Avrupa TarihiOsmanlı Tarihi

Matbaa Nedir? Matbaa Ne Zaman, Kim Tarafından İcat Edildi?

Bu yazımızda Matbaa nedir? Matbaa ne Zaman, kim tarafından icat edildi? Avrupa’ya matbaa ilk ne zaman, nerede, nasıl ve niçin gelmiştir? Johannes Gutenberg kimdir? Osmanlı Devleti’ne matbaa ilk ne zaman, nerede, nasıl ve niçin gelmiştir? sorularını yanıtladık. Ayrıca Avrupa’da kağıt ve matbaanın tarihi hakkında bilgi verdik.

Matbaa Nedir?

Matbaa, yazıların ve görsellerin genellikle kâğıt gibi yüzeylere basılarak çoğaltılması işini yapan araçtır. Arapça bir sözcük olan matbaa, basım işlerinin yapıldığı yer anlamındadır.

Matbaa tarihte ilk kez 593’te Çin’de kullanılmıştır. Matbaa 1450’de Avrupa’ya taşınmıştır. 1493’te Osmanlı Devleti’nde ilk matbaa açılmıştır. İlk Türk matbaası ise 1727’de İbrahim Müteferrika açmıştır.

Matbaa Tarihi

Matbaanın icadı, bilginin iletilmesini insanlık tarihinde hiç olmadığı kadar kolaylaştıran icat olması niteliğiyle Avrupa’nın kültürel, bilimsel ve siyasal gelişiminde önemli rol oynamıştır. Çin coğrafyasında icat edilen kâğıdın Orta Çağın ikinci yarısında Orta Doğu’ya gelmesinden önce yazımlar genelde parşömenler halinde çoğaltılıyordu. Kâğıdın parşömene daha ucuz bir alternatif olarak ortaya çıkmasıyla beraber İslam dünyasında üretilen yazıların çoğaltımı kolaylaştı. Ancak bu icadın avantajına sahip olmayan ve Kilise başta olmak üzere çeşitli kurumların baskısı altında bulunan Avrupa ülkeleri bilginin çoğaltılması bakımından zayıf vaziyetteydi. Kâğıt kullanımı XII ve XIII. yüzyıllarda Müslümanların Endülüs’te (İspanya) kurduğu ilk kâğıt imalathaneleriyle beraber Avrupa’ya yayıldı. 1348’de Fransa, 1390’da Almanya ve 1495’te İngiltere’de ilk kâğıt imalathaneleri kuruldu.

Kağıt Tarihi

Kâğıdın icadıyla beraber kitap çoğaltımı bir miktar ucuzlamış olsa da hala uzun süren bir işlemdi, çünkü kitaplar elle çoğaltılmaktaydı ve bu el yazması kitaplar pahalıydı. Çinlilerin yüzyıllar öncesinden icat etmiş olduğu ancak Çin alfabesinin sebep olduğu zorluklardan ötürü geliştiremedikleri matbaa tekniğinin Avrupa’da ortaya çıkması 1450 yıllarında gerçekleşti. Değiştirilebilen harflerle baskı yöntemi bu dönemde geliştirildi, böylece kitap çoğaltım süreci mekanikleştirildi ve ucuzladı. Matbaanın üretimiyle kitapların kısa sürede ve çok sayıda üretilmesi, kâğıt imalatının yaygınlaşmasıyla beraber kâğıdın ucuzlaması ve gittikçe yaygın hale gelmesi mümkün oldu. Kitapların matbaayla beraber zamanın görece fakir halkına daha fazla hitap eder hale gelmesi sonucu Avrupa’daki okuryazar nüfusta çok önemli bir artış yaşandı. Kütüphanelerdeki kitap sayısı kısa sürede katlanarak arttı. Mekanik matbaanın icadı, bilginin sistematik aktarımının sağlayarak Avrupa’yı karanlık çağlarından çıkarıp modern çağa soktu ve yazının değerinin anlaşılmasına yardımcı oldu.

Matbaa Ne Zaman, Kim Tarafından İcat Edildi?

