Demokrasi Nedir? Demokrasi İdeal Yönetim Mi?
İnsanların bir arada yaşayabilmesi için zaman içerisinde birçok yönetim biçimi uygulanmıştır. Demokrasi ise günümüzde bu yönetim biçimlerinden en yaygın olanı ve en kabul görenidir. Demokrasi kavramının farklı açıklamaları olsa da kısaca egemenliğin bizzat halkın kendisinde olmasıdır. Halk seçim yoluyla istediği temsilcileri seçer ve bu temsilciler ile hükümet kurulur.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Demokrasi Nedir?
Fransızca’dan Türkçe’ye geçmiş olan Demokrasi sözcüğü halkın egemenliği temeline dayanan yönetim biçimi veya el erki olarak tanımlanmaktadır.
Demokrasi modernizmi anımsatsa bile kökeni M.Ö. 510 Atina’ya dayanır. Fakat demokrasinin ilk zamanları ile şu anki halinde farklar vardır. Atina’da gördüğümüz demokrasi direkttir, yani halk devlet meselelerinin tartışılmasında doğrudan söz sahibidir. Şu anda Türkiye’de de olduğu gibi dünyanın büyük bir bölümünde direkt değil temsili demokrasi söz konusudur. Halk kendi temsilcilerini devlet meseleleri hakkında konuşmaları için seçer, bunun en büyük sebebi zaman ilerledikçe nüfusun artmasıdır.
Demokrasi En İdeal Yönetim Biçimi Midir?
Demokrasi günümüzde anlamı ve tarihi bilinmeksizin çok fazla övülmektedir ve en iyi yönetim biçimi olarak gösterilmektedir. Geçmişe baktığımızda da yücelten yorumlar görebiliriz. Goethe’nin deyimi ile Demokrasi, “Kendi kendimize egemen olmayı öğreten yönetim, en iyi yönetimdir.” Fakat bu yorumlar ne kadar doğrudur?
İdeal Yönetim Sistemi Olarak Demokrasiyi Savunanların İddiaları
Demokrasinin ideal bir yönetim şekli olduğunu savunanlarının iddiaları şöyledir;
- Demokraside herkesin görüşü alındığından dolayı eşittir.
- Devlette bir olay hakkındaki en iyi karar, çoğunluğun verdiği karardır.
- Demokrasi aydınlığın bir sonucudur.
- Demokrasi tiranlığa engel olur.
- Ülke hakkında herkes eşit söz hakkına sahip olmalıdır.
- Demokratik bir ülkede, bireyleri temsil eden vekiller olması gereklidir.
- İnsanlar, bir kişinin ya da topluluğun buyruğu altında (monarşi, aristokrasi) yönetilmesi hiçbir zaman verimli değildir.
- Demokrasiye uygun olmayan toplum biçimi yoktur.
- Demokratik bir yönetimde tüm insanların memnuniyeti sağlanır.
- Tarih boyunca demokrasi ile yönetilen devletlerin durumu iyi, demokrasi ile yönetilmeyenlerin ise durumu kötü olmuştur. (uzun ömürlü veya kısa ömürlü)
Demokrasi ve Eşitlik
Demokrasinin en çok bahsedilen özelliği tüm halkın yönetimde söz hakkının olmasıdır ve bu sayede eşitliğin sağlanmasıdır. Fakat devletin sürekliliği ve faydası için, doğru kararların alınması, eşitlikten daha önemlidir. Demokraside herkes eşittir ve devlet meselelerinde söz hakkına sahiptir ama halkın çoğunluğu alınması gereken kararlar hakkında gerekli bilgilere sahip değilse, alınan kararların toplum için faydalı olması beklenemez. Elbette bir halk cahil ve geri kalmış olabilir fakat kararların faydasız olacağı aşikâr iken onları kendileri için karar vermeye zorlamak, halkı daha da cahilleştirmek anlamına gelir. Herkes yaşadığı devlet içerisinde söz hakkına sahip olmak ister fakat kurnaz bir lider kendi çıkarlarını sağlamak için cahil halkı yanlış yönlendirebilir ve yaptığı bu işin demokrasiyi gerçekleştirmek olduğunu savunabilir. Halk ise modernleştiğini ve demokrasiyle yönetildiğini düşünürken devletin kölesi haline gelir. Aynı zamanda halk içerisindeki aydın kesim bu olaydan etkilenir ve ülkedeki beyin göçleri artar, bu sayede halk daha da cahilleşir.
Eşitlik Her Zaman İyi Midir?
