Cumhuriyet Tarihi

Cumhuriyetin İlanı Ne Zaman, Nerede, Nasıl Oldu?

Cumhuriyet, halkın kendi kendini yönettiği ve yönetime doğrudan katkıda bulunduğu yönetim sistemidir. Türkiye’de cumhuriyetin ilanı bazı aşmalardan geçmiştir. Öncelikle Mustafa Kemal, Milli Mücadele yıllarında halkın iradesine, kararına çokça vurgu yapmış; gelecekte oluşturulacak sistemin ilk ipuçlarını vermiştir. 1923 yılında ise cumhuriyeti ilan etmiştir. Bunun sonucunda yerli ve yabancı basından olumlu ve olumsuz tepkiler almış fakat sonuç olarak Mustafa Kemal 1900’lü yılların başında Türkiye’ye getirdiği yeni rejimle herkesi etkilemiştir. Türkiye’de cumhuriyete geçiş neden tercih edilmiştir? Cumhuriyetin ilanının sonuçları neler olmuştur?

Cumhuriyet Nedir?

Cumhuriyet, halkın oy kullanarak ülkesini yönetecek hükümete karar vermesiyle geçerliliğini sağlayan bir yönetim rejimidir. Tamamen gizlilik içerisinde ve adil şekilde yapılan oylama işlemlerinden sonra oyların sayılarak tamamen halkın hür iradesiyle seçtiği kişinin başa gelmesi ve halkı temsil etmesi üzerine kurulmuş en adil ve güvenilir yönetim rejimidir. Osmanlı Devleti’nin yıkılış sürecinde Avrupa’dan gelen özgürlük eşitlik gibi kavramların da etkisiyle bazı Osmanlı aydınları tarafından yüzyıllarca monarşinin hâkim olduğu düzende yönetilen ülke meşrutiyet yönetimine geçmiş, padişahın yanına bir de meclis eklenmiştir. Bu demokratikleşme süreci bir süre kesintiye uğrasa da sonuç olarak Osmanlı yıkılışını Meşruti düzende gerçekleştirmiştir.

Okuma Önerisi: Cumhuriyet ve Demokrasi hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için Demokrasi Nedir? Demokrasi İdeal Yönetim Mi? başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet Düşüncesi

Mustafa Kemal Atatürk de hayatı boyunca hürriyetçiliği, eşitliği savunmuş ve Avrupa’da eğitim gördüğü süreçte demokratik yapıyı hep incelemiş ve bu yapıyı örnek almıştır. Öğrencilik yılları bile olsa bu yapıyı, nasıl işleyebileceğini ve nasıl kullanılabileceğini çok iyi kavramıştır.

Mustafa Kemal, Osmanlı toprakları işgal altıdayken ve Osmanlı Devleti teslim olmuş haldeyken bu çok iyi kavradığı yapıyı kullanmaya başlamıştır. Öncelikle halka, güvendiğini ve bir olunduğunda her türlü şeyin başarılabilir olduğundan bahseden yazılar yayımlatmıştır. Yanına inanan insanlar toplamış ve halkı örgütlemiştir.

Milletin azim ve kararından bahsederek ulusuna bir karar hakkı olduğunu hatırlatmıştır. Düzenlediği kongrelerde halkı temsil eden örgütler kurmuş, Milli Cemiyetleri faaliyete geçirmiştir. Teker teker ama gayet hızlı bir şekilde Anadolu’nun kilit noktalarını örgütlemiştir. Ve son olarak Ankara’da, 23 Nisan 1923 günü milletin meclisi olan Büyük Millet Meclisi’ni açmış ve egemenliği kayıtsız şartsız bir şekilde millete vermiştir. Mustafa Kemal bir taraftan düşmanla mücadele içerisindeyken diğer taraftan da modern bir cumhuriyet kurumak için girişimlerde bulunmuştur. Bu meclis hem yasama hem yürütme hem de yargının başı olmuş, meclisin başının hükümetin de başı anlamına gelmiştir. Bu mecliste meclis başkanı seçimlerle demokratik bir ortamda yapılmıştır. Mustafa Kemal bu aşamalarla savaşın ortasında bir eşitlikçi düzenin temellerini kurmuştur.

