farklı içeriklere sahip olmuştur. Galata Sarayı birçok farklı sistemi görmüş bir tarihi değerdir. Bu yazımızda Galata Sarayı nerededir, nasıl yapılmıştır, neden önemlidir sorularını yanıtladık. Ayrıca Galata Sarayı ve Galatasaray Lisesi tarihi hakkında bilgi verdik.

Galata Sarayı Ocağı ve Medresesi Tarihi

Osmanlı Devlet teşkilatlanmasının yönetim ve askeri oluşumlarına liyakatli ve sadık savaşçıların eğitilmesi kuruluş döneminden itibaren yüksek derecede ehemmiyetle üzerinde durduğu ciddi bir konu olmuştur. Bu ihtiyacı gidermek için bir taraftan daha önce kurulan okulların sınıf mevcutları arttırılırken öbür taraftan da yenileri hizmete geçirilmiştir. Kuruluş döneminde Edirne Sarayı’nda, 1453 senesinde İstanbul’un fethi sonrasında Yeni Saray’da yani Topkapı Sarayı’nda ve Eski Saray’da oluşturulan Enderun bu amaçla hizmete geçirilmiştir. Fakat bunların, yapılan fetihlerle devamlı olarak ilerleyen devletin ihtiyaçlarını yeterli miktarda giderememesi üzerine idareci olarak büyüten ve eğiten yeni mecra ve makamlara ihtiyaç olduğu anlaşıldı. II. Bayezid’in yaptırmış olduğu Galata Sarayı, 46 yıl boyunca tahtta kalan Kanuni Sultan Süleyman zamanında Vezir olan İbrahim Paşa’nın yaptırmış olduğu bu saray ve belli bir zaman süresince hizmette bulunan İskender Paşa Sarayı eğitim öğretim yuvası olarak halka kazandırıldı.

Padişah II. Bayezid’in bu sarayı yaptırıp okul durumuna dönüştürmesi yerleşik bir menkıbeden kaynak aldığı düşünülüyor. Padişah II. Bayezid, tahtta bulunduğu zamanların ilk senelerinde ağaçlarla örtülü olan Galata’da ava çıkmış gezinmekte iken gül fidanları ve ağaçların arasında küçük bir ev görür. İçeriye girdiğinde ismi Gülbaba olan bir bilgin, veli ile karşılaşır. Muhabbetinden çok mutlu olduğu Gülbaba’nın istediği bir şey olup olmadığını sorunca ihtiyar adam, “Sayın Padişahım! Şu tepeye bir okul yap da orada eğitim öğretim görenleri devletimizin hizmetinde uygun yerde istihdamda bulun” der.

Böylece Gülbaba’nın gösterdiği tarlanın etrafı sur ile kapatılarak bir tane cami ve yaklaşık ikişer yüz öğrencinin öğrenimine elverişli olan üç adet koğuş, koğuşlardan her birine birer hamam, yemek için mutfak ve diğer ihtiyaçları karşılamak üzere belirli oluşumları inşa ettirir. Anlatılan bu destanın doğruluğu tam olarak bilinmemekle beraber Galata Sarayı’nın Padişah II. Bayezid zamanında asıl olarak saray amaçlı yaptırıldığı söylenebilir. Kuralların belirlenip düzenli bir mektep durumuna dönüştürülmesi ise I. Selim yani Yavuz ve Sultan Süleyman devrinde gerçekleşmiştir.

Galata Sarayı Eğitimi

Galata Sarayı, Enderun Mektebi’ne namzet olarak geliştiren eğitim oluşumlarının en gelişmiş ve saygın olanıydı. İsimlendirilmesi oğlan olarak yapılan gençler büyük çoğunlukla devşirme Hristiyanlar olup Türk olan Müslüman aileler misafirliğinde bulundurularak Türk-İslam adetlerini ve geleneklerini kavrayıp Galata Sarayı’na girdikten sonra oldukça ciddi bir disiplin ile eğitim öğretime başlarlardı.

Gençlerin sarayın kültürünü ve adabını kavramaları, giyimleri, derslerdeki izlenimleri, öğretmenlerle ve kıdemli öğrenci ile girdiği etkileşimi, spor etkinlikleri gibi birçok şey sürekli bu ciddi disiplin temeline dayandırılarak gerçekleşirdi. Bu okulda okutulan dersler belli düzeyde din ve dil dersleriyle – bu derslerden bazıları Türkçe, Arapça ve Farsça- okuma, hat sanatı ve müzik idi. Silah tutma ve kullanma, cirit atma ve öbür geleneksel aktiviteler de bu öğrencilere gösterilmekteydi. Etkin olan öğrenciler sürekli olarak ödüllendirilirken başarısız durumda olan öğrenciler ise cezaya çarptırılırdı. Galata Sarayı en görkemli zamanlarını Sultan Süleyman’ın saltanatı devrinde hayat sürmüştür. Saygınlığı oldukça artan bu okula Müslüman ve Türk çocukları da belli ölçülerde kabul edilmiştir.

