Dünya Tarihi

Tarım Devrimi Nedir? Tarım Devrimi Nedenleri ve Sonuçları

Tarım devrimi, insan topluluklarının yaklaşık 12.000 yıl önce ilk kez tarım yapmasıyla gerçekleşen ve devrimsel dönüşümler yaratan süreçtir.

Bu yazı tarım devriminin nasıl başladığını, tarım devriminde nelerin yapıldığı ve tarım yüzünden insanların yerleşik hayata geçmesi gibi olaylar anlatılarak neden aynı mekânda (örneğin evde) yıllarca kaldığımızı ve bunun nereden geldiğine açıklık getirmek için yazılmıştır. Ayrıca tarımın hayatımızdaki önemi ve tarımın yerleşik hayata geçmedeki önemi de anlatılacaktır. Tarımın hayatımızdaki önemi ve nereden geldiği anlatılacaktır. Bu insanın kökenlerini öğrenmesi açısından önemlidir. Ayrıca bu yazımızda tarımın insanlar için olan önemi geçmektedir. Bu da bizim günden güne daha az iş kaynağı olarak tercih edilen tarım için olan fikirlerimizin değişmesi için yazılmıştır.

Günümüzde elimizde olan arkeolojik kalıntılardan yola çıkarak insanlar, eskiden günümüze kadar sadece 200.000-300.000 yıl arasında var olmuştur. Ancak baktığımızda insan tarihinde 15.000-20.000 yıl öncesine kadar tarıma dair hiçbir faaliyet bulunmamaktadır. Tarım devrimi insanların ilk kez tarım yapması ile gerçekleşmiştir ve toplumlardaki sosyo-ekonomik yapıları değiştirmiş bir devrimdir. İnsanlar tarım devriminden önce avcılık ve toplayıcılık yapıyorlardı. İhtiyaçlarını avladıkları hayvanlardan ve topladıkları bitkilerden karşılıyorlardı. Hayvanların etinden yiyecek, derisinden kıyafet, yağlarından mum vb. yapılıyordu. Topladıkları bitkileri ise ilaç, merhem ve yiyecek olarak kullanılıyordu. Fakat insan popülasyonu artıp tüketimi arttırınca besin kaynakları az gelmeye başladı. Bu nedenle insanlar doğadan aldıkları bitkilerin çekirdeklerini ekerek tarıma başladı.

Tarım Devrimi Nedir?

Neolitik Devrim olarak da önümüze gelen Tarım Devrimi yaklaşık günümüzden 12.000 yıl önce başlamıştır. Son buzul çağı bittiğinde, şu anda bile içinde durduğumuz Tarım devrimi insanların birbiri ile etkileşimini, alışkanlıklarını, beslenmelerini, yaşam tarzını ve hatta vücut yapılarını dahi değişime uğrattı. Tarım devriminin olduğu süre boyunca, avcı toplayıcılar hayatlarını sürdürebilmek için istedikleri avları yakalamak için peşinden koşarken dünyayı adım adım turluyorlardı. Ancak tarım devriminin gerçekleşmesiyle köklü bir değişim gerçekleşti. İnsanlar avcılığı bırakıp tarım ile ilgilenmeye başladılar ve böylece çiftçiler ortaya çıkmış oldu. Tarım devriminde insanlar beslenme gibi ihtiyaçlarını eski hallerinden farklı olarak (yani avlanmadan farklı olarak) kendi yetiştirdikleri ürünler ile karşılamaya başladılar. Artık et yerine daha fazla bitkiler ile beslendileri için vücutlarında bir takım değişiklikler yaşanmıştır.