Demokrasinin halktaki herkese söz hakkı sağlaması, aristokrasi sistemindeki devleti sadece soyluların yönetmesinden daha mantıklı gözükebilir fakat en mantıklı, en doğru veyahut en iyi yönetim biçimi olarak tanımlanmamalıdır. Eğer kurnaz dediğimiz devlet lideri olmasa ve herkes işini layıkıyla yapsa belki o zaman mükemmel derecesine ulaşabilir fakat o halde aristokrasi, monarşi gibi yönetim biçimlerinde de herkes işini iyi yapsa aynı sonuca ulaşılabilir. Ayrıca tüm insanların devletin ve halkının çıkarlarını kendi çıkarları üzerinde tuttuğu bir toplum sadece bir ütopya olabilir. Jean Jacques Rousseau’nun dediği gibi “Kelimenin tam anlamıyla gerçek bir demokrasi hiçbir zaman var olmadı ve var olmayacaktır.” Devlet meseleleri hakkında en iyi kararın tüm halkın katılarak verdiği karar olmadığını açıklayarak, demokrasideki tüm halkın eşit bir şekilde devlet meseleleri hakkında söz sahibi olmasının her durumda en yararlı yol olmadığını göstermiş olduk.
Demokraside Eşitlik Uygulamaları
Herkes söz hakkına sahip olarak eşitlik sağlandığı fakat bunun devlet için faydalı olmadığını söyledik. O halde herkesin söz hakkına sahip olması yerine sadece karar verilecek konu hakkında yetkin kişilerin söz hakkı sahip olması daha mantıklıdır. Güncel konuları takip etmeyen, etse bile gerekli analizleri yapıp faydalı olan seçimi yapamayan ve karar vermesi gereken konularda yeterli bilgiye sahip olmayan bir insanın söz hakkına sahip olması devletin yararına değil zararına olacaktır. Bu konu sadece seçimler ile alakalı değildir. Örneğin günümüz cumhuriyetlerinde önceden Eğitim Bakanı olan bir kişi, daha sonradan Turizm Bakanı olabilmektedir. Peki bu kişi eğitim konusunda mı uzman yoksa kültür ve turizm konusunda mı uzman? Konusunda gerekli uzmanlığa sahip olmayan kişilerin yüksek devlet kademelerine gelmesi de devletin aleyhine sonuçlar doğurur. Fakat üst kademedeki bu insanlar dolaylı olarak halkın kendi kararıyla seçtiği vekiller tarafından onaylanmıştır.
Bir ülkede devlet başkanı veya bakanlar halkın seçtiği vekiller tarafından seçilebilir. Sonuç olarak başkanın ve bakanların seçiminde halk doğrudan veya dolaylı olarak etkilidir. Bu yöntem, bazı yanlış kararlara yol açabilmektedir. Aynı zamanda mecliste alınan kararlarda da halk doğrudan etkili olamaz. Yani vekiller seçimlerden önce çeşitli vaatlerde ve sözlerde bulunurken, seçimden sonra söz verdikleri gibi hareket etmeyebilirler, bu olayda kararların halkın istediği gibi olmamasına yol açar.
Demokrasinin Tarihi
Antik Yunan’daki demokraside ise devlet hakkında kararlarda direkt olarak halk etkili olur ve herhangi bir aracı olmaz. Fakat bahsettiğimiz direkt demokrasi sistemi yaklaşık 30.000 kişinin seçme hakkı olduğu bir devlette gerçekleşmektedir. Günümüzdeki devletlerin nüfusları çok daha fazladır ve insanların direkt olarak katılması imkansızdır. Bu yüzden de dolaylı demokrasi yani insanların düşüncelerini vekiller, kendileri gibi düşünen, insanlar aracılığıyla iletilmesi uygulanmaktadır. Aynı zamanda düşüncelerini net olarak ifade edemezler ve sadece kendi düşüncelerine benzeyen insanları seçerler. Demokratik bir ülkede insanların kararlarını vekiller üzerinden iletmesi alınan kararlarda gerçekten halkın etkili olmasını engellemektedir.
Demokrasideki dolaylı egemenliğin bir problem olduğundan bahsettik. Halkın memnuniyetsizliğini arttıran bir diğer problem ise çoğulculuktur. Çoğulculuk ilkesi bir seçim yaparken en adil yöntem olabilir fakat bu insanların memnun olmasını sağlamaz. Tabi ki bir seçimde yüzde birlik kesimin düşünceleri yüzde doksan dokuzluk kesimden daha değerli olmamalıdır fakat yüzde kırk dokuz ve yüzde elli bir gibi durumlarda halkın neredeyse yarısının alınan karardan memnun olmaması söz konusudur. Demokrasideki bu karar mekanizması hem faydalı karar almaya engel olabilirken hem de halkın büyük bir kısmının memnuniyetsiz olması söz konusudur.
