Avrupa Tarihi

Prenses Diana Kimdir? Ne Zaman ve Nasıl Öldü?

Bu yazımızda Büyük Britanya Kraliyet Ailesi Prensesi Diana Spencer’ın hayatı incelenecektir. Bunun yanında Prenses Diana’nın Büyük Britanya halkı üzerinde yarattığı etki gözler önüne serilecektir.
Ayrıca Prenses Diana Spencer’ın hayatı ve hayatı boyunca yaptığı çeşitli hayır işleri ve konuşmalar Büyük Britanya halkını ne yönde ve nasıl etkilemiştir? sorusunu da yanıtlanacaktır. İşte Galler Prensesi Diana Spencer’ın Hayatı;

Prenses Diana Kimdir?

Prenses Diana 1961 ve 1997 yılları arasında yaşamıştır. Edward John Spencer ve ilk karısı Frances Ruth Burke Roche’nin üçüncü çocuğu ve en küçük kızları olarak dünyaya gelen Diana Spencer, çocukluk döneminde ailesi ile ilgili sorunlar yaşamıştır. Ebeveynlerinin boşanması sonucu iki kız kardeşi ve bir erkek kardeşiyle birlikte Diana, babasının yanında yaşamaya başlamıştır. 14 yaşındayken babasının kontluk görevine yükselmesiyle kendisine Leydi Diana denmeye başlanmıştır.

Çocukluk döneminde eğitimini Riddlesworth Hall ve West Heath School okullarında geçiren Diana sonrasında West Heath School okulundaki başarısız seyreden akademik kariyerinin ardından okuldan ayrılıp Chateau d’Oex adlı başka bir okula başlamıştır. İsviçre’de bulunan Chateau d’Oex adlı okulda eğitimini tamamlamıştır. Akademik olarak pek parlak olmasa da Leydi Diana’nın insanlarla ilişkileri ve sosyal aktiviteleri genç yaşında da kendini göstermiştir. Yetenekli bir şarkıcı, iyi bir sporcu ve bir balerin olduğu rapor edilmiştir. Eğitim hayatını İsviçre’de tamamlayan Diana sonrasında İngiltere’ye geri dönmüştür. Young England school in Pimlico adlı bir çocuk yuvasında asistan olarak çalışmaya başlamıştır.

Gençlik yıllarında aile ve eğitim hayatıyla ilgili sorunlar yaşamış olan Leydi Diana’nın ailesi sosyal statüleri sebebiyle Kraliyet Ailesi ile yakın sosyal ilişkiler kuragelmiştir. Bu yakınlık sebebiyle Leydi Diana -basının kısaltmasıyla Leydi Di- da Kraliyet Ailesi ve dolayısıyla Prens Charles -ironik olarak o zamanlar Leydi Diana’nın ablası Leydi Sarah’ın flörtüydü- ile yakın ilişkiler kurmuştur. Basının aşk hayatını sıkı takip ettiği Prens Charles gençlik yıllarında birçok kadınla boy göstermiştir. Buna rağmen otuzlarına geldiğinde Kraliyet Ailesi’nin kriterlerine uygun bir kadınla evlenmesi için baskılar artmıştır.

Ailenin Protestan olma, bakire olma gibi bütün kriterlerini karşılayan 19 yaşındaki Diana 24 Şubat 1981 tarihinde Buckingham Sarayı’nda Prens Charles ile nişanlanmıştır. Prenses Diana düğün sırasında başta İngiltere olmak üzere tüm dünyada canlı yayın yapan basına sergilediği utangaç tavırlarıyla halkın dikkatini çekmiş ve bu yüzden basın tarafından ona “Utangaç Di (Shy Di)” lakabı verilmiştir. Galler Prensi ve Prenses’in iki çocuğu oldu, 21 Haziran 1982’de Galler Prensi William ve 15 Eylül 1984’te Galler Prensi Henry.

Prenses Diana’nın Boşanması

Mutlu seyreden aile hayatı çok uzun sürmedi. Aralarındaki 12 yıllık yaş farkı ve dolayısıyla ilgilendikleri alanlar yüzünden ortak noktada buluşmadılar. Prens polo, avcılık, felsefe gibi alanlarla ilgilenirken Diana hayvanları, şarkı söylemeyi seven 20 yaşında bir gençti. Bunun yanında Galler Prensesi olmanın ağır sorumluluklarına ve kısıtlamalarına dayanmakta güçlük çeken Prenses Diana doğum sonrası depresyon, yeme bozukluğu, özgüven düşüklüğü gibi birçok psikolojik hastalıktan muzdaripti. Basına yansıyan aldatma ve ihanet iddiaları sonrasında 1980’lerin ortasında baş gösteren sorunlu aile hayatı 1992 ayrılmalarına yol açtı ve birliktelikleri resmi olarak 1996’da sona erdi.

