Veba Nedir? Orta Çağ’da Avrupa’da Veba Salgını (1347-1351)
Arapça bir sözcük olan veba, taun olarak da adlandırılmaktadır. Veba, yersinia pestis olarak bilinen bir bakterinin neden olduğu bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. Orta Çağ’da Avrupa’da yaşanan Büyük Veba Salgını (1347-1351) Kara Ölüm olarak adlandırılmıştır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Veba Nedir?
Veba hastalığı tarih içinde yaşanmış olan önemli salgın hastalıklardan biridir. İnsanların kitleler halinde ölmesine sebep olan bu hastalık on dördünü yüzyılın ortalarına kadar pek çok toplu ölüme neden olmuştur. İslam dünyasında, taun olarak geçen veba kelimesi, Batı dünyasında ise İngilizce plage, Fransızca peste, Almanca Pest, Latince pestis olarak adlandırılmaktadır. Ancak Avrupa’da yaşanan veba salgını black death yani kara ölüm olarak geçmektedir.
Veba, enterobacteriaceae familyasından sayılan Gram negatif bir bakteri olan yersinia pestis adlı bir bakterinin neden olduğu hem insanlara büyük bir hızla bulaşan hem de insanları hızlıca öldüren bir hastalıktır. Yersinia pestis karanlık ve nemli yerlerde, yani vücut dışındaki uygun ortamlarda aylarca hatta yıllarca yaşama yeteneğine sahiptir. Soğuğa da fazlasıyla dayanaklı bir basildir. Ayrıca uzun yıllar boyunca fazlasıyla insan öldürmesinin sebebiyse uzun yıllar boyunca hayatta kalabilen bir virüs olması ayrıca pire ısırması kontamine sıvı veya dokularla olan doğrudan temas sonucunda veya veba zatüresi olan kişinin öksürmesi gibi kolay yollarla bulaşabilmektedir.
Orta Çağ’da Avrupa’da Veba Salgını (1347-1351)
1347-1351 yılları arasında olan bu salgın Avrupa’da başlamış olup 100 milyona yakın kişinin hayatını kaybetmesine sebep olmuştur. Bu sayı Avrupa’nın nüfusunun yaklaşık yarısına denk gelmektedir. Ayrıca bu vebanın çıktığı zamanda Avrupa’da büyük bir nüfus artışının sonucu olarak kıtlık ortaya çıkmıştır. Bu da Avrupa’nın bu durumla mücadelesini fazlasıyla zorlaştırmıştır. İlk olarak yoksul kısımda başlayan bu hastalık yayıldıkça üst kesimde bu salgından etkilenmeye başlamıştır.
Bu hastalığın temeline baktığımızda ise aslında bu hastalığın önce Çin’de daha sonrasında oradan Kırım’a ve liman kentleriyle yapılan deniz ticareti sonucunda bu bulaşıcı hastalık Avrupa’ya hızla yayılmıştır. Hastalığın Avrupa’daki şehirlere kolayca yayılmasına sebep olan şey ise gemilerde yaşayan pireler ve farelerin bu virüste taşıyıcı olmasıyla farelere temas eden ve pire ısırığına maruz kalan kişiler vebanın yeni kurbanları olmuşlardır. Bu virüsün yayılışı sırasında bilindiği üzere Avrupa’da kıtlık vardı ve halk ve insanların bağışıklık sistemi güçsüzdü. Bu hastalığı yayanlar konusunda da belli görüşler var. Bunlardan birisi ise bu hastalığı yayanların Moğollar olduğudur. Başka bir teoriyse bu hastalığın Tanrı’nın bir cezası olduğu yönündedir.
Veba ile Kediler Arasındaki İlişki
Veba ile kediler arasındaki ilişkiye bakmadan önce bu ilişkinin temeli olan cadılar ile veba arasındaki ilişkiye ufaktan bir bakmamız gerekiyor. O dönemdeki ölümlerin artışıyla birlikte bunun Tanrı’nın bir cezası olduğunu düşünenlerin sayısındaki artış aynı zamanda insanlarda bir suçlu bulma ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Böylelikle insanlar bir sürü insanı suçlamışlardır. Bunlardan bir kısmı da bedenleri ele geçirilmiş (cadı) olduğu düşünülen insanlardı. Bu insanlar evlerinden alınıp hastalığın yayılmasının önlenmesi amacıyla canlı canlı yakılmışlardır. Ama hastalık buna rağmen devam etmiştir ve bu sefer kedilerin parıldayan gözleri, dışarıda geceleri çok fazla dolaşmaları yüzünden bu hayvanların cadıların büyükledikleri hayvanlar olduğunu söylemeye başlamışlardır.
