Masonluk, 16. yüzyılın sonu ve 17. yüzyılın başlarında taş ustalarının yeterliliklerini ve yetkililer ile müşterilerin ilişkilerini düzenleyen localardan oluşan kurumdur. Ancak Dünyanın en yaygın ve kısmen gizli loca örgütlenmesidir.
Masonluk; dünya üzerinde birçok ülkede günümüzde hala aktif olmak üzere birçok loca bulunduran, belirli ilkeleri ve ideolojileri benimsemiş ve bu yönde aktif faaliyetler gerçekleştiren bir kurumdur. Masonlar’ın tarihi geçmişe dayanmaktadır. Bu yazıda öncelikle ‘Masonluk’un ne olduğundan ve hangi ilkeler doğrultusunda benimsenebileceğinden ardından kurulduğu yıldan itibaren geçirdiği yeniliklerden ve olaylardan bahsedilecektir. Geçmişten bugüne gelişiminde bahsedilen yılların toplumsal yapısına ve ne şartlarda yaşanılan dönemler olduğundan bahsedilecektir.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Mason Nedir?
İnsanoğlunun geçmişten bugüne sürekli bir gruba dahil olma, bir ideolojiyi benimseme ve bazı ilkelere uyma gibi istekleri olmuştur. Bugünden örnek vermek gerekirse bir insanın yakın olduğu arkadaş topluluğu belirli bir siyasi görüşü benimsediğinde genelde o insan da o siyasi görüşü benimser. Buna ‘Sürü Psikolojisi’ de denir. Sebebi, geçmişten günümüze gelişen yaşam şartları ve fikirler kabul edilir. Bir örnek üzerinden gidilmesi gerekirse 2021 yılı retro kıyafetlerin tercih edildiği bir yıl oldu. Yani insanların 1970 yıllarında ortaya attığı bir fikir doğrultusunda bol paça pantolonlar giyilmeye başlanmış ve 2021 yılında atılan bu fikir tekrar gündeme gelmiştir. Belirli bir kesim tarafından tekrar gündeme gelince diğer kesimden insanlar da bu duruma ayak uydurabilmek için retro tarzı giyinmeye başlamıştır. Bu durumda bir gruba dahil bulunma, onların benimsediği fikri benimseme yani kısaca popüler kültüre uyma meydana gelmiştir. Bu kültüre uyma durumu ideolojik akımlarda da benzerdir. Masonlar da bunun bir örneğidir.
Belirli ideolojiler etrafında toplanan kurumlardan biri de yukarıda belirtildiği gibi ‘Masonluk’tur. Bu kurum localarının resmi sitelerinde de belirtildiği üzere ‘Kardeşlik ve Daha iyi bir dünya’ ilkesi etrafında toplanmıştır. Masonlar’ın açık kaynaklarının çoğunda bu kurumun geçmişten bugüne insanların evrensel haklarının korunumu, adil bir Dünya’da yaşam, hoşgörü, sürdürülebilir sevgi bağları gibi ilkeler doğrultusunda ortaya çıktığı, geliştiği ve bugüne geldiği yazmaktadır. Masonluk’un aslında her insanın sahip olması gereken ilkeler bulundurması sebebiyle özellikle belirli bir sınıftan localara üye almadığı ancak locaya üye olabilmek için yani resmi bir Mason olabilmek için dürüstçe bazı ilkeleri ve şartları benimsemiş ve gerçekleştirmiş olması belirtilmektedir. Masonluk’un benimsediği ideolojiler toplumların farklı kesimlerinden farklı insanlar tarafından sıkça tartışılsa da objektif olarak bakıldığında aslında geçmişte birçok büyük devletin eski başkanlarının mason kimliğine mensup olduğu ve bu devletlerin bugün hala yüksek yaşam şartlarının bulunabileceği ve güçlü alt yapılara sahip devletler olduğu açık bir şekilde görülmektedir.
Örnekle açıklamak gerekir ise Mason Locaları’nın resmi internet sitelerinde yazan bilgilere göre George Washington Mason Locası’na üyeydi yani resmi bir Mason’du. Aynı zamanda en saygın ödüllerden biri olan Nobel Ödülü’nü tarihte yaptığı çalışmalar ve başarıları sonucu almış olan Wilhelm Ostwald’ın da Mason Locası’na üye olduğu yani resmi bir Mason olduğu bilgisine ulaşılmaktadır. Buradan çıkarılması gereken sonuç: Bir devlet başkanı ve bir bilim insanının aynı toplumsal sınıfta bulunmadığı açık bir şekilde görülmektedir. Eğer Masonluk toplumsal sınıflara göre localarına üye alsaydı bu mason olduğu resmi olarak kaynaklara geçmiş bir devlet adamı ve bilim adamının aynı gaye altında bir çatı altında bulunması mümkün olmazdı. Yani Masonluk herhangi bir toplumsal sınıf, belirli bir dini görüş ile alakalı değildir. Ancak bazı temel ilkelere sahip olunması kesinlikle gereklidir. Bu ilkeler de insanın kendisini geliştirmek isteyen diğer insanlar ile bir arada bulunup önce kendini geliştirmek ardından toplumunu geliştirmek doğrultusundadır ve bu ilkeler kurulan locaların tarihi boyunca paralel mantıkta ilerlemiştir.
Geçmiş belgeler ve kaynaklar incelendiğinde ilk resmi Büyük Mason Locası’nın 24 Haziran 1717 senesinde yani 18.yüzyılda birkaç yerel locanın birleşmesi sonucu kurulduğu yani oluştuğu belirtilmektedir. Bu yerel localar İngiltere ve İskoçya’da bulunmaktadır. Ancak burada bir noktaya dikkat çekilmesi gerekir ise yalnızca ilk Resmi Büyük Loca’nın 1717 yılında kurulduğudur yani öncesinde yerel locaların bulunması durumu şu sonuca bağlamaktadır : Resmi Mason Locası 1717 yılında faaliyete geçmiş olsa da öncesinde Masonluk’un ne olduğunu, Masonluk’un hangi ilkeleri benimsediğini ve amacının ne olduğunu, ne için uğraştığını bilen ve daha öncesinde bunu gelecek Mason İlkelerini benimseyen topluluklara aktaran bir topluluk bulunduğudur. Geçmişten bu yana temel ilkelerin genel olarak kardeşlik ve evrensel huzura bağlı olmasından dolayı Masonluk’un sadece belirli bir döneme ait akım olduğu söylenemez. Bu ilkeler geçmişi, şimdiki zamanı ve geleceği kapsar. Bu makalede bu ideolojiyi benimseyen Masonlar’ın bugüne kadar kaynaklarda yer alan bilgilere göre ne tarz olaylar yaşadığı ve aşamalardan geçip bugüne geldiğinden yani Masonlar’ın tarihinden bahsedilecektir.
Masonluk Nedir?
Masonluk, belirli bir ideolojiyi benimsemiş insanların ortak bir amaç etrafında toplandığı bir kardeşliği ve dostluğu benimsemiş bir örgüttür. Masonlar’ın tarihi bazı kaynaklarda İsviçre’nin Edinburgh şehrinde bulunan Hill Street Sokağı’nın 1 Numaralı Binası’nda kurulan bir dostluk örgütü olarak tanımlansa da aslında Masonluk’un tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Çok eskilere dayandığının en büyük kanıtı ise tarihten birçok önemli Devlet Başkanı ve Nobel Ödülü almış bilim insanının Mason kimliğine sahip olmasıdır. Bu durum Masonluk’un seneler boyu değişmediği, tamamen aynı şartlara bağlı kaldığını göstermez ancak geçmişten bugüne tamamen aynı amaç üstüne faaliyetlerini gerçekleştirdiğini gösterir. Masonluk’un kökenlerine inmek gerekirse, ilk Masonlar’ın aslında kilisenin halk üzerinde ciddi etkisi olduğu dönemlerden yani 8.yüzyıldan itibaren belirli bir işçi topluluğu tarafından oluşturulmuş ve usta-çırak ilişkisi benimsenerek yürütülerek ve yıllar boyu gelişerek bugün Dünya üzerinde yaklaşık 4,5 milyon Mason ve localarının gelmesine yol açmıştır.
