Devşirme Sistemi Nedir? Osmanlı Devleti’nde Devşirmeler
Bu yazıda Osmanlı Devleti’nde devşirme sistemi ve bu sistemin etkilerinin kültürel-etnik, askeri-asayiş, ırksal-dinsel açıdan olumsuz bir politika olduğu yönündeki iddialar incelenecektir. Bu konular hakkında sunulan destekleyici argümanlar mantıksal çürütme yöntemiyle çürütülecektir. Bu yazı sonucunda devşirme sistemi hakkında bu sistemin olumsuz bir politika olduğundan ziyade bu sistemin devlete yarar sağlayan olumlu bir politika olduğu ile ilgili çıkarımlarda bulunulacaktır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Osmanlı Devleti’nde Devşirme Sistemi ile İlgili Bazı İddialar
- Osmanlı Devleti’nde hem idari kadronun hem de ordunun büyük bir kısmının devşirme sistemiyle oluşmuş olması ve buna rağmen Türk kökenli olmayan ailelerin çocuklarının alınmaması için önlemler alması.
- Devşirme sistemi ile devşirilen çocuğun Müslüman olması gerekliydi ve farklı dinlerden olan aileler çocuklarını devşirme sistemine kurban etmemek adına ülkeye sırtlarını çevirir. Ülkenin hem kültürel hem de militer anlamda zayıflamasına sebep olurdu (Örneğin, Bazı Hristiyan ailelerin ülkeden kaçması).
- Yönetici kadronun çoğu devşirme olduğundan mütevellit bazı kararlar Osmanlı Devleti’nin aleyhine alınabiliyordu ve devşirmelerin hainlikler görülebiliyordu.
- Padişahların veyahut onların kız kardeşlerinin evlendikleri insanlar yabancı soylu olduğundan dolayı onların ırkından olan kişiler yüksek tutulabiliyor ya da bu kişilerin fikirleri padişahın kararlarını olumsuz etkileyebiliyordu.
- Osmanlı Hanedanında 36 padişahının 35 tanesi Türk kökenli olmayan kadınlarla evlenmişti ve bu hanedanın kararlarında kayırmalara yol açıyor ve Türk soyunun azalmasına sebep oluyordu.
- Vezir-i Azamlar gibi büyük mevkilere devşirme sistemiyle insan getirildiği ve bu insanlar yabancı kökenli olduğu için Türk Beylerinin nüfusu azalmıştır. Bu nedenle Türk Beyleri padişaha sırt çevirmişlerdir.
- Halkın üzerindeki yönetici kadronun çoğunun farklı kökenlerden ve ırklardan olması üzerine hem padişah hem de halk birbirine yabancılaşmıştır. 235 sadrazamının 150 tanesinin devşirme (Sırp-Hırvat-Rum-Yahudi-Ermeni vb..) olduğu, 210 baş defterdarın 160 tanesinin devşirme olduğu, 170 kaptan-ı deryanın 115 tanesinin devşirme olduğu bilinmektedir.
- İnsan unsurunun bulunduğu her alanda suistimallerin olduğu gibi bu alanda da olmuştur.
- Devşirme sisteminin bozulması, Yeniçeri Ocağı, Kapıkulu Ocağı dolayısıyla Osmanlı askeri teşkilatının çökmesine neden olmuştur.
- Otorite tamamen saray bürokrasisine egemen olan devşirmelerin eline geçmiştir. Vezirlik de, II. Bayezid zamanında bir fermanla yalnızca saraylı devşirmelere özgü kılınmıştır.
- Devşirmelere verilen bütün bu haklardan rahatsız olan halkın Osmanlı Devleti’ne olan güveni azalmıştır.
Devşirme Sistemi Nedir?
Devşirme sistemi Osmanlı İmparatorluğu’nun ele geçirdiği özellikle Rumeli ve Balkanlardaki Hristiyan veyahut farklı inançlara sahip topraklardan genç ve yetenekli çocukların toplanarak, sıkı bir eğitim altında üstün bir asker ve yönetici sınıfı oluşturma sistemidir. Devşirme sistemi sözlüklerde böyle yerini almıştır.
