Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı (Tarih Konu Anlatımı)
Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 10. sınıf tarih dersinin 4. ünitesi olan Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti ünitesinin 2. konusunun devamı olan Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı konusuna yer verdik. Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı konusunu “Osmanlı devlet idaresinin ilmiye, kalemiye ve seyfiye sınıflarının birlikteliğine dayalı yapısını analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı
Ders: Tarih 10
Ünite: Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti
Konu: Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı
Kazanım: Osmanlı devlet idaresinin ilmiye, kalemiye ve seyfiye sınıflarının birlikteliğine dayalı yapısını analiz eder.
Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı konusunda Osmanlı Devleti’nde ilmiye sınıfı hangi görevlilerden oluşur? Bu görevlilerin görevleri nelerdir? Osmanlı Devleti’nde ilmiye sınıfının görevleri nelerdir?Osmanlı Devleti’nde bilinen ilk medrese ne zaman, niçin, nerede, nasıl ve kim tarafından kurulmuştur? Bir öğrencinin Sahn-ı Seman Medreselerinde müderris olabilmesi için pek çok aşamadan geçirilmesinin amaçları neler olabilir? Kadı kimdir? Görev ve sorumlulukları nelerdir? Şeyhülislam ve müftülerin devlet idaresindeki rolü nedir? sorularını yanıtladık.
Osmanlı Devleti’nde İlmiye Sınıfı
İlmiye sınıfını oluşturan kişiler ulemalardır ve onlar medreselerde yetişirler. Bazı devlet görevlileri bu sınıf içerisinde yer almaktadır. Bunlar; kadılar, müderrisler, kazaskerler ve şeyhülislamlardır. Seyfiye, kalemiye ve ilmiye sınıfları Osmanlı devlet sisteminin temelini oluşturur. Bu sistemler birlik içinde çalışırlar. Birliklikleri ile oluşan yapı görev ve yargılarını kanunnameler ile ortaya koyar. Merkez ve taşra teşkilatlarının işlemesine umera, ulema ve kalem erbabı yardımcı olur. Örnek vermek gerekirse, Osmanlı devletinde çekirdek güvenliği ve adaleti sağlayan kişiler kadı ve subaylardır. Bu idarecilerin çoğunu atayan yer merkezdir. Sadrazamın atadığı kişilerin listesi sadaret kethüdası tarafından tayin edilir.
Osmanlı bürokratik geleneklerinin ve resmi yazışma tekniklerinin oluşmasını ve ortaya çıkmasını sağlayan merkez kalemiye sınıfıdır. Bu sınıf ismi sebebiyle yanlış anlaşılabilmektedir ancak kendisi sadece ilim adamları ve eğitim kavramlarından ibaret değildir. Devletin birçok farklı alanında hizmet veren bu teşkilat yargı, yönetim ve şehir hizmetleri ile de ilgilidir.
Osmanlı Devleti’nde İlmiye Sınıfının Görevleri Nelerdir?
Osmanlı Devleti askeri alanda olduğu gibi bilimsel alanda da sağlam ve tutarlı bir yol izlemiştir. Osman Bey’den bu yana fethedilen bölgelere kadı atanmıştır ve bu alanlarda adalet sağlanmaya çalışılmıştır. Orhan Bey ayrıca bilim insanlarına ilim öğretmek ve verileri ortaya çıkarmak için din okulları kurmuştur. Bu, zemin, yargı ve eğitim gibi toplumun 2 gerekli arzusunu yerine getirmiştir. Osmanlılarda, bilim sınıfının 3 ana görevi vardır: eğitimin devamı , beden ve yargı hizmetlerinin mevcudiyeti ve ayrıca sosyal ve askeri problemler üzerine manevi görüşün anlatılmasıdır.
İlmiye Sınıfı Üyeleri
Ulema: Ulemalar genellikle ilmiye sınıf içinde eğitim ve öğretim görevini almışlardır. Bu kişiler kendi derecelerine göre atandıkları medreselerde müderrislik yapmıştırlar. Görevlerinde başarı gösterenler devletin dört bir yanındaki önemli medreselerde mesleklerini gerçekleştirme şansını yakalamışlardır. Ulemaların bilgi ve tecrübesinden Kuruluş Dönemi dahil birçok zaman yararlanılmıştır. Ulemalar vezirleri ve defterdarların da atamalarını yaptıkları için devlet de bu yolla bazı müesseselerin kurumsallaşmasını sağlayabilmiştir.
