Dünya TarihiOsmanlı Tarihi

Vehhabilik Nedir? Vehhabilik Hareketi Nerede Ortaya Çıktı?

Vehhabilik nedir? Suudi-Vehhabi ittifakı neden oluştu ve neler yaptılar? Suudi Arabistan nasıl kuruldu? Şerif Hüseyin kimdir? sorularını yanıtladık. Ayrıca, Suud ailesi hakkında bilgi verdik. Vehhabilik, 18. yüzyılda Muhammed Bin Abdülvehhâb tarafından kurulan Selefi kökenli bir mezheptir.

Vehhabilik Nedir?

Vehhabilik, Muhammed b. Abdülvehhab tarafından -ki Vehhabilik’in kavramı Abdülvehhab’dan gelir- XVIII. yüzyılda ortaya atılmış İslam temelli dini ve siyasi bir fikir doktrinidir. Mensupları Vehhabilik’i dinin özüne dönmesini hedefleyen bir yeniden diriltme olarak gördüklerinden Muvahhidûn (ehl-i tevhîd) demeyi tercih etmişlerdir. Ortaya çıktığı zamandan itibaren İslam dünyasında geniş bir coğrafyaya yayılan Vehhabilik, varlığına Suudi Arabistan’ın Necd Bölgesi’nde başlamıştır. Vehhabilik özünde içerdiği pek çok fikrin göçebe hayata kolay uygulanabilmesi sayesinde bulunduğu bölgede geniş bir başarı elde etmiştir.

Bunun yanında Vehhabilik’in başarı nedenleri arasında dönem içerisinde cehalet ve hurafelerin özellikle yaygınlaşması, Osmanlı Devleti’nin bölgeyi kontrolde aksaklıklar yaşaması ve hareketin gerçek güç ve etkilerini erkenden ön görememesi de sayılabilir. Muhammed b. Abdülvehhab düşüncesini o dönemde gözlemlediği yanlış din uygulamalarını- bozuk inanışlar, idari haksızlıklar ve hukuki yanlışlıklar gibi- düzeltmek amacına dayandırır. İbadet ve dua edilecek tek kaynağın Allah olduğunu savunan Vehhabilik, şefaatin de (bir kimsenin suçlarının Tanrı tarafından bağışlanması veya bir isteğinin yerine getirilmesi) Allah dışında kimsede aranamayacağını söyler. Kelime-i şehâdetin tamamı ameller aracılığıyla günlük hayatta uygulanmalarıdır.

Muhammed b. Abdülvehhab’ın Vehhabilik’in temelini oluşturacak düşüncelerinin bir çoğu ilim öğrenmek amacıyla gittiği Mekke ve Medine’de şekillenmeye başlamıştır. Sonrasında ziyaret ettiği Basra’da ise tevhid inancı ile ilgili geliştirdiği düşünceler bazı alimler tarafından dine hakaret olarak nitelendirildiğinden dolayı Necid’e dönmek zorunda kalmıştır. 1740’da Allah’a eş koştuğunu düşündüğü bazı uygulamalara karşı bir hareket başlattı ancak kendisine karşıt olan sert tutumun artması nedeniyle 1745’de Suûd ailesinin hakimiyetindeki Dir’iye’ye gitti. Suûd ailesi ile yaptığı ittifak sayesinde kazandığı siyasal destekle Vehhabilik İslam dünyasını geniş çaplı bir ölçüde etkiledi.

Suud Ailesi Hakkında Bilgi

Suud ailesi hakkında bilgi verelim. Suud Hanedanı, kökleri Dir’iye Emirliği emiri Muhammed bin Suud’a dayanan ve Adnanilerden Anaze’ye mensup Suudi Arabistan’ın yönetici soylu ailesidir. Tahmin edilebileceği üzere Arap Yarımadası’nın en büyük ülkesi Suudi Arabistan’ın ismi de bu aileden gelmektedir ve modern Suudi Arabistan’ı da hala yönetmektedirler. Şimdiki Suudi Arabistan Kralı Salman bin Abdülaziz el-Suud ve veliaht oğlu Muhammed bin Selman’dır. Aile başa geçtikleri zamandan itibaren ülkeyi monarşiyle yönetmiş ve Aile toplam 15000 kişiden oluşmaktadır- yani şu zamana kadar hala yaşayan ve ölmüş olan toplam birey sayısı 15000’dir- bununla beraber ailenin gücü elinde tutan bireyleri yaklaşık 2000 kişidir.

