Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları – 2. Ünite (2024-2025)
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite başlıklı bu yazımızda ders kitabı içindeki soruların cevaplarını hazırladık.
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite başlıklı bu yazımızda Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabındaki tüm ünitelerin içindeki soruların cevaplarını hazırladık. Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite yazımızda aşağıdaki bölümlerde yer alan soruların cevaplarını hazırladık;
- 2. ÜNİTE BAŞINDA: “Kavramlar” bölümündeki kavramları açıkladık. Ayrıca “Hazırlık Çalışmaları” bölümünde yer alan soruları yanıtladık
- 2. ÜNİTE İÇİNDE: “Sıra Sizde” ve “Soru” bölümlerindeki soruları yanıtladık.
- 2. ÜNİTE SONUNDA: “Ölçme ve Değerlendirme Soruları” bölümündeki tüm soruları yanıtladık.
Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı 2. Ünite Cevapları
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Türklerde Toplum Yapısı, beş kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu beş kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.
Kavramlar Bölümü Soruları
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Türklerde Toplum Yapısı ünitesinin Kavramlar bölümünde yer alan 12 kavramı yanıtladık.
Oguş Nedir?
Urug Nedir?
Boy (Bod) Nedir?
Bodun Nedir?
İl (Devlet) Nedir?
Kalın Nedir?
Bîmaristan Nedir?
Millet Sistemi Nedir?
İmarethane Nedir?
Amin Alayı Nedir?
Dârüleytam Nedir?
Meşrutiyet Nedir?
Hazırlık Çalışmaları Bölümü Soruları
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Türklerde Toplum Yapısı ünitesinin Hazırlık Çalışmaları bölümünde yer alan 12 soruyu yanıtladık.
Konargöçer Yaşam Hakkında Neler Biliyorsunuz? Anlatınız.
Konargöçer yaşam hayatına sahip olan insanlar yerleşik hayat biçimi yerine göçebe hayat biçimini benimseyen insan topluluklarıdır. Konargöçer insanlar büyük hayvan sürülerini takip eden ve belirli bir bölgede sabit olarak yaşamayan insanlardır. Bu yaşam biçimine sahip insanlar yolları üzerinde kurduğu çadırlarda yaşarlar. Başlıca geçim kaynakları hayvancılıktır ve belirli aralıklarla hareket etmelerinden dolayı tarımla uğraşmazlar. Aynı göç eden kuşların yaptığı gibi mevsimlere göre yaylakları ve kışlakları arasında gelip giderler. Mayıs-Nisan aylarında yaylaya çıkarlarken, kışın şehirlere dönerler ve orada yaşarlar.
Aşağıdaki Görsellerden Yola Çıkarak Karasal İklimin İnsanların Hayatını Nasıl Etkileyeceği Konusundaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz.
Karasal iklim insanların tarımdan ziyade hayvancılık yapması için daha elverişlidir. Bu yüzden karasal iklime sahip yerlerde insanların göçebe hayatı benimsemesi oldukça olağandır. İlk resimde hayvanlar yaylakta otlamaktadır ve göçebe insanlar kurduğu çadırlarda günlerini geçirmektedir. İkinci görselde ise tüm yaylak karlar altında kalmış ve hiçbir hayvan veya çadır kalmamıştır. Tüm insanlar kışlaklarına gitmiştir ve karın bu kadar yoğun olması insanları göçebe hayat tarzını benimsemeye itmiştir. Çünkü kuraklık fazladır ve ortam şartları özellikle kış mevsiminde hem hayvanlar hem de bitkiler için uygun değildir.
İslamiyet’i Kabul Ettikten Sonra Türklerin Toplumsal Hayatında Ne Gibi Değişiklikler Yaşanmış Olabilir? Düşüncelerinizi Söyleyiniz.
İnsanların ibadet etme şekilleri değişmiştir. Kültür açısından Türk kültürüne İslam kültürü de yansımaya başlamıştır. Kadınların ve erkeklerin giyimlerinde değişiklikler meydana gelmiştir. Eğitim, aile gibi şeyler İslam’a bağlı olmaya başlamıştır. Türkler ve Müslümanlar birbirlerine destek vermeye başlamış ve bu iki etnik yapı arasında siyasi bir birlik oluşmuştur. Haçlı Seferleri olduğu zaman Türkler, Müslümanları Haçlı Seferinden korumuşlardır. Hükümdarlar halife tarafından onay almaya başlamıştır. Paraların üstünde halifenin ismi bulunmaya başlamıştır. El sanatlarında ve mimaride İslam’a bağlı olarak birçok değişim ve gelişim yaşanmıştır. Şehirlerde camiler ve medreseler inşa edilmeye başlanmıştır ve sanat gibi dallarda İslamiyet’in etkileri gözükmeye başlamıştır.
Toplumsal Hayatta Kadının Rolü Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
Toplumsal hayatta kadınların rolü birçok değişime maruz kalmıştır ve kadınların sahip olduğu roller çok uzun zamandan sonra değişmeye başlamıştır. Kadınların rolü eskiden ev işleri yapmak ve çocuklara bakmaktı. Bunun dışında erkekler gibi evin geçimini sağlamak gibi bir amaçları yoktu ancak bazı kadınlar evin geçimini sağlamak istiyordu. Zaman içerisinde kadınların rolleri daha farklı alanlara yayılmaya başladı ve kadınlar ev işlerini yapmaktan farklı olarak başka alanlarda da olmaya hak kazandı. Günümüzde kadınlar neredeyse yer alanda erkekler ile eşit şartlar altında bulunabilmektedir. Ev işlerini yapmak, ev geçimini sağlamak gibi şeyler ailede iki cinsiyet tarafından yapılmaktadır. Kadınlara eğitim hakkı tanınmış olup, kadın hakları çeşitli kanunlarla korunmaya başlamıştır böylece toplumda kadının rolü daha özgürlükçü bir yapıya sahip olmuştur.
