Osmanlı Tarihi

Boğazlar Sorunu Nedir? Nasıl Çözüldü?

Bu yazımızda Boğazlar Sorunu nedir? Boğazlar Sorunu ne zaman, nerede, nasıl ve niçin ortaya çıktı? Boğazlar Sorunu nasıl başladı ve gelişti? Boğazlar Sorunu nasıl çözüldü? Sonuçta neler oldu? sorularını yanıtladık. Ayrıca Hünkâr İskelesi Antlaşması hakkında ve Londra Boğazlar Antlaşması hakkında bilgi verdik.

Boğazlar Sorunu Nedir?

Boğazlar Sorunu, Bugünkü Türkiye’de yer alan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarının stratejik önemi dolayısıyla Avrupalı devletlerin Osmanlı Devleti’ni hedef alan saldırılarını içeren tarihsel bir sorundur. Boğazlar Sorunu, Osmanlı Devleti’ne yönelik saldırıların yanında Avrupalı devletlerin kendi aralarında çekişmelerin ortaya çıkmasına da yol açan sorundur. Boğalar Sorunu tarihte ilk kez Rusya’nın 1770 yılında Çanakkale Boğazı’na saldırmasıyla ortaya çıkmıştır.

Boğazların Stratejik Önemi

İlk başta Akdeniz’i Karadeniz’e bağlayan bu boğazların öneminden bahsetmek. gerekirse bu boğazlar, denizciliğin başlamasıyla beraber gerek ticaret gerek askeri gerek ise siyasi bir önem kazandı. Bu yüzden tarih boyunca boğazlar kendisini almak ve sahip olmak isteyenler arasında sürekli savaşlarla alınmaya veya korunmaya çalışılmıştır. Roma İmparatorluğu milattan önce 300’de almasından önce, o coğrafyaya yakın olan Ispartalılar, Yunanistan’dan Atinalılar, Ege’den Truvalılar ve bunlar gibi birçok topluluk bu bölgeyi almaya çalıştı. Daha sonra 13. yüzyılda kurulan Osmanlı İmparatorluğu da bu çatışmaya katılmıştır. O zamana kadar başarılamayan Çanakkale Boğazı’nı alma girişimlerinden sonra bu topraklara hâkim olan Osmanlı, Rumeli üzerinde büyük bir güç olmuştur. Daha sonrasında ise İstanbul’un Fethi ve İstanbul’un Osmanlı’nın başkenti olmasından sonra Boğazlara tamamen hakimiyeti altına alan Osmanlı bundan sonra uzun yıllar tarihe şekil verecektir.

Boğazlar Sorunu Nasıl Ortaya Çıktı?

Daha sonraları Karadeniz ve çevresini tamamen himayesi altına alan Osmanlı Karadeniz’i kendisine bir iç deniz daha doğrusu bir göl yapmıştır. Bu sayede sularına yabancı bir gemi almak zorunda kalmamıştır. Fakat o dönemler bereketli topraklara sahip olan Orta Asya devletleri ve Kuzeydeki büyük güç olan Rusya için bu büyük bir engeldir. Çünkü deniz herhangi bir kıyısı olmayan Orta Asya Devletleri için tarım ürünlerinin ticaretini yok edilmesi Rusya içinse Kuzey Buz Denizi dışında bir alan bırakmamasıydı. Daha sonra Rusya git gide güçlenip Karadeniz kıyılarına ulaşma teşebbüsünde bulununca, Osmanlı Devleti Rusya’ya Karadeniz’in bir kısmında ticaret yapma hakkı tanıdı. Uzun süre durgunluk hali sürdü. Fakat yıl 1798 olduğunda, o sıralar Osmanlı toprakları olan Mısır’ı Fransızlar İşgal edince Osmanlı Devleti İngiltere ve Rusya ile ittifak kurmak zorunda kaldı.

