Türk Afgan Dostluk Antlaşması Nedir? Maddeleri ve Önemi
Türk Afgan Dostluk Antlaşması nedir? Türk Afgan Dostluk Antlaşması, Türkiye ile Afganistan arasında 1 Mart 1921’de Moskova’da imzalanmıştır. Bu ittifak antlaşması 10 maddedir.
Bu yazımızda Türkiye’nin 1 Mart 1921 tarihinde Afganistan ile yaptığı dostluk antlaşmasını yani Türkiye’yi Müslüman olan bir ülkenin tanıması ve saygı duyması ile oluşmuş bir anlaşmayı inceledik. Uzun yıllar boyunca farklı devletlere vatan olan Afganistan birçok Türk uygarlığı ve devleti için de bir yaşama alanı olmuştur. Afganistan’ın köklü tarihinde Türkler ile Afganlar birçok kez aynı topraklarda yaşamışlardır. Ancak 19’uncu yüzyıldan itibaren sömürgeci devletlerin Afganistan’a hâkim olmak için verdiği mücadele ile bağımsızlığını kaybetmiştir. İngilizlerin topraklarına katılmışlardır. 1919 yılında yenilik ve bağımsızlık yanlısı olan Amanullah Han Afganistan’ın başına geçmiştir. Afganistan’ın bağımsızlığı yönünde çok önemli adımlar atılmıştır. Afganistan 1919 yılında İngilizlerle imzaladığı ve bağımsızlığını kazandığı antlaşma olan Ravalpindi antlaşmasını imzalamıştır. Bundan hemen sonra Türkiye ile olan ilişkilerini güçlendirmek için 1 Mart 1921 tarihinde Türk Afgan Dostluk antlaşmasını imzalamıştır.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Hakkında Bilgi
1839’da İngilizler tarafından işgal edilen Afganistan 8 Ağustos 1919 tarihinde Ravalpidi antlaşmasıyla beraber bağımsızlığını kazanmıştır. Hür bir Afganistan hükümeti kurulmuştur. Bu antlaşmayı imzaladıktan sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti ile olan dostça ilişkilerini devam ettirmiştir. Türkiye’nin bağımsızlık savaşına katkıda bulunmuştur. İlişkilerindeki bu gelişme de 1 Mart 1921 de imzalanmış olan Türk Afgan Barış Antlaşması ile başlamıştır. Millî Mücadele’ye Afgan halkı destek olmuş ve tüm diğer doğu milletlerine örnek olmuştur. Türkiye kurulduktan sonra Afganistan’a gelişmeleri için çok önemli katkılar sağlamıştır. Nadir Şah’ın isteği üzerine Afganistan’a eğitim, tıp vb. alanlarda yardımda bulunmuştur. Antlaşmadaki maddeleri özetleyecek olursak: Devletler birbirini tanımayı görev bilir. İki devlet de hem birbirinin hem de diğer doğu ülkelerinin siyasi politikalarına saygı duymalıdır. Devletlerden herhangi biri diğer devlete saldıran devleti düşman olarak sayacaktır. Devletler birbirlerine kültür alanında yardım etmeyi, asker ve eğitmen göndermeyi kabul etmiştir.
Türkiye Afganistan İlişkileri
Türk-Afgan ilişkilerinin farklı dönemleri vardır. Başlangıçtan Afganistan’ın Bağımsız olmasına kadar olan dönemde, Afganistan’ın Bağımsız olmasından 2. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar olan dönemde bu dönem de ikiye bölünerek Kurtuluş Savaşı’ndan önce ve sonra olarak incelenmiştir. Daha sonra ise ikici Dünya Savaşı’ndan Sovyet işgaline kadar olan, işgal sırasındaki dönem ve son olarak işgalden sonraki dönemde Afganistan başlıkları altındadırlar. Ancak bu Makalede ikinci Dünya Savaşı’na kadar ele alınacaktır.