Farklı Milletlerden Olan İnsanlar, Osmanlı Toplumunda Çok Uzun Süre Bir Arada Yaşamayı Nasıl Başarmış Olabilirler? Bu Konudaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz.
Osmanlı Devleti’nde bulunan çoklu millet sistemi, adil yönetim, Müslüman ve gayrimüslim vatandaşların eşit haklara sahip olması sonucunda Concert of Europe (1815-1914) dönemi arasında çıkan milliyetçi isyanlara kadar çokuluslu devletler sabit kalmıştır. Fakat milliyetçilik fikri ile çıkan isyanlara kadar Osmanlı Devleti’nin yıkılmadan kalması ise adil yönetim, yüksek vergilendirilme olmaması, Türklerin Anadolu’ya yerleşirken ki politikayı izlemesi sonucu Osmanlı Devleti yıkılmadan kalabilmiştir.
Günümüzde Sosyal Hayat (Misafirperverlik, Evlenme, Doğum, Ölüm, Bayramlar Vb.) Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
Günümüzün misafirperverlik oluşumu, diğer oluşumlar gibi geleneksel bir biçimde gerçekleşmiyor. Eskiden misafirperverlik kahvehane gibi ortamlara taşınabilecek büyük etkinlikler olarak görülmekteydi. Günümüzde ise doğum, ölüm, bayramlar (Ramazan Bayramı hariç), kısıtlı bir çevre üzerinden gerçekleşmektedir. Bir insan öldüğü zaman sela okunup cenaze aracı ile götürülüyor. Sonuç olarak değişen büyük bir oluşum bulunmuyor. Ramazan Bayramı, günümüzde büyük bir insan grubu ile gerçekleşen tek bayram kabul edilebilir.
Sizce İnsanlar Köylerden Kentlere Neden Göç Ederler?
Köylerden kentlere olan göç, iş olanakları, daha iyi bir yaşam, eğitim, sağlık hizmeti ve diğer çeşitli hizmetler için göç etmektedir. Göç sonucunda köylerde yaşayan insan sayısı azalmakta, bu da üretilen ekin miktarını azaltmaktadır. Bu durum sonucunda köylerde iş gücü ihtiyacı artış göstermekte, daha fazla iş için aynı ödeneği alan işçiler ise daha fazla ödenek için kentlere göç etmektedir. Bu durum tekrar ederek kentlere olan göçü oluşturmaktadır. Kentlere yapılan göç arttıkça kentler nüfus yoğunluğu olarak sorunlar yaşamakta ve köylere olası bir göç akımı oluşturmaktadır.
Köyden Kente Göç Eden Bir Aile, Şehirde Ne Gibi Zorluklarla Karşılaşabilir?
Köylerden şehirlere göç sonrası adaptasyon sorunları, şehir yaşamının yoğunluğu, kirlilik ve gürültü barındıran ortama alışma süreci kolay geçmeyen bir süreçtir. Köy yaşamı, sakin hayat, rahat bir ortam ve arkadaş canlısı bir ortam içerirken; şehirler insanların acele halinde olduğu, yoğun, kargaşa içeren, insanların kendi çıkarlarının peşinden koştuğu bir ortamdır. Göç eden bir aile yabancı karşılanmanın yanı sıra şehir içinde uzun bir ikametgâh gerçekleştirmediği sürece çevre tarafından dışlanacaktır. Sosyal baskı dışında yaşanacak olaylardan bir diğeri hayatın çabukluğuna alışma çabası olacaktır.
Konu İçindeki Sorular
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Türklerde Toplum Yapısı ünitesinin konu başlıkları altında yer alan tüm soruları yanıtladık.
İlk Türk Devletlerinde Toplumsal Açıdan Önemli Bir Yere Sahip Olan Bayram ve Festivalleri, Günümüz Toplumlarında Birlik ve Beraberliğe Sağladığı Katkılar Açısından Değerlendiriniz.
Bayramlarda ve festivallerde insanlar aynı ortak amaç doğrultusunda bir araya gelirler ve gerek üzüntülerini gerek mutluluklarını birbirleri ile paylaşırlar. Bu yüzden bayramların toplumlarda birlik ve beraberliği arttırdığı önemli bir gerçektir. Çünkü insanlar üzüntülerini birbirleri ile paylaşırken aynı zamanda birbirlerine destek olurlar ve birbirlerinden güç alırlar. Aynı şekilde mutluluklarını birbirleri ile paylaşırken başkasının mutluluğunu kendi mutluluğu kabul etmeyi öğrenir. Aynı zamanda insanlar bayramlarda ve festivallerde ellerindekileri birbirleri ile paylaşmayı öğrenirler. Bu günler sayesinde senin benim kavramları yerine bizim gibi kavramlar güçlenir.
Uygurların Kabul Ettikleri Mani Dini, Onların Yaşam Tarzlarını Nasıl Etkilemiştir?
Uygurlar, Mâni dinini kabul ettikten sonra savaşçılık özelliklerini kaybetmişlerdir. Bunun en büyük sebebi Mâni dini gereğince hayvani gıdaların yenmesi yasak olup gün içerisinde sadece akşam olmak üzere tek öğün yenebilmektedir. Bundan dolayı eski iriliklerini ve güçlerini kaybeden Uygurlar doğal olarak savaşçı özelliklerini de kaybetmişlerdir. Ancak Mâni dini sayesinde, Uygurlar yerleşik yaşama geçmişlerdir ve musiki ve resim sanatlarına verilen önem seviyesi artmıştır. Mâni dini sayesinde Uygurlar kendisinden sonra kurulan bir çok Türk devletine örnek olmuşlardır. Tarihte yerleşik hayata geçen ilk Türk toplumu olmuşlardır.
