Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı (2024-2025)
2024-2025 Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı sınavı yeni müfredata uygun olarak hazırlanmıştır.
Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’ne göre öğrencilerin başarısı; öğretim programı öğrenme kazanımları esas alınarak dersin özelliğine göre yazılı sınavlar, uygulamalı sınavlar, performans çalışmaları ve projeler üzerine alınan puanlara göre belirlenir. Tarih dersinde öğrenci başarısını tespit edebilmek için kullanılan araçlardan biri de yazılı sınavlardır. Bu yazımızda Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı örneğini paylaşıma açıyoruz.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı
Tarih dersi yazılı sınavları ile ilgili Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı örneği aşağıda yer almaktadır. Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı örneği yönetmelik gereği açık uçlu sorulardan oluşmaktadır. Ancak Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 2. Yazılı içine kısa yanıtlı, doğru-yanlış, eşleştirmeli veya çoktan seçmeli test gibi sorular da eklenebilir.
Aşağıdaki Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı örneği 2024-2025 eğitim öğretimi yılı için yeni müfredata göre hazırlanmıştır. Bu yazılı sınavda sınav kapsamındaki ilgili kazanımlardan 10 soru bulunmaktadır. Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı sınavı içerisinde analiz ve değerlendirme düzeyindeki kazanımlara yönelik birden fazla soru yer almaktadır. Bu tarih yazılı sınavı içerisinde yer alan sorular puanlanmamıştır. Puanlama işi tarih öğretmenine bırakılmıştır.
Tarih dersi öğretim programında yer alan becerilere ve kazanımlara göre hazırlanan 12. Sınıf Seçmeli Tarih 2. Dönem 1. Yazılı sınavını bilgisayarınıza kopyalayarak üzerinde düzenleme veya değişiklik yapabilirsiniz.
Yanıt Anahtarı: Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi 2. Dönem 1. Yazılı cevap anahtarları sorulardan hemen sonra aşağıda ayrı bir başlıkta yer almaktadır.
2024-2025 Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Sınavı
2024-2025 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI
……………………………… LİSESİ
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ DERSİ
2. DÖNEM 1. YAZILI SINAVI
SORULAR
1. Soğuk Savaş Dönemi’nde dünyada ortaya çıkan bilimsel gelişmelerden beş tanesini açıklayınız.
2. Truman Doktrini ve sonrasında oluşan Türkiye-ABD yakınlaşmasını neden-sonuç ilişki içinde açıklayınız.
3. Türkiye’nin ilk otomobili Devrim bir marka olarak niçin ortaya çıkmıştır veya çıkarılmıştır? Devrim’in Türkiye kamuoyundaki yansımları neler olmuştur?
4. Yumuşama Dönemi (Detant) nedir? Niçin ve nasıl oluşmuştur?
5. Arap-İsrail Savaşlarını neden sonuç ilişkisi içinde ve kronolojik olarak yazınız.
6. 1973 Petrol Krizi hangi etkenler sonucunda ortaya çıkmıştır? 1973 Petrol Krizi’nin Türkiye’ye etkileri neler olmuştur?
7. 68 Kuşağı’nı ortaya çıkaran etkenler nelerdir? 68 Kuşağı’nın tepkisi nelere karşıydı?
8. Yumuşama Dönemi’nde Türk-Yunan ilişkilerinin gelişimini ana hatları ile kronolojik olarak yazınız.
9. 12 Eylül Darbesi’nin nedenlerini ve sonuçlarını ekonomik açıdan açıklayınız.
10. Ertuğrul Fırkateyni olayından sonra Türk-Japon ilişkileri nasıl gelişmiştir?
2024-2025 Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Sınavı Yanıt Anahtarı
ÇAĞDAŞ TÜRK VE DÜNYA TARİHİ DERSİ
2. DÖNEM 1. YAZILI SINAVI
YANITLAR
Yanıt 1: Soğuk Savaş Dönemi (1947-1991), Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği arasındaki siyasi, ekonomik ve askeri gerilimin hakim olduğu bir dönemdi. Bu dönemde bilimsel alanlarda da önemli gelişmeler yaşandı. Soğuk Savaş Dönemi’nde dünyada ortaya çıkan beş önemli bilimsel gelişme:
Uzay Yarışı ve Uzay Keşfi: 1957 yılında Sovyetler Birliği, Sputnik adlı ilk yapay uydusunu uzaya gönderdi. Bu, uzay yarışının başlangıcı olarak kabul edilir. 1961 yılında Yuri Gagarin, Vostok 1 uzay aracıyla dünya yörüngesine çıkarak uzayda dolaşan ilk insan oldu. 1969 yılında Apollo 11 görevi ile Amerika Birleşik Devletleri, Neil Armstrong ve Buzz Aldrin’in Ay’a ayak basarak uzayda yürüyen ilk insanlar oldu.