Afganistan Tarihi
Afganistan’da ortaya çıkan ilk Türk devleti Sakaları kovup yerine geçen Yue-çiler sonrasında beş prensliğe ayrılmıştır. Bu prensliklerden biri olan Kuşaniler tüm Yue-çileri egemenliği altına almak için MÖ 2. Yüzyılın ortasından başlayarak diğer prensliklerle mücadeleye girmiştir. Bu mücadeleden galip bir şekilde çıkmıştır. Kuşanilerin galibiyeti üzerine topraklarına tüm Afganistan ve hatta Hindistan toprakları katılmıştır. Kuşanilerin egemenliği MS 425 yılında Akhunların ortaya çıkması ile sona ermiştir. Akhunlar MS 480’den itibaren Afganistan devletini kurmuşlardır. Bu devlet de 6. Yüzyılın ortalarına doğru Gök-Türkler tarafından yıkılmıştır. Devleti dağılan Akhunlar Afganistan topraklarından ayrılmamış ve orada yaşamaya devam etmişlerdir.
7. Yüzyılın sonlarına doğru Afganistan topraklarına Arap orduları istila etmiştir. Çok kısa bir süre kalsalar da Afganistan’ın çoğunluğuna İslamiyet’i yaymışlardır. 9. Yüzyılda Afganistan’ın büyük bir çoğunluğunu Samaniler işgal etmiştir. Samanilerin ordularının çoğunu Türkler oluşturmuştur. 10. Yüzyılın sonunda Samani ordularında bulunan Türkler devletin zayıflamaya başladığını fark edince buradan ayrılarak Afganistan’da Gazneli devleti adıyla bir devlet kurmuşlardır. Halaç Türkleri ile akrabalığı bulunan Gazneliler, Halaç Türkleri ile birleşerek daha güçlü ordular kurmuşlardır. Afgan halkının da Türk ordularına katılması ile Türk-İslam nüfusu gitgide artmıştır hatta Hindistan’a bile yayılmıştır. Gazneli Mahmut’un oğlunun Selçuklulara yenilmesi sonucunda Afganistan’daki Türk hakimiyeti devam etmiştir. Ancak Moğolların Afganistan’ı işgal etmesinden sonra 1,5 asır kadar Afganistan’da Moğol hakimiyeti sürmüştür.
14. Yüzyılın sonlarına yeniden Orta Asya’da kalan Türkleri bir araya getiren Timur Moğolistan’ı Afganistan’dan defetmiştir. 18. Yüzyılda Türk hâkimiyetinin Afganistan’da zayıflaması üzerine Afgan kabileleri bağımsız bir şekilde hareket etmeye başlamıştır. Nadir Kulu adındaki bir Türk’ün komutasındaki ordu Afganistan’ı ve İran’ı ele geçirmiş ve devleti vergiye bağlamıştır. Daha sonra Nadir Şah’ın ordusundaki komutan olan Ahmet Han Abdali Nadir Şah’ın yerine yönetime geçmiştir. Ahmet Han Abdali’den sonra Afgan toprakları İngiltere ve Rusya’nın rekabetine tanıklık etmiştir. Osmanlı-Rus savaşı sırasında Afganistan’a Osmanlı tarafından elçiler yollanmıştır. Bu elçiler Afganistan’dan savaşa katkıda bulunmalarını istemişlerdir. Bu istek Afganistan’daki hastalık yüzünden uzun bir süre bekletilmiştir. Afgan emiri bu isteği kesin bir şekilde reddetmiştir. İngiltere’ye güvenmediğini, Rusya ile şimdilik ilişkilerini kesmek istemediğini, Hiva ve Buhara’yı öyle kolay kolay kurtaramayacaklarını ve yalnız eğer İran, Osmanlı Devleti’ne savaş açarsa Afganistan’ın derhâl Osmanlı Devleti’nin yanında savaşa gireceğini söylemiştir.
