Köy Enstitüleri Programı, Dersleri ve Eğitim Felsefesi
Köy Enstitüleri üzerine hazırladığımız bu yazı dizisi beş bölümden oluşmaktadır. Köy Enstitüleri yazı dizimizin tüm yazılarına aşağıdaki başlıklara tıklayarak ulaşabilirsiniz.
- Köy Enstitüleri Neden, Ne Zaman ve Nerede Kuruldu?
- Köy Enstitüleri Öğretmenleri ve Öğrencileri Kimlerdir?
- Köy Enstitüleri İlkeleri Nelerdir? Köy Enstitüleri Eğitim Anlayışı
- Köy Enstitüleri Programı, Dersleri ve Eğitim Felsefesi
- Köy Enstitüleri Neden ve Ne Zaman Kapatıldı?
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Köy Enstitüleri Eğitim-Öğretim Programı
Köy Enstitüleri İlkeleri yazımızın Yıl Boyu Eğitim İlkesi bölümünde de belirtildiği gibi, Köy Enstitüleri yılın sadece belirli aylarında açık olan bir kurum değildi, aksine yaz-kış açık kalırdı. Buradaki eğitim, projeler ve çeşitli “işler” aracılığıyla öğrencilerin farklı duyularına hitap eden, eşitlikçi, demokratik, laik bir eğitimdi. Köy Enstitüleri’nde öğrencilere bir öğretim döneminde kuramsal ve uygulamalı derslerden oluşan 11 aylık yoğun bir eğitim verilirdi. Köy Enstitüleri programı belirli ilkeler çerçevesinde öğrenciyi donatan ve yaşama hazırlayan bir yapıdaydı.
Köy Enstitüleri Yıllık Eğitim Planı
- 15 Eylül-15 Haziran: Eğitim ve Öğretim Uygulaması
- 15 Haziran-15 Eylül: Tarım, Sağlık, Atölye ve İnşaat Çalışmaları
- 15 Ağustos-15 Eylül: Nöbetle İzne Ayrılma
Köy Enstitüleri hakkında İsmail Hakkı Tonguç der ki:
Öğrenciler müesseseye ayak basar basmaz kesif ölçüde türlü çalışmalara başlanır. Dersler, ziraat ve sanat işleri, yapıcılık faaliyeti, hayvan bakımı gibi… çalışmaların içine sokulan çocuklardan, enstitüye mal olacaklarla olamayacaklar kısa bir zaman içinde kolayca birbirlerinden ayrılırlar. Enstitüleri, sadece kitaba dayandırılarak nazari derslerin okunduğu dersler sanarak gelenler, böyle olmadıklarını anlarlar. Bu kurumların, köylerinden daha kesif iş yuvası olduklarını fark eder, kati kararlarını verirler. Kalanlar… işlenmeye başlanır. Fedakar öğretmenler, onlara her türlü temizlik işlerini, yemek yemeyi, arkadaşlarıyla öğretmenlerine saygı ve sevgi göstermeyi, enstitü eşyasına zarar vermemeyi, devlet mallarını korumayı, hayvanlara ve taşıtlara iyi bakmayı, çalışkan olmayı, her türlü işi severek yapmayı, iyi kalpli olmayı, boş zamanlarında çeşitli ulusal oyunlar oynamayı; alfabesinden başlayarak öğrenmeye koyulurlar, kolay kolay terk edemezler. Bunlardan kurtulmaları için aylarca çalışılır, didinilir. İlk aylardaki çalışmalar, köy çocuğunu tanımayan bir kısım öğretmenleri ümitsizliğe bile sevk eder…
Bu ifadeden de anlaşılabileceği üzere, Köy Enstitülerine sadece okul ya da akademik bilgilerin verildiği bir kurum olarak yaklaşmak oldukça yanlış olacaktır. Köy Enstitülerindeki eğitim, öğrencileri özgür, yenilikçi, düşünebilen birer birey olarak hayata hazırlamaya yöneliktir.
