Avrupa Tarihi

Dördüncü Haçlı Seferi ve İstanbul’da Latin İstilası

Papa 3. Innocentius’un kaybedilen kutsal toprakları geri alma çağrısıyla başlayan Dördüncü Haçlı Seferi, cennet vaat edilen Avrupalı Katoliklerin yüksek katılım isteğine uğramıştır. Dördüncü Haçlı Seferi diğer seferlerden farklı olarak karadan, Anadolu üzerinden değil, denizden Mısır’a çıkarma olarak planlanmıştır. Haçlılar, Müslümanları en zayıf nokta olan Mısır’dan vurmak istemişlerdir. Donanma konusunda Venediklilerle anlaşan Haçlılar, beklenen katılımın sağlanamamasıyla Venediklilere borçlarını ödeyememiştir. Borçlarının çoğunun ödenmiş sayılması karşılığıyla Haçlı ordusu Venedik’ten bağımsızlığını ilan eden şehirleri kuşatmıştır. Böylelikle, Dördüncü Haçlı Seferi yavaş yavaş amacından sapmaya başlamıştır.

Kalan borcu ödemeyi ve Ortodoks Kilisesi’ni Katolik Kilisesi’ne bağlamayı ise Bizans tahtına geçmek şartıyla Aleksios Angelos teklif etmiştir. Haçlılar teklifi kabul etmiştir ve bu nedenle İstanbul’u kuşatmaya doğru yola çıkmışlardır. Bizans İmparatorluğu, Haliç’e zincir çekmekten başka önlem alamamıştır. İstanbul’u kolaylıkla kuşatmışlardır ve tahta 4. Aleksios Angelos ile babası 2. Isaakios Angelos çıkmıştır. 4. Aleksios tahta çıktığında Bizans hazinesinde bir şeyin kalmadığını görmüştür ve vaat ettiği parayı ödeyemeyeceğini ifade etmiştir. Haçlılar ve Bizans halkı arasındaki gerilim tırmanmıştır. En sonunda, İstanbul bir kez daha kuşatılmıştır ve Bizans İmparatorluğu’na son verilmiştir. Şehir üç gün boyunca barbarca yağmalanmıştır ve insanlar öldürülmüştür. Çoğu sanat eseri, değerli eşya benzeri şeyler şehirden çalınmıştır.

İstanbul’da Latin İmparatorluğu kurulmuştur ama çok uzun ömürlü olamamıştır. Bizans İmparatorluğu tekrardan kurulmuştur ve imparatoru 8. Mikhail Palaiologos olmuştur. Ancak artık Bizans İmparatorluğu eskisi kadar güçlü değildir. Dördüncü Haçlı Seferi, Hristiyanlar için büyük bir kayıp olmuştur ve en çok Müslümanların ve Venediklilerin işine yaramıştır.

Haçlı Seferleri Nedir?

Haçlı Seferleri, Ortaçağ’da Hristiyanlar tarafından Müslümanlara karşı yapılan seferlerdir. Haçlı Seferleri, Papa’nın cennet vaat ettiği için toplanan Hristiyan topluluklar tarafından yapılmıştır. Seferlerin görünürdeki amacı Kudüs gibi Müslümanların elinde olan kutsal toprakları almaktır. Dördüncü Haçlı Seferi, bu seferlerden dördüncüsüdür ve amacından sapan tek Haçlı Seferi’dir.

Dördüncü Haçlı Seferi Nedenleri

13. yüzyılın başında Papa 3. Innocentius Hristiyan toplumları, Hristiyanlık için kutsal olan ve önceki Haçlı Seferi’nde tekrardan kaybettikleri Kudüs’ü geri almak için cihada çağırmıştır. Fakat Katolikler direk Kudüs’e giremeyeceklerini bildikleri için planları, ilk başta Müslümanların en zayıf olduğu yer olan Mısır’ı işgal etmektir. En zayıf nokta olan Mısır’ı işgal fikri Aslan Yürekli Richard tarafından ortaya atılmıştır. Mısır’ı ve kutsal toprakları işgal etmek amacıyla 1200 yılında on binlerce Latin, Cermen, Flaman, Fransız, Avrupalı Katolik yola çıkmıştır. Haçlılar önceki seferlerdeki başarısızlıklarından akıllandıkları için Mısır’a kara yolundan, Anadolu üzerinden gitmeye değil; deniz yoluyla direk Mısır’a gitmeye karar vermişlerdir. Bu karara rağmen, hiçbir Avrupa toplumunun donanması bu kadar insanı Mısır’a taşımaya yetmemiştir. Bu nedenle, Papa ve bir Haçlı temsilci ekibi, donanma yönünden gelişmiş bir toplum olan Venediklilerle görüşmeye gitmiştir.