Bundan sonraki donemde Habibullah Han başa geçmiştir. Türk eğitimciliğinin etkisi Afganistan’da artmıştır. O zamanlarda Türk uzmanlar çalışmak için davet edilmiştir. Afgan halkına eğitim vermişlerdir. Bu olaylardan sonra Habibullah Han bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmada kısaca Afganistan’ın Türkiye’nin sağ kolu olduğunu, uzun süredir bilim ile uğraşmayı bırakmış İslam devletlerinin yeniden ilerlemesi ve yükselmesi gerektiğini belirtmiştir. Afganistan’daki ilk devlet hastanesi iki Türk doktor tarafından kurulmuştur. Hastanede Afganistan halkına çok önemli hizmetler verilmiştir. Birinci dünya savaşında da Osmanlı Devleti Afganistan ile müttefik olmaya ve Almanya’nın yanında beraberce savaşmaya çalışmıştır. Ancak bu planı Afgan emiri Abibullah Han tarafından reddedilmiştir. Afganistan Osmanlı Padişah’ının yaptığı cihat çağrısına katılmayarak savaş sırasında tarafsız bir politika izlemiştir.
Türkiye ile Afganistan Arasındaki Diplomatik İlişkilerin Başlaması
Türk Kurtuluş Savaşı sırasında Türk önderlerinin Afganistan’a karşı yapılan politikadaki bakış açısı Türkiye’nin bağımsızlığına erişebilmesi için İngiltere’ye karşı sıcak cephelerin açılması ile olmuştur. Mustafa Kemal Paşa Erzurum Kongresi‘nde Afganistan hakkında konuşurken Afganistan’ın ve Afganistan’ın sınırındaki kabilelerin İngilizlerin milliyetleri imha eden bir siyasete karşı olduklarını ve buna karşı savaştıklarını belirtmiştir.
Anadolu’ya eğitim için giden Afgan öğrenciler, Türklerin Bağımsızlığını kazanmak için yaptığı Kurtuluş Savaşı’na katılmıştır. Kendi vatanlarını savunurmuşçasına Türkiye’yi savunmuştur. Afganlar bağışlayabildikleri tüm eşyalarını Türklerin Kurtuluş savaşında bağımsızlığını kazanabilmeleri için bağışlamışlardır. Gazi Mustafa Kemal Bağımsızlık mücadelesi vermeye devam ederken Afganistan Kralı Amanullah Han’ın isteği üzerine Afganistan’a askeri eğitim alanında yardım etmeyi kabul etmiştir. 2. Dünya Savaşı’na kadar bu yardımlarını azaltmamış hatta arttırmıştır. Doktor, subay ve öğretmen göndermiştir. Ankara Hükümeti’nin yurtdışına gönderdiği ikinci elçi Afganistan’a gönderdiği elçidir. Bu elçi de Afgan asıllı bir Türk subay olan Abdurrahman Samandandır. Atatürk, 1921’de Ankara’da yapılmış olan Afganistan Büyükelçiliği’nin açılışında bizzat bulunmuştur. Afgan ve Türk bayraklarını bizzat kendi elleriyle çekmiştir. Gazi Amanullah Han, Lozan Antlaşması’ndan sonra Atatürk’ü ve Türkiye’yi tebrik eden ilk devlet adamı olmuştur.
Türk-Afgan İlişkileri
Afganistan toprakları, yıllar boyunca Türklerin de yaşadığı topraklar olmuşlardır. Türkler ve Afganlar arasında eskilere dayanan kültürel ve tarihsel bağlar vardır. Türklerin verdiği bağımsızlık mücadelesi Afganları da etkilemiştir. Savaş sürecinde dayanışma içinde olmaları iki ülkeyi daha çok yakınlaştırmıştır. İki ülke de birbirinin gelişimi için çalışmalar yürütmüştür. Savaş sürecinde dayanışma içinde olmalarının nedenlerinden biri ortak düşmanlarıdır, Afganistan toprakları iki ülkeyi de İngiltere’ye karşı ortak hareket etmeye itmiştir. Atatürk Erzurum Kongresi’ndeki bu sözleriyle Afganistan’da olanları takip ettiğini belirtmiştir: “Afganistan ordusu da İngilizlerin milliyeti imha siyasetine karşı savaşıyor. İngilizlerin bel bağladıkları sınır kabilelerinin de Afganistan’a katıldığını ve bu yüzden İngiliz askerlerinin içeriye çekilmek zorunda olduğunu gazeteleri itiraf ediyor.” Afganistan’ın desteklendiğinin başka bir kanıtı ise Cemal Paşa’nın yürüttüğü çalışmalardır. Cemal Paşa Türk-Afgan ilişkilerini geliştirmek için çok çaba sarf etmiştir. Örneğin 1920 yılında Kabil’e gitmiştir ve Afgan Kralı Amanullah Han’ın isteğiyle “Örnek Alay (Kıt’a-i Numune)” kurmak için çalışmıştır. Bu çalışmasının amacı Afgan ordusunu daha modern bir hale getirmektir. Ancak bazı söylentiler yüzünden Örnek Alay dağılmıştır. Cemal Paşa Afganistan’ı geliştirmek dışında uluslararası alanda tanıtmak için de çalışmıştır.
