Tarihin RotasıTürkiye Tarihi

Göbeklitepe Nedir? Göbeklitepe Hakkında Bilgi

Göbeklitepe arkeolojik kazı alanı Şanlıurfa’nın merkezinin on sekiz kilometre güneydoğusunda  bulunmaktadır. Göbekli tepe olarak da bilinen bu yerleşim yerinin tarihi 12000 yıl öncesine dayanan yerleşik bir ibadet yeridir. Dünya tarihine çok büyük katkılarda bulunmuştur ve pek çok mecra tarafından insanlık tarihinin en önemli buluntularından bir tanesi olarak sayılmaktadır. Bu yazımızda Göbeklitepe buluntularının tarihi ve anlamlandırılması üzerine bir değerlendirme yapılacaktır.

Göbeklitepe Nedir?

Göbeklitepe, Dünyanın bilinen en eski tapınağıdır. Göbeklitepe kazı alanı 1963’te ortaya çıkartılmasının üzerinden yıllar geçtikten sonra ancak 1994’te gerçek değerinin anlaşılmasının ardından tarih sahnesinde pek çok değişikliğe yol açmıştır. Çok uzun bir zaman boyunca Göbeklitepe’nin dine dair bulunmuş en eski buluntular olduğu düşünülmüştür. Ancak bu düşünce 2015’in yaz aylarında Hasankeyf’te yapılan kazılarda bulunan harabelerle değişmiştir. Hasankeyf’teki kazıları yöneten Prof. Dr. Abdusselam Uluçam Hasankeyf höyüğünde bulunan yapıların tarihinin 3.500 yıldan 12.000 yıla kadar değişiklik gösterdiğini, fakat höyükte bulunan en eski yapı olan dikili taşın Göbeklitepe’den daha eski olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla Göbeklitepe’nin göçebe yaşamın bulunduğu bir dönemde oluşturulan ilk yerleşik ibadet yeri olduğunu söylemek doğru olmayacaktır.

Göbeklitepe Tarihi
Göbeklitepe (Genel Görünüm)

Göbeklitepe Nerede?

Göbeklitepe, bugün Şanlıurfa’ya bağlı Örencik Köyü yakınında bir tapınak kalıntısıdır. Göbeklitepe, Şanlıurfa merkeze yaklaşık 20 kilometre uzaklıktadır. Göbeklitepe’ye gitmek isteyenler için açık adres şöyledir; Dağeteği Mahallesi, 63290 Haliliye / Şanlıurfa. Göbeklitepe’den çıkarılan eserlerin bir bölümü Şanlıurfa Arkeoloji Müzesi‘nde sergilenmektedir.

Yol Tarifi: Bulunduğunuz konumdan Göbeklitepe’ye doğru yol tarifi almak isterseniz aşağıdaki harita görseline tıklamanız yeterlidir.

Göbeklitepe Nerede?
Göbeklitepe’nin Haritası

Göbeklitepe’nin Tarihi ve Hikayesi

Göbeklitepe kazı alanında çıkarılan buluntuların tarihi oldukça eskiye gitmesine rağmen, bu tarih 600.000 yıl önce primatların ilk defa bazı araçları kullanmaya başlamasının yanında oldukça yenidir. Göbeklitepe’deki buluntuları dini inançların ne kadar eskiye dayandığını gösterse de, inancın insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek çok büyük bir yanlış olacaktır. İnsanların evrimsel açıdan gelişmeleri ve “din” olarak adlandırılabilecek bir kavram oluşturup ibadet etmeye başlamaları insanlık tarihinde oldukça yenidir. Ve bu noktaya gelinmesi yüz binlerce yıl almıştır. Bu sürecin başladığına dair en büyük kanıtlardan biri de Göbeklitepe kazı alanıdır.

Göbeklitepe tapınağı tarih olarak oldukça eskilere dayandığından, alan oldukça iyi korunmuş olduğundan ve taşlardaki kabartmalar halen anlaşılır olduğundan dolayı bize birçok bilgi ulaştırmıştır. Göbeklitepe’nin bulunduğu coğrafya Mezopotamya olarak nitelendirilmiştir ve tarih boyunca pek çok uygarlığın doğuş ve çöküşüne tanıklık etmiştir. Ayrıca oldukça kritik ve merkezi bir noktada bulunmaktadır. Bu nedenden dolayı da Göbeklitepe tapınaklarındaki öğelerin başka kültürleri etkilemesi de kaçınılmaz olmuştur. Güneş ve ay sembolleri Göbeklitepe tapınaklarında olukça sık görülen sembollerdir. Aynı sembollere ilerleyen zamanlarda Mısır tapınaklarında da çok yoğun bir şekilde rastlanmaktadır. Ayrıca taşlarda bulunan şekillerden ve işlemelerden tapınakta gök tanrılarına yönelik ritüellerin yapıldığı sonucu çıkarılmaktadır. Sümer uygarlığının da aynı şekilde An adında bir gök tanrısı bulunmaktadır. Dolayısıyla Göbeklitepe’deki buluntuların zamanında birçok farklı kültürü etkilemiş olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Göbeklitepe’nin Kültürel Özellikleri