Cumhuriyetin İlanı Ne Zaman, Nerede, Nasıl Oldu?

Millî Mücadele’nin bitmesi ve düşmanın yurttan atılmasıyla tekrar hükümet tartışmaları açığa çıkmıştır. Bir kesim Osmanlı hanedanının hükümete geçmesi tekrar gündem olmuştur. Barış Antlaşmalarına Osmanlı’nın da çağırılması bu tartışmaları tetikleyen en büyük etken olmuş, Millet Meclisi bu süreçte milletini gerçekten olabildiğince güzel savunmuş, hiçbir zafiyet vermeden Osmanlı tartışmalarını saltanat sistemini kaldırarak yok etmiştir. Fakat bu hükümet tartışmalarını yok etmemiş, meclisin üzerindeki yüksek baskı nedeniyle hükümetler sık sık istifa etmeye başlamış, kontrolde sürekli oluşan el değişimi güvensiz ortamı daha çıkılmaz bir hale sürüklemiştir.

Vaziyet bu iken Mustafa Kemal için artık hayalini gerçekleştirme vakti gelmiştir. Arkadaşlarıyla, dostlarıyla yaptığı uzun yemekler, konferanslar, uykusuz geçen geceler ve hararetle geçen konuşmalar sonucunda 28 Eki günü “Efendiler! yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz!” sözü Mustafa Kemal’in dudaklarından süzülmüştür. 29 Ekim günü coşkuyla, çağrışmalar, mutluluk gözyaşları ve bir diğer tarafta da şüpheli bakışlar atan gözlerle beraber cumhuriyetin ilanı gerçekleşmiş, Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte rejim sorunu çözüme ulaşmış fakat muhaliflerden tepki almıştır. Atatürk, bu tepkilerden yararlı olabilecekleri toplarken yararsız, halkın haklarını hiçe sayan ve tek amacı rejime zarar vermek olan yorumları dinlemeden yoluna devam etmiştir. Cumhuriyetin ilanı ile birçok inkılabın tanıtım ve uygulanma süreci hız kazanmıştır. Atatürk, zamanı geldiği müddetçe bazı inkılaplar ile geri kalmış, çağa ayak uyduramamış ve çağın gereksinimlerini karşılamayan eski ve geleneksel alışkanlıkları, çağdaş, medeni ve çağın gereksinimlerine en iyi şekilde ayak uydurabilecek şekilde düzenlenmiş yenilikleri yürürlüğe ve uygulamaya koymuştur. Cumhuriyet, yapısı ve düzeniyle birlikte inkılapların yürürlüğe girmesine bir ön ayak oluşturmuştur. Çünkü cumhuriyette karşıt görüşlere, yeni fikirlere saygı vardır. Bu yapı inkılapların önündeki engelleri de kaldırmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Cumhurbaşkanı

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk cumhurbaşkanı seçilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk cumhurbaşkanlığı seçimine tek aday olarak girmiştir. TBMM’deki 281 milletvekilinin 158’i oylamaya katıldı. Birinci tur sonunda oybirliğiyle yani 158 oyla seçildi. Böylelikle Mustafa Kemal Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk cumhurbaşkanı olmuştur.

Okuma Önerisi: Türkiye Cumhuriyeti’nde cumhurbaşkanlığı seçimleri hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için Türkiye’de Cumhurbaşkanlığı Seçimleri ve Sonuçları başlıklı yazımızı inceleyebilirsiniz.

