Osmanlı Tarihi

Nizam-ı Cedit Ordusu Ne Zaman ve Niçin Kuruldu?

Bu yazımızda Nizam-ı Cedit nedir? Nizam-ı Cedit Ordusu neden ortaya çıkarılmıştır? Amacı neydi? Görevleri nelerdi? Nizam-ı Cedit Ordusu nasıl bir araya getirildi? Eğitimlerini kim verdi? Nizam-ı Cedit Ordusunun askeri başarıları nelerdir? sorularını yanıtladık. Ayrıca Nizam-ı Cedit Ordusu masraflarını karşılayan İrad-ı Cedit hakkında bilgi verdik.

Nizam-ı Cedit Ordusu Nedir?

Nizam-ı Cedit Ordusu, Osmanlı Devleti’nde III. Selim tarafından 1789’da kurulmuştur. Osmanlı Devleti’nde başlayan ve Nizam-ı Cedid (Yeni Düzen) adı verilen Batı tarzı yenilikler kapsamında kurulmuştur. Nizam-ı Cedit Ordusu, Yeniçeri ordusunun tepkisini çekmemesi için Bostancı Ocağı’na bağlı Bostancı Tüfekçisi adı altında kurulmuştur. Ancak Nizam-ı Cedit Ordusu, Yeniçeri ordusunun çıkardığı Kabakçı Mustafa İsyanı sonucu 29 Mayıs 1807’de ortadan kaldırılmıştır.

Nizam-ı Cedid Ordusu Niçin Kuruldu?

Nizam-ı Cedit askeri birliği, Batı ülkelerinin askeri ve ekonomik gücü Lale Devri döneminden beridir resmi olarak kabul edilmiş olsa bile, batılılaşmayı ve modernleşmeyi her türlü farklı sektörde bir ideal halinde uygulamaya koymaya çalışan 3. Selim tarafından kurulan askeri birliktir. 3. Selim, modern Batı devletlerinin sahip olduğu yeniliklere benzer köklü ve toptan yenilikleri Osmanlı Devleti için de aynı şekilde uygulama isteği duymaktadır. Rusya, Balkanlar ve diğer Avrupalı ülkelere karşı art arda alınan mağlubiyetler ve düzenli olarak yaşanan işgal ve isyan hareketleri 3. Selim’in ilk olarak askeri tarzda yenilikler yapması konusunda teşvik etmiştir.

Nizam-ı Cedid Ordusu Ne Zaman Kuruldu?

Bu amaç uğruna 3. selim ilk önce kendi askeri birliği olan Yeniçeri Ocağı’nı düzeltmek ve yenilemek üzerine adımlar atmış ve ocağın daha gelişmiş ve modern bir askeri teşkilat olması için büyük çabalar göstermiştir. Aynı zamanda ocak için uygulanan bu reformlara karşı olarak oluşabilecek tepki ve karşıtlıkların önüne geçmek amacıyla yeniçerilerin aldıkları ödemeleri düzenlemiş ve arttırmıştır. Ancak bu kadar uğraşa rağmen 3. Selim, yeniçeri ordusu ile sınırlı kalmak istememiş ve tamamen yeni, modern ve gelişmiş bir ordu kurma fikriyle gelmiştir. Bunun en büyük nedeni Yeniçeri Ocağı’nın zaman içerisinde muhafazakar ve yeniliklere kapalı yozlaşmış bir grup haline gelmesi olduğu söylenebilir. Bu yüzden 1789 yılında Batılı devletlerin eğitim yöntemleri kullanılarak eğitim görmekte olan ve yine Batı tarzında ekipmanlar ile kuşandırılmış Nizam-ı Cedit askeri birliği resmen meydana gelmiş bulunmaktadır.