Köy Enstitüleri Programı
1943 yılında yürürlüğe konulan köy enstitüleri eğitim programına göre dersler üç kategoride incelenebilir;
1. Tarım ders ve çalışmaları (Tarla ziraatı, bahçe ziraatı, sanayi bitkileri ziraatı, zootekni, kümes hayvancılığı, arıcılık ve ipek böcekçiliği, balıkçılık ve su ürünleri, ziraat sanatları)
2. Kültür dersleri (Türkçe, tarih, coğrafya, yurttaşlık bilgisi, matematik, fizik, kimya, yabancı dil, el yazısı, resim-iş, beden eğitimi ve ulusal oyunlar, müzik, askerlik, ev idaresi ve çocuk bakımı, öğretmenlik bilgisi, zirai işletme ekonomisi, kooperatifçilik)
3. Teknik dersler ve çalışmaları (Köy demirciliği, dülgerliği ve yapımcılığı, kızlar için köy ev ve el sanatları)
Bu kurumlarda, çalışma zamanının yarısı kültür derslerine, dörtte biri ziraat ders ve çalışmalarına, geriye kalan dörtte biri ise teknik dersler ve çalışmalarına ayrılmıştı. Üç tip derslerde uygulanan metodun özü, öğrencileri bireysel çalışmalara yönlendirerek onlara bilgiyi iş içinde ve iş vasıtasıyla öğretmekti. İsmail Hakkı Tonguç tarafından Köy Enstitüleri için planlanan “İş Okulu” eğitim sistemi, tamamen öğrencilerin kişiliğini geliştirmeye yarayan, yaratıcılığı geliştiren uygulamaları içerir, ezbere dayalı bilgi aktarımına karşıt bir tavır alırdı. İş Okulunda, Tonguç’a göre, “öğretmenin görevi, öğrencide bizzat bir şey icat etme merakını uyandırmak, bu gayeye hizmet eden, yaratmaya elverişli araçların kullanılmasını doğru olarak çocuğa öğretmektir. Yaratmaya yarayan araçlara kitaplar da dahildir; ezberletmemek şartıyla …”
Köy Enstitüleri Eğitim Felsefesi
Bu uygulamanın amacı, öğrenciye bilgiye giden yolu göstermek ve bilgiyi öğrenciye iş vasıtasıyla öğretmekti. Bu şekilde öğrenciye aktarılan bilgiler daha kalıcı olacaktı. Anılan iş oyun, okul yönetimi, okul temizliği, sirke ya da yoğurt yapmak gibi herhangi bir proje olabilirdi. Bina yapmak, gezi düzenlemek vb. işlerin yürütülmesinde öğretmenler yalnızca yardımcılardı. Projeler öğrenciler tarafından yürütülürdü. Enstitü binaları kimi zaman birbirlerinden kilometrelerce uzakta olduğundan öğrenciler buralara dağılarak çalışırdı. Öğrenciler gelecekte tek başlarına köy okullarını yönetmek durumunda kalacaklarından, bu kurumların işleyişi, öğrencilerin kendi işlerini kendi başlarına halletmelerini öğretmek üzerine kurulmuştur.
Mustafa Aydoğan’ın Köy Enstitüleri Sistemi-Köy Enstitüleri başlıklı kitabında ifade ettiği üzere “Öğrenci iş içinde eğitilirken, iş yaparken öğrenirken yeni değerler kazanır.” Grup halinde yapılan çalışmalarda, yardımlaşma, takım çalışması, iş bölümü gibi yetenekler öğrenciye kazandırılırken, aynı zamanda öğrenciler arasındaki arkadaşlıklar da pekiştirilmiş olur. Bireysel projelerde ise, öğrencinin zamanlama, planlama, sorumluluk ve kendine güven duyguları geliştirilirken aynı zamanda üzerinde çalıştığı proje hakkında detaylı bilgi birikimine de sahip olması hedeflenir.
Köy Enstitüleri Ders Programı
Köy Enstitüleri öğrencileri, üçüncü yıllarından sonra yetenekleri / ilgi alanları doğrultusunda farklı branşlara yönelebilirlerdi. Örneğin, Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle açılan Sağlık Memurluğu Kolu üçüncü sınıftan sonra öğrenci almaktaydı. Aşağıdaki tabloda, başka bir branş seçmeyip öğretmenlik için yönlendirilen bir öğrencinin beş yıllık ders programı belirtilmektedir.
“Çocukların, iş karşısındaki durumları ve özellikleri ilgili öğretmenler tarafından sürekli olarak takip edilirdi. 1945 yılında bu maksatla hazırlanarak öğrencilere öğretmenlere verilen yoklama ve gözlem defterlerine yazılmak üzere çocuklar şu bakımlardan dört defa yoklanırlardı:
1) Öğrencinin verilen işlere karşı ilgisi,
2) Üzerine aldığı işe bağlılığı
3) Kendiliğinden iş görme ve yaratma gücü,
4) Alet ve eşyaya bakımı
5) Tertip, düzen ve güzellik sevgisi,
6) Yeniliği ve ileriliği benimsemesi,
7) Kız ve erkek arkadaşlarına davranışı, geçimliliği,
8) Cesareti, engellerden yılmamazlığı,
9) Özgeciliği,
10) Temizlik durumu ve vücuduna bakımı.”
Bu kontroller ile öğrenciler notlandırılır ve öğrenciler arasında herhangi bir soruna neden olabilecek olan öğrenciler uyarılırlardı.