Konargöçer Yaşam Tarzı İle Yerleşik Yaşam Tarzı Arasındaki Benzerlik ve Farklılıkların Neler Olduğunu Açıklayınız?
Göçebe ve yerleşik yaşam tarzlarının ikisinde de toplumdaki bireyler için ticaret önemli bir geçim kaynağıdır. Aynı zamanda iki yaşam tarzını benimseyen toplumların bireyleri için de tarım önemlidir. Göçebe bireylerin yaptığı tarımlar kendilerine yetecek kadar olduğundan yerleşik bireylerinkinden farklılıkları bulunmaktadır. Ancak temelde tarım yapmaktadırlar. Göçebe bireyler kurdukları çadırlarda yaşarlarken, yerleşik bireyler sabit evlerinde yaşarlar. Göçebe topluluklar az sayıda bireyden oluşurken, yerleşik toplumlar kalabalıktır. Göçebe bireylerin başlıca geçim kaynakları hayvancılık iken yerleşik bireylerin başlıca geçim kaynakları tarımdır.
İlk Türk Devletlerinde Anne, Baba ve Çocukların Sorumlulukları İle Günümüzdeki Anne, Baba ve Çocukların Sorumluluklarını Karşılaştırıp Benzer ve Farklı Yanlarını Söyleyiniz.
İlk Türk devletlerinde çekirdek ailenin sorumlulukları ve günümüzdeki çekirdek ailelerinin sorumlulukları zaman geçtikçe değişmiştir. Ancak iki dönemde arasında benzerlikler bulunmaktadır. İki dönemde de babalar daha çok evin geçinimini sağlamayı üstlenmişken, anneler zamanlarını ev işlerini yapmaya ayırmışlardır. Bu durum uzun yıllardan beri sürmesine rağmen zaman geçtikçe bireylerin modernleşmesi ve kadın ile erkeğin toplumdaki yeri değiştiğinden dolayı azalmıştır. Farklılıklara geldiğimizde ise günümüzde bir çok ailede anne ile baba evin geçimini beraber sağlamaktadır. Aynı şekilde ailede tek bir kişinin sözü geçmek yerine her bireyin fikir hakkı bulunmaktadır. Eskiden ise baba ev işlerine karışmaz ve kadınlar da evin geçimini sağlayacak pek bir şey yapmazdı.
Günümüzde İyi Bir Haber Alındığı Zaman, Darısı Başımıza Denilmektedir. Bu Sözün Nereden Gelmiş Olabileceği Konusundaki Düşüncelerinizi Söyleyiniz.
Eski Türklerde darı gerek hayvanların gerek insanlar için önemli bir besin kaynağı olmuştur. Uzun yıllar boyunca tüketilmiştir. Aynı zamanda eski Türk geleneklerine göre evlenen gelinlerin başına para, şeker, buğday ve darı serpilirdi. Bunlardan para serveti, şeker ağız tadını, buğday ve darı ise nimeti ve bolluğu sembolize ederdi. Bu yüzden iyi bir olay olduğu zaman darısı başımıza denir. Kendilerinin de başına iyi şeyler gelmesini istediklerini belirtirler. Yani darısı başımıza sözü eski Türk geleneklerinden gelmektedir. Halen kullanımı devam etmektedir.
Yandaki Şemaya Bakarak Devletin Oluşum Sürecini Anlatınız.
(Bu soru 73. sayfadaki şemaya göre yanıtlanmıştır.)
73. sayfada görmüş olduğumuz resimde açık bir şekilde anlaşılacağı üzere en büyük unsur ola devlet ya da başka bir değiş ile millet içerisinde ayrı ayrı değer ve özelliklere sahip olan bir sürü grup ya da toplumu barındırır. Her grubun kendine özel amaç ve gayeleri vardır. Temelden bütüne doğru giden bu sistemde akrabalık ilişkileri bir raddeye kadar etkinken toplumun büyüklük ölçüsü arttıkça bu oran azalır. Bunun sebebi de büyüyen ve devlet olmaya doğru yaklaşan toplumun görevleri bir aileninkine göre çok daha ağır ve ciddi yapılması gereken görevlerdir.
Türk Kültüründe Ana-Baba, Karı-Koca Denirken Neden Anne Babadan, Kadın Da Kocadan Önce Söylenmiş Olabilir?
Türk kültüründe eskiden beri babalardan sonra aileyi anneler temsil ediyordu. Örneğin, padişah bir sefere ya da savaşa gittiği zaman söz hakkı padişahın karısına geçiyordu. Bu aslında kadınların Türk kültüründe ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Bunun yanı sıra ailenin çocuklarını temsil eden kişi de anne oluyordu. Çünkü çocukları anne doğuruyor ve kadınlar bu açıdan önceliğe sahip oluyordu. Kadınların toplumda da birçok görev ve sorumluluğu vardı. Bunlardan en önemlisi de aile ilişkileriydi. Aile ilişkilerinde kadının rolü erkeklerine göre daha fazlaydı. Çünkü erkekler evin geçinimini sağlamakla yükümlü olduğu için annelere de aile ilişkilerini kontrol altında tutmak kalıyordu. Bu gibi sebeplerden dolayı da Türk kültüründe kadınlara verilen değerin gösterilmesi için karı-koca, ana-baba gibi terimlerde anneler babalardan daha önce gelmiştir.
Türk İslam Devletlerinde Giyim Şeklinin Belirlenmesinde Yaşam Tarzının ve Yaşanılan Coğrafyanın Etkileri Nelerdir?
Coğrafyanın özellikleri giyim tarzının belirlenmesinde faydalı olmuştur. (Sıcak ve soğuk arası iklimlerde yaşam sürüyordu. Rusya’da bulunan Müslümanlar soğuk bölgelerde yaşarken, sözü geçen Müslümanlar Türk asıllı, Arabistan’ı ele geçiren Osmanlı Devleti üzerinden bölgeye yerleşen Türkler ise sıcak bölgeye uygun giyinmiştir.) Soğuk havalar için kalın, tarz ve tarz takım elbiseler gerekli olmuştur.
