Avrupa Tarihi

Reform Nedir? Reform Hareketleri Nedenleri ve Sonuçları

Reform, sözlük anlamı düzeltme, ıslahat olan aynı zamanda 15. ve 17. yüzyıllarda olmuş Hristiyanlık hareketlerine denir. Bu hareketler Katolik Kilisesi’nde ortaya çıkan yeniden düzenleme ve yapılandırma hareketleridir. İlk olarak Almanya’da gözlemlenen bu hareketleri aynı zamanda tarih sahnesinde Rönesans olarak da görebiliyoruz.

Reform Nedir?

Reform’un kelime anlamı düzenlemek ve geliştirmek anlamına gelir. Reform Türkçe’ye Fransızca dilinden geçmiştir. Reform kelimesinin tarih sayfalarında ilk belirişi 1932 senesindedir. Reform kelimesinin daha öncesinde kullanılmamasının sebebinin kullanılacağı bir alan veya gerekliliği duyulmamış olabilir. Daha öncesinde bu kavramın olup olmadığına dair yaşayan bir kanıt olmadığından sadece yazılı kayıtlara bakılmaktadır ve 1932 de kayıtlara geçen Reform kelimesinin kullanıldığı en eski kaynaktır. Tarih akademisyenleri Reform kelimesinin bu ve bunun gibi yazılı kaynaklardan öncesinde de kullanılmış olabileceğini düşünüyor. Buna ilk insanları da örnek verebiliriz. Mağara duvarlarında resimlerini veya kafataslarını bulduğumuz insanlardan önce belki yaşamış insanlar veya benzer türler olabilir fakat biz o zamana dair sadece fikir yürütüp tahminler yapabiliyoruz.

Reform Hareketleri

Avrupa’nın orta çağ boyunca gelişememesinin pek çok nedeni olmuştur. Bu nedenlerin başını çeken sorun din aracılığıyla olduğu da verilen örneklerde açıkça görülebilir. Din, insanların kendi iç dünyalarında yaşadığı, metafizik kavramlarla ilgili kendi yorumlamalarını yaptığı bir aktivite olmalıyken orta çağda bir yönetim biçimi ve bir yaşam standardı olarak kullanılmaya çalışılmıştır. Bu derece kanıtları bulunamayan ve yoruma açık bir kavram yerine, içeriği evrensel olan ve kanıtlara dayandığı için anlaşılma ve kabullenilme konusunda sorun çıkarmayan bilimin yoluna geçilmesi ise sonunda gerçekleşmeye başlamıştır. Bu geçiş dönemi ise Rönesans ve Reform hareketleri olmuştur.

Avrupa’nın makalenin başında belirtildiği gibi gelişmiş bir konuma gelmesi, sancılı bir süreç olmuştur. Bu dönüşüm sürecini başlatan kişi Martin Luther olmuştur. Cermen kökenli teolog ve filozof olan Martin Luther, sefalet içinde olan ve kilisenin dayattığı ağır vergiler nedeniyle adeta sürünen Almanya’da yaşamıştır. Ancak Hristiyanlığın başkenti olarak sayılan Roma’ya gerçekleştirdiği bir gezi sırasında Luther, Papa ve çevresindekilerin ne kadar huzur, zevk ve refah içinde yaşadığını görünce gerçekleri anlamıştır. Kilise, halkı çeşitli hurafelerle kandırmakta ve bu şekilde ekonomik kaynaklarını sağlamaktadır. Önceden kiliseyi protesto edenler afaroz edilerek yakılırken artık bu protestocular, halkın da durumun farkına varmasıyla güç kazanmıştır. Luther’in harekete geçmesine neden olan son olay ise, bir rahibin Almanya’da Endüljans belgeleri satmaya çalışmasıyla olmuştur. 

Reform Hareketleri Nedenleri

Reform sırasında halkın almış olduğu tutum, yaptığı protestolar ve düşünüş tarzı sayesinde Reform başarıya ulaşmıştır. Reform sırasındaki toplum hareketlerine toplumun Katolik Kilisesi’ne isyan edip aldığı kararları görmezden gelmesi, Katolik Kilisesi’nin içeriğinde düzenlemeler yapılıp din adamlarının tekrardan gözden geçirilmesi, Katolik Kilisesi’nin artık eğitime müdahale etmesine izin verilmeyip eğitim hür ve bireyi araştırmaya, düşünmeye ve sorgulamaya teşvik etmesi Reform’un başarılı olmasını sağlayan en önemli toplum açısından alınan karar ve hareketlerdir.