Haçlı Seferleri Harita
Dördüncü Haçlı Seferi Haritası

Dördüncü Haçlı Seferi’ne Katılım Neden Az Olmuştur?

Venedikliler 84.000 gümüş mark ve seferden sonra işgal edilen toprakların yarısını almak koşuluyla Haçlı ordusuna donanma ve asker desteğinde bulunmayı kabul etmiştir. Dördüncü Haçlı Seferi ile ilgili bu kararlar alınırken, bir yandan Venedik ve Mısır Devletleri çok karlı bir anlaşma yapmışlardır. Venedik dükü Enrico Dandolo ise Mısır ile yapılan bu anlaşmayı hiç bozmak istememiştir. En sonunda, Boniface önderliğinde 12.000 kişilik Haçlı Ordusu, Venedik’e varmıştır. Katılım sayısının beklenenden çok daha az olmasının sebebi ise çoğu Hristiyan’ın Kudüs yerine Mısır’ın işgal edileceğini duyunca vazgeçmesidir. Bunun için Dördüncü Haçlı Seferi katılım açısından oldukça az olan bir savaş olarak bilinmektedir.

Katılım sayısı beklenenden az olunca da Venediklilere vaat edilen 84.000 gümüş mark toplanamamıştır ve Haçlıların Venediklilere borcu kalmıştır. Venedikliler ise Haçlılara, bu borcun büyük bir kısmını ödemeleri için daha önceden Venedik’e isyan eden Moglie, Trieste ve Zara şehirlerini kuşatmalarını teklif etmiştir. Haçlı Ordusu bu şehirleri kuşatmak için yola çıkmıştır. Aynı zamanda, Papa 3. Innocentius da Haçlıların bu hareketini protesto etmiştir ve onları aforoz edeceğini açıklamıştır. Bu aforoz, Haçlı Ordusu tarafından önemsenmemiştir, sonraki zamanlarda da yardımcılarının baskısıyla, aforoz sadece Venediklileri kapsar hale gelmiştir. Aslında, Haçlıların Moglie, Trieste ve Zara şehirlerini kuşatmasından sonra Dördüncü Haçlı Seferi belirlenen amacından saptığı belli olmuştur.

Latin İstilası Nedir?

Venediklilere olan borcun kalan kısmını ödemeyi ise 2. Isaakios Angelos’un oğlu Aleksios Angelos teklif etmiştir. Aleksios’un şartı ise Haçlıların İstanbul’a gidip amcası 3. Aleksios Angelos yerine kendisini imparator yapmalarıdır. Ayrıca genç Aleksios, gemi ve asker finanse etmeyi de vaat etmiştir. Vaatlerinin en önemlilerinden biri ise İstanbul’daki Ortodoks Kilisesi’ni Roma’daki Katolik Kilisesi’ne bağlamaktır. Aleksios’un bu teklifleri, gözü Ortodoks Kilisesi’nde olan Papa’ya, gözü Bizans’ın zenginliklerinde olan Katolik Hristiyanlara ve de gözü İstanbul’un limanlarında olan Venediklilere çok cazip gelmiştir. Böylece, 1204 yılında tüm Haçlı Ordusu, İstanbul yoluna çıkmıştır. Bu olay tarih literatüründe Latin İstilası olarak da bilinmektedir.