Boşanma sonrası iki taraf da yeni ilişkilere yelken açmıştır. Boşanmadan önce de BBC’de yayınlanan çeşitli magazin programlarında adları farklı kişilerle anılan Diana, ayrılıkları kesinleştikten sonra kalp cerrahı Hasnat Khan ve ardından işadamı Dodi Al Fayed ile ilişki yaşamıştır. Bu ilişkilerini saklama gereği duyan Prenses Diana, evlilik sürecinde ve sonrasında birçok yardımda bulunmuş, sayısız hayır işi yapmış ve halkın sevgisini kazanmıştır. Kraliyet ailesi üyesi olmaktan çok bir aktivist olarak hayatına devam etmiştir.

Prenses Diana Ne Zaman ve Nasıl Öldü?

36 yıllık yaşamını o dönemde aşk yaşadığı Dodi Al Fayed ile çıktıkları bir tatil sırasında Paris, Fransa’da bir tünelde tamamlayan Diana Spencer’ın ölümü hem Britanya’da hem de tüm dünyada büyük bir üzüntüyle karşılandı. Diana milyonlarca insanın izlediği görkemli bir törenle uğurlandı. Tatilleri sırasında paparazzilerden kaçmaya çalışırken büyük bir trafik kazasına kurban giden Prenses Diana ve nişanlısı Dodi al Fayed Britanya halkının medyaya olan bakışında büyük rol oynamıştır. Medya Diana’nın bir paparazi yüzünden trafik kazası yapması ve ölmesi sonucu tepkileri üzerine çekmiştir. Halk, o dönemde paparazzilerin zorbaca davrandıkları yönünde birçok iddiada bulunmuştur. Bu durumu engellemek ve yasaları yeniden düzenlemek adına protestolar düzenlemiştir. Ayrıca Diana’nın ölümü konusunda Kraliyet Ailesi’nin tutumu da dikkat çekmiştir. Başta bu konuyu önemsemeyen ve röportajlarında pek yer vermeyen aile halkın tepkisi ve bu duruma karşı tutumuyla derin üzüntülerini medya yoluyla belli etmişlerdir.

Bahsedilen örneklerin de gösterdiği gibi yaşamı boyunca insanları etkileyen ve bir şekilde hayatların dokunan Diana ölümüyle de insanları etkilemiş ve yasa boğmuştur. Britanya halkının Diana’nın ölümüne olan tepkisi onun yaptıklarının değerini gözler önüne sermektedir. Diana Spencer’ın ölümüne verilen tepkiler dışında onun için yapılan cenaze töreni de kendisinin insanlar için önemini vurgulamaktadır. Bir sorun çıkmaması için çokça güvenlik önlemi alınan tören bütün dünyada canlı olarak yayınlandı. Hatta o gün Britanya halkının cenaze törenini izlemek için meydana gitmesi veya televizyon karşısına toplanması nedeniyle %20 elektrik tasarrufu olduğu kayıtlara geçmiştir. Görüldüğü üzere ölümünün getirdiği büyük yas ve onun için düzenlenen görkemli cenaze töreni de Prenses Diana’nın insanlar için önemini vurgulayan olaylardandır. Yaşadığı dönemde dikkatleri üzerine çeken Diana ölümüyle de büyük bir etki yaratmanın yanında hala saygıyla anılmakta ve yaptığı işler hala övgüye layık görülmektedir.

Prenses Diana’nın Yaşam Tarzı

Yardımları dışında özel hayatındaki ilham verici davranışlarıyla birçok insana ulaşmıştır. Özgürlüğüne düşkünlüğüyle dikkat çeken Prenses Diana birçok konuda Kraliyet Ailesi sınırlarını yıkmış ve halkın Kraliyet Ailesi’ne bakışını yeniden şekillendirmiştir. Hastanelere veya kurumlara olan ziyaretlerinde şapka ve eldiven giymemiş, bunun hastalara saygısızlık olduğunu öne sürmüştür. Aynı zamanda Diana Kraliyet Ailesi tarihinde yaygın bir yüzükle evlenen ilk gelindir. Düğününde bir geleneği daha kırmış ve kosacı Prens Charles’a itaat etme yeminini etmemiştir. Bu davranışı kendisinden sonra gelen bazı kraliyet düğünlerine örnek olmuştur. Kadın haklarının önemli savunucularından olmuştur. Zor durumda olan kadınlara tavsiyeleri ve yardımlarıyla yol göstermiştir. Birçok röportajında kadın haklarının arkasında olduğunu söylemiştir. Bir keresinde “Herkesin değer görmeye ihtiyacı vardır. Herkesin size bir şeyler verme potansiyeli vardır.” diyerek kadınlara verilmesi gereken değerin altını çizmiştir.

