Cumhuriyet Tarihi

Sandler Raporu Nedir? Maddeleri, Önemi ve Özellikleri

Sandler Raporu nedir? Milletler Cemiyeti Konseyi’nden İsveç temsilcisi Rickard Sandler’in Hatay Sorunu ile ilgili 16 Aralık 1937’de hazırladığı rapordur.

Sandler Raporu Nedir?

Sandler Raporu, İskenderun Sancağı yani Hatay bölgesini Türkiye topraklarına katma ve Misak-ı Milli hudutlarını tamamlama sürecinde 27 Ocak 1937 yılında Milletler Cemiyeti Konseyi tarafından mutabık olunan kararların raporlandığı bir belgedir. İsmini Hatay yöresinde raportörlük yapmış İsveçli temsilci Sandler ve onun ekibinden almaktadır. Özellikle Atatürk için önem teşkil eden ve uzun bir süre boyunca planlar uygulanarak sonuçlandırılmıştır. Hatay’ın bağımsız olmasını sağlayan bu rapor, İkinci Dünya Savaşı gerilimi yaşayan Avrupa ve Milletler Cemiyeti ile olağanüstü toplantılar düzenlenerek oluşturulmuştur.

Hatay'ın Ana Vatana Katılması
Hatay Sorunu Nedir?

Sandler Raporu Önemi

İskenderun Sancağı Misak-ı Milli sınırları içinde bulunmaktaydı. Türk milletinin bağımsızlığını tam anlamıyla sağlamasında ve gücünü göstermesinde kilit bir durumdaydı. 20 Ekim 1921 gününde Fransa ile imzalanan Ankara İtilafnamesi’nde Hatay özel idare biçimi hakkını kazanmıştır. Buna rağmen anavatandan ayrı kalmıştı. 1936 senesine kadar göz önünde bulunmamasına rağmen Atatürk için aktif bir problem olan Hatay’ın sınırların dışında kalması, Fransa’nın mandalarından ayrılmaya başlamasıyla yeniden gündeme geldi. Fransa ve Suriye arasında yapılan antlaşmaya göre Suriye üç sene içerisinde bağımsızlığını kazanacaktı. Bu sebeple uluslararası arenada Hatay bölgesinin Türkiye sınırlarında kalmasının istendiği gündeme getirilmeliydi. Atatürk problemi öncelikle Fransız idaresiyle çözmeye çalıştı. Ancak Fransız idarecileri tek başlarına karar vermenin doğru olmayacaklarını düşündüler. Masaya üç ülkenin birden oturması gerektiğini savundular.

Fransa’nın Avrupa’daki sıkışık durumundan yararlanılmaya çalışılmasıyla birlikte Suriye’nin bağımsızlığını elde etmesi de teşvik edildi. Suriye yönetiminin elbette ki Hatay bölgesinden vazgeçmek gibi bir niyeti yoktu. Atatürk’ün yakından gözlemlediği ve aktif rol aldığı dış politikanın ve Milletler Cemiyeti’nin rolü bu noktada ortaya çıktı. Türkiye, o yıllarda zor durumda olan Fransa ile görüştü. Olumlu bir hava ve bir çıkar ilişkisi yaratmaya çalıştı. O yıllarda Avrupa’da yeterince sorunları olan Fransa kararlı Türk idaresini karşısına almak istemedi. Böylece Fransız idaresi Hatay bölgesi hakkında karara varılması için Milletler Cemiyetine başvurdu. Böylece konu görüşülmeye başlandı.

Sandler Raporu Özellikleri

Milletler Cemiyeti meseleyi Hatay ilindeki halkın fikirleri ve şehrin sosyopolitik durumunu anlamaya çalışarak çözmeye kalkıştı. Bu sebeple bölgeye İsveçli temsilci Sandler’i ve Hollanda, İsviçre gibi ülkelerden 3 farklı gözlemciyi gönderdi. Hatay bölgesinde yapılan araştırmalar sırasında Paris’teki Türk-Fransız görüşmelerinde Türkiye Hatay’ın tamamen bağımsız bir vilayet olması istenmiştir. Dış işlerinde dahil kendini temsil ederek Fransa ve Suriye’den tamamen koparılmasını talep etmiştir. Kabul edilmesi zor gözüken bu talep Türkiye’nin Akdeniz’de Fransa ile yardımlaşma adına çeşitli antlaşmalara sıcak bakacağını ima etmiştir. Böylelikle teklifin uygulanabilirliği artmıştır. Milletler Cemiyeti 1937’nin Ocak ayı boyunca meseleye çözüm arayışlarını devam ettirmiştir. Zamanın İngiliz Dışişleri Bakanı Anthony Eden’ın uzlaşmacı bir tutum sergilemesi Türkiye’nin lehine olmuştur. Fransa’nın tavrını değiştirmesini sağlamıştır. 27 Ocak tarihinde üstünde anlaşılmış olan meseleler ve alınan kararlar “Sandler Raporu” adı altında imzalanmıştır.

Sandler Raporu Maddeleri

Konu üzerinde imza atılan bu ilk raporun ana fikirleri şunlardı;

– Sancak (Hatay), içişlerinde bağımsız olacaktır. Ancak dış işlerindeki çeşitli kararlarda Suriye’ye bağımlı ayrı bir devlet kabul olunacaktır.
– Resmi dil Türkçedir.
– Ordusu bulunmayacak ve toprak bütünlüğü Türkiye ile Fransa arasında yapılacak antlaşmalar ile sağlanacaktır.
– Sancak için yeni bir anayasa hazırlanıp statü belirlenecektir. Oluşturulan kararlar Milletler Cemiyetince kontrol edilip uygulanmasında Türkiye ve Fransa teminat antlaşması yapacaklardır.

İlk kararlar alınıp imzalar atıldıktan bir ay sonra, 20 Ocak 1937’de, “Sancak’ın Statüsü, Anayasa ve Sınırları” raporunu hazırlamak üzere beş kişiden oluşan bir uzmanlar komitesi oluşturulmuştur. 29 Mayıs tarihinde Fransa ve Türkiye’nin Sancak’ın toprak bütünlüğü teminat altına alan antlaşmayı imzalamıştır. Böylelikle Hatay’ın içişleri ve meclisi konusunda da çeşitli kararlar verilmiştir. Oluşturulan anayasaya göre çeşitli etnik grupların birlikte yaşadığı bu bölgede meclis ve milletvekili seçimleri oldukça önem teşkil etmekteydi. 29 Kasım 1937’de yürürlüğe girmesi öngörülen yeni anayasaya göre Sancak vilayetini 40 milletvekili temsil edecekti. Ancak seçim sonuçları ne olursa olsun bu milletvekillerinden 8 kişi Türk, 6 kişi Alevi, 2 kişi Arap, 2 kişi Ermeni ve bir kişi de Ortodoks-Rum kökenli olmak zorundaydı. Meclis cumhurbaşkanını seçecek ve seçilen cumhurbaşkanı başbakana göreve atayacaktı. Yargı da bağımsız olacaktı. Bu şekilde Hatay bağımsız bir devlet olma yolunda adımlarını attı.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Hatay Sorunu Nedir? Hatay’ın Ana Vatana Katılması başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.