Osmanlı Devleti Ne Zaman, Nerede, Kim Tarafından Kuruldu?
Bu yazımızda Osmanlı Devleti kuruluş dönemi hakkında bilgi verdik. Ayrıca Osmanlı Devleti ne zaman, nerede, kim tarafından nasıl kurulmuştur? Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi siyasi ve askeri gelişmeleri nelerdir? Osmanlı Devleti’nin, Kuruluş Dönemi’nde fetih yönünü batı olarak belirlemesinin sebepleri neler olabilir? Batı Anadolu’daki beyler arasında Osman Gazi’nin ön plana çıkmasını sağlayan etkenler nelerdir? Osmanlı Beyliği’nin kuruluş tarihlerindeki farklılıkların sebebi neler olabilir? Doğu ve Batı dünyası için İznik’in önemli olmasının sebepleri neler olabilir? sorularını da yanıtladık.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Osmanlı Devleti Ne Zaman, Nerede, Kim Tarafından Kuruldu?
Osmanlı Devleti ne zaman, nerede, kim tarafından nasıl kurulmuştur? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı Devleti’nin kuruluş zamanı, yeri hakkında kuşkular mevcuttur. Popüler görüş Osmanlı Beyliği’nin bağımsızlığını ilan ettiği tarihi 1299 olarak ilan etmiştir. Ancak Halil İnancık 1302 yılında gerçekleşen Koyunhisar Savaşı olduğunu söylemekte ve daha kesin bir tarih olduğunu söylemektedir. Osmanlı Devleti’nin kurulduğu yer ise Karacadağ olmak üzere etrafındaki Söğüt ve Domaniç’in de dâhil olduğu Bitinya bölgesidir. Osmanlı Devleti’ni kuran kişi ise Ertuğrul Gazi’nin oğlu olan Osman Gazi’dir.
Osmanlı Beyliği’nin Kuruluş Tarihi
Osmanlı Beyliği’nin kuruluş tarihlerindeki farklılıkların sebebi neler olabilir? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı Beyliği’nin kuruluş tarihi olarak kabul edilen zamanlarda görülen farklılıkların başlıca sebebi konuya netlik getirecek yerel kaynakların bulunmayışıdır. 1300’lere yönelik Osmanlı tarafından kaleme alınan ilk kaynaklar 1410 civarında yazılmaya başlanmıştır. Bu gerçek de yazılan bilginin gerçekçiliğini sorgulatmaktadır.
Üstüne üstlük o döneme dair edinilen bilgilerin çoğu yabancı kaynaklar aracılığıyla bugüne taşınabilme olanağı bulmuştur. Yabancı kaynaklarda da beyliğin tam kuruluş tarihinin yer almaması tarihçilerin çeşitli yorumlamalar yapmasına ve bunun bir sonucu olarak da farklı kuruluş tarihleri, bu tarihlere bağlı teoriler ortaya atmasına sebep olmuştur.
Şu anda ortaya atılmış olan iki büyük teori bulunmaktadır. Bu teoriler kuruluş yıllarının 1299 ve 1302 olduğu yönündedir. Efdaleddin Bey 1299 tarihine o zamana kadar yazılmış olan Osmanlı Devleti’ne dair kaynakları inceleyerek ulaşmıştır. Ne var ki bu bilgiyi sadece tek bir kaynaktan elde etmiş ve değiniliş nedenlerden ötürü buna dair başka bir kaynağa ulaşamamıştır. Tam da bu nedenden ötürü Halil İnancık ise Osmanlı’nın kuruluş yılının 1302 yılı olduğunu savunmuştur. Ayrıca kesin olmayan bir tarihtense Osmanlı’nın güce eriştiği, Koyunhisar Savaşı’nı kazandığı tarihi kuruluş tarihi varsaymak Halil İnancık’a daha mantıklı görünmüştür.
10 Şubat 1914 tarihinde Tarîh-i Osmânî Encümeni başkanlığından Efdaleddin Bey Osmanlı Beyliği’nin bağımsızlık tarihini netleştirmekle görevlendirilmiştir. Efdaleddin Bey ise öncelikle eski tarihi eserlerdeki kayıtları incelemiş ve yaptığı değerlendirmelere sonucu 1299 yılında karar kılmıştır. Bu kararı vermesinde etkili olan kaynak olarak ise Beyâtî Hasan b. Mahmud’un “Câmi’i Cem Âyîn” eseri referans alınmıştır. Bu eserden başvurulan kayıtta bir gün Osman Bey’in başkanllığa seçildiğinden ve bu vesileyle yapılan resmi bir törenden bahsedilir. Fakat tam tarih verilmediğinden basına ilan verirler ve elinde geçerli sayılabilecek yazılı bir kaynak bulunanların Efdaleddin Bey’e ulaşması talep edilir.
