Cumhuriyet Tarihi

Kurtuluş Savaşı El Cezire Cephesi Hakkında Bilgi

El Cezire Cephesi Nedir? Kurtuluş Savaşı sırasında Irak’ta Musul bölgesinde açılmış bir cephedir. Bu cephede TBMM ile Britanya İmparatorluğu arasında çatışmalar yaşanmıştır.

Bu yazımızda El Cezire Cephesi’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve önemi ile beraber inceledik. Ayrıca Uluslararası Politika gibi başlıklara da yer vererek geniş bir perspektifte cephenin analizi yaptık. Özetle El Cezire Cephesi’nin Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve önemi nedir? sorusunu yanıtladık.

El Cezire Cephesi Nedir?

Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılmasıyla birlikte askeri alanda bir yapılanma hareketi başlamıştır. Ordudaki birliklerin yerleşkelerinde değişikliklere gidilerek savaşın önemli noktalarından birinin Batı Cephesi olmasına karar verilmiştir. 24-25 Haziran 1920’de Batı Cephesi Komutanlığı atanarak Batı Anadolu’daki birlikler tek bir çatı altında toplanmıştır. Bu karar doğrultusunda, El Cezire Cephesi’nin açılması kararlaştırılmıştır. İran sınırında yer alan El Cezire Cephesi’nin başına Nihad Paşa getirilmiştir. Doğusunda İran sınırı ve batısında Fırat Nehri ile sınırlanan El Cezire Cephesi; Musul, Diyarbakır, Bitlis, Mamuretülaziz (Elazığ), Urfa, ve Hakkari topraklarının savunmasında önemli rol oynamıştır. Ayrıca El Cezire Cephesi karargahı, 13. Ordu karargahı ile eşleştirilmiştir. Böylece 13. Ordu karargahı, bu cephe üzerinde doğrudan bir etkiye sahip olmuştur.

El Cezire Neresidir?

El Cezire, Yukarı Mezopotamya’ya Müslüman coğrafyacılar ve tarihçiler tarafından verilen addır. Ceziretüasur veya İklimüasur olarak da bilinen bu bölge Fırat ve Dicle ırmaklarının arasında kalan bölgenin kuzeyidir. Kurtuluş Savaşı sırasında bu bölge Musul vilayeti (bugünkü Irak) sınırları içindedir. Bu cephede Musul, Diyarbakır, Bitlis, Mamuretülaziz (Elazığ), Urfa, ve Hakkari bölgeleri savunulmuştur.

El Cezire Neresidir?
El Cezire Cephesi Haritası

El Cezire Cephesinde Kimlerle Savaşıldı?

Doğu kısımdaki Musul ve Cezire hattında İngilizlerin tehlikesine ve batı taraftaki Halep-Akçakoyunlu bölgesindeki Fransızlara karşı, bu cephede savunma yapılmıştır. Ayrıca güneydeki çöl bölgesi de bu iki devletin etkisi altında hüküm sürmekteydi. Midyat, Dersim, Hakkari, Malatya bu savunma alanı içerisinde bulunan yerlerden bazılarıdır. Bu bölgenin tarihine bakıldığında, Birinci Dünya Savaşı sonrası imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nın ardından İngilizlerin kışkırtmaları görülmektedir. Böylece bölgede karmaşa halinin yaşanması ve ayrılıkçı kuvvetlerin artması hedeflenmiştir. Ayrıca, cephe mıntıkasında süreç boyunca pek çok eşkıya taarruzu gerçekleşmiştir. Bazen halka karşı görülen bu saldırılarla kimi zaman Nihad Paşa ve askerleri gibi ordu sınıfından kimseler de karşılaşmıştır.

El Cezire Cephesi Komutanı Kimdir?

El Cezire Cephesi’nde Ali Şefik Özdemir Bey ile Şeyh Mahmud Berzenci’nin liderlikleri önemli bir yer tutmuştur. Ancak daha sonra TBMM, El Cezire Cephesi’nin başına Nihad Paşa’yı atamıştır.