Türkiye Cumhuriyeti’nin İlk Bakanlar Kurulu (Kabine, Hükümet)

Cumhuriyetin ilanı sonrasında 30 Ekim 1923’te kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk hükümetinin yani Bakanlar Kurulu’nun listesi ise şöyledir;

  • Başbakan ve Hariciye Bakanı
    İsmet Paşa (İnönü)
  • Şer’iye Bakanı
    Saruhan Milletvekili Mustafa Fevzi Efendi
  • Erkanı Harbiye-i Umumiye Bakanı
    İstanbul Milletvekili Fevzi Paşa (Çakmak)
  • Dahiliye  Bakanı
    Kütahya Milletvekili Ferit Bey (Talay)
  • Maliye Bakanı
    Gümüşhane Milletvekili Hasan Fehmi Bey
  • Müdafaai Milli Bakanı
    Karesi Milletvekili Kazım Paşa (Özalp)
  • İktisat Bakanı
    Trabzon Milletvekili Hasan Bey (Saka)
  • Adliye Bakanı
    İzmir Milletvekili Seyit Bey
  • Maarif Bakanı
    Adana Milletvekili İsmail Safa Bey (Özler)
  • Nafia Bakanı
    Trabzon Milletvekili Muhtar Bey
  • Sıhhiye Bakanı
    İstanbul Milletvekili Dr. Refik Bey (Saydam)
  • İmar ve İskan Bakanı
    İzmir Milletvekili Necati Bey

Cumhuriyetin İlanının Sonuçları

Cumhuriyetin ilanı beraberinde bazı olumlu ve olumsuz sonuçları doğurmuştur. Olumlu sonuçların ve cumhuriyet rejiminin yapısı gereği rejim bugünlere kadar gelmiştir. Cumhuriyetin olumlu sonuçlarına baktığımız da Osmanlı’da neredeyse hiçe sayılan bazı güncel ve sosyal yapılar cumhuriyetin olanak sağladı inkılaplar sayesine kurulmuş; kadın hakları erkeklere eşit seviyeye çıkarılmış, sosyal haklar güvence altına alınmış, ailesi yapısı düzenlenmiş ve bunun gibi birçok güncelleme yapılmış, cumhuriyetle çağın gerisinde kalmış uygulamalar sökülüp atılmıştır.

Bazı kişiler ve zümrelerce cumhuriyet yapısı kabul edilememiş, çıkarlarına ters düşmesiyle birlikte bazı olaylarca rejime karşı çıkmışlardır. Bu olayların en belirgini Mustafa Kemal Atatürk’e İzmir’de yapılması planlanan suikast girişimidir. Bu suikast gerçekleştirilemese de suikastın hedefinin Atatürk değil cumhuriyet rejimi olduğu açıkça belirgindir. Çünkü Atatürk cumhuriyet rejiminin en büyük savunucusu ve destekçisi olmuş, cumhuriyeti geliştirmek için uğraşmıştır.

Cumhuriyet rejimi ilan edildikten sonra beraberinde bazı eksikliklere dayalı sorunlara neden olmuştur. Bunlardan biri de muhalif partinin bulunamamasıdır. Atatürk bunun sonucunda iktidara karşı bir parti kurmaları için bazı siyaset adamlarını görevlendirmiş, bunun sonucunda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuştur. Muhalif partinin kurulmasıyla muhalif parti eksikliği ortadan kalkmış, cumhuriyet daha demokratik hale gelmiştir. Fakat Şeyh Said tarafından çıkarılan isyanda bu partinin de adının geçmesi Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının sonunu getirmiş ve parti 1925 yılında kapatılmıştır.

İlk çok partili hayata geçiş aşamaları halkın ve bazı çıkarcıların kafasında hala eski rejime dönülebileceğine dair bir fikir olduğunu ve cumhuriyetin hala tam olarak halka mal edilemediği ortaya çıkarmıştır. Bu yüzden çok partili hayat denemelerinin ilk yıllardan kurulmasının rejime zarar verebileceği düşünülüp bir süreliğine rafa kaldırılmıştır.

5 yıl sonra bizzat Atatürk’ün isteği ile Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulmuştur. Bu partinin içerisinde Atatürk’e çok yakı insanların bulunması, Atatürk’ün rejimin devamı ve demokratikleşme için kendi elleriyle kendi iktidarına bir rakip oluşturabileceğini bize göstermiştir. Fakat bu partinin yaşadığı iç sorunlar sebebiyle neredeyse 100 gün bile sürmeden ikinci çok partili hayata geçiş denemeleri sonuçsuz kalmış, halkın ve rejimin çok partili hayata zihinsel olarak hazır olmadığı anlaşılmış ve bir süreliğine ikinci defa rafa kaldırılmış ve demokratikleşmenin önünde engel olarak kalmıştır.

