Avrupa Tarihi

Jean Jacques Rousseau Kimdir? Felsefesi ve Kitapları

Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Russo) kimdir? Jean Jacques Rousseau, Cenevre Cumhuriyeti’nde doğmuş ve 1712-1778 yılları arasında yaşamış Fransız kökenli bir filozoftur. Düşünceleri ile Fransız Devrimi’nin ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Bu yazımızda Jean Jacques Rousseau kimdir? sorusu üzerinden Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Russo)’nun hayatını, felsefesini, eserlerini inceledik. Ayrıca, eşitlik ve özgürlük gibi kavramları savunan filozof Jean Jacques Rousseau’nun kim olduğu ve hayatı ile ilgili kaynak taraması sonrasında inceleme yapılmıştır.

Jean Jacques Rousseau Kimdir?

Rousseau dünyadaki en garip devrimciler kategorisine giren bir kişidir. Bulunduğu zamandaki yönetim şekli olan monarşinin, birçok insanın yoksulluk çekmesi manasına geldiğini biliyordu ve başkalarından farklı olarak bunu özgürce söyleyecek cesarete sahiptir. Lord Morley’in de söz ettiği gibi Fransa, içinde yaşanılan olayların çözümlenmesi, işlerin yoluna girip oluşan sistemsel yozlaşmalardan kurtulma ve güce kavuşma gibi birçok nedenden ötürü en çok Rousseau’ya ve onun ortaya çıkardığı eserlere borçludur. Rousseau’nun tarihte iz bırakmasının sebebi mükemmel retoriği bunun yanında mantık dışı fikirleri ve düşünceleridir. Bu mantıksız fikirlerinden ötürü insanlar onu anlamaktan güçlük çekmiştir. Bundan dolayı anlaşılmaz bir filozoftur. Yazdığı pek çok eserler toplumsal konularla alakalıdır. Bu eserleri reform ve devrim gibi birçok toplumsal sürece öncülük etmiştir. Rousseau bir toplum yorumcusudur. O, topluma birçok açıdan bakarak toplumu incelemiş ve yorumlamıştır.

Rousseau’nun felsefesini konuşmak gerekirse enternasyonalist ve bunun yanında anti-militarist bir felsefeye sahip olduğu söylenebilir. Rousseau felsefesi üzerine sözleriyle toplumlar arasındaki savaşları, çatışmaları, cinayetleri, diğer çatışmaları beraberinde getiren önyargılara karşı koymak ve insanlar arasındaki birliği sağlamak için fikirlerini veya kararlarını korkmadan savunmuştur. Rousseau, Fransız edebiyatı için çok değerli eserler ortaya koymuştur. Rousseau’nun müzik, eğitim, siyaset, sanat gibi alanlara ilgi duymasıyla beraber daha birçok alanla ilgilidir. Fransız kökenli olmasıyla birlikte çok önemli Fransız kökenli filozof ve yazarlar arasına girerek onlardan biri olmuştur. Rousseau, devrimci ve demokrat akımlarını temsil etmektedir. Aynı zamanda özgürlüğün çok önemli bir temsilcisi ve savunucusudur. Rousseau’nun esas aldığı durum ise mülkiyet ilişkilerine dayalı bir toplumdur. Rousseau halk ve egemenlik kavramlarını çokça bağdaştıran biridir. Hatta egemenliğin sahibini halk olarak tanımlamıştır. Ortaya koyduğu bu düşünce ve yaklaşımdan ötürü Fransız Devrimi‘ne büyük etkileri olmuştur. Bundan ötürü devrimi en fazla etkileyen düşünür olarak bilinmektedir.

Jan Jak Russo Kimdir?
Jean Jacques Rousseau Kimdir?

Jean Jacques Rousseau (Jan Jak Russo)’nun Hayatı

Jean Jacques Rousseau, 28 Haziran 1712’de İsviçre’deki Cenevre şehrinde doğmuştur. Ailesinin dünyaya getirdiği ikinci erkek çocuktu. Babası Topkapı Sarayı’nda çalışan bir saat tamircisidir. Annesi ise Rousseau doğduktan 15 gün sonra vefat etmiştir. Rousseau, 10 yaşına erişinceye dek babasının yanında kalmıştır. Aynı zamanda bu yaşında halası ile dadısının himayesi altında kalmıştır. Babası aracılığı ile okumayı ve bunun yanı sıra o dönemdeki edebi eserlerden yararlanmayı öğrenmiştir. Babası yaşadığı yer olan Cenevre’nin toplumsal hiyerarşisi konusunda yaptığı ters tutumlardan ötürü hapis cezasına çarptırılma ihtimalinden kurtulmak için bulunduğu kentten kaçmak durumunda kalmıştır. Daha sonra Rousseau 16 yaşındayken Cenevre’den ayrılmıştır. Rousseau’nun babası sürgün ile hapis seçeneklerinden ilkini seçerek Lynos’a kaçmışlardır. Babası kaçmadan öncede Rousseau’yu kendi kardeşinin yanına bırakarak ona bakmasını istemiştir.

