Cumhuriyet Tarihi

Atatürk’ün Hastalığı Neydi? Atatürk’ün Gerçek Ölüm Nedeni

Genç yaşta hayatını kaybeden Mustafa Kemal Atatürk’ün gerçek ölüm nedeni tam olarak bilinmemektedir. Fakat bu konuda pek çok iddia vardır. Bunlardan biri de, Atatürk’ün sirozdan hayatını kaybettiği ve bu sirozun alkol kaynaklı siroz olduğudur. Atatürk’ün yakalandığı siroz, alkole bağlı bir siroz değildir. Çünkü karaciğeri büyümüştür. Ölümü sirozdandır ama bu siroz alkole bağlı ortaya çıkmamıştır. Atatürk’ün ölümü alkolden olmamıştır. Atatürk’ün gerçek ölüm nedeni Trablusgarp Savaşı sırasında Afrika’dan kapmış olduğu virüsten dolayı oluşan sirozdur.

Mustafa Kemal Atatürk Kimdir?

Mustafa Kemal Atatürk, 1881 yılında Selanik’te doğmuştur. İstanbul Harp Akademisi’nden 1905’te kurmay yüzbaşı rütbesiyle mezun olduktan sonra ilk görev yeri olan Şam’da 5. Ordu’da, 1905 yılında görevlendirilmiştir. Hayatının sonuna kadar da Türk Milleti için savaşmaya devam etmiştir. Atatürk, yalnızca Türk Milleti’nin Kurtuluş Savaşı’nı başarı ile yöneten bir komutan değil, aynı zamanda gerçekleştirdiği devrimler ile de dahi bir devlet adamı idi. 57 yıllık ömrünün çoğunda, yurttaşının ve yurdunun özgürlüğü ve mutluluğu için yılmadan yorulmadan çalıştı. Bu emeklerinin sonucunda da girdiği her mücadeleden zaferle çıktı. Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, 10 Kasım 1938’de yaşamını yitirdi.

Okuma Önerisi: Mustafa Kemal Atatürk hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek için Mustafa Kemal Atatürk Kimdir? Askeri ve Siyasi Hayatı (Tüm Ayrıntılarıyla) başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Atatürk’ün Ölümü

Atatürk’ün ölümü üstüne herkes pek çok şey söyledi, pek çok iddia ortaya atıldı. Bu iddialardan bazıları çürütüldü fakat bazıları hala incelenmeyi beklemektedir. Bu iddialardan bazıları; Belsoğukluğu (cinsel yolla bulaşabilen bir virüs), akciğer iltihabı, alkole bağlı siroz gibi tahminlerdir. Fakat çok sayıda insan bu hastalığın siroz, sebebinin ise sadece alkol olduğuna inanmaktadır. Bu çıkarıma bağlı olarak, Mustafa Kemal Atatürk, “ayyaş” olarak bile anılmıştır. Ancak Atatürk’ün doktorları ve belgeler bu durumun böyle olmadığını göstermektedir.

Mustafa Kemal Atatürk Neden Öldü?

Mustafa Kemal Atatürk’ün hastalığı, geçirdiği son günleri ve ölümüne kadar yaşamının önemli kısımları hakkında bugüne kadar birçok açıklama yapılmıştır. Gerek onu tedavi eden doktorlar, gerekse yakınları ve yanında çalışanlar tarafından günümüze iletilen bu bilgiler, tarihe ışık tutuşu yanında, onu daha iyi tanımamızı da sağlamaktadır. Atatürk’ü 1938 Ocak ayında Yalova’da muayene ederek hastalığına ilk teşhisi koyan, bizzat doktorları arasında yer alarak ölümüne kadar tedavisi ile uğraşan Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’in notları bu bakımdan Atatürk’ün hastalığının ve gerçek ölüm nedenini doğru anlamamız açısından ayrı bir değer taşımaktadır.

Atatürk’ün ölümü ile ilgili ilk olarak, siroz olduğuna, sirozun nasıl ortaya çıktığına ve belirtilerinin neler olduğuna bakılmalıdır.

Başta alkol kullanımı olmak üzere hepatit türü hastalıklar sonucunda karaciğerin yapısı düzensizleşir ve hücreler hasara uğrar. Hücrelerin yok olmasıyla karaciğer küçülür ve görevini yerine getiremeyecek hale gelir. Şüphesiz vücudun kimya fabrikası dediğimiz organın bozulması hayati tehlikeye yol açan bir sorundur. Bu sebeplerden dolayı iyileşmesi imkansız olan siroz hastalığı ortaya çıkar. Sirozlu bir karaciğer küçülmüştür ve pürtüklü bir yapıya sahiptir. Yok olan karaciğer hücrelerinin yerine yeni hücre üretimi gerçekleşir fakat bu dağınık ve aşırı miktardadır. Bu yüzden bağ dokusu bütün karaciğere dağınık bir şekilde yerleşmiştir. Hastalık ilk ortaya çıktığında yorgunluk, çabuk yorulma, iştahsızlık, sarılık, kaşıntı, bulantı, aşırı gaz birikimi, özellikle bacaklarda ve karında şişlik, kabızlık, erkeklerin göğsünün büyümesi görülür.