Cemal Paşa, Mustafa Kemal Paşa’ya Türk-Afgan ilişkileri ve yürüttüğü çalışmalar hakkında sürekli rapor vermiştir. Bu raporlarda Afganistan için bazı talepleri de olmuştur. Talepleri Mustafa Kemal Paşa tarafından reddedilmiştir çünkü talepleri Türk ordusunun ihtiyaçlarını karşılamasına engel oluyordur. Mustafa Kemal Paşa Türkiye’nin savunulmasının her şeyden önemli olduğunu belirtip Cemal Paşa’nın isteklerini geri çevirse de Afganistan’a yardım etmeyi bırakmamıştır. Özellikle Afgan ordusu için çalışmıştır çünkü Afganistan ve yakınlarında güçlü bir ordu olması, Hindistan’daki İngilizlerin bu ordu tarafından yavaşlatılması milli mücadele için önem teşkil etmektedir. Afganistan’a Türkiye’den subaylar gönderilmiştir ve Afgan ordusuna destek sağlanmıştır. Türk ordusunun kazandığı her zafer Afganistan’da büyük bir coşkuyla kutlanmıştır. Afgan kralı Amanullah Han kutlamalarda yaptığı konuşmalarda Türkler ile Afganların kardeş olduğunu, Türk ordusunun zaferlerinin tüm İslam alemi için bir gurur olduğunu, Türkiye’yi desteklediğini belirtmiştir. Mustafa Kemal Paşa da Afganistan’ın Türkiye’ye beslediği samimi duygulara ve desteğe hep karşılık vermiştir.
Günümüz Türkiye Afganistan Siyasi İlişkileri
Türkiye’nin Afganistan’a karşı olan politikasında dört tane çok önemli unsur vardır. Bunlar Afganistan’ın birlik ve bütünlüğünün korunması, güvenliğinin istikrarlı bir şekilde sağlanması, ülkede halkın desteğini ve katılımını kazanarak Afganistan’ın iç politikasını güçlendirmek, Afganistan’ı içerdeki terörlerden ve gerici akımlardan arındırmak olarak belirtilmiştir. Bu hedefleri gerçekleştirmek amacıyla gerek ikili antlaşmalarda gerekse BM ve NATO gibi çoğu ülkenin bulunduğu örgütlerde çaba harcamıştır. Afganistan’ı daha refah bir ülke haline getirmeye çalışmıştır. Afganistan’ın Komşu ülkeleriyle yakından ilişkiler kurması için de 2007 yılında Türkiye-Afganistan-Pakistan Üçlü Zirve Süreci ve 2011 yılında da Asya’nın Kalbi İstanbul Süreci başlatılmıştır. Ülkemiz Asya’nın Kalbi sürecinde de Afganistan’a yardımcı olmak için Bakanlar kuruluna ev sahipliği yapmıştır.
Bu konferansta Türkiye Azerbaycan’ın eş başkanlığını Tacikistan’a devretmiştir. Türkiye Afganistan’a büyük çaplı yardımlarda bulunmuştur. 2004 yılından beri Türkiye’nin yürüttüğü ve Afganistan’ın kalkınmasına yardımcı olacak bir program da Türkiye’nin herhangi bir ülkeye yaptığı en büyük yardım olarak resmi belgelerde bulunmaktadır. Brüksel’de yapılan Afganistan Konferansı’nda Türkiye Afganistan ve Afganistan’ın kalkınması için yapacağı yardımın 150 milyon dolar kadar olacağını açıklamıştır. Varşova’da 8-9 Temmuz 2019 tarihlerinde yapılan NATO Zirvesi’nde ise Türkiye Afganistan’ın güvenliğine katkı sağlamak için Afganistan güvenlik güçlerine 60 milyon dolar taahhütte bulunmuştur.