Masonluk bugün ekonominin direği olarak tanımlanabilecek Amerika Birleşik Devletleri gibi ülkelerde yaygın bir şekilde görülmektedir. Locaların ve resmi Mason kimliğine sahip önemli insanların özellikle dünya ekonomisi ve devamlılığı için önemli devletlerde localar kurması, Masonluk’un aslında sürdürülebilir ve fayda sağlar bir ideolojiyi benimsemiş kuruluş olduğu hakkında yorum ve çıkarım yaptırabilir. Masonlar’ın en önemli örneklerinden biri olan George Washington üzerinden yapılan bu yorum doğrulanabilir. George Washington bugün dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucusu olmaktadır. Bugün dünya üzerinde Mason Locaları’nın en yoğun olduğu bölgelere bakıldığında Amerika Birleşik Devletleri açık ara farkla en yoğun bölge olarak gözükmektedir. Bunun sebebi ise kurucusunun George Washington yani bir Resmi Mason kimliğine sahip yani bir Mason Locasına resmi ve belgeli olarak mensup bir insanın kurucusu olmasıdır. Bu da bir önceki cümlede belirtildiği gibi Amerika Birleşik Devletleri’ni en yoğun Mason Locasına ve kimliğine sahip insanın bulunduğu bir bölge yapmaktadır. Bugün Dünya’nın en büyük ve önemli ekonomik geliri sağlayan ülkesi olan Amerika Birleşik Devletleri’nin resmi kurucusunun Mason kimliğine sahip olması mason ideolojisinin benimsenmesinin gelişime yol açtığını göstermektedir.
George Washington tabiiki Masonluğu benimsediği için Amerika Birleşik Devletleri’ni kurmadı ancak kurmasında kafasında benimsemiş olduğu bu kardeşlik ve kişisel olgunluğa ulaşma ideolojisini benimsemiş Masonluk, devleti kurma aşamasında George Washington’a daha mantıklı yani akılcı ve daha sağlam alt yapıda fikirler almasına yardımcı olmuş olabilir. Çünkü Amerika Birleşik Devletleri’ni kurarken aynı zamanda benimsediği ideoloji sebebiyle evrensel barış ve en önemlisi kişisel olgunluğunu da geliştiriyordu. Özetle, Masonluk çok eski çağlardan bugüne ulaşmış, sağlam alt yapılara sahip ve geçmişte ideolojilerini benimsemiş önemli kişiler üzerinden hakkında birçok yorum yapılabilecek bir kurum ya da kuruluştur. Temel ilkeleri, resmi internet sitelerinde de yazıldığı üzere, kardeşlik, evrensel barış ve kişisel olgunluk yani insanın kendisini kişisel olarak geliştirmesi ve olgunlaştırması ve bunu da yaşadığı çevreye yani topluma aktarıp evrensel barışı ve olgunluğu sağlamasıdır.
Masonluk tarihte komplo teorilerine oldukça konu olmuş olan bir örgüttür. Bu durumun sebebi örgütün dışa kapalı olan bir örgüt olmasıdır. Mason sözcüğü Fransızcadan gelmektedir. Fransızca’daki orijinal hali “maçon” olan mason kelimesi “duvar ustası” anlamına gelir. Masonluk aslında Tanrı inancı üzerine kurulmuş, insiyatik ve ezoterik bir örgüttür. Özgürlük, eşitlik kardeşlik ve dayanışma temeline dayalıdır. Masonlar arasında ortak bir felsefi tutumdan ve insanlık ülküsünden söz edebiliriz. Masonlara göre masonluk, tüm insanoğlu için ortak olan insanlık ülküsü noktasında saygı, tolerans, sevgi, hak eşitliği, kardeşlik ve hoşgörünün kurulmasını hedefleyen ve yaptığı çalışmaların gerçeğin araştırılması yolunda konsantre edilmiş bir fikir üst yapı kurumudur. Masonluk üyelerinin “Yüce Varlığa” inanmasını şart koşar. Ateist olan insanların mason olamama durumu söz konusudur.
Masonluk Yüce Varlığın tanımını insanın kendisine bırakır. Masonluk tüm dinlere açıktır ve diğer dinlere saygı duyar. Masonlukta masonların bir araya gelip toplandıkları localarda din ve politika konuşmak kesinlikle yasaktır. Ülkemizde kadınlar mason olamaz. Ama dünyada ayrıca kadınlar için localar bulunmaktadır. Masonlukta, masonların amacı her bakımdan gelişmiş üstün bir insan olmak olmalıdır. Masonlar kendi aralarında bağlılıklarını ifade etmek amacını taşıyarak, birbirlerine karşı birader ya da kardeş olarak hitap ederler. Masonlukta derece sistemi bulunmaktadır. Bu sistemde Çırak, Kalfa, Üstat olmak üzere üç tane derece vardır. Üstat derecesi masonluktaki en üst derece olarak bilinmektedir. her derecenin kendine ait sırları bulunmaktadır.
Masonluk ile İlgili Kavramlar
Sembolizm: Sembolizm, belirli bir fikri, düşünceyi veya belirtilmek istenen herhangi bir şeyi sembolize eden genellikle somut bir şeyin kullanıldığı akımdır. Masonlar’ın simgesi aslında sembolizme dayanmaktadır. Pergel, üçgen gibi geometrik terimlerden oluşan cisim Masonluk için önem arz eden ahlaki değerleri simgeler.
Kardeşlik: Masonluk en temelinde kardeşlik ilkesine dayanır. Kardeş olmak için fikirlere saygılı ve hoş görülü olmak gerekir. Bu yüzden Masonlar’ın ilkelerinde hoş görü ve saygı kaçınılmazdır. Kardeşlik duygusu gelişmiş devletlerin daha çok geliştiği kaçınılmaz bir gerçektir. Buradan yola çıkarak, Dünya’da da kardeşlik duygusu gelişirse çok daha fazla gelişmeler olacağı belirtilmiştir.
Kültür: Masonluk, bilime önem verdiği gibi kültüre de çok fazla önem veren bir kurumdur. Ancak buradaki fark şudur: Bilim evrensel bir değerdir. Dünya tarafından kabul edilen bir kimya denklemi veya fizik yasası bir evrensel yasadır yani bilimsel yasa yani değerdir. Ancak kültür, tarihteki her devletin yaşamış olduğu değişik olaylar sebebiyle ulusaldır. Yani bugün nasıl Fransa’yla Türkiye’nin kültürü farklı ise bu ulusal bir değer olduğundan kaynaklıdır. Bu yüzden Türkiye’deki Mason localarına nasıl Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Mason locaları karışamıyor ise Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Mason locaları da Türkiye’ye karışamıyor. Bunun sebebi hukukta da olduğu gibi ulusal değerlerdir. Evrensel olan Mason yasaları dışında geri kalan yasalar ülkelerin ve devletlerin ulusal değerlerine göre yani kültür ve kültür birikimine göre düzenlenmektedir. Bu durum hukukta da benzerdir.
Muhterem: Muhterem sözcüğü bir saygı ifadesidir. Masonlar bu sözcüğü kurumda daha tecrübeli olan kişiye söylerler. Rütbe gibi düşünülebilir. Ancak ortak gayeden bir arada bulunduklarından hırsın etkisi olmadığı detayı atlanmamalıdır.
Üstad-ı Muhterem: Muhteremlerin en üstü şeklinde geçer. Gerçekten çok fazla deneyime sahip olan kişidir. Locanın başı, başkanı şeklinde benzer geçirilebilir ancak önceki terimde de vurgulandığı gibi hırs ve rekabet etki etmez. Deneyim etki eder. Hoş görü ve saygı etki eder. Yani Masonlar’ın temel ilkeleri etki eder.
Baş Üstat: Bir ülkede bulunan locaları yöneten kişidir. En deneyimli ve tecrübelidir. Ordunun baş komutanı gibi düşünülebilir ancak kesinlikle farklı kavramlardır. Kararları çok fazla önem arz eder. Ancak kesinlikle rekabet ve hırsla buraya gelmemiştir.
