Dünya Tarihi

Yakuza Nedir? Japon Mafyası Yakuza’nın Tarihi

Yakuza, Japonya’da yüzyıllardır var olan mafyaya verilmiş olan addır. Hem sahip olduğu uzun tarih hem de etkisinde kalmış olduğu toplumlar sayesinde çeşitli bir kültür oluşturmuştur. Bu yazımızda Yakuzaların tarihini ve kültürlerini inceledik.

Yakuza Nedir?

Yakuza (aynı zamanda bōryokudan veya gokudō olarak da anılır), Japon gangsterlerine ve mafya gruplarına verilen genel bir addır. Japonya’da ve diğer coğrafyalarda, özellikle Batı’da; Yakuza terimi bireysel gangsterlere, suçlulara işaret etmekle beraber aynı zamanda özellikle Japonya’da süregelen organize suç örgütünden bahsetmek için de kullanılır. Yakuza, dünyanın en eskiye dayanan ve yerleşik düzene sahip olan mafya örgütüdür. Bu organizasyon kendine ait bir kültüre; bir giyim ve yaşam tarzına, kendine has cezalandırma yöntemlerine, eşi başka kültürlerde görülmeyen ritüellere sahiptir. Yakuza, Japonya’da Samuray geleneğinde karşımıza çıkan ritüellere oldukça yakın uygulamalara sahip olup, üyeleri de vücutlarını özenle dizayn edilmiş dövmelerle donatmaktadırlar. Örgütler haraç, şantaj, kaçakçılık, fuhuş, uyuşturucu ticareti, kumar, tefecilik gibi yasadışı işlerle uğraştığı gibi; Japonya’nın büyük kentlerinde birçok iş yeri, şirket, restoran, bar, fabrika, yetenek ajansları gibi oluşumların da üzerinde de büyük bir etkiye sahiptir. Yakuza, sadece Japonya’da da değil, dünyanın birçok farklı bölgesinde kriminal aktivitelerle ilgilenmektedir.

Yakuza’nın geniş bir tarihin mirasçısı olması ve onur kavramına vermiş olduğu önem, onu suç örgütleri arasında ayrı bir yere koyar. Yüzyılları kapsayan tarihi içerisinde Japon kültürü ve tarihi ile askeri birikimlerin önemi oldukça büyüktür. Aynı zamanda Japon kültürüne ait şövalyelerin, yani Samurai’lerin kültür ve oluşumu ile de birçok ortak noktası bulunmaktadır. Hem Yakuza hem de Samuray kültürünün içerisinde bulunan ve gerekli olarak arz edilen cesaret gösterme, kendini feda etme ve katı bir disiplinin kurallarını takip etme becerisi yıllar boyunca bazı noktalarda yozlaşmaya maruz kalmış olsa da büyük miktarda günümüze kadar ehemmiyetini koruyarak gelmiştir. Diğer birçok mafya oluşumu gibi, Yakuza’nın da aslında halk ile iş birliği içerisinde olan ve kendini onu korumakla mükellef gören bir sivil savunma örgütü sıfatına sahip olduğu da unutulmamalıdır. Bunun en büyük örneklerinden bir tanesi de Kobe Depremi ardından halka yardım ulaştırma konusunda aciz kalan Japon hükümeti karşısında Yakuza’nın sorumluluk alarak halkına yardım ulaştırmış olması olarak gösterilebilir.

Yakuza’nın Etimolojik Kökeni

Yakuza kelimesinin etimolojik kökeni Oicha-Kabu adında geleneksel bir Japon kart oyununa dayanmaktadır. Bu oyun Türkiye’de yaygın olarak oynanan yirmi bir oyununa oldukça benzerdir ve kabafuda olarak adlandırılan kendine özgü bir desteyle oynanmaktadır. Oicha-Kabu, sekiz-dokuz anlamlarına gelmekte ve ismini bu iki rakamın oyun içinde kullanılan isimlerinden almaktadır. Oyunun amacı destede toplanılan sayılarla 9’a ulaşmaktır. Yakuza, ismini Oicha-Kabu oyununda mümkün olan en kötü desteden, yani 8-9-3 üçlüsünden almaktadır. Bu üç sayının fonetik olarak telaffuz edilişinin; yani ya, ku ve za hecelerinin birleşmesinden Japoncada gangster kelimesinin karşılığı olan Yakuza oluşmuştur. Kelimenin anlamı ise “en çok beceri, en az şans”ı karşılamaktadır.