Nükleer Enerji ve Silah Gelişmeleri: 1945 yılında ABD, Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası atarak nükleer çağı başlattı. Bu dönemde çeşitli ülkeler nükleer enerji ve silah teknolojileri üzerinde çalışarak stratejik dengeyi sağlamaya çalıştı.
Bilgisayar Teknolojisinin Gelişimi: Soğuk Savaş döneminde bilgisayar teknolojisi hızla gelişti. Bu süreçte transistor teknolojisinin bulunması ve entegre devrelerin kullanılmaya başlanması büyük önem taşıdı. Bilgisayarlar, askeri amaçlı veri işleme, uzay keşfi, kod kırma gibi alanlarda yaygın olarak kullanıldı.
Genetik Mühendisliği ve Biyoteknoloji: 1953 yılında James Watson ve Francis Crick, DNA yapısını keşfettiler. Bu keşif, modern genetik mühendisliğinin temelini attı. Bu dönemde genetik araştırmalar hız kazandı ve biyoteknolojik uygulamalar geliştirildi.
Uzaktan Algılama ve Casusluk Teknolojileri: Soğuk Savaş, istihbarat ve casusluk faaliyetlerinin yoğun olduğu bir dönemdi. Bu dönemde uydular aracılığıyla düşman ülkelerin faaliyetleri izlenmeye çalışıldı. Uzaktan algılama teknolojileri hızla gelişti.
Bu gelişmeler, Soğuk Savaş’ın bilimsel alanlardaki dinamiklerini yansıtmaktadır. Hem Amerika Birleşik Devletleri hem de Sovyetler Birliği, bilimsel başarılarını ulusal gurur kaynakları olarak kullanarak, ideolojik çatışmanın bir parçası haline getirdiler.
Yanıt 2: Truman Doktrini, Soğuk Savaş döneminin başında (1947) ABD Başkanı Harry S. Truman tarafından açıklanan bir dış politika doktrinidir. Bu doktrin, ABD’nin Soğuk Savaş döneminde anti-komünist politikalarını benimseyerek dünyanın çeşitli bölgelerinde Sovyet etkisini sınırlamaya yönelik bir çaba olarak ortaya çıktı.
Türkiye-ABD yakınlaşmasının neden-sonuç ilişkisi Truman Doktrini etrafında şu şekilde şekillendi. II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği’nin Avrupa’daki etkinliği arttı. Türkiye gibi stratejik konumda bulunan ülkeler, Sovyetler’in bölgesel etkisini artırmasından endişe ediyordu. II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’de komünist hareketlerin yükselmesi ve iç karışıklıkların artması, Türk hükümetinin dış yardıma olan ihtiyacını artırdı. Truman Doktrini kapsamında, ABD Türkiye’ye ekonomik ve askeri yardımda bulunmayı taahhüt etti. Bu yardımlar, Türkiye’nin ekonomik kalkınmasını desteklerken, aynı zamanda ordusunu güçlendirmesine olanak tanıdı.
Truman Doktrini ile beraber Türkiye, Batı bloku içinde ABD’nin stratejik bir müttefiki haline geldi. Türkiye, NATO üyeliği ile Batı Bloku’nun bir parçası oldu (1952). ABD, Türkiye’ye askeri yardım yaparak Türk ordusunun modernizasyonunu ve güçlenmesini sağladı. Bu da Türk-Amerikan askeri işbirliğinin temelini attı. Türkiye-ABD ilişkileri sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik ve siyasi alanlarda da güçlendi. İki ülke arasında diplomatik temaslar arttı. Türkiye, Soğuk Savaş döneminde Sovyet etkisini sınırlamak adına stratejik bir üs olarak değer kazandı. Ülkenin coğrafi konumu, ABD için Orta Doğu ve Karadeniz bölgesindeki stratejik hedeflere erişim sağlamada önemli bir rol oynadı. Sonuç olarak, Truman Doktrini’nin açıklanması ve Türkiye’nin bu doktrine dahil olması, Türk-Amerikan ilişkilerini güçlendirdi ve Türkiye’yi Batı Bloku’nun bir parçası haline getirdi. Bu dönemde oluşturulan stratejik ittifak, Türkiye’nin Soğuk Savaş dönemindeki uluslararası konumunu belirleyen önemli bir faktör oldu.
