Avrupa’da Değişim Çağı (Tarih Konu Anlatımı)
Bu yazımızda tarih dersi konu anlatımları kapsamında 11. sınıf tarih dersinin 2. ünitesi olan Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı ünitesinin 1. konusu olan Avrupa’da Değişim Çağı konusuna yer verdik. Avrupa’da Değişim Çağı konusunu “Avrupa düşüncesinde meydana gelen değişimleri ve bunların etkilerini analiz eder.” kazanımı çerçevesinde anlattık.
Bu Yazının İçindeki Başlıklar:
Avrupa’da Değişim Çağı
Ders: Tarih 11
Ünite: Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı
Konu: Avrupa’da Değişim Çağı
Kazanım: Avrupa düşüncesinde meydana gelen değişimleri ve bunların etkilerini analiz eder.
Avrupa’da Değişim Çağı konusunda Avrupa’da Değı̇şı̇m nasıl olmuştur? Bilimin gelişmesi ve aydınlanma nasıl yaşanmıştır? Aydınlanma Çağı’nın günümüz bilim dünyasına etkileri nelerdir? sorularını yanıtladık.
Avrupa’da Bilimin Gelişmesi ve Aydınlanma
16. yüzyılın başlarına kadar Avrupa’da siyasi, sosyal ve ekonomik alanda en üstün birim Roma Katolik Kilisesi ve bu kiliseyi temsil eden Papalık olmuştur. Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılışının ardından otoritenin yokluğunu fark eden Avrupalılar, Hristiyanlığı temsil etmekte olan kiliseye karşı bağlılıklarını yüksek ölçüde arttırmışlardır.
Avrupa milleti, kiliseye ve kilise üyelerine saygılı davranarak kurtuluşa varacağı düşüncesine inanmıştır. Böylece kilise, her alanda yetkilerinin alanını genişletmeye ve Orta Çağ Avrupası’nı istediği yönde şekillendirmeye başlamıştır. Sonuçta kilise ve papa mutlak hakimiyetine kavuşmuştur ve ruhban sınıfı hiç kimsenin karşı dahi koyamayacağı bir manevi güce ulaşmıştır.
Dine dayalı bir kuruluş olan papalık, 16. yüzyılın ilk çeyreğinde ileri sürdüğü etkin politikalarıyla İtalyan şehir devletlerinin arasındaki en güçlü olan haline gelmiştir. Özellikle eğitim ve öğretim alanında Oxford (Oksford), Paris ve Bologne (Bulöni) benzeri zamanın ileri gelen üniversitelerin üzerinde yetkiye sahip olan Papalık, buralarda Aristo ve Batlamyus’un öğretilerini zorunlu olmak üzere okutmuştur.
Avrupa’da Değı̇şı̇m Nasıl Olmuştur?
Orta Çağ’da; toplumlar dini kurumların ekseninde ilerlediği için bilimsel çalışmaların ve araştırmaların ilerlemesine pek olanak sağlanamıyordu. Aristo’nun dediğine göre tanrılar göklerde yaşamlarını sürdürdükleri için gezegenler kusursuz, muhteşem ve lekesizlerdi.
Dünya, tüm evrenin tam merkeziydi ve tüm gök cisimleri Dünya’ya uyum sağlayarak hareket ederlerdi. Bu düşüncelerin kilise tarafından kabul görmelerinin sonucu olarak bunlara karşı çıkılamaz durumdaydı ve bu sebeple astronomide herhangi bir ilerleme söz konusu değildi. Aristo’nun söylemiş olduğu; “Dünya ve evrendeki her şeyi oluşturan dört ana madde; toprak, su, hava ve ateştir.” düşüncesi’nin yine aynı şekilde kilise tarafından onaylanmış olması bu sefer de fizik ve kimya bilimlerinin önünü kesmiştir. Veba gibi yüksek ölümcüllükteki salgınların, insanların günahları ve hatalarının birer sonucu olarak ortaya çıktığına inanıldığı ve bunların çözümleri ve tedavileri konusunda da din adamlarına bel bağlandığı için tıp gelişemiyordu.