Bunun sonucunda Efdaleddin Bey’e az da olsa iki mektup ulaşır ve başka kaynak bulunamadığı bildirilerek bu mektuplardaki kayıtların kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılır. Bu tarihin ilan edilmesindeki eminsizlik ve kaynak yetersizliği ise farklı tarihlerin iddia edilmesine sebebiyet vermektedir. Örneğin Halil İnalcık Osmanlı Devleti’nin kuruluş tarihi olarak 27 Temmuz 1302 gününün kabul edilmesi gerektiğini, bu tarihte yapılan Koyunhisar Savaşı’nın Osman Gazi’ye ün ve yetkinlik kazandırdığını savunur. Belirsiz anlatılardan esinlenilerek belirlenen tarihi de eleştirir.
Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi Hakkında Bilgi
Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemi siyasi ve askeri gelişmeleri nelerdir? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı Devleti’nin Kuruluş Dönemi’nde birçok askeri başarı kazanılmıştır. Bu kazanılan askeri başarılar; Koyunhisar Muharebesi, Bursa’nın Fethi, Palekanon Muharebesi, İznik’in Fethi, İzmit’in Fethi, Karesi Beyliğinin alınması, Edirne’nin Fethi, I. Çirmen Muharebesi (Sırpsındığı Savaşı), I. Kosova Muharebesi, Niğbolu Muharebesi, Ankara Savaşı, Varna Muharebesi, Osmanlı-Venedik Savaşı, II. Çirmen Savaşı ve II. Kosova Muharebesi’dir. Bunun yanında birçok askeri gelişme de yaşanmıştır. İlk düzenli ordunun kurulması, ilk donanmaya sahip olunması ve ilk tersanenin kurulması, Kapıkulu (Yeniçeri) askeri teşkilatının kurulması, Anadolu Hisarı’nın inşa edilmesi, Karamanoğulları üzerine sefere çıkılması, ilk kez top kullanılması da bu askeri gelişmelerdendir.
Osmanlı Dönemi’nin Kuruluş Dönemi’nde gerçekleşen siyasi gelişmeler de en az askeri gelişmeler kadar çoktur ve bu askeri gelişmelerle ilişkilidir. Yaşanan gelişmelere örnek olarak ilk paranın basılması verilebilir. Ayrıca Bizans’a Sırplarla yaşadığı bir meselede yardımcı olup ödül olarak Çimpe Kalesi’ni alması askeri gelişmelerin siyasi gelişmelere etkisini gösteren bir örnektir. Siyasi gelişmelere iskân politikasının kullanıma geçirilmesi, ilk divan teşkilatının kurulması ve vezirlik kurumunun oluşturulması, illere kadı ve subaşıların gönderilmesi, başkentin üç defa değişmesi, Germiyanoğulları Beyliği’nden çeyiz olarak toprak alınması örnek gösterilebilir. Bunlara ek olarak, Fetret Devri (Ankara Savaşı sonucu yaşanan büyük şehzade kavgasının yaşandığı 11 yıl), Şeyh Bedrettin ve Şehzade Mustafa İsyanlarının bastırılması, Osmanlı ve Haçlılar arasında ilk kez bir antlaşmanın imzalanması söylenebilir. Son olarak II Murat’ın tahtını oğluna bırakması, ilk defa sultan unvanına yer verilmesi, Hamitoğulları Beyliği’nden 80.000 altın karşılığı toprak satın alınması da siyasi gelişmelerdendir.
Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi’nde Fetih Yönü
Osmanlı Devleti’nin, Kuruluş Dönemi’nde fetih yönünü batı olarak belirlemesinin sebepleri neler olabilir? sorusunu yanıtlayalım. Fetih yönünün batı olarak belirlenmesi birçok faktörün eseridir. Bunlara örnek olarak İslam’ın getirdiği fetih anlayışı örnek olarak verilebilir. Bu anlayış gereği Osmanlı yönünü kâfirlerin bulunduğu batıya çevirme gerekliliğini görmüştür. Ayrıca fetih yönünün batıya çevrilmesinin bir nedeni de diğer beylikler ile iyi ilişkilerin korunmasını sağlamaktır. Batıya saldırarak Osmanlı hem diğer beyliklerle iyi bir ilişkiye sahip oluyor ve hayranlıklarını kazanıyor hem de İslam’ın gerekliliğini yerine getirerek ilahi bir görevi yerine getiriyordu.
Sahip olduğu bu hayranlık Osmanlı’ya Moğol tehdidinden veya başka tehditlerden ötürü göç eden Türkmenlerin ve sınırda hâlihazırda yer alan diğer uç beylerinin Osmanlı’ya uğramasına ve desteklemesine yol açıyordu. Göç alma da fetih yönünün batıya çevrilmesine başka bir sebep yaratıyordu: Göç eden insanlara daha geniş yaşam alanı oluşturma. Üstelik o zamanlar Balkanlarda birçok küçük devlet bulunuyordu. Bu devletler sürekli siyasi ve mezhepsel kavgalar nedeniyle zayıf düşmüştü. Anadolu tarafındaki güçlü ve siyasal anlamda düzenli sayılabilecek beyliklere saldırmaktansa batı tarafındaki zayıflamış ve karışıklık içerisindeki devletlere saldırmak istemesi de Osmanlı’nın fetih yönüne karar vermesine sebep olan etmenlerden olmuştur.
