Osmanlı Tarihi

Mora İsyanı ve Yunanistan’ın Kurulması

Yunan bağımsızlık hareketi ne zaman, nerede, nasıl ve niçin ortaya çıkmıştır? Mora İsyanı nasıl başlamıştır? Osmanlı devleti bu isyanı nasıl bastırmaya çalışmıştır? Mora İsyanında Fener Rum Patrikhanesi’nin rolü nedir? sorularını yanıtladık. Ayrıca Filiki Eteria örgütü ve faaliyetleri hakkında bilgi verdik. Tepedelenli Ali Paşa İsyanı hakkında bilgi vererek bu isyanın nedenlerini ve sonuçlarını inceledik.

Mora İsyanı Nedir?

Mora İsyanı, yada diğer bir sekilde Yunan Devrimi, Yunanlıların Osmanlı Devleti’nin kendileri üzerinde kurduğu egemenliğine karşı başlatılan, 1821 ile 1829 seneleri arası sürmüş ve Yunanistan’ın Osmanlı Devleti’nden özgürlüğünü kazanması şeklinde sonuca eren isyandır. 1832’de imzalanmış olan İstanbul Antlaşması ile de Yunanistan bağımsız, özerk bir ülke olarak tanınmaya başlanmış ve ayaklanma süreci de bu şekilde sonuca bağlanmıştır.

Mora İsyanı Nedenleri

Rusya’nın çok kültürel dinı bağlılığını kullanması yoluyla gercekleştiği Osmanlı karşıtı propaganda özellikle fakirlik ve açlığın önemli ölçüde büyük boyutlara ulaştığı Mora kentinde büyük bir destek bulmuştu. Bağımsızlık süreci de buna bağlı olmakla beraber Mora Yarımadasının güney kısmında bulunan Mani burnu üzerinde yaşayan Yunanlı halkın 17 Mart 1821 gününde Osmanlı Devleti’ne karşı bir isyan başlatmasıyla ve 23 Eylül’de de Tripoliçe’yi işgal etmeleriyle resmen başladı. Kentin düşmesiyle şehrin Türk ve Yahudi vatandaşlarının katledildiği Tripoliçe Katliamı patlak vermiştir.

Bu katliam sırasında yaklaşık 12 bin sivilin öldüğü düşünülmektedir. İsyan sırasında Osmanlı Devleti’nden bağımsızlığını isteyen aydın Yunanlıların oluşturduğu Filiki Eterya cemiyeti de önemli bir rol üstlenmiştir. Uzun bir zaman boyunca kanlı savaşlar ile devam eden isyan, 1829 senesinde İngiltere, Fransa ve Rusya devletlerinin Yunanlıların tarafında savaşa katılmaları ve Navarin Deniz Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin kaybetmesine sebep olmaları sonucunda Yunanlıların lehine bir mücadele haline bürünmüştür. Arkasına aldığı devletlerin de destegi ile Yunanlılar Osmanlı’dan bağımsızlıklarını almayı başarmıştır. Osmanlı Devleti 1828 ile 1829 seneleri arasında Osmanlı-Rus Muharebesi’ni de kaybederek 1829 yılında Rusya ile imzalanan Edirne Antlaşması ile Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul etmiştir. Daha sonra 1832 yılının temmuz ayında Yunanlılar icin mücadele etmiş olan Avrupa’nın 3 büyük devleti ile imzalanan İstanbul Antlaşması ile de bağımsız olan Yunanistan’ın sınırlarını ve siyasi bütünlüğünü garanti altına almışlardır.