Nizam-ı Cedid Ordusunun Özellikleri

Oluşturulan ordunun maaşlarını ve diğer giderleri karşılamak adına İrad-ı Cedit adında yepyeni bir hazine toplatılmış ve orduya maddi kaynaklarını bu hazine sağlamıştır. İlk kurulduğu zaman 2.500 kişiden oluşan bu ordunun asker sayısı, 1806 senesine varıldığında 22685 tane er ve 1590 tane de subaya kadar çıkmış ve ordunun gücü kısa sürede yaklaşık on katına kadar çıkmıştır. Bütün bu ordu mensuplarının yarısı İstanbul civarında konuşlanmış ve kalanı da Anadolu’da bulunan yetki alanlarına bölünerek konuşlandırılmıştır.

Bu ordunun ihtiyacı olan insan gücü ihtiyacı, Anadolu’da bulunan çeşitli köy ve kasabalardan alınan insanlar yoluyla sağlanmış ve askerlik görevinin tam üç yıl şeklinde olması kararlaştırılmıştır. İyi ve becerikli şekilde eğitilmiş silahlı bir birlik olan Nizam-ı Cedid Birliği yoluyla Osmanlı’nın siyasi otoritesinin ve gücünün hem İstanbul’da hem de taşrada bulunan köy ve kasabalarda artırılması ve o bölgelerde düzenin sağlanması amaç edinilmiştir. Asker toplama biçimi olarak zorunlu askerliğe dahil olmayan askerlik içinde Nizam-ı Cedit Birliği’ne bir ordu mensubu olarak kabul edilmenin öncelikli ve en temel gerekliliklerinden biri İslam dinini benimsemiş olmaktı. Orduya katılan ilk askerler, 1787-1792 yılları arasında yer alan Osmanlı-Rus Savaşı’nda esir alınmış tecrübeli askerler ve İstanbul’un çeşitli mahallelerinden bulunan ve alınan genç erkekler olmaktadır.

Nizam-ı Cedid Ordusu Neden Kaldırıldı?

Bir zaman sonra ülkenin Anadolu taraflarından da yeni asker gönüllüleri gelmeye başlamış ve bu gönüllüler de İstanbul’un merkezine uzakta kalan askeri eğitim kamplarında askeri eğitimlere tabi tutularak orduya girmeye hazır hale getirilmişlerdir. Nizam-ı Cedit Birliği, Filistin’i ele geçirmiş olan Napolyon’u Akkâ’da büyük bir başarıyla yenerek kendini Osmanlı’ya en iyi şekilde kanıtlamıştır. Gerçekleşen bu büyük olay üzerine 3. Selim, illerde yeni ordu birlikleri ve eğitim kampları oluşturulması adına yeni askerler bulmak istemiştir. Ancak bu yeni asker bulma süreci özellikle Balkan topraklarında çok büyük ve ağır karşı tepkilere sebebiyet vermiştir. 1805 senesinde Rumeli’de yer alan kasabalardan çoğu 20 ile 25 yaşlarındaki gençlerin askere alınması denenmiş ancak bu duruma hem yerli halktan hem de Yeniçeri Ocağı’ndan büyük bir tepki gelmiştir. Ocak ve halk tarafından sürekli olarak artan baskı sebebiyle 3. Selim, ordunun asıl gücünü tam manasıyla kullanamadan Nizam-ı Cedit Ordusu’nu 1807 senesi içerisinde kapatmaya mecbur durumda kalmıştır.

İrad-ı Cedid Nedir?

Aynı zamanda Nizam-ı Cedid maddi hazinesi olarak da anılan İrad-ı Cedid, 3. Selim’in vermiş olduğu emir üzerine 1793 senesinde kendisinin kurmuş olduğu Nizam-ı Cedid askeri birliğinin silah, ekipman ve asker maaşları gibi maddi giderlerini karşılaması için kurulmuş bir devlet hazinesidir.