1204 İstanbul Kuşatması

Bizans imparatoru 3. Aleksios Angelos’un, Haçlıların İstanbul’a doğru geldiğinden haberi olmasına rağmen kendisi hiçbir önlem alamamıştır. Çürümekte olan, birkaç teknelik Bizans donanması Venedik donanmasının karşısına çıkamamıştır bile. Bizanslılar son çare olarak kıyıdaki surların en güçsüz olduğu Haliç Boğaz’ına zincir çekmiştir. Bu zincir Haçlı donanması karşısında çok dayanamamıştır. Galata’ya çıkarma yapan Haçlılar, zincirin Galata’daki ucunu kırmıştır ve Haliç’e giriş açılmıştır. Haçlıların Haliç’e girmesiyle korkan askerler ve imparator şehir içlerine doğru çekilmeye başlamıştır. Haçlılar, imparatora kendisinin iyi muamele görmesi karşılığında tahttan kendi rızasıyla inip yeğenini geçirmesini teklif etmiştir fakat bu teklif 3. Aleksios Angelos tarafından kabul görmemiştir. Askerlerin yapamadığını yapan Bizans halkı ise canları pahasına şehirlerini savunmaya çalışmışlardır.

Yüzlerce yıldır Bulgar, Arap, Türk akınlarına başarıyla göğüs geren İstanbul Surları, denizden Venediklilerin gemi mancınıkları ve toplarının, karadan Avrupalıların saldırısına dayanamamış ve kısa bir süre sonra yıkılmaya başlamıştır. Haçlılar, yıkılan surlardan girmeye başlamışlardır ve girdikleri yerlerdeki evleri yakmaya başlamışlardır. Bu da şehirde Haçlıların başlattığı ilk yangının çıkmasına sebep olmuştur. İmparator, Haçlı ilerleyişi karşısında yapabileceği bir şey olmadığını bildiği için bir gece gizlice ufak bir gemiye binerek Trakya’ya kaçmıştır. İmparator Angelos’un kaçmasıyla Bizans İmparatorluğu hükümdarsız kalmıştır. Hükümdarın kaçışının hemen ardından toplanan konseyde, Haçlılara yardım eden Aleksios Angelos’un babası 2. Isakios Angelos’un imparator yapılması kararı alınmıştır. 2. Isakios’un yanında oğlu Aleksios da 4. Aleksios Angelos adıyla hükümdar ilan edilmiştir. Bu şekilde de Haçlıların isteği karşılanmıştır.

4. Aleksios’un İhaneti ve İstanbul’un Yeniden Kuşatılması

4. Aleksios Angelos tahta geçtikten sonra Venedikliler ve Haçlılar, kendisinden daha önce vaat etmiş olduğu borcun geri kalanını ödeme teklifini yerine getirmesini beklemişlerdir. Fakat 4. Aleksios tahta geçince fark etmiştir ki gereksiz harcamalar yapan amcası yüzünden Bizans hazinesinde borcu ödeyecek yeterlikte para kalmamıştır. 4. Aleksios durumu fark ettikten sonra borcu ödemeyi geciktirmeye çalışmıştır. Borcu ödeyebilmek için ise mevcut vergileri yükseltme yoluna gitmiştir. Halka göreyse düşman oldukları Haçlılar için para ödüyor olmak istedikleri bir durum değildir. Haçlıların sürekli kent meydanlarında dolaşması ve Bizanslılara kötü davranması da Bizanslıların nefretini kamçılamıştır.

Birkaç kişilik bir Haçlı grubunun karşılaştıkları bir Arap mescidini yakmasıysa şehirde çok büyük tahribata yol açacak bir yangının çıkmasına sebep olmuştur ve Bizanslıların öfkesi katlanmıştır. 4. Aleksios’un vaatlerini yerine getirmemesi ve bu yaşanan olaylar İstanbul’daki havanın iyice gerilmesine yol açmıştır, savaşı kaçınılmaz hale getirmiştir. Haçlılar ve Bizans halkının ortak noktada buluştuğu tek noktaysa mevcut hükümdarın tahttan indirilmesidir. Haçlılar daha fazla sabredemeyip İstanbul’a saldırmışlardır. Bu sıralarda ise Papa, Haçlı Ordusu’nun saldırısını haklı kılabilmek ve Haçlılara motivasyon vermek için Ortodoksların, Yahudilerden daha yoldan sapmış olduğunu açıklayan bir bildiri yayınlamıştır. Şehir tekrardan kuşatılmıştır, yönetim ve şehir düşmüştür.