Yakuza’nın Tarihi

Günümüzde Yakuza’nın kaç gruptan oluştuğu ile ilgili kesin bir bilgiye sahip olmanın oldukça zor olması gibi, Yakuza’nın orijinleri ile de ilgili oldukça çeşitli teoriler bulunmaktadır. Yakuza bünyesinde çalışma yürüten gruplara dair resmi bir sayı bulunmamasına rağmen; bazı kaynaklarda 3,000 grubun varlığından söz edilirken, aşağı yukarı 2,000 adet farklı oluşum olduğu tahmin edilmektedir. Bu grupların bir kısmı kendilerinin orijinal organizasyon olduğunu ve diğer tüm Yakuza gruplarının kendilerinden evrimleşerek geliştiğini iddia etmektedir. Yakuza gruplarının ve araştırmacıların hepsinin de ortak bir tarihi teoride buluştuğunu söylemek doğru olmayacaktır. Yakuza üyelerinin bir kısmı köklerinin bir grup kumarbaza, bir diğer kısmı ise dolandırıcı bir oluşuma dayandığını savunmaktadır. Bunların yanında aynı zamanda Yakuza’nın tarihinin çok daha asil bir köke dayandığını, aslında bütün Yakuza’nın şehirleri ve yerleşim yerlerinin güvenliği ile sorumlu olup bu yerleşimleri koruyan gruplardan geliştiğini savunanlar da bulunmaktadır. Yakuza’nın çok büyük bir kısmının köklerini Ronin’lere (efendisiz Samuray’lara) kadar takip etmek mümkündür.

Yakuza kültürünün ortaya çıkışı ile ilgili en çok rağbet gören fikir ise 1603 ve 1868 yıllarını kapsayan Tokugawa Dönemi’nde iki farklı gruptan evrimleşerek günümüze kadar gelmiş olma olasılığıdır. Bu gruplardan ilki yashi veya tekiya olarak adlandırılan tüccarlardır. Bu tüccarlar, köyden köye gezerek festival ve pazarlarda düşük kalitede mallar satıyorlardı. Bu tüccarlar feodal dönem Japonya’sında sosyal statü olarak en altta bulunmaktaydılar. Zaman geçtikçe, festival ve etkinliklerde sadece ticaret yapmaktan öteye geçerek, koruma ve güvenlik karşılığında para almaya ve yasadışı işlere yatırım yapmaya başlamışlardır. Yakuza’nın tarihinde yeri olan bir diğer grup ise Bakuto olarak adlandırılan kumarbazlardı. Hem günümüzde hem de Tokugawa Dönemi’nde kumar sert bir şekilde yasaklanmıştır. Bakuto’lar, kart ve zar oyunları üzerine bahis alıyor ve vücutlarını renkli dövmeler ile dekore ediyorlardı. Bakuto geleneği olan renkli dövmelerin günümüzdeki Yakuza dövmelerinin orijinleri olduğu düşünülmektedir. Bakuto’lar kumar üzerine başlamış oldukları işlerini zamanla tefecilik ve diğer illegal işlere doğru geliştirerek Yakuza’nın temellerine katkıda bulunmuşlardır.