Böylelikle on binlerce kedi de öldürülmüştür. Ama insanlar bu hastalığın daha yavaş yayılmasını sağlayan etkenlerden birisinin fareler olduğunun farkında değillerdi. Kedilerin ölmesiyle birlikte fare sayısında meydana gelen yükselişle birlikte hastalığın daha kolay yayılabilir olması sağlanmıştır. Bu sayede insanlar batıl inançları sonucunda hastalığın daha da hızlı bir şekilde yayılmasını sebep olmuşlardır. Çünkü kediler artık o bölgelerde yoktu ya da daha azdı.
Yani kısaca özetlemek gerekirse insanlar kedileri cadıların büyüledikleri hayvanlar olduğunu düşünmüşlerdir ve öldürmüşlerdir. Ama aslında kediler bu salgına karşı en önemli yani birinci savunma hatlarıydı ve bu hattı farkında olmadan kendileri yıkmışlardır. Çünkü bu virüs yaygın bir fare biti ile taşınıyordu ve kedilerin sayısı azaldığından fare sayısı artmıştır.
Okuma Önerisi: Bu konuyla ilgili olarak Mısır’da Kediler Neden Kutsaldı? Tarihte Kedi Kültürü başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Veba Salgınının, Avrupa’da Siyasi ve Sosyal Hayata Etkileri Neler Olmuştur ?
Öncelikle olarak siyasi hayata etkilerine bakmak gerekirse halk arasında yönetime olan güven azalmış ve bunun sonucuda ise itaat etmeme yani itaatsizlikler başlamıştır. Böylelikle bazı isyanlar çıkmaya başlamıştır. İşçi ve ürün ücretlerinin artmasına sebep olmuştur. Avrupa’nın demografik haritasının değişmesine de sebep olmuştur veba salgını. Feodalizm yıkılmış oldu.
Sosyal hayata etkilerine bakacak olursak insanların sosyal aktiviteleri bitmiş, iletişim kopuklukları olmuş ve insanlar birbirlerinden uzaklaşmaya başlamışlardır. Bu da ticari ve dini uygulamaları durma noktasına getirmiştir. Köylülerin toplu ölümleri emek kıtlığına yol açtı ve işsizliğe son verdi.Köylüler daha iyi çalışma koşulları için seslerini yükseltmeye başladılar. Cadı avları, yıkanmayan insanların öldürülmesi ve kedilerin avlanması gibi birtakım olaylar yaşanmıştır. Veba ayrıca sanat ve edebiyat alanında da insanlara ilham kaynağı olmuştur. Örnek vermek gerekirse bunun en önemli örneği ise Boccaccio’nun Decameron adlı eseridir.
Osmanlı’da Veba Görüldü Mü?
Hepimizin bildiği üzere tarih boyunca birçok kez veba hastalığı yaşanmıştır. Orta Çağ’da yaşanan vebaya baktığımızda ise bu veba Osmanlı Devleti’ni 1492 ve 1502 yıllarında olmak üzere iki farklı veba virüsü yayılmıştır. Avrupa’dan ve İstanbul’dan pek çok kişinin ölümüne neden olmuştur yayılan bu veba virüsü. Halk tarafından “Tanrının Cezası” sanılan veba 1584 yılında tekrar başlamıştır. Ölen insan sayısı sayılamayacak kadar çok olduğundan dolayı ölen insanların sayısı bilinmemektedir, sadece tahmin edilebilmektedir. 1586 yılında 2 yıl önce yaşanmış olan vebadan da daha kötü bir şekilde yayılmıştır veba Osmanlı’ya. Öldürmediği insan bırakmayan veba 1590’a doğru etkisini kaybetmiştir. 1592 yılında tekrar etkisini göstermiştir veba.