Mora İsyanı Sonuçları

Bu şekilde Yunanlar, Osmanlı boyunduruğu altından çıkıp bağımsızlık kazanan ilk halk olmuştur. Yunan bağımsızlığının yıldönümü kabul edilen 25 Mart 1821 Yunanistan’da milli bayram kabul edilir. Yine bu tarih Meryem’e İsa’nın doğum haberinin verilme günü olarak kabul edilen Müjde ile de aynı güne denk gelmektedir. Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanması Osmanlı Devleti’nin çöküş sürecini başlatması nedeniyle büyük bir öneme sahiptir. Aynı zamanda, ilk defa Osmanlı’nın boyunduruğu altındaki bir millet Osmanlıdan bağımsızlığını almayı başarabilmiştir. Bu 19. yüzyılda diğer tebaa mensuplarının da isyana girişmelerine sebep olacaktır. Bunun yanında, Avrupalı devletlerin Osmanlı’nın iç işlerine daha fazla ve kolaylıkla karışmasının da önünü açar niteliktedir. Çünkü bu Osmanlı’nın zayıfladığının da uluslararasi bir kanıtıdır ve diğer devletlerin Osmanlı üzerindeki gücünü yansıtmaktadır. Yunanistan’ın bağımsız olmasının hemen arkasından 1830 senesinde Fransa, 1529 tarihinden bu yana Osmanlı toprağı olan Cezayir’i ele geçirerek bir süreden sonra Osmanlı’dan alacak ve Akdeniz’deki Osmanlı’nın gücünü daha da zayıflatacaktır.

Mora İsyanı’nda Patrikhane’nin Rolü

Mora İsyanı sırasında İstanbul’da bulunan Fener Rum Patrikhanesi’nin olayda sahip olduğu rol tartışmalı bir konudur. Türk tarihçileri genellikle Patrikhane’nin ayaklanmayı desteklediğini savunarak yorum getirmiş ve Patrik V. Grigorios’un isyana yardımcı olduğu için idam edildiğini öne sürmüştür. Fakat, bu düşünce kanıtlanmış kesinlikte kanıtlara dayalı degildir. Bunun aksine Patrikhane’nin isyana destek olmadığı yönünde öne sürülen kanıtlar daha güçlü nitelikte kabul edilebilir. Elçin Macar’ın savunduğu üzere göre Patrik V. Grigorios ve Patrikhane Yunan İsyanı başladığı gibi ayaklanmanın hem siyasi hem de askeri liderlerini hedef gösteren bir aforozname yayınlatmıştır.

Bu aforozname içerisinde ayaklanmanın ana yöneticileri İpsilantis kardeşler Osmanlı’ya karşı durmakta olan nankörler ve kafirler olarak betimlenmiş; Osmanlı Devleti’nin bir Tanrı emri şeklinde görülmesi nedeniyle isyana destek olanların Tanrı’ya karşı durmuş kafirler durumunda olacakları söylenmiştir. Patrikhane’nin yalnızca Rumların Patrikhanesi olmadığı; Sırp, Bulgar, Karadağlı, Arnavut gibi tüm Osmanlı halkına mensup Ortodoksların bağlandığı bir Patrikhane olduğu da göze alınacak olunursa bağımsızlık yanlısı milliyetçi eylemlerin yalnızca Osmanlı’yı değil aynı şekilde Patrikhane’yi de hedef gösterdiği açıktır. Bu durumlara bakıldığında ise Patrikhane’nin Mora’daki isyana destek verdigi yorumu çürümektedir.

Mora İsyanı’nda Filiki Eterya’nın Rolü

Filiki Eterya, Osmanlı’nın boyunduruğu altından çıkmak icin bir grup Yunanın 1814 senesinde oluşturduğu dernektir. İsim olarak Dostluk Cemiyeti anlamına gelmektedir. Batı Avrupa’da bulunan gizli mason örgütlerinin kuruluş ve işleyiş mekanizmasını benimsemektedirler. Filiki Eterya 1814 senesinde Emmanouil Ksantos, Nikolaos Skoufas ve Athanasios Tsakalof adlarındaki üç Yunan tarafından, o dönemin Rusya’sında günümüzde ise Ukrayna’nın toprakları içerisinde yer alan Odesa şehrinde kurulmuştur. Kuruluş amacı Yunan Bağımsızlık Savaşı eylemini gerçekleştirerek Bizans’ı tekrardan kurmak idi. Hareketin ana lideri Aleksandro İpsilanti idi. Bu cemiyet para toplamış, silah ve mühimmat dağıtmış, isyan adına propaganda eylemlerinde bulunmuştur.