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Nedir?
İki devlet arasındaki yakınlaşma 11 Mayıs 1920 tarihinde başlamıştır. Afganlar, Bekir Sami Bey’in heyetini beğenmiştir. Bir sonraki heyete de aynı şekilde tepki göstermişlerdir. Türkiye ile Afganistan arasındaki ilişkileri ilk kez resmi bir noktaya getiren belge olan Türk-Afgan Dostluk Antlaşması Moskova’da bulunan Türk elçiler Yusuf Kemal ve Rıza Nur Bey’le Afganistan elçisi Veli Han arasında imzalanmıştır. Bu antlaşma ile Afganistan Ankara Hükümetini tanıyan ilk ülke olmuştur. Kral Amanullah Han antlaşma henüz imzalanmadan İkinci İnönü Zaferi‘ni kutlayarak Türkiye’ye olan sevgisini belirtmiştir.
Anlaşma, Türkiye’nin uluslararası alanda gerçekleştirdiği ikinci antlaşmadır. Sovyet Rusya’nın desteğini sağlamak için 1920 yılında Moskova’ya iki heyet gönderilmiştir. Heyetler gönderildiğinde Afgan heyetinin de Moskova’da bulunuyordur. Sovyet Rusya’yla görüşmeler sürdürülürken Afgan heyetiyle de görüşmelere başlanmıştır. Alınan ortak kararlar sonucu 1 Mart 1921 tarihinde 10 maddelik Türk-Afgan Dostluk ve İş Birliği Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşmanın maddeleri iki ülkenin dayanışmasını sağlamaya yöneliktir. Bu dayanışma savaşta birbirlerine yardımcı olmalarını sağlayacaktır. Antlaşma 1 Mart 1921 tarihinde Moskova’da imzalandıktan sonra 21 Temmuz 1921 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve yürürlüğe girmiştir. İlk defa bir antlaşma bir doğu devletinin bağımsızlığını kabul etmiştir ve bu antlaşmayla Türkiye, Afganistan’ı Rusya’dan sonra tanıyan ilk devlet olmuştur. Antlaşmanın sonucu olarak Türkiye, Afganistan’a en çok askeri alanda yardım etmiştir. Örneğin ileride orduya katılacak insanlar yetiştirmek için, Afgan ordusunu modernleştirmek için Kabil’de açılan Askerî Zabitan Mektebine Türkiye’den öğretmen subaylar gönderilmiştir. İlerleyen yıllarda da sivil veya asker öğretmenler gönderilmeye devam edilmiştir. Askeri malzeme yardımı yapılmıştır. Başka bir gelişme ise Medine Muhafızı Fahrettin Paşa’nın Kabil elçisi görevine atanmasıdır. Fahrettin Paşa’dan sonra başka kişiler atanmış ve büyük hizmetler vermişlerdir.
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Nedenleri
Bu antlaşmanın birçok sebebi vardır. Bunlardan biri ve belki en önemlisi Afganistan’ın Türkiye’nin verdiği bağımsızlık mücadelesine duyduğu saygıdır. Bir diğeri ise Afganistan’ın geçmişinin çoğunu Türklerin oluşturduğudur. Nadir Şah’ın Mustafa Kemal’e gönderdiği bir mektupta “Kardeş Türk Hükümetinin milli şenlikleri münasebeti muazzaması ile Zatı Devletlerini kemali hulus ile tebrik ve Türk millet ve Cumhuriyetinin saadeti için en has temenniyatımı teyit etmek fırsatı mes’udesini idrak eylerim.” diyerek Mustafa Kemal Paşa’nın ve tüm Türk halkının Cumhuriyet Bayramı’nı içtenlikle kutlamıştır. Bu da Nadir Şah’ın tüm Türk halkına duyduğu saygıyı ve sevgiyi göstermektedir.