Reform’un ilk olarak Almanya’da ortaya çıkmasının en önemlileri sebepleri arasında Alman halkının İtalya halkına nazaran daha fakir olup daha kötü koşullar altında hayatlarını sürdürme çabası sonucunda kiliseye duyulan kin, nefret duyguları ve o zamanlarda kilisenin desteklemiş olduğu Katolik Avusturyalı kralların Alman Prenslerini ve Krallarına baskı yapmasıdır. Bu iki ana neden dışında daha bir çok neden sayılabilir. Bunların arasında Katolik Kilisesi’nin aldığı kararların yanlış ve bozulmuş olması, toplumda gitgide ıslahat fikrinin ortaya çıkması ve popüler hâle gelmesi, Hümanizm ile Hristiyanlık’ın derinlerine inilip temel fikirlerin kavranması, Matbaa ve Matbaacılığın yayılması sayesinde okur yazar oranını ile birlikte gelen sorgulayıcı nüfusun artması, para karşı kilisenin cennetten tapu satması ve para karşılığında günahları affetmesi genel olarak Reform’un Avrupa çıkış nedeni olarak gösterilebilir.

Almanya’nın Reform hareketlerinin başını çekmesinin en önemli nedenleri arasında Almanya’da o zamanlarda bir siyasi birliğin olmaması, prenslerin de kendilerini gölgede bırakan Katolik Kilisesi karşı hareketlere destek vermesi, matbaa ve kağıtların kullanılması, Katolik Kilisesi’nin asıl vizyon ve misyonunun dışına çıkarak halkı hem manevi hem de maddi açıdan sömürmesi gösterilebilir.

Reform Hareketleri Sonuçları

Reform hareketi halk tarafından genel olarak Katolik Kilisesi’ne karşı yapılan protestodur. Bittikten sonra yanında bir çok yenilik, değişiklik getirmiştir. Bu yenilik ve değişimlere tarihçiler Reform’un sonuçları demişlerdir. Reform’un sonuçlarına Katolik Kilisesi’nin ve din adamlarının eski itibarını kaybetmesi; eğitim öğretim faaliyetlerinin tamamen kilisenin elinden alınması; Katolik Kilisesi’nin kendisine yapılan baskı üzerine kendini yenilemesi ve değiştirmesi, daha öncesinde Avrupa’da süregelen mezhep birliğinin bozulup yerine Katolik ve Ortodoks mezheplerinin yanı sıra Protestanlık, Kalvenizm ve Anglikanizm mezheplerinin ortaya çıkması; Katolik kalan ülkelerde daha önceden olmayan mezheplerle mücadele etmek vesilesiyle Engizisyon Mahkemeleri’nin kurulması; mezhep savaşlarının kızışması; Almanya ve başka birçok ülkedeki Katolik Kilisesi’nin sahip olduğu maddi zenginliklerin yağmalanması örnek gösterilebilir. Aynı zamanda Reform’un az önce sayılan sonuçlarının yanı sıra en önemli sonuç olarak nitelendirilebilecek olan bir sonucu daha olmuştur. O da Reform vesilesiyle Avrupa’daki refah, okur yazar, araştıran, sorgulayan, eğitimli bireylerin oluşmasını ve gelişmeleri engelleyen faktörlerin birçoğunun ortadan kalkmış olmasıdır.

Reform Hareketleri Önemli Kişiler

Reform tabiki de halkın çabasıyla olan bir hadisedir. Fakat her savaş, savunma, hareket vs. de olduğu gibi bu Reform hareketinde daha öne çıkmış, halka önderlik etmiş insanlar vardır. Bu kişilerden biri daha öncesinde de bahsettiğimiz Martin Luther ve John Calvin ayrıca Ana Baptistler Grubu adı verilen gruplar da Reform’un gerçekleşmesinde genelde aynı zaman ve yerlerde olmasalar da önemli rol oynamışlardır.

Martin Luther Kimdir?

Martin Luther 10 Kasım 1483 yılında Almanya’nın Eisleben şehrinde dünyaya gelmiştir. Elfurt Üniversitesi’nde eğitimini tamamlayan Luther 21 yaşına geldiğinde Aziz Augustin tarikatına bağlı bir manastıra girmiştir. Bu manastırda ilahiyat eğitimi almıştır. Bu dönemde Hristiyanlık ise Yahudiler tarafından değişikliğe uğramıştır. Bununla birlikte bir de zaman içerisinde değiştirilmiş İnciller çoğaltılırken yeni maddeler eklenmiştir. Bu dönemlerde günahların para karşı affedilmesi ve cennetten tapu satılması gibi Katolik Kilisesi’nin sergilemiş olduğu sadece kendi menfaatlerini düşünen para kazanma yöntemleri ortaya atılmıştır. Daha sonrasında Katolik Kilisesi’nin bu tutumuna tamamen karşı olan Luther 1517 yılında 95 tezini hazırlamıştır. Bu tez 3 sene sonra Papa’nın onu dinden afaroz etmesi yani dinden çıkarması ile sonuçlanmıştır.