Avrupa’ya matbaa ilk ne zaman, nerede, nasıl ve niçin gelmiştir? sorusunu yanıtlayalım. Mekanik matbaa 1450’li yıllarda Alman mucit Johannes Gutenberg tarafından icat edilmiş olsa da matbaanın ilkel formları 600 ila 800 yılları arasında Çin coğrafyasında ortaya çıktı. Mühür prensibine dayanmakta olup harfleri değiştirilemeyen plakalardan oluşan baskı aletleri Çin coğrafyasında rağbet görmediği için geliştirilemedi, çünkü bu coğrafyada kullanılan karmaşık ve fazla sayıda harf bulunduran alfabeler basım için elverişli değildi. Harf sayısının az olması, arkeoloji profesörü Theodor Bossert’in bir toplumda basım sanatının gelişmesi için gerekenler hakkında öne sürdüğü üç maddeden biriydi; diğer iki gereksinim de halkın okuma arzusunun fazla olması ve kâğıdın kullanımının yaygın olmasıydı. Bu gereksinimlerin birinin sağlanmadığı Çin coğrafyasında matbaa icat edilse de geliştirilemedi.

Avrupa’da ilk matbaaların geliştirilmesi Rönesans’ın ortaya çıkardığı ihtiyaç sayesinde gerçekleşti. XV. yüzyılın ilk yarısında etkisi daha fazla hissedilmeye başlanan Rönesans akımı Avrupa’yı derinden sarsmıştı. Bu dönemde ortaya çıkan yeni fikirlerin, sanat ve bilim alanlarındaki yeniliklerin, siyasi yaşamdaki radikal değişimlerin yayılması için kitap basımının arttırılmasına ihtiyaç duyuluyordu. Matbaanın getirdiği hız ve ucuz üretim imkanı bu ihtiyacı karşılayabilecek nitelikteydi. Görece az sayıda harf bulunduran Avrupa dilleri matbaaların yaygınlaşmasına zemin hazırladı. Johannes Gutenberg’in 1450 yılında mekanik matbaayı icat etmesinin öncesinde İtalya ve Hollanda’da hareketli harfler yardımıyla basımlar gerçekleştirilmekteydi. XV. yüzyılda Hollanda’da matbaa işlerinden hattat ve hakkak unvanında kişiler sorumluydu. Hattatlar basılacak yazıyı yazar, hakkaklar ise basılacak yazıyı tahtalara geçirip basarlardı.

Johannes Gutenberg Kimdir?

Johannes Gutenberg 1400 yılında Kutsal Roma-Cermen İmparatorluğunun Mainz eyaletinde doğdu. Gençliği hakkında fazla bilgi bulunmamakla beraber büyürken sarraflık ve demircilik mesleklerini öğrendiği bilinmektedir. Erfurt Üniversitesi’nde eğitim gördüğü tahmin edilmektedir. 1428 ve 1430 yılları arasında doğduğu kentin loncaları ve asilzadeleri arasında çıkan çatışmalar sebebiyle Mainz’den sürüldü ve annesinin akrabalarının bulunduğu Strasburg’a taşındı. Burada kıymetli taş kesimi gibi zanaatlar ile geçimini sağladı ve başkalarına da dersler verdi. Gutenberg’in ortakları, Gutenberg’in onlardan saklı tuttuğu birtakım işler yürüttüğünden şüphelenip bu gizli işlerin içine katılmayı talep ettiler. İmzaladıkları beş yıllık anlaşma ortaklardan birinin ölümünün bu gizli işlerin merhumun varislerine ifşa edilmesini yasaklıyordu. Ortaklardan birinin 1438’deki ölümü merhumun varislerinin anlaşmayı görmezden gelip Gutenberg’i dava etmesine yol açtı. Dava düşse de Gutenberg’in bir başka gizli icat üzerinde uğraştığı ortaya çıktı. Girdiği ekonomik sıkıntılara rağmen birtakım yatırımcıların da yardımıyla icadını 1450 yılında tamamladı ve bir basımevi açtı.

Gutenberg’in mekanik matbaasını dönemin matbaalarından üstün kılan özelliği baskı yapılmak için kullanılan plakaların harflerinin değiştirilebilir olmasıydı. Basılacak her sayfa için ayrı bir plaka yapılması gereksinimini ortadan kaldırarak Gutenberg basım işlemini kat kat hızlandırdı ve ucuzlattı. Yapılan ilk basımlar arasında İncil’in seçili kısımları bulunuyordu. Bu kopyaların kalitesi Papa gibi isimlerin Gutenberg’in icadını yüceltmesine yardımcı oldu; dini kesimlerin resmi saygısını kazanan Gutenberg binlerce endüljans ve İncil kopyası bastı. Bu arada Gutenberg’in yatırımcılarından Johann Fust, Gutenberg’i yatırımını hatalı kullanmakla dava edip kazandı. Ana basımevinin İncil basımlarından elde edilen kârın büyük payını kendisine almaya başladı.