Bu sayede uzun yıllar Boğazları ne askeri ne de ticaret amaçlı kullanamayan Rus Devleti, resmi bir şekilde Boğazları kullanabildi. Fakat 8 yıllık olan bu antlaşmayı, Rus Devleti Osmanlı’nın çöküş döneminde olmasından ve güçsüzlüğünden faydalanarak bunu sonsuza dek sürdürmeyi istedi. Bunun yanında Fransa kuvvetlerinin çoktan Mısır’ın kuzeyindeki Adriyatik Adaları’na atılmıştı. Fakat yine de Rus Devleti antlaşmanın bitiş yılı olan 1805 yılında antlaşmayı yeniletmeyi başardılar. Fakat tam bir yıl sonra, 1806 da Rus Devleti ile Osmanlı Devleti arasında çıkan bir savaştan dolayı bozuldu. Daha sonra Rusya Çarı ile o dönemde Fransa İmparatoru Olan Napolyon Bonepart arasında Osmanlı bölmek amacıyla konuşmalar yapığını öğrenen Osmanlı Devleti, kendini korumak için İngiltere ile Çanakkale (Kal’a-i Sultanniye) Antlaşması’nı imzalamıştır.

Bu 12 maddeden oluşan antlaşmada temel olarak İngiltere’nin aldığı Osmanlı toprakları Osmanlı Devleti’ne geri verilecekti. Karşılığında Osmanlı topraklarında bulunan İngiliz tüccarların savaş sırasında alınan mallarının geri verilmesi üzerineydi. Fakat bu antlaşmanın Boğazlar Sorunu ile alakalı olan 11. maddesi diğerlerine göre daha ayrı bir yeri vardır. Bu maddede savaş gemisi niteliğindeki gemilerin süregelen yüzyıllardır yasak olduğuna değinmiştir. Bu kurula barış dönemlerinde bütün devletlerin uyması istemiştir. İngiltere bu kurala bizzat uyacağını belirtmiştir. Fakat bu antlaşma ile artık boğazların mutlak kontrolü Osmanlı Devleti’nin himayesinde olmaktan uluslararası bir meseleye dönüyordu. Böylece 1841 Londra Antlaşması’nın ilk temelleri atılmış oldu.

Boğazlar Sorunu Nasıl Çözüldü?

Artık Boğazları ticari amaçla kullanabilen Rusya Devleti, Osmanlı ile 1826 yılında yaptığı Akkirman Antlaşması ile kesinleştirmiş oldu. Daha sonra 1829 yılında Rusya-Osmanlı arasında yapılan Edirne Antlaşması ile Rusya sadece kendisinin değil kendisi ile ticaret yapan bütün gemilerin Karadeniz’i yani Boğazları kullanma hakkı kazandırdı. Bunun yüzünden Karadeniz artık bir Türk denizi değildi. Çöküş dönemindeki Osmanlı’nın her güçsüz noktasını kullanmak isteyen Rusya her diplomatik hamleyi kullanmaya çalıştı. Kütahya’ya kadar ilerlemiş Mısır kuvvetleri Osmanlı’yı çok zor duruma sokmuştu Ruslar da bu durumu değerlendirip Osmanlıya karşı bir yardım teklifinde bulundular. Osmanlılar kabul etmek zorunda kaldılar. Ruslar da askeri filosunu İstanbul Boğazı’na sokup Beykoz yakınlarına demirledi. Bu durum Rusların yardımlarından dolayı Ruslar diplomatik olmamakla beraber boğazlar üzerinde bir pay hakkı olduğunu savundu. Boğazdaki demirlenmiş Rus filosunun geri dönmesi ise Hünkar İskelesi (Beykoz) Antlaşması (1833) ile sağlanabildi.