Geçim kaynağı olan sığırların etkisi söz konusu olduğunda, deri ve kürk giyimin kolay elde edildiği olduğu görülmüştür. Börk, kaftan, hırka, gömlek, şalvar, çizme Türk giyim parçaları arasındaydı. Türkler kırmızı ve yeşil tonları severdi. Malzemeleri arasında pamuk, yün, ipek ve kürk vardı. Kadınlar bol giysilerden hoşlanırken, erkekler dar giysiler seçti. Başlarına çene altında düğümlü koyu kırmızı bir börk giydi. Türklerin kırmızı rengi sevmesindeki neden kırmızı rengin İslam devletlerinde bayraklarda kullanılmasının yanı sıra psikolojik olarak ilgi uyandırdığı görülmüştür.
Yukarıdaki Metinlerden Hareketle, Türk Yöneticilerin Anadolu Halkına Karşı Tutumlarının Ne Gibi Sonuçlar Ortaya Çıkardığını Yazınız.
(Bu soru 77. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır.)
Türk yöneticiler, Türklere yaşamak için uygun toprak bulduklarını anlamıştır. Bölge için uzun soluklu planlar yapmıştır. Yapılan uzun soluklu planların uygulanabilmesi için Türklerin yaşadıkları bölgede yaşayan sıradan vatandaşlar haline gelip bölge halkıyla birlikte huzur içinde yaşamaları gerekmekteydi. Türk yöneticiler hem Türk göçmenler hem de bölge halkının iyi geçinebilmesi için merhamet ve adalet içeren bir politika uygulamıştır. Uygulanan politika sonucu Türklere karşın büyük çaplı bir direniş hareketi görülmemiştir. Bölge halkının çoğu Türk yönetimini Bizans yönetimi yerine tercih etmiştir.
Yukarıdaki Metni İnceleyerek Türk İslam Tarihinde Kadınların Konumu İle Günümüzdeki Kadınların Konumunu Karşılaştırınız.
(Bu soru 78. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Kadınlar, o dönem içerisinde erkeklere eşit, bazı durumlarda da ailenin reisi konumuna eşdeğer bir saygı görmekteydi. Kadınlara gösterilen saygının büyük bir kısmı dinin gereği olmuştur. Bunun yanı sıra da neslin devamı için çocuk doğurma görevinin kadında oluşu; dönem içerisinde kadınların gördüğü saygıyı elde etmesi ile sonuçlanmıştır. Günümüz kadını, eski dönemlere göre daha geri bir konumda olmasına karşın çeşitli özgürlükler kazanmıştır. Modern kadın iki ayrı sınıfa ayrılmaktadır. İlk sınıf modern konuma ulaşabilmiş, çalışan, evli ise kocasına eşit, değilse kendisini toplumda erkek ile eşit olan kadındır. İkinci sınıf kadın modernleşememiş, sözde dine alırı bağlı, tesettürlü, yürüyen duvar olarak adlandırılan kadındır. Günümüz kadınından ilk sınıfta olan kadın eski dönem kadını ile daha yakınken ikinci sınıfa giren kadınlar eski kadınların altına yer almaktadır.
Yukarıdaki Metinlerde Anlatılanlarla, Günümüzde Yaşanan Toplumsal Olaylar Arasında Benzerlikler Var Mı? Bu Konudaki Düşüncelerinizi Arkadaşlarınızla Paylaşıp Çıkan Sonucu Alttaki Boş Alana Yazınız.
(Bu soru 80. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır.)
Günümüzde yaşanan olaylar ile anlatılan olaylar tamamıyla aynı olmasa da büyük ölçüde benzerlik bulunmaktadır. Günümüzün gerek ekonomik koşulları gerek yaşam koşulları nedeniyle çoğu insan dolandırıcılık ve benzeri aktivitelere yönelmiştir. Arkadaş veyahut dost denilen bireyler insanları arkalarından bıçaklamaya başlamıştır. İnsanlar sadece kendi çıkarını düşündüğü için başkalarının eylemlerini ne şekilde değerlendirip en iyi sonuca ulaşabileceğini düşündüğü için insanlar arası güven kalmamıştır. Kısaca evet o dönem ile günümüz arasında büyük benzerlikler bulunmaktadır.
Osmanlı Devleti’nin Sosyal Yapısının Şekillenmesinde Etkili Olan Unsurlar Nelerdir?
Osmanlı Devleti’nin sosyal yapısı, halkın büyük bir kesimini oluşturan köylüler, büyük bir bölümü ticaret ile uğraşmakta olan şehirliler, sarayda bulunan yöneticiler, padişah ve halka yardım eden/sorunları ile ilgilenen görevli idareciler, yabancı tüccarlar, filozof eşdeğerinde eğitimli kesimler, cahil fakat bazı alanlarda bilgisi olan insanlar (köyün delisi Hüseyin vb.).
Osmanlı Devleti, Fethettiği Ülkelerin Halkına Kendilerini İdare Etme Hakkı Vermiş, Onların Kültürlerine ve İnançlarına Müdahale Etmemiştir. Bu Davranışın Osmanlı’nın Varlığını Uzun Yıllar Sürdürmesinde Ne Gibi Etkileri Olduğunu Açıklayınız.
Osmanlı Devleti, kendinden sonra gelen Sovyetler Birliği gibi çok uluslu devletlerden daha uzun ayakta kalmıştır. Bu durum kukla devletler aracılığıyla gerçekleşmiştir. Romanya bu duruma örnektir. Moldova ve Eflak prensliği üzerinden görülebilmektedir. Bu özerk bölgeler isyan etmeyerek devletin bütçesini harcamasına gerek kılmamaktadır. Osmanlı İmparatorluğu ile aynı savaşlara girip belirli bir vergi vererek sınırlı özgürlüğe sahip olabilmek, bu milliyetleri kontrol altında tutmaya yetmektedir.