Masonluk İşareti (Amblemi)
Masonluğun gönye ve pergelin ortasında yer alan G harfinden oluşan geleneksel amblemi;
Masonluk İdeolojisi ve Öğretisi
Masonlar ve localarının bugüne gelmesinin en önemli sebeplerinden biri sağlam alt yapılara ve sağlam ideolojilere sahip olmalarıdır. Benimsedikleri ideolojilerin en önemli yönü evrensel kardeşlik ve dostluk ve bireysel manevi gelişimdir. Yani insanın kendi ruhunu geliştirmesidir. Masonlar’ın bu yönü tasavvufla benzer olarak bazı araştırmacılar tarafından yorumlanmıştır. Ancak Masonlar’ın resmi olarak localara kabul şartlarında aynı dine mensup olma gibi bir şart yoktur. Yalnızca belirli bir dine sahip olma ve inanma şartı istenmiştir. Bu din tanrı inancına sahip olmalıdır. Yani örnek olarak Hristiyan veya Yahudi veya Müslüman bir insan resmi bir Mason Locası’na Mason olma isteğiyle başvurabilir. Ancak tek şart bu değildir. Bir resmi Mason Locası’na resmi olarak başvurabilmek ve kabul alabilmek için öncelikle bir insanın evrensel değerleri benimsemesi gerekmektedir. Yani sürdürülebilir bir insanlık için hoşgörü, sevgi ve kardeşlik bağlarını mutlak görmelidir. Aynı zamanda her insanın benimsemesi gereken ve bugün birçok büyük olayın bu koşulun uygulanmamasından çıktığı evrensel saygı ilkesi mutlak görülmelidir. Yani farklı düşünen insana veya insanlara her zaman saygılı olunmalıdır.
Aynı zamanda insanın en doğal iç duygularından biri olan vicdan, Masonluk’u benimsemek isteyen bir insanda hayatında Masonluk yok iken gelişmiş olmalıdır. Çünkü kendisini manevi olarak geliştirmek isteyen bir insan vicdanını çoktan geliştirmiş olmalıdır. Çünkü vicdan duygusu bir insan doğduğundan itibaren mevcuttur ve geliştirilmesi kendi insiyatifine bırakılmıştır. Aynı zamanda farklı fikirlere saygılı bir insanın öncelikle bilimsel ve kültürel gelişmeleri detaylı bir şekilde takip etmesi gerekmektedir. Çünkü bir fikre saygılı olmadan önce o fikir hakkında belirli bir bilgi birikimine ve donanımına sahip olunması gerekmektedir. Yani fizik hakkında daha önce hiçbir denklem görmemiş, duymamış ve yazmamış yani işlem yapmamış bir insan fizik hakkında bir görüş benimsemiş bir insana fizik hakkında bir şey bilmeden saygı gösteremez çünkü onun daha ne olduğunu bilmiyor. Bilimsel gelişmelerden sonra bahsedilebilecek bir çok önemli Masonluk şartı ise çalışmaktır. Öncelikle ilk şart bir tanrı inancına sahip olmaktı. Yani belirli bir dini benimsemek.
Dinlerin kitaplarına yani şartlarının bulunduğu kılavuzlara bakıldığında bir en önemli şart çalışmaktır. Gerek Kuran-ı Kerim’de gerek İncil’de gerek Tevrat’ta çalışmak ve alın teri dökmek ancak gerçekten gerekli emeği vererek yani çalışma sonucunda hakkı olan sonucu alarak çalışmak en önemli şartlardandır. En eski dini kaynaklara bakıldığında değişmeyen neredeyse en önemli şart alın teri dökerek çalışmaktır ve sonucunu hakkı olan şekilde almaktır. Masonluk da insanların dini algılarını değiştirmemek ve kendi ilkeleriyle bağdaştırmak adına alın teriyle yani gerçekten hakkıyla çalışmayı şartlarının arasına yerleştirmiştir. Bunun bir diğer sebebi ise Masonluk’un en temel gayesi olan ‘İyileri daha iyi yapmak’ için gerçekten ciddi emek verebilecek insanları kurumlarına kabul etmektir. Çünkü bu iş gerçekten emek gerektiren bir iştir. Bu yüzden Masonluk kurumlarına alım gerçekleştirilirken (bildiğimiz yönüyle) bir insanın sadece ben Mason’um demek için mi yoksa temel gayeyi gerçekleştirmek için mi kuruma girdiği ölçülür ve test edilir.
Aynı zamanda kişinin Masonluk hakkında bildiği bilgiler en önemli kabul şartlarındandır. Masonluk dışarıdan bir örgüt, teşkilat gibi bazı kurumlar tarafından yorumlansa da aslında insanın kendi manevi duygularını geliştirdiği bir kurumdur. Localar halinde çalışması Masonluk’u bir teşkilat yapmaz. Masonluk, aynı amaç etrafında toplanmış yani kendini manevi olarak geliştirmek isteyen insanların beraber çalıştığı bir kurumdur. Burada tecrübeye göre Muhterem, Üstad-ı Muhterem, Büyük Üstat gibi terimler kullanılsa da asla Masonluk kurumunu içinde rekabet ve hırs bulunduran bir kurum yapmaz. Bu kurum bilgi ve kültür aktarımı amacıyla içten gelen manevi olarak kendini geliştirme duygusunun daha baskın olduğu insanların bir araya gelerek daha iyi bir dünya ve toplum için emek harcadığı bir kurumdur. Aynı zamanda Masonlar’ın yalnızca erkek üye almasıyla ilgili birçok eleştiri vardır. Bu durum geçmişten bu yana böyledir. Feminist bir perspektifle bakılmadığında aslında tarihten bugüne kadınların bu tarz topluluklara girmesinin doğru bulunmadığı ve halk tarafından linç edildiği görülmüştür. Yani kadınların sosyal statüleri tarih boyunca (Belirli istisnalar hariç) erkeklerden daha düşük olduğundan bu tarz kuruluşlara erkek üye alımı yapılmıştır.
Ancak bugüne baktığımızda bu duruma karşılık birçok kadın Mason locası kurulmaya başlanmıştır. Yani Masonlar’ın bu konuda eleştiri alması haksız ve gereksizdir. Aynı zamanda Mason karşıtı bazı kurumların ‘Hristiyan Kurumu’ gibi ifadeleri tarihten kanıtlarla çürütülmektedir. Masonlar’ın içinde yalnızca Hristiyan yoktu. Bu Masonlar’ın günümüzdeki şartlarında da ‘Tanrı inancına sahip olmalı ve bir ülkü benimsemeli ‘ şeklinde yer almaktadır. İkinci olarak Masonlar, Roma Katoliklerine karşıydı. Çünkü fikir uyuşmazlığı yaşıyorlardı. Hatta bu ayrılık sonucu Masonlar’ın yalnızca tanrı inancına sahip olmalı ve bir ülkü benimsemeli şartıyla çeliştiğini düşünenler Masonlara ön yargıyla bakmaya başlamışlardır. Çünkü dünyanın çoğu tarafından benimsenen Hristiyanlık dinine karşı bir ön yargıları ve nefretleri var gibi görünmüştür. Yani aslında fikir ayrılıklarına saygılı olan Masonlar, Roma Katolikleri’nin kışkırtmalarına karşılık belirli bir dönem localarına almamış ve böylece nefret söylemlerine maruz kalmışlardır. Aslında bu durum Masonları o dönem kötü ve ayrımcı bir kurum olarak göstermek amacıyla yapılmış bir olay olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda Mason kurumlarının belirli bir ortaya çıkış hikayesi ve bilgisi bulunmadığından belirli topluluklar tarafından dikkat çekmektedirler. Ancak bunun sebebi bir felsefi bakış açısıdır. Masonlar, insanlığın aslında başından beri kendini manevi olarak geliştirdiğini düşündüğünden belirli bir ortaya çıkış hikayesi ortaya atmamıştır. Kısaca Masonluk’un ideolojisi ‘Daha iyi bir dünya’ ve ‘İyiyi daha iyi yapma’ ilkelerine dayanmaktadır. Bu ilkelerin dürüstçe gerçekleştirilmesine büyük önem verilmektedir.