Göbeklitepe’nin kültürel açıdan etkilemiş olduğu tek uygarlıklar Sümer ve Mısır değildir. Coğrafi açıdan bakılığında etkilemiş olması çok zor, hatta imkansız gözükse dahi Göbeklitepe buluntularının Maya kozmolojisi ile de yakından ilgisi bulunmaktadır. “H” simgesi Maya kozmolojisinde oldukça geniş bir yer tutmaktadır. Bu sembol özel olarak tasarlanmıştır ve iki zıt gücün savaşması- yaratım için bir araya gelmesi benzeri anlamlar taşımaktadır. Bu anlamlar aynı zamanda “H” simgesinin Göbeklitepe’deki tapınaklardaki olası anlamlarına işaret etmektedir. İnanması zor olsa dahi aralarında hem oldukça uzun bir zaman hem de mesafe bulunmasına rağmen Göbeklitepe’deki tapınakların ve türevlerinin Maya kültürünü etkilemiş olması oldukça olasıdır.

Göbeklitepe’nin tarih boyunca diğer uygarlıklara yaptığı etkiden bahsederken yok olmuş olan eski uygarlıkların yanında daha güncel medeniyetlerden de bahsetmek mümkündür. Bu konuda verilebilecek en belirgin örneklerden bir tanesi de Göbeklitepe-Türkiye ilişkisidir. Göbeklitepe’nin coğrafi olarak şu anki Türkiye sınırları içerisinde bulunduğundan ve tapınak içerisinde kullanılan pek çok gökyüzü cismi kabartması-işlemesi bulunduğundan daha önce bahsetmiştik. Türkiye dışında Moğolistan ve Göktürk kültüründe de sıklıkla karşımıza çıkmakta  olan Kün-Ay sembolleri Göbeklitepe’deki tapınakta bulunan Güneş-Ay sembolleriyle tıpa tıp aynıdır. Günümüzde bayrağımızda bulunan ay ve yıldızın da aynı kökenden geldiğini söylemek yanlış olmayacaktır. Coğrafi olarak bu kadar yakın olan medeniyetlerin kültürlerinde aynı sembollere yer vermiş olmaları elbet ki tesadüf değildir ve orijini Göbeklitepe’deki tapınaklara kadar dayandırılabilir.

Göbeklitepe’den Çıkarılan Buluntularının Anlamları

Göbeklitepe kalıntılarının çıkarılmasının ardından tapınağın yapısı incelenerek işleviyle ilgili birçok tahminde bulunulmuştur. Bunlardan biri de yapının ibadet yeri olmanın yanı sıra aynı şekilde gökyüzü cisimlerini incelemek adına yapılmış bir gözlemevi olduğu üzerine geliştirilmiştir. Göbeklitepe’nin zemini herhangi bir sıvıyı emmeyecek şekildedir ve içinde pek çok su kanalı bulunmaktadır. Bu yapı incelenerek burada kurban ve kan akıtma ayinlerinin yapıldığı çıkarımında bulunmak yanlış olmaz. Göbeklitepe’deki kazı çalışmalarını yürüten Klaus Schmidt, Göbeklitepe’nin yapısını ve bulunduğu yeri değerlendirerek tapınağın aynı zamanda bu tapınağın ölülerin leşçi hayvanlara yenilmesi için bırakılan bir tür mezarlık olduğunu öne sürmüştür.

Pek çok kültürde ölü bedenler kirlenmiş olduklarından dolayı ne yakılabilir ne de gömülebilirdi. Bu yüzden de yüksek yerlerde leşçi hayvanların yenmesi için bırakılırdı. Göbeklitepe’nin yüksekliğini, yapısını ve bölgenin çevresinde bulunan akbaba kemiklerini göz önünde bulundurarak böylesi bir çıkarım yapmak doğru olacaktır. Göbeklitepe’nin gözlemevi olarak kullanıldığına işaret eden tüm ip uçları aslında oranın dini görevlerini yerine getirmek amacıyla oluşturulmuştur. Dolayısıyla tapınağın aynı zamanda gözlemevi olarak da kullanıldığını söylemek yanlış olacaktır.

Göbeklitepe Kazı Alanı

Göbeklitepe’nin aynı zamanda evlilik törenleri için de kullanılmış olması ihtimali birçok çevre tarafından kabul görmektedir. Göbeklitepe tapınaklarını inşa etmiş olan toplumun kültürlerinde evlilik önemli bir yer tuttuğu gibi, ölü bedenler de oldukça kirli ve kötücül olarak yorumlanırdı. Benzer kültüre sahip olan birçok toplumda olduğu gibi böylesi bir durumda bu iki törenin aynı tapınakta yapılmış olması imkansızdır. Dolayısıyla Göbeklitepe’de evlilik törenlerinin yapılmadığını ve bunun için ayrı alanlar kullanıldığını söylemek mümkündür.