El Cezire Cephesi ve Uluslararası Politika

Sevr Antlaşması’nda bahsedilen “Kürdistan” konusunda, Fırat Nehri’nin doğusuna ve Ermenistan’ın güneyi taraflarında kalan Suriye-El Cezire hatlarının kuzeyine atıfta bulunulmuştur. Ayrıca bu bölgenin üzerindeki Türkiye hükmünün, Kürdistan’ın Cemiyet-i Akvam Meclisi’ne (Milletler Cemiyeti) başvurduğu takdirde sonlanabileceği bildirilmiştir. Bu husus üzerine Türkiye Büyük Millet Meclisi, yazılı basına yansıyan haberlere istinaden 22 Mayıs’ta toplanarak ahvali değerlendirmiştir. Bu görüşmede, Suriye ve Irak’ın Türk sınırları dışında kalacağı öngörülmüştür.

El Cezire Cephesi’nin Açılma Gerekçeleri

Bu cephenin açılmasıyla beraber Misak-ı Milli dahilinde görülen Musul ve civarı topraklara katılmak ve güvenliğinin sağlanması istenmiştir. Ayrıca bölgede baş gösteren ayrılıkçı hareketlerin baskılanması için uğraşılmıştır. İngilizlerin bölge üzerindeki etkisine karşı çıkılmıştır. Bu sahada yaşayan milletlerin güvenli şartlar altında yaşaması ve refaha ulaşmaları adında devlet desteği verilmesi hedeflenmiştir. Bu amaçlar doğrultusunda 29 Haziran 1920 tarihinde Ankara’dan yola çıkan Nihad Paşa, cephe komutanlığının başına getirilmiştir. Yolculuk boyunca gasp ve yanındakileri zamansız saldırılar sonucu kaybeden Nihad Paşa, 4 Ağustos gününde Diyarbakır’da bulunan komutanın başına geçebilmiştir. Aslında, bu yaşanan tüm kayıplar ve birçok zorluğa, hüzne rağmen gösterilen cesaret örnekleri El Cezire Cephesi’nin Milli Mücadele’deki önemini gözler önüne sermektedir.

El Cezire Cephesi’ndeki Ayaklanmalar

Bu bölgedeki ilk ayaklanma 25 Mayıs 1919 tarihinde görülmüştür. Berzenci, Hemavend ve Caf aşiretlerinin bu ayaklanmaya katıldığı bilinmektedir. Bahsedilen aşiretler, Şeyh Abdülkadir emrinde Süleymaniye topraklarını ele geçirmiştir. Ardından civardaki İngiliz subay ve memurların tutuklatılması gerçekleşmiştir. İngiliz bayrağının yerine yeşil renk üzerinde kırmızı bir daire bulunan bayraklarını göndere çekmişlerdir. Bu bayrak cephenin kapatılmasına değin yürürlükte olmuştur. Bu ayaklanmanın nüfuzunu artırmaması için Kerkük merkezli İngiliz komutanlığı harekete geçmiştir. Zırhlı ve motorlu araçların bulunduğu bir süvari ile Süleymaniye’yi ele geçirmek istemiştir. Ancak Taşlıca’da konuşlanan İngiliz komutanlığı, bu bölgede ağır bir yenilgiye uğratılmıştır. Dört zırhlı aracın ve on dokuz İngiliz kamyonetinin hasar aldığı açıklanmıştır. Ayrıca İngiliz ganimetleri büyük oranda ele geçirilmiştir. Bu zaferle beraber yani Taşlıca Muharebesi’nin ardından halkın aşiretlere olan güveni artmıştır.

Bunun üzerine İngilizler ikinci bir taarruzla Süleymaniye bölgesini ele geçirme planı yapmıştır. Çünkü bu muharebede elde edilen zafer, yerli halkın fikir değiştirerek Şeyh Mahmud Berzenci’nin safına geçmelerini sağlamıştır. İngilizler Bengal gibi yerlerden sömürgelerini asker olarak bölgeye göndermiştir. Er ve süvari birlikleri mühimmat olarak üstün bir şekilde bölgede yer almıştır. İngilizlerin Kraliyet Hava Kuvvetleri, savaşta İngilizler lehine uçakların kullanılmasında etkili olmuştur. 17 Temmuz tarihinde Mahmud Berzenci ve destekçilerinin bulunduğu Bazyan Geçidi’ne İngilizler tarafından baskın yapılmıştır. Üstün mühimmat ve ateş güçleri sayesinde İngiliz kuvvetleri buradaki direnişi kırabilmiştir. Mahmud Berzenci’nin bu çatışmalar esnasında yaralandığı ve yüze yakın yandaşının esir düştüğü bilinmektedir.