Cumhuriyetin İlanına Tepkiler

Cumhuriyet rejimi bir kesim tarafından desteklenirken, Atatürk ve arkadaşlarının kurmak istediği çağdaş, modern devlet yapısı insanlardan övgüyle almaya devam ederken bir taraftan çıkar peşinde olan insanlar tarafından bu rejim yok edilmeye çalışılmış, bunun için de rejimi ayakta tutan somut en büyük güç, cumhuriyetin kurucusu olan Atatürk’ü öldürerek cumhuriyet rejimini değiştirebileceklerini, bu düzeni yıkıp yerine eski, geri kalmamış düzeni getirmeyi planlamışlardı. İzmir’de Atatürk’e bir suikast planı hazırlamışlardır. Fakat bu plan hükümetin kulağına suikasttan önce gitmiş ve bir felaket önlenmiş olmuştur.

Cumhuriyet düzenine halkın bakışı hep tutumlu olmuştur. Halk, varını yoğunu sarf ederken kazandığı savaşın sonucu olarak sosyal, kültürel, ekonomik haklara sahip olduğu için sevinçli, heyecanlı olsa da onları en çok sevindiren şey şüphesiz Atatürk inkılaplarıyla gelen çağdaşlaşma hareketleri olmuştur. İzmir’den Urfa’ya ülkenin her yerinde milli okullar kurmuş, fabrikalar kurmuş, halkın cahillikten kurtulması için yazı tipini değiştirmiştir. Atatürk, yeni rejimler beraber kurduğu fabrikalarla ülke ekonomisini ayakta tutarken halka iş kolları oluşturmuş ve hem halka hem ülkeye kazandırmış.

Halka okuma öğreterek cahillik zincirlerini kırmış; tiyatro, opera gibi dönemin çağdaş ve popüler aktivitelerini halka tanıtarak kültürel ve entelektüel yapıyı güçlendirmiştir. Sonuç olarak Atatürk yeni bir rejimle halka sadece oy kullanma hakkı vermemiş, halka çağdaş yaşama şansı oluşturmuş, kadınlara verdiği haklarla, halkın yaşamını refah seviyesini arttırmasıyla ve ekonomik hamleleriyle bütün dünyaya demokrasi nasıl kurulur, kurulan demokrasinin sonuçlarında nasıl cahil bir halk üst sınıf entelektüel ve kültürel birikime sahip, kılık kıyafeti yenilenmiş, fesi atıp yerine şapkayı getirmiş, din gibi insanların kendi içlerinde inandıkları yaratıcı ile beraber yaşamaları gereken, ülke yönetimine, kontrolüne, yapılanmasına dahil edilmemesi gereken, her insanın kalbiyle ve tüm inancı ile beraber yaratıcısına inanması gerekiyorsa Atatürk bu süreçleri halkın tepkisine yol açmayacak şekilde halkın ayak uydurabileceği seviyede ve doğru zaman gelince uygulayarak bir rejim yeniliklerinin sonuçları ne kadar doğru yürütülebilirse o kadar doğru yürütmüş, halkı tekrar kazanmıştır.