Burjuvazi sınıfın hızlıca yükseldikleri dönemlerde Avrupa, İslam kültür ve medeniyeti ile sıkça temasa geçmiştir. Arapça ilim ve felsefe kaynaklarının bu sayede latinceye çevirileri yapılabilmiştir. 11. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar geçen süreçte Batı, İslam dünyasından çevirilen bu kaynaklar sayesinde sahip oldukları skolastik düşünce sebebiyle unutulmuş eski Yunan felsefesinin tekrar doğuşunu sağlamışlardır.
Çeviriler aracılığıyla ellerine eleştirilebilir ve kullanılarak yeni olgulara ulaşılabilinir kaynaklar elde eden Avrupa, Orta Çağ boyunca kendisini ilerlemekten alıkoyan bu otoriter sisteme başkaldırarak bilimsel aydınlanma kıvılcımlarını yakmış ve uzun süredir üstünde olan akıl zincirlerini kırmayı başarmışlardır.
Rönesans Nasıl Ortaya Çıktı?
“Yeniden doğuş” manasında olan Rönesans, 15. yüzyılın sonunda İtalya devletinde başlangıç yapmıştır. Rönesans, Avrupa ülkelerinde karşılaşılan güzel sanatlar, edebiyat ve bilim alanlarında yapılan yenilik ve gelişimleri ifade etmektedir. Bu zaman diliminde, Avrupa devletlerinde birçok radikal değişikliklere rastlanmıştır. 14. yüzyıldan itibaren bazı bilim insanları eski Yunan ve Roma devletlerine ait olan el yazıtlarını tekrar gün yüzüne çıkarmıştır ve bunları yayınlayarak insanları felsefik ve eleştirel düşünme konusunda teşvik etmişlerdir.
Avrupalılar bu eserleri İslâm evreni aracılığıyla yok olmaktan ve unutulmaktan kurtarmış halka tekrar hatırlatmışlardır. Roma, Venedik ve Floransa’da ilk akademiler açılmıştır ve ilk halk kütüphaneleri insanlara sunulmuştur. Bu çalışmalara yön veren aydın kesim daha sonradan halk tarafından hümanistler olarak adlandırılmıştır. Hümanist akımın en bilindik öncüsü olan Petrarca (Petrarka) ile başlamış olan hümanistlerin çalışmaları, matbaanın ilerlemesi sayesinde ise daha da yaygınlaşmıştır.
Rönesans sonrasında eski Yunan ve Roma devletlerine karşı artan ilgi, Avrupa’da edebiyatın yanı sıra resim, heykel benzeri güzel sanatlarından yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Bu yeniden keşfetme süreci Fransa, Hollanda, Almanya ve İngiltere gibi birçok Avrupa ülkesinde kısa sürede ve kolayca benimsenebilmiştir. Rönesans sanatçıları, hiçbir dini ve toplumsal bir algıyı dikkate almadan kendilerini sadece sanatlarını yapmaya adamışlardır.
Hümanistlerin eski Yunan ve Roma’ya olan bu düşkünlükleri kilise ve Papa’nın otoritesi üzerinde büyük bir baskıya yol açmıştır. Antik dünya anlayışı ve bakış açısı, hümanistlerin dünya anlayışına büyük ölçüde yön vermiş ve şekillendirmiştir. Bu anlayış doğrultusunda bireyin yeryüzündeki yaşantısındaki en büyük gayesi mutlu olmaktır. Hristiyanlık anlayışında yani kilise ve Papa’ya göre ise asıl hayat yeryüzündeki yaşamın ölüm ile noktalanmasının ardından başlamaktadır.
Bu ve bunun oldukça benzeri bir çok fikir ve olgu hümanistlerin kilise ile çokça kez çelişmesine sebebiyet vermiştir. Bu nedenle hümanistler, inanç bakımından kilise yerine sadece incil ve ilk azizlerin öğütlerine kulak verilmesi gerektiğinin savunucusu olmuşlardır. Hümanistlerin inançla ilgili olan bu düşünceleri, reform hareketlerinin başlamasına sebep olmuştur ve bu sürece de öncülük etmişlerdir.