Yanıt 3: Türkiye’nin ilk otomobili “Devrim”, 1961 yılında dönemin Başbakanı Adnan Menderes’in talimatıyla, ülkenin kendi otomobilini üretme hedefiyle üretildi. Bu girişimin ana nedenleri ve kamuoyundaki yansımaları şöyle olmuştur;
1960’lı yılların başında Türkiye, dışa bağımlılığı azaltarak ekonomik bağımsızlığını artırmak istiyordu. Yerli otomobil üretimi, bu hedef doğrultusunda atılan bir adımdı. Türkiye, kendi teknolojisini üretebilme kapasitesine sahip olmak istiyordu. Otomobil üretimi, bu alanda önemli bir adımdı. Otomobil üretimi, istihdam yaratma potansiyeli yüksek bir sektördü. Ayrıca, bu alanda sanayi sektörünün gelişmesine de katkıda bulunacaktı. Türkiye, kendi otomobilini üreterek milli gururunun artmasını ve uluslararası alanda kendi markasını oluşturma amacındaydı.
Devrim projesi, Türk halkında büyük bir coşku yarattı. Kendi otomobilini üreten bir ülkenin halkı olarak, bu başarı milli gurur kaynağı oldu. Devrim, Türkiye’nin teknolojik olarak ilerlemeye yönelik attığı önemli bir adım olarak görüldü. Ülkenin kendi otomobilini üretebilmesi, teknolojik olarak da rekabet edebilir olduğunu gösterdi. Devrim’in tasarımı ve performansı konusunda çeşitli tartışmalar ve eleştiriler vardı. Bazı eleştirmenler, aracın teknik özelliklerinin yeterli olmadığını belirttiler. Devrim, Türk sanayisinin potansiyelini ve milli iradeyle gerçekleştirilebilecek büyük projelerin simgesi haline geldi. Bu otomobil, Türk sanayisinin ilk adımlarının bir göstergesi olarak hatırlanmaktadır. Ancak, Devrim projesi uzun ömürlü olmadı. Teknolojik zorluklar, mali sıkıntılar ve diğer nedenlerle üretim sınırlı kaldı ve projenin sona ermesine neden oldu. Yine de Devrim, Türkiye’nin kendi otomobilini üretebilme kabiliyetini kanıtlaması açısından önemli bir kilometre taşı olarak tarihe geçti.
Yanıt 4: Yumuşama Dönemi veya “Detant”, Soğuk Savaş döneminin bir aşaması olarak 1960’lar ve 1970’lerde ortaya çıkan uluslararası ilişkilerdeki bir süreci ifade eder. Bu dönemde, ABD ve SSCB arasında gerilimlerin azaltılması ve diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi amaçlanmıştır.
Nedenleri: Uzun yıllardır devam eden Soğuk Savaş, her iki tarafın da ekonomik, askeri ve siyasi olarak yorulmasına yol açmıştı. Bu durum, tarafların gerilimi azaltma isteği doğurdu. Her iki süper güç, nükleer silah yarışının yol açtığı potansiyel tehlikenin farkındaydı. Bu silahların yayılmasını kontrol etme çabaları, Yumuşama Dönemi’nin temel itici güçlerinden biriydi. İki süper güç, ekonomik olarak da birbirine bağımlı hale gelmişti. Küresel ekonomi içindeki etkileşimler, diplomatik çözümler ve işbirliği arayışlarına yol açtı. Dönemin liderleri, özellikle ABD’de Richard Nixon ve SSCB’de Leonid Brezhnev gibi liderler, daha ılımlı bir dış politika izlemek istiyorlardı. Bu liderler, gerilimi azaltma ve uluslararası ilişkilerde daha yapıcı bir rol oynama konusunda istekliydiler.