Osmanlı Devleti, Rumeli’ye Geçince İmar Faaliyetlerine Niçin Ağırlık Vermiş Olabilir? Düşüncelerinizi Söyleyiniz.
Rumeli stratejik bir konum olarak ticaret ve ticari faaliyetlere uygun bir coğrafi konumdadır. Bir tarafı boğazlara yönelmekte, diğer tarafı Ege denizi üzerinden akdenize açılmaktadır. Akdeniz dönemin ticari merkezlerinden biri olduğu için Osmanlı Devleti çeşitli ithalat ve ihracat bölümlerinde kazanç sağlamıştır. Devlet kendini geliştirme fırsatları bulmuştur. Ekonomik kontrol ticari vergi kesme hakkı kazanmış, mallarının hedefine ulaşmasını isteyen tüccarlar bu vergileri ödemek zorunda kalmıştır. Osmanlı Devleti de bunun sonucunda ekstra ekonomik kazanç sağlamıştır.
Yukarıdaki Metinlerden Hareketle, Osmanlı Devleti’nin Farklı Etnik ve Dinî Unsurlara Karşı Sergilediği Tutumu Yorumlayınız.
(Bu soru 83. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır.)
Osmanlı Devleti azınlıkları oldukları gibi kabul etmiştir. İnanç özgürlüğü sağlamıştır. Yahudi, Hristiyan, Müslüman ya da ateist fark etmeksizin inanç özgürlüğü sağlamıştır. İşkence görmüş, hakları engellenmiştir. Zayıf ve kaybedenlerin yanında durup insanları desteklemiştir. Osmanlı Devleti kutsal toprakların koruyucusu olarak Yahudi ve Hristiyanlara verdiği destek ile onların durumunu iyileştirmiştir.
Bu Metinlerden Hareketle, Osmanlı Devleti’nin Balkan Halkları Üzerindeki Etkisi Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
(Bu soru 84. sayfadaki metinlere göre yanıtlanmıştır.)
Balkanlarda yaşayan insanlar Osmanlı Devleti’ni kendi ülkesi olarak görmüştür. Türk isimleri koymaları, Türklere saygı gösteriyor olduklarını kanıtlamaktadır. Türkler, Anadolu’ya yerleşmeleri gibi Balkanlara yerleşmiştir. Bu bölgede yaşayan halkın özgürlüklerine saygı göstermiştir. Kendi yaşamlarına devam etmesine izin vererek isyanların önüne geçmiştir. Uzun soluklu bir yerleşim gerçekleştirmeyi başarmıştır. Osmanlı Devleti’nin etkileri günümüzde bile bazı Balkan ülkelerinde görülmektedir. Devşirme politikasının zorunlu biçimde gerçekleştirilmemesi, halkın tepki yaratmasının önüne geçmiştir. Bölge halkının yönetime dahil edilebilmesi ve sorunlarını açıklayabilme şansı bulması ise halk için yararlı olmuştur.
Yukarıdaki Metni İnceleyerek Farabî’ye Göre İdeal Toplumun Tanımını Yapınız.
(Bu soru 85. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
İşbirliği gerçekleştirebilen, yardımlaşma kültürüne sahip, merhamet, saygı ve empati duygularını benimsemiş toplum, ideal toplum olarak tanımlanmıştır. İdeal toplum, Türklerin Anadolu içerisinde sahip olduğu kültüre benzemekte, fakirlere yapılan gizli yardımlar, toplu bayram kutlamaları, insanların birbirini küçük düşürmemesi gibi durumlar ile ideal toplum arası bağlantı kurulmuştur. İdeal toplum yapısı için insanlar arasında eşitlik bulunması gerektiği görülmüştür. Empati ve yardımlaşma duygusundan yoksun toplulukların ideal toplum yapısına ulaşamayacağı bilgisi verilmiştir.
Georgina A. Müller 1894’te İstanbul’a Gelip Çeşitli Türk Evlerine Ziyaretlerde Bulunduktan Sonra, Osmanlı Kadını Hakkında Yukarıdaki İfadeleri Kullanmıştır. Buna Göre Osmanlı Kadınının Toplumdaki Yeri Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
(Bu soru 87. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Osmanlı kadını, toplum içerisinde erkekler ile eşit haklara sahip olmuş, eve kapanıp çalışmak yerine toplumsal olaylarda yer almıştır. Planlama, misafir ağırlama, ziyaretler ve benzer faaliyetlerde yer alarak toplumsal konumlarına ulaşmıştır. Osmanlı kadını, toplumun bir parçası olmanın yanı sıra aile için gerekecek işleri yerine getirmektedir. Kadınlar, insanların toplum içerisindeki yaşamını bilmeden eve kapalı ev kadınları olarak bilinmekte fakat bunun aksine toplum içerisinde büyük görevler üstlenerek sosyal yapıda büyük etkilere sahip olmuşlardır. Toplumsal yapı üzerindeki etki ise günümüzdekinden daha büyük seviyededir.
Osmanlı Devleti’nde Hayvanların Korunmasıyla İlgili Yapılan Çalışmaları Günümüzdekilerle Karşılaştırınız?
Osmanlı Devleti’nde, hayvanlar için çeşitli barınaklar yapılmıştır. Besin, su ve barınma ihtiyaçları karşılanmıştır. Kutsal canlılar olarak görülmüştür. Hayvan sevgisi toplumun bir parçası olmuştur. Toplum içerisinde hayvan sevgisi olmayan, hayvanlara zarar veren bireyler dışlanmıştır. Hayvan sevgisi insanlara aşılanmıştır. Günümüzde hayvan sevgisi, eski zamanlar ile benzerlik göstermektedir. Sokaklarda kedi, köpek ve diğer hayvanlar birlikte görülmekte, insanlar tarafından beslenmekte, toplumun önemli bir parçası olarak görülmektedir. Kasap, marketler ve çoğu pazar alanında kedi bulunmakta, bulundukları mekanın içerisinde oldukları gibi kabul edilmişlerdir.