Örnek verilecek olursa avcı toplayıcı döneminde insanların sindirim sistemi oldukça güçlüydü. Çünkü etleri güzel bir şekilde sindirebilmek için iyi bir sindirim sistemine ihtiyaç duyulur. Tarım devrimine geçildiğinde ise insanlar daha kolay sindirilebilen bitkileri tüketince sindirim sistemleri yavaş yavaş gerilemeye başlamıştır. Ama insanlara sorun çıkaracak derecede değil. Sadece insanların vücuduna ayak uydurmuştur. Başka bir örnek verecek olursak avcı toplayıcı döneminde insanların çeneleri daha güçlüdür. Çünkü bütün o etleri ısırıp çiğnemek için güçlü çeneye ihtiyaç duyar. Tarım devriminde ise et tüketimi çok olmadığı için insanların çeneleri yavaş yavaş güçsüzleşmiştir.

Tarım Devrimi Haritası
Fırat-Dicle Irmakları Arası (11 bin yıl önce), Yangzi Nehri ve Sarı Nehir (9 bin yıl önce) Yeni Gine (9-6 bin yıl önce), Meksika (5-4 bin yıl önce), Amerika (5-4 bin yıl önce), Sahra altı Afrika (5-4 bin yıl önce), ABD doğu bölgeleri (4-3 bin yıl önce).

Tarım Devrimi Öncesi Hayat Nasıldı?

Hastalıklar

Yerleşik hayatta, avcı-toplayıcı hayatından daha fazla hastalık görülmüştür. Ve hastalıklar yerleşik hayatta daha hızlı yayılmıştır. Tarım devrimi boyunca hastalıkların ve hastalıklar sonucu olan ölümlerin engellenememesi dönemdeki tıp bilgilerinin yetersizliğinden ve insanların hayvanlar ile iç içe yaşamasından dolayıdır. Bir takım hastalıklar bu dönemde hayvandan insana geçmiş ve diğer insanlara hızlıca yayılmıştır. Hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar şunlardır; grip, çiçek ve kızamık. Doğal ayıklanma sonucunda topluluklar yavaş yavaş bu hastalıklara karşı bağışıklık gelişmiştir. Her kuşak bağışlık geliştirebilenler hayatta kalabilmiş ve bağışıklık geliştirmiş genlerini bir sonraki kuşağa aktarmıştır. Böylelikle havyanlar ile birlikte iç içe yaşayan Amerika, Avustralya kıtalarındaki insanlar bu hastalıklara karşı bağışıklı hale gelmiştir. Fakat diğer kıtadaki insanlar bağışıklık geliştirmemişti. Bu nedenle bir çok kayıp yaşanmıştır.

Örnek verilecek olursa Avrupalılar ile olan teması sonucunda Karayipler ve bir kaç Pasifik Adası’nın nüfusunun büyük bir kısmı bu hastalıklar nedeniyle yok olmuştur. Amerika kıtasıda ise belirli yerlerdeki toplumun % 85’inden fazlası Avrupadan gelen bulaşıcı hastalıklardan dolayı ölmüştür. Amerikadaki yerlilerin karşılaştığı bu facia insanlıktaki en büyük felaketlerden biriydi. O kadar ki Orta çağ Avrupasında gerçekleşen ve Kara Ölüm diye de bilinen Büyük Veba Salgınından daya büyük bir yılıma sebep olmuştur. Öte yandan İnka İmparatorluğu lamaları evcilleştirdiler fakat hem lamalardan uzak durdular hem de lamaların sütünü içmediler. Bu nedenle hastalık kapma riskleri yok denecek kadar azdı. Salgın hastalıklar İngiliz sömürgelerinin Afrika’ya ve Hindistan’a yerleşmesinden sonra artış göstermiştir. Diğer yandan Avrupalıların doğal bir bağışıklığı yoktu.