Suud ailesi ile ilgili ulaşılabilen en eski kaynaklar Mâni‘b. Rebîa el-Müreydî’yi ailenin lideri olarak ele almakta ve Suud ailesinin Duru’da yaşadığını kayıt etmektedir. Bununla birlikte 15. yüzyılda Katîf yakınlarında yaşayan bir akrabaları olan İbn Dir’in daveti üzerine Riyad yakınlarındaki Müleyyebid ve Asîbe mevkilerine yerleştiler. Sonrasında ise geldikleri bölgeyi çağrıştıracak şekilde (Duru) bölgeye Dir’iye adını verdiler. Yerleşik hayata diğer bölge sakinlerine oranla daha alışık olan Müreydi ailesi yakın zamanda bölgeyi düzenleyip yaşanabilecek bir şehir haline getirdi ve şehir Müreydi ailesinden gelen emirlerle yönetilmeye başlandı. Aile Dir’iye’yi yönetse bile aile içerisinde şehri yönetme rekabeti vardı. Örneğin 18. yüzyılda Dir’iye Rebi’ İbn Mani tarafından yönetiliyordu. Fakat oğlu Musa bir ayaklanmayla yönetimi ele geçirdi. Bununla birlikte aile sadece kendi içerisinde değil, farklı ailelerle de mücadele içerisindeydi. Örneğin en başından beri aynı bölgede hüküm süren Al-i Yezid kabilesi ile de kabile savaşları yaşanıyordu.

Suudi-Vehhabi İttifakı Niçin ve Nasıl Oluştu?

Suudi-Vehhabi ittifakı neden oluştu ve neler yaptılar? sorusunu yanıtlayalım. Muhammed b. Abdülvehhâb’ın gittiği yerlerde alimlerin hoşnutsuzluğunu kazanması ve ona karşı olan siyasi destek eksikliği Vehhabilik’in yayılması için büyük bir engel oluşturuyordu. Dolayısıyla 1745’de Dir’iye’de Suud ailesinin desteğini kazanması büyük bir adımdı. Tarafların onayladığı antlaşmaya göre b. Abdülvehhab’ın Suudi hakimiyetini desteklemesi şartı ile ona Suudi emiri tarafından Vehhabi davasını yaymak için destek verilecekti. Bu sayede iki taraf da güçlü birer yardımcıya kavuşmuş oluyordu- b. Abdülvehhab siyasi desteğe ve İbn Suud da siyasi hakimiyetini geliştirebilmek için gerekli dini şahsiyete. Bu ittifak aracılığıyla- Muhammed b. Abdülvehhab’ın öldüğü 1792 yılına kadar- Riyad, el-Hârc ve Kasîm’da egemenlik kurmayı başardılar. Sonrasında ise Ahsa’yı ile geçirdiler.

19. yüzyılın başlarından itibaren Suudi-Vehhabi ittifakı batıda Hicaz, kuzeyde Irak ve Suriye ile güneyde Uman’a kadar genişlemeyi başardı. Kerbela’ya gerçekleştirilen baskı sayesinde ise 1803-05 yılları arasında Taif, Medine ve Mekke ele geçirildi. Bu dönemde Mısır Valisi Ali Paşa Vehhabiler’in Hicaz’daki hakimiyetlerini azaltmak ile görevlendirildi. 1811’de ise Mekke ve Medine tekrar Mısır yönetimi altına girmiş ve Vehhabi-Suudi kuvvetleri Dir’iye’ye kadar gerilemek zorunda kalmıştı. 1818’de ise Dir’iye’yi de kaybettiler. 1824’te Riyad Türkî b. Abdullah tarafından geri alınıp Suudi ailesine verildi. Bu sayede Vehhabiler’in merkezi Riyad oldu. Fakat 1891’de Suud ailesinin Riyad’dan geri çekilmesi ve Kuveyt’e yerleşmesi sonucu Vehhabiler desteksiz kaldı.

Suudi Arabistan Nasıl Kuruldu?