Demokraside Liderler
Daha önceden bahsettiğim kurnaz lider, kendi çıkarına yaptığı işleri demokrasiyi sağlayarak yaptığını söylemesi ve insanların da ne kadar demokratik o kadar modern olduklarını düşünmeleri büyük bir yanlıştır. Demokrasi modern zamanları temsil eder gibi gözükse bile temeli M.Ö. 5. yüzyıla dayanır. İnsanların algısının bu şekilde olmasının sebebi geçmişe göre günümüzde daha fazla demokrasi ile yönetilen devletin olmasıdır. Fakat her yeni çıkan görüş ya da fikir modernliği yani aydınlığı temsil etmez. Demokrasinin olduğu yerlerde aydınlığın olmasına gerek yoktur. Örneğin demokrasinin çıkış noktası olan Atina’da (M.Ö. 5. yüzyıl) kölelerin hiçbir hakkı yoktu. Sözde direkt demokrasi ile yönetiliyordu fakat tüm insanlar eşit haklara sahip değildi, daha doğrusu köleler insan olarak görülmediği için haklara ve söz hakkına sahip değildi.
Günümüzde Demokrasi
Tabi ki günümüzdeki demokrasiyle 2500 yıl önceki demokrasiyi aynı görmemeliyiz fakat hala demokratik(!) olup aydın olmayan ülkeler mevcuttur. Örneğin İran İslam Cumhuriyeti’nde ismindeki cumhuriyet kelimesinden anlaşılacağı gibi demokratik olmasını bekleriz. Fakat İran’da devlet tarafından halka uygulanan birçok baskı vardır, halk susturulmaktadır ve halkın alınan kararlarda etkisi azdır. İnsanların özgür bir şekilde karar verebilmesi gereken giyim konusunda bile belirli kısıtlamalar vardır. İşin daha da kötüsü İran’daki bu yönetimin demokrasi vaatleriyle gelmiş olmasıdır. İran’da yaşayan gazeteci-yazar Bahman Nirumand’ın vermiş olduğu konuşmadan bir kısım: “Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize. Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı.” Demokrasi olan ülkelerin durumu kötü olur diyemeyiz fakat kesin iyi olur da diyemeyiz. Demokrasiyle yönetilip çok iyi durumlarda olan devletler, bazı Avrupa devletleri, var iken, İran gibi kötü durumda da olan birçok devlet vardır.
Tiranlık ve Demokrasi
Antik Yunan’da demokrasi, tiranlık sistemini bitiren bir yönetim biçimi olarak gelmiştir. Demokraside tiranlar, devlette bulunmaması gereken insanlar olarak nitelendirilirler. Fakat tiranlığın özelliklerine baktığımızda günümüzdeki bazı demokratik devletlerin de benzer özelliklere sahip olduğunu görebiliriz. “Tiranlığın lideri mutlaktır, bir ödüldür. Daha önceki tiranların konutuna yerleşir, sırf o lidere özel kanunlar, yasalar çıkartılır.” Gününümüz ülkelerine baktığımızda, ülkenin başkanının bir şey istedikten sonra o kararın direkt olarak meclisten çıkarılıp yürürlüğe girdiğini görebiliriz.
Demokrasinin Uygulanabilirliği
Bir diğer önemli konu ise demokrasinin uygulanabilirliğidir. Her toplum demokrasiye uygun olmak veya demokrasiyi istemek zorunda değildir. Eski zamanlarda yaşamış göçebe toplumlarda demokrasinin uygulanması oldukça zordur. Sürekli yer değiştiren bu halkların düzgün bir şekilde seçim yapabilmesini bekleyemeyiz. Fakat demokrasiyle yönetilmeyen bu halklar liderlerini çok sevebilir ya da ülkenin durumu o anda demokrasiyle yönetilen diğer devletlerden çok daha iyi olabilir. Yani bir devletin iyiye gitmesi için illa demokrasiyle yönetilmesi gerekmemektedir. Monarşi ile yönetilen devletlerde başa gelen dahi bir lider, devleti dünyanın en iyi devleti konumuna getirebilir. Elbette dahi bir lider gelme olasılığı düşüktür fakat en iyi devlet konumuna gelmek için demokrasi mecburi değildir.
Sonuç olarak demokrasinin pozitif yönleri olduğu gibi negatif yönleri de vardır. En iyi yönetim biçimi olarak adlandırmak doğru değildir. Elli yıl içerisinde daha iyi bir yönetim biçimi ile karşılaşabileceğimizi ön görebiliriz.
Not: Bu konuyla ilgili olarak Yönetim Biçimleri Nelerdir? Nasıl Ortaya Çıkmıştır? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.
Demokrasi tarihi yazısının kaynakçasını istiyorum.