Osmanlı Devleti’nde Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi
Bu yazımızda Kapitülasyon nedir? Osmanlı Devleti hangi ülkelere, hangi tarihlerde, hangi koşullarda ve niçin kapitülasyon vermiştir? Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonları tek taraflı vermesinin nedenleri neler olabilir? Kapitülasyonlar neden ve nasıl sürekli hale getirilmiştir? Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’ni hangi alanlarda ve nasıl etkilemiştir? sorularını yanıtladık. Ayrıca Kapitülasyonların sürekli hale getirilmesi konusunu inceledik.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Kapitülasyon Nedir?
Kelime anlamı olarak kapitülasyon, bir devletin bir sözleşme imzalayarak veya bir anlaşmaya ulaşarak başka devletlere ekonomik ve sosyal imtiyazlar tanımasıdır. Tarihte ilk kapitülasyon örneğine Bizanslılarda rastlanırken; Anadolu Selçuklu Devleti, Memlükler ve diğer bazı Arap devletleri de kapitülasyonlar vermeye başlamışlardır.
Bizim dilimizde bu ifade genellikle Müslüman devletlerde Hristiyanların haklarını belirleyen anlaşmalar için bu ifade kullanılmaktadır. Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’nde ‘imtiyazat-ı ecnebiyye’, yani dış devletten kişilere tanınan ayrıcalıklar, olarak adlandırılmaya başlanmıştır. Aynı zamanda kapitülasyonlar için “İmtiyaz-ı Mahsusa” ismi de kullanılmıştır. Kapitülasyon adlandırması Fransızlardan gelmektedir. Fransızcanın yanı sıra İngilizce ve İtalyanca dillerinde de “bir süre için veya kalıcı olarak kazanılmış hak, ayrıcalık” anlamına gelmekte olan bir kelimedir. Osmanlı Türkçesindeki karşılığı Farsçadan dilimize geçmiş olan “imtiyaz” kelimesidir. Osmanlı Devleti’nde verilen ilk kapitülasyon I. Murat zamanındadır. 500 düka vergi karşılığında günümüz Dubrovnik’inde kurulmuş olan Raguse Cumhuriyeti’ne, gemilerini Ege, Marmara ve Akdeniz içinde ticaret amaçlı serbest dolaştırabilme hakkı tanınmıştır.
Kapitülasyonlar Neden Verilmiştir?
Osmanlı Devleti’nin kapitülasyon vermekteki asıl amacı ekonomik fayda gözetmekti. Yabancı devletlerin ülke sınırları içinde ticaret yapmasının teşvik edilmesinin ülke ekonomisini de canlı tutmakta yardımcı olacağı düşünülüyordu. Bunun yanında Batılı ve Hristiyan devletler ile iyi ilişkiler kurmak, Akdeniz ticaretindeki payı arttırmak da amaçlanmıştır. Son dönemlerde ise Osmanlı Devleti, bu ekonomik ayrıcalıkların kendi milli sanayisinin gelişimi üzerinde olumsuz etkileri olduğunu fark etmiş ve bu ayrıcalıkları kaldırma çabalarına başlamıştır. Birinci Dünya Savaşı zamanında kazandığı fırsatla da 7 Eylül 1914 günü bir irade-i seniye yayınlamış ve kapitülasyonları iptal ettiği haberini tüm yabancı devletlere ulaştırmıştır.
Osmanlı Devleti Hangi Ülkelere Ne Zaman Kapitülasyon Vermiştir?
Osmanlı Devleti hangi ülkelere, hangi tarihlerde, hangi koşullarda ve niçin kapitülasyon vermiştir? sorusunu yanıtlayalım. 1352 yılında Cenovalılara kapitülasyon verilmiştir. Birinci Murad ve Yıldırım Beyazıd hükümranlığında da Cenova ve Venediklilere kapitülasyon verilmeye devam edilmiştir. Süleyman Çelebi’nin Cenova, Venedik, Bizans ve Rodos’a verdiği ayrıcalıklar aynı şekilde kabul edilerek Musa Çelebi tarafından da sürdürülmüştür. Fatih Sultan Mehmet de Venediklilere kapitülasyonlar vermeye devam etmiştir. Mısır ve Suriye bölgesini ele geçirmesiyle Memlük Devletinin varlığını sona erdiren o zamanlar Yavuz Sultan Selim kumandasındaki Osmanlı Devleti, bu devletin Fransa, Katalan ve Venedik’e verdiği kapitülasyonları aynen kabul etmiş ve kendisi de aynı ayrıcalıkları vermeye devam etmiştir.