Galata Sarayı Öğrencileri

Okutulan derslerde yeterince başarılı bulunan ve öne çıkan adaylar dönemin en etkin ve söz sahibi mekteplerinden olan Enderun’a geçme hakkı kazanırlardı. İkinci seviyede bulunan adaylar ise Kapıkulu Sipahi Ocağı adı verilen bölüme geçerlerdi. Çıkışlar izin verilen belli aralıklarla ve oldukça ciddi ve disiplinli bir kontrol altında yapılır. Yani bununla alakalı olarak tüm etkileşimler padişaha iletilir ve onun verdiği kararla kesinleşirdi. Bu ve benzeri işleri de saray ağası tertip ederdi. Bu şekilde kabiliyetli ve başarılı olan öğrenciler görkem merkezi olan Enderun’da Büyük ve Küçük isimleri verilen odalara ve seyrek de olsa Doğancı Koğuşu, Seferli Koğuşu, Kiler, Hazine ve Has odalarına geçerlerdi.

Öbür öğrenciler ise kapıkulu askerlerinin ulufeciyan ve gureba alaylarına eklenirlerdi. Bir ara çıkma yalnızca bu saraya özgü tutulduysa da sonrasında öbür saraylara da aktarılmıştı. Bu çıkmaların gecikme durumunda isyan gibi büyük huzursuzluklar meydana gelirdi. Bu tür sorunlar da bu mekteplerin halk arasında gözden düşmesine ve geçici bir zaman boyunca kapanmasına dahi neden olmuştur.

Galata Sarayı Mimari Özellikleri

Bu sarayda Küçük, Orta ve Büyük isimleriyle bilinen 3 adet koğuşa sahip bir adet öğretimin yerinin bulunduğu ve öğrenim süresi için muayyen bir süre kesin olarak belirtilmek ile beraber bu olayın yaklaşık olarak 10 yıl kadar devam ettiği kaynaklardaki küçük bilgilerden anlaşılmaktadır. Sınıflarda bulunan öğrenci sayısı da geçen zaman içerisinde nispetsiz olarak artıp eksilmiştir. İsmail Baykal’ın bir eseri olan Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’nde bulunan bir kaynağa bağlı kalarak bizlere aktardığı bilgilere göre 1715-1833 senelerinde sınıflardaki mevcut öğrenci sayısı 180 ile 600 arasında değişiklik göstermiştir. Fakat aktarılan bu istatistiğin de Galata Sarayı’nın gerileme dönemlerine ait olduğu unutulmamalıdır. Galata Sarayı’nın yönetimi akağalardan oluşan bir ekipten seçilen ağanın elinde bulunuyordu. Yönetimde oldukça güçlü bir hiyerarşi bulunuyordu. Onun altında saray kethüdası ve onun da altında sınıflara bakan üç kethüda bulunuyordu.

Galata Sarayı tarih boyunca birçok kez statü değiştirmekle beraber çoğu tarihi bilgi de birbiriyle uyuşmamaktadır. Belirli sürelerle medreseye dönüştürülen Galata Sarayı hakkında en iyi bilinen olay 1686 senesinde gerçekleştirilmiştir. Bu değişiklikte beraber İbrahim Paşa ve Galata saraylarının belirli düzeylerde birkaç medreseye dönüştürülmesine karar verilmiştir. Mevcut öğrenci üst düzey eğitimlerin verildiği Enderun Mektebi’ne ve süvari birliklerine nakledilmiştir.

Galatasaray Lisesi Tarihi

I. Mahmud Galatasaray Kütüphanesi adında bir kütüphane kurmuştur. 19. yüzyılın ilk zamanları gibi saray kendini pek de önemi olmayan değişikliklerle durumunu korumuş ve 30. Osmanlı padişahı olan II. Mahmud’un da oldukça değer verilen okul 1817 senesinde ünlü Tophane yangınında bütünüyle yanıp kül olup yandıktan sonra dönemin padişahı tarafından 1821’de tekrardan inşa ettirilerek saray mektebi durumuna alınmıştır. Sürekli olarak birtakım değişikliklerin meydana geldiği bu zamanlarda Galata Sarayı da bu değişikliklerden etkilenerek tahmini olarak 1835 yılında buradaki eğitim öğretime son verilmiştir. Oldukça kısa bir sürede burada dönemin önemli okullarından olan Mekteb-i Tıbbiyye-i Şâhâne adıyla bir tıbbiye kurulmuştur. Dönemin padişahı olan Sultan Abdülmecid Mekteb-i Tıbbiye’yi Haliç’teki Humbarahâne binasına taşıyarak Galata Sarayı’nı tekrardan açmıştır. Fakat bu kez de uzun ömürlü olamamış. En sonunda burada 1868 senesinde bütünüyle farklı bir müfredat ve kimlikle Galatasaray Mekteb-i Sultanîsi kurulmuştur.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Medreseler ve Tekkeler (Tarih Konu Anlatımı) başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.