Evliya Çelebi, Seyahatname Adlı Eserinde Trabzon’dan Söz Ederken Hamsi Balığına Özel Olarak Vurgu Yapmıştır. Buradan Hareketle Coğrafî Koşulların Yemek Kültürü Üzerinde Etkilerini Örnekler Vererek Açıklayınız.
(Bu soru 89. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Trabzon, coğrafi olarak Karadeniz’e kıyısı olan bir şehirdir. Deniz içerisinde bulunan hamsi balığı bölgenin favorisi haline gelmiştir. Balıkçılık faaliyetleri yaygın olduğu için kolay elde edilen bu balık bölge için kolay ulaşım, fiyatının düşük olması ve lezzeti nedenleriyle tercih edilmektedir. Coğrafi olarak bol yağış alan bir bölge olan Trabzon, çay ve benzeri bol su isteyen ürünleri yetiştirebildiği için tüketecek besin olarak balıklara yönelmiştir. Diğer bölgelerin aksine çok daha az çeşit ürün barındırmaları da bu durumun öncüllerinden olmuştur.
Osmanlı Devleti’nde Müzik Eşliğinde Oynayan Çengiler Minyatürünü İnceleyerek Osmanlı Devleti’ndeki Müzik Aletleri ve Eğlence Kültürü Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
(Bu soru 90. sayfadaki görsellere göre yanıtlanmıştır.)
Devlet içindeki çalgı, müzik ve eğlence kültürü kalabalık ortamlarda düzenlenmiştir. Toplumun ileri gelenleri ağırlıklı saray ve benzeri mekanlar bu gibi aktivitelerin merkezi olmuştur. Günümüzdeki eğlence ile Osmanlı dönemi arasında büyük farklar bulunmaktadır. Günümüz toplumunda toplu eğlence arka planda kalmıştır. Teknolojik ortamda bireysel eğlence ağırlıklı konuma ulaşmıştır.
Devletin İleri Gelenlerine Verilen Yemek Minyatürünü İnceleyerek Osmanlı Devleti’ndeki Sofra Kültürünü, Günümüz Sofra Kültürü İle Karşılaştırınız.
(Bu soru 90. sayfadaki görsellere göre yanıtlanmıştır.)
Sofra kültürü, toplumun her kesimine ulaşmıştır. Büyük sofralar, toplu ikramlar, şölenler ve misafir ağırlamalar gerçekleşmiştir. Günümüz ile karşılaştırıldığında daha ileri bir düzeyde kalmıştır. Fakat etkileri halen görülmektedir. Lokanta ve benzeri mekanlarda kahvaltıda serpme adı verilen menü bulunmaktadır. Osmanlı dönemi sofralarına benzer bir görüntü oluşturmaktadır.
Yukarıdaki Metinden De Anlaşılacağı Gibi Avusturya Devleti, İngiltere ve Fransa Gibi Avrupa Devletlerinden Farklı Olarak Tanzimat Fermanı’nı Desteklememektedir. Sizce Bunun Sebebi Ne Olabilir?
(Bu soru 92. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Avusturya, bu durumda Osmanlı Devleti’nin benliğini kaybetmesinden çok güçlenerek Rönesans geçirme ihtimalini önlemek istemektedir. Osmanlı Devleti toplumsal hayatı geliştirir, Reform hareketleri uygularsa komşusu olan Avusturya için sorun oluşturabilir. İngiltere ve Fransa, Osmanlıyı sömürge olarak görmekte, eğer reform ve benzeri yenilikleri uygulayacak olursa Rusya’nın etkisinin azalacağı ve gelecekte yapmaları gereken yükü azaltacağı için Osmanlıyı desteklemiştir. Avusturya, Osmanlı ile birçok savaş yaptığı ve çeşitli kayıplar yaşadığı için güçlü bir komşu istemiyordu. Kısacası korku faktörü üzerinden yeniliklere karşı çıkmıştır.
Balkan Savaşları Sonunda Ailesini Kaybetmiş ve Göçe Zorlanmış Bir Mülteci Olsaydınız Neler Hissederdiniz? Duygularınızı Arkadaşlarınızla Paylaşınız.
(Bu soru 93. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Yaşanan mülteci göçleri, bölgede olan Türk sayısını azaltarak ileride yaşanabilecek olası çatışmaların önüne geçme amacıyla yapılmıştır. Zorunlu kılınan göçler çeşitli soykırım ve insanlık dışı suçlara neden olsa da bu suçlar gizlenmeye çalışılmıştır.
Yukarıdaki Metinden Hareketle Ülkelerindeki Savaştan Dolayı Türkiye’ye Yapılan Mülteci Göçlerini Değerlendiriniz.
(Bu soru 93. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Mülteci olsaydım, çevremdeki insanlara göre olası bir direniş başlatırdım. Partizan faaliyetleri içerisinde yer alırdım. Zayıflık yerine savaşarak kendi geleceğime karar verirdim. Bir grup ülkenin yaşam sürdürdüğüm topraktan beni zorunlu göçe zorlamasına karşı çıkardım. Direniş belirli bir seviyeye ulaştıktan sonra çeşitli isyanlar başlatılarak özgürlük hareketleri oluşturabilirdik.
Üretim İle Refah Arasındaki İlişkiyi Açıklayınız.