Cumhuriyetin İlanından Sonra İç ve Dış Gelişmeler

Cumhuriyet’in kurulmasıyla Atatürk ve yeni Türk devleti yabancı basında gündem haline gelmiştir. Yabancı devletler, özellikle Avrupa devletleri Osmanlı’dan kalma cahil, bilinçsiz bir toplumun devlet yapısına, yönetimine dahil edinebileceği kimse tarafında öngörülmediği için Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı’nı millete mal etmesine rağmen kimse tarafında 1923 yılında cumhuriyete geçmek imkansız gibi görünüyordu. Fakat Atatürk’ün korkusuzca cumhuriyeti ilan etmesi yabancı basında zaten çok büyük ve güçlü olan algısını daha da arttırmıştır. Çoğu insan onu Türklerin başına gelen en güzel şey olarak nitelendiriliyordu. Atatürk’ün ölümünden sonra Winston Churchill’in “Atatürk’ün ölümü Avrupa için de bir kayıptır” ifadesini kullanması Atatürk’ün Avrupa’yı örnek alarak yaptıklarıyla ve özellikle başyapıtı olan cumhuriyet ile Avrupa’da ne kadar derin ve olumlu bir iz bıraktığının ve Türk halkının hak ettiği muameleyi Avrupa’dan görmesini sağlamış ve yabancı medyadan olumlu sonuçlar ve “Acaba Mustafa Kemal, bu fikri Türklere uyarlayabilecek mi?” şüphesiyle ayrılmıştır.

Sonuç olarak Atatürk; yaptığı büyük devrimle yabancı basını şaşırtmış, Türk halkını ve kendisinin hak ettiği muameleyi yabancı basından almasını sağlamış. Kısacası herkesi şaşırtmıştır.

Cumhuriyet ilan edildiği ilk yıllarda geliştirilmeye, daha demokratikleştirilmeye çalışılmıştır. Aldığı olumlu ve olumsuz tepkilere göre kendinin geliştirmiş, yıkılmadan ayakta kalmayı, milletin iradesiyle birlikte ayakta durmaya, yaşamaya devam etmiştir.

Bazı yıllarda cumhuriyet yönetiminde aksaklıklar oluşmuş, hükümetler görevlerini yerine getirememiş, devlet yapısı zedelenmiştir. Böyle zamanlarda askeri yapı; devlet yapısına, siyasete karışmaması gerekirken darbe adı verilen ve demokrasinin askıya alındığı fiili hareketi gerçekleştirerek halkın iradesini, milletin kararını hiçe saymıştır. Bunlar cumhuriyetin yanlış uygulanmasıyla oluşan sonuçlardır. Ve demokrasiyi, iradeyi, sosyal yapıyı, hükümeti, askeri yapıyı kısacası bütün ülke gidişatına zarar vermiştir.

Darbe durumunu yaşanmasıyla halk fikir ayrılıklarına düşmüş, insanlar ikili, üçlü gruplara ayrılır ve fikir kabullenmesi için birbirlerini yaralamaktan, öldürmekten çekinmemiştir. Bu eylemler cumhuriyetin yanlış uygulanması ile gerçekleşebilecek en kötü durumlardır. Maalesef Atatürk döneminden sonra bazı darbeler yaşanmış, Türkiye’nin demokrasi anlayışı ve halkın iradesi hiçe sayılmıştır.

Cumhuriyetin Önemi

Cumhuriyet, insan haklarına, insan fikirlerine, sosyal yaşama en çok değer veren, önemseyen ve koruyan yönetim biçimidir. Eğer bir ülkede cumhuriyet rejimi varsa halka değer veriliyor, insanlar önemseniyor demektir. Bu sebepten Atatürk tarafından çok zor şartlarda, en çağdaş ülkelerden bile önce kurulan ve her daim geliştirilmesi için mücadele verilen cumhuriyet rejimi; halk tarafından anlaşılmalı, cumhuriyete verilen değer arttırılmalı, insanlarda cumhuriyet arttırılmalı olduğu rahatça görülmektedir. Bunun için Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına verdiği cumhuriyet değeri, sosyal haklar ve halka yabancılar karşısında hak ettiği değeri gösterilmesini sağladığı bu yapı; korunmalı, geliştirilmeli ve korunmalıdır.

2 Yorum

  1. Milliyetçi duygularımı kabartı bu yazı. Ne tür zorlukların yaşandığı ve nasıl üstesinden gelindiğini öğrendim. Teşekkkür ediyorum, başarılının devamını diliyorum. O

  2. Çok güzel bir yazı devamı olsa keşke başarılarınızın devamını isteyeyim
    Kreuzberg e sellamlar oslun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.