Kanuni Sultan Süleyman’ın tahta geçmesini takiben de kapitülasyonlar daha kapsamlı anlamlar kazanmaya başlamış ve yabancı ülkelere verilmeye devam edilmiştir. Önceleri Fransızlara verilen bu genişletilmiş kapitülasyonlar; Kanuni Sultan Süleyman sonrası daha da genişletilmiştir. Bu kapitülasyonlara göre, antlaşma devletlerinin Akdeniz’de ödeyecekleri gümrük vergilerinde düşürülmeler ve hukuki ve ticari davalarda ayrıcalıklar verilmesi gözlemlenmiştir. Bu kapitülasyonların genelde geçerlilik süresi anlaşmayı imzalayan iki hükümdarın ömrü boyu olarak kabul edilmiştir. Bu kapitülasyonlar Fransa’ya ilk olarak 1569 yılında tanınmaya başlanmış olup, III. Murad’dan IV. Mehmed’e kadar birçok hükümdar tarafından devam ettirilmiştir. Hollanda, İngiltere, Prusya, Rusya, İspanya, Avusturya, Belçika ve ABD’ye de verilmeye başlanmıştır. 1580 senesinde İngiltere, 1612 senesinde Hollanda Osmanlı tarafından verilen ayrıcalıklarla teşvik edilmiştir.
1740 yılında ise kapitülasyonlar değişim göstermiş, 1736-1739 seneleri arasında yaşanan muharebeler bitiminde imzalanan 28 Mayıs 1740 tarihli Belgrad Antlaşması ile Fransız elçi Marguis de Villeneuve (Margis dö Vilnuv)’un uğraşları sonucu kapitülasyon karşılığı genişlemiştir. İmzalayan iki tarafın hükümdarının yaşamı süreci devam etmesi kararlaştırılan kapitülasyonlar, artık devamlı hale getirilmiştir. Bu durum; Fransızların ve sonrasında daha birçok devletin Osmanlı’nın iç işlerine karışmasına, Akdeniz’de üstünlük kurmasına ve Osmanlı limanları arasındaki taşımacılıkta fazlaca etkin olmasına sebebiyet vermiştir. Avrupa’da gelişmiş ekonomilere sahip olan birçok devlet Osmanlı sınırları içerisindeki Akdeniz limanlarında şirketler kurarak Osmanlı Devleti’nden daha fazla imtiyaz istemiştir. 1838 seneli Balta Limanı Antlaşması ile de İngilizlere kazandırılan imtiyazlar en kapsamlı şekline bürünmüştür.
Osmanlı Devleti Kapitülasyonları Neden Tek Taraflı Vermiştir?
Osmanlı Devleti’nin kapitülasyonları tek taraflı vermesinin nedenleri neler olabilir? sorusunu yanıtlayalım. Osmanlı Devleti’nin iyi ilişkiler kurma ve ekonomik canlanmalar amaçlayarak verdiği bu imtiyazlarla ilgili bir önemli husus da bu imtiyazların tek taraflı verilmiş olmasıdır. On sekizinci yüzyıla kadar çok büyük etkilere sahip olamayan bu imtiyazlar, istendiği zaman geri alınabilme lüksüne sahip olmuştur. Fazla olumsuz etkileri olmayan bu kapitülasyonların faydalı olacağına inanılmış, ve tek taraflı verilmelerinde büyük bir sakınca görülmemiştir. 1718 tarihli Pasarofça Antlaşması ile de bazı kapitülasyonlar çift-taraflılık niteliğini kazanmışlardır. Fakat on sekizinci yüzyıldan sonra, dış devletler daha fazla imtiyaz için Osmanlı Devleti’nin üzerinde çok baskı kurmuş, Osmanlı ekonomisinin zayıflamasını bu devleti hammadde kaynağı ile pazar olarak kullanma fırsatını edinmişlerdir. Bu durum Osmanlı Devleti’nde daha büyük bir ekonomik gerilemeye yol açmış, gayrimüslim Osmanlı tüccarların dış devletlerin etkisi altına girerek Müslüman tüccarların aleyhine gelişmesine yol açmıştır.