Sonrasında Roma’ya çağırılmış fakat kendisi bunu kabul etmeyip Augusburg kentinde Kardinal Cajetan’a ifadesini vermiştir. Hemen ardından da Saksonya Dükü III. tarafından koruma altına alınmıştır. Katolik Kilisesi’nin daha sonrasında Luther’i sürgüne gönderme isteğini de Saksonya Dükü reddetmiştir. Luther, resmi olarak 15244 senesinde Protestanlık mezhepini kurmuştur. O zamanlarda onun gibi sefil durumda olan birçok insan Luther’in peşinden gelmişlerdir. Reform hareketleri sırasında ve daha sonrasında da yazımına devam ettiği ve daha sonrasında çıkan toplam dört kitabı vardır. Bu kitapların isimleri “Seküler Otorite Sivil Yönetimi”, “Nasıl Dua Edeyim?”, “Martin Luther’in Kısa İlmihali”, Hıristiya’nın Özgürlüğü”dür. Bu kitaplar onun fikirlerini daha kolay bir şekilde aktarmasını ve daha anlaşılır olmasını sağlarken aynı zamanda onu da kalıcı yapmıştır. Kendisi aynı zamanda Lüterciliği de yayan kişidir. Martin Luther daha sonrasında 18 Şubat 1546 tarihinde bu dünyaya veda etmiştir.

Reform Hareketini Başlatan Martin Luther

Martin Luther’in 95 Tezi

Bu olaydan sonra Martin Luther, 31 Ekim 1517’de Wittenberg Kalesi Kilisesi duvarına 95 maddelik bir bildiri yayınlayarak Katolik kiliseye meydan okumuş ve kilisenin etkisinden kurtulma mücadelesini fiilen başlatmıştır. Bu bildiride bahsedilen temel konular ise kilisenin bozulduğu, ancak Tanrı’nın sahip olabileceği karar verme yetkisini kilisenin üstlendiği ve bu yüzden kilisenin durdurulması gerektiğidir.

Bu bildirinin akabinde Hristiyanlığın kutsal kitabı olan İncil, milli dile çevrilerek kitabın anlaşılması sağlanmıştır. Sonra da matbaanın etkisiyle bu kitap geniş kitlelere yayılmıştır. Önceden halk, dinle ilgili bilgileri sadece Papa ve kilise aracılığıyla öğrenirken ve çarpıtmalara maruz kalırken artık kaynak olan kitabı okuyarak bizzat muhakeme yapma olanağına sahip olmuştur. Zaten son yıllarda halka diretilen çeşitli hurafelerin kitapta yer almayışının fark edilmesi, Luther’e verilen desteği önemli derecede artırmıştır. Bu güç o kadar büyümüştür ki Katoliklik ve Ortodoksluğun yanında, üçüncü bir mezhep olan Protestanlık oluşmuştur.

Protestanlık, etkisini başta halk üzerinden etki gösterirken sonradan bu etki, yüksek kesimlere de sıçramıştır. Katolik kiliseye vergi vermek işine gelmeyen prensler de protestanları desteklemiştir. Sonunda prenslerin askerleri sayesinde protestanların fiziki bir gücü oluşmaya başlamıştır. Bu durum kaçınılmaz son olan savaşı da getirmiştir. Protestan olan İsveçli Fransız ve Hollandalılar ile Katolik olan Habsburg Hanedanlığı arasında 1618 ve 1648 yılları arasında Otuz Yıl Savaşları gerçekleşmiştir. Bu savaşın sonunda Protestan tarafın üstün gelmesi, Katolikliğin etkisini iyice zayıflatmıştır. Katolik taraf olan Habsburg, kilisenin mallarına halkın el koymasıyla ekonomik yönden; zayıflayan otoritesine karşı derebeylerin topraklarını bölmesi sebebiyle de siyasal yönden çöküşe uğramıştır. Artık Avrupa kendi içinde doğan Protestanlık akımını büyük oranda benimsemiş ve gelişimi yakalamıştır.

Otuz Yıl Savaşları, Avrupa’nın gördüğü son büyük din savaşı olmuştur. Bu dönemden sonra Avrupa devletleri seküler anlayış çerçevesinde toplumda dinin rolünü siyaset ve ekonomiden tamamen ayırmıştır. Artık din, kimsenin kimseye karışamayacağı öznel bir kavram olarak topluma yerleşmiştir. Yaşamın her anında etkili olan eski baskın özelliğini yitirmiştir. Devletler arası diplomaside tartışılan konular içinde bu dönemden sonra hiçbir şekilde din yer almamıştır.


Not: Bu konuyla ilgili olarak Rönesans Nedir? Nedenleri, Sonuçları ve Özellikleri başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

8 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.