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Maddeleri
Antlaşmanın başında söylenilen söze göre Türkiye Devleti ve Afganistan birbirine verdikleri değeri, birbirine bağlılıklarını ve amaçlarını belirtmiştir. Bu devletlerden biri diğerinin mutluluğunu veya üzgünlüğünü diğerinin de paylaşacağı belirtilmiştir. Geçmişteki gibi irtibatsız ve bağlantısız bir şekilde değil de bağlantılarını sıkı tutarak Doğu dünyasının uyanışının ve ilerleyişini korumaya çalışmak Türkiye ve Afganistan’ın yapması gereken bir durumdur. Hem Türkiye’nin hem de Afganistan’ın tek vücut gibi beraber çalışarak kendilerine düşen tarihsel görevleri uygulamayı göreve edinmelidir. Birbirini kardeş gibi gören iki devlet çok önceden beri var olan birlik ve ittifakı resmi bir şekilde siyaset alanına geçirerek ittifakı somut bir hale getirip tüm Doğu’nun ve Doğu’nun geleceğinin daha refah bir hale gelmesi ve Doğu ülkelerinin diğer ülkelerle ilişkilerinin gelişmesi için imzalanmaya karar verilmiştir. Antlaşmanın maddelerine göre ana konusunun her iki devlet için emperyalizme karşı ortak bir şekilde tavır alma ve iki devletin de birbirini resmi bir şekilde tanıdığını göstermek olduğu söylenilebilir.
Not: Türk Afgan Dostluk Antlaşması’nın orijinal tüm maddelerini yukarıdaki görsele tıklayarak indirebilir ve inceleyebilirsiniz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi (Ankara) Hükümetine göre Türkiye Büyük Millet Meclisini temsil edecek olan meclis üyelerinden Ekonomik İşler Bakanı Yusuf Kemal Bey ve Eğitim İşleri Bakanı Rıza Nur Bey ve Afganistan Devleti’ni temsil edecek olan Olağanüstü Büyükelçi Sayın General Mehmet Veli Han bu antlaşmayı imzalayacak temsilciler olarak seçilmiştir. Bu antlaşmadaki maddelerin her birini dürüst bir şekilde kabul etmişler dir. Ve antlaşmayı imzalamışlardır.
1. Çok şükür bağımsız bir yaşam sürdüren Türkiye Devleti, içtenlikle ve gönülden bağlar ile bağlı bulunduğu Yüce Afganistan Devletini gerçek anlamıyla bağımsız tanımayı bir görev bilir.
Bu maddede devletler birbirinin bağımsız olduğunu kabul etmişlerdir. Maddede iki devletin de içtenlikle ve gönülden bağlar ile bağlandığı belirtilmiştir. Buradan da iki devletin birbirinin dostu olduğu çıkarılabilir.
2. Bağıtlı Yüksek Taraflar, tüm Doğu uluslarının kurtuluş, bütünüyle her Ulusun istediği herhangi bir rejim ve hükûmet biçimi ile kendisini yönetmekte özgür olduğunu açıklar; Buhara ve Hayve Devletlerinin bağımsızlığını tanırlar.
Bu maddede bağıtlı iki devlet birbirlerinin politikalarını, rejimlerini ve hükümet biçimlerini yargılamayacaklarını devletlerin yönetilme şekillerine saygı duyacaklarını ve devletlerin kendilerini yönetmekte özgür olduklarını belirtir. Buhara ve Havye adlı devletlerin de bağımsız devletler olduğunu belirtir.
3. Yüce Afganistan Devleti, yüzyıllardan beri İslâmiyet’e önderlik ve ona üstün görevler yapmış olan, Hilâfet dünyasını elinde tutan Türkiye’nin bu alanda lider olduğunu, bu fırsattan yararlanarak da açıklar.
Afganistan Müslüman bir ülkedir. O dönemde halifelik hala sürmektedir. Bu yüzden bu maddede Afganistan Türkiye’nin İslamiyet alanında yaptığı görevlere de bakarak Türkiye’yi kendi dininin lideri ve koruyucusu yani halifesi olarak göreceğini açıklamıştır.