Bunların dışında giydiği kıyafetlerle ve kullandığı aksesuarlarla Kraliyet Ailesi sözsüz kurallarına karşı çıkmış ve giyim tarzında da özgürlüğünden vazgeçmemiştir. Oğullarını yetiştirirken de bir Kraliyet Ailesi olan dadıyı reddetmiş ve çocuklarını kendisi büyütmeyi seçmiştir. Alışık olunanın aksine çocuklarına duyduğu sevgiyi basına ve halka göstermekten çekinmemiştir. Bu davranışlarının dışında hayatında kötü giden şeyleri de göstermekten çekinmemiştir. Kocası ve diğer üyeler tarafından eleştirilse de girdiği depresyondan ve psikolojik rahatsızlıklarından zaman zaman bahsetmiştir. Kendine zarar verme girişimlerinden bahseden ilk Kraliyet Ailesi üyesi olarak da tarihe geçmiştir. Bu hareketleriyle psikolojik rahatsızlıklara karşı olan önyargıyı durdurmayı amaçlamıştır. Aynı zamanda hayvanseverliği ile de dikkat çekmiştir. Prens Charles ile boşandıktan sonra da ilişkilerini gizlememiş, hislerini açıkça ifade etmiştir. Bütün bu hareketleriyle kendisini yakından takip eden milyonlarca insana kendilerinden utanmamaları gerektiğini, hiçbir zaman istediklerinden vazgeçmemeleri gerektiğini öğretmiştir. Yardımlarının yanında yaşam tarzıyla da insanları etkilemiş ve örnek gösterilen bir karakter olmuştur.

Prenses Diana’nın Özellikleri

Prenses Diana çarpıcı yaşamı ve hareketleriyle başta kendi halkı olmak üzere bütün insanlığı etkileyen bir aktivist olmuştur. Gençlik yıllarında elinde sınırlı imkanları varken bile vazgeçemediği yardımseverliği ve özgürlüğü sayesinde çevresindeki insanları etkilemekle işe başlamıştır. Yeterli şartlara ulaştığında ise insanlara destek olmaktan vazgeçmemiş ve sayısız hayır işinin altına imzasını atarak milyonlarca insana ulaşmıştır. Ayrıca dezavantajlı veya dışlanan kesime yönelik yardımlarıyla birçok önyargıyı kırmayı hedeflemiştir. Yardımlarının yanı sıra kendi hayatında sergilediği davranışları ve tavırlarıyla birçok kişiye örnek olmuş ve onları cesaretlendirmiştir. Bütün bu davranışları, yardımları ve hayat tarzıyla Prenses Diana Spencer Kraliyet Ailesi tarihinde en çok konuşulan insanlardan bir olmakla kalmayıp önemli ve saygı duyulan biri haline gelmiştir. Yaşadığı dönemde dikkatleri üzerine çeken Diana hala saygıyla anılmakta ve yaptığı işler hala övgüye layık görülmektedir. Bu nedenle Prenses Diana başta Britanya halkı olmak üzere dünyayı etkileyen önemli aktivistlerden biridir.

Prenses Diana’nın Yaptığı Hayır İşleri

Prenses Diana Kraliyet Ailesi’nin en çok konuşulan üyelerinden biridir. Ancak Diana, Kraliyet Ailesi üyesi olması, giyimi, saç modeli gibi farazi konulardan çok halka ve insanlara yaklaşım şekli, yaptığı yardımlar ve etkileyici sözleriyle konuşulmayı tercih etmiştir. 36 yıllık kısa yaşamında evsizlere, çocuklara, kadınlara, hastalara ve daha birçok dezavantajlı durumda olan kişiye yardım etmiştir. Ayrıca diğer çoğu Kraliyet Ailesi üyesi veya asil kesimin aksine Diana halkla olan ilişkilerini hep sıkı tutmuş, onlarla iletişim kurmaktan, temas etmekten, arkadaşlık yapmaktan çekinmemiştir.

Örneğin, Prenses Diana HIV virüsü taşıyan bir vatandaşa bilinçli olarak dokunan ilk Kraliyet ailesi üyesidir. Bu hareketiyle HIV virüsü taşıyan insanların dışlanmasının doğru olmadığını göstermeyi amaçlamıştır. Bu konuyla ilgili bir röportajında “HIV’li insanları tanımak tehlikeli değildir. Ellerini sıkıp onlara sarılabilirsiniz. Tanrı biliyor ya sarılmaya ihtiyaçları var.” sözleriyle HIV virüsü taşıyan insanların ihtiyaç duydukları sevgiden bahsetmiştir. Bunun yanında 1952 yılında adını da verdiği Diana Vakfı adıyla kurulan ve başta gay topluluğu olmak üzere LGBTQ+ bireylere karşı önyargıları kırmak ve onlara hak ettikleri yaşamı ve statüyü kazandırmak amacı taşıyan bir vakfın da ön ayağı olmuştur. Özellikle toplum tarafından genellikle dışlanan ve kenara atılan bireylere ve gruplara yönelik çalışmaları ve yardımları ve halka karşı takındığı samimi tavırları sebebiyle başta Britanya halkı olmak üzere insanların sevgisini kazanmış ve saygılarına layık görülmüştür.