Masonluk Neyi Amaçlar?
Masonluk masonların açıklamalarına göre, “Hakikat”ın araştırılması için çalışmalar yapmaktadır. Bu “Hakikat”ı ve çalışmaların ne olduğu örgütün dışa kapalı bir örgüt olması dolayısıyla tam olarak bilinmemektedir. Ayrıca masonlar; masonluğun kişinin kardeşlik, sevgi, saygı, hoşgörü duygularını geliştirip kişiyi üstün bir insan yapmayı amaçladığını iddia etmektedir. Eğer masonluğun ilk kurulduğu zamana göz atarsak duvar ustaları tarafından bazı gizli meslek sırlarının sonraki nesile iletilmesi için kurulmuştur.
Masonluk Tarihi
Masonluğun son iki yüz yıllık geçmişi hakkında genel anlamda hala tam olarak bir bilgiye sahip bulunmamaktayız. Bu durumla birlikte masonluğun tarihi, sırlar, mitler ve efsanelerle kaplı durumdadır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar modern masonluğun temelinin, Ortaçağ İngiltere’sinde katedral inşaatçısı ve duvarcı meslek birliklerinin gelişmesiyle atıldığını ortaya koymaktadır. Ancak zamanın geçmesiyle katedral inşaatları azalmıştır ve bu durum sonucu ameli (operatif) masonlar oluşturduğu localara üye sayılarını korumak amacıyla başka meslek gruplarından da aynı ilkeleri benimsemiş üyeler almaya başlamışlardır. Bu üyeler kabul edilmiş veya fahri (spekülatif) üyeler olarak anılmaktadır. Böylece masonlar fahri ve ameli olarak iki biçimde anılmaya başlamışlardır. 17. yüzyılın sonlarına doğru fahri masonları sayısı giderek artmıştır. Fahri masonların çoğunlukta olduğu localar, şahıslarına bir tarihi kökler kazandırmak için eski şövalye toplulukları ile tarikatların gizemli ayin usullerini benimsemeye başlamışlardır. Kudüs’teki Süleyman Tapınağı masonluk mesleğinin başlangıç noktası olarak benimsendi ve bu tapınağın mimarı kabul edilen Hiram Usta da masonluğun en tecrübeli kişisi olarak belirlendi.
1717 yılında Londra’da en büyük dört mason localarının birleşimiyle Londra Büyük Locası kurulmuştur. Bu olaydan sonra toplumsal hayatta daha fazla etkin rol almaya başlayan masonluk Anglikan kilisesinin ve İngiliz kraliyet ailesinin desteğini alarak hızla gelişmiştir. Diğer yandan da İngiliz sömürgeciliğine paralel giderek dünyanın oldukça fazla bölgesine yayılmıştır. Masonluğun günümüzde de geçerli durumda olan ana kanunları 1723’te rahip James Anderson tarafından hazırlanmıştır.
Fransa’nın 18. yüzyılın başlarında Masonluğa girmesiyle birlikte Masonluk, Aydınlanma kavramı içerisindeki apolitik yapısından yavaş yavaş uzaklaşmıştır. Sonuç olarak, Fransız Masonluğunun Fransız Devrimi üzerinde büyük bir etkisi olmuştur. Masonluğun eşitlik, kardeşlik ve özgürlük ilkeleri Fransız Devrimi’nin mesajı olarak tarihe geçmiştir. Locaların örgütlenmesinde, kardeşlik ve sembolizmin yerini hiyerarşik rütbeler ve uygun ritüeller almıştır. Anma döneminde Masonluk, bugün hala varlığını sürdüren Yorkist ve İskoç gelenekleri olmak üzere iki ana sistem ve kola ayrılmıştır. İskoç kolunda Fransız motifleri vardır. Geleneğin Yorkist kolu Anglo-Sakson motiflerine sahiptir. Bu dönemde Masonluğa aktarılan ritüeller arasında, dini karakteri Haçlı Seferlerine dayanan ve Kudüs’ü savunmak için örgütlenen Tapınak Şövalyeleri gibi efsaneler öne çıkmaktadır. “Evrenin büyük mimarı” şeklindeki masonik ifade de bu dönemde doktrinin bir parçası haline gelmiştir. Anglo-Sakson Masonluğu daha sonra İskoç, İrlanda ve İngiliz localarına bölünmüştür.
19. ve 20. yüzyıllar boyunca Anglosakson Masonluğu İngiltere’nin himayesinde Amerika, Kanada, Hindistan, Afrika ve Kuzey Avrupa’ya yayılırken, daha seküler ve siyasi yönelimli Fransız kolu Avusturya-Macaristan, İspanya, Portekiz, İtalya, Orta Doğu ve Latin Amerika’ya yayılmıştır. 1877’de Fransız Doğu Büyük Locası, üyeliğin Tanrı inancını gerektirmediğini kabul etti. İngilizce konuşulan bölgelerde Masonluk genellikle rejimlerle ve yerleşik dinlerle iyi ilişkiler geliştirmiştir.
Masonluk başlangıçta yalnızca Hıristiyanların üye olduğu bir örgüttü, ancak 19. yüzyıldan itibaren Yahudiler, Müslümanlar ve diğer dinlerin mensupları da Masonluğa kabul edilmeye başlandı. Bununla birlikte, Masonluğun Hıristiyan-Yahudi geleneğinin eklektik bir biçimi, modern ve bağımsız bir din olduğuna dair yaygın bir algı da vardır. Özellikle Fransız geleneğinin seküler ve milliyetçi içeriği ve kendine özgü dini-ahlaki doktrinleri, Katolik Kilisesi’nin en başından beri muhalefetiyle karşılaşmıştır. Bu görüş 1902 yılına kadar diğer papalar tarafından da sürdürülmüştür. Protestan ve Ortodoks dünyasında bu kadar katı bir tutum olmamasına rağmen, Amerika’da bazı Lutheran ve Metodist kiliseleri masonluğu Hıristiyan inancıyla bağdaşmayan kilise dışı deistik bir inanç ve ahlak sistemi olarak ilan etmiştir. Masonluk Çarlık Rusya’sında yasaklanmış, Komünist dönemde ise burjuva kapitalizminin bir kurumu olarak görülmüş ve faaliyetlerine izin verilmemiştir.
Tarihte Masonlar
Mason kurumunun nerede ne zaman ortaya çıktığıyla ilgili herhangi kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Bunun sebebi önceki alt başlıklarda da belirtildiği gibi felsefi bakış açısıdır. Yani Masonlar benimsedikleri insanın kendini olgunlaştırma ilkesinin ve politikasının insanlığın ilk zamanlarından beri aslında istemsizce uygulandığını ancak Masonlar’ın bunun farkına varıp üstüne daha fazla koyan insanlar olduğunu savunur. Ancak yine de Masonlar resmi olarak nerede ilk defa görüldü ve ne yaparken görüldü diye sorulursa verilen cevap şu şekilde olacaktır : Öncelikle loca kavramını ortaya atan kurum Masonlar’dır. Yani Masonluk ilk nerede görüldü sorusuna cevap verebilmek için loca kavramı ilk defa nerede ve kimler tarafından kullanıldı sorusunu sormak cevaba götürecektir. Loca kavramının resmi olarak ilk nerede, ne zaman ve kimler tarafından kullanıldığı sorusu ise 1599-1600 yıllarında Edinburgh Taş Ustaları Locası olarak resmi kaynaklarda çıkar. İlgi çeken nokta ise Masonlar’ın ilk büyük ve resmi locasının önceki alt başlıklarda da belirtildiği gibi Edinburgh’taki Hill Street Caddesi’nin 1 Numaralı Binası olması ve ilk defa Taş Ustaları Locası’nın isminde loca kullanılması ve bu locanın da ilk büyük Mason Locası’yla aynı şehirde olması yani Edinburgh şehrinde bulunmasıdır.