4. Bağıtlı Taraflardan biri, Doğuyu istilâ, ya da sömürge yapma siyasetini izleyen herhangi bir emperyalist Devlet tarafından ötekine yapılacak saldırıyı bizzat kendine yapılmış sayarak, elindeki araçlar ve olanaklarıyla, onu püskürtmeyi kabul eder.
Bu maddede tarafların Doğu’daki herhangi bir ülkeye yapılan sömürgeleştirme çalışmasına karşı çıkacağını ve kendine yapılmışçasına tüm gücüyle Doğu’yu sömürgeleştirme çabası içinde olan devletleri geri püskürtmeye çalışacaktır.
5. Bağıtlı Taraflardan her biri, ötekinin anlaşmazlık içinde bulunduğu üçüncü devletin çıkarlarına uygun, ya da öteki bağıtlı Tarafın çıkarlarına zararlı herhangi bir devletler arası antlaşma ve sözleşme yapmamayı ve herhangi bir devletle antlaşma imzalayacağı zaman öteki Tarafa haber vermeyi yükümlenir.
Bu maddede Taraflardan birinin anlaşamadığı bir devlete karşı diğer tarafın dostça bir yaklaşımda bulunacak ise veya bir antlaşma imzalayacak ise taraflardan her ikisinin de onayının gerektiği söylenmektedir. Bu da Afganistan ve Türkiye’nin karşılıklı olarak kararlarına saygı duydukları anlaşılabilir.
6. Bağıtlı Taraflar, arasındaki ekonomik ve ticaret ilişkilerinin ve Konsolosluk işlemlerinin düzenlenmesi için gerekli sözleşmeleri ayrıca yapacaklar ve şimdiden birbirlerinin Başkentlerine Büyükelçi göndereceklerdir.
Bu maddede Afganistan ve Türkiye’nin ticaret, ekonomi ve konsolosluk işlemlerini sözleşme ile hallettiklerini ve antlaşma imzalandıktan sonra devletlerin elçilerinin direkt olarak karşı devletin başkentine gideceği söylenmiştir. Bu maddeden de Afganistan ve Türkiye’nin birbirlerine güvendikleri çıkarılabilir.
7. Bağıtlı Taraflar iki ülke arasında düzenli ve özel postalar kurarak, siyasal durumları ile eğitim, ticaret vb. durumlardan ve her türlü gereksinim ve isteklerinden, karşılıklı ve en ivedi olarak, birbirlerine bilgi vereceklerdir.
Bu maddede karşılıklı iki tarafın birbirlerine mektup yoluyla genel durumlarından ve her türlü gereksinim ve isteklerinden bahsedeceklerdir. Buradan da iki devletin birbirine yardım eli uzatacağını çıkarabiliriz.
8. Türkiye Afganistan’a kültür alanında yardım etmeyi, öğretmen ve subay göndermeyi ve bu öğretmenler ve subayların en az beş yıl görevde kalmasını ve bu sürenin sonunda, Afganistan isterse, yeniden eğiticiler göndermeyi yükümlenir.
Bu maddede Türkiye’nin Afganistan’a eğitim ve kültürlerini yapılandırma alanında yardım edeceği söylenmiştir. Buradan Türkiye’nin Afganistan’a ilerleme anlamında her türlü alanda her şekilde yardım etmeye çalıştığı çıkarılabilir.
9. Bu Antlaşma en kısa sürede onaylanacak ve o andan başlayarak yürürlüğe girecektir.
Bu maddede antlaşmanın imzalandıktan sonra kesin bir şekilde yürürlüğe gireceğini söylemektedir. Burada karşılıklı iki devlet arasında güçlü bir güven bağının olduğu anlaşılabilir.
10. Bu Antlaşma iki örnek olarak Moskova’da düzenlenmiş ve Tarafların tam yetkili Temsilcilerine imza edilip verilmiştir. Antlaşma Hicri yılın bin üç yüz otuz dokuzunda, Cemaziyelahirin yirmi birinci gününe rastlayan, bin üç yüz otuz yedi yılı Martının birinci salı gününe rastlayan, bin üç yüz otuz yedi yılı Martının birinci salı günü imza edilmiştir.