Rousseau’nun amcası Bernard’ın Jean ile aynı yaşta bir oğlu varmış. Bernard, Rousseau ile kendi oğlunu eğitimlerini alabilsinler diye Boissy’e oradaki kasaba papazının yanına göndermiştir. Papazın ismi Lambercier imiş ve bu papaz otuz yaşında olarak ve kız kardeşiyle beraber yaşamını sürdüyormuş. Rousseau Bernard’ın kız kardeşini görür görmez aşık olmuş. Bu aşk Rousseau’nun o zamanki yaşamını ve ondan sonraki yaşamını etkilemiştir ve bu aşk aynı zamanda Rousseau’yu etkilemiştir. Rousseau, papazın yanında bir süre kaldıktan sonra Bernard amcasının yanına tekrardan geri gelmiştir.

İlk Aşk Sonrası ve Rousseau’nun İşe Başlaması

Rousseau bu zamanda ilk olarak noterde çıraklık yapmış daha sonrasında 3 yıl boyunca bir oymacının yanına gitmiş ve orada çalışma hayatını sürdürmüştür. Ancak Rousseau’nun yumuşak davranışlı ve duygularının aşırı değişken olma havası, çok pratik bir havaya sahip olan bu oyma atölyesine uymamıştır. Bu esnada çizim yapmayı öğrenmiştir ve aynı zamanda başka çıraklardan çalmayı ve yalan söylemeyi de öğrenmiştir. Rousseau’nun patronu, sert biriymiş fakat aynı zamanda çok dürüst bir patronmuş. Ancak bir süre sonra Rousseau, kendisine fazla iş yükü verildiği ve bunun yanında onurunun kırıldığını öne sürerek buradan kaçmıştır.

Buradan kaçtıktan sonra yarıda bıraktığı din eğitimini tamamlamak amacıyla Annecy şehrinde bulunan Bayan de Warens isimli varlıklı bir bayanın yanına giderek onun himayesi altına girmiştir. O sıralar Rousseau 18 yaşındayken, bu varlıklı hanımefendi 28 yaşındaydı. Rousseau bir zaman sonra Warens’e karşı ilgi duymaya başlamıştır. Rousseau, onda bu yaşına kadar deneyimlemediği ve yokluğunu hissettiği anne sevgisini aramıştır. Warens ise Rousseau’nun bazen aşırı cüretkâr halini, bazen bir çocuk kadar utangaç olması ve şefkate muhtaç olması onu çekici yaptığını düşünüyor ve bundan dolayı onu çekici buluyordu. Bu nedenle Rousseau’nun yaptığı bir sürü hataya rağmen susup onu himayesinde tutmaya devam etmiştir.

1741 yılında ise Rousseau öğretmenlik yapmak istemiş ve bu yüzden Paris’ e gelmiştir. Bu zamanlar Rousseau’nun hayatında çok önemli olan bir zaman çünkü bu zamanlar onun için bir dönüm noktası olmuştur. O zamana kadar göstermediği zekâsı bu zamanlarda artık ortaya çıkmaya başlamıştır. Paris’teyken Encylopedie’nin editör yardımcılığını üstlenmiş Denis Diderot ile Dupin ailesini tanımıştır. Dupin’ ler sayesinde Venedik’te bulunan bir Fransız elçiliğinde sekreter olarak oraya atanıp işe başlamış ve orada bir süre çalışmıştır. Fakat 1745 yılında tekrardan Paris’ e dönüş yapmıştır.

Rousseau’nun Evliliği ve Başarıları

Rousseau 1742 yılında Therese de Vasseur isimli bir kadınla evlenmiş ve bu kadın bir terziymiş. Rousseau, “İtiraflar” adlı kitabında bu kadından çirkin, cahil bunların yanında budala ve hor görülmesi gereken bir kadın olduğundan bahseder. Rousseau, bu evlilikte çektiği sıkıntılardan ve masraflardan kurtulmak için yetimhaneye 5 tane çocuğunu bırakmıştır. Bundan dolayı Rousseau, çocuk yetiştirilmesi ve eğitilmesi üzerine mantıklı ve ileri görüşlü özelliğe sahip olan denemeler yazmıştır.