Muhammet’in doğumundan itibaren çok fazla hareketlenme yaşamayan Arap Yarımadası I. Dünya Savaşı’na kadar Osmanlı himayesinde kaldı. Bu durum Suud ailesinin Vehhabilik’i benimsemesi ve b. Abdülvehhab ile işbirliği içerisine girmesi ile değişmeye başladı, Osmanlı’nın bölgedeki gücü azaldı. Fakat olayları asıl değiştiren 1902’de Abdülaziz bin Suud’un Kuveyt’teki sürgün süresinin bitmesi ve Riyad’a geri dönmesiydi. Riyad’a geri dönen Abdülaziz, siyasi ve politik gücünü geri kazanma yoluna girdi.

Osmanlı Devleti’nin bu duruma cevabı Abdülaziz’in babası Abdurrahman bin Suud’u Riyad kaymakamı ilan etmekti. Bununla birlikte Balkan Savaşı’nın Osmanlı’nın bölgedeki gücünü azaltması sayesinde Abdülaziz 1013’de idari merkez olan Ahsa’yı ele geçirdi. 1921-1926 arasında ise Ha’il, Mekke, Cidde ve Asir’de de güç elde etti. Bu başarıları sayesinde 1926’da Hicaz, 1932’de ise Suudi Arabistan kralı ilan edildi. Açıkçası çok yakışıklı ve cazibe dolu bir adamdı. İrem b. Kurt Suudi Arabistan’da Abdülaziz’i gördüğü andan itibaren çok etkilenmişti. Belki İrem b. Kurt’un babasının babasının babası hala oralarda olsaydı Türkiye-Suudi Arabistan ilişkileri açısından büyük bir yardımı olabilirdi.

Şerif Hüseyin Kimdir?

Gerçek adı Hüseyin bin Ali el-Haşimi olan Şerif Hüseyin, 1852-1931 yılları arasında Arap Yarımadasında yaşamış Arap liderdir. Şerif Hüseyin 1908-1916 yılları arasında Mekke şerifi olarak görev almış ve ondan sonra sekiz yıl kadar Hicaz Kralı olarak görev yapmıştır. 1852’de İstanbul’da doğan Şerif Hüseyin 1861 yılında babasının ölmesi üzerine eğitimini tamamlamak üzere Mekke’ye gitti ve amcası Emir Abdullah’ın yanında kaldı. 1908 yılında o zamanki Mekke Emiri Şerif Ali’nin yerine amcasının göreve getirilmesine rağmen amcasının Hicaz’a hareket edemeden hayatını kaybetmesi sonucu uzun süredir Şura-yı Devlet’te vezir görevi yapan Şerif Hüseyin amcasının görevini üstlendi.

Bunun yanında 1912 seçimlerinde İttihad ve Terakki partisinin güç kaybetmesinden de yararlanarak bölgede kendi gücünü artırmak için çalıştı. Bunun yanında Arapların desteğinin İbn Suud’a değil kendisine yönelmesini istiyordu. Bu nedenle 1910’da vergi toplama gerekçesiyle İbn Suud’a karşı bir harekat başlattı. I. Dünya Savaşı sırasında İngilizler ile yaptığı müzakerelerde Arapların Osmanlı Devleti’ne karşı İngilizlere yardım etmeleri karşılığında İngiltere’nin kendi krallığını tanımasını istedi- maalesef ona vaat edilen bölgeler bir süre sonra İngiltere tarafından Fransa’ya da vaat edildi. Ayrıca İttihad ve Terakki’nin Türkçü politikalarını bahane ederek Arap isyanını başlattı. 1916’da bağımsızlığını ilan ederek kendisini Hicaz kralı ilan eden Şerif Hüseyin, Arabistanlı Lawrence ile birlikte isyana öncülük etti.

Bunun yanında savaş sonrası İngiliz ve Fransız mandalarını reddetti ve Versailles Antlaşması’na uymayı reddetmesi İngilizler ile çatışmalar yaşamasına neden oldu. Bu noktada İngilizlerin desteklerini Suud ailesi ve Vehhabilere kaydırmaları sonucu çeşitli saldırılarla karşı karşıya kaldı. 1924’de Türkiye’de halifeliğin resmen kaldırılmasına dayanarak ise kendisini yeni halife ilan etti. İhvan tarafından yakalandı -ki o zaman İhvan Suudiler tarafından destekleniyordu- ve Kıbrıs’a sürgün edildi. Sonrasında oğlu I. Abdullah’ın yanına Ürdün’e gitti ve hayatının sonuna kadar orada yaşadı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.