Bitki Kültürlenmesi

Toplumlar tarımsal üretimin başlarında yabani tohumları kullanıyorlardı. Zaman geçtikçe insanlar tahılda büyük taneli olanları tohum olacak şekilde ayırmaya başladılar. Tarım yapılacak diğer bitkilerde ise istenilenlerin hasatı yapıldı. Küçük tohumlar yetişmez diye tarımı yapılmadı. Bu istenmeyen tohumlar bazı bitkiler üzerinde kaldı ve bu tohumların bir kısmı doğal olarak çimlenme fırsatı buldu. Diğer yandan istenilen tohumları depoladılar ve daha sonra ektiler. Buraya baktığımızda insanların bitkiler üzerinde bir yapay seçilim uyguladığını görebiliriz. Bu seçilen bitkiler zamanla evrimleşerek tamamı tercih edilen bir hal aldılar. Sonuca baktığınızda bu olaylar bitkilerin kültürlenmesini ve bitkilerin tarımının sürekli bir hale gelmesini sağladı. Böylece insanlar hasattan daha fazla verim aldılar ve güzel ürünler elde ettiler. Yiyecek konusunda da sıkıntıları kalmadı.
Bu durum ile beraber tahılların bazıları kırılgan olmayan ve büyük taneli türlerin oluşmasını sağladı. Daha büyük taneli tahılların insanlar için daha sağlıklı olduğu kolayca görülebilir. Bir tahılın kırılgan olup olmaması yani başak eksenine sahip olması tahılın verimliliği ile doğrudan ilişkilidir. Yabanıl tahıl ürünlerinde başak eksenleri oldukça hassastır. Ve herhangi bir rüzgarda bile tanecikleri etrafa saçılır. İnsanlar bu tohumları toplayamadan önce büyük bir çoğunluğu çoktan etrafa saçılmış oluyordu. Yine de bir kısmı toplanılabiliyordu. Fakat taplanılan kadarının yarısı kadar bir miktar ise taşınırken kaybediliyordu. Yapay seçilime uğramış tohumların ise başak ekseni sağlam oluyordu. Bu nedenle hasattan kayıp eskisine göre oldukça düşmüştü.

Yerleşik Hayat Nedir?

Yerleşik hayat insanların bir bölgeye taşınarak yaşamlarını o bölgede kalarak devam ettirmesidir. Yerleşik hayatta insanlar genellikle su kıyılarını tercih etmiştir. Çünkü su insanın en temek ihtiyaçlarından biridir. Ve ayrıca tarım için de suya oldukça ihtiyaç duyulur. Bu nedenle su kenarına evler kurmak yaygın bir olaydır. Fakat su kenarlarına ev kurmak ne kadar yararlı olsa da kötü yönleri de vardır. Çok yağmur yağdığında dereler, göller, nehirler taşar ve sel meydana gelir. Seller sonucunda ise evler yıkılır. Can ve mal kayıpları yaşanır. Tarım arazileri su içinde kaldığı için ekinlerin hepsi bozulur veya ekin yapılamayacak hale gelir.

İnsanlar Neden Yerleşik Hayata Geçti?

Avcı-toplayıcı zamanında insanlar yiyecek sıkıntısı çekiyorlardı. Avladıkları hayvanlar eğer salgın gibi durumlardan ölmüşlerse hatta en basitinden etraflarında avlayabilecekleri hayvanları yoksa insanlar aç kalıyorlardı. Topladıkları bitkiler ise sadece belirli zamanlarda ortaya çıkıyordu ve sınırlıydı. Bu nedenle yiyecek sıkıntısına giriyorlardı. Bir diğer değişle besin elde ettikleri kaynaklar özerinde hakimiyetleri yoktu. Bu nedenle insanlar kendileri üretmeye başladılar. İlk başta yarı göçebe şeklinde yaşıyorlardı. Yani küçük bir alana ekinlerini ekip avcı-toplayıcı hayatlarına devam ediyorlardı. Daha sonra ekinler olgunlaşınca toplamaya geliyorlardı. Zaman ilerledikçe daha büyük alanlarda tarım yapmaya başladılar. Tarım yapılacak alan büyüdükçe yapılması gereken iş de büyüyordu. Yani göçebe hayatlarını sürdürebilmeleri için pek bir zamanları kalmıyordu. Bu nedenle insanlar yavaş yavaş yerleşik hayata geçiş yaptı. İnsanlar yerleşik hayata geçince yavaş yavaş topluluklar, topluluklardan köyler, köylerden şehirler gibi gibi büyüyüp gelişerek en son günümüzdeki halini aldı.