Nasıl Oluştu: 1970’lerde, ABD ve SSCB arasında Stratejik Silahların Sınırlandırılması Antlaşmaları (SALT I ve SALT II) imzalandı. Bu anlaşmalar, nükleer silahların kontrolü ve sınırlanması için önemli adımlardı. İnsan hakları, demokrasi ve kültürel değişimler gibi değerler, süper güçlerin birbirlerine yaklaşmasında etkili oldu. Özellikle Helsinki Süreci, insan hakları ve temel özgürlüklerin korunmasını teşvik etti. Yumuşama Dönemi boyunca, ABD ve SSCB arasındaki diplomatik temaslar arttı. Bu süreçte, iki ülkenin liderleri bir araya geldi ve çeşitli konularda görüş alışverişinde bulundular. ABD ve SSCB, bölgesel çatışmaların çözümü için diplomatik çözümler aramaya başladılar. Örneğin, Ortadoğu’daki çatışmaların çözümü için çeşitli girişimlerde bulundular.
Ancak, Yumuşama Dönemi 1980’lerin ortalarında sona erdi. Bu dönemin sonunda, gerginlikler arttı ve özellikle Ronald Reagan’ın ABD başkanlığı döneminde, sert bir anti-komünist retorik benimsemesiyle tekrar tırmanışa geçildi. Bu, Soğuk Savaş’ın sona eriş sürecini hızlandırdı.
Yanıt 5: Arap-İsrail Savaşları, İsrail’in 1948’de bağımsızlığını ilan etmesinin ardından, çevresindeki Arap ülkeleriyle yaşadığı bir dizi çatışmayı ifade eder. Bu savaşlar, bölgedeki toprak anlaşmazlıkları, milli egemenlik iddiaları ve politik farklılıklar gibi bir dizi karmaşık faktörden kaynaklanmıştır.
Birinci Arap-İsrail Savaşı (1948-1949): İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesi ve topraklarını tanıyan bazı devletlerin olması. Filistin toprakları üzerindeki hak iddiaları ve mülteci sorunu. Bölgedeki Arap ülkelerinin, yeni kurulan İsrail’i tanımamaları.
İsrail’in bağımsızlığını ilan etmesiyle savaş başlamış, İsrail bağımsızlığını kazanarak devlet olarak varlığını sürdürdü. Savaş sonunda, İsrail’in toprakları genişledi ve Filistinliler arasında büyük bir mülteci sorunu ortaya çıktı.
Süveyş Krizi (1956): Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı ulusallaştırarak, Batılı güçlere ait olan bu stratejik suyolu üzerindeki kontrolünü ele geçirmesi. İngiltere ve Fransa’nın bu duruma müdahale etmek istemesi.
Mısır, Süveyş Kanalı’nın kontrolünü elinde tuttu ve uluslararası toplumun desteğini aldı. Ancak İngiltere ve Fransa’nın müdahalesi başarısız oldu.
Altı Gün Savaşı (1967): Mısır, Suriye ve Ürdün’ün İsrail’e karşı birlik oluşturarak, İsrail’i yıkma niyeti. Bölgedeki toprak anlaşmazlıkları ve İsrail’in güvenliğini sağlama amacı.
İsrail, Altı Gün Savaşı’nda büyük bir zafer elde ederek Sina Yarımadası, Gazze Şeridi, Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Golan Tepeleri’ni ele geçirdi. Bu savaş, İsrail’in sınırlarını genişletmesine ve bölgedeki stratejik dengeyi değiştirmesine yol açtı.
Yom Kippur Savaşı (1973): Arap ülkeleri, kaybettikleri toprakları geri alma hedefiyle İsrail’e saldırdı. İsrail’in 1967’deki zaferinin ardından Arap ülkelerinin prestij kaybetmesi.
Savaş, başlangıçta Arap ülkeleri için başarılı görünse de, sonunda İsrail’in lehine döndü. Savaş sonrasında, Camp David Anlaşmaları ile Mısır ve İsrail arasında barış sağlandı.