İlk Hayır İşleri

Tam adıyla Galler Prensesi Leydi Diana Spencer, henüz Prens Charles ile tanışıp evlenmeden önce çocukluğunda ve gençlik yıllarında da yardımsever, neşeli ve hayat dolu genç bir kız olarak nitelendirilmiştir. Bu mizacı sebebiyle henüz büyük kitlelere ulaşamıyorken bile Leydi Diana yakın çevresini ve arkadaşlarını iyi yönde etkilemiş ve etrafına neşe saçmıştır. Yakınları ile yapılan çeşitli röportajlarda da onun insanlara elinden geldiğince yardım ettiği, sadece maddi değil aynı zamanda manevi ve psikolojik anlamda da desteklerini esirgemediği ve bundan dolayı çok iyi bir arkadaş olduğu söylenmiştir. Yakın bir arkadaşıyla yapılan bir röportajda göze çarpan cümlelerden biri de kendisinin çıkarcı ve politik düşünen bir insan olmadığıdır. Prenses Diana da bir röportajında bu konuda kendini “Ben politik bir figür değilim, insani bir figürüm, her zaman öyleydi, her zaman olacak.” sözleriyle ifade eder.

Bu açıklamalarında gösterdiği gibi Diana Spencer çevresini etkilemeye ve etrafındakilere rol model olmaya yakın çevresinden başlamıştır. Çocukluk ve gençlik yıllarında henüz elinde büyük kitlelere ulaşmak için kullanabileceği popülaritesi yokken bile olabildiğince insana ulaşmaya çalışmıştır. Röportajlardan ve görüşmelerden anlaşıldığı üzere bunu başarmıştır. Prenses Diana, hayatının her döneminde insanları etkilemeyi, onlara yardım etmeyi, onlarla arkadaşlık ve dostluk kurmayı kendine görev edinmiştir. Genç olması veya tanınmaması bunun önüne geçmemiştir.

Prenses Diana’nın Yardımseverliği

Gençlik yıllarında başlayan yardımseverlik ve çevresindekilere örnek olma özelliği, anaokulu asistanı Leydi Diana, Galler Prensesi Diana’ya dönüşünce katlanarak arttı. eline geçen gücü ve otoriteyi kendini yüceltmek için değil çevresindekilere elinden geldiğince yardımcı olmak için kullandı. Buna örnek olarak HIV virüsü taşıyan bireylere veya LGBTQ+ bireylere olan yardımlarının yanında cüzzam hastalığına ve cüzzamlı bireylere karşı oluşan önyargıyı kırmak adına birçok kampanya yönetti. Bunun yanında savaşa karşı her zaman negatif bir tavır sergiledi. Medyanın özel hayatıyla fazla içli dışlı olduğu zamanları daha fazla insana ulaşmak için fırsat bilip kara mayınlarına karşı kampanyalar yürüttü. Ayrıca birçok destekçiye ulaştı. Evsiz gençlere ayakkabı, yiyecek ve barınma gibi yardımlarda bulundu. Bunlara ek olarak basının ilgisini çeken ve halk tarafından konuşulan kıyafetlerini satıp gelirini çeşitli hayır kurumlarına bağışladı.

Mother Teresa ile işbirliği yaparak binlerce çocuğa kıyafet, yiyecek gibi yardımlarda bulundu. Bunların dışında, sanata çok önem veren Prenses Diana, sanatla uğraşmak isteyen öğrencilere burs sağladı; sergilere, konserlere sponsor oldu, sanatçılara ve sanata karşı oluşan önyargıyı kırmak adına kampanyalar yürüttü. Kendisinin yürütmüş olduğu sayısız hayır işinin yanında halkı ve yüksek statülere sahip insanları da hem maddi hem manevi yardımlar için ikna etmiştir. Bu konuyla ilgili bir sürü yazar, avukat, siyasetçi ve doktorla görüşmüş ve bu çabaları başarıyla sonuçlanmıştır. Bu sayısız hayır işi ve uğraşları ile Prenses Diana, başta Britanya halkı olmak üzere insanlara yardımcı olmaktan hiç çekinmemiştir. Bu yardımlarının ulaştığı insanların yanı sıra kendisini basın gibi kaynaklardan takip eden milyonlarca insana ilham kaynağı olmuştur. Böylece yardımlarıyla birçok kişiye ulaşmış ve sayısız insanı etkilemiştir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak İngiliz Sterlini İlk Ne Zaman Basıldı? İngiliz Sterlini Tarihi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.