Bunlar sadece sirozda ortaya çıkan belirtiler değildir. Başka hastalıklarda da bu belirtiler görülebilir. Atatürk’ün hastalık süreci ilk olarak akciğer iltihabı ile 1916 yılında başlamıştır. Ardından 1918 yılında böbrek rahatsızlığı da baş gösterir. Bir sene sonra ise kulak ağrıları başlamıştır. Atatürk’ün hastalığının başlarında nerede ise uzun denecek bir süre esas teşhis konulamamıştır. Teşhis konuluncaya kadar geçen sürede doktorların ve yanındaki onca kişilerin kafalarında hep gelgitler ve şüpheler yaşandığı halde sadece kaşıntıya karşı savaş verilerek adeta zaman kaybedilmişti. Bunun ardından da asıl öldürücü hastalık 1936 yılının sonlarına doğru başlamıştır.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Hastalığı Neydi?

Bu süreçte Atatürk’e ilk teşhis, Prof. Dr. Nihat Reşat Belger tarafından konulmuştur: ”Atatürk geceyi Teram Oteldeki apartmanında geçirdi. Ertesi sabah otelde, kendine mahsus olarak yaptırılan banyo dairesine girdi ve beni çağırdılar. Şikayetlerini bana bildirdi. Kaşıntıya çare bulmasını istiyordu.”

Atatürk ”kaşıntıyı buldunuz mu? Nedir?” diye sorar. Doktor, evet efendim. Kaşıntınızın tek nedeni karaciğer rahatsızlığıdır. Karaciğeriniz sertleşmiş ve biraz büyümüştür. Bu teşhisten önce ve sonra da pek çok doktor pek farklı teşhisler koymuştur. Atatürk’ün hastalığının karınca ısırması olduğunu bile iddia eden doktorlar vardır.

Atatürk‘ün hastalığının tam olarak bilinememesinin nedenlerinden biri de otopsi yapılmamasıdır. Ölüm raporunda; hastalığın bir hepatite sclerocongestive ethylique (bir tür karaciğer iltihabı) olduğu tespit edilmiştir.

Herhangi bir tahlil ya da biyopsi yapılmadan bu kanıya varılmasındaki en büyük etkenlerden biri de Atatürk’ün düşmanlarıdır. Onlar bu ölümü sırf içki içiyor diye iyi bir insan olmadığını ve bu yüzden de alkole bağlı olarak sirozdan öldüğünü iddia ederler. İslam dininde haram olan alkolü içecekleri tükettiğini belirterek toplumda Atatürk düşmanlığı yaratılmaya çalışılmıştır. Bu sebepten dolayı da genellikle yabancı ülkeler de Atatürk’ün ölümü ile ilgili sebebi alkole bağlı olarak ortaya çıkmış siroz olarak bilmektedirler.

Mustafa Kemal Atatürk’ün Gerçek Ölüm Nedeni

Yıllar sonra bu iddiayı çürüten, yaşamını bilime adamış, parazitoloji ve mikrobiyoloji alanında makaleler, kitaplar yazmış olan Prof. Dr. Gülendame Saygı ortaya çıkıverir. Büyük Önder Atatürk’ün idrar yolları rahatsızlığına ve siroza sebep olan “Şistozoma” türü parazitleri, Osmanlı’nın Ortadoğu’daki sıcak topraklarında görev yaptığı sırada, büyük olasılıkla da Kahire’de kapmış olabileceğini düşünmektedir. Konuşmasında da onun kimi zaman at sırtında, hatta bazen yaya olarak yaptığı uzun yolculukların birinde, örneğin Kahire’ye giderken yıkandığı sudan, o coğrafyada çok yaygın olan parazitlerin bulaşmış olduğuna inandığını belirtiyor.

Atatürk de bu konuda, hastalığının sebebinin alkol olmadığını şöyle ifade etmiştir: “Sirozunun nedeni alkol değil, işte bu parazitlerdi.” demektedir. Hatta bu bilgileri tüm toplumla paylaştığını fakat geniş kitlelere ulaşamadığını da anlatmaktadır. Bu tespite bir diğer kanıt ise Atatürk’ün muayene ve tedavisi için dört kez getirilen Fransız Prof. Dr. Fissenger’in sözleridir. Fissenger, “Bu hastalığın sırf içkiden geldiği yolundaki düşünce doğru değildir. Benim, Fas, Tunus ve Cezayir’den gelen birçok müslüman hastalarım var ki, ömürlerinde ağızlarına herhangi ispirtolu bir içki koymamışlardır Dolayısıyla hastalığın daha başka ve önemli sebepleri olduğunu kabul etmek lazımdır. Bence bunlar arasında özellikle dengesiz beslenme tarzı ve devamlı kabızlık gibi sebepler başlı başına yer tutmaktadırlar.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Back to top button

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Close

Adblock Detected

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.