Bu kararlarda birleşmiş olan cemiyetin ana üssü 1815’te İstanbul’a taşınmıştır. 1820 yılının 12 Nisan tarihinde gerçekleşen toplantı sırasında, derneğin başına Çar I. Aleksandr’ın yaveri olan Aleksandros İpsilantis getirildi. Eflak-Boğdan eylemlerinde, 1821 Mora ve 1897 Girit bağımsızlık hareketlerinde önemli bir role sahip olan Filiki Eterya, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküş döneminde asıl gayesinden saparak “Megali İdea” (Büyük Yunanistan) fikrini savunmuş ve bu nedenle de emperyalist bir özelliğe sahip hale gelmiştir.

Tepedelenli Ali Paşa İsyanı

Bu dönem içerisinde coğrafyadaki Rum nüfus Filiki Eterya Derneği gibi cemiyetler kurma yoluyla Osmanlı Devleti’nde özgürlüklerini geri almak için eylemlere girişmişlerdir. Tepedelenli Ali Paşa bu eylem hareketlerini bastırmak adına çok sert tedbirler almıştır. Ancak Osmanlı Devleti’nin o zamanda güçsüzleşmesinden de yararlanmış ve Arnavutluk ile Yunanistan arasında bulunan Epir bölgesinde etki alanını büyütmüştü. Osmanlı İmparatorluğu’ndan bağımsızmış gibi eylemler göstermeye başladı. Farklı farklı Avrupa devletleri ile kendi çıkarları gereğince doğrudan ilişkiler geliştirdi ve anlaşmalar yaptı.

Osmanlı Devleti Tepedelenli Ali Paşa’nın zamanla artmakta olan siyasi ve askeri nüfuzundan tedirgin olmakla beraber sahip olduğu diğer problemler yüzünden uzun bir dönem boyunca çok büyük önlemler alamadı. Tepedelenli Ali Paşa’nın oğullarıyla beraber hür bir ulus oluşturma derecesine ulaşması nedeniyle 2. Mahmut mühürdarı olan Mehmet Sait Halet Efendi’nin de emri doğrultusunda Tepedelenli Ali Paşa görevinden ihraç edildi. Tepedelenli Ali Paşa bu karara saygı duymadı ve emri görmezden gelerek bir ayaklanma başlattı.

Bu isyanın bastırılması için 2. Mahmut sadrazamı Hurşit Ahmet Paşa’yı Tepedelenli Ali Paşa’nın üzerine saldırmaya ve sorunu ortadan kaldırmaya yolladı. Hurşit Ahmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa’nın ele geçirdiği toprakları elinden geri aldı ve Tepedelenli Ali Paşa’yı ve oğullarını ordusu ile birlikte bozguna uğrattı. Hayatının bağışlanması şartı ile 24 Ocak 1822 tarihinde teslim olmuş olsa bile, ileriki dönemlerde tekrar bir ayaklanma çıkarma ihtimali göz önüne alınarak bu karar feshedildi ve Tepedelenli Ali Paşa’nın idamı kararı kabul edildi. Bu haberi aldığı zaman silahına ulaşmaya çalışması nedeniyle de kurşun yoluyla vuruldu ve öldü. Bundan sonra ise kafası kesilip İstanbul’a yollandı. Bu ayaklanma bu şekilde bastırıldı fakat ortaya çıkan kargaşa durumu bağımsızlığını kazanmak isteyen Rumlara yardımcı oldu. Giderek cemiyetlerini daha da güçlü hale getirdiler ve isteklerini çoğalttılar. En sonunda ise 1829 senesi içerisinde Yunanistan, Rusya ile gerçekleşen Edirne Antlaşması yoluyla bağımsızlığını aldı.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Yunan İsyanı Nedir? Nedenleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.