Bu dönemde Rousseau bir şeyler yazmaya sürekli vaktini ayırmıştır. Hatta Dijon Akademisi için yazdığı “Sanatın ve Bilimin İlerleyişi Ahlakın Yozlaşmasına mı Yardım Etmiştir” isimli denemesiyle güzel bir başarı elde etmiştir. İlkine nazaran ikinci başarısı ilkinden büyük oldu. Bir operet olarak bilinen “Le Devin du Village” isimli oyunun oynanmasıyla birlikte Rousseau’ya sürekli bir gelir ve saraya girmesiyle ilgili bir teklif gelmiştir. Ancak Rousseau sarayda bulunan entrikalardan ve sarayda yapılan açgözlülükten dolayı kendisine verilen tüm para sıkıntılarını ortadan kaldıracak olan geliri ile saraya gelmeyi kabul etmemiştir ve teklifi geri çevirmiştir. Böylece kendisinin savunduğu ilk ilkelere uygun davranmıştır.

Kitaplarının Yayınlanma Süreci

1761 yılında “La Nouvelle Heloise” yayımlanan yazısında yoksulların sahip olduğu haklardan ve varlıkların görevlerinden bahsetmiştir. Özgür düşüncesini eserine yansıtmasından ötürü ahlak bozucu olarak nitelendirilip bununla suçlanan eser yine de halk tarafından birdenbire güzel bir başarı elde etmiştir. 1762 yılında ise Amsterdam’ da yayınlanan eseri ise “Le Contrat Social” (Toplum Sözleşmesi) olmuştur. Bu eser bütün hükümetlerin, yönetilenlerin onayı ile kurulması gerektiğini savunmaktadır. Eser toplumun temelini bütünün iradesine bağlamaktadır. Toplum temelinin bütünün iradesiyle oluştuğunu savunmaktadır.

Rousseau, bu eseriyle birlikte Fransız Devrimi’nin isteğine uygun bir şekilde genel seçimle ilgili hakları olan bir cumhuriyet dilemiştir ve bunula beraber özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi kavramlarıyla ilgili hakları savunmuştur. Aynı zamanda aynı yılda çocukların eğitimde klişe doktrini yerine mutlak din öğretisinin olması gerektiğini savunan bir eser ortaya koymuştur. Bu eserin adı “Emile, ou de L’Education” dur. Bu yapıt çocukların öğreniminde daha az bilgiç yöntem kullanılması gerektiği ve daha çok çocukların akıl, beden ve ahlak konusunda bu kavramlar üzerinden eğitim görmelerini ve gelişmelerini savunmuştur. Bu eserin daha sonraki süreçte Froebel ve Pestalozzi gibi eğitimcilere ve kişilere büyük etkisi olmuştur.

“Emile”in yayınlanmasını bazı kişiler önlemek istiyordu ve bundan ötürü Rousseau’yu tutuklanmakla tehdit etmişlerdir. Hal böyle olunca Rousseau, Leurdon’a gitmiştir. Daha sonra oradan da tanınan bir vatansever olarak bilinen Büyük Frederik yönetiminde olan Motiers’e kaçmak durumunda kalmıştır. Rousseau kendisine saldıranlara yani onu tehdit edenlere cevaben “Lettres de la Montagne” eserini sunmuştur. Rousseau için artık İsviçre bile güvenli değil hatta korkulacak bir yer halini almıştır. Bundan dolayı Rousseau da Voltaire gibi İngiltere’nin güvenli olduğuna güvenmiş ve David Hume’ın hoşgörüsüne inanarak onun yanına gitmiş ve onun hoşgörüsüne sığınmıştır. Rousseau’nun yapmış olduğu bu yolculuklara karısı olarak Therese de katılmıştır. Ve Rousseau karısıyla birlikte bu yolculukları yapmıştır.

