Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık Nedir?
Bu yazımızda XX. yüzyıl başlarında Osmanlı Devletı̇’nde siyasi durum konusuyla ilişkili olarak Osmanlı Devleti’ni dağılmaktan kurtarmak ve eski görkemli günlerine geri döndürmek amacıyla ortaya çıkan Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık fikirleri hakkında bilgi verdik. İşte tüm ayrıntılarıyla Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık;
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Osmanlıcılık Nedir?
Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük ve Batıcılık fikir akımlarından ilk olarak Osmanlıcılık fikrinin inceleyelim. Osmanlı Devleti’nin tüm vatandaşlarını, ırklarına ve dinlerine göre yargılamaksızın bir bütün olarak görüp aynı çatının altında birleştirme amacı güdülen düşünce akımına Osmanlıcılık denir. Bu akımın ortaya çıkmasının temelinde, tarihteki pek çok olayı etkilemiş Fransız İhtilali bulunur. Çağdaşlaşma düşüncesiyle hareket etmeye başlayan milletler, bağımsızlıklarını ilan etme isteğiyle imparatorluk yapısını tehdit etmekteydi. Ayrışma oluşturacak isyanlardan çekinen insanlar bir araya gelerek Osmanlı İmparatorluğu’nun bütünlüğünü koruyacak bu düşünceyi savunmuşlardır. 19. yüzyılın başlarında kıvılcımlanan milliyetçilik akımını önlemek isteyen Osmanlıcıların korkusu, devletin bolluk içinde olduğu eski yapının bozulup yerine yenisinin geleceği olmasıdır. Bu nedenle, Osmanlıcılık siyasi akımının destekçilerinin büyük bölümü devlete yakın ve servetten faydalanma imkanı bulunan kişilerden oluşuyordu. Her bireyi olduğu gibi, her şeyiyle sevip kabul etme fikrindeki Hümanizm savunucularından da siyasi akıma yatkınlık duyanlar vardı. Yunanların kendi bağımsızlıklarına kavuşmasından sonra bir gereklilik haline gelen bütünleştirme işlemine çözüm olarak Tanzimat Fermanı uygun görülmüştü.
Sırpların yarattığı isyanlar gibi pek çok başkaldırının önüne geçmek için getirilen yenilik Türk olmayan insanlar adınaydı. Onlara yöneltilen ayrıcalıkları yetersiz bulan Avrupa vatandaşları için, devlet tarafından çıkarılmasına zorunlu gözüyle bakılan Islahat Fermanı ortaya konmuştur. Ancak bağımsızlaşma isteğinin günden güne dünya çapında yayılmasıyla, ayaklanmalar asla tam anlamında engellenememiştir. Dönemin padişahı 2. Abdülhamid’in yönetim biçimini ve kararlarını desteklemeyen, hakları ellerinden alınmış ve ayrıcalıklar tanınmamış Türk milletinin sessiz kalmamasıyla askerler tarafından saraya bir başkaldırı gerçekleşmiştir. Padişahın elinden bir şey gelmemesiyle kapatılan parlamento yine bir araya getirilmek zorunda olmuştur. Osmanlıcılık akımının gücünü azaltan bu olayların yanı sıra kaybedilen savaşlar da etkisini göstermiştir. Sonrasında Balkanlardaki çoğu milletlin bağımsızlığına kavuştuğu Balkan Savaşı’ndan elde edilen mağlubiyet de büyük bir rol oynar. İşe yaramayan Osmanlıcılıktan sonra Türkçülük akımı yükselişe geçer.
İslamcılık Nedir?
Vatan bütünlüğünü sağlamak için ortaya atılmış düşüncelerden birisi olan İslamcılık, sadece siyasi bir fikir olmaktan çıkıp edebi alanda da konuyu destekleyen kişiler tarafından kullanılmıştır. 1950’lerden sonra etkisini daha çok göstermiş olan akımın temel amacı Müslüman olan herkesi ayrıma müsaade etmeden bir çatı altına toplamaktır ve bu düşüncenin destekçileri diğer inanışları terazinin karşı kesesinde düşünür. Kaybedilen savaşlar sonrasında bağımsızlığını ilan eden milletlerin arasında kalmış Müslümanları bir araya toplamak da İslamcılık düşünce yapısıyla uyuşur. Türk olmayan Müslümanların da toplum tarafından benimsenmesini sağlayan 2. Abdülhamid’in daha yakın olduğu bu siyasi akımın ilk büyük çıkışı da 1908’de, onun sayesinde gelişmiştir. Fakat İslamcılık da çalışmalarında rağmen pek etkili bir sonuç alamamıştır. İslam dinini dayanak olarak görüp yaşantıyı tamamen bu alana çevirmek her insanın doğasına uyan bir etkinlik olmadığından İslam’ı reddetmiş Türkler tarafından sıcak karşılanmayacak olaylara vesile olunmaya başlamıştır.
Özellikle kadınlar için çıkarılmış pek çok kuralı olan, İslam’ın rehber kitabı Kuran’daki şeriat sistemi de Müslümanlar içindeki ayrımı gösterdiğinden, mantığını konuşturan insanlarca kabul edilmemesi normaldir. Geride kalan destekçiler tarafından oluşturulmuş bir siyasi parti, İttihat ve Terakki Cemiyeti politika olarak İslamcılığı da baz almıştır. Batı’nın sanayileşme, sanat ve bilim konusunda Osmanlı’dan daha ileri bir noktada olduğunu kabul etmiş İslamcılar, kendilerini kültürel olarak daha üstün görmüşlerdir. İslam’dan gelen ahlaklarıyla öne çıkmaları yetmemiştir ve bu ahlakı da yanlış akse ederek özgürlük kısıtlayıcı hamlelerde bulunmuşlardır. İmkan ve hürriyetlerin sağlanamadığı son noktalara geldiğinde de tarihte hep karşılaşıldığı gibi kırılma noktaları olan isyanlar başlamıştır. Önüne geçilemeyince ise bir düşünce daha destekçi ve popülarite kaybı yaşamıştır.