Devşirmelerin Etnik Kökeni
Osmanlı Devleti’nin erken dönemlerinden beri uygulanan bu sistem birçok kişi ve kurum tarafından iyi ve kötü yönde eleştirilere hedef olmuştur. Ahmet Girgin gibi bazı blog yazarları, tarihçiler, kişi ve kurumlar bu sistemin Osmanlı Devleti’ne çeşitli zararlar verdiğini savunmaktadır. Devşirme sisteminin Osmanlı Devleti’nin çöküşüne gerekse asayiş gerekse ırksal gerekse de kültürel anlamda etkide bulunmamıştır. Ayrıca devletin çöküşüyle herhangi bir bağlantısının olmadığı görülür.
Öncelikle Osmanlı Devleti’nin ırksal ve etnik kökenlerine bakıldığında ırk kaynaşmalarının ve devşirme sisteminin Osmanlı Devleti’ne herhangi bir zararının olmadığı açık bir şekilde görülür. Osmanlı Devleti’nde Osman Bey haricinde tüm padişahların Türk kökenli olmayan bir kadınla evlendiği bilinmektedir. Devşirme sistemi ile yetişmiş sadrazamlarının (başvezirlerinin) olduğu da bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nin hem çöküş hem de yükseliş döneminde olmaları onların bu konu üzerinde herhangi bir etkisi olmadığını gösterir niteliktedir.
Tüm bunlara ek olarak, Osmanlı tarihinin en başarılı sadrazamlarından biri olarak görülen Sokullu Mehmet Paşa’nın da Ortodoks Hrıstiyan bir Boşnak aileden geldiği görülmektedir. Bu gibi paşaların ise ülkeye hainliklerinin değil, yararlarının dokunduğu bir gerçektir. Ayrıca fark edilebileceği üzere Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde küçük isyanların çoğunun başında Türk kökenli liderler görülür. Bütün bunlar da devşirme sisteminin ırksal açıdan Osmanlı Devleti’nin işleyişine ve asayişine herhangi bir zararda bulunmadığını gösterir.
Irksal ve etnik kökenlerin askeri alandaki etkilerine biraz daha değinmek gerekirse Osmanlı Devleti’nin kuruluş dönemlerindeki askeri gücünü devşirilmiş veya paralı askerlerden aldığı görülür. Yükseliş dönemlerinde dahi Osmanlı Devleti’ne katkı sağlamış olan bir sistemin, devletin çöküşünde tek başına rol aldığı düşünülemez.
Devşirme Sistemi ve Hukuk
Devlet dairelerinde ve cezai hükümlerde devşirme sistemi yüzünden ortaya çıkan ırksal ve dinsel kayırmalarla ilişkili iddia ise mantıksal bir sorgulama ile rahatça çürütülebilir. Eğer devşirme sistemi bu kayırmalara neden olsaydı, devşirme sistemini ortadan kaldırdığımızda bunun tamamen durması beklenirdi. Halkın üzerindeki yönetici kadronun çoğunun farklı kökenlerden ve ırklardan olması üzerine hem padişah hem de halk birbirine yabancılaşmıştır. 235 sadrazamının 150 tanesinin devşirme (Sırp-Hırvat-Rum-Yahudi-Ermeni vb..) olduğu, 210 baş defterdarın 160 tanesinin devşirme olduğu, 170 kaptan-ı deryanın 115 tanesinin devşirme olduğu bilinmektedir. Fakat tarihte de gördüğümüz üzere tamamen Türkçü, İstiklal Mahkemeleri’nde dahi bugün bile tartışılan hatalı kararlar ve kayırmalar söz konusu olmuştur. Bu argüman ise bu görevlilerin Osmanlı Devleti’nin yükseliş döneminde de büyük rol oynadıkları gerekçesiyle rahatça çürütülebilir.