İflasın sınırına gelen Gutenberg bir başka küçük basımevinde İncil basımları yapmaya devam etti, bunun yanında Catholicon isminde 754 sayfalık bir sözlükten 300 kopya bastı. 1462 yılında o sırada yaşamakta olduğu Mainz kenti yağmalandı ve Gutenberg tekrar sürgün edildi. 1465 yılında başarılarının karşılığı olarak Hofmann unvanını aldı ve bazı mallarda vergiden muaf tutuldu. 1468 yılında doğduğu kentte vefat etti. Yaşamının son dönemlerinde büyük bir servete sahip olmasa da unvanı ile aldığı vergi indirimleri sayesinde orta gelirli, kısa bir emeklilik geçirdi.

Osmanlı Devleti’nde Matbaa Tarihi

Osmanlı Devleti’ne matbaa ilk ne zaman, nerede, nasıl ve niçin gelmiştir? sorusunu yanıtlayalım. Matbaa, Osmanlı topraklarına iltica etmekte olan İspanyol Yahudileri tarafınca XV. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’a getirildi. Bunu takriben şehrin Rum ve Ermeni kesimleri arasında matbaalar kuruldu. Matbaalar ile yapılan ilk basım İspanyol Yahudilerinden David ve Samuel Nahmias kardeşler tarafından 1495 yılında Arba’ah Turim isminde bir hukuk kitabı oldu. İmparatorluğun Selanik gibi gayrimüslim nüfus barındıran şehirlerinde de XVI. yüzyıl boyunca matbaalar kuruldu. Matbaalar XVI. yüzyılın başlarında gayrimüslimler arasında gittikçe tercih edilesi olsa da Türk kesimin matbaa kullanmaya başlaması ancak ilk Türk matbaasının kurulduğu 1727 yılında gerçekleşti.

Osmanlı Devleti’nde Matbaa Ne Zaman, Kim Tarafından Getirildi?

Türk matbaaların neden Avrupa’dan iki yüz sene kadar geç kurulduğu konusunda fikir ayrımı bulunmaktadır; bir kesim Rönesans’ın etkilerinin Osmanlı’ya ulaşmasının ancak XVIII. yüzyılın başında gerçekleştiği için, bir kesim de Osmanlı’da matbaaların kurulmasına elverişli bir ortam olmadığı için matbaanın geç kullanmaya başlandığını savunur. Bunun yanında Arap harflerinin basılmasının caiz olmadığı yönündeki kanının yanında el yazmacılarının işlerinden olma korkusuyla devlete yaptıkları baskının da matbaaların kurulmasına engel olduğu bilinir. Gayrimüslimlerin kurduğu matbaalar genellikle dini ve bilimsel eğitim amacıyla kullanılıyordu. Ancak imparatorluklarının büyüklüklerinin onlara yaşattığı kayıtsızlık sebebiyle Osmanlı halkında ilerlemeleri takip etme veya gayrimüslimlerin yaptığı gibi halkı eğitme yönünde büyük bir heves bulunmuyordu.

1727 yılında kurulan ilk Türk matbaası ancak devletin görece üst seviyelerinde bulunan eski Gayrimüslim İbrahim Müteferrika’nın ısrarı ile kurulabildi. Macaristan’daki bir ayaklanma sırasında Türklere esir düşüp İstanbul’da satılmasının ardından Müslüman olarak devletin üst makamlarına yükselen Müteferrika (anlamı: padişah ve vezirlerin işlerine bakan görevli) yabancı dil bildiği için uluslararası heyetlerle iletişim içerisindeydi. Matbaanın kullanımının Avrupa’ya nasıl bir etkisi olduğunu mesleği aracılığıyla gözlemleyen Müteferrika kendisi de bir matbaa kurmak istedi. Birtakım sadrazamların da yardımıyla Şeyhülislam’ın dini eserlerin basılmaması şartıyla verdiği bir fetva ile ilk Türk matbaasını kurdu.

Not: Bu konuyla ilgili olarak İbrahim Müteferrika Kimdir? İlk Türk Matbaası Ne Zaman Açıldı? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.