(Bu soru 95. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Üretim miktarı arttığı zaman bu artışın; ürünün istenen oranda sağlanamaması ile ilgilidir. Talep sağlandıktan sonra üretim miktarı artan ürünün temin fiyatı azalır, azalan fiyatlar ise ürünün erişiminin kolay oluşudur. Refah, üretim miktarı zirve yaptığı ve talep edilen miktarın ilk bölümü karşılandığı zaman zirve yapar. Refah, üretim miktarı ve zaman ile ters orantılı bir ilişki içerisindedir.
Hızlı Zenginleşmenin Kültürel Değişime Etkisi Hakkında Neler Söyleyebilirsiniz?
(Bu soru 95. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Hızlı zenginleşme bir bölgenin gelişmesine olanak sağlarken devam ettirilebilecek bir yöntem değildir. Talep azaldığı ve üretilen ürün zirve yaptığı zaman ortaya bir kriz çıkacaktır. Kriz sonucu arazi ve mülkler değersizleşecek, toprak sahipleri zarar edecektir.
Tarımda Makineleşmenin Toplumsal Sonuçlarını Yazınız.
(Bu soru 95. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Tarımda makineleşme sonucu bir bölgenin en basitinden ortamı bozulur. Bozulan ortamın nedeni dış etkilerdir. Yatırımcılar kazanç sağlamak adına bölgeye yatırım yapar. Yapılan yatırım sonucu bölgeye gelen insan sayısı artış gösterir. Artış sonucu yeni yapılaşmalar gerçekleşir. Bu durum çarpık kentleşme ve ortam bozukluğu ile sonuçlanır.
Yukarıdaki Metni İnceledikten Sonra, Diğer İslam Ülkelerinin Hilâl-i Ahmer’e Yardım Göndermesini İslam Dünyası Açısından Değerlendiriniz.
(Bu soru 96. sayfadaki metne göre yanıtlanmıştır.)
Yapılan yardım, İslam dininin, yardımlaşma dini oluşu ile ilişkilendirilebilir. Yardımlaşma yayıldığı sürece yapılan yardım ve amaç doğrultusunda gerçekleşen eylemler değer kazanır. İslam dünyası, yapılan bu yardımlaşma sonucunda birlik ve dayanışma ilkesi doğrultusunda hareket ettiğini göstermiştir. İslam dünyası ortak bir amaç uğruna bir araya gelmiştir. İstenilen sonuca ulaşabilme amacı ile hareket etmişlerdir. Gazilerin desteklenmesi, devletlerin ortak olarak ulaşabildikleri bir karar olduğu için dinin yardımlaşma ilkesi gerçekleştirilmiştir. Yardım kampanyasının başarılı oluşu ise devletlerin bu amaç uğruna sarf ettiği emeğin yapmacık olmadığını göstermiştir.
Yukarıdaki Anayasaları Gayrimüslimlerin Hakları Bakımından Karşılaştırınız.
(Bu soru 97. sayfadaki anayasa metinlerine göre yanıtlanmıştır.)
İlk anayasa, bütün Osmanlı vatandaşlarını eşit kılan, Osmanlının ilk yazılı anayasası özelliğindedir. Bu yasada bütün vatandaşlara hak arama özgürlüğü tanınmıştır. İbadet özgürlüğü kanun üzerinden güvenceye alınmıştır. İkinci anayasa üzerinde yönetim kurulunda bulunan temsilciler halkı temsil etmekte, halk tarafından bulundukları konuma getirildiği için yapması gereken görevleri kendi çıkarı yerine halkın önceliğini düşünme görevi üstlenmiştir. Üçüncü anayasa, Osmanlı vatandaşlığı yerine ülkenin tek milliyet olduğu, topraklarda yaşayan bireylerin kendilerini türk kabul ettiği üzerine beyanname verilmiştir.
Her Üç Anayasayı Da Vatandaşlık Olgusu Yönünden Karşılaştırınız.
(Bu soru 97. sayfadaki anayasa metinlerine göre yanıtlanmıştır.)
Bu üç anayasa, vatandaşlara zamanla daha çok hak vermiştir. Kanun önünde eşitlik, yönetici seçimi için oy verme ve benzeri haklar kazanarak özgürleşmiştir.
Ölçme ve Değerlendirme Bölümü Soruları
Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabının ikinci ünitesi olan Türklerde Toplum Yapısı ünitesinin Ölçme ve Değerlendirme bölümünde yer alan tüm soruları yanıtladık.
A) Aşağıda boş bırakılan yerlere uygun olan sözcükleri yazınız.
1. Urug
2. Küden
3. Siyasetname
4. Akarat
5. Amin Alayı
6. Hamidiye Etfal
B) Aşağıdaki soruların cevaplarını ilgili alana yazınız.
7. Bodun
8. Bacıyan-ı Rum
9. Reaya
10. Nisvan-ı İslam
C) Aşağıdaki soruları cevaplandırınız.
Türkler Devlete Neden “Devlet Baba” Demektedir?
Devlet baba, yönetici konumunda bulunan bireylere devlet üzerindeki konumları nedeniyle verilen takma isimdir. Yönetim kesimi hanlar, atalar ve çeşitli sıfatlara sahip şahıslar barındırdığı için bu konumdaki bireylere baba denmiştir. Baba denmesinin başka bir nedeni ise ülke adına karar vererek ülkenin reisi yani ülkenin babası konumunda bulunuyor oluşudur. Aile içerisinde alınan kararların çoğunluğu baba figürü üzerinden verildiği gibi devlet ve ülke adına verilen kararların çoğunluğu yönetici olan birey/şahıs tarafından verilmektedir. Verilen kararlar sonucu oluşan durumları yüklenen devlet yani aile üzerindeki babaya eşdeğer olunuş nedeniyle bu isim verilmiştir.
İlk Türk Devletlerinde Kadının Önemi Hakkında Bilgi Veriniz.