Bu savaşlar, bölgedeki siyasi, toprak ve dini gerilimlerin bir yansıması olarak ortaya çıktı ve bugün hala Orta Doğu’daki siyasi ve coğrafi haritayı şekillendirmekte etkilidir.
Yanıt 6: 1973 Petrol Krizi, bir dizi faktörün bir araya gelmesi sonucu ortaya çıkan bir uluslararası enerji krizidir. Bu kriz, petrol arzının kesilmesi veya kısıtlanması nedeniyle dünya genelinde ciddi ekonomik sıkıntılara yol açmıştır.
1973’teki Yom Kippur Savaşı, Arap ülkelerinin İsrail’e karşı başlattığı bir savaştı. Savaşın başlamasıyla birlikte OPEC ülkeleri (Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü), ABD ve Hollanda gibi İsrail’e destek verdiğini düşündükleri ülkeleri hedef alarak petrol ambargosu başlattı. Ambargoyla birlikte, petrol fiyatları hızla yükseldi. Bu, dünya genelinde enerji maliyetlerinin artmasına ve enflasyonun yükselmesine neden oldu. Petrol üretimindeki kısıtlamalar ve üreticilerin üretimi azaltma kararları, dünya genelinde petrol arzının düşmesine yol açtı. Dönemin dünya ekonomisi, büyük ölçüde petrol temelli bir enerji sistemine dayanıyordu. Bu nedenle, petrol arzının kesilmesi veya kısıtlanması, ekonomiler için ciddi bir tehdit oluşturdu.
Türkiye, enerji ithalatçısı bir ülke olduğu için petrol fiyatlarının artışı, ülkenin enerji maliyetlerinin yükselmesine neden oldu. Türkiye’nin enerji ihtiyacının büyük bir kısmını dışarıdan karşılaması, dış ticaret dengesizliğinin artmasına yol açtı. Enerji ithalatının artması, dış ticaret açığını büyüttü. Enerji fiyatlarındaki artış, üretim maliyetlerinin yükselmesine ve enflasyonun artmasına neden oldu. Aynı zamanda ekonomik büyümeyi olumsuz etkiledi. Krizle birlikte Türkiye, alternatif enerji kaynaklarına yatırım yapma konusunda daha fazla çaba sarf etmeye başladı. Hidroelektrik, termal ve nükleer enerji gibi alanlarda projeler geliştirildi. Kriz sonrasında Türkiye, enerji verimliliğini artırmak amacıyla çeşitli politikalar geliştirdi.
Sonuç olarak, 1973 Petrol Krizi Türkiye’yi de ciddi şekilde etkiledi ve ülkenin enerji politikalarını ve ekonomik stratejilerini gözden geçirmesine neden oldu. Bu dönemde alınan önlemler, enerji alanındaki dışa bağımlılığı azaltma amacıyla gerçekleştirildi.
Yanıt 7: 68 Kuşağı, 1960’lı yılların ortalarında dünya genelinde yaşanan sosyal, politik ve kültürel değişimlerin bir yansıması olarak ortaya çıkan gençlik hareketini ifade eder. Bu hareket, özellikle öğrenciler ve genç entelektüeller arasında yoğunlaşarak çeşitli ülkelerde etkili oldu.
1960’ların ortalarında, ABD’nin Vietnam Savaşı‘na müdahalesi ve bu savaşa karşı olan geniş çaplı anti-savaş protestoları, gençler arasında politik bilincin yükselmesine ve protesto eylemlerinin artmasına yol açtı. ABD’deki sivil haklar hareketi, ırk ayrımcılığına karşı büyük ölçekli protestoların yaşandığı bir dönemdi. Bu hareket, gençler arasında adalet, eşitlik ve insan haklarına duyulan duyarlılığı artırdı. 60’ların ortalarında kültürel devrimler yaşandı. Rock müzik, hippie hareketi, uyuşturucu kültürü gibi faktörler, gençler arasında alternatif yaşam tarzlarına ve kültürlere ilgiyi artırdı. 68 Kuşağı, otoriteye karşı bir tutum benimsemişti. Geleneksel değerler ve otoritelerle çatışma, gençlerin bu dönemdeki temel özelliklerindendi.