Türkçülük Nedir?
Osmanlı’yı kurtarmada Osmanlıcılık ve İslamcılık etkisini gösteremediğinden, bu gaye için Türkçülük akımı ortaya atılmıştır. Birliktelik ve dayanışma adına bir araya gelen insanların aynı kökene sahip olmasını savunan insanlar bu ırkı, yüce ve asil gördükleri Türk ırkı olarak düşünmüşlerdir. Bunun sebebi her soyun kendini diğerlerinden üstün görmesi ile alakalıdır. Bir nevi küstahlık olan bu durum ırkçılığa girer. Siyasi alandan çok edebiyatta kendini gösteren Türkçülük akımı; Ahmet Hamdi Tanpınar, Hüseyin Nihal Atsız, Mehmet Akif Ersoy gibi pek çok ünlü yazar barındırır. Günümüzde hala okunan ve kimi kısımlar tarafından beğeniyle karşılanan Türkçü eserlerin kaleme alınımının azalmaya başlaması da Balkan Savaşları ile bağlantılıdır. 1912 yılındaki mağlubiyet sonrası siyasetteki yeri daha büyük hale gelmiştir. Milliyetçilik akımını yalnızca Osmanlı’da yaşayan azınlıkların değil, Türklerin de benimsemesi ile Türkçülük, bölünmeye karşı konulabilecek bir politika olarak görülmüştür. Akımın etkisini gösterebilmesi için oldukça rağbet görecek olan Türk Derneği Beyannamesi çıkarılmıştır.
Bu derginin birincil amacı bir anadil bütünlüğü sağlamaktır ve bu dil tabii ki Türk lisanıdır. Osmanlı’da kullanımı en yaygın olan Arapça dilinde kelimelerin kullanımına yer vermeyen dergi, karşılığı bulunmamakta olan ifadelere de Türkçe kullanımlar oluşturmuşlardır. Toplumdaki herkesin bu dili iyice anlayabilmesi için kompleks ifadelerden kaçınıp sade bir anlatım kullanmışlardır. Oldukça fazla destekçi toplamış yayın halk arasında önemli bir yere sahip olmaktaydı. Gündelik hayatta da Türkçeye daha fazla yer verilmesini devlete bildirerek tabelalardaki kullanımın bir miktarda artışını sağlamıştır. Kendinden daha üstün yetkilere sahip olan İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafınca doğru bulunan Türk Derneği Beyannamesi ve daha nice yayın, desteklerle beraber daha hatırı sayılır ve güvenilir kaynaklar haline gelmiştir. Türkçülük akımı ile, Türk diline verilen yer ile günümüzdeki kullanımın temelleri atılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti, bu fikir yolunda kurulmuştur.
Okuma Önerisi: Bu konuyla ilgili olarak Türkçülük Günü Nedir? 3 Mayıs 1944’te Neler Oldu? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Batıcılık Nedir?
Diğer fikir akımları gibi Batıcılık da Osmanlı’yı çöküşten kurtarmayı hedefler ve bunun en iyi yolu Batı’nın, onlardan önde gelen özellikleri esas alınacak şekilde bir değişim yaratmak ve yenilikler getirmektir. Tanzimat’tan beri ve hatta ondan önce de izleri görülen Batıcılık, bazı padişahlarca uygulanmaya çalışılmıştır. Tanzimat’ın sonrasında daha fazla yer verilmeye çalışılmış siyasi düşünce, Osmanlı’yı din gibi pek çok meseleye bağlı olarak gelişememiş görür ve Batı’dan ilham alınmadığı süreçte hep bu şekilde devam edeceğini savunur. Bu fikre göre Batı’da bulunan ülkelerin her birinden alınacak değerler bulunur ve bu ülkeler ile kurulması gereken zorunlu bir siyasi birlik söz konusudur. Bu akımın, Osmanlıcılık ile birbirine benzeyen özellikler göstermesi onları aralarında küçük ayrımlar olan yakın fikirler yapar. Fikrin uygulanmasındaki birinci adım, Osmanlı’yı siyasi birlikteliği söz konusu olmayan Batı ülkelerinden savunmak için yapılan askeri yeniliklerdir.
Batıcılığın edebiyattaki yerini sağlamlaştıran Namık Kemal ve Şinasi gibi ünlü yazarlar, topluma daha medeni olma isteği aşılayarak akımın uygulamalarını gündelik yaşama da aktarmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e göre de Batıcılık önemli bir role sahiptir; sanat ve bilimde Batı’dan yararlanılacak ve ilham alınacak bolca çalışma bulunur. Cumhuriyet’in ilanı ile gelen ilke ve inkılaplardan yola çıkılarak Atatürk’ün Batı’dan fikirler aldığı ve yürürlüğe soktuğu görülebilir. İnsanlar üzerinde olumlu izler bırakan akım 21. yüzyılda da hala aynı dinamiklik ile etkisini göstermekte bulunur. Sadece Batı ülkelerinden değil, teknolojik gelişmelere sahip çoğu ülkeden alınacak çok şey vardır ve bu bilgi paylaşımı tüm milletlerce öneme sahiptir.
siteyi beyendim güzel