Genel olarak baktığımızda ise Osmanlı topraklarını devamlı olarak yeni yerleri fethederek genişletmiş ve bu sebepten ötürü veba salgından fazlasıyla etkilendiğini söyleyebiliriz. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin sahip olduğu ticaret yolları da bu virüsün kısa sürede Osmanlı’yı etkilemesine ve fazla sayıda kişiye bu bulaşıcı hastalığın bulaşmasına sebep olmuştur.
Veba Nasıl Ortadan Kalktı?
İyi beslenme, hijyen ve antibiyotikler vebanın sonlanmasındaki en önemli etkenlerdendir. Ama bunlara rağmen veba 2007 yılına kadar başka yerlerde de aynı şiddette olmasa da görülmüştür. İlaçlar ve antibiyotikler vebanın geçmesinde en önemli etken olmuştur. Ama hastalığın şiddetine göre bu ilaçlar ve antibiyotikler de belirli bir yere kadar tedavi olanağı sağlamıştır. Biraz daha günümüze baktığımızda vebanın tedavi şekillerinin daha da arttığını görmekteyiz. Ayrıca şu an kullanmakta olduğumuz ilaçlar ve antibiyotikler teknolojinin ışığında bilim ve tıpın da ilerlemesiyle o zamanki ilaç ve antibiyotiklere göre daha etkilidir. Streptomisin, gentamisin, doksisiklin, ciprofloksazin, kloramfenikol gibi tedavi yöntemleri ve alternatif antibiyotikler de günümüzde vebanın tedavisinde kullanılan yöntemlerdendir.
Ortaçağdaki vebanın nasıl ortadan kalktığına dair tam olarak net bilgiler olmasa da zamanla ülkeler arasında gerçekleşen yardımlaşma, bazı ülkelerin hastaları bazı yerlere kapatmasıyla yani karantina uygulayarak salgın oranları azaltılmaya çalışılmış veya ülkelerin başka ülkelerdeki hastaları tedavi etme imkanları varsa o hastaların taşınması sağlanarak tedavi edilmeleri gibi yöntemlerle atlatıldığı düşünülmektedir.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Orta Çağ İmparatorluklarında Sosyal, Ekonomik ve Askeri Durum başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Veba Nedir? Orta Çağ’da Avrupa’da Veba Salgını (1347-1351) adlı yazını çok beğendim Orhancım. Papa I. Gregorius’un ne kadar pis bir adam olduğunu sayende fark ettim. Benim için çok yararlı bir yazı oldu. Hayvanlara karşı suç işleyen insanların ne kadar kötü insanlar olduğunu ve kedileri öldürürsek ne olacağını bu yazı sayesinde fark ettim. Bundan sonra sadece kedileri değil fareleri de öldürmemiz gerekiyor. -b
Tarih öğretmenimin verdiği ödevi sayende çok kolayca yaptım. Bu yazıyı bizlerle paylaştığın için teşekkür ederim. Ayrıca bu yazının paylaşımasını sağladığı için Ders Tarih sitesine teşekkür ederim. Yazılarının devamını bekliyor, başarılar diliyorum. O
Veba konusunda bilgilendirici olmuş. virüslerden korunmalıyız.
çok güzel bir makale olmuş keşke korona hakkında da böyle kesin ve güzel bilgiler yazılsa
Sonunda nasıl bittiğini açıklayan bir siteye rastladım. Diğer siteler hep kopyala yapıştır taktiğiyle yazıları paylaşmış. Burada özgün bir yazı okudum. Teşekkürler.
Veba salgını son dönemde yaşadığımız salgından dolayı çok ilgimi çeken bir konuydu. Böyle detaylı ve açıklayıcı bir metin benim için çok faydalı oldu. Dönemin bu salgına bakış açısının ele alınması benim merakımı daha da arttırdı. Veba salgını hakkında yazdığınız bu yazı için teşekkür ederim.
Bunu çok merak ediyordum bilgiler için teşekkürler!Eğer bunları paylaşmasaydın bu gece uyuyamayacaktım,ayrıca tarihlerdende bilgi verdin bana derslerde yardımcı olabilir.Ve yeniden teşekkürler! =)