Telafer Ayaklanması

İngilizlerin bölgeye ikinci taarruzlarının ardından Mahmud Berzenci esir düşmüş ve direniş sona ermiştir. 1920 senesinde ayaklanmaların merkezi İngilizlerin Irak’taki zayıf bir bölgesi olduğu düşünüldüğü için Musul’a alınmıştır. Musul valisi Ali Haydar Bey öncülüğünde kurulan Hilaliye Cemiyeti ile birtakım ayaklanmalar tertip edilmiştir. Bu ayaklanmalarda öne çıkan bir hareketlenme Telafer’de gerçekleşmiştir. Bu ayaklanmaya Cemil Muhammed Halil Efendi öncülük etmiştir. Savunma kolunda Telaferli yerlilerden oluşan grup, Hint sömürge askerlerini bölgeden savuşturmuştur. Bu şekilde bölge savunanların, ayaklananların elinde kalmıştır. Bu ayaklanmanın ardından beklenen: Deyrizor ve Nusaybin sahalarından gelecek olan birliklerin desteğiyle Musul’a hareket etmektir. Ancak bu destek zamanında yetişememiş ve İngilizlerin Telafer’e gelerek ayaklanmanın bastırılmasıyla son bulmuştur.

Revanduz Ayaklanması

Telafer’de yaşanılanların ardından direniş Revanduz’da devam ettirilmiştir. Bölgedeki Kürt güçlerinin lideri Erbil’in ve Surci aşireti ile yaşayan Zebarların yönlendirmesi görülmüştür. Ayrıca bu ayaklanmaya Türkiye, üç subay ve yüz asker desteğiyle katılım göstermiştir. Bu askeri destek, 9 Ağustos 1921 yılından itibaren Binbaşı Şevki Bey tarafından idare edilmiştir. Bölgenin yeniden halkın egemenliği altında kalmasında bu desteğin de önemli bir rol oynadığı bilinmektedir. Revanduz Ayaklanması’ndan sonra İngilizler, hakimiyeti tekrar sağlamak için 16 Aralık 1921’de bölgeye ilerlemiştir. Ancak Babaçiçek Boğazı mevkisinde İngilizler ağır bir yenilgiye uğratılmıştır.

Ayaklanmalar Sonrası El Cezire Cephesi

Ankara Antlaşması’nın imzalanmasının ardından Güney Cephesi kapatılmıştır. Bu cephede savaşan askerler El-Cezire Cephesi’ne gönderilerek bu bölgenin kurtarılma planlarına yoğunlaşılmıştır. Antep Kuşatması’ndaki cengaverliğinden dolayı Özdemir Bey, bu askeri birliğin başında yer almıştır. Özdemir Bey’in hakimiyetindeki bu destek grubu, Şemdinli’den hareketine başlamıştır. Revanduz’da Kürt aşiretleri de kendilerine eklenmiştir. İngilizlerin hava harekatı girişimleri bu direnişçi grubunu engellemek istese de pek başarılı olamamıştır.

İlerleyen süreçte, Kerkük ve Süleymaniye yakınlarındaki Cemcemal kasabasında Kerim Fettah Bey öne çıkarak ayaklanmıştır. Kendisi aynı zamanda ilk ayaklanmayı çıkaran Şeyh Mahmud Berzenci’nin yakın bir arkadaşıdır. İki yüz elli kişiyle bir süvari oluşturularak Süleymaniye bölgesine harekete geçilmiştir. Burada İngilizler büyük bir güçle yanıt verince Revanduz’a çekilmek zorunda kalmışlardır. Süleymaniye Mutasarrıfı (sancak yöneticisi) olan Abdullah Bey tarafından Özdemir Bey’e iletilen mektupta bu ani baskının, İngiliz yüzbaşısı ve altı askerinin vefatı ile sonuçlandığı bildirilmiştir. Ayrıca savaşta havadan üstünlük sağlamak isteyen ve hava harekatlarına önem veren İngilizlerin, yirmi üç uçağının sekizi etkisiz hale getirilmiştir. Bu sonuçtan sonra Güney Kürdistan, umutlu bir havaya bürünmüştü. İngilizlerin adamı olan Nemrut Mustafa, artık Süleymaniye topraklarında pek görülmüyordu. Ayrıca Özdemir Bey’in ünü de giderek artmaya ve himayesindeki kuvvetler güçlenmeye başlamıştı.