Yakın Tarihte Yakuza

Feodal sistemin dünyanın birçok yerine göre Japonya’da çok daha geç son bulmuş olduğu bir gerçektir. Japonya sınırları içerisinde 1869 yılında gerçekleşen Meiji Restorasyonu’na kadar hızlı bir sanayileşme görülmemiş, Japon toplumu 19. yüzyılın sonlarına yaklaşırken hızlı bir sanayileşme sürecine girmiş, bu süreç Yakuza’ya, diğer mafyalara da yansıdığı gibi büyük bir etkide bulunmuştur. Japonya’nın tarım toplumu kimliğinin zayıflaması ve sanayileşme sürecine girmesi, modern bir mafya olarak Yakuza’nın temellerini atmıştır. Yakuza’nın işleyişinde tefecilik, kumar, fuhuş gibi sektörlerin yeri azalırken, inşaat sektöründeki yeri ve işgücü üzerindeki kontrolünde artış yaşanmıştır. Yakuza uzun bir zaman boyunca Japon devleti ve polis tarafından oldukça büyük bir oranda tolerans görmüştür. Bazı dönemlerde Yakuza polis için istihbarat toplama işini üstlenmiş, politikacılarla yakın bir ilişki içerisinde olmuştur. Ancak son yıllarda mafya karşıtı kanuni düzenlemeler ve denetlemelerin üst seviyede uygulanmaya başlaması karşısında, Yakuza faaliyetlerinde azalmalar görülmüş, Yakuza’nın polis ve devletle kurmuş olduğu ilişkilerden sağladığı verimde ciddi bir düşüş yaşanmıştır.

Yakuza, İkinci Dünya Savaşı’nın sonuna kadar süren geçici bir sessizlik dönemi sonrası 1945 yılından itibaren tekrardan aktiflik kazanmıştır. Japon devleti 2007 yılında açıklamış olduğu raporda güncel olarak 2,500 grupta faaliyet gösteren 102,000 üyenin varlığından bahsetmiştir. 150 yıl kadar önce Tekiya’ların mensup olduğu düşük sosyal sınıfa yapılan ayrımlara rağmen, hala Yakuza üyelerinin çok büyük bir kısmının kökleri burakumin olarak bulunan bu sosyal sınıfa dayanmaktadır. Üyelerin bir diğer büyük kısmı ise, onlara karşı yürütülmüş olan fark gözetmeye rağmen etnik Korelilerden oluşmaktadır.

Günümüzde faaliyet gösteren en büyük Yakuza grubu (bir diğer adı ile ailesi) Kobe merkezli çalışma gösteren Yamaguchi-gumi’dir. Bu aile güncel olarak bir Yakuza üyesi olan popülasyonun yarısını kapsamaktadır. Aynı zamanda Osaka merkezli ve 20,000 üyesi bulunan Sumiyoshi-kai ve Tokya ile Yokohoma’nın hemen dışında 15,000 üyesi ile varlığını devam ettiren Inegawa-kai aileleri de önde gelen Yakuza grupları arasında yer almaktadır.

Yakuza’nın Gelenekleri

Yakuza tarafından yapılan geleneksel uygulamaların oldukça büyük bir kısmı Ronin’lere, yani Efendisiz Samuray’lara dayanmaktadır. Bu uygulamalar ve ritüeller zamanla değişerek yozlaşmış, zamana uyum sağlamak adına evirilmeye zorlanmış olsa dahi hala Yakuza kültüründe oldukça büyük bir öneme sahiptir. Bu geleneksel uygulamaların en çok bilinenlerinden bir tanesi de Yakuza üyelerinin vücutlarına işlenen dövmelerdir. Bir aileye katılmaya layık görülen kişileri kabul töreni de bu geleneksel uygulamalar arasında sayılabilir. Yakuza tarihinde geniş bir yer kaplayan bu tören pirinç, tuz, balık ve sake içermekteydi.

Yakuza bünyesinde yapılan bir hatadan sonra affedilme amacı ile sol elin küçük parmağını eklemden keserek parmağı patrona sunmak da oldukça yaygın olarak uygulanan bir işlemdi. Yubitsume adı verilen bu süreçte kişiden kendi parmağını herhangi bir uyuşturma uygulamadan kesmesi beklenmekteydi. Ancak bu uygulama kesilen parmağın bir üyeyi fazla açık belli etmesinden dolayı zamanla daha az tercih edilmeye başlanmıştır. Japon Polis Teşkilatı’nın yapmış olduğu açıklamaya göre ise günümüzde yubitsume uygulaması çoğu zaman anestezi altında ve hijyenik koşullar altında yapılmakta, hatta bazı zamanlarda parmak patrona sunulduktan sonra yerine geri dikilmektedir.