Sonuç olarak, devşirme sistemi Osmanlı Devleti’ne ırksal ve etnik yönden sorun sağlamamıştır. Sorunların kaynağı genellikle hangi ırktan olursa olsun rüşvet ve çıkar ilişkilerinden kaynaklı kayırmalar olmuştur. Tam tersine Osmanlı Devleti’nin yükseliş dönemlerinde onu başarıya götüren en büyük etmenlerden biri olmuştur.
Osmanlı Ordusunda Devşirmeler
İkinci olarak devşirme sistemi Osmanlı Devleti’nin asayişini ve militer gücünü zayıflatmamıştır. Tam tersine onu güçlendiren bir etmen olarak tarihte yerini almıştır. Tarih boyunca görüldüğü üzere Osmanlı yönetici kadrosunda tarihe adını yazdırmış birçok kişilik devşirme sistemi ile makamlarını elde etmiştir. Daha önceden de örnek verdiğimiz gibi Sokullu Mehmet Paşa devşirme sisteminin meyvelerinin en güzel örneklerinden biridir. Bunun yanında Mimar Sinan’ın devşirme sistemi sayesinde eğitim ve öğrenim gördüğü bilinmektedir. İbrahim Müteferrika ve Humbaracı Ahmet Paşa gibi önemli şahsiyetlerin de bu sistem sayesinde yetiştirildiği bilinmektedir. Aynı zamanda devşirme sistemi ile ilgili ayrıntılara bakıldığı zaman da devşirme sisteminde eğitimli şehir çocuklarının yeri olmamaktadır. Devşirme sisteminin halkın eğitimsiz, okuma-yazma bilmeyen ve dağlık kesimlerinde niteliksiz işlerle uğraşan kesimindeki çocukların nitelikli bireylere dönüştürülmesini sağlayan bir sistem olduğu görülür.
Ayrıca halkı militer anlamda zayıflatmak yerine güçlendirmiştir. Hem askeri anlamda çocukluktan gelme tecrübeli birimler yetiştirilmiş hem de stratejistyenler kadrosu oluşturulmuştur. Ayrıca Osmanlı proletaryasındaki insan grubunun da devlet idaresinde iyi bir ücretle çalışan aile üyelerinin olması bu aileleri de geçim açısından rahatlatmıştır. Alt sınıfların gelir seviyesinin yükselmesine katkıda bulunulmuştur. Her ne kadar çok genç yaşta alınan çocuklar ailelerini unutsalar da ilerleyen yaşlarda iyi hizmet veren kişiler padişahın azad hükmüyle ailelerini tekrar görebiliyorlardı. Osmanlı Devleti’nin ilk dönemlerine baktığımızda ise yeni elde edilen topraklardaki insanları ülkeye kazandırmanın ve toprak-ordu oranını korumanın en iyi yolu devşirme sistemiydi. Devletin militer gücünü korumada ve bunu yaparak da asayişini sağlamada büyük rol oynadığı görülür.
Ayrıca Osmanlı’da gerileme dönemine bakıldığında, sorunların devşirme sistemiyle yetişmiş askeri sınıftan değil; çıkarları uğruna çeşitli farklı örgütlenmelere (Ağa Ocakları gibi kendi askeri gücünü oluşturma çabaları) adım atmış sınıftan ortaya çıktığı görülür. Tüm bunlar göz önüne alındığında devşirme sisteminin askeri anlamda da bir sorun çıkarmadığı ortadadır. Askeri anlamda da Osmanlı Devleti’nin güçlendirdiği ve asayişi sağlamada büyük rol oynadığı görülür.
Devşirme Sistemi ve Osmanlı Toplumu
Kültürel ve sosyolojik anlamda da devşirme sisteminin Osmanlı Devleti’ni olumsuz yönde etkilediğini söyleyen iddiaların yanlış olduğu kanıtlanabilir. Osmanlı içerisinde yabancı kökenli devşirilmiş idari kadronun kayırmalar yaptığı yönündeki iddialar doğrudur. Fakat bu sorunların kaynağı devşirme sistemi değil, insanlardır.