Hünkar İskelesi Antlaşması Hakkında Bilgi

Hünkar İskelesi Antlaşması, Eskiden de Osmanlı ile Rusya arasında yapılan ve uzatılmaya çalışılan antlaşmanın tekrar gün yüzüne çıkarılmış hali gibidir. 8 yıl için geçerlidir ve biri gizli olmak üzere 7 maddeden oluşmaktadır. Antlaşmanın 1. maddesinde Rusya ile Osmanlı arasında sonsuz bir barış ortamının korunması ve iki devletin bir diğerine herhangi bir çatışma durumunda maddi ve askeri yardımda bulunacağı bildirilmiştir. 3. maddede 1. maddedeki herhangi bir huzursuzluk durumunda deniz ve kara kuvvetlerinin sevkini ve sonuç olarak Boğazların kullanılabileceğiydi. 4. maddeye göre yardım durumunda gönderilen kara ve deniz kuvvetlerinin maddi ihtiyaçları yardım yapılan devlet tarafından karşılanacaktı. Gizli olan 7. maddeye göre ise, 1. ve 3. maddelerde Osmanlı’yı belirtilen yardımların ağır masrafından korumak isteyen Rusya, böyle bir durumda yardım yerine Çanakkale Boğazı’nın Rusya’nın iyiliği için kapatılmasını istiyordu. Hiçbir yabancı geminin geçişine izin verilmemesini vurguluyordu.

Bu antlaşma Rusya’yı Kuzey Buz Denizi dışından bir denizden gelecek olan bütün tehlikeli donanmaları defedebilecekti. Kendi güvenliğini çok kolay bir şekilde sağlayabilecekti. Bunun yanında antlaşmada geçmese de gerekli olduğunda Rusya kendi kararıyla bu hakkını kullanmak üzerine hak iddia edebilecekti. Bunun yüzünden Rus devletinin artık Boğazlar üzerinde bir hakkı vardı ve kontrolünde söz sahibi olabilecekti. Bu nedenler bir zamanlar Osmanlı’ya yardım eden İngiltere olmak üzere Avrupa devletleri bu antlaşmayı büyük bir tepki ve kızgınlıkla karşıladı. Bu durum Rusya’ya tek taraflı bir üstünlük sağlıyordu. Bu antlaşmanın geçerlilik süresi olan tam 8 yıl sonra, 1841 de, yeni bir antlaşmanın yapılmasını kabul ettirmişlerdir.

Londra Boğazlar Antlaşması Hakkında Bilgi

Londra’da toplantıya katılan Fransa, İngiltere, Rusya Avusturya ve Prusya (Eskiden Rusya ile Polonya devletleri arasında kalan, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra toprakları Rusya ve Polonya arasında bölüştürülmüş bir Alman (Germen) Devleti), Çanakkale ve İstanbul boğazları hususunda Osmanlı Devleti ile bir antlaşma yaptılar. (Londra Boğazlar Antlaşması, 13 Temmuz 1841). Bu antlaşmanın ilk maddesine göre daha önce yapılan antlaşma gibi barış zamanında Osmanlı’nın Boğazlardan yabancı bir savaş gemisi geçirmeyeceği hususu tekrarlanmış olup bu hakkın Osmanlı Devleti’nin doğal ve bir hak olduğu doğrulanmıştır. Fakat bu maddede Boğazların kullanımı hakkındaki antlaşmanın herhangi bir devletin lehine bozulup bu maddenin ihlal edilemeyeceği konusunda Osmanlı Devleti’nin net bir üstlenimi söz konusu değildi.

Daha net ifade etmek gerekirse artık Osmanlı Devleti eskiden olduğu gibi herhangi bir savaş durumunda ya da benzer durumlarda kendi menfaati için yabancı devletlerin savaş gemilerini geçirmesine izin veremeyeceği anlamına geliyordu. Çünkü bu tek maddelik antlaşmayla beraber artık Boğazların kapatılması ile ilgili hususlar artık uluslararası bir geçerliliğe ve önemliliğe sahip oldu. Artık boğazların kullanımı ikili antlaşmalarla daha zor üzerinde durulabilir bir konu oldu. Bu nedenler Londra Boğazlar Antlaşmasını diğer antlaşmalardan ayıran en önemi ve boğazların tarihini değiştiren noktadır.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.