Buradan yapılabilecek çıkarım ise loca kavramının metnin başında da belirtildiği gibi ilk defa resmi Mason kimliğine sahip insan veya insanlar tarafından kullanılması ve hem ilk Taş Ustaları Locası’nın Edinurgh’ta hem de ilk resmi büyük Mason Locası’nın Edinburgh şehrinde kurulması, ilk resmi Masonluk’un İskoçya’nın Edinburgh şehrinde ortaya çıktığı ve gelişmeye başladığı bilgisi çıkarılabilir. İki önemli yerin de aynı şehirde ortaya çıkması bu bilginin sağlamasını en azından %65 oranında yapmaktadır. En eski Mason Locası dışında en çok bilgi sahibi olunan localar genel olarak Amerikan Locaları’dır. George Washington’un resmi bir Mason olması ise bunun en önemli sebebi aynı zamanda doğrulanmış tarihsel kanıtıdır. Buradan çıkarılabilecek bir diğer sonuç ve sorgulama ise önceki alt başlıklarda da bahsedildiği gibi Masonluk’un aslında bugün objektif olarak bakıldığında dünyanın en önemli ülkelerinden biri olan Amerika Birleşik Devletleri’nin kurucusu George Washington ve ülkenin temelleri atıldığı dönemlerde devamında gelen yöneticiler ve başkanlar tarafından benimsenmesi resmi olarak belgelendirilerek kanıtlanması Masonluk’un dünya gelişimi için gerekli bir ideoloji olup olmadığı konusunda bazı soru işaretleri bırakıyor.
Aynı zamanda 18. yüzyılın başlarında Mason Locaları’nın kraliyet ailesi tarafından korunmaya alınması ve dolaylı yoldan kraliyet ailesinin de resmi belgelerle kanıtlanarak Masonluk’u benimsemesi aynı soruyu tekrardan akıllara getiriyor. Bir diğer örnek de tarih boyunca en önemli ve değerli ödüllerden biri olmuş ödüllerden biri olan Nobel Ödülü alan belirli ünlü isimlerden bazılarının Masonluk’u benimsemesi Masonluk’un gelişim ve değişim için gerçekten gerekli bir kurum olup olmadığı konusunda akıllara sorular getirmektedir. Aynı zamanda tarih boyu Mason kurumlarının sistemli ve düzenli olması da öne çıkan önemli özelliklerindendir. Amerikan Devrimi gerçekten dönem şartları için önemli bir olaydı. Ve bu devrimin öncüsü olan isimlerin Masonluk’u benimsemiş olması yani Masonluk ideolojisi yolunda bu devrimi gerçekleştirmesi resmi olarak belgelendirilmiş önemli ve iz bırakan bir olaydı.
Ancak burada da bir önemli özellik bu devrime dünya üzerindeki bütün resmi Mason Locaları’nın katılmamış olmasıydı. Masonluk’un önceki alt başlıklarda belirtildiği üzere en önemli özelliklerinden biri ulusal kurumlar olmasıydı. Yani hedefleri aynı ancak bu hedefler doğrultusunda koydukları kuralların farklı olmasıydı. Yani Amerika Birleşik Devletleri’ndeki localar kurallarını kendi kültürlerine göre ancak aynı amaç doğrultusunda hazırlarken, Fransa’daki localar da kuralları kendi kültürlerine göre ancak yine aynı amaç doğrultusunda hazırlamaktaydı. Hatta bu durum alan olarak hukuka benzetilmişti. Hukuk kurallarının evrensel olduğu ancak ülkenin şartlarına göre şekillendiği durumuyla benzerdir. O dönemde de bu kural geçerliydi. Yani Amerikan Devrimi’nde Amerikan Masonları aktif rol alırken diğer ülkelerdeki Mason Locaları aktif görev almamıştır çünkü bu ulusal bir meseledir. Eğer aksi olsaydı zaten bugün dünya üzerinde ulusallık, milliyetçilik gibi kavramlar kalmazdı ki bu kavramlar bir ülkenin gelişimi ve değişimi için gerçekten önemli kavramlardır.
Masonların en önemli tarihleri özellikle gelişim sürecinde 1700-1800 yıllarıdır. Bu yıllar arasında gelişim dönemi olduğu için birçok tören ve toplantı düzenlenmiştir. Aslında ideolojileri belli olan bir kurum kendisini yeni kurallar, törenler ve geleneklerle donatmıştır. Bu da bugün Masonlar’ın hala birçok ülkede varlığını sürdürmesine sonuç vermiştir. Çünkü sağlam alt yapılarda kurulmuşlardır. Örneğin bir Mason’un cenaze törenin Masonik simgeler eşliğinde gitmek en önemli adetlerdendir. Bunun en önemli örneği de George Washington’un cenaze töreninde gözlemlenmiştir. Özetle, Masonlar aslında insanlığın başından beri fark edilmeden benimsenen iyiyi daha iyi yapma felsefesini benimseyen ve farkına varmış ve bunu geliştirmek isteyen insanlar tarafından oluşturulmuş bir kurumdur. Ajanlık gibi kavramlar tarih boyunca içermemiştir. Yalnızca belirli bir amaç uğruna eylemler gerçekleştiren insanları içermiştir. Güvene ve samimiyete tarihten bu yana önem vermiş bir kurumdur. Aynı zamanda Masonluk ulusal bir kurumdur ancak bu belirli şartlar altında Masonlar’ın bir araya gelmeyeceği anlamına gelmez. Aynı amaç etrafında ancak farklı şekillenmiş kurallar çerçevesinde birliklerini sürdürürler.
Günümüzde Masonluk
Masonluk 20. yüzyılda diğer komünist ülkelerde ve bazı totaliter devletlerde de yasaklanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra üyeliğin hızla arttığını, 1919’da 4.000 tane, 1926’da 5.000 tane, 1950’de 7.000 tane ve 1981’de 9.000 tane loca sayısına ulaştığı belirtmektedirler. Masonluk günümüzde varlığını hala devam ettirmekte olan bir topluluktur. Ve hala dışa kapalı bir örgüttür. Masonluk çoğu ülkede kabul edilmiş bir örgüttür. Masonluk, dünya çapında yaklaşık 6 milyon üyesi olan evrensel bir örgüt haline gelmiştir.
Masonluk, aslında önceki alt başlıklarda da bahsedildiği gibi felsefi bakış açısıyla yorumlandığında insanlığın başından beri mevcut olan bir kurumdur. Ancak tabiiki günümüzdeki şartlarıyla aynı değil. Aslında insanlığın başından beri mevcut olan belirli kurallar çerçevesinde yürütülen Mason kurumları değil. Masonların benimsediği ideoloji. İnsanoğlu, Adem ve Havva’dan itibaren hayattaki şartları daha iyiye yöneltmeye çalışmıştır. Yani iyi olan şeyleri daha iyiye. Aksi takdirde insanoğlu bugün bu konumda olamazdı. İşte Masonlar da bu durumun farkına varmış ve evrensel barış, huzurluk ve en temelinde daha iyisi için birbirleriyle aynıyı düşünen insanlarla birleşmiş ve zamanla locaları oluşturmuşlardır. Bu locaları ülkeler oluşmaya başladıkça milliyetçilik politikası çerçevesinde belirli kurallar etrafında ancak aynı amaç uğruna belirlemeye başlamışlardır. Ve son durum olarak bugün dünya üzerinde tahminen 4,5 – 6 milyon arası resmi Mason kimliğine sahip insan bulunmaktadır.
Ünlü Masonlar
Masonlar’ın kimliklerini gizli tutmalarının sebebi gösteriş amacıyla bu kurumda yer almamalarınından kaynaklanmaktadır. Ancak tarih boyunca isimleri ortaya çıkmış bazı Masonlar da bulunmaktadır. Bu masonlar tanınmış Masonlardır.