Vietnam Savaşı ve benzeri savaşlara karşıydılar. Barışı ve diplomasiyi savunuyorlardı. 68 Kuşağı, geleneksel otoriteleri sorguladı. Eğitim kurumları, hükümetler ve diğer otoritelerle çatıştılar. Özellikle ABD’de sivil haklar hareketine destek vererek, ırk ayrımcılığına ve sosyal adaletsizliğe karşı çıktılar. Geleneksel kültürel normlara karşı çıkarak, özgürlükçü ve alternatif yaşam tarzları benimsediler. 68 Kuşağı’nın etkileri, toplumların değerlerini ve politik atmosferi uzun dönemde şekillendirdi. Bu dönemin mirası, hala günümüzde sosyal ve politik tartışmalarda etkisini sürdürmektedir.
Yanıt 8: Yumuşama Dönemi, Soğuk Savaş’ın geriliminin hafiflediği, ülkeler arasındaki ilişkilerin daha olumlu bir hâle geldiği dönemi ifade eder. Türk-Yunan ilişkilerinin gelişimi bu dönemde şu şekilde kronolojik olarak gerçekleşti.
1950’ler: Yumuşama Dönemi’nin başlangıcında, Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerde olumlu adımlar atıldı. 1950’lerin ortalarında, Türkiye ve Yunanistan arasında sınır anlaşmazlıklarının çözümü için görüşmeler başladı.
1959: 1959’da Zürih ve Londra Antlaşmaları, Kıbrıs’ın bağımsızlık sürecini başlattı ve Türk-Yunan ilişkilerinde de önemli bir adım oldu. Antlaşmalar, Türk ve Yunan azınlıkların haklarını güvence altına aldı.
1960: 1960 yılında, Kıbrıs Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan etti. Türk ve Yunan toplulukları arasında bir federasyon oluşturuldu.
1960’lar-1970’ler: Ancak 1960’lar ve 1970’ler boyunca Kıbrıs Sorunu, Türk-Yunan ilişkilerini olumsuz etkiledi. Ada’daki etnik gerginlikler ve dış müdahaleler, gerilimin artmasına yol açtı.
1980’ler: 1980’lerin ortalarında, Türkiye ve Yunanistan arasında diplomatik ilişkilerin normalleşmesi süreci başladı. İki ülke arasında Karasular’da enerji araştırmaları yapılmasını öngören anlaşma imzalandı.
1990’lar: 1990’ların başlarından itibaren, Türkiye ve Yunanistan arasında olumlu adımlar atıldı. İyi komşuluk ilişkileri güçlendirilmeye çalışıldı. 1999’da, iki ülke arasında deprem yardımı ve işbirliği anlaşmaları imzalandı.
2000’ler ve Sonrası: 2000’lerden itibaren, Türkiye ve Yunanistan, Avrupa Birliği (AB) üyelik sürecinde işbirliği yapma yolunda adımlar attı. 2010’lardan itibaren, enerji işbirliği ve turizm gibi alanlarda işbirliği potansiyeli arttı.
Sonuç olarak, Yumuşama Dönemi boyunca Türk-Yunan ilişkileri, başlangıçta gerginliklerle başlamış olsa da zamanla olumlu yönde ilerlemiş ve karşılıklı işbirliği potansiyelini artırmıştır. Özellikle 2000’lerden itibaren, AB süreci ve ortak çıkarlar temelinde ilişkilerin normalleşmesi için çaba sarf edilmiştir.
Yanıt 9: 12 Eylül Darbesi, 1980 yılında Türkiye’de gerçekleşen askeri darbedir. Bu darbenin ekonomik nedenleri ve sonuçları şu şekildedir:
Nedenler: 1970’lerin sonlarına doğru Türkiye, sürekli olarak ekonomik krizlerle mücadele ediyordu. Enflasyon yüksekti, kamu borçları artıyordu ve işsizlik oranları yükseliyordu. 1970’lerin ortalarından itibaren Türkiye, sık sık değişen hükümetler ve siyasi istikrarsızlık yaşadı. Bu, ekonomik reformların başarısızlığına ve ekonomik kararların alınamamasına neden oldu. 1970’lerde ülkede radikal gruplar arasında artan gerginlikler ve çatışmalar ekonomik istikrarsızlığı daha da derinleştirdi. Türkiye, dış borç yükü altında eziliyordu. Yüksek dış borçlar, ekonomik çıkmazı derinleştiren bir faktördü.