İstanbul’un Yağmalanması

Barbarlar gibi saldıran Haçlı Ordusu, fakir, yaşlı, çocuk demeden herkesi öldürmüştür. Genç, rahibe, yaşlı demedense bütün kadınlara tecavüz etmiştir. Üç gün boyunca süren barbar işgali ve yağmasının ardından İstanbul, eskiye dönemeyecek şekilde yaralar almıştır. Şehirde büyük yangınlar çıkmıştır, şehirdeki çoğu sanat eseri tahrip edilmiştir. Haçlılar, atlarıyla kiliselere girip çalabildikleri her şeyi çalmışlardır. Üç gün boyunca şehirde değerli eşya bırakmayacak şekilde gözleri dönmüşçesine yağmalamışlardır.

Avrupalıların Barbarlığı

Batı Avrupalı tarih otoritesi Vryonis üç günlük talanı “Latin kökenli askerler Avrupa’nın en büyük şehrini tarif edilemeyecek bir talana giriştiler. Üç günlük talan esnasında yaptıkları katliam, tecavüz ve yağmayla şehri o kadar büyük ölçekli talana uğrattılar ki, Roma’yı ve diğer Batı Roma topraklarını yağmalayan Vandallar ve Gotlar orada olsalardı mutlaka gözlerine inanamayacaklardı. İstanbul, antik dönemden kalma ve Bizans’ın yaptığı eserlerle bir açık hava müzesi haline gelmişti. Haçlılar, şehirde buldukları bu servetin karşısında afalladılar.

Zaten yarı Bizanslı olan Venedikliler ele geçirdikleri servetin çoğunu saklamayı başardılar. Ama Haçlılar (Fransızlar, Flamanlar, Almanlar vb.) ele geçirdikleri her şeyi ayrım yapmadan imha ettiler. Bu serveti imhaya ancak iştahlarını şarapla dindirmek, Ortodoks rahibelere tecavüz etmek, Ortodoks papaz ve keşişleri öldürmek için zaman zaman ara verdiler. Katolik Haçlılar, Ortodoks Bizanslılara olan nefretlerini gösteren en olağanüstü tutumlarını zamanın en önemli ve en harika kilisesi olan Ayasofya’nın kutsallığını kirletmekle gösterdiler. Katedralde bulunan tüm gümüşten ikonlar ve tablolarla beraber katedraldeki tüm kutsal kitapları katedralin içinde yakıp imha ettiler.

Ayasofya’nın gümüş vaftiz ve ayin kaplarını şarap kadehi olarak kullanırken katedraldeki patrik tahtına bir hayat kadını geçirerek ona şarkı söylettiler ve şarkıları bir konser varmış gibi dinlediler. Haçlılar, 200 yıl önce Ortodoks Kilisesi’nin, Katolik Kilisesi’nden ayrılmasının öcünü aldıkları gibi hiçbir vicdan azabı ve pişmanlık duymadan halkı katlettiler. Bizanslılar, şehri Haçlılar değil de Selçuklu Türkleri ele geçirseydi Haçlılar kadar gaddar olamayacaklarına kendilerini inandırdılar. Bunların yanında zaten çökmekte olan Bizans’ın başkenti Haçlılar tarafından zapt edilmesi Bizans’ın politik bakımdan daha beter çökmesine neden oldu. Bu durum Türklerin ileride şehri fethetmesini kolaylaştırdı. Böylece Müslümanlara yönelik düzenlenen bu sefer, ileride Müslümanların kazanacağı büyük bir zafere katkı yaptı.” diyerek tanımlamıştır.