Devşirme sisteminde yabancı dine ve kültüre sahip ailelerden alınan çocukların özellikle bugün bile bilinen ve tarihte yeri olan kişiler olarak yetiştiğini görürüz. Bunun nedeni ise bu kişilerin devleti adeta bir “baba” figürü olarak görmesidir. Ayrıca devlete sahip çıkmaları üzerine çocukluklarından beri kendilerine söylenen telkinlerdir. Yapılan bu suistimaller din, dil, ırk tanımadan yapılmıştır. Bu durum sistemin suçundan ziyade çıkar elde etmek adına yapılmıştır. Bunun yanında çocukları alınan ailelerin çocuklarını vermemek adına Osmanlı Devleti’ne sırt çevirmeleri ile ilgili iddia da benzer bir argümanla çürütülebilir. Osmanlı Devleti’nde çocuklarını devşirme sistemiyle devlete veren aileler birçok avantajdan yararlanırdı. Ayrıca aile bu avantajların güzelliğini tattığında genelde Müslüman olmayı seçer ve devletin hem vergilerinden hem de sosyolojik baskısından kurtulurdu.
Devşirme Sistemi ve Kültür
Devşirme sisteminin aynı zamanda müslümanlaştırıcı ve aileleri topluma kazandırıcı politikası Osmanlı Devleti’nin kültürel anlamda birliğini sağlayan etkenlerden biri olarak görülebilir. Saray bürokrasisinin ve devlet işletmelerinin de devşirme sistemiyle yetişenlerin eline geçmesi kötü bir vukuat olarak algılanmamalıdır. Bunun nedeni ise böyle bir bakış açısının hem ırksal hem de dinsel bir ayrımcılık içermesidir. Ayrıca bu iddia çürütülmek istendiğinde de idari kadronun hemen hemen tamamının devşirme olduğu fakat Osmanlı Devleti’nin doruk noktasına ulaştığı Kanuni Dönemine bakmak yeterlidir. Tüm bunların yanında kültürel anlamda devşirme sistemi Osmanlı Devleti’nde kültürel çeşitliliği ve paylaşımı arttırmıştır. Bunu yaparken de halkın çeşitli kesimlerinin idari kadroda sesi de olmasını sağlamıştır. Özetle devşirme sistemi Osmanlı Devleti’ni kültürel ve etnik açıdan da zora sokmamıştır. Aksine her kesim adına bir ses olmuş, çeşitlilik ve beraberlik sağlamıştır.
Tarih boyunca bu sistemin “insan” kaynaklı olarak suistimal edilmesi bir takım yanlış kanıların yolunu açmış olsa da devşirme sistemi askeri, kültürel, sosyolojik, ırksal ve dini açılardan Osmanlı Devleti’ne çeşitli yararlar sağlamıştır. Bunun da devletin kendi içerisinde düzeni ve asayişi sağlamasına yardım ettiği görülür.
Belli başlı kayırmalara ve ırksal verilere bakarak devşirme sistemi gibi halkın eğitimsiz kesimini nitelikli insan haline getirebilen böylesi bir sistemin Osmanlı Devleti’ne olumsuz bir etki yarattığını söylemek yanlış bir kanıya varmış olmaktan öteye gidemez. İnsandan gücünü alan her sistemde olduğu gibi devşirme sisteminde de suistimaller olmuştur. Hatta tüm bu karışıklıklar Yeniçeri Ocağın’ın kapatılmasına kadar gitmiştir. Fakat kabul edilmelidir ki devşirme sistemi bu sorunların kaynağı olmamakla beraber Osmanlı Devleti’nin gelişiminde ve tarih sahnesinde yerini almasında büyük rol oynamış başarılı ve yararlı bir sistemdir.