Rousseau’ya Toplumun Bakış Açısı ve Rousseau’nun Ölümü

Rousseau’nun garip ve alışılagelmişin dışında davranışlarının olması nedeniyle toplum içinde fazla kabul görmese de yazdıkları toplum içinde çok büyük saygı görmüştür. David Hume, Rousseau’yu Derbyshire’de bulunan Wotton’a götürmüştür. Rousseau buradayken “İtiraflar” adlı eseri yazmıştır. Bu eser, onun farklı ve garip bir kişiliğe sahip olduğuna kanıt oluşturmuştur. Ancak Rousseau geçimsiz kişiliğini öne çıkartarak orada bir çatışmaya girmiş ve İngiltere’den çıkıp 1762 yılında Fransa’ya geri dönüş yapmıştır. Birçok işe girdi ancak o işte çalışanlarla ve orayı yönetenlerle anlaşmazlığa düşünce girdiği tüm işlerden ayrılmak zorunda kalmıştır.

1770 yılında Paris’e dönüş yapmasıyla başyapıtı diye nitelendirilen “Promenades d’un Solitare”i yazmaya başlamıştır. 1778 yılında ise çok mala sahip varlıklı bir emlakçı tarafından kendisine ev teklifinde bulunulmuştur. Teklif edilen evin yeri ise Ermenonille’dir.

Jean Jacques Rousseau'nun Ölümü
Jean Jacques Rousseau’nun Son Günleri

Bu evde ve yerde uzun süre huzurlu yaşama ihtimali vardı ancak bu ihtimali yok eden şey uzun zaman boyunca kendisine sadık bir şekilde yanında bulunan karısı Therese’nin bir seyisle Rousseau’yu aldatmasıydı. Rousseau, karısının onu aldatmasının ardından bunalıma girmiştir. Bu yüzden bütün insanlığa o zamanlar yüz çevirmiştir. Hal böyle olunca çok büyük yıkıma uğrayan Rousseau için gidişat hiç iyi olmamış ve Rousseau’nun cesedi 2 Temmuz 1778 tarihinde bulunmuştur. Ancak ölümün nedeni tam olarak anlaşılamamıştır. İntihar mı yoksa ani bir felç olması nedeniyle mi öldü bilinmediği için bu konu çok muallakta kalmıştır.

Jean Jacques Rousseau Felsefesi

Rousseau’nun hipotezi ve Rousseau’ya göre insan iradesi nedir? sorusunu yanıtlayalım. Rousseau’nun hipotezi ise hareket noktasıdır. Bu hipotez bir doğa durumu hipotezidir. Belirlediği bu doğa durumu kendisi için insanlar arasındaki ilişki ve bu yolda eşitsizliğe neden olan kaynakları dışarda bırakmayı ifade etmektedir. Eşitsizliğe neden olan kaynaklara özel mülkiyet dahildir. Bunlara ek olarak Rousseau’nun belirlemiş olduğu doğa durumu bir savaş durumunu ifade etmez. Bunun nedeni ise insanoğlunun içinde merhamet duygusunun barınması, doğa durumuna gelindiğinde insanların ihtiyacı halinde bu ihtiyacı doğadan karşılaması ve karşılanırken belli bir sınırı geçmemesidir. Bu sebeplerden ötürü insanlar arasında çatışmaya gerek kalmaz ve böylelikle çatışmalar yaşanmaz.

Ancak zaman geçtikçe insanlar değişim ve gelişim gösterir. İlerlemeden ötürü insanların zamanla ihtiyaçları değiştiği için insanlar arasında toplumsallaşma süreci başlar. Ve bu süreç istenmeden de olsa eşitsizliklere neden olacaktır. Bu eşitsizliklere neden olan etkenlerden biri de özel mülkiyettir. İşte bu noktada Rousseau’nun doğa durumu devreye girmektedir. Rousseau için savaş durumunun anlamı doğallıklarını yitirmiş insanların çıkardığı bir olaydır. Doğa durumunda insanlar baskı ile yaşamazlar o yüzden her türlü baskıdan uzaktır. Doğa durumundaki insanlar aralarında iyi veya kötü ayrımı yapmaz. O durumdaki insanlar suç ve erdem kavramlarını bilmezler.

Rousseau’ya göre halkın iradesi, genel iradedir. Düşüncesine göre birey, durum olarak ikiye ayrılır. Ona göre insan, yurttaş ve uyruk olarak ikiye ayrılmaktadır. Yurttaş genel iradeye girer, bu kısım saf iyilik yolunda olan kısımdır. Uyruk ise insanın kendisine özel olan iradesini anlatmaktadır. Bu kısım ise kişisel çıkarları ön planda tutar. Rousseau’nun doğru dediği devlet genel iradeyi esas almaktadır bundan dolayı istediği yurttaşların iradesidir. Rousseau, yurttaşlık bilincine önem vermiştir. Rousseau’ya göre yurttaşlık bilincinin oluşması içinse yurttaşlar arasında duygusal bağ kurulmalıdır. Ona göre din ve devlet ayrımı yapılmamalıdır. Yurttaşlar olmadan erdemin olmayacağına, erdem olmaz ise özgürlüğün olmayacağına, özgürlük olmazsa da devletin olmayacağına inanmıştır. O, halk sayısının artış göstermesiyle beraber yönetici sayısının düşmesi fikrini destekler.