İlk Yerleşik Yaşam Çatalhöyük

Dünyanın ilk yerleşik hayata geçilmiş yeri Konya’da yer alan Çatalhöyük’tür. Çatalhöyükün batı ve doğu yönlerinde olmak üzere iki tane yan yana höyük bulunmaktadır. Doğu tarafında bulunan yerleşim yeri Neolitik Çağdan, batı tarafında bulunan yerleşim yerinden ise kalkolik çağa ait izler bulunur. Bu iki höyük günümüzde hala konyanın sınırları içerisindedir. Çatalhöyük yaklaşık 14 metre yüksekliğindedir ve toplam 14 yapıdan oluşur. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki bu höyük içerisinde M.Ö 7024 ve M.Ö 6449 yılları arasında binden fazla konutun bulunmuştur. Ek olarak bu konutlarda yaşamış olan insanların sayısı yaklaşık 5 ile 10 bin arasındadır. Fakat buradaki konutların hepsinin kapısı yoktur. Bu konutlara damdan içeriye merdiven ile girildiği tahmin edilmektedir. Baktığımızda bu iki höyük de yaklaşık 2 bin yıl boyunca kesintisiz yerleşim alanı olarak tercih edilmiştir. Çatalhöyük’ü diğer yerleşim alanlarında ayıran bir özelliği ise köy aşamasını geçip kentleşmeye geçmesidir.

Çatalhöyük Evleri
Çatalhöyük Tarihi

Tarım Devrimi Sonuçları

Tarım devrimi sonucunda insanlar yerleşik hayata geçti ve dünyanın günümüzdeki halini oluşturacak adımlar atıldı. Tarım Devriminin başka sonuçları da olmuştur. Bunları madde madde yazabiliriz.

  • İnsan nüfusu arttı. Tarım devrimi yaşanmadan önce nüfustaki artış oranı on binde 7-15 civarındaydı. Tarım Devrimi gerçekleştikten sonra bu oran hızlı bir şekilde artış göstererek binde 36’ya kadar yükseliş gösterdi. İnsanlar nüfus artınca daha geniş alanlara yayılmaya başladılar. Tarımın en iyi yapılabildiği yerlerden biri olan Akdeniz bölgesi ve onun çevresinde nüfus oldukça yoğunlaştı.
  • Zaman ilerledikçe avcılık ve toplayıcılık yapan insanlar tarım yapmaya ve hayvanları evcilleştirip beslemeye başladı. Tarım giderek insanların hayatında daha belirgin ve önemli bir etken olmaya başladı. Ve bunlarla beraber göçebe hayatın yerini yerleşik hayat almaya başladı.
  • Teknolojik gelişmede büyük gelişmeler yaşandı. İnsanlar tarım yaparken ve yerleşik olarak bir yerde yaşarken ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için yeni yeni icatlar çıkardı. Örnek verecek olursak tırpan tarımda ekinlerin daha kolay toplanmasına yardımcı olması için icat edilmiştir. Ayrıca baktığımızda insanların bilerek tohumları yapay seçilime uğratması tıp alanında büyük bir gelişmeye öncü olmuştur.
  • Ticaret arttı. İnsanlar aldıkları fazla gelince ve başkalarının sahip olduğu eşyalar onlarda olmayıp elde etmek istediklerinde kendi ellerinde fazla olanlarının bir miktarının vererek istediklerini diğer insanlardan almışlardır. Buna daha sonra takas denmiş ve ticaretim ilk adımlarının atılmasına yardımcı olmuştur. Daha sonra takas Lidyalılar döneminde bitip onun yerine altın ve gümüşün karışımı olarak yapılmış elektron dedikleri para çıkmıştır. Bununla beraber ticaret oldukça gelişmiştir.
  • Şehirler oldu. İnsanlar yerleşik yaşama geçince bir arada yaşayıp toplulukları oluşturmaya başladılar. Daha sonra bu topluluklar büyüyerek şehirleri oluşturdu. Bu şekilde devam ederek günümüzdeki halini almıştır.
  • Tarım devrimi her zaman iyi bir şey değildir. Bazı durumlarda zararı vardır. Örnek verilecek olursa avcı toplayıcılığın yaygın oluğu zamanlarda insanlar kendi emekleri ile geçiniyordu. Bu nedenle insanlar arasında gelir dağılımı oldukça eşit bir şekildeydi. Fakat tarım devrimine geçilince ise insanlar toprakları sahiplenerek eğer orada biki kalmak istiyorsa veya tarım yapmak istiyorsa para vermelerini söylüyorlardı. Böylece çiftçiler kazandıklarını bir kısmını hiç iş yapmadan duran insanlara vermek durumunda kalıyorlardı. Bu da toplum arasında bazı kişiler zengin olurken diğerlerini daha fakir bir duruma düşürerek toplum arasında bir sınıf farkı yarattı.