Kadı: Kadı, idare ve yargı görevini yerine getirirdi. Osmanlı İmparatorluğu’nda medresede bulunmak isteyen insanlar iktidar hayatından sonra bir şehir kadısı olabilirdi.
Şeyhülislam: Şeyhülislamın görevi şeriatla ilgili konularla alakalı fetva vermektir. Kendisi devlet işlerine müdahale etme hakkına sahip değildir ve sadece devlet işlerinin dine uygunluğu hakkında görüş beyan edebilir.
Kazasker: Kazaskerin başka bir adı kadıaskerdir. Osmanlı Devleti yönetim ve adalet sisteminde dava sisteminde görev alan hakim görevinde bulunmaktadırlar.
Müderrisler: Müderris kavramını açıklamak gerekirse, bu kişiler medreselerde ders veren öğretmenler olarak isimlendirilebilir.
Kadı Kimdir? Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?
Hükümdar tarafından atanan hakimler, hükümdar adına adaleti sağlamaktadırlar. Osmanlı devlet teşkilatında yargıçların belediye, askeriye, para ve noterlik alanlarında görev ve yetkileri vardı. Hâkimler bölgelerindeki vakıfların denetçilerini oluşturmaktadır; ayrıca güvenlik güçleri, belediye görevlileri ve polisler onların komutasındaydı. Ayrıca evlilik, boşanma, veraset konuları; emirlerin onaylanması ve mahkeme kayıtlarının tutulması, her türlü sözleşmenin kaydedilmesi, konseyin emirlerinin kamuoyuna bildirilmesi ve sefer boyunca ordunun isteklerini görmesinden sorumlu ve lisanslıdır.
Osmanlı İmparatorluğu içinde, idare ilişkileri her bir organ için hayati önemini korudu ve bu örnek özellikle profesörlerin atamalarına yansıtıldı. Her ne kadar bilimin organizasyonu bir veri yapısı içeriyorsa da, son çağrı yetkilisi yöneticidir yani padişahtı. Padişahlar bilime özellikle dikkat ettiler. İslami bilimleri yüksek düzeyde öğreterek insanlara avantaj sağlamayı amaçladılar. Ayrıca tefsir, hadis, kelam ve fıkıh gibi temel İslam bilimlerine ek olarak aritmetik, astronomi, fizik, mantık ve felsefe gibi zihinsel bilimler de öğretildi. Mantık ve matematik Osmanlı medreselerinde ayrı bir öneme sahipti. Osmanlıda iyi bir kadı ve müderris olmanın yolu iyi bir matematik ve astronomi bilgisine sahip olmaktan geçmekteydi.
Osmanlı Devleti’nde Medreseler
Osmanlı Devleti’nde bilinen ilk medrese ne zaman, niçin, nerede, nasıl ve kim tarafından kurulmuştur? Orhan Gazi 1330 senesinde İznik şehrinde ilk medreseyi yaptırmıştır. Bu medresenin ilk müderrisleri Türk alim ve mütefekkirlerinden olan Şerefüddin Davud-i Kayseri’dir. Fatih Sultan Mehmet’in tahtın sahibi olduğu zaman dilimine gelene kadar yirmi beş adet medrese Bursa şehrinde, on üç tanesi Edirne’de ve dört tanesi de İznik kentinde olmak üzere toplam kırk iki medrese inşa edilmiş, eğitime başlamıştır. Aynı zaman diliminde bazı küçük kentlerde de kırk medrese kurulmuştu. Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi’ne giriş yapmadan çoktan seksen iki medrese eğitim vermeye başlamıştı. Bu sebeple Osmanlı Devleti’nde eğitim ve bilimin hızla gelişim gösterdiği söylenebilir.
Osmanlı Devleti sisteminde medreseye benzer bir eğitim cami ve kütüphanelerde verilmekteydi. Normal medrese eğitiminden farklı olarak tekke ve zaviyelerde daha çok halkın dini eğitimine ve nefs terbiyesine önem verilmişti. Bu kurumlarda da eğitim ve bilgi üretimi yapılmaktadır. Tasavvuf mensuplarına karşı Osmanlı sultanları saygılı olmuşlardır. Tekke ve zaviyelerde görev alana derviş ve arif kişiler yüklü yevmiyelere sahip olmuş ve ilmiye sınıfına kabul edilmişlerdir. Tekke ve zaviyelerin müderrisleri olan dervişler ve arifler devletin iyiliği için gelişmesi için olumlu etkiye sahip olmuşlardır.