Rousseau’nun Özgürlük ve Eşitlik Düşüncesi

Rousseau’ya göre değerler kapsamında en önemli iki değer özgürlük ve eşitliktir. Rousseau’nun düşüncesine göre özgürlük ile insan eş anlamlı kavramlardır. Özgürlük olmadan insan, insan olmadan da özgürlük olmaz. Eğer bir insan özgür değilse o kişi insan olma özünü yitirmiş anlamına gelmektedir. Özgürlüğün ön koşulunu ise eşitlik olarak tanımlamıştır. Rousseau, mülkiyetin özgürlük alanlarını sınırladığını düşünmektedir. O, mülkiyetin yokluğunun eşitlik ve özgürlüğü getirdiğini mülkiyet eşitsizliğinin ise özgürlüğü yok ettiğine inanır.

Rousseau, Fransız Devriminden sonra kurulan devletin, eğitim sistemini ve toplumsal yapıyı büyük ölçüde etkilemiştir. Kendisi düşünce sistemlerinin mimarı olarak anılmaktadır. Rousseau aynı zamanda yazdığı bir yazıda Fransız müziğini eleştirmiştir. Fransız müziğini çok kaba ve sıradan bulduğunu dile getirmiştir. Buradan Rousseau’nun müzikle ilgilendiği anlaşılmaktadır. Romantizm akımının olmasıyla da bu bağlamda pek çok yapıt ortaya koymuştur. Rousseau pek çok felsefi ve politik düşüncelere sahiptir. Ortaya koyduğu “Toplum Sözleşmesi” adlı eseriyle kendisinin felsefi ve politik düşüncelerini kolaylıkla anlaşılmaktadır. Eser, Rousseau’nun felsefi ve siyasi konularındaki düşüncelerine kanıt oluşturan bir niteliğe sahiptir. Ulus-devlet anlayışını benimseyip savunmuştur. Rousseau’nun ortaya koyduğu toplumsal sözleşme teorisinde sadece insanların tek kaygısı fizyolojik ihtiyacın giderilmesi anlayışı vardır. Rousseau farklı şekilde isimlerle tanıtılabilir. Bu isimler; aydın, devrimin olumsuzluklarını ortaya koyan, demokrasi savunucusu, haklara önem veren biri, reformcu ve hukuk kuramcısıdır. Onu bu isimlerden başka isimlerle de tanıtmak mümkündür. Yazıda demokratik ve devrimci bir adam olan Rousseau’nun hayatı incelenmektedir.

Jean Jacques Rousseau Kitapları

  • Toplum Sözleşmesi (1762) (Toplum sözleşmesi Rousseau tarafından 4 farklı kitap halinde yazılmıştır.)
  • Ahlak Prensipleri Mektupları (1758)
  • İtiraflar (1770)
  • Dillerin Kökeni Üstüne Deneme (1781)
  • Emile ya da Eğitim Üzerine (1762)
  • Politik Ekonomi Üstüne Söylev (1755)
  • Bilimler ve Sanatlar Üzerine Söylev (1750)
  • İnsanlar Arasındaki Eşitliğin Temeli ve Kökenleri (1755)
  • Etkinlikler Gösterileri Üstüne Mektup (1758)
  • Polonya Hükümeti Üstüne Düşünceler (1771)
  • Dağda Yazılmış Mektuplar (1764)
  • Korsika için Anayasa Projesi (1765)
  • Jean Jacques’ı Yargılayan Rousseau (1777)
  • Yalnız Gezenin Düşleri (1778)
  • Leviler Kabilesinden Efraim (1762)
  • Julie ya da Yeni Heloise (1761)
  • Pygmalion (1771)
  • Fransız Müziği Üstüne Mektup (1753)
  • Narkissos veya Öz Sever Kişi (1752)
  • Köy Kâhini Opera (1752)
  • Hanımefendi Müzler (1747)
  • Jean-Jacques Rousseau Tarafından Bulunmuş Olan Müziksel Notasyon Sistemi (1742)

Not: Bu konuyla ilgili olarak Fransız Devrimi Nedir? Devrimin Amacı Cumhuriyet Miydi? başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.