İlk Türk devletlerinde, kadınlar erkeklerle eşit görülmüştür. Görev dağılımı bakımından erkekler avlanmaya giderken kadınlar ev işleri, çocuk bakıcılığı, tarla veya benzeri bir arazi bulunması konumunda arazi ile ilgilenme, hayvan bulunması konumunda hayvanların beslenmesi ve benzeri işler ile uğraşmıştır. Kadınlar yemek yapımı, aile için gerekli hazırlıklar ve benzeri alandaki işlerle uğraşmıştır. Bu konum ve statü günümüze kadar aslını korumuştur. Kadınlar toplum içerisinde kendilerine atanan rol dışına çıkmaları durumunda dışlanmaları nedeniyle bu konumlarda kalmış, zaman ilerledikçe bu konum kesinleşmiştir.
Batı Kültürünün ve Batı Tarzı Yaşamın Osmanlı Toplumuna Etkisi Hakkında Bilgi Veriniz.
Batılılaşma sonucu Osmanlı Devleti’ne gelen batı akımı, devlet ve toplum yapısı üzerinde büyük değişimler uygulamıştır. Uygulanan değişimler içerisinde alafranga, yani yanlış batılılaşan, toplumun dalga geçtiği kesim oluşmuştur. Batı kültürü sonrası giyim kuşam değişmiş, eğitimde yenilikler gerçekleşerek toplumun okuma düzeyi artırılmıştır. İnsanlara hakları anlatılmış, anayasa oluşturulmuş ve batıda olan yaşam, insanların hedeflediği yaşam haline gelmiştir. Çoğu birey kendi hayatlarından sıkılmıştır. Batıda yaşam sürdüren insanlara benzemek istemeye başlamıştır. Toplum içerisinde sınıf ayrılığı başlamış, batı karşıtı gelenekçi bireyler oluşmuştur.
Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Döneminde Toplum Yapısını Oluşturan Unsurlar Hakkında Bilgi Veriniz.
Kuruluş dönemi içerisinde Osmanlı toplum yapısını birçok Türk asıllı birey oluşturmaktaydı. Bu bireyler kendilerine Osmanlı vatandaşı demek yerine türk diyerek yaşamaktaydı. Toplum içerisinde fikir birliği sağlanmamıştı, her birey farklı bir düşünceye sahipti. Kimi kesim toprakları büyütmek isterken bazıları refah içeren bir yaşam istemekteydi. Kuruluş dönemi tam olarak stabil bir dönem değildi. Kesin bir devlet yapısı bulunmuyordu. Dönem içerisinde bulunan devlet yapısı tek bir bireye bağlı, güç kazanma amacıyla bulundukları konumu kendi çıkarları için kullanan bireyler yönetimde yer almakta, toplum yapısı ve toplum arka planda bırakılmıştır.
Osmanlı Devleti’nde Millet Sistemi Hakkında Bilgi Veriniz.
Osmanlı Devleti, milletleri yani ulusları yaşadıkları coğrafi bölgelere göre sınıflandırmış, sınıflandırmalarda Balkan milletleri, Arap milletleri şeklinde alt sınıflar bulunmuştur. Millet sistemi, dini ön planda tutmuştur. Müslüman vatandaşları gayrimüslimlere kıyasla daha ileri bir seviyede görmüştür. Hukuk üzerinde yapılan yenilikler ile millet sistemi daha iyi kullanılmaya başlanmıştır. Gayrimüslimler yabancı mahkemelerde yargılanırken Müslümanlar ve Türkler aynı mahkemelerde yargılanmıştır. Dini sınıflara ayrılan milletler çeşitli hakları farklı ölçülerde elde etmiştir. Verilen vergiler gayrimüslimler için daha az vergi şart kılınırken (bazı bölgeler için geçerli kabul edilmekte (Kırım Savaşı sonrası gayrimüslimlerin koruyuculuğu görevini üstlenen Fransa, Yahudi ve Hristiyanların daha az vergi ödemesini sağlayan çeşitli anlaşmalar yapmıştır.).
1924 Anayasası’nı Vatandaşlık Olgusu Bakımından Değerlendiriniz.
Anayasa’nın 88. Maddesi, “Türkiye’de herkes, din ve ırktan bağımsız olarak vatandaşlık bakımından Türk olarak adlandırılıyor” diyor. “Türk” kelimesinin ırksal bir çağrışımdan ziyade sivil bir çağrışımı vardır. Bu metinde milliyetçiliğin ırksal veya dini bir yorumu şiddetle reddedilmektedir. Din ve etnik köken farklılıkları ortadan kaldırıldı. “Türk” takma adıyla subjektif bir ülke anlayışı kabul edilmiştir.
Ç) Aşağıdaki görselleri inceleyerek 17 ve 18. soruları cevaplandırınız.
Balkan Göçleri İle İlgili Görsellerde Niçin Daha Çok Kadın ve Çocuklar Vardır?
Erkeklerin çoğu savaş sırasında ölmüş, bu durum sonucunda sadece kadın ve çocuk kalmıştır. Göç etme zorunluluğu bu iki aile ferdine düşmüştür.
Mülteciler Göç Yolları Üzerinde Ne Tür Sorunlarla Karşılaşmış Olabilirler?
Yol boyunca düzgün altyapı olmayan arazilerden geçiş, yeterli kaynak olmayışı sonucu açlık ve susuzluk kaynaklı ölümler ve hastalık görülmüştür. Haydut ve soyguncular bu kafiyelere saldırı düzenleyebilir. Kadın ve çocuk ağırlıklı insan grubuna zorluk çıkarabilir.
19. C
D) Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları cevaplandırınız.
20. A
21. D
22. C
23. E
24. E
25. C
Not: Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi ders kitabı cevaplarının tamamı için Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı Cevapları – Tüm Üniteler başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.
Soru Sor: Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi Ders Kitabı içinde yer alan diğer soruları destek@derstarih.com e-posta adresini kullanarak bize iletebilirsiniz. Sorularınızı bize gönderin Ders: Tarih Ekibi sizin için yanıtlasın!