Yakuza Kültüründe Dövme Sanatı

Yakuza kültüründe tüm vücudu kaplayacak şekilde yapılan renkli dövmelerin oldukça büyük bir yeri bulunmaktadır. Bu dövmeler hem Yakuza tarihinin bir parçası olan Bakuto geleneğinden evirilmiş olması hem de taşıdıkları imgesel anlamlar açısında Yakuza kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Irezumi adı verilen bu dövme tarzı aynı zamanda bir sanat biçimi olarak kabul edilmektedir.

Japonlara ait olan ilk tarihi belgeler arasında dövmenin uzun bir süre bir cezalandırma şekli olarak kullanıldığından bahsetmektedir. Bazı küçük suçların cezası olarak kafa ve kollara yapılan dövmeler suçlunun nerede olursa olsun tanınmasını sağlıyor, böylece halka karışması asla tamamen mümkün olmuyordu.

19. yüzyıla kadar Japon kültüründe dövme sanatı bir günah olarak kabul edilmiş, dolayısıyla halk tarafından asla tam anlamıyla kabul görmemiştir. Japonya’da 1945 yılına gelene kadar dövme yaptırmak yasak olsa da insanlar yasa dışı olmasına rağmen vücutlarına dövme yaptırmış, ancak dövmelerini saklamak için oldukça dikkatli olmaları gerekmiştir. Ancak toplum tarafından kabul görmeyen ve günah olarak kabul gören dövme sanatının, Yakuza kültüründe tam aksine oldukça önemli ve pozitif bir yeri vardır. Bir Yakuza ailesine üye olan kişinin vücuduna yaptırmış olduğu dövmeler bireyin aileye kabulünü, grup hiyerarşisi içerisindeki yükselişini ve şu ana kadar gerçekleştirmiş olduğu bir aksiyonun kanıtı ve takdiri niteliğindeydi. Dövmeler kalıcı olduğundan dolayı bir Yakuza grubunun mensubu olarak yaptırılan dövmeler aileye sonsuz bağlılık ve sadakati temsil eder, gururla taşınması beklenirdi.

Dövmesi bulunan her bireyin ülkede Yakuza üyesi olarak karşılanma durumu bulunmamaktadır. Zira Yakuza üyelerinin taşıdığı dövmeler boyut, bütünlük, renk seçimleri ve uygulandığı geleneksel metot açısından oldukça özeldir. Modern çelik iğnelerle değil de bambu iğnelerle uygulanan bu dövmeler Yakuza üyelerinin aşağı yukarı %70’inin vücutlarını süslemektedir.

Yakuza’da Şiddetin Boyutları

Yakuza kültüründe en önemli olgulardan bir tanesi mantık ve etik boyutundan sorgulamadan ve soru yöneltmeden itaat etme zorunluluğudur. Bu mutlak itaat beklentisi oluşum içindeki şiddeti besleyen ana unsurlardan bir tanesidir. Herhangi bir itaatsizlik Yakuza grubu içerisinde kendini şiddet olarak ortaya çıkarmaktadır, bu şiddet, üyenin saçlarını tamamen kazımak, linç etmek, yubitsume işlemi uygulamak, hapis ve hatta ölüm cezası olarak ortaya çıkabilmektedir.

Örgüt dışı şiddet ise bir insanın canını almayı, tehdit etmeyi, şantaj yapmayı, linç etmeyi ve tecavüzü kapsayabilmektedir. Yakuza’nın temellerini oluşturan adalet ve onur kavramlarının zaman içinde yozlaşması ile şiddetin miktarında bir artış gözlemlenmiş, örgüt özellikle halkın gözünde saygınlığını yitirerek yükselişe geçmiştir. Ancak geçtiğimiz yıllarda Japon devletinin almış olduğu önlemler ve bu konuya göstermiş olduğu özen sonucunda, Yakuza üyeleri tarafından hem örgüt içi hem de örgüt dışı işlenen şiddet suçlarında ciddi bir azalma görülmüştür.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Korsan Kimdir? Korsanlar Nasıl Yaşardı? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.