Reform Nasıl Ortaya Çıktı?
Reform, Avrupa’nın modern çağa geçişinde yaşadığı büyük dönüşümün önemli bir parçasıydı. Din ve kilise, yüzyıllardır Avrupa toplumunun temellerini oluşturduğu için reform değişiklikleri Avrupa toplumunun temellerini derinden sarsmayı başarmıştır. Dinî değişim gerek devletler arası olarak gerekse devletlerin kendi içlerinde büyük ve küçük bir sürü fikir ayrılığı ve propagandalara sebep olmuştur.
Reform, 16. yüzyılda Katolik Kilisesi’ne bağlı bulunan bir kesim hümanist din adamının kiliseye baş kaldırmasıyla oluşan harekettir. Reform hareketi Almanya’da başlamış daha sonra Fransa, İngiltere ve diğer Avrupa ülkelere yavaşça yayılarak tüm avrupayı dolaşmıştır. Ruhban sınıfında reform yapılması gerektiğinin yanında olan hümanistler, yeni bir dine gerek olmadığını da savunmuşlardır.
Hümanistlerin en büyük amacı İncil’in Hristiyanlık inancını en doğru ve en iyi şekilde temsil eden ilk ve orijinal haline tekrar çevrilmesini sağlamaktır. Bu yönde yapılan çalışmalar ve kutsal olarak adlandırılan çalışmaların çoğu, ilahi kaynaklara dayanmadığı ve asılsız çalışmalar olduğu açığa çıkartılmıştır.
Reform değişikliklerinin sonucu olarak “Dinin esas kaynağı Tanrı’nın sözlerinden ibarettir. Buna havarilerin ve ilk Hristiyan azizlerin yorumundan başka bir şey katılamaz. Din ve ibadet herkesin vicdanına ait bir iştir.” esasları Avrupa halkı tarafından benimsenmiştir. Bu dinsel hareket, Protestanlık mezhebinin ortaya çıkmasını sağlamıştır
Aydınlanma Nasıl Ortaya Çıktı?
Aydınlanma çağını oluşturan Rönesans ve Reform olayları Avrupa’nın günümüzde sahip olduğu dünya ilim ve irfanının öncüsü ünvanına kavuşmasını sağlamışlardır. Reform sonucunda ortaya çıkan Protestanlık mezhebi ise günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. Bu olaylar ilk başladığında ilim konusunda Avrupa’nın büyük ölçüde önünce olan islam evreninin Rönesans ve Reform değişiklikleri sonrasında Avrupa devletlerinin oldukça kayda değer bir miktarda gerisinde kalmasına yol açmıştır. Ayrıca rönesans dönemindeki sanatçılar başta Leonardo Da Vinci olmak üzere günümüzde sahip olduğumun oldukça ileri düzey teknolojiye sahip olmamızın asıl sebeplerinden olmuş ve teknolojinin temellerini oluşturmuştur.
Reform yeniliklerinin günümüze başka bir etkisi ise günümüzde birçok farklı devlette yaygınlaşan protestanlık mezhebi doğrultusunda açılan kiliselerden olan Almanya protestanlık kilisesi tarafından organize edilen reformasyonun 500. yılını kutlamak sebebiyle yapılan ve Luther on yılı olarak adlandırılan sürecin başlamasıdır. Bu süreç içerisinde her yıl reformun öne çıkan unsurlarından farklı birine yoğunlaşılmış ve o konuda araştırmalar düzenlenmiştir. Örnek verecek olursak 2012 yılında reform ve resim 2014 yılında reform ve politika 2015 yılında da incil ve resim alanlarında araştırmalar yapılmıştır.
2. Ünitenin Tüm Konuları: Değişim Çağında Avrupa ve Osmanlı ünitesinin tüm konularını aşağıdaki başlıklarda inceleyebilirsiniz.
napim ben avrupadaki değişim çağını ya
Çok güzel bir yazı olmuş tebrikler
way. Avrupa’daki değişimi çok iyi anladım.