Devlet Başkanı Olan Masonlar
- Almanya İmparatoru Wilhelm I (1797-1888)
- Hannover Kralı Ernest August (1771-1851)
- Prusya Kralı Büyük Friedrich (1712-1786)
- Prusya Kralı Friedrich Wilhelm II (1859-1941)
- Afganistan, Habibullah Han (1872-1919)
- Afganistan, Muhammed Han (1793- 1863)
- Belçika, Leopold I (1750-1865)
- Brezilya, İmparator Dom Pedro I (1798-1834)
- Bulgaristan, Alexander Von Battenberg (1857-1893)
- Danimarka, Friedrich VI (1768-1839)
- Danimarka, Christian VII (1786-1848)
- Danimarka, Friedrich VII; Christian X (1870-1947)
- Fransa, Napoléon I (1769-1821)
- Fransa, Charles X (1757-1836)
- Fransa, Louis XVIII (1755-1824)
- Hawai, Kamehameha IV (1779-1874)
- Hawai, Kalakaua I (1836-1891)
- Hindistan, Tippu Sahib (1750-1799)
- Hollanda, Louis Bonaparte (1778-1846)
- Hollanda, Wilhelm II (1859-1941)
- İngiltere, George IV (1762-1830)
- İngiltere, Wilhelm IV (1765 -1837)
- İngiltere, Edward VII (1841-1910)
- İngiltere, Edward VIII (1892-1972)
- İspanya, Joseph Bonaparte (1768-1844)
- George Washington (1732-1799) A.B.D.
- James Monroe (1758-1831) A.B.D.
- Andrew Jackson (1767-1845) A.B.D.
- James Knox Polk (1795-1849) A.B.D.
- James Buchanan (1791-1868) A.B.D.
- Andrew Johnson (1808-1875) A.B.D.
- James Abram Garfield (1831-1881) A.B.D.
- William McKinley (1843-1901 ) A.B.D.
- Theodore Roosevelt (1858-1919) A.B.D.
- Warren Gamaliel Harding (1865-1923) A.B.D.
- Franklin Delano Roosevelt (1882-1945) A.B.D.
- Harry S. Truman (1884-1972) A.B.D.
- Lyndon Baines Johnson (1908-1973) A.B.D.
- Gerald Ford (1913-2006) A.B.D.
- Francisco de Miranda (1750-1816) Venezuela
- Marcelo Torcuato de Alvear (1868-1942) Arjantin
- Bartolomé Mitre (1821-1906) Arjantin
- Bernardino Rivadavia (1780-1845) Arjantin
- Justo José de Urquiza (1801-1870) Arjantin
- Domingo Faustino Sarmiento (1811-1888) Arjantin
- Antonio José de Sucre (1795-1830) Bolivya
- Manuel Deodoro da Fonseca (1827-1892) Brezilya
- Sun-Yat-Sen (1866-1925) Çin
- Çang-Kay-Sek (1887-1975) Çin
- Carnot Sadi (1837-1894) Fransa
- Félix Fauré (1841-1899) Fransa
- Paul Doumer (1857-1932) Fransa
- Boyer (1776-1850) Haiti
- Hyppolite Petion (1770-1818) Haiti
- Miguel Paz Barahona (1863-1937) Honduras
- Vicente Tosta (1886-1930) Honduras
- Eugène Borel (1835-1892) İsviçre
- Emil Frey (1838-1922) İsviçre
- Jonas Furrer (1805-1861) İsviçre
- Adrien Lachenal (1849-1918) İsviçre
- Marc-Émile Ruchet (1853-1912) İsviçre
Bilim İnsanı Olan Masonlar
- Franklin, Benjamin (1706-1790) Paratoneri bulan Amerikalı Devlet Adamı ve Fizikçi
- Brugsh Paşa (1827-1894) Ejiptolog
- Fichte, Johann Gottlieb (1762-1814) Jena’da Profesör ve Filozof
- Klaproth, Martin Heinrich (1743-1817) Titanium ve Uraniumu Bulan Kimyacı
- Schliemann, Heinrich (1822-1890) İlk Arkeologlardan, Troya’yı Kazan Kişi
- Alembert, Jean, Le Rond D’(1717-1783) Fransız Yazar, Filozof ve Matematikçisi
- Arago, François (1786-1853) Fransız Fizikçi ve Astronomu
- Condorcet, Antoine Caritat, Marquis De (1743-1794) Fransız Matematikçi, İktisatçı
ve Filozof - Diderot, Denis (1713-1784) Fransız Ansiklopedistlerinin Temeli, Hürriyet Fikri’nin
Yayıncısı, Filozof - Fleming, Alexander, Penisilini bulan bilim adamı
- HelVetıus, Claude, Adrien (1715- 1771) Fransız Filozofu ve Ansiklopedisti
- Lalande, Joseph – Jérome Lefrançois De (1732-1807) Fransız Astronumu
- Littre, Emil (1801-1881) Fransız Filozofu ve Ünlü Lügat Yazarı
- Montesquieu, Charles De Secondat, Baron De La Brede Et De, (1689-1755) Fransız
Yazarı ve Filozofu - Montgolfier, Etienne (1745-1799) Kardeşi İle Birlikte İlk Sıcak Hava Balonu’nu
Bulan - Gibbon, Edward (1737-1794) Ìngiliz Tarihçi ve Yazarı
- Baccelli, Guido (1832-1916) Büyük İtalyan Fizikçisi
- Romagnosi, Giovanni (1761-1835) İtalyan Hukuk Bilgini ve Ünlü Filozof
- Villari, Pasquale (1827-1917) İtalyan Tarihçisi
- Vivante, Cesare (1855-) Üniversite Profesörü
Şair Veya Yazar Olan Masonlar
- Mark Twain, (Samuel L. Clemens )(1835-1910)
- Goethe, Wolfgang (1749-1832)
- Herder, Johann Gottfried Von (1744-1803)
- Iffland, August Wilhelm (1759-1814)
- Kleist, Heinrich Von ( 1777-1811)
- Schlegel, Wilhelm (1767-1845)
- Wieland, Christoph – Martin (1733-1813)
- About, Edmond (1828-1885)
- Beaumarchais, Pierre – Augustin Caron De (1732-1799)
- Chenier, André ( 1762-1794)
- Gautier, Théophile (1811-1872)
- Nerval, Gérard De (1808-1855)
- Prost, Marcel (1862-1941)
- Mendes, Catulle (1841-1909)
- Stendal, Henri Beyle (1783-1842)
- Voltaire, François – Marie Arouet (1694-1778)
- Doyle, Arthur Conan (1859-1930)
- Kipling, Rudyard (1865-1936)
- Scott, Walter (1771-1832)
- Swift, Jonathan (1667-1745)
- Dickens, Charles (1812-1870)
- Blasco Ibanez, Vicente (1867-1928)
- Dunant, Henri (1828-1910)
- Alfieri, Vittorio (1749-1803)
- Manzoni, Alessandro (1785-1873)
- Carducci, Giosue (1835-1907)
- Puşkin, Alexandre (1799-1837)
- Tolstov, Leo (1828-1910)
Müzisyen Olan Masonlar
- Berlin, Irving (1888-1989)
- Cadman, Charles Wakefeld (1881-1946)
- Sousa, John, Philipp (1856-1932)
- Abt, Franz (1819-1885)
- Damrosch, Leopold (1832-1885)
- David, Ferdinand (1810-1873)
- Dörffel, Alfred (1821-1905)
- Gleitz, Karl (1862-1920)
- Kayser, Philipp Christoph (1755-1823)
- Lindpaitner, Peter Joseph (1791-1856)
- Litolff, Henry Charles (1818-1891)
- Loewe, Carl (1796-1896)
- Lortzing, Gustav Adolf (1801-1851)
- Naumann, Johann Gottlieb (1741-1801)
- Neefe, Christian Gottlieb (1748-1798)
- Reichardt, Johann Friedrich (1752-1814)
- Reissiger, C.G. (1798-1859)
- Romberg, Andreas (1767-1821)
- Scheibe, Johann Adolf (1708-1776)
- Schneider, Johann Christian Friedrich (1786-1853)
- Schneider, Johann Gottileb (1809-1864)
- Speyer, Wilhelm (1790-1878)
- Spohr, Ludwig (1784-1859)
- Stegmann, Karl David (1751-1826)
- Tschirch, Wilhelm (1818-1892)
- Wilhelm, Karl (1815-1873)
- Brüll, Ignaz (1846-1907)
- Haydn, Franz Joseph (1732-1809)
- Hummel, Johann Nepomuk (1778-1837)
- Mozart, Leopold (1719-1787)
- Mozart, Wolfgang Amadeus (1756-1791)