Osman Gazi Kimdir? Osman Bey’in Özellikleri
Batı Anadolu’daki Beyler arasında Osman Gazi’nin ön plana çıkmasını sağlayan etkenler nelerdir? sorusunu yanıtlayalım. Batı Anadolu’daki Beyler arasında Osman Gazi’nin ön plana çıkmasını sağlayan üç etken bulunmaktadır. Birincisi, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşu sırasında Osman Gazi; Konur Alp, Akça Koca, Samsa Çavuş gibi önemli uç liderleriyle yakın ilişki içerisinde olmuş ve onların tecrübelerinden, yeteneklerinden faydalanma imkânı yakalamıştır. İkincisi o zamanlar saygın bir derviş olan Şeyh Edebali’nin gözüne girmesiyle diğer Beylerin sahip olmadığı bir imaj edinmiştir, hatta Şeyh Edebali’nin kızıyla evlenmiştir. Son olarak Gaziyân-î Rum, Ahiyân-î Rum gibi grupları barıştırması da savaşçı kişiliğinin yanında gayet iyi bir lider olduğunun göstergesidir. Kısacası, Osman Bey hem yerel savaşçıların desteğine hem çevre insanlarının saygısına hem de başarılı diplomasi yeteneklerine sahiptir.
Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda birçok komutan rol oynamıştır. Bu komutanlara Konur Alp, Akça Koca, Aygut Alp, Samsa Çavuş, Hasan Alp ve Turgut Alp örnek verilebilir. Osman Gazi’nin silah arkadaşları kabul edilebilecek bu komutanlar, onun en göze çarpan gaza lideri olmasında da rol oynayacaklardır. En bilinen dervişlerden Edebâlî de Osman Gazi’yi epey övmüş, onun bu liderlik vasfını Allah’tan aldığını söylemişlerdir. Osman Gazi’nin Ahiyân-ı Rûm, Bâcıyân-ı Rûm, Gaziyân- ı Rûm ve Abdalân-ı Rûm gibi toplulukları başarıyla bir araya getirmesinin de onun öne çıkmasında yardımcı olduğu söylenir. Bu hareketler, Osman Gazi’nin bölgede hakimiyet kurma politikasındaki eylemleri olarak değerlendirilebilir. Bütün bunlar, Batı Anadolu Beyleri arasında onun lider seçilmesine sebebiyet verir.
Osmanlı Devleti Kuruluş Dönemi Başkenti İznik Hakkında Bilgi
Doğu ve Batı dünyası için İznik’in önemli olmasının sebepleri neler olabilir? sorusunu yanıtlayalım. İznik, Doğu ve Batı dünyası arasında yoğun bir sürtüşmeye sebep olmuştur. Bu şehir, Selçuklu Devleti’ne başkentlik yapmıştır. Daha sonrasında ise I. Haçlı Seferi sonucu Bizans’ın eline geçmiştir. Tekrar Selçuklu ve Bizans arasında el değiştiren şehir, 1147’den Osmanlı’nın İznik’i fethine kadar İznik’in geri alınması ideali Türklerin içinde kanayan bir yara haline gelmiştir. Ayrıca şehrin uzun zamandan beri Dar’ül İslam’ın bir parçası olması ve kâfirlerin elinde bulunması da Türkleri İznik’i geri almaları için kışkırtan bir etken olmuştur. Manevi sebeplerin yanında, Türkleri İznik’i almaya sevk eden önemli nedenlerden biri de şehrin bir ticaret merkezi haline gelmiş olmasıdır.
Doğu dünyası tarafından gayet önemli görülen şehir aynı zamanda Batı dünyası için de eşsiz bir öneme sahipti. Batı dünyası için İznik’in önemi 325 yılından başlıyordu. I. Konstantinos’ un Hristiyanlığı kabul etmesinin ardından I. Konsül’ ün orada toplanması İznik’in tarihe geçmesine sebep oldu. O olaydan çok sonrasında, IV. Haçlı Seferi sonucunda İstanbul’dan sürülen Bizans, merkez olarak İznik’i seçmiştir ve şehir Bizans için gözden çıkarılamaz bir hale gelmiştir, hem dini hem de stratejik olarak. Aynı zamanda Bizans’ta askeri valilik bölgelerinin ortaya çıkmasıyla birlikte İznik de önemli, nüfuzlu bir askeri bölgenin merkezi olarak kullanılmıştır.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Osmanlı Devleti’nin Kuruluşuyla İlgili Görüşler başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.