Göbeklitepe’nin Mimari Özellikleri

Göbeklitepe tapınaklarının mimarisinde en önemli olan yapıların çok büyük bir kısmını dikili taşlar oluşturmaktadır. Tapınağın çevresini saran bu dikili taşların etrafı kabartmalar ve işlemlerle kaplı olmakla beraber, bu figürlerin çok büyük bir kısmını hayvanlar ve gök cisimleri oluşturmaktadır. Tüm bu figürler oldukça özenli ve ayrıntılı yapılmış olduğundan dolayı tapınağın inşa edildiği dönemde oldukça gelişmiş bir sanat anlayışının varlığını kanıtlar niteliktedir.

Göbeklitepe Nasıl İnşa edildi?

Göbeklitepe tapınakları yazının henüz çok gelişmediği ve yaygınlaşmadığı bir dönemde inşa edildiğinden dolayı, inançlarını ve düşünce şekillerini anlamamızda bize en çok yardımı dokunacak şeylerden biri de sembolizmdir. Schmidt’e göre tapınakların duvarlarında bulunan semboller ve yapının mimarisi bizim yorumlayamayacağımız kadar derin ve karışık anlamlar içerse de bir kısmını sembolizmle ilişkilendirerek açıklamak mümkündür. Pek çok görüşe göre T şeklinde yerleştirilmiş olan taşlar insanları sembolize ederken ortada bulunan karşılıklı iki dikili taş ise Tanrı ve Tanrıçayı temsil etmektedir. Göbeklitepe’de olukça sık kullanılan bir figür de tilkidir. Normalde tapınaklarda kullanılmasına alışık olmasak da, Babil ve Sümer inançlarında tanrı Enlil’in tilki ile ifade edildiğini bilmekteyiz. Enlil yeryüzünü yöneten tanrı olmakla beraber, bu bilgi Schmidt’in tapınakta ölüm ayinleri yapıldığına dair tahminini doğruluyor gözükmektedir. Yukarıda gösterildiği gibi tapınaktaki öğeleri sembolizmden yararlanarak çözümlemek Göbeklitepe’yi anlamak konusunda bize oldukça yardımı olacaktır.

Göbeklitepe Tapınağı Mimari Özellikleri

Göbeklitepe’de İnanç

Göbeklitepe’de bulunan semboller ve mimari yeryüzüyle alakalı olduğu kadar gökyüzüyle de alakalıdır. Sık sık tekrar edilen gök cisimlerinin tapınak boyunca oldukça yaygın olması, tapınağı inşa etmiş olan toplumun tanrılarının gökyüzüyle bağlantılı olduğu sonucunu işaret etmektedir. Böylesi bir durumu ise Kamizm (Göktanrıcılık) ile ilişkilendirmek yanlış olmayacaktır. Tarih boyunca süregelen toplumlara bakıldığında Kamizm inancının hiç uğramamış olduğu bir yer bulmak neredeyse imkansızdır. Dolayısıyla söylemek mümkündür ki, Göbeklitepe tapınaklarını inşa eden toplumun inancıyla Kamizm-Göktanrıcılık inancı arasında bir bağlantı kurmak mantıklı bir çıkarım olacaktır.

Not: İlk Çağ’ın en önemli heykel atölyelerinden biri olan Yesemek ile ilgili hazırladığımız yazımızı ve belgeselimizi de inceleyebilirsiniz.

21 Comments

  1. Göbeklitepe fotoğrafları çok güzel. Göbeklitepe hakkında bilgi veren yazılar ve resimler sergilenmiş. Hepsi birbirinden güzel olmuş harika??

  2. Bence çok güzel olmuş. Göbeklitepe benim proje ödevimdi. Aşırı derecede ise yaradı. Lütfen hiç okumayanlar bile en azından gözden geçirsin.

    1. Evet Faruk Bey, kendisi yeryüzündeki en eski yerleşim birimlerinden biri olarak bilinir. Sonuç olarak Stonehenge’den daha eski oluyor yani 😉

    1. “Göbeklitepe’deki buluntuları dini inançların ne kadar eskiye dayandığını gösterse de, inancın insanlık tarihi kadar eski olduğunu söylemek çok büyük bir yanlış olacaktır. İnsanların evrimsel açıdan gelişmeleri ve “din” olarak adlandırılabilecek bir kavram oluşturup ibadet etmeye başlamaları insanlık tarihinde oldukça yenidir. ”
      Bu kısımda yazmış olduğunuz bilgiye kesinlikle katılmıyorum. İnsanlık adem in yaradılması ile başlamış allah her peygambere bir nitelik vermiştir ademinki çifçilik vermiş yani çiftçilerin piri derler ve her eşyanın adını öğretmiştir. İnsanlık evelce tek lisan kullanırdı sonra ırklar ve lisanlar ayrıldı. Adem le gönderilen kurallar şuan kurandakilerle aynıdır.sadece islamiyet ismi hz.muhammed le bir gelmiştir. İşte bu yüzden allah’a inanma şükrü gösterme şuanki namaz gibi olmasada hep vardı. Göbeklitepe bile bunu doğruluyor aslında. Sizin bunu henüz yeni birşey gibi görmeniz abesle iştigal. Saygılar..

  3. Dini ininç hep vardı . hz adem babamız ilk ve son peygamberimiz le birlikte bu güne kadar dini inanç hep var olmustur. İslam tarihini biraz arastıralım lütfen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.