- Benoit, Peter Léonard Léopold (1834-1901)
- Campenhout, François Van (1779-1848)
- Sevais, Adrien François (1807-1886)
- Vieuxtemps, Henri (1820-1881)
- Kocian, Jaroslav (1884-1950)
- Nedbal, Oscar (1874-1930)
- Berggreen, Andreas Peter (1801-1880)
- Lassen, Eduard (1830-1904)
- Sibelius, Jean (1865-1957)
Nobel Ödülü Alan Masonlar
- Dunant, Jean Henri (1828-1910) 1901 Barış Ödülü
- Ducommun, Elie (1833-1906) 1902 Barış Ödülü
- Carducci, Giosue (1851-1925) 1906 Edebiyat Ödülü
- Roosevelt, Theodore (1858-1919) 1906 Barış Ödülü
- Kipling, Rudyard (1865-1936) 1907 Edebiyat Ödülü
- Ostwald, Wilhelm (1853-1932) 1909 Kimya Ödülü
- Fried, Alfred (1864-1921) 1911 Barış Ödülü
- Richet, Charles (1850-1932) 1913 Tıp Ödülü
- La Fontaine, Henri (1854-1943) 1913 Barış Ödülü
- Bourgeois, L. Victor Auguste (1851-1925) 1920 Barış Ödülü
- Stresemann, Gustav (1878-1929) 1926 Barış Ödülü
- Churchill, Winston (1874-1965) 1953 Edebiyat Ödülü
Türk Masonlar
- 33. Osmanlı Padişahı V. Murad
- Şehzade Kemalettin Efendi
- Şehzade Nurettin Efendi
- Sadrazam Talat Paşa
- Maliye, Maarif ve Evkaf Nazırı M. Raşit Erer
- Bahriye Nazırı Cemal Paşa
- Maliye Nazırı Cavit Bey
- Maliye Nazırı Tevfik Bey
- Hariciye Nazırı Ahmet Nesimi Sayman
- Nafia Nazırı Ali Münif
- Postane Nazırı Kirkor Agaton
- Devlet Adamı ve Musikişinas Prens Mehmet Abdülhalim Paşa
- Prens Aziz Hasan Paşa
- Devlet Adamı ve Şair Süleyman Asaf
- Ankara Valisi Reşit Paşa
- İttihat ve Terakki Fırkası Umumi Kâtibi Mithat Şükrü Bleda
- Maliye Müsteşarı Faik Süleyman
- Hürriyet Kahramanı Resneli Niyazi
- Başbakan Hasan Saka
- Başbakan Suat Hayri Ürgüplü
- Ticaret Bakanı, Adalet Bakanı Mümtaz Ökmen
- Başbakan Yardımcısı Akif İyidoğan
- Dışişleri Bakanı Bekir Sami Kunduh
- Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras
- Dışişleri Bakanı Selim Sarper
- İçişleri Bakanı Mehmet Cemil Uybadın
- İçişleri Bakanı Şükrü Kaya
- Adalet Bakanı Hasan Menemencioğlu
- Millî Eğitim Bakanı Vasıf Çınar
- Millî Eğitim Bakanı Mustafa Necati
- Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel
- Millî Savunma Bakanı Münir Birsel
- Millî Savunma Bakanı Hulusi Köymen
- Tarım Bakanı Reşat Muhlis Erkmen
- Çalışma Bakanı Mümtaz Tarhan
- Ticaret Bakanı Zühtü Velibeşe
- Ticaret Bakanı Ahmet Dallı
- Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Korur
- Bakan, Millî Emniyet Başkanı Celal Tevfik Karasapan
- Atatürk’ün Yaveri, Bolu Milletvekili Cevat Abbas Gürer
- Bilgin ve Devlet Adamı Mehmet Tahir Münif Paşa
- Tıp Doktoru Dr. Antranik Gırcikyan Paşa
- Türkiye’ye yeni eğitim yöntemlerini getiren Selim Sabit Efendi
- Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurucularından Mehmet Ali Baba Erel
- Sözlükçü, Yazar Hüseyin Kazım Kadri
- TTK Başkanlığı yapmış olan Hasan Cemil Çambel
- İktisat Profesörü Mustafa Zühtü İnhan
- Coğrafya Profesörü Faik Sabri Duran
- Psikoloji Profesörü Mustafa Şekip Tunç
- İTÜ Rektörü Mustafa İnan
- Tıp Profesörü Mim Kemal Öke
- Eğitimci, Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Hayrullah Örs
- Hukuk Profesörü Vasfi Raşit Sevig
- Tıp Profesörü, Rektör ve daha sonra milletvekilliği de yapmış olan Besim Ömer Akalın
- Tıp Profesörü Niyazi İsmet Gözcü
- Fen Fakültesi Dekanı Hüseyin Hamit
- Rektörlük de yapmış olan Profesör Mustafa Hulki Erem
- Yüksek Mühendis, Rektör Suphi Kamil
- Ord. Prof. Dr. Burhanettin Toker
- Fizik Profesörü Salih Murat Uzdilek
- Ord. Prof. Dr. Fahri Arel
- Prof. Dr. Muzaffer Şevki
- Matematik Profesörü, Dekan Kerim Erim
- Müzikolog Cevad Memduh Altar
- Tıp Profesörü ve Rektör Kazım İsmail Gürkan
- İktisat Profesörü Mehmet Ali Özeken
- Tarih Profesörü ve TTK Başkanı Enver Ziya Karal
- Prof. Ahmet Asım Karadeniz
- Prof. Nişan Sönmez
- İngiliz Amirali ve Türk Müşiri olan Hobart Paşa
- Abdülaziz’in Başmabeyincisi Namık Paşazade Hüseyin Cemil Paşa
- Plevne Kahramanı Gazi Osman Paşa
- Müşir Fuat Paşa
- Cihan Harbi’nde Kafkas Cephesi’nde şehit olan Hüseyin Hüsnü Paşa
- Birinci Ordu Komutanı Ali İhsan Sabis Paşa
- Jandarma Genel Komutanı Ali Remzi Yiğitgüder Paşa
- Hava Kuvvetleri Komutanı Zeki Doğan Paşa
- Münakalat Vekili Yümni Üresin Paşa
- Yüksek Şura Üyesi Eşref Manas Paşa
- Gazeteci ve Yazar Şinasi
- Şair ve Devlet Adamı Ziya Paşa
- Gazeteci ve Yazar Teodor Kasap
- Büyük Vatan Şairi Namık Kemal
- Tiyatrocu ve Yazar Güllü Agop
- Yazar Mehmet Emin Bey
- Yazar ve Gazeteci Ahmet Rasim
- Lügatçı ve Yazar Diran Kelekyan
- Millî Şair Mehmet Emin Yurdakul
- Yazar ve Filozof Rıza Tevfik
- Yazar ve Gazeteci Hüseyin Cahit Yalçın
- Şair ve Noter Mithat Cemal Kuntay
- Yazar ve Gazeteci Ahmet Emin Yalman
- Yazar ve Öğretmen Reşad Nuri Güntekin
- Yazar ve Gazeteci Agâh Sırrı Levent
- Gazeteci Yazar Nail Güreli
- Müzisyen Şükrü Şenozan
- Ressam Ali Sami Boyar
- Ressam Nazmi Ziya Güran
- Ressam, GSA Müdürü Namık İsmail
- Sahne Sanatçısı Behzat Butak
- Sahne Sanatçısı İ. Galip Arcan
- Karikatürist Ramiz Gökçe
- Opera Sanatçısı Nurullah Şevket Taşkıran
- Müzisyen Mesut Cemil Tel
- Piyanist Mithat Fenmen
- Sinema Sanatçısı Ayhan Işık
- Orkestra Şefi Orhan Tanrıkulu
- Heykeltraş Haluk Tezonar
- Sahne ve sinema sanatçısı Zeki Alasya
- Sahne sanatçısı Ferdi Merter Fosforoğlu
- Şeyhülislam Musa Kazım Efendi
- Şeyhülislam Hayri Efendi
- Berlin Sefareti Baş İmamı Mustafa Hafız Şükrü
- Sefaret İmamı Haşim Veli
- Müderris Mahmut Esad Efendi
- Muvaffak Benderli
- Yontov Garti
- Hikmet Gürtav
- Mehmet Ali Kırca
- Celal Öget
- Halit Sarıkaya
- Ali Teoman
Türkiye’de Masonluk
Masonluğun Osmanlı topraklarındaki gelişimine bakılırsa, Fransız masonların 1721 yılında, Londra’da ilk Büyük Loca’nın kurulmasından sadece dört yıl sonra İstanbul’da bir loca kurduklarını görülmüştür. Öte yandan, 24 Mayıs 1738 tarihli Londra gazetesi St James Evening Post gazetesi; İstanbul, İzmir ve Halep’te mason localarının açıldığını bildirmektedir. İskoç Büyük Locası’ndan berat alarak 1748 yılında Halep’te kurulan İskenderun Locası da Osmanlı topraklarında kurulan eski localardan biri olarak kabul edilmektedir.