Orhan Bey ile birlikte yükselişe geçen medrese eğitimi Osmanlı devletinde alimlerin ve bilim insanlarının yetiştirildiği ana üretimi organıydı. Medreseler müderrislerinin yevmiyeleri baz alınarak derecelendirilmişlerdir. Bunlar; 20, 40, 60 gibi derecelerdi. Medresenin derecesinin basamaklanarak artması öğretmenlerin de maaşını arttırmıştır.
Müderris Kimdir? Görev ve Sorumlulukları Nelerdir?
Müderrisleri zamane üniversite ve yüksek okul profesörleri ile karşılaştırabiliriz. İslam dünyası eğitim sisteminde eğitim kitaplarından çok müderrisin üstüne düşülür, ona önem verilirdi. İyi bir müderrisin öğrencisi olmak, ilim ile uğraşmak isteyen kişilerin ilk dileği, ilk amacıydı. Medreselerde okuyan ve çalışan bu öğrencilere “talebe” kelimesiyle seslenilse de “danişmend” ve “suhte” gibi isimler de kullanımda bulunmaktadır. Müderris olmak ise çıraklık ilişkisi gibi adımlarda geçmek gerekiyordu. Aynı çırakların ustasının yanında işe başlaması gibi, öğretmen olmak isteyen öğrenciler de öğretmenlerinin yanında işe başlar ve sistemi öğrenirler, ders tekrarı yaparak başka öğrencilerin disiplin kazanmalarına özen gösterirlerdi.
Bir süre sonra bir birikime sahip olmuş müderris adayları “icazetname” – diploma- alarak isimlerini Anadolu ve Rumeli kazaskerlik görevlilerine ev sahipliği yapan dairelerde bulunan “ruzname” isimli deftere kayıt ettirirler ve sonra müderrislik için sıraya girerler. Aynı öğretmenlerin atanmayı beklemesi gibi onlarda kendi atamalarını bekler, bu bekleme süresine de “mülazemet” adı verilmekteydi. Belli bir süreye sahip olmayan bu bekleyiş Ebu’s-Suud Efendi’nin direktifleriyle yedi sene süre olarak belirlendi. Adını ruzname defterlerine kayıt ettiremeyen müderris adayları belli bir süre mülazemet edemedikleri için müderris olmalarının mümkünatı yoktu. Ödeme sistemi ise mülazemetini tamamlayıp atanan müderrisler için bulunmaktaydı. İlk görev yerlerinde yirmi akçe ödenen bir medreseye tayini yapılan müderrisler, beşer akçe terraki ile birlikte yavaş yavaş merdivenleri tırmanarak üst derece medreselere yükselirdi. En yüksek maaşlı medreseler ise Sahn-ı Seman ve Sahn-ı Süleymaniye gibi mekteplerdi. Altmış akçe yevmiyeye sahip olan bu kurumlara terfi olmak için günlük otuz, kırk ve elli akçe ödenen medreselerde görev yapmış olmak gerekiyordu.
Yorumlayalım: Bir Öğrencinin Sahn-ı Seman Medreselerinde Müderris Olabilmesi İçin Pek Çok Aşamadan Geçirilmesinin Amaçları Neler Olabilir?
Medreselerde müderris olabilmek için pek çok aşamadan geçilmesinin sebebi Osmanlı sultanlarının idari işlerde sarayda eğitim görmüş bireylere ve ulemalara görev vermesidir. Bunun sebebi merkezi otoriteyi güçlendirerek devlet teşkilatının sağlam temellere sahip olmasını sağlaya çalışılmasıdır. Kadı doğrudan sultan tarafından çıkarılan kanunları ve nizamları direkt olarak uygulama yetkisine sahiptir ve bu sebeple kendisini başka herhangi bir yönetici emri veremez.
4. Ünitenin Tüm Konuları: Beylikten Devlete Osmanlı Medeniyeti ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.
1. Konu: Anadolu’nun Kandilleri
2. Konu: Osmanlı Devleti’nde Askeri Sınıf
Osmanlıda İlim ve İlmiye Sınıfı (Şu an bu başlıktasınız!)
Akşemsettin, Ali Kuşçu, Uluğ Bey
3. Konu: Halk Kültürü ve Kitabi Kültür
II. Murad’ın Kültürel Faaliyetleri
4. Konu: Fetihle Gelen Dönüşüm