Özdemir Bey, kontrolündeki kuvvetlerin gün geçtikçe gelişmesiyle beraber Babebeki Ağa ve yandaşlarının üzerine yönelmiştir. Sartiş Deresi yakınlarında Özdemir Bey kuvvetleri tarafından Babebeki Ağa ve yandaşları sıkıştırılmıştır. Bu haber ile de yerel halkın direnişe desteğinin arttığı görülmüştür. Böylece Derbent Boğazı’nın ele geçirilmesi için bir umut doğmuş ve oraya doğru hareket edilmiştir. 31 Ağustos’ta bölgeye yapılan operasyon ile İngilizler, Hint sömürge askerleri ve yerel Nasturi milisleri (Nasturi sivil halkı tarafından İngiliz ordusuna yardımcı halk veya güvenlik gücü) geri çekilmeye başlamıştır. Mühimmat eksikliği nedeniyle İngilizlerin takibi her ne kadar devam ettirilemese de güç kaybettikleri görülmüştür. Dört İngiliz uçağının düşürüldüğü bilinmektedir.

İngilizlerin El Cezire Cephesi’ndeki Taktiği

Belirtilen sahalardaki yenilgi ve başarısızlıklar İngilizleri yeni bir plan kurmaya yönlendirmiştir. Şeyh Mahmud Berzenci’yi kendi taraflarında göstererek aşiretleri bölmeyi hedeflemişlerdir. Bu plan doğrultusunda bazı aşiretler Türklerin tarafında savaşa devam ederlerken bazı aşiretler ise Şeyh Mahmud Berzenci’nin safında devam etmiştir. Bundan dolayı Mahmud Berzenci, Süleymaniye bölgesine girebilmiştir. Ancak işler beklendiği gibi gitmeyerek 14 Eylül 1922 tarihinde Şeyh Mahmud Berzenci de İngilizlere karşı ayaklanmıştır. Bunun üzerine İngilizler, Seyyid Taha’yı olaya dahil etmek istemişlerdir. Bağdat merkezli bir görüşme düzenlenmiştir. Seyyid Taha, Revanduz’daki Türk birliklerini bölgeden çıkarmak arayışındadır. Ancak Türk birliklerine Siirt’ten mühimmat desteği sağlanmıştır. Ali Bey, Siirt’ten hareket ederek Musul sınırının aşabilmiş ve yardımı birliklere ulaştırabilmiştir. Ek olarak Musul uleması (bilginler) İngilizler aleyhine fetva çıkarmıştır. Irak Hükümeti ile İngilizler bu konuda birleşerek ulemanın ileri gelenlerini başka yerlere sürmüşlerdir. Bu aralıktan faydalanarak ayaklananlar ve direnişçiler sürecin geliştirilmesi devam etmiştir. 26 Eylül 1922’de Köysancak İngilizlerden kurtarılmıştır.

El Cezire Cephesi’nin Sonucu

7 Eylül 1922 tarihinde Fevzi Paşa tarafından El Cezire Cephesi komutanlarına bir telgraf çekilerek durum izah edilmiştir. Musul topraklarının geri alınması ancak ve ancak silahlı çatışmaların baş göstermesi ile mümkündür. Özdemir Bey’in himayesindeki müfrezeyle ve yerli halkın gücüyle Musul-Kerkük civarına taarruz hedeflenmiştir. Ancak Boğazlar bölgesinde patlak veren acil durum sebebiyle Batı Cephelerine destek gerekmiştir. Bu sebepten ötürü El Cezire’deki kuvvetler de batıya yönelmiştir. Lozan Konferansı’nın başlaması ile beraber Ali Şefik Özdemir’e geri çekilmesi gerektiği Büyük Millet Meclisi tarafından bildirilmiştir. Bu karara uymayarak karşı çıkan Özdemir Bey, İngilizlerin üzerine yürümeye devam etmiştir. Fakat yeterli güce sahip olunamadığından durum İngilizlerin galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Umutsuz durumu fark eden Özdemir Bey, İran’a dönmek zorunda kalmıştır. Böylece El Cezire Cephesi, İngilizlere bırakılmıştır.

Not: Bu konuyla ilgili olarak Musul Sorunu Nedir? Lozan Barış Antlaşması’nda Musul başlıklı yazımızı da inceleyebilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bu Konuyla İlgili Yazılar

Başa dön tuşu

Metin kopyalamanın açılabilmesi için
lütfen web sitemizdeki herhangi bir reklama
tıklayarak bize destek olunuz.

Kapalı

Reklam Engelleyici Algılandı

Lütfen reklam engelleyicinizi kapatarak bize destek olunuz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.