Bu dönemde İngiliz ve Fransız masonlarının masonluğu Doğu’da, özellikle de Osmanlı İmparatorluğu’nda yaymak için çalışmaları dikkat çekmektedir. Başta Fransızca olmak üzere yabancı dillerde faaliyet gösteren bu locaların yabancılar tarafından kurulduğu bilinmektedir.
Mason locaları ilk oluşumlarından sonra, 1748 yılında I. Mahmut’un fermanıyla yasaklanmıştır. Katolik Fransa ile olan yakın bağların ve özellikle de Papa’nın masonluğu aforoz etme kararının locaların yasaklanması kararına katkıda bulunduğu söylenebilinmektedir. Ancak yasağın kısa sürede unutulmuş bulunmaktadır. On iki yıl sonra, 1760 yılında İstanbul’da yeni bir otel açılmıştıra. Az da olsa gayrimüslimlerin ve Osmanlı tebaasından Müslümanların da bu kulüplere katıldığı görülmektedir. 1826’da Vaka-i Hayriye ile birlikte Yeniçeri Ocağı ve Bektaşi tarikatının kaldırılması sırasında mason locaları da Bektaşi sayılarak kapatılmıştır. 28 yıl sonra Masonluk, 1856’da İstanbul’da yeniden faaliyetlerine başlamıştır.
1905 yılında V. Murat’ın ölümü üzerine II. Abdülhamit‘in Masonluğa bakışı değişti. Günlüğünden takip ettiği İstanbul’daki masonik faaliyetlere eskisinden daha az müsamahalı davrandığı görülmektedir. Hâlihazırda masonluğa katılabilen Osmanlı aydınları, II. Abdülhamit’in baskıcı rejimi nedeniyle İstanbul’u terk ettiler. Bu nedenle 1908 yılına kadar İstanbul’da Osmanlı tebaası arasında masonik faaliyet görülmedi. Öte yandan, İzmir ve Selanik gibi şehirlerde masonik localar faaliyet göstermeye devam etmektedir.
Bir süre sonra Selanik’te bulunan masonluk gelişme kaydetmiştir. Askeri ve sivil kökenli bazı Jön Türklerin Selanik locasına üye oldukları bilinmektedir. Söz konusu Jön Türkler, gözlerden uzak bir şekilde bu locaların çatıları altında toplantılarını sürdürmüşlerdir. 24 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilanından sonra Selanik’ten genç Türkler İstanbul’a gelmeye başlamışlardır. Ağustos ayında İstanbul’a gelen masonlar ayrı bir Osmanlı şubesi kurma girişiminde bulunmuşlardır.
Osmanlı masonları 14-15 Kasım 1908 tarihlerinde toplanmışlar ve Resne Locası’nı kurarak İngiltere Birleşik Büyük Locası’ndan beratlı olan Mısır Millî Büyük Locası’na 17 Kasım 1908’de başvurmuşlar ve berat almışlardır.Bu gelişmelerin ardından Osmanlı Masonları 3 Mart 1909’da bir araya gelmiş ve faaliyetleri durmuş, 1861’de kurulmuş olan Eski ve Kabul Edilmiş Skoç Riti Osmanlı Yüksek Şûrası’nı yeniden düzenleyip yeniden faaliyete geçmişlerdir. Ve böylece 13 Temmuz 1909 tarihinde Osmanlı Büyük Locası Kurulmuştur.
1930’ların ortalarına gelindiğinde, dünya ve ulusal durum geliştikçe, yerel sivil toplum kuruluşlarının faaliyetleri halkevlerinde kümelenmeye başladı; Türk Ocağı ve Türk Kadınlar Derneği gibi birçok kuruluş çalışmalarına son verdilmiştir. Türkiye Büyük Locası da aynı sebeplerle Ekim 1935’te çalışmalarını durdurmuştur. Çalışmaların durdurulmasından yaklaşık 3 sene sonra, yani 1938 Haziran ayında yeni Dernek Kanunu çıkmasının ardından masonlar çalışmalarına kaldıkları yerden devam etmiştir.
5 Şubat 1948’de Türk Masonluk Derneği kuruluş belgelerini İstanbul Valiliğine teslim etmiş ve masonluk Türkiye’de yeniden faaliyet göstermeye başlamıştır. İstanbul’dan sonra Aralık 1948’de İzmir’de ve Ocak 1949’da Ankara’da loca açılmıştır. 1951 yılında Halkevi’nin kapatılmasının ardından o dönemde Halkevi’ne devredilen eski binaların restorasyonu için açılan davalar da açılmış ve 1954’te İzmir’de, 1957’de İstanbul’daki binaların mülkiyeti yeniden derneğe verilmiştir. 16 Aralık 1956’da yapılan genel kurul toplantısında, bağımsız bir Büyük Bölüm oluşturmak için gereken son adımlar atılmıştır ve Hür ve Tanınmış Masonluk Büyük Bölüm hayata geçirilmiştir Şu ana kadar 28 loca kurulmuştur.. 2024 yıl sonu itibariyle Büyük Loca bünyesinde 262 loca faaliyettedir.
Mason Locaları
- Aurore de Tsarigrade (1783- ?)
- Spranza (1867-1869)
- Germania am Goldenen Horn (1863-1873)
- Die Leuchte am Goldenen Horn (1894- ?)
- Alliance (1858-1884)
- Oriental (1856-1949)
- Deutscher Bund (1860-1884)
- Bulwer (1861-1895)
- Virtue (1864-1890)
- Homer (1860-1908)
- La Victoire (1861-1894)
- St. John’s (1864-1894)
- Dekran (1864-1894)
- St. George’s (1864-1894)
- Sion (1870-1894)
- Eleusinian (1863-1894)
- İstanbul Hasköy’de Caledonian (1869-1877)
- Mersin’de Taurus (1889-?)
- Yanya’da Prométhée
- Les Nations Réunies (1751-1778)
- L’Union d’Orient (1863-1874)
- L’Etoile du Bosphore (1858-1901)
- Ser (1866-1894)
- I Proodos (1868-1901)
- Italia (1862)
- Unione (1862)
- La Speranza (1867)
- Italia Risorta (1868)
- La Fenice (1868)
- La Sincerità (1868)
- Azizie (1869)
- Luce d’Oriente (1873)
- Stella Jonia (1864)
- La Fenice no 106 (1868)
- Orkanié (Orhaniye) (1868)
- Armenak (1870)
- Anacleto Cricca (1867)
- Macedonia (1864)
Not: Bu konuyla ilgili olarak İlluminati Nedir? İlluminati Örgütünün Tarihi ve Amaçları başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.