Tarım Devrimi Önemi

Tarım devrimi insanlık tarihindeki en büyük devrimlerden biridir ve gündelik olarak yaptıklarımızım çoğu tarım devriminin sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsanlar avcı toplayıcı döneminde besinler üzerinde hakimiyeti yoktu. Ağaçlardaki bitkileri bulurlarsa topluyor ve hayvan bulurlarsa yakalıyorlardı. Fakat eğer bulmazlarsa aç kalıyorlardı. Bu şekilde yaşamak zordu. Açlıktan ölenler çok oluyordu. Tarım devrimine geçişlerinde ise insanların besinler üzerinde kontrolü geldi. Kendi yiyeceklerini kendileri üretiyorlardı. Böylece yemek konusunda sıkıntı çekmemeye başladılar. Kaynaklar olunca popülasyon hızlıca artmaya başladı. Daha sonra tarım için yerleşik hayata geçildi. İnsanlar farklı farklı ekinler ekmeye başladı. Daha sonra kendilerinde olmayan ekinleri başaklarından karşılıklı olarak almaya başladılar ve buna takas denildi. Takas ilk ticaret girişimlerinden biri oldu. Zamanla takas işlemlerinde sıkıntı çıkınca Lidyalılar tarafından altının ve gümüşün karışımından yapılmış elektron dedikleri para ortaya çıktı. Paranın ortaya çıkışı ile ticaret daha da kolaylaştı ve önem kazandı.

Tassili-n-Ajjer’de (Cezayir) Tarım ve Hayvancılık

 

İnsanlar Tarım ile iç içe yaşama alıştıktan sonra bu işe hayvanları da dahil ettiler. Hayvanları evcilleştirip onlardan yararlanmaya başladılar. Hayvanları iç gücü için kullandılar, etinden süründen beslendiler. Hayvanları evcilleştirmelerine örnek verecek olursak 12.000 yıl öncesine ait Irak ve Anadolu’da koyun ve keçilerin güdüldüğüne dair deliller bulunmuştur.

Ekonominin tarihinde ekonominin büyümesine zemin hazırlayacak büyüklükte değişimler yaşatacak ve devrim olarak nitelendirebileceğimiz iki olay vardır. Birincisi Tarım Devrimi ikincisi ise Sanayi Devrimi. Neolitik Devrim insanları avcı-toplayıcı hayatından tarımcı-hayvan yetiştiricisi haline getirirken Sanayi Devrimi farklı topluluklardan olan insanları toplayıp tarım-hayvan yetiştiriciliğinden alıp sanayi ve hizmet alanlarına çalışıp üretim yapan insanlar haline çevirmiştir. Tarım devrimi belirli bölgelerde çıkıp yayılmışken sanayi devrimi Avrupa’da ortaya çıkıp tüm dünyaya yayılmıştır. Baktığımızda bu iki büyük olayın sonucunda insan popülasyonunda patlama diyebileceğimiz bir büyüklükte artış gerçekleşmiştir. Baktığımızda ise bu patlamalara yol açan etkenin üretim olduğunu görebiliriz. Üretim olunca tüketim de olur. Ve insanlar daha fazla tüketip üremişlerdir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.