Sonuçlar: 12 Eylül Darbesi sonrasında, ekonomide liberal politikalar benimsendi. Serbest piyasa ekonomisinin uygulanmasıyla birlikte, dışa açılma ve özelleştirme politikaları hız kazandı. Yabancı sermaye ve yatırımın ülkeye çekilmesi teşvik edildi. Bu, dış yatırımların artmasına ve ekonomik büyümeye katkıda bulundu. Ekonomik istikrar politikaları uygulandı ve enflasyonun kontrolü için önlemler alındı. Bu, fiyat istikrarının sağlanmasına katkıda bulundu. Serbest piyasa ekonomisinin benimsenmesiyle birlikte, dış ticaret hacmi arttı. İhracat ve ithalatın artmasıyla ekonomik büyüme ivme kazandı. Ekonomik liberalizasyon politikaları, sosyal hizmetlerin ve kamu harcamalarının kısıtlanmasına yol açtı. Bu durum, sosyal eşitsizliklerin artmasına neden oldu. Ekonomik liberalizasyon politikalarının etkisiyle ekonomik büyüme ivme kazandı. Enflasyon kontrol altına alındı ve ekonomik istikrar sağlandı. Ancak, bu dönemdeki ekonomik büyüme ve istikrarın paylaşılması noktasında sorunlar yaşandı. Özellikle gelir dağılımındaki eşitsizlikler ve işsizlik oranları bazı kesimler için sorun teşkil etti.
Yanıt 10: Ertuğrul Fırkateyni olayı, 1890 yılında Japonya’nın Kushimoto sahili açıklarında meydana gelen bir deniz felaketi olarak tarihe geçti. Türk Ertuğrul Fırkateyni, Japonya’nın Ise Körfezi’ne çarparak batmış ve 587 mürettebat hayatını kaybetmiştir. Bu trajik olay, Türk-Japon ilişkilerini derinden etkiledi ve iki ülke arasında dostluk ve dayanışma bağlarını güçlendirdi.
Ertuğrul faciasının ardından Japonya, Türkiye’ye insani yardımlar yaparak ve hayatta kalan mürettebatı tedavi ederek dostluk ve dayanışma gösterdi. Bu, iki ülke arasında olumlu bir atmosfer oluşturdu. Türkiye, Ertuğrul Fırkateyni’nin batışının yıldönümlerini anmak için etkinlikler düzenledi ve bu olaya ithaf edilen anıtlar inşa etti. Japonya da benzer şekilde anma etkinliklerine katıldı. Ertuğrul olayının ardından kültürel etkinlikler, sanatsal değişimler ve diplomatik temaslar arttı. İki ülke arasında kültürel ilişkiler güçlendirildi. Ertuğrul faciasının ardından Türkiye ve Japonya’da çeşitli sivil toplum kuruluşları ve dostluk dernekleri kuruldu. Bu dernekler, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da pekiştirilmesine katkıda bulundu. Türkiye ve Japonya, öğrenci değişim programları ve eğitim alanında işbirliği projeleri başlattılar. Bu, gençler arasında dostluk ve anlayışın artmasına yardımcı oldu. Türkiye ile Japonya arasındaki ekonomik işbirliği de zamanla arttı. Her iki ülke, ticaret hacmini artırmak amacıyla çeşitli anlaşmalar imzaladı. Günümüzde Türkiye ve Japonya, bölgesel ve küresel konularda stratejik işbirliği yapmaktadırlar. Özellikle enerji, altyapı projeleri ve teknoloji alanlarında işbirliği potansiyeli bulunmaktadır.
Ertuğrul Fırkateyni faciası, iki ülkenin arasındaki dostluğu derinleştirmiş ve Türk-Japon ilişkilerini daha da güçlendirmiştir. Bu olay, iki ülke arasındaki tarihsel ve insani bağların önemli bir sembolü olarak kabul edilmektedir.
Tüm Yazılı Sınavlar: Tarih dersi yazılı sınavları ile ilgili örnek sınavların tamamını incelemek için Tarih Dersi Yazılı Sınavları – Güncel Müfredata Göre (2024-2025) başlıklı yazımızı ziyaret edebilirsiniz.
Hocam çıkmış sorularin cevapları