Padişahın yönetip liderlik ettiği bir meclis toplantısının sonunda var olan bütçenin giderlerinden ayrı bir bütçenin kurulması ve bu şekilde sahip olunan kazanç kaynaklarının devletin kendi hazinesinden ve osmanlı Devleti’nin sahip olduğu normal bütçeden ayrı olarak ele alınması kararlaştırılmıştır. Meclisten çıkan bu talep sonucunda kurulan yeni hazineye de İrad-ı Cedid ismi atanmıştır. İrad-ı Cedid’in sahip olduğu yasalar gereğince İrad-ı Cedid’in nazırına ve defterdarlarına ödenmekte olan günlük maaşlar ve diğer giderlerin kayıtları her ayın bitiminde ayrıntılı bir şekilde incelenmek suretiyle toplam üç ciltlik bir aylık defter oluşturulmakta ve bu ciltler yetkili devlet memurlarına verilerek her yılın sonunda bir bilanço oluşmaktaydı. kayda geçen fazla gelirler ise Darphane-i Amire’de bulunan özel bir İrad-ı Cedid hazinesine yöneltilmekteydi.

Akka Kuşatması Hakkında Bilgi

Abukır’da gemi filosunun mağlup olmasının ardından Napolyon, memleketinden ırak bir mekanda sıkışıp kalmış durumdaydı. Sahip olduğu tek şey donanmadan kalan birkaç gemiydi ancak bu gemiler tüm ordu mensuplarını alamayacak kadar azdı. Bu sebeple, olduğu mekana en az uzaklıktaki gemi tersanesine gidip orada bulunan donanmayı almaya karar vermişti. En yakın tersane ise Sayda’ydı. Eğer Sayda’da bulunan gemileri eline geçirebilirse ordusunu sonunda güven altına alabilecekti. Ancak ortada bir problem bulunmaktaydı. Sayda içerisinde Cezzar Ahmed Paşa’nın başında olduğu Akka Kalesi bulunmaktaydı ve korunuyordu. Ve Napolyon’un kaleyi işgal etmeden Sayda’daki limanları ve gemileri alması da imkansız gözüküyordu. Bu yüzden, Mısır’da bıraktığı kara ordusunu da yanına alıp 1799 yılının 10 Şubat’ında Akka Kalesi’ni işgal etme amacıyla Sayda’ya doğru ordusuyla ilerlemeye başladı.

Yolculuğun 40. gününde, Fransız askeri birlikleri Akka kalesine ulaştılar. Kale neredeyse her taraftan Fransız Ordusu tarafından çevrelenmişti. Ardından da durmayan bir taarruz geldi. Napolyon, Cezzar Ahmed Paşa’nın yetenekli ve güçlü bir askeri lider olduğuna dair sözler işitmişti ve bu nedenle savaşın meydana gelmesinden bir zaman sonra Paşa’ya tam iki tane mektup gönderdi. İki mektup da çeşitli vaatler içermekteydi. Fakat Cezzar Ahmed Paşa, ona yollanan iki elçiyi birden öldürtünce Napolyon aşırı biçimde sinirlendi ve taarruzu şiddetlendirip yoğunlaştırdı. Maruz kaldığı bu ağır ateş gücüne rağmen kaledeki ordu hala dayanmaya devam etmekteydi.

Git gide güçlenmeye devam eden Fransız kuşatması, işgalin başladığı günden tam 1.5 ay sonrasında kayda değer bir zafere ulaşmıştı. Kalenin Ali Burcu Fransızlar tarafından başarıyla işgal edilmişti. Fransız askerleri bu olayla birlikte teker teker şehrin içlerine doğru girmeye başlamıştı. Ancak işgal gününün sonlarına doğru Cezzar Ahmed Paşa’nın bölgede bulunan askeri cephaneliği yok etmesiyle Fransız taarruz çalışması yarım kaldı ve Fransız Ordusu Ali Burcu’ndan çıkmak durumunda kaldı.

Taarruzun 52. gününde, kaleye yardım için tam olarak 3000 kadar Nizam-ı Cedid mensubu asker gelmişti. Çoktan yeterince güçten düşmüş durumda bulunan Fransız Ordusu, bu haber üzerine moralini yitirdi. İşgalin 64. gününde, Napolyon tarafından tez bir geri çekilme emri çıkmıştı. Napolyon ordusu ile beraber Akka Kalesinden geri çıktı ve Sayda ile Mısır topraklarını tekrar Osmanlı Devleti’ne bıraktı. Ardından da Osmanlı ile Paris Barış antlaşması imzaladılar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.