Bu kapitülasyonların kötüye kullanılması, Osmanlı Devleti’nin gelişmelere ayak uyduramayışı ve teknik anlamda yerinde sayması gibi etkenler Osmanlı Devleti’ni ekonomik ve siyası bakımdan Avrupa ülkelerine bağımlı hale getirmiştir. 1770 yılında bir İngiliz elçisi artık daha fazla istenebilecek bir imtiyazın kalmadığı iddiasını açıkça dile getirirken, bir Fransız elçisi ise Osmanlı Devleti’ni Fransızların çok bereketli bir kolonisi olarak nitelendirmiştir. İyice zayıflayan Osmanlı Devleti, Sanayi devrimi sonrası ise çağının iyice gerisinde kalmış, büyük darbeler almış ve dış devletlerin etkisine karşı aşırı savunmasız bir konuma sürüklenmiştir. Artık Batılı devletler Osmanlı Devleti’nin üzerinde çok fazla söz sahibidirler ve Osmanlı’yı kullanmaktadırlar. Osmanlı Devleti’nde sayısız ayrıcalıklar kazanmaktadırlar ve bu devleti iyice sömürmektedirler. Kazandıkları bu tek taraflı imtiyazlarla yetinmeyen bu devletler, Osmanlı’nın açıklarından faydalanarak her geçen gün daha fazlasını almaktadır. Artık isteğinin dışında bu derece fazla kapitülasyonlar veren Osmanlı Devleti’nin ekonomisi ise büyük bir çöküşe sürüklenmiştir.
Kapitülasyonların Sürekli Hale Getirilmesi
Kapitülasyonlar neden ve nasıl sürekli hâle getirilmiştir? sorusunu yanıtlayalım. Fransa’ya verilen kapitülasyonlar, bu devletin I. Mahmud devrinde Osmanlı Devleti’ne Avusturya ve Rusya ile imzalamış olduğu Belgrad Antlaşması’nda arabuluculuk ederek yardım etmesi sonucu, ödül olarak sürekli hale getirilmiştir. Önceleri Osmanlı Devleti bu kapitülasyonları geçici olarak vermekteydi çünkü her hükümdar değişikliğinde bu ülkeler ile olan ilişkilerini gözden geçirmeyi ve durumu kendi aleyhinde tutmayı amaçlıyordu. Her yeni hükümdar başa geçtiğinde bu ayrıcalıklar revize edilir, gerek görülürse devam edilirdi. Fakat sağlanan bu denge, kapitülasyonların sürekli hale getirilmesi ile kaybedildi. Antlaşmalardaki iki hükümdarın yaşamları boyu geçerlilik şartı sürekli hale getirildi. Daha sonraları gücünü iyice kaybeden Osmanlı Devleti ise tanıdığı bu ayrıcalıklardan geri dönememiş, bunlara engel olamamış, 1900’lü yıllarda kaldırıncaya değin kapitülasyonlar ve geri kalmışlığı sebebiyle epey çalkantılı zamanlar geçirmiştir.
Kapitülasyonların Osmanlı Devleti’ne Etkisi
Kapitülasyonlar, Osmanlı Devleti’ni hangi alanlarda ve nasıl etkilemiştir? sorusunu yanıtlayalım. Ekonomik anlamda Osmanlı Devleti, bu ayrıcalıkların kapsamını genişletmesi ile birlikte dış devletlere kendi sınırları içinde epey büyük ekonomik egemenlikler sağlamış, bir süre sonra dış devletler için hammadde yönünden sağlam bir sömürü kaynağı haline gelmiştir. Birçok devlet Osmanlı Devleti üzerinde baskınlık kurmuş, Osmanlı Devleti’ni kendileri için bir pazar olarak kullanmaya başlamış ve Osmanlı ekonomisine çok büyük bir darbe vurmuştur. Osmanlı Devleti’ne birçok isteklerini kazandıkları bu üstünlük sayesinde kabul ettirmiş, bunların yanı sıra bu devletteki iç işlerine de karışmaya başlamışlardır.
Bu ayrıcalıklar Osmanlı Devleti sınırları içerisinde suç işleyen Avrupa vatandaşlarının, Osmanlı Devleti tarafından yargılanmasına da engel olmuştur. Avrupalılar, bu durum sayesinde iş yerlerinde yaptıkları hukuka uygunsuz faaliyetlerin önünü açmışlardır. Başkent İstanbul’daki elçiliklerin çevresinde birçok devletten vatandaşın ikamet ettiği kozmopolit semtler oluşmuş, Osmanlı Devleti’nden olan gayrimüslimler de bu elçiliklerden temin ettikleri belgelerle Müslüman kesimin aleyhine daha fazla ayrıcalık kazanmaya başlamıştır. Özetle kapitülasyonlar; Osmanlı iç işlerinde bir karışmaya, devlet işlerinde ve hukuki düzende bozulmalara, halk huzur ve güvenliğinin temin edilememesine ve etkileri çok bariz bir şekilde görülmekte olan bir ekonomik gerilemeye yol açmıştır.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Kapitülasyon Nedir? Kapitülasyonların Kaldırılması başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Osmanlı kapitülasyon konusunda oldukça açık ve anlaşılır bir yazı olmuş, teşekkürler