Bu maddede antlaşmanın yazılma ve imzalanma tarihi kesin olarak belirtilmiştir.
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Sonuçları
Birbiri ile dost olan bu iki devletin içinde bulunduğu duruma bakılarak imzalanan bu antlaşma iki devletin dostluğunu güçlendirmiştir. Sömürge devletlere karşı dayanışma ile durulacağını belirtmiştir. Bu antlaşmanın 1 Mart 1921 tarihinde imzalanmasından sonra 21 Temmuz 1921 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır. Bu antlaşmada iki ülke dostluk ve iş birliği anlamında değerli ve önemli kararlar almıştır. Bu kararları yürürlüğe sokmaya çalışmıştır. Doğu milletlerinin ilk defa kalkınmasından, özgür olma çabasından bahseden bu antlaşmayla Afganistan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümetini resmi olarak tanıyan ilk devlet olmuştur. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükümeti de Afganistan’ı resmi olarak tanıyan ikinci devlet olarak tarihe geçmiştir. Bu antlaşmadaki önemli maddelerden biri de Afganistan’ın yani Müslüman olan bir devletin Türkiye’yi İslam dünyasının lideri yani halife olarak kabul etmesidir.
Türk Afgan Dostluk Antlaşması Önemi
Bu Antlaşmada iki devlet tarih boyunca süren bağlantılarını ve birbirlerine karşı duydukları saygıyı resmiyete dökmüşlerdir. Antlaşmada iki devlet birbirlerini bağımsız devletler olarak tanıdıklarını, taraflardan birine yapılan herhangi bir saldırının diğer tarafa da yapılacağını Türkiye’nin Afganistan’a kültürel bağlarını güçlendirmek için eğitimci göndereceğini ve bunların hepsinin devletin mevcut olan dostluklarını ve bağlarını daha da güçlendirmiştir. Afganistan ve Türkiye’nin 1921 tarihinde imzaladığı anlaşma ile savaştan çıkmış Türkiye devleti ile ortak manevi değerlere sahip olan Afganistan aralarındaki ittifakı Doğu bölgesi konusunda karşılaşacakları tehdidi veya sömürge amaçlı saldırıları hangi ülkeye gelirse gelsin anlaşma tarafları elindeki tüm olanaklar ile püskürtmek için destek verecekti. Böylece Kurtuluş Savaşı’ndan çıkmış Türkiye doğuda karşılaşabileceği tehditleri daha kolay yönetme olanağı bulmuştur. Bunun yanı sıra bu antlaşma ile Türkiye ve Afganistan arasındaki kültürel bağlar da güçlenmiştir.
Türk- Afgan Dostluk ve İş Birliği Antlaşması, o yılların şartlarında her iki taraf için de çok büyük önem taşımaktaydı. Bu antlaşma Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti’nin hukuken yaptığı ilk siyasi antlaşma olduğu için Türkiye için ayrı bir önem de taşımaktadır. Bu antlaşmada sömürgeciliğe ve emperyalizme iki devlet de karşı çıkmıştır. Bu antlaşma ile iki devlet arasındaki ilk ittifak antlaşması imzalanmıştır. Türkiye ve Afganistan’ın Tarihi çok geçmiş zamana dayanmaktadır. Her iki ülke arasındaki kardeşlik bağları iki ülkenin de işgal edilme ve sömürgeleştirme anlamında kaderleri de birbirine benzediği için daha da güçlenmiştir.
Millî Mücadele’nin ve cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren başlayan bu iki devlet arasındaki karşılıklı yardımlaşma çabaları sonucunda Afganistan’ın ekonomik, askeri ve siyasi anlamda refah seviyesine ulaştırılmaya çalışılmıştır. Afganistan’ı modern bir devlet yapısına ulaştırmaya çalışan Amanullah Han’a ve genel olarak Afganistan halkına duyduğu ilgi ve onlara karşı olan dostluğu bu iki devlet arasındaki bağları iyice güçlendirmiştir. Neredeyse kırılmaz bir hale getirmiştir.