Latin İmparatorluğu

Şehrin kuşatılmasından sonra Bizans İmparatorluğu yıkılmıştır. Ardından İstanbul’da Romania adı verilen bir Latin İmparatorluğu kurulmuştur. Bu imparatorluğun halkı Ortodoks olmasına rağmen devlet resmi olarak Katolik’tir. Bu imparatorluğun başına birçok Haçlı’nın beklediği aksine Boniface geçmemiştir. Çünkü Venedikliler Boniface’nin erkek kardeşinin Bizanslı eski imparatoriçe Maria Komena ile evli olduğunu bilmektedir ve tahta kendilerine yakın olan Flarandalı Bouduin’i geçirmişlerdir. Boniface ise kendisine verilen Balkan topraklarında bir Selanik Krallığı’nı kurmuştur. Bu krallık, Latin İmparatorluğu’nun bir kolu olarak kabul edilmiştir. Venedikliler de Ege Denizi’nde Adalar Dükalığı kurmuşlardır. Tahsis ettikleri donanmanın ve yaptıkları yardımların karşılığını almışlardır. Bizans Devleti’nin en önemli ardılları olaraksa İznik İmparatorluğu, Trabzon Rum İmparatorluğu ve Epir Despotluğu kurulmuştur. Bu devletler kaçan Bizans soylusu aynı zamanda 3. Aleksios Angelos’un yakın bir akrabası olan Teodor Laskaris tarafından kurulmuştur. Bulgarların ve İznik’e kaçan Bizansların hücumuyla Latin İmparatorluğu kısa süre sonra yıkılmıştır, Bizans İmparatorluğu tekrardan kurulmuştur.

Dördüncü Haçlı Seferi Sonuçları

Sonuç olarak Dördüncü Haçlı Seferi, Müslümanlardan çok Hristiyanlara zarar vermiştir. Dördüncü Haçlı Seferi, Ortaçağ Avrupası Katoliklerinin barbarlığını, gözü dönmüşlüğünü ve Ortodokslara olan nefretini ortaya sermiştir. Ortodoksluk mezhebine karşı saygıları olmayan Katolikler, Ortodoks Kilisesi’ni, Katolik Kilisesi’ne bağlamak istemiştir. Ayrıca İstanbul’un dilden dile dolaşan zenginliği, çoğu fakirlik sınırında olan Haçlıların gözünü boyamıştır. Ortaçağ savaş kurallarına göre de şehri kuşattıktan sonra üç gün boyunca yağma yapma hakkı olduğunu bilen Haçlılar da İstanbul’u kuşatma aşkıyla yanıp tutuşmuştur. Mısır’ı işgal etmek amacıyla başlayan Dördüncü Haçlı Seferi amacından sapıp İstanbul’un işgaliyle sonuçlanmıştır.

Dördüncü Haçlı Seferi değerlendirilmesi ve sonuçları için İngiliz tarihçisi John Julius Norwich “Dünya olaylarının çok geniş içeriğinde Dördüncü Haçlı Seferi büyük bir felaket olarak görünmektedir. Bu demek değildir ki bu sefer, genel Haçlı Seferleri kavramının bir kötü ün kazanmasına neden olmuştur. Bir önceki yüzyılda birbirini takip eden seferler zaten Hristiyanlık tarihindeki en kara sayfalar oluşturmuştu. Fakat Dördüncü Haçlı Seferi (eğer Haçlı seferi demek kabilse) daha önceki Haçlı seferlerine kıyasla imansızlık ve ikiyüzlülük ve vahşilik ve açgözlülük bakımından önceki seferlerden kat kat üstünde olmuştur.

İstanbul’un talan edilmesi, 5. yüzyılda Roma’nın barbar kavimler tarafından yağmalanmasından, 7. yüzyılda İskenderiye kütüphanesinin ve kitaplarının yakılmasından, bütün dünya için daha çok felaketli olan bir kayıp ortaya çıkarmıştır. Haç sancağı altında savaşan bu adamlara nakliyat sağlayan ve kendilerine ilham ve moral veren ve onları cesaretlendiren ve onların başını çeken en sonunda Enrico Dandolo‘dur. Bu kişi bunları Venedik Cumhuriyeti adına yapmıştır ve bu trajediden en mühim kârlı parsayı toplayan Venedik olmuştur. Bu nedenle bütün dünya için bu büyük kargaşalık, felaket ve yıkımı ortaya çıkarmanın mesulleri Venedik ve onun kör, ihtiyar düküdür.” demiştir.

Not: Bu konuyla ilgili olarak İstanbul Neden Fethedildi? İstanbul’un Tarihi Önemi başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.